0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » GÜL ÜSTÜNE GÜL DÜĞÜMÜ ...

önceki konu   diğer konu
4 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Gönderen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
GÜL ÜSTÜNE GÜL DÜĞÜMÜ ...
575 Mesaj -
GÜL ÜSTÜNE GÜL DÜÐÜMÜ

Yaratmadý bir daha Rabbim Sen’in dengini,

Gül cemâlin gülünce gül kaybeder rengini.

Gülümse ey güzeller güzeli! Lâyýk olmasak da merhamet ve þefâat nazarlarýndan mahrum eyleme bizi. Seni seviyoruz ve sana hasretiz...

Asýrlardýr gülmedi, derya coþar, göl aðlar.

Yüzümüz güle hasret, mecnûn aðlar, çöl aðlar.

Giden dostlar gelmedi, mýzrap vurur tel aðlar.

Gözümüz güle hasret, sazýmýz güle hasret.

‘O gül’e hasret duymayan, ne Yaratan’ý, ne de yaratýlýþ gayesini anlamýþtýr.

'Kurtulamam üç nesnenin elinden:

Bir ayrýlýk, bir yoksulluk, bir ölüm'

diyor âþýk... Her üç nesneyi de bir arada saydýðýna göre, demek ki birinden kurtulsa diðeri sarýlýyor yakasýna. Hangisinin daha zor olduðunu elbette çeken bilir.

Aþk ve iman þâiri aziz dostum ve üstadým Abdürrahim Karakoç ise;

“Ayrýlýktan zor belleme ölümü,

Görmeyince sezilmiyor Mihriban.”

derken, kaðýda yazamadýðý aþký uðuruna ölüm sýnýrýnda nöbet tutuyor da, ayrýlýðýn, hasretin ne olduðunu anlatmaya çalýþýyor sevgiliye.

Hasret nedir sahi? ..

Hasret ayrýlýk mýdýr, özlem midir? ..

Hasret dert midir, derman mýdýr? .. Yoksa Yaratan’ýn ehl-i derde yazdýðý ferman mýdýr? ..

Câný cânâna pazarlýksýz hasretmek diyebilir miyiz? .. Umudun ufkunda hasret gidermek için beklediðimiz nöbet saatleri deðil midir hasret? ..

Hasret kala kala, hasret gitmek acýlarýn ve ýzdýraplarýn en acýsý, en hüzünlü olanýdýr bence.

Her cânýn bir cânâný, cânânýn câný vardýr.

Müþerref olduðumuz bir eþref âný vardýr.

Dostlar gücenir diye cân atar gül atamam,

Her gülün yapraðýnda bin bülbül kaný vardýr.

Ya hasretiyle yanmak! Nasýl bir duygu, nasýl bir sevda? .. Yananlara sorsak söylerler mi? ..

Veya hicran ateþiyle yananlarýn hâlinden anlayanlar, can evini yangýna verenler midir? ..

Bülbüllerin feryâdý, âþýklarýn iniltisi, sümbülün, sarý çiçeðin boyun büküþü, sularýn dertli akýþý, ceylanlarýn mahzun bakýþý...

Þu gök kubbe altýndaki âhlar, enînler, feryâd u figânlar firak ateþiyle yananlarýn kendi dillerince cânâna yazdýklarý birer hasretnâmedir...

Düþüncelerini, duygularýný; acýlarýný, sevinçlerini bazen söz, bazen de yazýyla anlatmaya çalýþan insanoðlu:

“Güle hasretim güle,

Bülbüller misâli hasret

Ele denmeyecek hâller var bende,

Artýk sen kýyas et.”

der de sözü sükûta býrakýr. Zîrâ hâlini ifade edecek kelimeleri bulamaz lügâtlerde. Þâirin dediði gibi:

“Aðlarým, aðlatamam; hissederim, söyleyemem,

Zîra kalbimin dili yok ‘ah ey yâr ondan ne kadar bî-zârým.”

Ama þu varlýk âleminde her þeyin bir dili var: Uçan kuþlarýn bir dili var. Bakan gözlerin bir dili var. Esen rüzgarýn, coþan ýrmaklarýn, renklerin kemerini kuþanan çiçeklerin bir dili var.

Gülden karanfile, sümbülden lâleye, nergisten menekþeye, gelincikten kardelene kadar bildiðiniz bütün kýr çiçeklerini, yâr çiçeklerini gözlerinizin önüne getiriniz. Farkýnda olmadan ya;

“Ben gülü deste baðladým

Desteye beste baðladým.”

diye bir þarký dökülür dudaklarýnýzdan ya da

“Ben yârime gül demem

Gülün ömrü az olur.”

diye bir türkü.

Daha sonra güle dâir ne söylenmiþse, birer birer sýralamak geçer içinizden. Gül derken gülümsersiniz. Gülüm derken aðzýnýz tatlanýr. Ten kafesindeki gönül kuþunuz, uçup da yeþil kubbeye konmak için hasretle kanat çýrpmaya baþlar.

