0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Bir Cok Ben Var Benden İceri

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Rabbanice su an offline Rabbanice  
Bir Cok Ben Var Benden İceri
92 Mesaj -
Ýslam dini insaný mü’min ve kâfir diye ayýrdýktan sonra, birde; zahirde mü’min hakikatte kâfir olan münafýk tiplemesiyle sýfatlandýrýr. Münafýðýn içi ve dýþý ayrý benlerden oluþtuðu için iki ayrý kiþilik oluþturur. Münafýðýn iki alaný vardýr, mü’minlerin olduðu yer ve olmadýðý yer. Yani münafýk için Allah-u Teâla’nýn olduðu yer diye bir taným söz konusu deðildir. Bizim ele alacaðýmýz, kiþideki benlik fazlalýklarý ise tamamen mü’minlerle alakalý olacaktýr. Denilebilir ki; mü’minde birden fazla kiþilik olabilir mi? Kemal manada bir mü’minde olmayacak bir þey olsa da, istikamet yolunda yeni bir yolcu için bu mümkündür. Ya da ilmi ve ameli eksikliklerini tamamlamýþ mü’minler için bu mümkündür. Geçici bir hastalýk olarak yaklaþýlmasý gereken bu hal, meseleye vakýf olmayan kiþiler tarafýndan nifak olarak algýlanmasý ya da ima edilmesi hasta mü’mini daha da kötü durumlara itecektir. Hatta þeytan, tekâmül süresindeki mü’mini “Sen münafýksýn” yaklaþýmýyla ümitsizlik çukurunda boðmaya çalýþacaktýr (Hafzallah).

Sahabelerin sokak ortasýnda aðlayarak birbirleri ile dertleþtiðini biliyoruz ve birbirlerine “ben münafýk oldum” serzeniþlerini dile getirdiklerinde, haydi Resulullah(s.a.v)’e gidelim diyeceklerdir. Resulullah(s.a.v)’e “Ey Allah’ýn Resulü biz senin yanýndayken farklý duygular taþýyoruz senin yanýndan uzaklaþtýðýmýzda ayný duygularý ayný hazlarý alamýyoruz” manasýnda ifadeler sununca, Resulullah(s.a.v); bunun olaðan bir hal olduðunu, eðer her zaman huzur-u nebideki halde olsalardý gökten meleklerin inip sahabelerin ellerinden tutarak arzda dolaþacaklarýný beyan edecektir. Yani Hz. Resul(s.a.v), bu halin bir münafýklýk hali olmadýðýný, bunu bir kemal süreci içerisinde taþýyabilirlik derecesine göre ilahi bir lütuf olduðunu izah ediyor. Þimdi meselemizin asýl yönüne geçersek; mü’mindeki benlik farklýlýklarý, nifak deðilse(Haþa!) bu farklýlýklar nasýl izah edilecektir? Ve nasýl benlik birliðinde tekamül neticelenecektir?

El-Zahir(c.c) ve El-Bâtýn(c.c.) olan Yüce Rabbimiz eþyada, vukuda, tabiatta v.s her þeyde zahir ve bâtýn olarak tecelli ettiði gibi her þeyinde zahiri ve bâtýni cereyaný olabilir. Çözülmesi gereken sorunlarda usul gereði mutlak zahir ve bâtýn penceresinden tahkik edilerek kanaate varýlmalýdýr. Ancak þu hatýrlatmayý da yapalým: Ahkâmi meselelerde “Hüküm zahire göredir” hadis-i þerifi ayný zamanda bir kaidedir. Vukuu bulan bir iyilik veya kötülük zahiren deðerlendirilecektir. Bâtýnýný Allah-u Teâla bilir. Bâtýnýnda var olduðunu ifade ederek zahiri yok saymak ya da suistimal etmek Ýslam þeriatýna aykýrýdýr. Yani namaz kýlmayan birisine neden namaz kýlmadýn sorusu yöneltildiðinde “ben bâtýnda kýlýyorum” diyemeyecektir. Çünkü El-Bâtýn(c.c) zahir ve bâtýn ameliyeleri kayda baðlamýþtýr. Þeraitin zahir farz, vacib, sünnet gibi hükümleri bâtýný gerekçe göstererek tarikat, hakikat perdeleri ile örtülemez. Haddi zatýnda þeraiti yok sayan tarikat, hakikat gibi vasýflandýrmalar Þeriat’a göre hükümsüz birer isimlendirmeden öte deðildir. Ancak Þeriat’a uygun ve muhalif olmayan zühd ve takva tekâmülü belli bir sistemle iþleyen yapýlarý da sýrf adý sufi diye dýþlamak yine Þeriat’ýn kabullenmeyeceði bir durumdur. Þeyh Emir Abdulkadir, Þeyh Þamil, Þeyh Said gibi zühd, takva ve cihad önderleri bizlere güzel birer örnektirler. Sufi hareketi uyuþukluluk ve miskinlik sayan gerek tasavvuf taraftarlarý, gerek tasavvuf karþýtlarý, bu örnekleri güzelce tahkik etmeliler diye düþünüyorum. Ve þu mübarek ayeti kerime uyulacak mutlak yolun ne olduðunu bizlere bildirir. Daha üstünde konuþacak söz yoktur. Ýþittik ve iman ettik demek mü’minlere yaraþan bir ruh yüceliðidir. “Sonra da seni din konusunda bir þeriat sahibi kýldýk. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma.” (Casiye 18)

