0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » D U A L A R » KURAN'DA PEYGAMBER DUALARI

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
KURAN'DA PEYGAMBER DUALARI
569 Mesaj -
Kuran'da bahsi geçen peygamberlerin her biri, belli özellikleri ile dikkati çeken kavimlere gönderilmiþlerdir. Bu kavimler, daha önce kendilerine gelen elçileri yalanlamýþ, azgýnlaþmýþ ve aþýrýlýða gitgide daha fazla yönelmiþ topluluklardý. Peygamberlerin görevi ise dini tanýmayan veya tanýdýðý halde inkara yönelen bu topluluklara hak dini tanýtmak, onlarý Allah'a çaðýrmak ve ahirete yöneltmekti.

Bu ise son derece zor bir iþti. Tek baþýna bir insan, insanlarýn çoðunun kendisine karþý çýkýp tepki göstereceðini bile bile, o ana kadar hiç duyulmamýþ veya duyulduðu halde kabul edilmemiþ hak dini insanlara tanýtmak üzere görevlendiriliyordu. Üstelik bu görev, sahip olduklarýný ve hatta hayatýný tehlikeye sokuyordu. Ýnsanlar, sýrf Allah'a çaðýrdýðý için kendisinden nefret edebilir, hatta kendisini öldürmeye yeltenebilirlerdi. Kendisine eziyet edebilir, inanmýþgibi görünüp hainlik yapabilirlerdi. Peygamberin çevresindeki hiç kimse, hatta ailesi bile kendisine inanmayabilirdi. Sorumluluðu ise Allah'a karþýydý. Bu, mutlaka yerine getirilmesi gereken, kapsamý ve önemi oldukça büyük olan bir sorumluluktu. Ýnsanlarýn dini öðrenip öðrenmemeleri ve öðrendikleri ile cenneti hak edip etmemeleri peygamberin üzerindeki bir yükümlülük deðildi. Onun tek vazifesi dini teblið etmekti.

Bu, dünya üzerinde tanýyýp bildiðimiz hiçbir þeye benzemez. Tek baþýna bir insanýn büyük bir topluluða karþý bu göreve baþlamasý, oldukça zorlu bir iþtir.

Ancak elbette durum, dýþarýdan bakanlar için böyledir, aslýnda, herþeyin üzerinde hakim olan Allah'ýn gücüdür. Böyle bir durumda da inkarcýlarýn sayýsý ya da gücü önemli bir faktör olmaz. Peygamberlerin her biri bu gerçeði çok iyi bilerek hareket etmiþler, üzerlerindeki bu sorumluluðu Allah'a olan güvenleri ile tam anlamýyla yerine getirmiþlerdir. Allah peygamberlerin bu üstün özelliklerini ayetlerinde övmektedir. Kuran'da bildirildiði gibi Allah'ýn yardýmý her zaman inananlardan yanadýr ve Allah peygamberlerini insanlarýn zulümlerinden korumaktadýr. Kuran'da, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in hicret sýrasýnda yaþadýðý bir tehlikeden söz edilirken bu gerçek þöyle açýklanmýþtýr:

Siz O'na (Peygambere) yardým etmezseniz, Allah O'na yardým etmiþtir. Hani kafirler ikiden biri olarak O'nu (Mekke'den) çýkarmýþlardý; ikisi maðarada olduklarýnda arkadaþýna þöyle diyordu: "Hüzne kapýlma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah O'na 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmiþti, O'nu sizin görmediðiniz ordularla desteklemiþ, inkar edenlerin de kelimesini (inkar çaðrýlarýnýgöz kırpma alçaltmýþtý. Oysa Allah'ýn kelimesi, yüce olandýr. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 40)

Peygamberler, Kuran'da Allah'a karþý her þartta koruduklarý içli yakýnlýklarý ile örnek gösterilmiþlerdir:

Andolsun sizin için, Allah'ý ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ý çokca zikredenler için Allah'ýn Resulünde güzel örnekler vardýr. (Ahzab Suresi, 21)

Ýstekleri katýksýzca Allah'tandýr. Kendilerine peygamberlik görevinin verilmesinden itibaren tek çabalarý verilen bu görevi yerine getirmek ve kavimlerini Allah'a çaðýrmak olmuþtur. Ýstekleri de elbette ki amaçlarý ile doðru orantýlý olmuþtur. Ýçli, katýksýz, yakýn ve samimi duanýn örneklerini iþte bu nedenle peygamberlerde oldukça net bir biçimde görebiliriz.

Bu nedenle sitenin bundan sonraki kýsmýnda Kuran'da öðretilen peygamber dualarýný inceleyeceðiz.

HZ.NUH'UN DUALARI

Kuran'da, yýllar boyunca, örnek bir kararlýlýkla kavmini tevhid dinine çaðýran Hz. Nuh'un sabrýndan övgü ile bahsedilir. Hz. Nuh kendisine ve yanýndaki müminlere düþmanlýk gösteren kavmine karþý kararlýlýkla mücadele etmiþtir. Hz. Nuh'un içinde bulunduðu her türlü durumda Allah'a yönelmesi, O'nun yardýmýný umarak samimiyetle dua etmesi ise müminler için büyük bir örnektir. Hz. Nuh içinde bulunduðu durumu Allah'a söylemiþve þöyle dua etmiþtir:

Sonunda Rabbine dua etti: "Gerçekten ben, yenik düþmüþdurumdayým. Artýk Sen (bu kafir toplumdan) intikam al." (Kamer Suresi, 10)

Baþka bir surede Hz. Nuh'un Allah'a duasý þu þekilde haber verilir:

Nuh: "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi býrakma." dedi. "Çünkü Sen onlarý býrakacak olursan, Senin kullarýný þaþýrtýp-saptýrýrlar ve onlar, kötülükte sýnýrý aþan (facir'den) kafirden baþkasýný doðurmazlar. Rabbim, beni, annemi, babamý, mü'min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadýnlarý baðýþla. Zalimlere yýkýmdan baþkasýný arttýrma." (Nuh Suresi, 26-28)

Allah, Hz. Nuh'un bu duasýný kabul etmiþve ileride kopacak olan Tufan'a hazýrlýk yapmasýný emretmiþtir. Hz. Nuh yakýnda herhangi bir deniz veya göl olmamasýna raðmen Allah'ýn emri üzerine büyük bir gemi yapmaya baþlamýþtýr. Geminin yapýmý sýrasýnda kavmi ise kendisi ile alay etmeye devam etmiþtir. Bu olay Kuran'da þöyle haber verilir:

Gemiyi yapýyordu. Kavminin ileri gelenleri kendisine her uðradýðýnda O'nunla alay ediyordu. O: "Eðer bizimle alay ederseniz, alay ettiðiniz gibi biz de sizlerle alay edeceðiz" dedi. (Hud Suresi, 38)

Ancak Hz. Nuh kavminin tüm baskýsýna raðmen, Allah'ýn emri gereði gemiyi hazýrlamaktadýr. Ve sonunda Allah'ýn vaadi gelir ve tufan patlak verir:

Biz de 'bardaktan boþanýrcasýna akan' bir su ile göðün kapýlarýný açtýk. Yeri de 'coþkun kaynaklar' halinde fýþkýrttýk. Derken su, takdir edilmiþbir iþe karþý (hükmümüzü gerçekleþtirmek üzere) birleþti. Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inþa edilmiþgemi) üzerinde taþýdýk. (Kamer Suresi, 11-13)

Tufan sýrasýnda boðulanlardan birisi de Hz. Nuh’un oðludur. Hz. Nuh tufandan önce oðlunu gemiye çaðýrýr ancak oðlu babasýnýn bu çaðrýsýný kabul etmez. (Hud Suresi, 43) Kuran’da Hz. Nuh’un, oðlunun ölümü üzerine Allah’a þu þekilde seslendiði haber verilmektedir:

Nuh Rabbine seslendi: Dedi ki: “Rabbim, þüphesiz benim oðlum ailemdendir ve Senin va’din de doðrusu haktýr. Sen hakimler hakimisin.” Dedi ki: “Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden deðildir. Çünkü o, salih olmayan bir iþaglayapmýþtýr). Öyleyse hakkýnda bilgin olmayan þeyi benden isteme. Gerçekten ben, cahillerden olmayasýn diye sana öðüt veriyorum.” (Hud Suresi, 45-46)

Hz. Nuh kavminin helak edilmesi için dua ederken “mümin olarak evine girenlerin” korunmasýný istemiþtir. Oysa Nuh’un oðlu iman etmemiþtir. Kuran’da Hz. Nuh’un Allah’a kendisini affetmesi için þöyle dua ettiði bildirilir:

Dedi ki: "Rabbim, bilgim olmayan þeyi Senden istemekten Sana sýðýnýrým. Ve eðer beni baðýþlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uðrayanlardan olurum." (Hud Suresi, 47)

HZ.ÝBRAHÝM'ÝN DUALARI

Günümüzde milyonlarca insanýn hac görevini yerine getirmek için ziyaret ettiði Kabe'yi inþa eden Hz. Ýbrahim, Kuran'da, "tek baþýna bir ümmet" olarak tanýtýlmaktadýr. O ve oðlu Hz. Ýsmail, bundan binlerce yýl önce, Allah'ýn vahyi doðrultusunda insanlarýn toplanacaklarý ve O'nu zikredecekleri, yýlýn belirli zamanlarýnda oraya hacca gelecekleri bir ev inþa etmiþlerdir. Bu evin Kuran'daki adý Kabe'dir. Ýkisi bunu bir ibadet olarak yapmýþ, ve sonrasýnda þöyle dua etmiþlerdir:

Ýbrahim, Ýsmail'le birlikte Evin (Ka'be'nin) sütunlarýný yükselttiðinde (ikisi þöyle dua etmiþti): "Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Þüphesiz, Sen iþiten ve bilensin". (Bakara Suresi, 127)

Kabe'nin inþa edildiði yer zamanla geliþecek ve bugün Mekke olarak isimlendirdiðimiz þehir halini alacaktýr. Hz. Ýbrahim burasý için Allah'a þöyle dua etmiþtir:

Hani Ýbrahim: "Rabbim, bu þehri bir güvenlik yeri kýl ve halkýndan Allah'a ve ahiret gününe inananlarý ürünlerle rýzýklandýr" demiþti de (Allah: "Sadece inananlarý deðil) inkâr edeni de az bir süre yararlandýrýr, sonra onu ateþin azabýna uðratýrým; ne kötü bir dönüþtür o"demiþti. (Bakara Suresi, 126)

Hz. Ýbrahim ve oðlu Ýsmail dualarýnda sadece kendi yaþadýklarý dönem için deðil, kendilerinden sonra gelecek olan kuþaklar için de bazý isteklerde bulunmuþlardýr:

Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmuþaglaMüslümanlar) kýl ve soyumuzdan Sana teslim olmuþaglaMüslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Þüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin. Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabý ve hikmeti öðretsin ve onlarý arýndýrsýn. Þüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansýn, hüküm ve hikmet sahibisin. (Bakara Suresi, 128-129)

Hz. Ýbrahim'in bir baþka duasýnda, Allah'a yakýnlaþma yollarý aradýðý þöyle haber verilmektedir:

Hani Ýbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasýl dirilttiðini göster" demiþti. (Allah onasevinçli "Ýnanmýyor musun?" deyince, "Hayýr (inandým), ancak kalbimin tatmin olmasý için" dedi. "Öyleyse, dört kuþtut. Onlarý kendine alýþtýr, sonra onlarý (parçalayýp) her bir parçasýný bir daðýn üzerine býrak, sonra da onlarý çaðýr. Sana koþarak gelirler. Bil ki, þüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandýr, hüküm ve hikmet sahibidir." (Bakara Suresi, 260)

Ayetten de açýkça anlaþýldýðý gibi Ýbrahim Peygamberin Allah'tan ölüleri nasýl dirilttiðini göstermesini istemesi, inancýndaki bir zayýflýktan dolayý deðildi. Aksine iman etmiþti, ama iman ettiði gerçeði tam anlamýyla kavramak istiyordu. O, son derece samimi ve içten bir biçimde Allah'ýn bir mucizesine tanýk olmayý istemiþ, Allah bu samimi duaya icabet etmiþti.

