0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » DİYALOG FALİYETLERİ

önceki konu   diğer konu
24 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Gönderen
Mesaj
tahahalit su an offline tahahalit  
DİYALOG FALİYETLERİ
39 Mesaj -

Diyalog Faaliyetleri



Soru: Soracaðým sorularda kesinlikle art niyet yoktur, kesinlikle Kur’an ve Sünnet ýþýðýnda tarafýnýzdan bilgilendirilmek amaçlýdýr. Þimdiden Allah razý olsun.

1

- Zamanýmýzda bir cemaat tarafýndan Müslümanlar adýna yürütülen hoþgörü ve diyalog faaliyetlerinin Ýslami bir þekilde yapýlýp yapýlmadýðý.
2- Her ne niyetle olursa olsun bu faaliyetleri kabul etmeyen ve eleþtiren müslümanlara modern karmati veya harici deme hakkýna herhangi bir þahýs sahip midir ve durumu nedir?
3- Kýsaca bütün küfür ehline hoþgörü gösterilip diyaloga girilirken müslümanlara karmati, harici ve anarþist diye yaklaþanlara, bakýþ açýmýz ve davranýþýmýz nasýl olmalýdýr.
4- Ýþgal edilmiþ bir ülkenin insanlarýnýn kesinlikle hiçbir imkanlarý yoksa kendilerini feda etmelerinin Ýslam’da yeri nedir, Ýslam tarihinde buna benzer misaller var mýdýr?
5- Hoþgörü ve diyalog faaliyetleri malumunuz tüm Türkiye tarafýndan bilinmektedir. Bu konu ile ilgili zamanýmýzýn büyüklerinin yaklaþýmý ile ilgili herhangi bir bilgiye sahib misiniz?

Cevap: Bana gönderilen sorularýn hangi niyetle sorulduðunu þimdiye kadar sorgulamadým. Bana düþen, sorulan sorulara kapasitemin ve imkânlarýn elverdiði ölçüde cevap vermektir. Kimseye “Sen bu soruyu art niyetle sormuþsun; onun için cevaplamýyorum” gibi bir tavrým olmadý, olmaz. Cevaplara gelince;

1. Dinler arasý diyalog ve hoþgörü faaliyetlerine karþý tavrým baþýndan beri hiç deðiþmedi. Ýlke olarak Müslümanlarla diðer din mensuplarýnýn, hatta dinsizlerin ve ateistlerin diyalog halinde olmasýnda herhangi bir sakýnca olmadýðýný düþünüyorum. Daha da ileriye giderek bunun Müslümanlar açýsýndan bir “zorunluluk” olduðunu söylüyorum.
Zira Müslümanlar yeryüzünde Hakk’ýn yegâne temsilcisidir ve Hak’tan habersiz olan kitlelere onu duyurma görevi öncelikle ve sadece Müslümanlara terettüp eder. Biz onlarla diyaloðu kesersek onlara Hak ve hakikati kim ulaþtýracak?
Ancak soruda da ifade edildiði gibi bu faaliyetlerin “Ýslamî” olmasý, yani Ýslam’ýn istediði ve öngördüðü biçimde yerine getirilmesi de bir zorunluluktur.
Bununla iki noktayý kastediyorum:
A. Hak ve hakikatin tahrife uðramamýþ biricik adresinin Ýslam ve onun temel referanslarý olan Kur’an ve Sünnet olduðu gerçeði asla perdelenmemeli, inkâr edilmemelidir.
B. Diyalog faaliyetlerinin dinî, politik, sosyal ve kültürel bakýmdan Ýslam’ýn ve Müslümanlar’ýn aleyhine sonuç verecek bir oluþum ve geliþim seyri izlemesine izin verilmemelidir. Bu da bu faaliyetlerin Müslümanlar’ýn inisiyatifi ile baþlatýlýp yürütülmesini zorunlu kýlar.
Þu halde Müslümanlar’la diðer kitlelerin “din çerçeveli” diyalogu, “Ýbrahimî dinlerin birlikteliði”, “dinlerin aþkýn birliði”… gibi “yok aslýnda birbirimizden farkýmýz” demeye gelen saçma sapan sloganlar üzerinden deðil, ancak “Hak ve hakikatin tebliði” zemininde ve Müslümanlar’ýn inisiyatifinde yapýlabilir. Diyalogcu çevrelerin, yürüttükleri faaliyeti Kur’an ve Sünnet’ten, hatta tarihten kotardýklarý argümanlarla desteklemeye çalýþýrken bu temel gerçeði çarpýttýðý görülmektedir.
Kýsa bir zaman önce ilk iki cildi neþredilen Ýslam ve Modern Çað’da (I, 104 vd.; II, 160 vd.) bu hususlarý alabildiðine geniþ olarak ele almýþtým.
Meselenin bir de “hoþgörü” boyutu var. Aðzýndan çýkaný kulaðý duyan kimseler için burada meselenin semantik boyutuyla iþtigal etmenin gereksizliði açýk. Ancak “diyalog” ve “hoþgörü” kelimelerinin bir arada kullanýlmasýnýn bilinçsiz/rast gele bir seçim olduðunu düþünmemizi isteyenlerin bizi saf yerine koyduðunu görmemiz gerekiyor. Zira “hoþgörü”nün “diyalog”un lazým-ý gayri mufarýký olmadýðý gerçeði bir yana, burada Müslümanlar adýna hareket edenlerin, muhataplarýnýn inancýna sinmiþ bulunan “þirk”i hoþ görmekle kendi zeminlerini berhava ettiklerini hatýrlatmak durumundayýz.

