0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » D U A L A R » Dua insanın yaratıcısına ihtiyaç duyduğunu gösteren ve kula yerini hatırlatan bir taleptir.

önceki konu   diğer konu
20 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
tarikay72 su an offline tarikay72  
Konu icon    Dua insanın yaratıcısına ihtiyaç duyduğunu gösteren ve kula yerini hatırlatan bir taleptir.
19 Mesaj -
DUA
Dua insanýn yaratýcýsýna ihtiyaç duyduðunu gösteren ve kula yerini hatýrlatan bir taleptir. Ýnsan yaratýcýsýný, Hakk olarak kabul etmiþ olmalýdýr ki, ondan yardým talep etsin. Öyleyse kulluðun ve Rabb olmanýn iki ayrý yeri vardýr. Dua kula Allah'ýn bir mahlûku olduðunu hatýrlatan ve Allah'ýn ise Rabb olduðunu, tek ilâh olduðunu hatýrlatan ve idrak ettiren esaslarý muhtevidir. Kýsaca dua, kulun Rabbine müracaatýdýr, münacaatýdýr, yönelmesidir.

7/ ARAF-55: Üd'û rabbeküm tedarru'an ve hufyeh, innehü lâ yuhýbbülmu'tediyn.
Rabbimize gönülden ve gizlice yalvarýn, muhakkak ki Allah haddi aþanlarý sevmez.
7/ ARAF-56: Ve lâ tüfsidû fiyl'ardý ba'de ýslâhýhâ ved'ûhü havfen ve tama'â, inne rahmetallahi kariybün minelmuhsiniyn.
Ýslah olduktan sonra yeryüzünde fesat çýkarmayýn. Allah'a korkarak ve umutla yalvarýn. Þüphesiz ki Allah'ýn rahmeti muhsinlere yakýndýr.
40/ MÜ'MÝN-60: Ve kaâle rabbükümüd'ûniy estecib leküm, innelleziyne yestekbirûne an ýbâdetiy seyedhulûne cehenneme dâhýriyn.
Rabbimiz der ki; "Bana dua edin ki, size icabet edeyim. Muhakkak ki bana kullluk etmek hususunda kibirlenenler alçalmýþ olarak cehenneme girerler."
2/ BAKARA-186: Ve izâ se'eleke ýbâdi anni feinni karibü. Ücibü da'veteddâ'ý izâ de'âni, felyestecibüli velyü'minü bi le'allehüm yerþüdün.
Ve kullarým, sana benden sorduðu zaman, Ben muhakkak ki (onlara) yakýným. Bana dua edilince, dua edenin duasýna (davetine) icabet ederim. O halde onlarda benim (davetime) icabet etsinler ve bana îmân etsinler. Böylece irþada ulaþsýnlar (irþad olsunlar).

Görülüyor ki, Rabbimizden yardým istememiz, Rabbimizin kesin emridir. Yardýmsýz irþada ulaþmak mümkün deðildir. Çünkü, âyet-i kerîmenin birinci kýsmýnda, O'ndan dua ile yardým istememizi, bizden talep ediyor. Fakat Allah'dan gelecek yardýmýn kullarýn liyakatýyla paralel olacaðýný âyet-i kerîmenin sonunda açýklýyor. Bu yardýmýn dünya ni'metleri olmadýðýný Allah'ýn katýnda ulvi ni'metlerine sahip olmak için Rabbimizden yardým istemenin efdal olduðunu, âyet-i kerîmenin sonunda Rabbimiz irþad kelimesiyle iþaret ediyor.
Ýrþad hedefinin tahakkuku için ise; Rabbine kavuþmayý dileyen kimse, önce Allah'ýn resûlüne onun vasýtasýyla da daha sonra Rabbine kavuþacaktýr.
Burada da görülüyor ki dua, Allah'a yaklaþmanýn, yakýn olabilmenin bir vasýtasýný teþkil ediyor.
Gönderen: 03.07.2005 - 02:39
Bu Mesaji Bildir   tarikay72 üyenin diger mesajlarini ara tarikay72 üyenin Profiline bak tarikay72 üyeye özel mesaj gönder tarikay72 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
SaHRaNuR su an offline SaHRaNuR  
S.A.
8 Mesaj
Allah razi olsun bizimle paylastigin icin.. Dua insanin ruhunu da rahatlatmaya sebeptir..

Her an her saniye dua etmemiz dilegi ile...

