0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » ALLAH ın ŞERİATINI BEŞERİ KANUNLAR İLE DEĞİŞTİRENLER KAFİR OLUR(Alınıtıdır)

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ebubera su an offline ebubera  
ALLAH ın ŞERİATINI BEŞERİ KANUNLAR İLE DEĞİŞTİRENLER KAFİR OLUR(Alınıtıdır)
133 Mesaj -
Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Kim Allah’ýn indirdiði (hükümler) ile hükmetmezse iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (5 Maide/44)
Ýbn-i Cerir (rahimehullah) þöyle der: “Seleme bin Kuheyl’den rivayet edildiðine göre, Alkame ve Mesruk, Ýbn-i Mes’ud’a rüþvet hakkýnda sordular. Ýbn-i Mes’ud, “Haramlardandýr” diye cevap verdi. “Hükümde nasýldýr?” diye sordular. Bunun üzerine Ýbn-i Mes’ud, “O zaman küfürdür” dedi ve “Kim Allah’ýn indirdiði (hükümler) ile hükmetmezse iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir” (5 Maide/44) ayetini okudu.
Ömer Ýbnu’l-Hattab’ýn, Ali bin Ebi Talib’in, Hasan el-Basri’nin, Said bin Cübeyr’in, Ýbrahim en-Nehai’nin ve Süddi’nin görüþü de budur. Ýbn-i Kudame el-Hanbeli (rahimehullah) þöyle der: Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Durmadan haram yerler...” (5 Maide/42)
Hasan ve Said bin Cübeyr bu ayetin tefsiri hakkýnda þöyle derler: “Bu rüþvettir… Ancak kadý rüþveti kabul ederse (ve bu sebeple Allahu Tealâ’nýn hükmü ile hüküm vermezse), onunla küfre girer.”
Muhammed bin Abdulvehhab (rahimehullah) þöyle der: “Taðutun anlamý geneldir. Allah’tan baþka kendisine ibadet edilen ve bundan razý olan her mabud, kendisine tabi olunan ya da Allah ve Rasulü’ne deðil de kendisine itaat edilen her varlýk taðuttur. Pek çok taðut vardýr; bunlarýn önde gelenleri ise beþ tanedir. Bunlardan birisi, Allah’ýn indirdiklerinden baþkasý ile hükmeden kiþidir. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Kim Allah’ýn indirdiði (hükümler) ile hükmetmezse iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (5 Maide/44)
Abdullatif bin Abdurrahman (rahimehullah) þöyle der: “Kim, Allah’ýn Kitabý ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünneti kendisine ulaþmýþ olmasýna raðmen, bu ikisi dýþýnda bir þey ile hükmederse kâfir olur. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Kim Allah’ýn indirdiði (hükümler) ile hükmetmezse iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (5 Maide/44)
Ali Cüreyþe þöyle der: “Kur’an-ý Kerim, Allahu Tealâ’nýn indirdiði hükümlerden baþkasý ile hükmeden yöneticileri, kâfirler, zalimler ve fasýklar olarak nitelemektedir. Kiþi, yüzünü Allahu Tealâ’nýn indirdiði hükümlerden baþkasýna çevirirse, küfür ve zulüm ile buluþur. Allahu Tealâ’nýn hükümlerini yerine getirmekten kaçýnýr ise farklý manalarý ile fasýklýk ile buluþur.”
Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber’e ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. Eðer bir hususta anlaþmazlýða düþerseniz, (Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman ediyorsanýz) onu Allah'a ve Rasulü’ne götürün. Bu, hayýrlý ve netice itibarýyla en güzeldir.” (4 Nisa/59)
Ýbn-i Kesir (rahimehullah) bu ayetin tefsirinde þöyle der: “Yani husumetleri ve bilmediklerinizi Allah’ýn Kitabý’na ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine götürerek, aranýzda anlaþmazlýk konusu olan þeylerde onlarý hakem kýlýn. “Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman ediyorsanýz..” sözü, anlaþmazlýk konusu olan meselede, Allah’ýn Kitabý’ný ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetini hakem kýlmayanlarýn, Allah’a ve ahiret gününe iman etmemiþ olduklarýna delalet etmekdir.
Þeyh Muhammed bin Ýbrahim þöyle der: “Ayette geçen “(herhangi) bir hususta” þeklindeki ifade, “…anlaþmazlýða düþerseniz…” þartý ile zikredilmiþtir. Bu genel bir ifadedir ve tartýþmaya düþülen her þeyi kapsar. Daha sonra ise, “Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman ediyorsanýz..” buyrularak, anlaþmazlýða düþülen her meselenin Allah’a ve Rasulü’ne götürülmesinin, Allah’a ve ahiret gününe imanýn bir þartý olduðu belirtilmiþtir.”