2. Diyalog faaliyetlerini onaylamayanlarý “Karmatî hezeyaný, Haricî mantýk ve anarþist tavýr” içinde olmakla suçlayan kiþi Fethullah Gülen hoca efendidir. (Bkz. http://www.fethullahgulen.com veya http://tr.fgulen.com) Bu benzetmelerin kimleri hedeflediði ve ne kadar isabetli olduðu üzerinde duracak deðilim. Ancak þu kadarýný söylemeliyim ki, diyalog ve hoþgörü faaliyetlerini onaylamayanlarý bu þekilde damgalamak ve itham etmek yakýþýksýz bir tavýrdýr. Fethullah Gülen hocaefendinin acaba diyalog ve hoþgörü faaliyetlerini desteklemeyen/onaylamayan Yahudi ve Hýristiyan dünyadan herhangi bir kesimi bu þekilde suçladýðýný gören/duyan olmuþ mudur? Böyle diyerek kendi insanýyla köprüleri atarken Kur’an’ýn, “Sen milletlerine tabi olmadýkça ne Yahudiler ne de Hýristiyanlar senden asla hoþnut olmayacaktýr” (2/el-Bakara, 120) buyurarak içyüzlerini açýða vurduðu kesimlerle kardeþ oluvermek neyle izah edilebilir?
Benim birçok kere dile getirdiðim mülahazalarla veya benzeri düþüncelerle günümüzde sürdürüldüðü þekliyle diyalog faaliyetlerini onaylamayan ve Karmatî batýnîliðinden de Haricî fanatizminden de anarþizmden de bütün benliðiyle teberri eden kitleler bakýmýndan yukarýdaki tesbitlerin hiçbir þey ifade etmediði açýktýr…
3. Þu haliyle diyalog faaliyetlerini onaylamayan Müslümanlarý –ister düþünce, ister tavýr planýnda– Karmatî, Haricî veya anarþist olmakla suçlayan bir kimse hakkýndaki davranýþýmýzýn nasýl olmasý gerektiði sorusu, aklýma Ýmam Ebû Hanîfe ile talebesi Ebû Mukâtil arasýndaki bir diyaloðu hatýrlattý. El-Âlim ve’l-Müte’allim’deki diyalogdan hareketle þunu söylememiz doðru olur:
Bir kimsenin bizi, bizde olmayan kötü bir vasýfla tavsif etmesi sebebiyle onu tekfir etmez ve kendisine adaletli davranmaktan geri durmayýz; onun bizi tavsif ettiði þeylerle veya benzerleriyle biz de onu tavsif etmeyiz. Yanlýþ yolda olduðunu hatýrlatýr ve gerçeði söyleriz.

