*´¯`·.¸.·´¯`·.((( RAVDA.net ))).·´¯`·.¸ | SeVGiYe aÇILaN KaPI - Ali Gibi Yiğit, Zülfikar Gibi Kılıç Olmaz!

	Anasayfa Yap
	Favoriye Ekle
	İrtibat

Üye Girişi

Üye Ol

Home

F o r u m

E-Kart

Tavsiye Et

Sitede Arama


» Kapsamlı Arama

Google`de Ara

Tavsiye Linkler

Kuran Kursu Mezunları

Önemli Linkler

Statü / İstatistik

En Son Üyemiz:
Didem_

53683 Toplam Üyemiz var.

Online Üyeler:

Online: 1283 Misafir
Admin | Moderator | Vip | Üye

Giriş Vaktiniz: Pazartesi, 23. Aralık 2024 - 06:02

Browseriniz:

IP Adresiniz: Hostname:

Toplam Forum: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193

Beni hatırla

Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Ali Gibi Yiğit, Zülfikar Gibi Kılıç Olmaz!

önceki konu diğer konu

1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)

Sayfa (1): (1)

Gönderen

Mesaj

	Muhtazaf

Ali Gibi Yiğit, Zülfikar Gibi Kılıç Olmaz!

Moderator

4254 Mesaj -

Ali Gibi Yiðit, Zülfikar Gibi Kýlýç Olmaz!
Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in, “O, Allah ve Rasûlü’nü sever, Allah ve Rasûlü de onu sever.” yüce iltifatýna mahzar olan Hz. Ali kerramallahü vechehû… Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in amcazâdesi ve dâmâdý, Hulefâ-i Râþidîn’in dördüncüsü, daha hayatta iken Cennetle müjdelenen, bileðinin kuvvetiyle hak ettiði þöhretiyle dillere destan olan ve “Ali gibi yiðit, Zülfikâr gibi kýlýç olmaz.” iltifâtýnýn mazharý bulunan bahtiyarlar bahtiyârý Hz. Ali kerramellahü vechehû...Yüce Allah’ýn aslaný, veliler kâfilesinin þâhý, yiðitler kervanýnýn reîsi, ilim ve hikmet þehrinin en feyizli kapýsý, adâlet ve kemâl sarayýnýn en seçkin sîmâsý, cesâret ve þecâat meydanýnýn en kuvvetli kahramaný ve istikâmet ülkesinin en güvenilir rehberi olan Hz. Ali’nin, özellikle Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e olan aþký, sadâkati, tutkunluðu ve vurgunluðu dillere destandýr. Hz. Ali’ye yapýlan bu iltifatlar elbetteki mübâlaðalý bir tarzda söylenen sözler olmayýp, bunlar hak edilen ve gayet yerinde olan taltiflerdir. Þöyle ki: Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem’e peygamberlik verildiðinde, Hz. Ali on yaþlarýnda idi. Bir gün Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, Hz. Hatice validemizle birlikte saâdet hânelerinde namaz kýlarken Hz. Ali ansýzýn gelip içeriye girdi. Onlarýn namazda yaptýklarýný hayranlýkla seyretti. Hayretini gidermek için namazý bitirmelerini bekledi ve namazdan sonra onlara,
- Bu yaptýðýnýz nedir? diye sordu. Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem ona þu cevabý verdi:
- Yâ Ali! Bu yaptýðýmýz þey, Yüce Allah'ýn beðenip seçtiði ve beni onu teblið ve temsil etmek üzere peygamber olarak gönderdiði Yüce Ýslâm Dîni’dir. Seni de bir olan Yüce Allah’ýn varlýðýna ve birliðine iman etmeye davet ediyor ve insanlara hiçbir faydalarý veya zararlarý olmayan putlara tapmaktan þiddetle sakýndýrýyorum. Beklenmedik bir anda yapýlan bu teklif karþýsýnda ne diyeceðini kestiremeyen Hz. Ali,
- Ben daha küçüðüm. Bunun için tek baþýma karar vermem doðru olmayabilir. Ancak ben bu konuyu bu akþam babam Ebû Tâlib’e bir danýþayým. Yarýn da gelip cevabýmý ve düþüncemi bildireyim, ricasýnda bulundu.
- Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem, onun bu isteðini kabul etti ve “fakat bizim bu durumumuzu ve benim bu teklifimi babandan baþkasýna söyleme” diye onu tembihledi. Hz. Ali (k.v.), akþam olunca evine gitti; ancak konuþulan hususla ilgili babasýna hiçbir þey sormadan geceledi. Sabah olunca da Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’e gelerek Ýslâm Dînine gireceðini söyledi. Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem,
- Yâ Ali! Hani bu gece gidip babana soracaktýn. Ne yaptýn babana sordun mu? deyince; Hz. Ali þu cevabý verdi:
- Hayýr; Yâ Rasûlallah! Babama sormadým ve sorma gereðini de duymadým. Ben bu gece kendi kendime þöyle düþündüm ve dedim ki:

- Yüce Allah beni yaratýrken babama sormadý ki, þimdi ben Allah’ýmý kabul etmek ve O’na ibadet etmek için babama sorayým ve bu hususta ondan izin alayým. Ýþte bunun için ben kimseye sormadan ve danýþmadan, kendi gönlümle ve irâdemle Yüce Allah’ýn Senin vasýtanla gönderdiði ve Senin de ona davet ettiðin Yüce Ýslâm Dînini kabul ediyor ve îmân edip Müslüman oluyorum.

Büyüklerimiz, “Uyanýklýk, yani her türlü hidâyet ve kâbiliyet daha küçük yaþlardan belli olur” demiþler. Ýþte Hz. Ali, yaþý çok küçük olmasýna raðmen, daha o yaþlarda sergilediði bu yüce ruhla ve araþtýrýcý bir ruha sahip olduðunu göstermekle, geleceðinin ne derece parlak olacaðý hususunda ve nasýl bir “Allah’ýn Aslaný” olacaðý hakkýnda anlayanlara epey fikirler vermiþ oluyordu.Evet Hz. Ali (k.v.) bu sözleriyle ve bu davranýþýyla bir taraftan temiz kimliðini, yüce þahsiyetini ve yüce bir ruh olgunluðuna sahip olduðunu gösterdiði gibi, diðer taraftan da gelecekte nasýl bir Hak dostu ve bir Peygamber âþýðý, veliler kâfilesinin þâhý ve yiðitler kervanýnýn reîsi, ilim ve hikmet þehrinin en feyizli kapýsý, cesâret ve þecâat meydanlarýnýn biricik kahramaný, Ýslâm’ýn son derece bahadýr bir evlâdý ve “Allah’ýn Aslaný” olacaðýný ifade ediyordu. Hz. Ali Efendimiz, nasýl yüce bir kimliðe ve seçkin bir þahsiyete sahip bulunduðunu, ne derece bir Hak dostu ve bir Peygamber âþýðý olduðunu ve gerçekten bir “Allah Aslaný” olduðunu hicret gecesinde çok kritik bir anda ve þartlarýn çok aðýr olduðu bir ortamda üstlendiði þu kudsî fedâkârlýkla da göstermiþtir: Mekke’den Medine’ye tarihin en büyük ve en anlamlý hicretinin gerçekleþeceði günde, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, Hz. Ali Efendimizi çaðýrmýþ ve ona þöyle demiþti:
- Yâ Ali! Bu gece benim için büyük bir fedâkârlýkta bulunacak birisine ihtiyacým var. Hz. Ali, tereddütsüz bir þekilde cevap verdi:
- Ey Allah’ýn Rasûlü! Ýþte ben varým ya…Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem þöyle buyurdular. - Aliciðim! Ancak bu fedâkârlýk, öyle normal bir fedakarlýk deðildir. Bu fedâkârlýðýn ucunda ölmek de var. Hz. Ali Efendimiz, yine tereddütsüz bir þekilde,
- Ey Allah’ýn Rasûlü! Ýþte ben varým ve ben bu fedâkârlýða hazýrým. Çünkü bendeniz sonunda ölümün bulunduðu böyle bir fedâkarlýðý sizin için yapmayý en büyük þeref sayanlardaným. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem þöyle buyurdular:- Müþriklerin bu gece beni kendi evimde öldürmek için yüz kiþilik bir grup hâlinde evimi saracaklarýný ve bana hücum edeceklerini Yüce Allah bana haber verdi ve bana bu gece evimde kalmayýp Mekke’yi terk etmemi emir buyurdu. Fakat onlarýn benim Mekke’yi terk ettiðimi ve hangi tarafa doðru gittiðimi anlamamalarý ve bilmemeleri; ancak bunun için de birisinin gelip