Hz. Ýbrahim'in babasý bir putperestti. O, babasýna dini teblið etmiþancak babasý iman etmeyi kabul etmemiþti. Ýbrahim Peygamber ise babasý için Allah'tan baðýþlanma dilemiþti:

(Ýbrahimsevinçli "Selam üzerine olsun, senin için Rabbimden baðýþlanma dileyeceðim, çünkü, O, bana pek lütufkardýr" dedi. Sizden ve Allah'tan baþka taptýklarýnýzdan kopup-ayrýlýyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacaðým." (Meryem Suresi, 47-48)

Hz. Ýbrahim'in, babasý bir mümin olmadýðý halde onun için Allah'a dua etmesinin gerçek nedeni de Kuran ayetlerinde þöyle haber verilmektedir:

Kendilerine onlarýn gerçekten çýlgýn ateþin arkadaþlarý olduklarý açýklandýktan sonra -yakýnlarý dahi olsa- müþrikler için baðýþlanma dilemeleri Peygambere ve iman edenlere yaraþmaz. Ýbrahim'in babasý için baðýþlanma dilemesi, yalnýzca ona verdiði bir söz dolayýsýyla idi. Kendisine, onun gerçekten Allah'a düþman olduðu açýklanýnca ondan uzaklaþtý. Doðrusu Ýbrahim, çok duygulu, yumuþak huyluydu. (Tevbe Suresi, 113-114)

Bugün milyonlarca insanýn ziyaret ettiði Mescid-i Haram'a yani Kabe'ye ilk yerleþen Hz. Ýbrahim, duasýnýn devamýnda oðullarý Ýsmail, Ýshak ve tüm müminler için þu isteklerde bulunmuþtu:

Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarýmdan bir kýsmýný Beyt-i Haram yanýnda ekini olmayan bir vadiye yerleþtirdim; Rabbimiz, dosdoðru namazý kýlsýnlar diye (öyle yaptým), böylelikle Sen, insanlarýn bir kýsmýnýn kalblerini onlara ilgi duyar kýl ve onlarý birtakým ürünlerden rýzýklandýr. Umulur ki þükrederler. Rabbimiz, þüphesiz Sen, bizim saklý tuttuklarýmýzý da, açýða vurduklarýmýzý da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir þey Allah'a gizli kalmaz. Hamd, Allah'a aittir ki, O, bana ihtiyarlýða raðmen Ýsmail'i ve Ýshak'ý armaðan etti. Þüphesiz Rabbim, gerçekten duayý iþitendir. Rabbim, beni namazýaglanda) sürekli kýl, soyumdan olanlarý da. Rabbimiz, duamý kabul buyur. Rabbimiz, hesabýn yapýlacaðý gün, beni, anne-babamý ve mü'minleri baðýþla. (Ýbrahim Suresi, 37-41)

Görüldüðü gibi Hz. Ýbrahim duasýnda hem Allah'ýn sýfatlarýný saymakta, hem de O'na þükretmektedir. O'ndan istediði þeyler de, kendisini O'na yakýnlaþtýracak, ahirette baðýþlanmasýna vesile olacak isteklerdir.

HZ.LUT'UN DUALARI

Kuran'da "hüküm ve ilim" verilen peygamber olarak bahsedilen Hz. Lut, Nuh Peygamber gibi kavmine uzun yýllar boyunca hak dini teblið etmiþtir. Ancak Allah'ýn sýnýrlarýný çiðneyerek eþcinsel iliþkilerde bulunan kavminin Hz. Lut'a cevabý hep olumsuz olmuþtur:

Hani Lut da kavmine þöyle demiþti: "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadýðý hayasýz-çirkinliði mi yapýyorsunuz? Gerçekten siz kadýnlarý býrakýp þehvetle erkeklere yaklaþýyorsunuz. Doðrusu siz, ölçüyü aþan (azgýn) bir kavimsiniz. Kavminin cevabý: "Yurdunuzdan sürüp çýkarýn bunlarý, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmýþ!" demekten baþka olmadý. (A'raf Suresi, 80-82)

Lut Kavmi, Allah'ýn elçisini tanýmamakla kalmayýp, ona karþý açýkça meydan okumuþtu. Hz. Lut ise kavmini uzun bir zaman tevhid dinine çaðýrdý, herhangi bir olumlu cevap alamayýnca Allah'a þöyle dua etti:

Dedi ki: "Rabbim, fesat çýkaran (bu) kavme karþý bana yardým et." (Ankebut Suresi, 30)

Hz. Lut'un duasýný Allah kabul etti ve Allah'ýn elçisine baþkaldýran Lut Kavmi helak oldu:

Þüphesiz Biz, fasýklýk yapmalarýndan dolayý, bu ülke halkýnýn üstüne gökten iðrenç bir azab indireceðiz. Andolsun, Biz akledebilecek bir kavim için orada apaçýk bir ayet býrakmýþýzdýr. (Ankebut Suresi, 34-35)

Bu örnekte gördüðümüz gibi dua, sadece insanlarýn iyiliði, dünya ve ahiret saadeti için olmayabilir. Allah'ýn sýnýrlarýný çiðneyen, müminlere zulmeden topluluklarýn helaký için birçok peygamber dua etmiþtir. Hz. Lut'un duasý da buna bir örnektir.

HZ. EYÜP'ÜN DUALARI

Kuran'da dört yerde Hz. Eyüp'ten bahsedilir ve onun sabrý müminlere örnek olarak gösterilir. Allah'tan vahiy alan seçilmiþbir kul olan Hz. Eyüp (Nisa Suresi, 163), ciddi bir hastalýða yakalanarak sýkýntý çekmiþtir. Ancak içinde bulunduðu her türlü aðýr þartta daima sabrý ve Allah'a olan güveni ile öne çýkmýþtýr. Allah onun bu vasfýný tüm müminlere örnek olarak gösterir:

... Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-dönen biriydi. (Sa'd Suresi, 44)

Hz. Eyüp yakalandýðý hastalýðýn yanýsýra bir de þeytanýn olumsuz telkini ile karþý karþýya kalmýþtý. Ancak Hz. Eyüp bu sýkýntýsýný samimi olarak Allah'a açmýþve O'ndan yardým dileyerek dua etmiþtir:

Kulumuz Eyyub'u da hatýrla. Hani o: "Herhalde þeytan, bana kahredici bir acý ve azab dokundurdu" diye Rabbine seslenmiþti. (Sad Suresi, 41)

Bir baþka ayette, Hz. Eyüp'ün içli duasýndan þöyle söz edilir:

Eyüp de; hani o Rabbine çaðrýda bulunmuþtu: "Þüphesiz bu dert (ve hastalýk) beni sarýverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanýsýn." (Enbiya Suresi, 83)

Allah elbette bu salih kulunun duasýna icabet etmiþtir. Allah'ýn Hz. Eyüb'e verdiði cevap ayetlerde þöyle aktarýlýr:

Böylece onun duasýna icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katýmýzdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katýný daha verdik. (Enbiya Suresi, 84)

Allah insanlarý çok farklý þekillerde imtihan etmektedir. Allah'ýn salih kullarýndan biri olan Hz. Eyüp de þiddetli bir sýkýntý ile denenmiþtir. Benzer sýkýntýlar, yine dünyadaki imtihan ortamý içinde baþka müminlerin baþýna da gelebilir. Dolayýsýyla bu tür bir durumda kalan bir mümin, Hz. Eyüp örneðinde olduðu gibi, imtihanýn þekli ve süresi ne olursa olsun Allah'ýn insana taþýyamayacaðý yükü yüklemeyeceðinin bilincinde olmalýdýr.