Ülkemizde ve Ýslam aleminde mevcut “cemaat” yapýlarý, ne yazýk ki bireylerde ifrat bir mensubiyet duygusu köpürtmüþtür. Bir cemaate mensup olan bireyler, genellikle kendi cemaatlerinin þablonlarýný, uygulamalarýný, liderlerini ve tarz-ý hareketlerini adeta “vahiy” gibi “lâ yüs’el” telakki ediyor. Bu öyle çarpýk bir anlayýþ ki, kiþiyi, kendi cemaatinin en olmaz yanlýþlarýný bile bin dereden su getirerek tevil ederken, diðerlerinin en küçük hatalarýný bile “ekber-i kebair” seviyesine yükseltme garabetine düþürüyor…

4. Ýþgal edilen ülkesini savunmak için kimilerinin “intihar eylemi”, kimilerinin de “þehadet eylemi” dediði eylem tarzýndan baþka bir imkâný bulunmayanlarýn bu hareketinin hükmü konusunda günümüz araþtýrmacýlarý farklý görüþler benimsemiþ görünüyor.
Yýllar önce Konya’ya geldiðinde merhum Abdülfettâh Ebû Gudde’ye de bu soru sorulmuþtu. Bu durumda eylemin adýna “intihar eylemi” denmesinin yanlýþ olduðunu söylemiþ ve bunun kesinlikle “þehadet eylemi” olduðunu, üzerine basarak vurgulamýþtý.

Çanakkale savaþýnda siperlerin birbirine çok yakýn olmasý dolayýsýyla siperden ilk çýkanlarýn vurulacaðý yüzdeyüz bilindiði halde Mehmetçik, hücum emriyle birlikte siperden fýrlamakta tereddüt etmemiþ, arkadan gelenlerin kendi cesetlerine basarak ilerlemesine zemin hazýrlamak için ölüme koþmuþtu…
Günümüzde bir eyleme “þehadet eylemi” denebilmesi için aþaðýdaki gibi þartlarýn bulunmasý gerektiðini öne sürenler vardýr:
1. Fiilî bir savaþ hali bulunmalý ve savaþ iki ordu arasýnda geçmelidir.
2. Saldýrýyý düzenleyen kiþi, mutlak anlamda ölüme gitmemeli, yani ölmek için gitmemelidir.
3. Ölümü, düþman eliyle gerçekleþmelidir. (Prof. Dr. Hikmet Yüceoðlu, Yeni Ümit Dergisi, Ocak/Mart-2004, “Terör Kýskacýnda Þehitlik Arayýþý” baþlýklý makale.)
Bu makalede Fýkýh alimlerinin, “Bir kiþinin, neticede kurtulacaðý ümidini taþýmasý durumunda veya bu ümidi taþýmasa bile düþmana zarar vermesi, morallerini bozmasý, arkadaþlarýna cesaret aþýlamasý, kendinde bir güç hissetmesi, esir olup iþkence altýnda bazý sýrlar vermekten endiþe duymasý gibi durumlarda çok sayýda düþman kuvvetinin içine dalmasý ve onlara saldýrmasý caizdir” dediði nakledildikten sonra yukarýdaki üç maddenin neye göre tesbit edildiði doðrusu anlaþýlmýyor.

Ýmam Muhammed, es-Siyeru’l-Kebîr’de (I, 1512) þöyle der: “Eðer bir Müslüman, kendilerini hezimete uðratma veya kýlýçtan geçirme arzu ve düþüncesiyle bin kiþiye saldýrsa, bunda bir beis yoktur. Çünkü Sahabe’den birçok kimse Uhud günü Hz. Peygamber (s.a.v)’in huzurunda böyle yapmýþ; Hz. Peygamber (s.a.v) onlardan herhangi birinin bu davranýþýný kýnamamýþ, onlardan bazýsý böyle yapmak için kendisinden izin istediðinde de, onu þehitlikle müjdelemiþtir. Eðer o kiþide düþmaný hezimete uðratma veya kýlýçtan geçirme arzu ve düþüncesi yoksa bu durumda onlarýn arasýna dalmasý mekruh olur.”
Yine þöyle der: “Eðer düþmaný kýlýçtan geçirme arzu ve düþüncesi ile deðil, arkadaþlarýný düþman üzerine saldýrmaya cesaretlendirmek maksadýyla onlarýn arasýna dalar ve bu davranýþýndan düþmanýn kýlýçtan geçirilmesi durumu ortaya çýkarsa, inþaallah bunda bir beis yoktur.”

Ýmam es-Serahsî bu ifadeleri þerh ederken þunlarý söyler: “… Ayný þekilde onun bu fiili düþmanýn gönlüne korku salar ve aralarýna çözülme sokarsa bunda bir beis yoktur. Çünkü bu, düþmaný kýlýçtan geçirmenin en üstün yoludur. Ayrýca onun bu davranýþýnda müslümanlar için menfaat vardýr. Bu çeþit bir menfaat hasýl etmek için herkes canýný ortaya koyar.”