Selam ve Dua ile..
Gönderen: 03.07.2005 - 03:11
Bu Mesaji Bildir   SaHRaNuR üyenin diger mesajlarini ara SaHRaNuR üyenin Profiline bak SaHRaNuR üyeye özel mesaj gönder SaHRaNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
taybru su an offline taybru  
Konu icon    ..
53 Mesaj -
okuyanlardan Allah razý olsun
Gönderen: 07.07.2005 - 08:48
Bu Mesaji Bildir   taybru üyenin diger mesajlarini ara taybru üyenin Profiline bak taybru üyeye özel mesaj gönder taybru üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
_Resul_ su an offline _Resul_  
627 Mesaj -
Kravatýnýzý fazla sýkmayýn, beyninize kan gitmesini engeller, sonra siz de her yerden Mürþid kelimesini bulup çýkaran, ayný Mehdi yazýsýný bir forumda 50 yere asýveren biri olursunuz maazallah...
Gönderen: 07.07.2005 - 21:57
Bu Mesaji Bildir   _Resul_ üyenin diger mesajlarini ara _Resul_ üyenin Profiline bak _Resul_ üyeye özel mesaj gönder _Resul_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
taybru su an offline taybru  
Konu icon    .
53 Mesaj -
Alaylarýn beni etkilemez Rabbime þükür ki biz baðlýyýz gravat onu temsil ediyor kibrine yediremeyip bir mürþidi Allah dan sorup baðlanmayaný þeytanlarý ve cinleri musallat edilir
Gönderen: 07.07.2005 - 23:12
Bu Mesaji Bildir   taybru üyenin diger mesajlarini ara taybru üyenin Profiline bak taybru üyeye özel mesaj gönder taybru üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
GöLGe su an offline GöLGe  
1041 Mesaj -
tarikay72'den avatarin degistirilmesi bir kac kez rica edilmisti...!

"...baðlanmayaný þeytanlarý ve cinleri musallat edilir" diye yazilmis...

bunu sizmi yapacaksiniz ???
Gönderen: 08.07.2005 - 01:43
Bu Mesaji Bildir   GöLGe üyenin diger mesajlarini ara GöLGe üyenin Profiline bak GöLGe üyeye özel mesaj gönder GöLGe üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
taybru su an offline taybru  
Konu icon    ..
53 Mesaj -
þeyhi olmayanýn þeyhi þeytandýr
Gönderen: 08.07.2005 - 22:49
Bu Mesaji Bildir   taybru üyenin diger mesajlarini ara taybru üyenin Profiline bak taybru üyeye özel mesaj gönder taybru üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
_Resul_ su an offline _Resul_  
627 Mesaj -
Biz biliyoruz Allah'ýn izniyle, biliyoruz da kaç kere uyardýk diðer baþlýklarda Mürþid Kur'an ve Peygamberdir diye, al iþte dillerinin altýndaki bakla bu... Þeyhi olmayanýn þeyhi þeytanmýþ! Sizin þeyhiniz asýl þeytan!
Gönderen: 09.07.2005 - 21:06
Bu Mesaji Bildir   _Resul_ üyenin diger mesajlarini ara _Resul_ üyenin Profiline bak _Resul_ üyeye özel mesaj gönder _Resul_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
Konu icon    ..
163 Mesaj -
NEFSANÝ OLAMYA GEREK YOK KÝÞÝSEL ÇATIÞMALARI BÝR KENERA BIRAKALIM KURAN NE DÝYOR ÖNEMLÝ OLAN O 10 AYET MÜRÞÝD FARZDIR DÝYOR NEFSÝNÝ KENDÝ KENDÝNE ARINDIRAMAZSIN GURURU KÝBÝRÝ BIRAK SAMÝMÝYETLE HACET NAMAZI KILARAK MÜRÞÝDÝNÝ ALLAH DAN SOR MUTLAKA CEVAP GELECEKDÝR NEFSÝNÝ ARINDIRMADIÐIN MÜDDETÇE GÝZLÝ ÞÝRKTEN KURTULUÞ YOK

Kiþinin mürþidini istemesi, mürþidine ulaþmasý asýldýr. Ulaþmazsa ne olur? Kiþi dalalette kalýr. Ýþte 10 âyet-i kerimede Allahû Teala bu büyük hakikati anlatýyor bizlere:


1-"Fein lem yesteciybû leke fa'lem ennemâ yettebi'ûne ehvâehüm, ve men edallü mimmenittebe'a hevâhü bigayri hüden minallah, innallahe lâ yehdiylkavmezzâlimiyn." Kasas-50 Habibim, eðer senin davetine riayet etmezlerse, bil ki onlar heva ve heveslerine tâbî olmuþlardýr. Kim Allah'ýn davetçisine tâbî olmayýp da, kendi hevasýna tâbî olursa ondan daha çok dalâlette olan kim vardýr?