Ýbnu’l-Kayyim (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ, Rasul’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) getirmiþ olduðu hükümlerden baþkasýna baþvuran kiþinin, taðutu hakem seçtiðini ve hüküm için ona baþvurduðunu bildirmektedir. Taðut; kullarýn, kendisi sebebi ile sýnýrý aþtýklarý her mabud (ibadet edilen) veya bu þekilde kendisine itaat edilen ya da uyulan her kiþidir. Dolayýsýyla Allah ve Rasulü’nden baþka hüküm konusunda kendisine baþvurulan, Allahu Tealâ’dan baþka kendisine ibadet edilen, Allahu Tealâ’nýn, hakkýnda hiçbir hüküm indirmediði þeylerde kendisine tabi olunan her kiþi veya topluluk taðuttur.”
Süleyman bin Abdullah en-Necdi þöyle der: “Kim Allah’tan baþka ilah olmadýðýna þehadet eder, sonra anlaþmazlýða düþülen bir konu hakkýnda Rasül’den baþkasýna yönelirse, o kimse þehadetinde yalancýdýr.”
Ýbn-i Kesir þöyle der: “Allahu Tealâ, kendi þerefli ve mukaddes zatýna andederek buyuruyor ki: Bütün iþlerde Rasul’ü (sallallahu aleyhi ve sellem) hakem kýlmadýkça hiç kimse gerçekten iman etmiþ olmaz. O’nun verdiði hüküm, gizli ve açýk olarak her zaman kendisine uyulup baðlanýlmasý vacip olan haktýr.
Ýbnu’l-Kayyim þöyle der: “Allahu Tealâ, insaNlarýn, usül, fürû, þer’i hükümler, uhrevî hükümler ve karþýlaþmýþ olduklarý diðer meselelerde Allah’ýn Rasulü’nü hakem olarak tayin etmedikçe, imanlarýnýn olmadýðýna, mukaddes zatýna andederek yemin ediyor. Tek baþýna, Rasulullah’ýn (sallallahu aleyhi ve sellem) hakem olarak tayin edilmesi de imanýn isbatý açýsýndan yeterli deðildir. Bununla birlikte içlerinden de hiçbir sýkýntý duymamalarý gerekir. Ýçlerinde sýkýntý duymalarý, kiþinin gerek Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) hükmolunmaktan dolayý ve gerekse O’nun vereceði hükümden dolayý göðsünün daralmasýdýr. Dolayýsýyla Rasulullah’ýn (sallallahu aleyhi ve sellem) hükmüne bütün açýklýðýyla göðüslerini açmalarý, tam olarak onu kabul etmeleri ve bundan razý olmalarý gerekir. O’nun hükmüne, itiraz etmeden tam bir kabul ve teslimiyet ile yönelmedikçe, iman etmiþ olmazlar.”
Muhammed bin Ýbrahim þöyle der: “Bu ayet-i kerimeye ve hükmün iki çeþit olduðuna delalet ediþine dikkat edilmelidir. Allahu Tealâ’nýn hükmünden baþka ancak cahiliye hükmü vardýr. Bu da þunu göstermektedir ki, günümüz kanun koyucularý, ister kabul etsinler ister kabul etmesinler, cahiliyye ehli zümresine girmektedirler. Hatta onlar, o müþriklerden daha kötü ve daha yalancý bir durumdadýrlar. Çünkü cahiliyye ehlinden olan müþriklerinin, bu alanda herhangi bir çeliþkileri yoktur. Ancak günümüz kanun koyucularý Rasul’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) getirmiþ olduðuna iman iddiasýnda bulunduklarý halde, bu iddialarý ile çeliþki içerisindedirler. Kendileri için bu ikisi arasýnda bir yol bulmak isterler. Allahu Tealâ onlar hakkýnda þöyle buyurur:
“Ýþte gerçekten kâfirler onlardýr. Ve biz kâfirlere alçaltýcý bir azap hazýrlamýþýzdýr.” (4 Nisa/151)
Þenkýti (rahimehullah) yukarýda aktarmýþ olduðumuz ayet (4 Nisa/59) hakkýnda þöyle der: “Bu ayet, Allah ve Rasulü dýþýnda bir kimseye itaatte bulunan, Allah’ýn haram kýldýðýný helal, helal kýldýðýný ise haram kýlmada Kitap ve Sünnet’e uymaktan yüz çevirerek Allah’a isyan konusunda ona uyan ve Allah’ýn izin vermediði konuda onu izleyen kiþinin, o kimseyi rab ve mabud edindiði ve Allahu Tealâ’ya þirk koþmuþ olduðunu belirtmektedir. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“O, kendi hükümranlýðýna kimseyi ortak etmez.” (18 Kehf/26)
Bu gibi ayetlerden, Allah’ýn koymuþ olduðu hükümler dýþýnda ortaya konan kanunlara uyanlarýn, Allah’a þirk koþtuklarý anlaþýlmaktadýr.”
Ýbn-i Kesir (rahimehullah), Tatarlarýn hüküm için kendisine baþvurduklarý Yesak veya Yasa isimli kanunlarýndan bir bölümünü Cüveyni’den naklettikten sonra þöyle der: “Kim nebilerin sonuncusu Muhammed bin Abdullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) indirilmiþ olan saðlam þeriatý terk eder ve önceki ümmetlere ait olup hükmü nesholunmuþ olan baþka bir þeriate hüküm için baþvurursa küfre girmiþ olur. Hükmü nesholunmuþ olan önceki þeriatlere baþvurmanýn sonucu bu ise, acaba Yasa’ya baþvuran ve onu þeriata tercih eden kimsenin durumu nedir? Kim bu tür kanunlara baþvurursa, Müslümanlarýn icmasýyla kâfir olmuþ olur.”