Þehadet eylemleri için düzenli ordu ve karþýlýklý savaþan iki devlet þartý koþmanýn pratik bir anlamý bulunup bulunmadýðý üzerinde düþünmek gerekir.
Zira mesela Irak örneðinde bu þartlarýn hiçbir anlamý yoktur. Orada iþgale direnmek için düzenli ordu teþkilini beklemek “kaytarmak”tan baþka bir anlam ifade etmez. Kaldý ki düþman size derlenip toparlanma fýrsatý tanýmýyorsa elinizde baþka hangi seçenek vardýr?

Þehadet eyleminden baþka seçeneði bulunmayanlarýn, mukateleye fiilen katýlmayan sivillerin, çocuk, kadýn ve yaþlýlarýn zarar görmemesine dikkat etmesinin de bir zorunluluk olduðunu belirtmek gerekir.



Ebubekir Sifil
16 Aralýk 2004 Milli Gazete

Gönderen: 01.10.2005 - 23:17
Bu Mesaji Bildir   tahahalit üyenin diger mesajlarini ara tahahalit üyenin Profiline bak tahahalit üyeye özel mesaj gönder tahahalit üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
önceki konu   diğer konu

Mesajlar Gönderen Tarih
 DİYALOG FALİYETLERİ
tahahalit 01.10.2005 - 23:17
 RE: DİYALOG FALİYETLERİ
Enes_ 02.10.2005 - 15:26
 DİYALOG FALİYETLERİ
aybars77 03.10.2005 - 15:40
 RE:
Enes_ 04.10.2005 - 02:07
 Ayagimizi denk alalim !
aybars77 04.10.2005 - 08:32
 DÜSÜNCELERINIZI GÖZDEN GECIRIN !!!!!!!!!!!
Dunya Misafiri 04.10.2005 - 10:48
 DİYALOG FALİYETLERİ
Enes_ 04.10.2005 - 13:30
 Soru kime gitti anlamadim
Dunya Misafiri 04.10.2005 - 13:37
 TAMAMEN KENDI DÜSÜNCEM
Dunya Misafiri 04.10.2005 - 13:51
 DİYALOG FALİYETLERİ
fosaloglu 04.10.2005 - 19:18
 DİYALOG FALİYETLERİ
Enes_ 05.10.2005 - 03:48
Konu icon  Zikri-fikri diyalog olana !
aybars77 05.10.2005 - 09:13
 DİYALOG FALİYETLERİ
_SeRKaN_ 05.10.2005 - 09:27
 DİYALOG FALİYETLERİ
Enes_ 05.10.2005 - 23:05
 DİYALOG FALİYETLERİ
sicilyali 05.10.2005 - 23:17
Konu icon  DİYALOG FALİYETLERİ
tahahalit 05.10.2005 - 23:18
 Son Sözüm.
aybars77 06.10.2005 - 09:11
 Cevabim ENES kardese
Dunya Misafiri 10.10.2005 - 20:35
 KARDEŞİM SAHABE HAYATINI OKUYUN
NurBahcesi 18.11.2005 - 20:15
 hızmet
guvendag 19.11.2005 - 19:33
 ya ben anlamıyorum
guvendag 19.11.2005 - 20:00
 biz bu hayatın neresındeyız
guvendag 19.11.2005 - 20:12
 tezat
guvendag 19.11.2005 - 20:19
 DİYALOG FALİYETLERİ
guvendag 19.11.2005 - 20:39

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1396 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
CENGAVER12 (59), guryasin (), ahmet_talha (45), adarsalih (63), sivkanal (59), emreay (48), sampiyon (43), :::HeLeN::: (37), fuzuli (42), serkanarslan72 (53), amine45 (65), mýsket (46), ASAMED (40), ÖMER kartal (57), ramadan (59), furkanaliimran (43), mhendem (43), kasimbaba1984 (41), Kahraman46 (37), 4.Murad (52), yolcu_416 (47), mecnun04 (45), nisaa_3 (125), dörtdivanl&yacu.. (53), gul-iruhsar (44), Sevgi_Seli (41), nejdetataker (47), pasam201 (50), Hüseyin12 (47)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.80774 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.