Baþta da belirttiðimiz gibi kiþideki benlik farklýlýklarý illaki nifak deðildir. Belki tedaviye muhtaç bir hastalýk ya da hastalýkta olmayýp, tekamül sürecindeki eðitime muhtaçlýk hallidir. Bu minvalde, mü’min benlik farklýlýklarýna Zahir ve Bâtýn zaviyesinden bakarsak mesele daha net deþifre olabilecek ve varsa sýkýntýlara daha kesin müdahaleler yapýlacaktýr.

Her þeyin zahiri ve bâtýný olabileceðinden bahsettik. Buna binaen zahirin de zahiri ve bâtýný, bâtýnýn da zahiri ve bâtýný var olabilmesi gayri mantýki deðildir. Benlik çokluklarýndaki nedenlere ve meþruluk sebeblerine bu metottan bakarsak; ele almamýz gereken dört baþlýk olacaktýr. 1. Zahirin zahiri, 2. Zahirin bâtýný, 3. Bâtýnýn zahiri, 4. Bâtýnýn bâtýný.

1 – ZAHÝR’ÝN ZAHÝRÝ; Benlik sunumunda yada kiþinin bir þahsiyet, kimlik olarak tanýmlamasýndaki en dýþ aksediþ budur. Bu hal kiþinin evinin eþiðinden dýþarý adým atmasýyla baþlar. Mü’min, kâfir, münafýk tüm halk tarafýndan bilinip tanýndýðý hal benlikteki zahirin zahiri halidir. Kiþi ben dediðinde her insanýn anlayacaðý yada çoðu insanýn anlayacaðý, zihinlerinde oluþacaðý sýfatlar ben diyen kiþinin zahirinin zahirindeki yansýmasýdýr. Yani siz “ben” dediðinizde insanlarýn nezdindeki resmolan manzara sizin sunduðunuz karelerin toplamýndaki oluþumdur. Ýnsanlarla bir aradayken mü’minle münafýðýn ayýrt edilemeyiþinin nedeni de budur. Her birey “ben” ifadesine farz, vacib, sünnet, mekruh gibi ameliyelere dikkat eden kiþilik vasýflarýný yükleyerek ben diyecektir. Mü’minin zahirin zahirinde asýl dikkat edeceði husus kâfir ve mü’min baðlamýnda “ben” dediðinde mü’mine has vasýflarý kendine yükleyerek kiþilik sunumunu yapabilmesidir. Buda akaid, farz, vacib, haram, helal gibi durumlarý esastan baþlayýp öncellemeye yönelik bir hayat tarzý ile mümkündür. Bir alt perde de ise; mü’min münafýktan “ben” sunumunu ayýrt edici bir sunuma girmelidir ki oda þudur; hadis-i þerif ile sabit olan yalan, emanete hýyanet, ahde vefasýzlýk ve tartýþtýðý zaman kýrýcý olma halleridir.

Zahirin zahirinde dil ile benlik sunumundaki “ben” ile yaþayan “ben” arasýndaki paralelliði yaþamak ileride açýklayacaðýmýz hallere oranla kolaydýr. Hatta kolay kýlýnmýþtýr. Cemaatle namaz, farzlara uygun kýlýk ve kýyafetle birlikte sünnete uygunlukta gözetildiðinde, belli bir mü’min toplulukla mutat görüþmeler vasýtasýyla zahirin zahirindeki ben daha kolay muhafaza edilecektir.