HZ. YUSUF'UN DUALARI

Hz. Yusuf kýssasý, dua konusunda müminler için güzel örneklerle doludur. Hz. Yusuf, karþýlaþtýðý her türlü sýkýntýya karþý tevekküllü ve teslimiyetli davranmasýyla, Allah'a olan sadakatiyle, saðlam bir imanýn tüm alametlerini göstermiþtir.

Hz. Yusuf'a ve babasý Hz. Yakup'a isabet eden sýkýntýlar, küçük yaþtaki Hz. Yusuf'un kýskanç kardeþleri tarafýndan kuyuya atýlýp bir kurt tarafýndan yenmiþgibi gösterilmesiyle baþlar. Ancak Hz. Yakup, çok sevdiði oðlunun baþýna gelen bu olay karþýsýnda Allah'a olan teslimiyetini korur:

Ve üzerine yalandan kan (sürülmüþgöz kırpma ola gömleðini getirdiler. "Hayýr" dedi. Nefsiniz, sizi yanýltýp (böyle) bir iþe sürüklemiþ. Bundan sonra (bana düþen) güzel bir sabýrdýr. Sizin bu düzüp-uydurduklarýnýza karþý yardým istenecek olan Allah'týr." (Yusuf Suresi, 18)

Ayetten de anlaþýlacaðý gibi oðlunun kanlý gömleði ile karþýlaþan Hz. Yakup, gerçek bir mümin tavrý göstererek yapacaðý en doðru davranýþýn "sabýr, tevekkül ve dua" olacaðýný söyler. Nitekim kuyuya atýlarak ölüme terk edilen Hz. Yusuf, bir mucize eseri yoldan geçen bir kervan tarafýndan bulunur. Onu bulan kafile, onu para karþýlýðýnda satmaya karar verir ve yanlarýna alýr.

Bunun ardýndan köle olarak önde gelen bir Mýsýrlýya satýlan Hz. Yusuf'a, ergenlik çaðýna geldiðinde Allah "ilim ve hikmet" (Yusuf Suresi, 22) verir.

O'nu satýn alan Mýsýrlýnýn karýsý, ayette bildirildiðine göre ondan murad almak ister. Bunu kabul etmeyen Hz. Yusuf'u hapse attýrmakla tehdit eder. Bunun üzerine Hz. Yusuf þöyle dua eder:

(Yusuf) Dedi ki:"Rabbim, zindan, bunlarýn beni kendisine çaðýrdýklarý þeyden bana daha sevimlidir. Kurduklarý düzeni benden uzaklaþtýrmazsan, onlara (korkarým) eðilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum. (Yusuf Suresi, 33)

Ayette görüldüðü gibi Hz. Yusuf, duasýnda içinde bulunduðu durumu samimi olarak itiraf etmiþtir. Bunun ardýndan hapse atýlan Hz. Yusuf, zindanda yanýndakilere tebliðe baþlar:

“Ey zindan arkadaþlarým, birbirinden ayrý (bir sürügöz kırpma Rabler mi daha hayýrlýdýr, yoksa kahhar (kahredici) olan bir tek Allah mý? Sizin Allah’tan baþka taptýklarýnýz, Allah’ýn kendileri hakkýnda hiçbir delil indirmediði, sizin ve atalarýnýzýn ad olarak adlandýrdýklarýnýzdan baþkasý deðildir. Hüküm, yalnýzca Allah’ýndýr. O, Kendisi’nden baþkasýna kulluk etmemenizi emretmiþtir. Dosdoðru olan din iþte budur, ancak insanlarýn çoðu bilmezler.” (Yusuf Suresi, 39-40)

Yýllar boyu orada kaldýktan sonra, Mýsýrlý'nýn karýsýnýn da Hz. Yusuf'un masum olduðunu söylemesi üzerine Hz. Yusuf zindandan çýkarýlýr. (Yusuf Suresi, 51-54)

Tüm bu sýkýntýlarýn ardýndan Hz. Yusuf'un duasý kabul edilir ve kuyuya atýlma ile baþlayan olaylar, ülkenin iktidarýnda söz sahibi olmasýyla devam eder:

Ýþte böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mýsýr'da) dilediði yerde konakladý... (Yusuf Suresi, 56)

Böylece iktidar sahibi olan Hz. Yusuf, kendisini zindandan çýkararak hazinenin baþýna geçiren Allah'a þükreder ve dünyada Müslüman olarak ölmek ve ahirette de salihlerle birlikte olmak için dua eder:

Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanýnýgöz kırpma verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öðrettin. Göklerin ve yerin Yaratýcýsý, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatýma son ver ve beni salihlerin arasýna kat. (Yusuf Suresi, 101)

HZ. ÞUAYB'IN DUALARI

Medyen ve Eyke halkýna peygamber olarak gönderilen Hz. Þuayb, Allah'ýn sýnýrlarýný çiðneyen kavmini imana davet etmiþti. (Araf Suresi, 85)

Medyen halkýnýn Hz. Þuayb'a cevabý Nuh ve Lut kavimlerinin cevaplarýndan farklý olmadý. Hz. Þuayb'ýn söylediklerini kabul etmeyen kavim, onu ve diðer müminleri yaþadýklarý topraklardan sürgün etmekle tehdit etti:

Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler) dediler ki: "Ey Þuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp-çýkaracaðýz veya mutlaka bizim dinimize geri döneceksiniz..." (Araf Suresi, 88)

Hz. Þuayb ise, Medyen halkýnýn duyarsýzlýðý ve tehditkar tavrý üzerine Allah'a tevekkül ederek O'na dua etti:

Allah bizi ondan kurtardýktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah'a karþý yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah'ýn dilemesi dýþýnda, ona geri dönmemiz bizim için olacak iþdeðildir. Rabbimiz, ilim bakýmýndan herþeyi kuþatmýþtýr. Biz Allah'a tevekkül ettik. 'Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasýnda 'Sen hak ile hüküm ver,' Sen 'hüküm verenlerin' en hayýrlýsýsýn. (A'raf Suresi, 89)

Sonunda Lut ve Nuh kavminin baþýna gelenler Medyen halkýnýn da baþýna geldi. Hz. Þuayb'ýn duasý üzerine Allah hükmünü verdi ve Allah'ýn elçisini tanýmayan kavim helak edildi:

Bunun üzerine onlarý dayanýlmaz bir sarsýntý tuttu da, kendi yurtlarýnda diz üstü çökmüþolarak sabahladýlar. Þuayb'ý yalanlayanlar, sanki orda 'hiç refah içinde yaþamamýþlar' gibi oldular: Þuayb'ý yalanlayanlar, asýl büyük hüsrana uðradýlar. (Araf Suresi, 91-92)

HZ. SÜLEYMAN'IN DUALARI

Hz. Süleyman'ýn önemli özelliklerinden biri, büyük bir güç ve iktidara sahip olmasýydý. Ona birçok üstün yetenekler de verilmiþti. Hz. Süleyman'a verilen bu üstün yetenekler arasýnda cinleri yönetmek, hatta hayvanlarla konuþmak da bulunuyordu. Hz. Süleyman'ýn hayvanlarýn konuþmalarýný anlamasý Kuran ayetlerinde þöyle haber verilir:

Süleyman, Davud'a mirasçý oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuþlarýn konuþma-dili öðretildi ve bize herþeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçýk bir üstünlüktür."aglaNeml Suresi, 16)

Kendisine verilen üstünlüklerden dolayý Allah'a þükreden Hz. Süleyman'ýn duasý ise þöyledir:

"... Rabbim, bana, anne ve babama verdiðin nimete þükretmemi ve hoþnut olacaðýn salih bir amelde bulunmamý ilham et ve beni rahmetinle salih kullarýn arasýna kat." (Neml Suresi, 19)

Allah Hz. Süleyman'a bazý özel yeteneklerin dýþýnda büyük maddi imkanlar da sunmuþtu. Hz. Süleyman da bu zenginliklere karþý O'na hep þükretmiþve þöyle dua etmiþti:

Rabbim, beni baðýþla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armaðan et. Þüphesiz Sen, karþýlýksýz armaðan edensin. (Sad Suresi, 35)

Daha önceki bölümlerde dua konularýnýn sadece þahsi ve dünyevi istekler olmamasý gerektiði üzerinde durmuþtuk. Hz. Süleyman'ýn "hiç kimseye nasip olmayan bir mülk" istemesi de dünyevi bir istek deðil, aslýnda ahirete yönelik bir istektir. Nitekim onun "... gerçekten ben mal sevgisini Allah'ý zikretmekten dolayý tercih ettim..." (Sad Suresi, 32) dediði ayetlerde bildirilmektedir.

Eðer bir insan elinde bulunan maddi imkanlarý Allah rýzasý için kullanýyor ve bu imkanlar onu Allah'a yakýnlaþtýrýyor, Allah'ý anmasýna vesile oluyorsa, onun dünya nimetlerini istemesi konusunda sýkýntý duymasýna gerek yoktur. Çünkü artýk bu nimetler onu ahirete yakýnlaþtýracak birer vesile haline gelmiþtir.

HZ. ZEKERÝYA'NIN DUALARI

Kuran'ýn üç ayrý suresinde Hz. Zekeriya'nýn dualarýndan bahsedilir. Yaþý ilerlemiþolan Hz. Zekeriya, kendi ardýndan kavmi içinde imaný ayakta tutmasý için Allah'tan bir varis istemiþtir. Kendisi çocuk sahibi olmak için oldukça yaþlý, karýsý ise kýsýr olduðu için varisi yoktur ve Allah'a duada bulunmuþtur:

Hani o, Rabbine gizlice seslendiði zaman; Demiþti ki: “Rabbim, þüphesiz benim kemiklerim gevþedi ve baþ, yaþlýlýk aleviyle tutuþtu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadým. Doðrusu ben, arkamdan gelecek yakýnlarým adýna korkuya kapýldým, benim karým da bir kýsýr (kadýn)dýr. Artýk bana Kendi Katýndan bir yardýmcý armaðan et. Bana mirasçý olsun. Yakup oðullarýna da mirasçý olsun. Rabbim, onu razý olunan kýl.” (Meryem Suresi, 3-6)

Orada Zekeriya Rabbine dua etti: “Rabbim, bana Katýndan tertemiz bir soy armaðan et. Doðrusu Sen, dualarý iþitensin” dedi. (Al-i Ýmran Suresi, 38)

Zekeriya da; hani Rabbine çaðrýda bulunmuþtu: “Rabbim, beni yalnýz baþýma býrakma, Sen mirasçýlarýn en hayýrlýsýsýn.” (Enbiya Suresi, 89)

Ayette Hz. Zekeriya'nýn Allah'a gizlice seslendiði bildirilmektedir. Bu, samimiyetin en büyük göstergelerinden biridir. Nitekim Allah, Kendisine bu tür bir samimiyet içinde çaðrýda bulunan Hz. Zekeriya'nýn duasýný kabul etmiþtir:

Onun duasýna icabet ettik, kendisine Yahya’yý armaðan ettik, eþini de doðurmaya elveriþli kýldýk. Gerçekten onlar hayýrlarda yarýþýrlardý, umarak ve korkarak Bize dua ederlerdi. Bize derin saygý gösterirlerdi. (Enbiya Suresi, 90)

(Allah buyurdusevinçli “Ey Zekeriya, þüphesiz Biz seni, adý Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaþkýlmamýþýz.” (Meryem Suresi, 7)

O mihrapta namaz kýlarken, melekler ona seslendi: “Allah, sana Yahya’yý müjdeler. O, Allah’tan olan bir kelimeyi (Ýsa’yýgöz kırpma doðrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.” (Al-i Ýmran Suresi, 39)

Ayetlerin devamýnda bildirildiðine göre, Hz. Zekeriya Allah'ýn duasýna karþýlýk ileri yaþýna raðmen kendisine bir erkek evlat baðýþlamasýna þaþýrýr. Kendisine müjdeyi ileten melek ise O'na Allah'ýn kudretini hatýrlatýr:

Dedi ki: "Rabbim, karým kýsýr (bir kadýn) iken, benim nasýl oðlum olabilir? Ben de yaþlýlýðýn son basamaðýndayým." (Ona gelen meleksevinçli "Ýþte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki: - Bu Benim için kolaydýr, daha önce sen hiçbir þey deðil iken, seni yaratmýþtým." (Meryem Suresi, 8-9)

Önceki bölümlerde Allah'ýn samimi kullarýnýn dualarýna onlar için en hayýrlý olacak þekilde icabet ettiðini belirtmiþtik. Ve Allah'ýn içten çaðrýda bulunan inananlarýn tek dostu ve yardýmcýsý olduðunu da bildirmiþtik. Allah, çocuk sahibi olmasý imkansýz gibi görünen Hz. Zekeriya'ya da, samimi duasýna icabet ederek salih bir oðul armaðan etmiþtir.