2-"Men yehdillâhü fehüvelmühted..." Casiye-23 Allah kimi Kendi Zatýna ulaþtýrýrsa, o kiþi Hidayete erer.
"Ve men yudlil felen tecide lehü veliyyen mürþidâ."

Kim de dalâlette kalýrsa, dalâlette ise o kiþi için bir velî Mürþid bulunmaz.


3-"Kaâlehbitâ minhâ cemiy'an ba'duküm liba'dýn adüvv, feimmâ ye'tiyenneküm minniy hüden femenittebe'a hüdâye felâ yadýllu ve lâ yeþkaâ" Taha-123
Hadi hepiniz ordan aþaðý inin! Birbirinize düþman olarak. Yaþadýðýnýz devirde size bizden Hidayetçi geldiði zaman; kim Hidayetçimize tâbî olursa, onlar dalâlette kalmazlar, (hidayete ererler) ve þaki de olmazlar.


4-"Efere'eyte menittehaze ilâhe hü hevâhü ve edallehullahü alâ ilmin ve hateme alâ sem'ýhi ve kalbihi ve ce'ale alâ basarihi gýþaveh, femen yehdiyhi min ba'dillâh, efelâ tezekkerûn." Casiye-23

Habibim, o (nefslerini kendilerine), hevalarýný kendilerine ilâh edinenleri, (nefslerine, hevalarýna tâbî olanlarýgöz kırpma görmüyor musun? Allah onlarý bir ilim üzere dalâlette býrakmýþtýr ve kalplerini ve kalplerindeki semi (iþitme) hassasýný mühürlemiþ ve basarý (kalpteki görme hassasýgöz kırpmanýn üzerine gýþaveh adlý bir perde kýlmýþtýr (çekmiþtir). Onlarý Allah'tan sonra kim hidayete erdirir? Tezekkür etmezler mi?


5-"Hüvelleziy be'ase fiyl'ümmiyyiyne resûlen minhüm yetlû aleyhim âyâtihi ve yüzekkiyhim ve yü'allimühü mülkitâbe velhikmete ve in kânû min kablü lefiy dalâlin mübiyn." Cuma-2
O dur ki (Allah'týr ki) ümmilerin içinde onlardan resûller ba's eder, (hayatta getirin). (Ait olduklarý kavmin içindeki) insanlara, (onlarýn lisanýyla), Allah'ýn âyetlerini okusunlar diye, onlarýn (nefslerini) tezkiye etsinler diye, onlara kitap öðretsinler diye, onlara hikmet öðretsinler diye. Bu mürþidlere, bu resûllere tâbî olmadan evvel onlar apaçýk bir dalâlet içindeydiler.


6-"Lekad mennallahü alelmü'miniyne iz be'ase fiyhim resûlen min enfüsihim yetlû aleyhim âyâtihi ve yüzekkiyhim ve yü'allimühümülkitâbe velhikmeh, ve in kânû min kablü lefiy dalâlin mübiyn." Al-i Ýmran-164
And olsun ki mü'minler üzerine bir nimet olmak üzere kendi zamanlarýnda kendi içlerinde bir Resul bâ's ederiz, onlarýn aralarýnda onlara Allah'ýn âyetlerini tilavet eder, onlarý tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öðretir. Ondan evvel (o mürþide tâbî olmadan evvel) onlar açýk bir dalâlet içinde idiler...


7-"Ve men lâ yücib dâ'ýyallahi feleyse bimu'cizin fiyl'ardý ve leyse lehü min dûnihi evliyâ', ülâike fiy dalâlin mübiyn" Ahkâf-32
O Allah'ýn davetçilerine, Allah'a davet edenlere tâbî olmayanlara (sesleniyorum diyor Allahû Tealâ.) Onlar, Allah'ý yeryüzünde aciz býrakacaklarýný mý zannediyorlar? Oysa ki, onlarýn da Allah'tan baþka dostlarý yoktur. Onlar, (Allah'ýn davetçisine tâbî olmadýklarý için) apaçýk bir dalâlet içindedirler.


8-"Ve lekad be'asnâ fiy külli ümmetin resûlen eni'büdullahe vectenibûttâguût, feminhüm men hedallahü ve minhüm men hakkat aleyhiddalâleh..." Nahl-36
Biz bütün ümmetler içinde resûller ba's ederiz. Bu resûller (o kavimlerde yaþayan insanlarýgöz kırpma þeytana kul olmaktan kurtarýp, Allah'a kul ederler. Onlarýn bir kýsmý hidayete erdiler. (O resûllere tâbî olduklarý için) bir kýsmýnýn da üzerine dalâlet hak oldu. (O resûllere, mürþidlere tâbî olmadýklarý için).