2 – ZAHÝR’ÝN BÂTINI; Zahirin bâtýný hali aslýnda zahir olmasýna raðmen zahirin zahirine göre bâtýnda kaldýðý için zahirin bâtýný halidir. Zahirin bâtýný hali kiþinin evinin eþiðinden içeri girmesi ile baþlar. Mü’minle münafýðý ayýrt edici halde buradadýr. Münafýk evinden içeri girdiðinde tamamen ayrý bir kiþilik oluverecektir. Ama kemale erememiþ mü’min her ne kadarda dýþarýdaki “ben” durumu gibi ev içi “ben” sunumunu örtüþtürmese de dýþarýdaki gibi akaid, farz, ve vacib gibi olmazsa olmazlarý içeride de gözetiyorsa nifaktan kendini evveliyetle ayýrmýþ olur. Buradan sonraki tekâmül tamamen kemale ermekle alakalýdýr. Ve kesinlikle nifakla alakalý deðildir. Zahirin bâtýnýndaki “ben” sunumunuz dýþarýya göre sizin asýl “ben”ninizdir. Ev ahalinizin sizi “ben” dediðinizde algýladýðý þekil sizin dýþarýya göre daha gerçek “ben”ninizdir. Ýlim amel sürecindeki tekâmül eksikliklerinin tamamlanmasý gerekecek olan yerde burasýdýr. Yani siz dýþarýda “ben” dediðinizde diðer zihinlerdeki resimle, içerde “ben” dediðinizde ev halkýnýn oluþtuðu resim arasýnda renk, ton, obje eksikliði gibi farklar oluyorsa “ben” sunumunda sýkýntý var demektir. Ama dediðimiz gibi bu nifak deðildir. Sadece kemalatla alakalýdýr. Misal verelim: Kiþi dýþarýda ben dediðinde kiþilerin zihninde namazý farz, vacib, sünnet ve müstehaplarýyla ikame eden bir mü’min akla geliyor da ev içinde “ben” dediðinizde sadece farz ve vacibleri kýlan sünnet ve müstehaplara dikkat etmeyen bir resim oluþturuyorsanýz aradaki fark kemalat sürecinde kapatýlmasý gereken bir farktýr. Hz. Aiþe annemize Resulullah(s.a.v)’in ahlakýný soran sahabeye Hz. Aiþe’nin verdiði cevapta bunun izahýdýr. Hz. Aiþe annemiz “O Allah’ýn Resulüdür. Dýþarýda nasýlsa içeride de aynýdýr. O(s.a.v)’in ahlaký Kur’an’dýr.”

“Komþusu açken tok yatan mü’min deðildir.” Hadis-i þerifindeki manada konumuzla ilintilidir. Dýþarýda, toplumda kemal iman sahibi gibi gözüken mü’minin evine girdiðinde komþusunun halinden habersizce yatýp uyuyorsa bunun kemal bir iman olmayacaðýný Resulullah(s.a.v) beyan etmiþtir. Dýþ ve iç kiþilik farklýlýklarý akaid, farz ve vaciblerin dýþýnda zuhur ediyorsa tamamlanmasý gereken farklýlýklardýr. Ve kiþinin “ben” tekâmülüne girip istiðfar, kararlýlýk, þahsiyetli kiþi olma gibi verilerle bu farký kapatýcý yollar aramasý tavsiye edilir. Buna güzel bir örnek olabileceði için þu hadis-i þerifi takdim ediyoruz:

Huzeyfe(r.a) anlatýyor: “Benim dilimde, aile efradýma karþý bir ölçüsüzlük vardý. Fakat bu baþkalarýna olmazdý. Bu halimi Aleyhisselatü vesselam’a söyledim. Resulullah: “Ýstiðfar bakýmýndan ne haldesin? Bu kusurunun baðýþlanmasý için günde yetmiþ kere istiðfar et!” buyurdular. (Kütüb-i sitte 17. cilt, 7142. hadis)