Hiç þüphesiz, çiçeklere en eriþilmez mevkileri baðýþlayan, bizim hissiyât ve düþünce dünyamýzdýr.

Takdir edersiniz ki, doyumsuz bir rengi, iç açýcý bir güzelliði, rahatlýk ve huzur veren görünümü ve sevda dolu kokusuyla çiçekler arasýnda en güzeli ve en çok sevileni güldür.

Bütün bu özelliklerini nübüvvet gülzârýnýn tek gülü olan Hz. Muhammed (s.av.) efendimizden aldýðý için de âþýklarýn ve þâirlerin ilham kaynaðý ve baþ tacý olmuþtur.

Bir gül medeniyeti kurmuþuz. Bizim medeniyetimiz, sevgi, þefkat, merhamet ve hoþgörü temeline oturmuþ, 'Gül Medeniyeti' adýný almýþ bir yüceliþin ifadesidir.

Tarihimizi, coðrafyamýzi, kültür ve medeniyetimizi tayin ve tespit eden hemen her unsura, yine güller renk vermiþlerdir.

Peygamber’in kutlu müjdesine mazhar olan Fatih Sultan Mehmed’in Nakkaþ Sinan tarafýndan gül koklarken çizilen minyatürünü görüyoruz. Fatih’in güllerle ilgisinin bundan ibaret olduðunu zannedersek yanýlýrýz.

Babasý Ýkinci Murad’ýn bir sabah namazý sonrasý Kur’an okurken bir oðlu olduðu haberini alýnca Allah’a hamd ve þükür içerisinde gözleri yaþararak, 'Murad bahçesinde bir gülî Muhammedî açtý' sözleri ne kadar anlam dolu.

Ve gün gelecektir, o koca Fatih büyük babasý Ertuðrul’un 'Ýstanbul’u aç, gül-zâr yap.' vasiyetini yerine getirmekle mesrûr olacaktýr. Üstelik fethettiði dünyanýn bu en eski þehrinde, yine dünyanýn en güzel güllerinin yetiþtirildiði gül bahçeleri yaptýracaktýr. Bir destan þâirimizin ifadesiyle:

“Bursa tomurcuktu, Edirne gonca,

Ýstanbul gülümüz açmadan önce.”

On dört yaþýndayken on dördüncü Osmanlý padiþahý olan ve on dört sene padiþahlýk yapan Sultan Ahmed’in, bu geceyi armaðan ettiðimiz, âlemlerin efendisine aþk derecesinde öyle bir baðlýlýðý ve muhabbeti vardýr ki...

Bulunduðu meclislerde Rasûlullâh’ýn ism-i þerîfinin her anýlýþýnda, ona olan hürmetinden dolayý ayaða kalkardý. Efendimiz aleyhi’s-salâtü ve’s-selâmýn mübârek ayak izlerinin resmi içine:

“N’ola tâcým gibi baþýmda götürsem dâim,

Kadem-i resmini ol Hazret-i Þâh-ý Rasûlün.

Gül-i gülzâr-ý nübüvvet o kadem sahibidir,

Ahmed â durma yüzün sür kademine ol gülün.”

þiirini yazdýðýný ve bunu ölünceye kadar kavuðunun içinde taþýdýðýný o ecdâdýn nesli olarak bugün kaçýmýz biliyoruz.

Gül, kokudur...

Gül, tazeliktir...

Gül, canlýlýktýr...

Gül, güzelliktir...

Gül, hasrettir...

Gül, zarâfettir ve gül, letâfettir. Her halde bunun için olmalý ki eskiler 'Gülü tarife ne hâcet, ne çiçektir biliriz.' demiþler.

Manevî atmosferimiz de baþtan baþa güllerle doludur. Bir yanda güle 'seyyidü’l-ezhâru’l-cenneh' unvaný bahþedilir, öte yanda gül kokusu; misk ve amberle birlikte Kur’ân-ý Kerim’de zikredilen üç hoþ kokudan biri olma imtiyazýna eriþmiþtir. O inanç, öyle muhteþemdi ki kokusunu Peygamber’imizin teri diye kutsadýðý gül yapraklarýnýn yere dökülmesini dahi günaha yakýn sayýp özel bir itinaya muhatap etmiþtir.

Aslýnda sevilen her ne varsa dünyada, onda gülden bir emâre, bir iz bulunur. Aþýklarýn vuslata ermeyen hasretleri açan kan kýrmýzý ve kar beyazý güllerle ifade edilir; üzerlerinde uçan sevda kuþlarý hep bu hicraný söyleþip dururlar. Ýnanç dünyamýzýn doruklarýnda gezinen Fuzûlî;

“Suya versün baðban gülzârý zahmet çekmesün,

Bir gül açýlmaz yüzün tek verse bin gülzâre su.”

derken;

“Sakýn terk-i edebden kûy-ý mahbûb-ý Hüdâdýr bu,

Nazargâh-ý Ýlâhîdir, makam-ý Mustafâdýr bu.”

diye bir edep yoksulunu ikaz eden Nabî’nin bülbüle deðil de canânýnýn sesine ihtiyacý vardýr. Bunun için gülü bülbülden ayýrmaya hazýrdýr. Lâkin gülden asla vazgeçemez.