9- "....Zâlike hüdallahi yehdiy bihi men yeþâ..." Zümer-23
Ýþte bu Allah'ýn hidayetidir ki, Allah bununla dilediklerini hidayete erdirir.
"...Ve men yudlilillâhü femâ lehü min hâd."

Kimi de dalâlette býrakýrsa o kiþi için bir Hidayetçi yoktur.


10-"Men yudlilillâhü felâ hâdiye leh, ve yezerühüm fiy tuðyânihim ya'mehûn."

Araf-186 Allah kimi dalâlette býrakýrsa o kiþi için bir hidayetçi yoktur. O kiþiyi Allah, isyaný içinde þaþkýn bir halde býrakýr.
Görülüyorki mürþidine ulaþamayan herkes dalalettedir. Neden dalalettedir? Çünkü ruhu vücudundan ayrýlmamýþtýr, Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþmamýþtýr. Ve ulaþmamýþsa Allah'a vasýl olmak üzere bu kiþinin ruhu yola çýkmamýþtýr. Yani bu kiþi hidayete adým atmamýþtýr. Bir kiþinin hidayete adým atmasý demek, hidayet Allah'a ulaþmak, ruhun Allah'a ulaþmasý olduðuna göre o kiþinin Allah'a doðru yola çýkmasý anlamýna geliyor. Eðer insanoðlu Allah'a doðru yola çýkmamýþsa ruhunu Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþtýrmamýþsa o zaman bu kiþi için hidayette olmak söz konusu deðildir. Sýrat-ý Müstakiym’in üzerinde de olmak söz konusu deðildir. Öyleyse bu kiþi tevhid akidesinin gerektirdiði tevhidin muhtevasý içinde deðildir. Fýrkalardan birine tâbîdir. Ama Sýrat-ý Müstakiym üzerinde deðildir. Öyleyse tevhid akidesinin sýnýrlarýnýn dýþýnda kalmýþ ve fýrkalara tâbî olmuþtur. Bu kiþi için kurtuluþ ümidi de normal þartlarda yoktur. Meðer ki Allahû Teâla onu af etmiþ ola. Biz bütün insanlarý Allahû Teâla'nýn affetmesini ve bütün insanlarý cennetine almasýný Allahû Teâla'dan dileriz ve tevhidin bütün insanlar için tahakkuk etmesini Allahû Teâla'dan dileriz. Öyleyse hepimiz mutlaka, ama mutlaka Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþmak mecburiyetinde olanlarýz. Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþmaksa gördünüz ki mürþide ulaþmadan gerçekleþemiyor

Mürþide ulaþamayan kiþiler dalalettedir" buyuruyor Allahû Teâla. Dalalette olurlarsa ne olur? Sadece iki grup âyet-i kerimeyle dalalette olanlarýn mutlaka cehenneme ulaþacaklarýný söyleyelim. Ýþte Araf-179’da Allahû Teâla buyuruyor:
"Ve lekad zere'na li cehenneme kesiyren minelcinni vel'insi lehüm kulubün lâ yefkahune biha ve lehum a'yunun lâ yubsirune biha ve lehüm azanün lâ yesmeune biha, ülâike kel'en'ami belhüm edall, ülâike humülgaafilûn."

Araf-179
Biz cehennemi insanlarýn ve cinlerin çoðu için yarattýk. Onlarýn kalpleri vardýr ama onunla fýkýh edemezler (idrak edemezler). (Kalplerinde) gözleri vardýr ama onunla göremezler. (Kalplerinde) kulaklarý vardýr. Ama onunla iþitemezler. Onlar hayvanlar gibi, hatta onlardan da daha çok dalâlettedirler. Onlar gafillerdir.
Öyleyse ne görüyoruz? Dalalette olan bu insanlarýn cehenneme gidecekleri kesin. Ýþte Nisa Suresinin 167,168,169. âyet-i kerimeleri:
"Ýnnelleziyne keferu ve saddu an sebiylillâhi, kad dallu dalalen ba'iyda. Innelleziyne keferu ve zalemu lem yekûnillâhü liyagfirelehüm. Ve lâ liyehdiyeküm tariykaâ, illâ tariyka cehenneme. Halidiyne fiyha ebeda."