3 – BÂTIN’IN ZAHÝRÝ; Bu hal her yerde vukuu bulabilir. Gerek sokakta gerekse evde olabilir. Kiþinin yalnýz kaldýðý her yer bâtýn’ýn zahiridir. Bâtýndýr ama zahirdir çünkü; insanlarýn bizi göremediði yerde Allah-u Teâla’dan baþka bizi melekler ve cinler gibi varlýklarda görecektir. Ýnsanlara göre bâtýn olan meleklere ve cinlere göre hala zahirdir. Mü’mindeki “ben” lik farklýlýklarý da varsa eðer burada ortaya çýkacaktýr. Akaid, farz, vacib, sünnet, haram, helal, mekruh, müstehap gibi tüm mükellefiyetleri sokakta ve evde gözeten kiþi yalnýz kaldýðýnda akaid, farz, vacib gibi konularý gözettiði halde sünnet, mekruh, müstehaplarý gözetmiyorsa aradaki “ben” sunum farklarý kapatýlmasý gereken eksikliklerdir. Yani; kiþi “ben” dediðinde sokaktaki insanlar, evdeki halk, melekler ve cinler nezdinde ayný resim oluþuyorsa “ben” tanýmlamasý kemale ermek üzeredir. Bu halde mü’min Allah-u Teâla’nýn hicab ettiði gibi melekler ve cinlerden de haya eder. Kimse yokken dahi bu varlýklarý gözeterek Rabbine kulluktan hazz alýr. Ve bu övgü halidir. Vera’nýn baþladýðý mü’min için kurtuluþ kapýlarýnýn iyice aralandýðý haldir. Ebu Hureyre(r.a)’ýn rivayetiyle Resulullah(s.a.v) övdüðü bu hal hadis-i þerifte þöyle buyrulur:

Hz. Ebu Hureyre(r.a) anlatýyor: Resulullah(s.a.v) buyurdular ki: “Ey Ebu Hureyre, vera sahibi ol (harama götürme þüphesi olan þeylerden de kaçýn) ki insanlarýn Allah’a en iyi kulluk edeni olasýn! Kanaatkarlýðý esas al ki insanlarýn Allah’a en iyi þükredeni olasýn. Nefsin için sevdiðini insanlar içinde sevki (kâmil) mü’min olasýn. Sana komþu olanlara iyi komþuluk et ki (kâmil bir) Müslüman olasýn. Gülmeyi az yap, zira çok gülmek kalbi öldürür.” (Kütüb-i sitte 17. cilt, 7295. hadis)

4 – BÂTIN’IN BÂTIN’I; Bu hal kemale ermiþliðin son duraðýdýr. Sokaktaki, evdeki bireyleri gözetmediði gibi kiþinin melek ve cinleri de gözetmeksizin sadece Allah-u Teâla’yý bilip gözeterek kulluk vazifelerini yerine getirmekle birlikte, sadece Allah’a zahir tüm diðer yaratýlmýþlara bâtýn olan kalbin içerisinde cereyan eden olaylar ve düþünceleri Allah’ýn razý olacaðý sýnýrlar dahilinde tutabilmektir. Çünkü kalblerdekini sadece Allah-u Teâla bilecektir.
“Allah, göklerin ve yerin gaybýný bilir. O, kalplerin içinde ne varsa onu da hakkýyla bilendir.” (Fatýr 38)

Yine kiþinin kalbi ile kendisi arasýna da ancak Allah-u Teâla girebilecektir.

“Ey inananlar! Hayat verecek þeylere sizi çaðýrdýðý zaman, Allah ve Resûlüne uyun. Ve bilin ki, Allah kiþi ile onun kalbi arasýna girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksýnýz.” (Enfal 24)

Rabbine bu derecede iman etmiþ kiþi Allah’tan baþka hiçbir þeyi gözetmeksizin kulluðunu icra edecektir. Ayaklarý þiþinceye kadar namaz kýlan Rsulullah(s.a.v)’e Aiþe annemiz “neden bu kadar yoruyorsunuz kendinizi. Sizin gelmiþ geçmiþ tüm günahlarýnýz baðýþlanmýþken ve cennet sizin için yaratýlmýþken.” Resulullah(s.a.v)’in cevabý ilginçtir!

“Þükreden bir kul olmayayým mý ya Aiþe?”