Þeyhu’l-Ýslam Ýbn-i Teymiye (rahimehullah) þöyle der: “Müslümanlarýn dininde zaruri olarak bilinmektedir ki, Ýslam dini dýþýnda bir þeye tabi olmayý ya da Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) þeriatý dýþýnda baþka bir þeriata tabi olmayý caiz gören kimse kâfirdir. Müslümanlarýn tamamý bu konuda ittifak etmiþtir. Bu kiþinin küfrü aynen, Kitap’ýn bir kýsmýna iman edip, bir kýsmýný inkar eden kiþilerin küfrü gibidir. Allahu Tealâ bu kiþiler hakkýnda þöyle buyurmaktadýr: “Allah’ý ve peygamberlerini inkâr edenler ve Allah ile peygamberlerini birbirinden ayýrýp: “Bir kýsmýna iman ederiz, ama bir kýsmýna inanmayýz” diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasýnda bir yol tutmak isteyenler yok mu; iþte gerçekten kâfirler bunlardýr. Ve biz kâfirlere alçaltýcý bir azap hazýrlamýþýzdýr.”Yine þöyle der: “Kiþi, (üzerinde icma olan) haramý helal ya da helalý haram yaparsa veya (üzerinde icma olan) þeriatý deðiþtirirse, fakihlerin ittifakýyla kâfir ve mürted olur.
Abdulkadir Udeh þöyle der: “Yaratýcýya isyan olan bir iþte yaratýlana itaatýn olmadýðý konusunda, müçtehid imamlar arasýnda söz ve itikad bazýnda hiçbir ihtilaf yoktur. Zina, sarhoþluk veren içki, hadlerin ve Ýslam ahkâmýnýn geçersiz kýlýnmasý ve Allahu Tealâ’nýn izin vermediði konularda kanun koyma gibi, haramlýðý konusunda icma bulunan yasaklarý mübah görmek þüphesiz ki küfür ve riddettir. Dinden irtidat eden yöneticiye karþý ayaklanmak ise bütün Müslümanlar üzerine farzdýr.”
Ahmed Þakir, Tatarlarýn hüküm için kendisine baþvurduklarý “Yesak” isimli kanunlarý hakkýnda Ýbn-i Kesir’in söylemiþ olduðu sözlere dair þöyle der: “Ýslam düþmaný Cengiz Han’ýn sonradan ortaya koyduðu bu kanunlara karþý Hafýz Ýbn-i Kesir’in (sekizinci asýrdaki) bu etkili tanýmýný görüyor musunuz? Hicri 14. asýrda bulunduðumuz þu dönem, Ýbn-i Kesir’in nitelediði dönemdir. Ancak þu fark bulunmaktadýr ki, günümüz Müslümanlarý, durum olarak onlardan daha kötü ve zulüm olarak onlardan daha þiddetli bir haldedir. Çünkü þu anda Ýslam ümmetinin çoðunluðu, þeriata aykýrý olan bu kanunlar içerinde neredeyse eriyip kaybolmuþ vaziyettedir. Bu beþeri kanunlar, þüphe ve tartýþmaya yer býrakmayacak kadar açýk bir küfürdür. Kim olursa olsun hiçbir Müslümanýn, bu kanunlarla amel etmesi veya onlara boyun eðmesi konusunda asla geçerli bir mazereti olamaz.”