Nisa-167,168,169
Onlar ki küfür üzeredirler, onlar insanlarý Allah'ýn yolundan, (Sýrat-ý Müstakiym’den) saptýranlardýr. Onlar uzak bir dalalet içindedir. Muhakkakki onlar küfür üzeredirler ve zalimdirler. Allah onlara asla maðfiret etmez, (günahlarýný sevaba çevirmez). Allah onlarý Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþtýrmaz. Allah onlarý sadece cehennem yoluna ulaþtýrýr. Orada ebedi kalacaklardýr.
Ýþte görüyorsunuz dalalette olan insanlar cehennem yoluna ulaþacaklar. Cehenneme gidecek olan insanlar. Bu insanlar Allah'ýn yolundan baþkalarýný saptýranlar. Kendileri Allah'ýn yolunda olsalardý ne yapacaklardý? Baþka insanlarý da Allah'ýn yoluna davet edeceklerdi. Kendileri Allah'ýn yolunda deðiller, Sýrat-ý Müstakiym üzerinde deðiller, baþkalarýný da Allah'ýn yolundan uzaklaþtýrmaya çalýþýyorlar.

O istikametteki bir gayretin sahipleri. Ýþte bunlar bu insanlar ne yazýk ki Allahû Teala’nýn indinde hedeflerine ulaþmalarý mümkün görülmeyen insanlar, dalalette olan insanlar, Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþamamýþ olan insanlar, Sýrat-ý Müstakiym’in dýþýnda kalan, sýrat-ý cehim üzerinde bulunan insanlar. Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþmak asýldýr. Ýþte bunlar Allah' Teala'nýn yolundan saptýranlardýr. Dalalette olanlardýr. Dalalette olanlarýnsa Sýrat-ý Müstakiym’e ulaþmasýnýn mümkün olmadýðýný söylüyor Allahû Teala. Sýrat-ý Müstakiym’in üzerinde bulunmayanlar ise tevhidin dýþýnda kalanlardýr, birliði bu istikamette ne yazýk ki bozanlardýr
Gönderen: 05.12.2005 - 04:30
Bu Mesaji Bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diger mesajlarini ara tarıkyılmaz72 üyenin Profiline bak tarıkyılmaz72 üyeye özel mesaj gönder tarıkyılmaz72 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
..
163 Mesaj -
94 KÝÞÝ BAKMIÞ ÇOK MUTLUYUM ALLAH RAZI OLSUN SÝZLERÝ ÇOOK SEVÝYORUMsevinçli
Gönderen: 17.12.2005 - 18:46
Bu Mesaji Bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diger mesajlarini ara tarıkyılmaz72 üyenin Profiline bak tarıkyılmaz72 üyeye özel mesaj gönder tarıkyılmaz72 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
KARDEŞİM
2687 Mesaj -
MÜRÞÝDE BAÐLANMAYAN DELALETTEDÝR..BANA MÜRÞÝDÝNÝ SÖYLERMESÝN..BÝLELÝM
Gönderen: 19.12.2005 - 20:22
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
..
163 Mesaj -
SAYIN ÖLÜM KARDEÞ MÜRÞÝDÝN VASIFLARI VARDIR VE ALLAH TAYÝN EDER BÝZLERE DÜÞEN HACET NAMAZI ÝLE ALLAH DAN SORUP ÖÐRENMEKDÝR HACET NAMAZI YOKDUR DÝYORSAN AÇIKLAMASINI YAPAYIM MÜRÞÝD YOK DÝYORSAN 10 TANE AYET SUNDUM BENÝM MÜRÞÝDÝM BENÝ ÝLGÝLENDÝRÝR MÜRÞÝD SEVGÝSÝNÝ VEREN DE ALLAH DIR
A- KUR'ÂN'I KERIM'E GöRE ULÛL'ELBAB KAVRAMI


Efendimiz'den ögrendigimiz gibi ulûl'elbab: Bes duyu organiyla algilanamayan ve fizik ötesine ait olan, gaybe müteallik sirlari alabilen, sir hazinelerinin sahibi olan kisilerdir. Nefslerini Allah'a teslim eden, ulûl'elbab olanlar, 7 özelligin sahibidirler:

1. özellik: Ulûl'elbab olan herkes daimî zikre ulasmistir.

2. özellik: Kalpteki 19 tane afetin yerine faziletler yerlesmistir.

3. özellik: Allah kalp gözlerini açmistir.

4. özellik: Allah kalp kulaklarini açmistir.

4 tane vasif sartina ilâveten 3 tane de sonuç sartini eklememiz lâzim.

5. özellik: Ulûl'elbab olan kullar hayrin sahibidirler. çünkü devamli Allah'i zikrediyorlar. Daimî zikirde olan herkes 1'e 700 kat Allah'tan derecat alir.