Zahirin zahirindeki “ben”le bâtýn’ýn bâtýn’ýndaki “ben”in Tevhid için teklenmesi hali kemâliyettir. Gerçek þahsiyetlilikte budur. Kemale ermiþlik olduðun gibi yada göründüðün gibi olmuþluk böyle bir þeydir. “Ben” denildiðinde kiþiyi Allah-u Teâla nasýl biliyorsa melekler, cinler, þeytan, ev halký, sokaktaki kâfir, mü’min münafýðýnda ayný “ben”’i bilebilmesidir. Allah kulum diyorsa kiþi “ben” dediðinde, sokaktaki kâfir de bu Allah’ýn kullarýndan bir kuldur diyorsa, yada sokaktaki bu Allah’’ýn bir kuludur dediði gibi Allah-u Teâla’nýn nezdinde de kul isek iþte o zaman çok “ben”likten sýyrýlýp Tevhid’in “ben”lik deryasýnda yakamoz ettiðini müþahede ederiz. Bediüzzaman’ýn iþaret ettiði makama doðru tekamül nihayete koþulacaktýr. Derki Bediüzzaman; “Marifetullah, muhabbetullah’a götürür. Muhabbetullah’ta, lezzet-i Ruhaniyeye taþýr.” Yani Allah’ý bilmek, Allah’ý sevmeye götürür. Kiþi Allah’ý sevince de Ruh kulluktan lezzet alýr hale dönüþür ki bu durumda kiþi kulluktan zevk aldýðýndan mütevellit hiçbir þeyi gözetmeksizin, hiçbir kýnayýcýdan korkmaksýzýn, hiçbir övücüden övgü beklemeksizin sadece Rabbi için kulluk yapacaktýr. Hatta öyle ki kulluk o kiþide bir melekeye dönüþecek namaz vakti namaza acýkacak, haramdan midesi bulanacak, helalden hoþnut olacak, kerihlerde yüzü ekþiyecektir.

Bu minvalde bilelim ki gerek akaidi gerek ameli sorgumuz kalblerimizdeki “ben”imizden baþlayacaktýr. Ve orada iki “ben” olmayacaktýr. Zira “Allah insanýn kalbinde iki kalb yaratmamýþtýr.” "Allah bir adamýn içinde iki kalp yapmamýþtýr. Kendilerinden zihar yaptýðýnýz eþlerinizi anneleriniz yerine koymamýþtýr. Evlatlýklarýnýzý da oðullarýnýz yerine koymamýþtýr. Bunlar sizin aðzýnýzda lafýnýzdýr. Allah ise gerçeði söylüyor ve doðru yolu gösteriyor."aglaAhzab 4)

Son olarak tekrar bilelim ki akaiden her durumda ayný ama amelen eksiklik gösteren mü’minler nifak ehli deðildirler. Sadece eksik yada hastadýrlar. Olmuþluk tekamülüne girip bir an evvel yolun yolcularý arasýna karýþmalýdýrlar. Baþta Hz. Resul(s.a.v) olmak üzere önder þahsiyetleri kýlavuz edinerek ümitsizlik çukurundan çýkýp ümit deryasýnda kulaç atmalýdýrlar. Resulullah(s.a.v)’e vesveseden þikayet eden sahabelere þu þekilde cevap verecektir:

Ebu Hureyre(r.a) anlatýyor: Hz. Peygamber(s.a.v)’in Ashabýndan bir kýsmý ona sordular: “Bazýlarýmýzýn aklýndan bir kýsým vesveseler geçiyor, normalde bunu söylemenin günah olacaðýna kaniyiz.” Hz. Peygamber(s.a.v): “Gerçekten böyle bir korku duyuyor musunuz?” diye sordu. Oradakiler evet! Deyince: “Ýþte bu (korku) imandan gelir (vesvese zarar etmez) dedi.” (Müslim, Ýman 209 (132), Ebu Davud, Edep 118, 5110)

Yine baþka bir hadis-i þerifte bâtýn’ýn bâtýn’ýný zedelemeye gelen þeytana ve nefse karþý alýnacak tavýr ve tutum þöyle buyrulur:

Ebu Zumeyl rahimeullah anlatýyor: “Ýbnu Abbas(r.a)’a (bir gün): “Ýçimde duyduðum bu (fena) þeyler de ne?” diye sormuþtum. Bana:

“Ne hissediyorsun ki? Dedi. Ben:

“Vallahi (onlar çok fena!) dilime alamam!” dedim.