Muhammed bin Abdulvehhab (rahimehullah) þöyle der: “Ýnsanlarýn, Allahu Tealâ dýþýnda, kendilerine itaat edilmesi gerektiðine inandýklarý bu taðutlarýn tamamý kâfirdirler, Ýslam’dan çýkmýþlardýr. Allah’ýn haram kýldýðýný helal, Allah’ýn helal kýldýðýný ise haram kýlmalarýna raðmen nasýl kâfir olmasýnlar ki? Sözleri, fiilleri ve onaylarýyla, yeryüzünde kötülüðü yaymaya çabalarlar. Kim onlar için mücadele eder, onlarýn küfrünü inkar eder ya da onlarýn bu fiilinin batýl olsa da onlarý küfre götürmeyeceðini söylerse, bu mücadeleci kimsenin fasýk olduðunu söylerim. Çünkü Ýslam dini, bu taðutlardan uzaklaþmadýkça ve onlarý tekfir etmedikçe gerçekleþmez.” Onlarý tekfir etmemek bile, Þeyh Muhammed bin Abdulvehhab’a göre büyük bir suç iken, acaba onlarýn Ýslam’ýn en güzel niteliklerine sahip olduklarýný söyleyen, devletleri ve sistemlerini temize çýkaran ve onlarý inkar edenlere saldýran kiþinin durumu nasýl olur?! Allah Tealâ þöyle buyurur:
“Hayýr, Rabbine yemin olsun, aralarýnda çýkan anlaþmazlýklarda seni hakem yapmadýkça, verdiðin hükme karþý içlerinde hiçbir sýkýntý duymayarak tam teslimiyet göstermedikçe iman etmiþ olmazlar.” (4 Nisa/65)
Ahmed Þakir (rahimehullah) bu ayetin tefsiri hakkýnda þöyle der: “Ey Müslümanlar, sömürgeci düþmanlarýnýzýn yeryüzünün dört bir tarafýndaki Ýslam beldelerinde yaptýklarýna bir bakýn! Müslümanlara, ahlaký, edep ve dinleri yok eden, ne bir þeriat ne de bir din üzerine kurulmamýþ, aksine kâfir ve putperest bir adamýn çýkarmýþ olduðu kanunlar üzerine kurulmuþ olan putperest Avrupa kanunlarýný dayatmaktadýrlar. Halbuki onlar, Ýsa’ya (a.s) iman etmekten kaçýnmýþlar, putperestlik, günah, suç ve ahlaksýzlýkta ýsrar etmiþlerdir. Bu kanunlarý ortaya koyan kiþilerden ilki Justinyen isminde bir dinsizdir. Ýslam’a müntesip olduðunu iddia eden bazý sahtekarlar ise bu kanunlarýn tercemesini yaparak “Müdevvenetu Justinyen” olarak isimlendirmiþlerdir. Böyle bir isimlendirmeden amaçlarý ise, hicret yurdunun imamlarýndan birine ait olan ve Kitap ve Sünnet üzere Ýslam fýkhýný muhteva eden, “Müdevvenetu Malik” isimli eser ile alay etmektir.
Ýslam düþmanlarýnýn Müslümanlara dayattýklarý bu kanunlar, aslýnda, Müslümanlarýn saf dinlerine bedel olarak ortaya konan batýl bir dindir. Zira bu kanunlara itaate zorlamýþlar ve kalplere, bu kanunlarýn sevgisini filizlemiþlerdir. Birçok konuþma ve yazýlarda “Kanunlarýn Kutsallýðý”, “Yargý Kutsallýðý”, “Mahkeme Dokunulmazlýðý” ve buna benzer vasýflar ile bu kanunlarýn nitelendirildiðini görmekteyiz. Halbuki Ýslam þeriatý ve Ýslam fakihlerinin görüþleri hakkýnda asla bu tür nitelemelerde bulunmamaktadýrlar. Bilakis yayýn organlarý aracýlýðý ile “Ýrtica”, “Gericilik”, “Rahiplik”, “Orman Kanunlarý” ve buna benzer ifadeler kullanýlarak Ýslam’a hakaretler yapýlmaktadýr.
Ayrýca bu kiþiler, ortaya koyduklarý bu kanunlar için “Fýkýh”, “Fýkhi”, “Teþri” ve buna benzer bir takým þer’i ýstahlarý kullanmaktadýrlar. Böylece halkýn gözünde, Ýslam ve Ýslam þeriatý ile kendi din ve þeriatlerý arasýndaki farký azaltmak ve dengelemek istemektedirler...
Bu yeni din (yani beþeri kanunlar), Ýslam beldelerinin çoðunda Müslümanlarýn hüküm için kendisine baþvurduklarý temel kaideler vasfýný almýþtýr. Bu kanunlardan bazýlarý Ýslami hükümlere uymuþ, bazýlarý ise uymamýþtýr. Bunlarýn tamamý batýl ve dinden çýkmaktýr, küfürdür. Çünkü bu kanunlardan Ýslam þeriatýna uyanlar tesadüfen uymuþtur. Yoksa Ýslam’a uymak, Allah’ýn emrine ya da Allah Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) emrine muvafakat ve itaat olsun diye yapýlmamýþtýr. Her ikisi de yani Ýslam’a uyaný da uymayaný da batýldýr. Sapýklýðýn kokuþmuþ çukurundadýr, sahibini ateþe sürükler. Hiç bir Müslümanýn buna boyun eðmesi ya da rýza göstermesi caiz deðildir.”