6. özellik: Ehl-i hüküm ya da ehl-i hikmettirler. Herhangibir anlasmazlik noktasinda hakem tayin edilmislerse mutlaka Allah'in emriyle adaleti yerine getirenlerdir. Allah'in hükmünü icra edenlerdir. Ehl-i hikmettirler, Kur'ân-i Kerim'de hangi âyet-i kerimeye baksalar ya âyetin kendisinden veya bir ileri ve gerisine bakmak suretiyle o âyetin hangi seviyeye ait oldugunu bilirler. Ehl-i tezekkürdürler.

7. özellik: Allah'tan sorarak ögrenme imkâninin sahibi olan kisilerdir.

Bu saydigimiz 7 tane özellikle (4 tanesi vasif sarti, 3 tanesi sonuç sartidir) beraber ulûl'elbab olan kullarin kalpleri 7 kademede müzeyyen olmustur.

Simdi bu özellikleri ispat eden âyetlere bir bir beraber bakalim:

Allahû Tealâ, buyuruyor ki:


3/AL-I IMRAN-190: Inne fî halkis semâvâti vel ardi vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb(ulîl elbâbi).

Hiç süphesiz; göklerin ve yerin yaratilisinda, gece ile gündüzün birbiri ardinca gelisinde, elbette ulûl'elbab için nice deliller vardir.

3/AL-I IMRAN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kiyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkis semâvâti vel ard(ardi), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtilâaglabâtilan), subhâneke fekinâ azâben nâr(nâri).

O (Ulûl'elbab) ki; (lübblerin, Allah'in sir hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah'i zikrederler. Göklerin ve yerin yaratilisi hakkinda tefekkür ederler. (Ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen, bunlari bâtil olarak (bosuna) yaratmadin. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, atesin azabindan koru."


Bir insan ya ayaktadir ya oturuyor vaziyettedir veya geceleyin yataginda yan üstü yatiyordur. Bir dördüncü hal hiç kimse için mevcut degildir. 24 saatlik zaman dilimi içerisinde ulûl'elbab olan kullar, üç halin üçünde de devamli olarak kalp zikriyle Allah'i zikretmektedirler. Bunun kalp zikri oldugunu nereden anliyoruz? Uykudayken hiç kimsenin baska bir türlü zikir yapmasi mümkün degil. Peygamber Efendimiz (S.A.V), hadîs-i serifinde söyle buyuruyor: " Benim gözlerim uyur, ama kalbim uyumaz. " Bu hadîs bize Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'in uykudayken kalp zikri halinde oldugunu söylüyor.

Yine Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir baska hadîsinde " Âlimin uykusu cahilin ibadetinden iyidir. " buyuruyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in hadîs-i seriflerinde "âlim" diye vasiflandirdigi daimî zikrin sahibi olan kisilerdir. Nitekim bir baska hadîs-i serifinde " Hikmet sahibi âlimler, fikih açisindan nebîler gibidir. " buyuruyor. öyleyse Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'in "âlim" diye vasiflandirdigi kisiler daimî zikrin sahibi olan insanlardir. Gerçekten öyle mi? Allahû Tealâ, Bakara Suresinin 269. âyet-i kerimesinde söyle buyuruyor:


2/BAKARA-269: Yu'til hikmete men yesâu, ve men yu'tel hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâaglakesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).

(Allah) HIKMET'i diledigine verir. Kime hikmet verilmisse andolsun ki; ona çok hayir verilmistir. Bunu da ancak ulûl' elbab tezekkür edebilir.

öyleyse ulûl'elbab olan kisiler ayni zamanda hikmet sahibi olanlardir . Allahû Tealâ'nin kendilerine hikmet verdigi kisiler, mutlaka daimî zikrin sahipleridir.

Hikmet sahibi olmak ne saglar?

Diger insanlardan ayricaligi nedir?

Farkli olan özelligi nedir? Allahû Tealâ, söyle buyuruyor:

3/AL-I IMRAN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu mutesâbihât(mutesâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ tesâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te'vîlih(te'vîlihi), ve mâ ya'lemu te'vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi)."

O (Allah) ki; Kitab'i, sana O indirdi. O'ndan bir kismi muhkem (mânâsi açik, yorum götürmez, süphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar, (Levhi Mahfuz'daki) ümmülkitapta (yer alan açik ve kesin âyetler)dir. Digerleri ise mütesabih (mânâsi kapali, açiklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde egrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çikarmak ve (kendi yararina uygun) tevîlde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab')in mütesabih olan kismina uyarlar. Halbuki onlarin tevîlini, kimse bilmez ancak Allah bilir. Ilimde derinlesmis olan RASIHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki: "O'na îmân ettik, hepsi de Rabbimiz katindan (indirilme)dir." Bunu kimse tezekkür edemez ancak ulûl'elbab tezekkür edebilir.