“Bu (çeþit vesveseler)den hiç kimse kurtulamaz. Nitekim Allah Teâla hazretleri (Resulüne) þu ayeti inzal buyurmuþtur. (Mealen): “Eðer sana indirdiðimiz (kitapta anlatýlan bu kýssalar) hakkýnda bir þüphen varsa, senden evvel indirilmiþ olanlarý okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak (olan kitap) gelmiþtir, sakýn þüphe edenlerden olma!” (Yunus 94)

Ýbnu ABbas bana dedi ki: “Eðer içinde her hangi bir vesvese bulursan þöyle de: “O (Allah) hem evveldir, hem ahirdir, hem zahirdir, hem bâtýndýr. O her þeyi bilendir. (Hadid 3) (Ebu Davud, Edep 118, 5110)

Evet! Kâfirlere, zalimlere, müþriklere, münafýklara, þeytana vedahi nefse raðmen kemal bir mü’min olma sanatý zor olsa da, Allah-u Teâla bunu bize kolay kýlacaktýr. Çünkü Allah bize zoru kolay kýlacaðýný vaad etmiþtir. Þimdi mü’minlere dememiz odur ki; duaya muhtaç bir mü’minde ben olarak bir birimize dua edelim. Ýç benlerimizde Tevhid’i yakalayabilmemiz ve iç Firavunlarýmýzý, Karunlarýmýzý, Belamlarýmýzý alt edebilmemiz için. Ýþimiz çok ömrümüz kýsa kâfirler ve zalimler tepemize binmiþken bir an evvel benlerimizle, bizlerimizle olan sorunlarý çözüp küffara ve zallama had bildirelim. Evdeki gibi sokakta da baþýnýzý açýn diyenlere Allah her yerin Rabbidir, alemlerinde, kalblerinde, evlerinde, sokaklarýnda, okullarýnda diyebilelim.

Haydi! Zahirden bâtýna tevekkülde bir adým daha! Allah’tan gayrý bir kýnayýcýnýn ve övgücünün kýnamasýndan ve övgüsünden korkmayan yada mutlu olmayan Sýddýklarýn(r.a) yoluna, yada zahir ve bâtýnda þeytanlarýn dahi çekindiði Ömer(r.a)’lerin yolun. Yada meleklerin dahi haya ettiði Osman(r.a)’larýn yoluna, yada insan, melek, cinlerin dahi hikmet öðrenmek için meclisinde diz çöktüðü Ali(r.a)’lerin yoluna koþarcasýna bir sayy ile devinelim. Zahir ve bâtýnda Allah’ý zikredelim, analým gündemde tutalým ve Allah’ýn ahkamýna yapýþalým. Çünkü “Kalbler ancak Allah’ý anmakla mutmain olur” (Rad 28)

Ve uzak deðildir. Zahirde de bâtýnda ilahi müjdeye mahzar olmak. Yeter ki Peygamberler, sýddýklar, þehidler ve salihlerle ayný istikamette olalým. Ýþte o zaman altý yönden gelen bir nida ile sadece kulaklarýmýzýn deðil tüm hücrelerimizin duyduðu bir nida ile adam olanlarýn arasýnda bir de “ben” in adam sayýlmýþlýðýnýn sevinci ile iþtiyak haline bürünebilelim.

“Ey mutmain olmuþ nefis! Sen O'ndan hoþnut, O da senden hoþnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarým arasýna katýl, Ve cennetime gir.” (Fecr 27/28/29/30)

Huzeyfe(r.a)’ýn Hz. Ömer(r.a)’e müjdesi kulaklarda ne güzelde küpedir. “Münafýklar nifaktan korkmaz.”
Gönderen: 14.02.2007 - 22:03
Bu Mesaji Bildir   Rabbanice üyenin diger mesajlarini ara Rabbanice üyenin Profiline bak Rabbanice üyeye özel mesaj gönder Rabbanice üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1308 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
kadirizim07 (46), omer873 (40), AKSA21 (45), dilegim (44), torontolu (44), aguler1980 (45), DelikanliGenc (43), johannes (41), CracK (42), Vuslatgülü (38), eren038 (42), mender21 (45), mertkonya (40), BOSNALI (55), enesnat (42), ibrahim47 (37), selamiaydin (44), aysenur83 (41), hüsnü ça.. (43), ilk_nur (47), Phoenix (44), can davetci (39), Bulaoglu Meheme.. (), NURULLAH YENEN (64), isa26 (46), jennifer (35), _CUNEYD_ (50), Turan Halil (35)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62996 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.