evimde benim yataðýmda yatýyor görünmesi gerekiyor. Madem ki sen bu fedâkarlýða ve bu hizmete tâlipsin. Öyle ise gel;“Bu gece benim yataðýmda yat, þu benim örtümle örtün ve onda uyumana bak. (Hem sakýn korkayým deme. Çünkü Allah, seni koruyacak ve) Senin hoþlanmadýðýn her hangi bir þey senin baþýna gelmeyecektir.” (Ýbn-i Hiþâm, 2/ 127). Tâ müþrikler beni evde yatýyor zannetsinler. Böylece onlarý oyalamýþ ve gideceðim yere bir an önce varma hususunda zaman kazanmýþ olurum. Hz. Ali Efendimiz tereddüt etmeden, yüksek bir fedâkarlýk ve ciddi bir yiðitlik isteyen bu þerefli hizmete “evet” demiþ ve hicret gecesinde Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in yataðýna yatmýþtý. Yani hiçbir endiþe duymadan gidip yataða yatmýþ ve göz göre göre kendini ölüme atmýþtý. Evet Hz. Ali Efendimiz, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e olan aþký ve vurgunluðu uðrunda bu kadar rahattý ve kendisini bu derece Ona adamýþtý. Ama Yüce Allah da onu korumuþ ve kýlýna bile dokundurtmamýþtý. Hz. Ali’nin Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’e her hususta en ince noktasýna kadar imtisal etmesi, onun Ona olan sevgi ve baðlýlýðýnýn apayrý bir örneðidir. Þöyle ki: Hz. Ali Efendimiz, “Vedâ Haccý” esnasýnda Mekke’ye Yemen’den gelmiþti. Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem, kendisine hangi hacc’a niyet ettiðini sorduðunda, o þöyle cevap vermiþti:
“Allah Rasûlü hangi hacc’a niyet etti ise, ben de o hacc’a niyet ederek geldim.” (Müslim, hac, 141)Ýþte Hz. Ali’nin bunlara benzer sayýsýz fazîletlerinin, samîmî bir Hak dostu ve sâdýk bir Peygamber âþýðý olmasýnýn ve en kritik anlarda ve gayet zor þartlar altýnda, hattâ ölüm kokusunun burnun direklerini sýzlattýðý bir anda bile sadâkatinden bir þey kaybetmemesinin, bu dünyadaki en verimli þu neticesine ve en tatlý þu meyvesine bakýn ki, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve selem, Medîne’ye teþriflerinden beþ ay sonra îmân, hayâ, sadâkat ve þecâat âbidesi olan Hz. Ali’yi çaðýrmýþ; kalbinin en tatlý meyvesi ve gözünün en parlak nuru olan kýzý Hz. Fâtýma vâlidemizi ona nikâhlamýþ ve Bedir savaþýndan sonra da onlarý evlendirmiþti. Mübârek nesillerine kýyâmete kadar binlerce rahmet ve bereket insin. Âmîn.

Gönderen: 07.03.2012 - 09:24

Pozisyon - İmzalar göster

Sayfa (1): (1)

önceki konu diğer konu

Lütfen Seçiniz:

Şu an Yok üye ve 1283 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]

Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)

Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler

Copyright © ((( RAVDA.net ))) * İrtibat * RAVDA Reklam Servisi * Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.

Sayfa 0.67176 saniyede açıldı

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.