Allah Tealâ þöyle buyurur: “Yoksa onlar cahiliyye hükmünü mü istiyorlar? Ýyi anlayan bir topluma göre, Allah’tan daha iyi hüküm veren kim vardýr?” (5 Maide/50)
Hafýz Ýbn-i Kesir (rahimehullah) bu ayetin tefsirinde þöyle der: “Bütün hayýrlarý ihtiva eden, bütün kötülükleri yasaklayan, uydurma heva ve arzulara kapýlmaktan alýkoyan Allah’ýn hükmünden dýþarý çýkanlarý Rabbimiz kýnýyor. Kullarýn kendi elleriyle koyduklarý ve Allah’ýn þeriatýna dayanmayan cahiliyyet hükümlerinin sapýklýklarýný ve bilgisizliklerini reddediyor. Bu sapýklýklarý; kendi görüþ ve hevesleri sonucu ortaya çýkardýklarýný bildiriyor. Söz gelimi Tatarlar’ýn, Cenhiz Han diye bilinen krallarýndan alýnma, krallýk buyruklarý vardýr ve bununla hüküm verirler. Nitekim bu yasayý onlara kral koymuþtur. Bu yasalar Yahudi, Hýristiyan ve Ýslam dinine mensup muhtelif milletlerden iktibas yoluyla tanzim edilmiþ kanunlar topluluðudur. Ancak bu yasalar içerisinden birçoðu, Cengiz Han’ýn mücerred görüþ ve heveslerinden ibarettir. O bunu, çocuklarý için izlenen bir hüküm haline getirmiþtir ki; onlar, Allah’ýn Kitabý’ndan ve Rasulullah’ýn sünnetinden önce bu yasaya uyarlar. Onlardan böyle davrananlar kâfirdir, öldürülmeleri vaciptir. Az veya çok hiçbir konuda Allah’tan baþkasýnýn hükmüne müracaat edilmez. Bunun için Allahu Tealâ; onlar, Allah’ýn hükmünden vazgeçip cahiliyyenin hükmünü mü tercih ediyor ve istiyorlar, buyuruyor.
Ýbn-i Hazm (rahimehullah) þöyle der: “Eðer kiþi, Rasulullah’ýn (sallallahu aleyhi ve sellem) vefatýndan sonra bir kimsenin helal olan bir þeyi haram, haram olan bir þeyi helal, vacip olmayan bir þeyi vacip ya da Rasulullah’ýn (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde olmayan bir þeyi þeriat (yani kanun) kýlabileceðine inanýrsa, kâfir ve müþrik olur, kaný ve malý mübahtýr. Onun hükmü mürtedin hükmü gibidir ve aralarýnda hiçbir fark yoktUR
Þeyhu’l-Ýslam Ýbn-i Teymiye (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ’nýn, Rasulü’ne (sallallahu aleyhi ve sellem) indirdiði hükümler ile hükmetmenin farz olduðuna inanmayan kiþi, þüphesiz kâfir olur. Dolayýsýyla insanlar arasýnda adil olduðuna inandýðý kendi görüþü ile hükmetmeyi helal kýlan kiþi kâfirdir. Zira hiçbir ümmet yoktur ki adalet ile hükmetmediðini söylesin. Halbuki adalet olarak gördükleri þey, büyüklük taslayanlarýnýn görüþlerinden ibaret bir takým kurallardan baþkasý deðildir. Bununla birlikte Ýslam’a müntesip olduðunu iddia ettiði halde, bir takým adetler ile hükmeden ve bu adetlerin Kitap ve sünnet haricinde kendisi ile hükmedilmeye uygun olduðunu söyleyen bir çok kiþi bulunmaktadýr ki bu da küfürdür.”
Ýbn-i Kesir (rahimehullah) þöyle der: “Kim nebilerin sonuncusu Muhammed bin Abdullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) indirilmiþ olan saðlam þeriatý terk eder ve önceki ümmetlere ait olup hükmü nesholunmuþ olan baþka bir þeriate hüküm için baþvurursa küfre girmiþ olur. Hükmü nesholunmuþ olan önceki þeriatlere baþvurmanýn sonucu bu ise acaba Yasa’ya baþvuran ve onu þeriata tercih eden kimsenin durumu nedir? Kim bu tür kanunlara baþvurursa, Müslümanlarýn icmasýyla kâfir olmuþ olur.”
Ýbnu’l-Kayyim (rahimehullah) þöyle der: “Ýslam dininin, kendisinden önceki bütün dinleri neshettiðini Kur’an bildirilmekte ve bu konuda icma bulunmaktadýr. Kim Tevrat ve Ýncil’de geçen hükümlere tutunarak, Kur’an’a tabi olmayý terkederse kâfir olur. Allahu Tealâ, Tevrat, Ýncil ve diðer dinlerdeki bütün hükümleri geçersiz kýlarak, insanlar ve cinlere, Ýslam þeriatýna uymalarýný emretmiþtir. Ýslam’ýn haram kýldýðý dýþýnda haram ve farz kýldýðý dýþýnda farz yoktur.”
Allame Ahmed Þakir (rahimehullah) þöyle der: “Müslümanlarýn, kendi ülkelerinde inkarcý Avrupa’nýn kanunlarýndan alýnan yasalarla yönetilmesi Allahu Tealâ’nýn þeriatýna uygun olabilir mi? Onlarýn kanunlarýna heva ve batýl görüþler yön vermekte, diledikleri gibi onlarý deðiþtirmektedirler. O kanunlarý yapanlarýn, yaptýklarý bu yasalarýn Ýslam þeriatýna uygun olup olmadýðý umurlarýnda bile deðildir. Bu beþeri kanunlar þüphe ve tartýþmaya yer býrakmayacak kadar açýk bir küfürdür. Kim olursa olsun hiçbir Müslümanýn, bu kanunlarla amel etmesi veya onlara boyun eðmesi konusunda asla geçerli bir mazereti olamaz.
