0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » PEYGAMBER EFENDİMİZİN BİR GÜNÜ

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
PEYGAMBER EFENDİMİZİN BİR GÜNÜ
Moderator


4254 Mesaj -
PEYGAMBER EFENDÝMÝZÝN BÝR GÜNÜ
Normal bir ömür yaþamýþ her hangi bir insanýn hayatýndan yirmi dört saatlik kýsa bir dilimi, yani 'bir gün'ü anlatmak, o kiþiyi tanýtma adýna ciddi yetersizlikler taþýr. Zira yaþanan günlerin hemen hiç biri diðeriyle ayný deðildir. Hele o kiþi Efendimiz (sav) gibi, müstesna bir zat ise iþ daha da zorlaþacaktýr. Bu zorluða raðmen günü belli dilimlere ayýrarak, ayný günde olmazsa bile, o zaman diliminde genellikle iþlenen fiilleri, sahih kaynaklar ýþýðýnda ele almaya gayret ettik.

Asr-ý Saadet ve sonraki dönemlerde günler daha çok cami etrafýnda ve namaz merkezli geçtiðinden, günü namaz vakitlerinin sayýsýnca beþe böldük. Efendimiz (sav) ve o çizgide gidenlerin hayatýnda gecenin ayrý bir önemi olduðundan onu da ayrý bir dilim olarak ekledik.

Sabah
Yeryüzünde günlük hayat sabah gün doðmadan baþlar. Þebnemlerin oluþmasýndan, tomurcuklarýn açýlmasýna; kuþlarýn ötüþünden, nesimin esmesine varýncaya kadar hemen bütün varlýk kendilerine mahsus dilleriyle gün doðmadan toplu bir zikir halkasýna otururlar. Ýnsan da bu zikir halkasýna, þuurlu bir þekilde iþtirak eder ve baþta namaz olmak üzere deðiþik zikir ve aktivitelerle güne baþlar.

Efendimiz (sav) de güne sabah namazý ile baþlardý. Âmâ bir sahabi olan Abdullah b. Ümmi Mektum'un okuduðu ezandan sonra1 Hz. Peygamber (sav) odasýnda sünneti kýlar ve farzý kýldýrmak üzere mescide çýkardý. Mescide gelemeyecek kadar ciddi mazeretleri olanlar dýþýnda, Medine'de bulunan bütün Müslümanlar her farz namazý Efendimizin arkasýnda kýlmaya gayret ederlerdi.

Namazdan sonra her gün, güneþ belli bir yüksekliðe çýkýncaya kadar önce tesbihatýný ve o vakte ait mutad evradýný yapar, sonra yüzünü ashabýna dönerek baðdaþ kurar ve ashabýyla sohbet ederdi. Bu sohbetler sýrasýnda gündelik konulardan, tarihi hatýralara, rüya tabirlerinden, imana hizmet konularýna, sorulara cevap vermekten, sýkýntýsý olanlarýn sýkýntýsýný gidermeye varýncaya kadar beþeriyetin gereði olan birçok mesele konuþuluyordu. Yani ibadet halkasýndan hemen sonra tam bir ilim ve irfan halkasý kuruluyordu.2 Yýllarca, her günün en verimli vaktinde ve en az bir saat süren 'Peygamber Sohbeti' kiþiye neler kazandýrýr, her halde onu ancak yaþayanlar bilir. Sahabenin üstünlüðü de burada aranmalýdýr.

Kuþluk namazý kýlýndýktan sonra oradan bir yere gidilmeyecekse Efendimiz (sav) eve döner ve evde yiyecek bir þey olup olmadýðýný sorardý. Þayet yiyecek bir þey varsa kahvaltý yapar yoksa "öyle ise oruçluyum"3 der o günü oruçlu geçirirdi. "Bir þey var" denildiði zamanlarda var olan þey genelde süt, hurma, bir kaç dilim kuru arpa ekmeði vb. þeylerdi. Yani evlerinde ne bulurlarsa onu yerler, yemekler arasýnda ayýrým yapmazlardý.

Efendimizin hayatýnda yemek iþi, günümüzde olduðu gibi hayatýn merkezinde yer almýyor, gündelik hayat yemek öðünlerine göre þekillenmiyor, yemek için fazla zaman harcanmýyor, yemek olmadýðý zaman problem yapýlmýyor, mükellef sofralar kurulmuyor, sohbetlerde sürekli yemek çeþitlerinden söz edilmiyor, daha güzel bir yemek için kilometrelerce yol kat edilmiyor, yýllýk yiyecek hesabý yapýlýp depolanmýyor, yemek masasý kurulmuyor vs. Durum böyle olunca da, günümüzün tam aksine, diðer önemli þeylere daha çok vakit ve para ayrýlýyordu.