“Gonca gülsün, gül açýlsýn, cûy feryâd eylesin,

Sen sus ey bülbül, biraz gülþende yârim söylesin.”

diyor.

Nedim de o devre mana veren sevgiliyi þöyle anlatmakta:

“Gülüm þöyle, gülüm böyle demektir yâre mu’tadým,

Seni ey gül sever câným ki cânâna hitâbýmsýn.”

Yunus’un sarý çiçeðe 'Gül sizin nenüz olur' suâline aldýðý bir cevap vardýr ki, insanýn gül olup yerlere serilesi gelir:

“Çiçek eydür ey derviþ!

Gül Muhammed teridir.”

Buna nazire olarak Pir Sultan Abdal;

“Yoksa sevdiðimin ilinden misin?

Yoksa has bahçenin gülünden misin?

Güzel Muhammed’in terinden misin?

Cennet-i âlâda gül safâ geldin.'

derken insaný ötelerde, gül bulutlarýnýn üzerine çýkarmaktadýr.

Gül, bir manada zamanýn elinden tutmaktýr. Belki de Akif, 'Gül devrini görseydim onun bülbülü olurdum.' diye bunun için iç geçiriyor.

Sevginin olduðu yerde sitem olmaz mý? Kiþi en çok sevdiðine sitemkârdýr. En çok ona darýlýr. En çabuk ona küser.

Gül bülbülün nazlý yari, bülbül güle kavuþamamaktan bî-tâb. Tükenmek bilmeyen ezelî sitemler içinde yine de onlarý ayrý düþünmek mümkün deðildir.

“Gel gül dedi bülbül güle, gül gülmedi gitti,

Bülbül güle gül bülbüle yâr olmadý gitti.”

Gevherî, bülbülün güle yakarýþýný;

“Bülbülün feryâdý gonca gülünden,

Gülþen aðlar, bülbül aðlar, gül aðlar.”

diye dile getirirken, Emrah daha mütevekkil;

“Ezelden mâiliz gonca güllere,

Bülbül-i þeydâyý zâr eðlendirir.”

diyor.

Dâimî’nin þu mýsralarý türkü olarak hepimizin ezberinde deðil midir?

“Bir gülün çevresi dikendir, hârdýr,

Bülbül gül elinden âh ile zârdýr,

Ne de olsa kýþýn sonu bahardýr,

Bu da gelir bu da geçer aðlama.”

Dâimî geleceðe umutla bakarken Hasretî:

“Baharý bekleyen yaralý bülbül,

Gül üstüne rahmet yaðar sabreyle.”

diye teselli bulmaktadýr.

Her ikisinin dileklerine biz de gönülden katýlarak yaðacak rahmeti bekliyoruz.

“Size gönül bahçemden deste deste gül derdim,

Güller gibi gülüþün aðlayana gül derdim

Derdi gül, dermâný gül, bir mü’min kardeþimin.

Derdiyle dertleneli, diken oldu gül derdim.”

Güle hasret duyan gönül dostlarýný saygýyla selamlýyorum.
Gönderen: 05.03.2007 - 14:03
Bu Mesaji Bildir   Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
önceki konu   diğer konu

Mesajlar Gönderen Tarih
 GÜL ÜSTÜNE GÜL DÜĞÜMÜ ...
Ukab 05.03.2007 - 14:03
 ESSELAMUNALEYKUM
gul-ay 05.03.2007 - 15:16
  GÜL ÜSTÜNE GÜL DÜĞÜMÜ ...
_ESaDuLLaH_ 13.07.2007 - 07:34
 RE: ESSELAMUNALEYKUM
Mehmet 13.07.2007 - 08:42

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1428 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
yalnizkurt (56), kabus (45), seckin_130388 (37), ilac76 (45), cemaloni (45), kayrabahar (50), RüSTeM (42), senanil (31), deliyurek83 (42), grall (43), raf57 (46), samican ceyda (28), honda (55), murat tapan (55), canacan (55), Türkalp (35), akrepkral_50 (37), zikkima zikkima (31), selamierkan (42), sayim5528 (56), erpamira (39), sahabeler333 (37), mehmetemiz (), sefayüksel (55), ZAKKUM (48), SAVAS123 (46), genckaptan (38), hifa hatun (20), oku (42), istanbul (20), DeryAdil (52), mustafa32 (54), ihakseven (46), lastway (41), ekonomist_69 (44), arsi85 (40), seminya88 (37), Seyfo1981 (44), (((TURKYOO))) (53), battalgazi2 (61), mevlüd (38), ensara (47), i.polat1967 (58), Zeynep-hafza (40), fgunes (42), risa (50), cprz61 (39), alievis (48), plas80 (55), CanVatan (42), immortel (42), TuGRaB (47), Eyüp (62), NiceLion (42), erten (65)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.65178 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.