Abdullah bin Hamid (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ’nýn hükümleriyle çeliþir bir þekilde kanunlar çýkaran ve bu kanunlara uymalarý için insanlarý zorlayan kiþi, Ýslam milletinden çýkmýþ bir kâfirdir.”
Þenkýti (rahimehullah) þöyle der: “Gökleri ve yeri yaratanýn þeriatýna muhalif olan kanunlar ve bu kanunlarla hüküm vermek, gökleri ve yeri yaratana küfür mahiyetindedir… Erkeðin mirasta kadýna üstünlüðünün ve erkeðe birden fazla kadýn ile evlenmesine izin verilmesinin adil olmadýðýný veya recm, el kesme ve benzeri had cezalarýnýn vahþet olduðunu söylemek bu kabildendir. Toplumun bireyleri, mallarý, namuslarý, soylarý, akýllarý ve dinleri hakkýnda bu tür kanunlar ile hükmetmek; gökleri ve yeri yaratana küfür, bütün yaratýlanlarý ve onlar için faydalý olan þeyleri en iyi bilen yaratýcýnýn koymuþ olduðu semavi düzene isyan ve hakimiyeti Allah’tan baþkasýna vermek niteliðindedir. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Yoksa onlarýn, dinden Allah’ýn izin vermediði þeyleri onlara þeriat kýlan ortaklarý mý var?” (42 Þura/21)
“De ki: “Allah’ýn size indirdiði rýzýktan bir kýsmýný haram, bir kýsmýný da helal kýldýðýnýzý görmüyor musunuz? De ki: Allah mý size izin verdi? Yoksa Allah’a iftira mý ediyorsunuz?” (10 Yunus/59)
“Dillerinizin yalan olarak vasfettiði þeyler hakkýnda, ‘Bu helaldir, bu da haramdýr’ demeyin, çünkü Allah’a karþý yalan uydurmuþ oluyorsunuz. Kuþkusuz Allah’a karþý yalan uyduranlar, kurtuluþa eremezler.” (16 Nahl/116)
Muhammed bin Ýbrahim (rahimehullah) þöyle der: “Yeryüzünde hükmetmesi ve insanlarý uyarmasý için Arapça olarak Ruhu’l-Emin vasýtasý ile Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) kalbine indirilenin dýþýnda kanunlar ortaya koymak ve anlaþmazlýða düþülen konularda bu kanunlara baþvurmak büyük küfür ve Allahu Tealâ’nýn þu ayetinden yüz çevirmektir:
“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. Eðer bir hususta anlaþmazlýða düþerseniz, (Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman ediyorsanýz) onu Allah'a ve Rasulü’ne götürün. Bu, hayýrlý ve netice itibarýyla en güzeldir.” (4 Nisa/59)
Allahu Tealâ þöyle buyurur: “(Yahudiler) Allah’ý býrakýp bilginlerini (hahamlarýnýgöz kırpma; (Hýristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oðlu Mesih’i Rabler edindiler. Halbuki hepsine de tek Ýlah’a kulluk etmekten baþka bir þey emrolunmadý. O’ndan baþka hiçbir ilah yoktur. O, bunlarýn ortak koþtuklarý þeylerden münezzehtir.” (9 Tevbe/31)
Adiy bin Hatim’den (r.a) þöyle rivayet edilmiþtir: “Boynumda altýndan bir haç olduðu halde Allah Rasûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) yanýna geldim. Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) bana: “Ey Adiy, þu putu boynundan at” dedi. Ben onu boynumdan attým. Yanýndan ayrýldýðým esnada Allah Rasûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) þu ayeti okuduðunu duydum:
“(Yahudiler) Allah’ý býrakýp bilginlerini (hahamlarýnýgöz kırpma; (Hýristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oðlu Mesih’i Rabler edindiler.” (9 Tevbe/31)
Bunun üzerine ben: “Biz onlara ibadet etmiyorduk” dedim. Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem): “Allah’ýn helal kýldýklarýný haram, haram kýldýklarýný ise helal sayýyorlar ve siz de bunlarý helal ya da haram kabul etmiyor muydunuz?” dedi. Ben: “Evet” dedim. Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem): “Ýþte ibadetiniz budur” diye buyurdu.”
Ýbn-i Cerir (rahimehullah), Huzeyfe’den (r.a) þöyle rivayet eder: “Onlar bu haham veya rahipleri için oruç tutmuyorlardý ve namaz da kýlmýyorlardý. Ancak onlarýn helal kýldýklarýný helal ve Allahu Tealâ’nýn kendileri için helal kýldýðý bir þeyi haram kýldýklarýnda da haram olarak kabul ediyorlardý. Onlarý Rab olarak benimsemeleri bu yöndendir.”
Beðavi þöyle der: “Eðer, onlar hahamlarýna ve rahiplerine ibadet etmiyorlardý denirse, þöyle cevap veririz: Bunun anlamý þudur: Onlar, Allah’a isyan noktasýnda haham ve rahiplerine itaat ediyorlar, onlarýn helal kýldýðýný helal, haram kýldýðýný ise haram sayýyorlardý. Dolayýsýyla onlarý rabler edinmiþlerdi.”