HZ. YUNUS'UN DUALARI

Kuran'da, Hz. Yunus'tan þöyle söz edilir:

Þüphesiz Yunus da gönderilmiþaglaelçi)lerdendi. Hani o, dolu bir gemiye kaçmýþtý. Böylece kur'aya katýlmýþtý da, kaybedenlerden olmuþtu. Derken onu balýk yutmuþtu, oysa o kýnanmýþtý. (Saffat Suresi, 139-142)

Hz. Yunus peygamber olarak gönderildiði kavmini terk etmiþti. Yukarýdaki ayetlerde görüldüðü gibi, binmiþ olduðu gemide yolcular arasýnda kura çekilmiþ ve kura sonucunda onun denize atýlmasýna karar verilmiþti. Yine Kuran’da bildirildiðine göre, denize atýlan Hz. Yunus, dev bir balýk tarafýndan yutulmuþtur.

Balýðýn karnýnda iken piþmanlýk duyan Hz. Yunus, Allah’a þöyle dua etmiþtir:

Senden baþka ilah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum. (Enbiya Suresi, 87)

Allah ise Hz. Yunus'un samimi duasýna karþýlýk onu mucizevi bir biçimde kurtarmýþtýr:

Bunun üzerine duasýna icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardýk. Ýþte Biz, iman edenleri böyle kurtarýrýz. (Enbiya Suresi, 88)

Hz. Yunus'u Allah daha sonra da itaatli bir kavmin baþýna geçirmiþtir:

"Onu yüzbin veya (sayýsýgöz kırpma daha da artan (bir topluluk)a (Peygamber olarak) gönderdik. Sonunda ona iman ettiler, Biz de onlarý bir süreye kadar yararlandýrdýk." (Saffat Suresi, 147-148)

Daha önceki bölümlerde Allah'ýn bir duayý kabul ederken bunu belli sebeplere baðladýðýný, ancak dilerse sebepsiz de istenilen þeyi gerçekleþtirebileceðini ve bunun göklerin ve yerin Rabbi olan Allah için son derece kolay olduðunu söylemiþtik. Allah Hz. Yunus'un duasýný kabul ederken de her türlü zor görünen þartý ortadan kaldýrmýþve Hz. Yunus'u balýðýn karnýndan kurtarmýþtýr. Bu, insanýn hiçbir zaman Allah'ýn rahmetinden umut kesmemesi ve hep O'na dua etmesi gerektiðinin çarpýcý delillerinden biridir. Ýnsan Rabbimize içten yöneldiði müddetçe, kesin bir karþýlýk görecektir.

HZ. ÝSA'NIN DUALARI

Kuran'da, Hz. Ýsa'dan söz edilirken þöyle denir:

"... Onun adý Meryem oðlu Ýsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygýndýr' ve (Allah'a) yakýn kýlýnanlardandýr.." (Al-i Ýmran Suresi, 45)

Kuran’da havarilerinin Hz. Ýsa’dan Allah’a dua etmesini ve gökten bir sofra talep indirilmesini istedikleri haber verilir. “Sofra” anlamýna gelen Maide Suresi’nde anlatýlan bu olay þöyledir:

Havariler: "Ey Meryem oðlu Ýsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demiþlerdi. O da: "Eðer inanmýþlarsanýz Allah'tan korkup-sakýnýn" demiþti. (Bu sefer Havarilersevinçli "Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doðru söylediðini bilelim ve buna þahidlerden olalým" demiþlerdi. (Maide Suresi, 112-113)

Havarilerin bu isteklerinin altýnda olaðanüstü bir olay görmek isteði yatýyordu. Hz. Ýsa, bu mucize isteðinin yersiz olduðunu belirtmesine raðmen, havariler gökten sofra inerse kalplerinin daha da tatmin olacaðýný söyleyerek ýsrar ettiler. Hz. Ýsa ise, havarilerin bu istekleri üzerine Allah'a dua ederken, Kuran'daki birçok dua örneðinde olduðu gibi Allah'ý sýfatlarýyla andý. Kuran'da, Hz. Ýsa'nýn bu duasýndan þöyle söz edilir:

Meryem oðlu Ýsa: "Allah'ým, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramýz için bir bayram ve Sen'den de bir belge olsun. Bizi rýzýklandýr, Sen rýzýk vericilerin en hayýrlýsýsýn" demiþti. (Maide Suresi, 114)

Allah Hz. Ýsa'nýn duasýný kabul etti ve þöyle buyurdu:

Allah demiþti ki: "Þüphesiz ben bunu size indireceðim. Artýk bundan sonra sizden kim inkâr ederse, ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azablandýrmayacaðým bir azabla azablandýracaðým." (Maide Suresi, 115)

Hz. Ýsa'nýn Maide Suresi'ndeki ikinci duasý ise, havarilerin korunup gözetlenmesi ve baðýþlanmasý konusundaydý:

Allah: "Ey Meryem oðlu Ýsa, insanlara, beni ve anneni Allah'ý býrakarak iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?" dediðinde (Ýsa þöyle dedi); "Seni tenzih ederim, hakkým olmayan bir sözü söylemek bana yakýþmaz. Eðer bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmiþsindir. Sen bende olaný bilirsin, ama ben Sen'de olaný bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen."

"Ben onlara bana emrettiklerinin dýþýnda hiçbir þeyi söylemedim. (O da þuydusevinçli 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onlarýn içinde kaldýðým sürece, ben onlarýn üzerinde bir þahidim. Benim (dünya) hayatýma son verdiðinde, üzerlerindeki gözetleyici Sen'din. Sen herþeyin üzerine þahid olansýn." Eðer onlarý azablandýrýrsan, þüphesiz onlar Senin kullarýndýr, eðer onlarý baðýþlarsan, þüphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen." (Maide Suresi, 116-118)

HZ.MUHAMMED (SAV)'ÝN DUALARI

Kuran'da "Þüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin" (Kalem Suresi, 4) ayetiyle tanýtýlan son peygamber Hz. Muhammed (sav), gecenin bir bölümünü dua, zikir ve ibadetle geçiriyordu. Bir ayette bundan þöyle söz edilir:

Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiðinde, yarýsýnda ve üçte birinde kalktýðýný bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluðun da. Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamayacaðýnýzý bildi, böylece tevbenizi kabul etti... (Müzemmil Suresi, 20)

Kuran’da Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in müminlere karþý ne kadar düþkün ve þefkatli olduðu anlatýlýr ve onlar için baðýþlanma dilemesi emredilir:

Allah'tan bir rahmet dolayýsýyla, onlara yumuþak davrandýn. Eðer kaba, katý yürekli olsaydýn onlar çevrenden daðýlýr giderlerdi. Öyleyse onlarý baðýþla, onlar için baðýþlanma dile ve iþkonusunda onlarla müþavere et. Eðer azmedersen artýk Allah'a tevekkül et. Þüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. (Al-i Ýmran Suresi, 159)

Kuran’da daha birçok ayette kutlu Peygamberimiz (sav)’in dualarýndan bahsedilmektedir. Dualarda Allah’ý sýfatlarý ile birlikte anmanýn en güzel örneklerini Peygamberimiz Hz. Muhammed’in dualarýnda görebiliriz. Bunlardan bir tanesi þöyledir:

De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'ým, dilediðine mülkü verirsin ve dilediðinden mülkü çekip-alýrsýn, dilediðini aziz kýlar, dilediðini alçaltýrsýn; hayýr Senin elindedir. Gerçekten Sen, herþeye güç yetirensin." (Al-i Ýmran Suresi, 26)

Tüm peygamberler gibi Hz. Muhammed (sav) de gönderildiði kavmin ileri gelenleri tarafýndan tehdit edilmiþve zaman zaman þeytanýn olumsuz telkinleri ile karþý karþýya kalmýþtýr. Böyle durumlarda Peygamberimiz (sav) Allah'a üzerindeki sýkýntýyý kaldýrmasý için þöyle yalvarmýþtýr:

Ve de ki: "Rabbim þeytanýn kýþkýrtmalarýndan sana sýðýnýrým. Ve onlarýn benim yanýmda bulunmalarýndan da Sana sýðýnýrým Rabbim." (Müminun Suresi, 97-98)

Müminun Suresi'nin son ayetinde ise Peygamberimiz (sav)'in bir duasý þöyle aktarýlýr:

Ve de ki: "Rabbim baðýþla ve merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayýrlýsýsýn." (Müminun Suresi, 118)

HZ. MUSA'NIN DUALARI

Ýsrailoðullarý'na elçi olarak gönderilen Hz. Musa, Firavun'un zulmünden kurtulmasý için, henüz bebek iken annesine gelen vahy üzerine bir nehre býrakýlmýþtý. Firavun ve ailesi nehirde bulduklarý Hz. Musa'yý evlat edindiler. (Kasas Suresi, 7-8) Hz. Musa'ya Firavun'un sarayýnda ergenlik çaðýna geldiðinde diðer peygamberler gibi Allah'tan "ilim ve hikmet" verildi. (Kasas Suresi, 14)

Kuran'da Hz. Musa'nýn Allah'a yönelerek dua etmesine neden olan bir olay þöyle anlatýlýr:

(Musa) Halkýnýn haberi olmadýðý bir zamanda þehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarýndan, þu da düþmanlarýndan. Derken taraftarlarýndan olan, düþmanlarýndan olana karþý ondan yardým istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attý ve iþini bitiriverdi. (Sonra dasevinçli "Bu þeytanýn iþindendir; o, gerçekten açýkça saptýrýcý bir düþmandýr" dedi. (Kasas Suresi, 15)

Ayette anlatýlan olay sonucunda Hz. Musa Allah'tan baðýþlanma diledi ve bir daha suçlu ve günahkarlara destek olmayacaðýna dair Allah'a söz verdi:

Dedi ki: "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artýk beni baðýþla." Böylece (Allah) onu baðýþladý. Þüphesiz. O, baðýþlayandýr, esirgeyendir. Dedi ki: "Rabbim, bana verdiðin nimetler adýna, artýk suçlu günahkarlara destekçi olmayacaðým." (Kasas Suresi, 16-17)

Söz konusu olayýn duyulmasý üzerine, bulunduðu þehrin önde gelenleri Hz. Musa'yý yakalayarak öldürmeyi planladýlar. Bunu öðrenince Hz. Musa yine Allah'a dua etti:

Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çýkýp gitti: "Rabbim, zalimler topluluðundan beni kurtar" dedi. (Kasas Suresi, 21)

Hz. Musa’nýn duasý kabul edildi ve Allah’ýn yönlendirmesiyle Firavun’un þehrinden ayrýlarak daha güvenli bir yere gitmek üzere yola koyuldu. Bu sýrada da sürekli Allah’a yönelmiþ, hep O’na dua etmiþti:

Medyen'e doðru yöneldiðinde de: "Umarým Rabbim, beni doðru bir yola yöneltip iletir" dedi. Medyen suyuna vardýðý zaman, su almakta olan bir insan topluluðu buldu. Onlarýn gerisinde de (hayvanlarý su baþýna götürmekten çekinen) iki kadýn buldu. Dedi ki: "Bu durumunuz ne?" "Çobanlar sürülerini sulamadýkça, biz sürülerimizi sulayamayýz; babamýz, yaþý ilerlemiþbir ihtiyardýr." dediler. Hemencecik onlarýn sürülerini suladý, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: "Rabbim, doðrusu bana indirdiðin her hayra muhtacým." Çok geçmeden, o iki (kadýn)dan biri, (utana utana) yürüyerek ona geldi. "Babam, bizim için sürüleri sulamana karþýlýk sana mükafaat vermek üzere seni davet etmektedir." dedi. Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatýnca o: "Korkma" dedi. "Zalimler topluluðundan kurtulmuþoldun." (Kasas Suresi, 22-25)

Bu olaylarýn ardýndan Hz. Musa Medyen’de yerleþti. Ardýndan geçen 8-10 yýldan sonra ailesiyle birlikte Medyen’den ayrýldý. Yolda Tuva Vadisi denilen yere geldiðinde ilk vahyi alacaktý. Allah ona Firavun’a gitmesini ve kendisine dini teblið etmesini emretti. Hz. Musa’nýn Kasas Suresi’nde Allah’a bu konuda þöyle dua ettiði bildirilir:

Dedi ki: "Rabbim, gerçekten onlardan bir kiþi öldürdüm, beni öldürmelerinden korkuyorum. Ve kardeþim Harun; dil bakýmýndan o benden daha düzgün konuþmaktadýr, onu da benimle birlikte bir yardýmcý olarak gönder, beni doðrulasýn. Çünkü onlarýn beni yalanlamalarýndan korkuyorum." (Kasas Suresi, 33-34)

Kuran’da bildirildiðine göre Hz. Musa içinde duyduðu heyecanýn teblið görevini yerine getirmesine engel olmasýndan çekinmiþti. Bunun için de Allah’a dua etti:

Dedi ki: "Rabbim, benim göðsümü aç. Bana iþimi kolaylaþtýr. Dilimden düðümü çöz; ki söyleyeceklerimi kavrasýnlar. Ailemden bana bir yardýmcý kýl, kardeþim Harun'u. Onunla arkamý kuvvetlendir. Onu iþimde ortak kýl, Böylece Seni çok tesbih edelim. Ve Seni çok zikredelim. Þüphesiz Sen bizi görüyorsun." (Taha Suresi, 25-35)

Hz. Musa'nýn bu samimi duasýna karþýlýk Allah onu ve kardeþini özel bir koruma altýna aldýðýný þöyle bildirmiþtir:

(Allah) Dedi ki: "Pazunu kardeþinle pekiþtirip güçlendireceðiz; sizin ikinize de öyle bir 'güç ve yetki' vereceðiz ki, ayetlerimiz sayesinde size eriþemeyecekler. Siz ve size uyanlar galip olanlarsýnýz." (Kasas Suresi, 35)

Hz. Musa’nýn Firavun’a göstermiþolduðu mucizeler, Firavun’un yanýndaki bazý kiþilerin iman etmesine vesile olurken, Firavun ve kavminin büyük kýsmý Allah’a karþý büyüklenmekte ýsrar ediyorlardý. Bunun üzerine Hz. Musa’nýn Allah’a þöyle dua ettiði Kuran’da bildirilir:

Musa dedi ki: "Rabbimiz, þüphesiz Sen, Firavun'a ve önde gelen çevresine dünya hayatýnda bir çekicilik (güç, ihtiþam) ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan saptýrmalarý için (mi?) Rabbimiz, mallarýný yerin dibine geçir ve onlarýn kalblerinin üzerini þiddetle baðla; onlar acý azabý görecekleri zamana kadar iman etmeyecekler." Allah, Hz. Musa'nýn duasýna þöyle karþýlýk verdi: "Ýkinizin duasý kabul olundu. Öyleyse dosdoðru yolda devam edin ve bilgisizlerin yoluna uymayýn." (Yunus Suresi, 88-89)

Hz. Musa'nýn yukarýdaki duasýnýn ardýndan Firavun ve tüm inkarcý çevresi helak edilmiþve Ýsrailoðullarý Mýsýr'dan ayrýlmýþlardýr. Mýsýr'dan çýkmalarýndan bir süre sonra, Hz. Musa kardeþi Hz. Harun'u yerine býrakarak, kýrk günlüðüne Tur Daðý'na çýktý. Burada kendisine vahyin gelmesini bekledi. (A'raf Suresi, 142) Vahy gelince de Allah'a þöyle dua etti:

"... Rabbim, bana göster, Seni göreyim"... (A'raf Suresi, 143)

Allah, Hz. Musa'nýn bu isteðine þöyle karþýlýk verdi:

... (Allahsevinçli "Beni asla göremezsin, ama þu daða bak; eðer o yerinde karar kýlabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi daða tecelli edince, onu paramparça etti. Musa bayýlarak yere düþtü. Kendine geldiðinde: "Sen ne Yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi. "Ey Musa" dedi. "Sana verdiðim risaletimle ve seninle konuþmamla seni insanlar üzerinde seçkin kýldým. Sana verdiklerimi al ve þükredenlerden ol." (Araf Suresi, 143-144)

Hz. Musa Tur Daðý'na giderken kavminden sorumlu olarak kardeþi Hz. Harun'u býrakmýþtý. Ancak kavmi Hz. Musa'nýn gidiþi ile birlikte gevþeklik göstererek Mýsýr'daki putperest inanýþlara dönüþ yaptýlar. Kendilerine bir buzaðý heykeli yaptýlar ve ona tapýndýlar. Hz. Musa kavminin buzaðýya tapmasý üzerine aralarýndan müminleri ayýrarak Allah'ýn daha önceden vahyettiði buluþma yerine doðru yola çýktý. Ancak buluþma yerine gelmeden bunlarý da ayetin ifadesiyle "dayanýlmaz bir sarsýntý" tutunca, Allah'tan kendisi ve yanýndaki müminler için baðýþlanma diledi:

... Dedi ki: "Rabbim, eðer dileseydin, onlarý ve beni daha önceden helâk ederdin. (Þimdi) Ýçimizdeki beyinsizlerin yaptýklarýndan dolayý bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden baþkasý deðildir. Onunla Sen dilediðini saptýrýr, dilediðini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi baðýþla, bizi esirge; Sen baðýþlayanlarýn en hayýrlýsýsýn." Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, þüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki: "Azabýmý dilediðime isabet ettiririm, rahmetim ise herþeyi kuþatmýþtýr; onu korkup-sakýnanlara, zekatý verenlere ve Bizim ayetlerimize iman edenlere yazacaðým." (A'raf Suresi, 155-156)

Kuran'da Hz. Musa ile ilgili olarak anlatýlanlara baktýðýmýzda, Hz. Musa'nýn dualarýnda en çok dikkat çeken noktalardan birinin, onun içten samimiyeti ve açýksözlülüðü olduðunu görürüz. Allah'a samimi bir biçimde dua etmiþve O'ndan yardým dilemiþtir. Allah, Hz. Musa'yý zamanla ve olaylarla eðiterek büyük güç sahibi bir peygamber haline getirmiþtir.
Yani, önceden de vurguladýðýmýz gibi, duanýn en önemli þartlarýndan biri samimiyetle ve içtenlikle yapýlmasýdýr. Ýnsaný bu noktada yanýltabilecek engellerden biri, Allah'a karþý utanarak O'na bazý günah ya da kusurlarý itiraf etmeme eðilimidir. Bazý insanlar bu eðilimin etkisiyle Allah'a dua ederken çok "resmi" bir ruh hali içinde olurlar ve belki utanma duygusundan belki de kibirlerinden dolayý Allah'a herþeylerini açmazlar. Oysa Allah bizim her türlü kusurumuzu, yaptýðýmýz, hatta aklýmýzdan geçen her türlü yanlýþve anormal fiil ya da düþünceyi zaten bilmektir.

O halde yapýlmasý gereken þey, açýksözlülükle ve samimiyetle Allah'a yönelip her sýrrýmýzý O'na açmaktýr. Allah'a karþý duyulmasý gereken içli korku, Allah ile kulu arasýna "resmiyet" sokacak bir engel deðil, kulunu Allah'a teslimiyetli ve samimi bir biçimde yakýnlaþtýracak bir teþviktir.
Gönderen: 21.04.2007 - 22:38
Bu Mesaji Bildir   Ônder23 üyenin diger mesajlarini ara Ônder23 üyenin Profiline bak Ônder23 üyeye özel mesaj gönder Ônder23 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1270 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.71963 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.