Hz. Peygamber (sav) öðleden önce bir süre dinlenirdi. Gece ibadet ve benzeri faaliyetlerle uðraþýldýðý için yeterince dinlenememek, iþ yoðunluðu ve stresten ötürü dikkatin daðýlmasý, bedenin yorulmasý ve sýcak iklim þartlarýndan ötürü, gecenin yaný sýra bir de gündüz uyuyup dinlenme söz konusudur. Ýslâmî, literatürde buna kaylûle denilmektedir. Türkçemizde buna öðle uykusu veya öðle öncesi uyku demek mümkündür.

Öðle
Öðle, gündüzün kemale erip zevale meylettiði, günlük iþlerin belli bir seviyeye getirildiði, iþ yoðunluðundan uzaklaþarak kýsa bir dinlenmeðe ihtiyaç duyulduðu, fânî dünyanýn geçici ve aðýr iþlerinin verdiði gaflet ve yorgunluktan ruhun teneffüse ihtiyaç hissettiði bir zamandýr. Ýnsan ruhu, bu sýkýcý atmosferden kurtulmak, Yüce Rabbinin huzuruna çýkýp el baðlayarak nimetlerine þükür ve hamd edip yardým dilemek, celal ve azametine karþý rükû ve secde ile aczini ortaya koymak üzere öðle namazýný kýlmaya büyük bir heves ve ihtiyaç duyar. Hele bu namaz Efendimiz (sav)'in arkasýnda kýlýnacaksa...

Evet, Hz. Peygamber (sav) büyük bir iþtiyakla camiye koþan ashabýna gün ortasýnda öðle namazýný kýldýrýrdý. Eðer o gün haftanýn Cuma günü ise bambaþka bir coþku ile yani bayram havasýnda namaza hazýrlanýlýrdý. Týrnaklar kesilir, banyo yapýlýr, yeni elbiseler giyilir, kokular sürülür, her günden daha erken camiye gidilir, Efendimizin hutbesine kulak verilir ve ardýndan da namaz kýlýnýrdý. Özellikle bu namaza çocuk ve kadýnlar diðer vakitlere nazaran daha çok iþtirak ederlerdi.

Kaynaklarýmýzda düzenli bir þekilde yenilen öðle yemeðinden söz edilmemektedir. Fýtýr sadakasý veya bazý keffaretlerin miktarý belirlenirken günde iki öðün üzerinden hesaplanmasý gösteriyor ki, sabah ve akþam yemeklerine ek olarak üçüncü bir öðün bulunmamaktadýr. Böylece, sabah kahvaltýsýný sahurda yiyen kiþinin günlerini ne kadar kolay bir þekilde oruçlu geçirebileceði de daha iyi anlaþýlmaktadýr. Aslýnda günümüzde de iki öðünle yetinmek hem zaman kazanma, hem bütçe dengeleri, hem de saðlýk açýsýndan tavsiyeye þayan olmanýn ötesinde uyulmasý gereken bir sünnettir. Elbette þeker hastalýðý vb. durumlar istisnadýr.

Hz. Peygamber (sav) zaman zaman ashabýna ziyaretlerde bulunur, gündelik meþgalelerini deruhte eder, devlet baþkaný olarak kamuyu ilgilendiren iþlere bakar, nazil olan âyetleri vahiy kâtiplerine yazdýrýr, hemen yerine getirilmesi gereken emirler varsa bunlarý bir münadi vasýtasýyla halka duyurur ve gelen misafirlerle ilgilenirdi. Mesela hicretin sekizinci yýlýndan itibaren yoðun bir elçiler ziyareti yaþanmýþtýr. Günün bir bölümü bu elçileri karþýlama, aðýrlama, soru ve isteklerine cevap verme ve uðurlama ile geçmekteydi.

Ýkindi
Ýkindi günlük iþlerin sona ermeye baþladýðý, gün içinde mazhar olduðumuz saðlýk, selamet ve hayýrlý hizmet gibi ilahî nimetlerin meyvesinin alýndýðý zamandýr.