Süddi þöyle der: “Ýnsanlara uydular, Allahu Tealâ’nýn Kitabý’ný arkalarýna attýlar. Bu nedenle Allah Tealâ þöyle buyurdu: “Halbuki hepsine de tek Ýlah’a kulluk etmekten baþka bir þey emrolunmadý.”
Yani, ancak O’nun haram kýldýðý haram, helal kýldýðý ise helaldir. O’nun þeriatine tabi olunur ve hükümleri uygulanýr. “O’ndan baþka hiçbir ilah yoktur. O, bunlarýn ortak koþtuklarý þeylerden münezzehtir.” Yani, Allahu Tealâ, ortaklardan, eþlerden, yardýmcýlardan, rakiplerden ve çocuklardan münezzeh ve yücedir. O’ndan baþka ilah ve rab yoktur.”
Günümüz Müslüman beldelerindeki yöneticilerin kâfir olduklarýna dair bir diðer delil ise onlarýn, Allahu Tealâ’nýn düþmanlarý olan Yahudi ve Hýristiyanlarý dost edinmeleri ve Allahu Tealâ’nýn dostlarý olan muvahhid mücahidlere ise savaþ açmalarýdýr. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. Ýçinizden onlarý dost tutanlar, onlardandýr. Þüphesiz Allah, zalimler topluluðuna yol göstermez.” (5 Maide/51)
Kurtubi (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ “Ýçinizden onlarý dost tutanlar...” yani Müslümanlara karþý onlarýn tarafýnda olur ve onlara destekte bulunursa; “onlardandýr” diyerek böyle davranan kiþinin hükmünün, onlarýn hükmü gibi olduðunu açýklamýþtýr. Bu da Müslümanýn mürtede mirasçý olmasýný engeller. Bu, Ýbn-i Ubeyy onlarý dost edindiðinde inmiþti. Sonra hüküm dostluðun kesilmesi konusunda kýyamete kadar baki kaldý.”
Þevkani (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ þöyle buyurmuþtur:
“Ýçinizden onlarý dost tutanlar, onlardandýr.”
Yani onlarýn içinden ve onlardan sayýlýr. Bu þiddetli bir tehdittir. Tekfiri gerektiren masiyet son haddine ulaþmýþtýr. Bundan sonra Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Ey iman edenler, sizden kim dininden dönerse...” (5 Maide/54)
Bu, kâfirlerle dostluðun küfür olduðu (ki bu da riddet çeþitlerinden birisidir) beyan edildikten sonra mürtedlerin hükümlerinin açýklamasýna bir baþlangýçtýr.”
Ýbn-i Teymiye (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ þöyle buyurmuþtur:
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. Ýçinizden onlarý dost tutanlar…”
Yani onlara uyum gösteren ve onlara yardýmda bulunanlar, “…onlardandýr. Þüphesiz Allah, zalimler topluluðuna yol göstermez.”[Linkleri Görebilmek Ýcin Lütfen Üye OlunTýklayýnýz...]
Muhammed bin Abdulvehhab (rahimehullah) þöyle der: “Müslümanýn tekfir edildiði, Ýslam’ý bozan hallerden sekizincisi; Müslümanlara karþý müþriklere yardým etmek ve onlara destek olmaktýr. Zira Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Ýçinizden onlarý dost tutanlar, onlardandýr.”
Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ettiklerini ileri sürenleri görmedin mi? Zira taðuta iman etmemeleri emrolunduðu halde taðutun önünde muhakemeleþmek istiyorlar. Halbuki þeytan onlarý büsbütün saptýrmak istiyor.” (4 Nisa/60)
Ýbn-i Kesir (rahimehullah) bu ayetin tefsirinde þöyle der: “Ayet, bütün bunlardan daha geneldir. Kitap’tan ve sünnetten yüz çevirerek, hüküm için batýla baþvuran kimseyi yermektedir. Buradaki batýldan kasýt, taðuttur.”
Ýbnu’l-Kayyim (rahimehullah) þöyle der: “Taðut, kulun kendisiyle haddi aþtýðý, ibadet edilen, tâbi olunan ve itaat edilen her þeydir. Her toplumun tâðutu, Allah ve Rasulü’nü býrakarak kendisinden hüküm aldýklarý, Allah’a deðil de kendisine ibadet ettikleri, Allah tarafýndan herhangi bir delil olmaksýzýn tâbi olduklarý, yahut Allah’a itaat olmadýðýný bildikleri bir hususta kendisine itaat ettikleri kimsedir. Ýþte yeryüzünün tâðutlarý bunlardýr. Bunlara ve insanlarýn bunlarla olan iliþkilerine bakýldýðýnda, insanlarýn çoðunun Allah’a ibadetten yüz çevirerek tâðuta ibadete, Allah ve Rasulü’nden hüküm istemekten yüz çevirerek tâðuttan hüküm istemeye, Allah’a ve Rasulü’ne uymaktan yüz çevirerek tâðuta uymaya yöneldikleri görülecektÝR
Ýbnu’l-Kayyim’in (rahimehullah) bahsettiði bu durum, onun yaþadýðý dönem ile ilgilidir. Acaba günümüzdeki insanlarýn halini görmüþ olsaydý ne derdi?