Muhterem okuyucular, bu âyet-i kerimede 3 grup insan ifade ediliyor. Bunlardan 1. grup; kalbinde zeyg olanlar . Allah tarafindan yetkili kilinmadiklari halde Kur'ân-i Kerim âyetlerini kendi zanlarina göre tevil ederek insanlari hidayetten men edenler. Günümüzde Kur'ân'daki Islâm'i yasayan atese çagiran dîn adamlari bu sinifin içine giriyor. Ilimde köklesmis olan " rasihun " ise Kur'ân-i Kerim'in muhkem ve mütesabih âyetlerine inanan, hepsi Allah'tandir diyen ama mütesabih ayetleri tezekkür edemeyenlerdir. Kur'ân-i Kerim âyetlerini tezekkür edebilen, açiklama yetkisine sahip olan ise " ulûl'elbab "tir .


Yüce Rabbimiz buyuruyor:

15/HICR-9: Innâ nahnu nezzelnez zikre ve innâ lehu le hâfizûn(hâfizûne).
Muhakkak ki; zikri (Kur'ân-i Kerim'i) Biz indirdik. O'nun koruyuculari (da) mutlaka Biziz.

21/ENBIYA-7: Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes'elû ehlez zikri in kuntum lâ ta'lemûn(ta'lemûne).
Ve senden önce, vahyettigimiz rical (erkekler) den baskasini göndermedik. Eger bilmiyorsaniz, zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine) sorun.


Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz'in ahir zamanda gelecegini bize müjdeledigi ve "ümmetimin en hayirlisi" diye buyurdugu Mehdi (A.S)'in Devrin Imami oldugu ahir zamanda Hidayet çagi'ndayiz.

Allahû Tealâ, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz'e ve diger bütün peygamberlere su mesaji veriyor.

3/AL-I IMRAN-81: Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu'minunne bihî ve le tensurunneh(tensurunnehu), kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum isrî, kâlû akrarnâ, kâle feshedû ve ene meakum mines sâhidîn(sâhidîne).

Hani o zaman ki; Allah, peygamberlerin (nebîlerin) MISAK'ini (yeminini) almisti: "Andolsun ki; size Kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunani (Allah'in sizlere verdigi kitaplari) tasdik eden Resûl gelince, O'na mutlaka îmân edecek ve O'na mutlaka yardim edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi ve bu agir ahdimi üzerinize aldiniz mi?" "Ikrar ettik." dediler. "öyle ise sahit olun. Ben de sizinle beraber sahitlerdenim." buyurdu.

Allahû Tealâ, nebîlerden "size kitap ve hikmet verdim" diye misak aliyor.

öyleyse kitabi, hikmetten ayirmak mümkün degildir. Kitap, ancak hikmetle anlasilir . Hikmet sahiplerinin de daimî zikre ulasan, ulûl'elbab olan kullar oldugunu âyetlerin neticesinden kesinlikle anliyoruz.

O zaman demek ki, Kur'ân-i Kerim'i bizlere kim ögretebilir? Hikmet sahibi olan kisiler.

14 asir evvel Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz hikmet sahibi miydi? Evet!

Nitekim, Bakara Suresinin 151. âyet-i kerimesinde, Allahû Tealâ sahâbeye söyle hitap ediyor:

2/BAKARA-151: Kemâ erselnâ fîkum resûlen minkum yetlû aleykum âyâtinâ ve yuzekkîkum ve yuallimukumul kitâbe vel hikmete ve yuallimukum mâ lem tekûnû ta'lemûn(ta'lemûne).

Nitekim size içinizde (görev yapmak üzere) sizden bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki; âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup açiklasin) ve sizi (nefsinizi) tezkiye etsin, size Kitab ve hikmet ögretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediginiz seyleri ögretsin.


Insanla Allah arasinda tedrici basamaklar olarak Allah'in dizayn ettigi 28 basamaklik Islâm merdiveni vardir. Bu 28 basamaklik (kemalât basamaklari) Islâm merdiveninin, 26., 27. ve 28. basamaginin 4. kademesine kadar olan bölüm hikmet basamaklarini olusturur. Iste Allahû Tealâ'nin kendisine hikmet verdigi Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz, 14 asir evvel, 23 senelik bir zaman dilimi içerisinde Allah'a ulasmayi dileyen sahâbeye, nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yaptirarak bütün bu kemalât basamaklarina yükseltmis; 26. basamakta daimî zikre ulasan sahâbeye, 27. basamakta ihlâsa ulasan sahâbeye ve 28. basamagin 4. kademesine ulasan sahâbeye hikmeti ögretmistir.