Efendimiz (sav) de bu namaza, Kur'ân'ýn iþareti4 ile adeta ayrý bir deðer verir ve Hz. Bilâl'in yanýk sesiyle ashabýný camiye davet ederdi. Ýkindi vaktý mü'mini koruma-kollama ile görevli gece ve gündüz meleklerinin nöbet devir anlarýndan biri olduðu bilindiði için de, namaz sonrasý tesbihat daha uzun tutulurdu. Nitekim bir hadis-i þerifte konu þu þekilde anlatýlmaktadýr: "Gece bir grup, gündüz de bir grup melek yanýnýzda olurlar. Bunlar sabah ve ikindi namazlarý vaktinde bir araya gelir ve nöbet deðiþimi yaparlar. Rableri namaz kýlmýþ kullarýnýn hallerini en iyi bildiði halde, yine o meleklere: ‘Kullarýmý ne halde býraktýnýz?' diye sorar. Onlar da: 'Biz onlarý namaz kýlar halde býraktýk ve yanlarýna da namaz kýlarken varmýþtýk' derler."5

Efendimizin pek terk etmediði bir adeti vardý: Her ikindi namazýndan sonra hanýmlarýný dolaþýr, onlarýn hal ve hatýrlarýný sorar, ihtiyaçlarýný tesbit ederdi. Bu mutad ziyaretlerinde Evzâc-ý Tâhiratýn her biri yanlarýnda bulunanlardan Efendimize ikram ederlerdi.6

Akþam
Akþam vakti, güz mevsiminin sonunda pek çok canlýnýn ölmesine benzer þekilde, hem insanýn bir gün vefat edeceðini, hem de kýyametin baþlangýcýnda dünyanýn harap olacaðýný ihtar eder. Böyle bir anda insan ruhu, þu önemli iþleri yapan Zat'ýn dergâhýna durmayý, "Allah-u Ekber" diyerek fânî olan her þeyden el çekip O'na hamd etmeyi, O'nu tesbih etmeyi, büyüklüðünü bir daha haykýrmayý þiddetle arzu eder. Hz. Peygamber (sav) de bu arzu ile çoðu zaman güneþin batmasýndan önce akþam namazýný beklemeye baþlar, ezan okunur okunmaz hemen Yüce Divan'a dururdu. Farz namazdan sonra Evvabin adýyla bilinen 2-6 rekât namaz kýlar ve bunu tavsiye ederdi.7

Efendimiz (sav) akþam namazýndan sonra o gün hangi hanýmýnýn yanýnda kalacaksa diðer ev halký oraya toplanýr ve aile sohbeti baþlardý. Hz. Peygamber (sav)'in aile yuvasý, hem saðlýðýnda hem de ahirete intikal ettikten sonra ilmî faaliyetlerin hiç duraksamadan devam ettiði bir ortam olmuþtur. Zîrâ Efendimizin vefatýndan sonra hanýmlarý bu ilim faaliyetini daha geniþ bir halkaya açarak devam ettirmiþledir. Ýslâm dininin genel olarak pek çok hükmünün yanýnda, özellikle kadýnlarla ilgili bazý özel hükümlerin öðrenilip aktarýlmasýnda ve öðretilmesinde Efendimizin aile hayatýnýn büyük fonksiyonu olmuþtur. Özellikle bu 'akþam sohbetleri'nin rolü küçümsenemez. Adeta bir mektep gibi iþleyen akþam sohbetleri, Hz. Aiþe validemiz baþta olmak üzere, birçok eþsiz âlimin yetiþmesine beþiklik etmiþtir. Tabii sadece ilmî bahisler konuþulmuyordu; farklý çevre, kültür ve karaktere sahip ev halký arasýnda ciddi bir muhabbet oluþuyor, birbirlerini daha iyi tanýyor, risâlet görevinin tatlý aðýrlýðýný Efendimizle beraber azaltmaya gayret ediyor, zaman zaman þakalaþýyor... kýsacasý mutlu bir ailede olmasý gereken ortamý saðlýyorlardý.