Muhammed bin Abdulvehhab (rahimehullah) þöyle der: “Taðutun anlamý geneldir. Allah’tan baþka kendisine ibadet edilen ve bundan razý olan her mabud, kendisine tâbi olunan ya da Allah ve Rasulü’ne deðil de kendisine itaat edilen her varlýk tâðuttur. Pek çok tâðut vardýr; bunlarýn önde gelenleri ise beþ tanedir. Bunlardan birisi, Allah’ýn hükümlerini deðiþtiren zorba yöneticidir. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ettiklerini ileri sürenleri görmedin mi? Zira taðuta iman etmemeleri emrolunduðu halde taðutun önünde muhakemeleþmek istiyorlar. Halbuki þeytan onlarý büsbütün saptýrmak istiyor.” (4 Nisa/60)
Yine bunlardan birisi de, Allah’ýn indirdiklerinden baþkasý ile hükmeden kiþidir. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“..Allah’ýn indirdikleri ile hükmetmeyenler; iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir” (5 Maide/44)
Muhammed Hamid el-Faki, taðutun tarifinde þunlarý söyler: “Selefin (r.a) sözlerinden özetle taðutu þöyle tanýmlayabiliriz: “Kulu Allah’a ibadetten, dini ve itaati yalnýzca Allah’a ve Rasulü’ne has kýlmaktan çeviren ve alýkoyan herþeydir. Bu, cinlerden olan þeytan da olabilir, insanlardan olan þeytan da olabilir; aðaçlar, taþlar ve diðer baþka þeyler de olabilir. Þüphesiz buna kanlar, mallar ve ýrzlar hususunda insanlarýn koymuþ olduðu, Ýslam’a ve Ýslam Þeriat’ýna uymayan kanunlarla hükmetme de dahildir. Bu yolla hadlerin ikamesi, faizin, zinanýn, içkinin haram kýlýnmasý gibi Allah’ýn þeriatýndan olan þeyler geçersiz kýlýnmýþ olur ve insanlarýn koymuþ olduklarý bu kanunlar, kendi yaptýrým güçleri ve onlarý uygulayanlarýn yetkisi ile yasallaþarak korunurlar. Dolayýsýyla kanunlarýn kendisi bizzat taðuttur, bu kanunlarý koyanlar ve propagandasýný yapanlar taðutturlar, gerek kasýtlý gerekse kasýtsýz olarak Rasulullah’ýn (sallallahu aleyhi ve sellem) getirmiþ olduðu gerçeklere uymaktan insanlarý alýkoymak için insan aklýnýn icad etmiþ olduðu her türlü yazýlý metin ve buna benzer þeyler taðuttur.”
Aktarmýþ olduðumuz bu deliller, günümüz yöneticilerinin küfürlerinin ve durumlarýnýn anlaþýlmasý için yeterlidir. Ancak bizim amacýmýz sadece onlarýn küfrünü ortaya koymak deðil, bununla birlikte mücahidleri bu taðutlar ile savaþmaya ve onlarý yönetimden indirmeye teþviktir. Allah Tealâ þöyle buyurur:
“Fitne tamamen yok oluncaya ve din de yalnýz Allah için oluncaya kadar onlarla savaþýn. Þayet vazgeçerlerse zalimlerden baþkasýna düþmanlýk ve saldýrý yoktur.” (2 Bakara/193)
“Fitne ortadan kalkýncaya ve din tamamen Allah’ýn oluncaya kadar onlarla savaþýn. (Ýnkara) son verirlerse þüphesiz ki Allah onlarýn yaptýklarýný çok iyi görür.” (8 Enfal/39)
“Ýman edenler Allah yolunda savaþýrlar, kâfirler ise taðut yolunda savaþýrlar. O halde þeytanýn dostlarýna karþý savaþýn; þüphe yok ki þeytanýn kurduðu düzen zayýftýr.” (4 Nisa/76)
“Þu haram aylar bir çýktý mý artýk o müþrikleri nerede bulursanýz öldürün, yakalayýn, hapsedin ve bütün geçit baþlarýný tutun. Eðer tevbe ederler ve namaz kýlýp zekatý verirlerse onlarý serbest býrakýn. Muhakkak ki, Allah çok baðýþlayandýr, çok merhamet edendir.” (9 Tevbe/5)
“Küfrün önderlerine karþý savaþýn. Çünkü onlarýn yemin (diye bir þeyleri) yoktur.” (9 Tevbe/12)
“Ey iman edenler! Kâfirlerden yakýnýnýzda olanlara karþý savaþýn ve onlar sizde bir sertlik bulsunlar. Biliniz ki Allah müttakilerle beraberdir.” (9 Tevbe/123)
Gönderen: 11.05.2007 - 14:37
Bu Mesaji Bildir   ebubera üyenin diger mesajlarini ara ebubera üyenin Profiline bak ebubera üyeye özel mesaj gönder ebubera üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1302 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.74369 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.