Yatsý
Yatsý vaktinde karanlýk her tarafý kaplar, gündüz görünen þeyler adeta yokluða gömülür, sanki vefat etmiþ insanýn geriye kalan eþyasý da arkasýndan vefat edip unutulur. Ýmtihan için verilen dünya hayatýnýn bütünüyle sona erdiðinin bir göstergesi gibidir. Adeta mutlak tasarruf sahibi olan Allah'ýn yüceliði, ülfet perdesine sýk sýk gömülen insanoðluna bir daha gösterilmektedir. Çünkü Allah (cc) gece ile gündüzü, kýþ ve yazý, dünya ve âhireti bir kitabýn sayfalarý gibi kolaylýkla çevirir, yazar, bozar, deðiþtirir. Ýþte aciz, zaif, muhtaç ve geleceði karanlýk gören insan bu vakitte yatsý namazýný kýlarak, her þeye gücü yeten ve gerçek bir dost olan Allah'a yönelir, dayanýr ve sýðýnýr. O'nu unutan ve karanlýða gömülen dünyayý, o da unutup, dertlerini dergâh-ý rahmete döker. Ayrýca ne olur ne olmaz, ölüme benzeyen uykuya dalmadan önce son ibadetini yapýp, günlük hesap defterini güzelliklerle kapatmak ister.

Hz. Peygamber (sav) de ashabýna yatsý namazýný kýldýrýr ve önemli bir durum olmazsa, kimseyle konuþmadan dinlenmeye çekilirdi. Uyumaya geçmeden önce dua ederdi. Bilindiði gibi O'nun hayatýnda dua pek büyük bir yere sahipti. Zîrâ dua Kur'ân'ýn ifadesiyle insanlýðýn deðer ölçüsüdür. Hz. Aiþe validemiz, O'nun yatmadan önce yaptýðý dua ve uygulamayý þu þekilde anlatmaktadýr: "Allah Rasûlu her gece yataðýna girdiðinde iki elini birleþtirir, onlara üfler, Ýhlâs, Felak ve Nas sürelerini okur, sonra da baþýndan baþlayarak, vücudunda ulaþabildiði her yere elini sürer ve bunu üç defa tekrar ederdi."8 Elbette bu konuda baþka tavsiye ve uygulamalarý da bulunmaktadýr. Mesela Hz. Ali (ra) þunu rivayet etmektedir: "Allah Rasûlu bana ve Fatýma'ya þu tavsiyede bulundu: Yataðýnýza girdiðinizde 33 defa 'Allah-u Ekber' 33 defa 'subhanellah' 33 defa (bir rivayette 34) 'elhamdulillah' deyin." Hz. Ali o günden sonra bunu hiç terk etmediðini söyleyince, bir zat "Sýffin günü de mi?" dedi, o "evet o gün bile..." cevabýný verdi."9

Gece
Gece vakti ise, hem kýþý, hem kabri, hem âlem-i berzahý hatýrlatarak insan ruhunun Allah'ýn rahmetine ne kadar muhtaç olduðunu hatýrlatýr. Dolayýsýyla gece kýlýnacak teheccüd namazý, kabir gecesinde ve berzah karanlýðýnda önümüzü aydýnlatacak vazgeçilmez ýþýk kaynaðýmýz olacaktýr.

Efendimiz (sav) günün son dilimi olan gecelerini de engin bir ibadetle geçirmekteydi. Tafsilatýný ilgili eserlere havale ederek Hz. Aiþe validemizin bir müþahedesini nakletmek istiyoruz: "Peygamber Efendimiz (sav) gece ayaklarý þiþene kadar namaz kýlardý. Kendisine, "Ey Allah'ýn Rasûlu! Allah, senin geçmiþ ve gelecek günahlarýný baðýþlamýþtýr.10 Buna raðmen ibadet konusunda niye kendini bu kadar zorluyorsun?" denilince, "Ben Allah'ýn bu maðfiretine karþý þükreden bir kul olmayayým mý?" cevabýný verirdi."11

Teheccüd namazýndan sonra bir süre dinlenir ve müezzinin nidasýyla sabah namazýna kalkardý. Hz. Bilal imsakten önce ezan okur ve halký hem sahur hem de teheccüde kaldýrýrdý. Hz. Abdullah b.Ümmi Mektum ise imsak vaktinin baþlamasýyla ezan okur ve sabah namazýnýn girdiðini bildirirdi.

Netice
Kâinatýn Efendisinin günlük hayatý çok deðiþik yönleriyle ele alýnabilir. Ancak ne þekilde ele alýnýrsa alýnsýn, her yönüyle bütün insanlýða ýþýk olacak uygulama, tanzim ve sözlerle karþýlaþýlacaktýr. Günlük hayatýn adeta kâbusa dönüþtüðü bir dönemde, Efendimizin günlük hayatýný tetkik eden ve kendisine dersler çýkaranlara ne mutlu.

Prof. Dr. Abdulhakim Yüce
Gönderen: 07.10.2009 - 01:27
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1305 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.81143 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.