Her devirde kavim resûlleri arasindan seçilen devrin imami, Resûlallah'in biricik varisidir:



3/AL-I IMRAN-179: Mâ kânallâhu li yezerel mu'minîne alâ mâ entum aleyhi hattâ yemîzel habîse minet tayyib(tayyibi), ve mâ kânallâhu li yutliakum alel gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihî men yesâu fe âminû billâhi ve rusulih(rusulihîgöz kırpma, ve in tu'minû ve tettekû fe lekum ecrun azîm(azîmun).
Allah mü'minleri; pisi, temizden ayirincaya kadar, su üzerinde bulunduklari hâl üzere birakacak degildir. Allah sizi gayb üzerine (gaybten) haberdar edecek de degildir. Fakat Allah, resûllerinden diledigi kimseyi seçer, (gaybi ona, o resûlüne bildirir). O halde, Allah'a ve O'nun resûllerine îmân edin. Ve eger îmân eder ve takva sahibi olursaniz, o zaman sizin için ECRUN AZîM (büyük mükâfat) var.

Yüce Rabbimiz, devrin imami tasarruf rizasinin sahibi Resûl'üne gaybi bildiriyor. Hidayet çagi'nda Devrin Imami Mehdi Resûl, en üst seviyede hikmet sahibi ulûl'elbab olan ehli zikirdendir. Hz Muhammed (S.A.V) Efendimiz, bir hadîsinde "Cehaletten kurtulmanin yolu zikir ehline sormaktir." buyuruyor.

Hanif dostlardaki kardeslerimiz, cehaletten kurtulmak için ehli zikir olan Mehdi (A.S)'a sormak yerine kendi dînlerini Allah'a ögretmeye çalisiyorlar:

49/HUCURAT-16: Kul etualli mûnallâhe bi dînikum vallâhu ya'lemu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardi), vallâhu bi kulli sey'in alîm(alîmun).
De ki: "Siz Allah'a dîninizi mi ögreteceksiniz? Oysa Allah, göklerde ve yerde olanlari bilir. Allah, herseyi bilendir."

49/HUCURAT-17: Yemunnûne aleyke en eslemû kul lâ temunnû aleyye islâmekum, belillâhu yemunnu aleykum en hedâkum lil îmâni in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
Islam dairesine girdiler diye sana minnet etmektedirler. De ki: "Islam dairesine girmeyi bana karsi minnet (konusu) etmeyin. Tam tersine, sizi îmâna yönelttigi için(Allah'a ulasmaya davet ettigi için) Allah size minnet etmektedir. Eger dogru sözlüler iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir.)"


Simdi ulûl'elbab kavraminin geçtigi âyetlere bir bir beraber bakalim:

2/BAKARA-179: Ve lekum fîl kisâsi hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn(tettekûne).

Ey ulûl'elbab! Kisasta sizin için hayat vardir. Böylece (umulur ki); siz, takva sahibi olursunuz.

Kur'ân'daki Islâm, Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'in sünneti 7 safha 4 teslimden olusur:

• Allah'a ulasmayi dilemek

• Allahû Tealâ'nin tayin ettigi mürside ulasmak

• Ruhu Allah'a teslim etmek

• Fizik vücudu Allah'a teslim etmek

• Nefsi Allah'a teslim etmek (ulûl'elbab olmak)

• Ihlâsa, irsada ulasmak

• Iradeyi Allah'a teslim etmektir.

28 basamaklik Islâm merdiveni boyunca 7 safha 4 teslim muhtevasi içerisinde Kur'ân-i Kerim'in temel kavramlari sekilleniyor. Bu temel kavramlardan bir tanesi de takvadir. Bu âyet-i kerimedeki (Bakara-179) takva kelimesine, her ne kadar geleneksel Islâm tatbikatini yasayan insanlar "Allah'tan korkmak, Allah'tan sakinmak" diye sadece lügat anlami vermislerse de gerçekte böyle degildir. 7 safha 4 teslim boyunca takvanin da 7 safhasi vardir:

• Allah'a ulasmayi dileme takvasi

• Mürside tâbî olma takvasi

• Ruhu Allah'a teslim etme takvasi (evvab takva)

• Muhsinler takvasi (fizik vücudu Allah'a teslim etmek)

• Ulûl'elbab takvasi (nefsi Allah'a teslim etmek)

• Ihlâs takvasi (irsada ulasmak)

• Bihakkin takva (iradeyi Allah'a teslim etmek)

O zaman bu âyet-i kerimede geçen takva acaba hangi safhadaki takvadir? Eger bu âyette "Kisasta sizin için hayat vardir ey ulûl'elbab" diyorsa, o zaman burada daimî zikre ulasan, nefsini Allah'a teslim eden ulûl'elbabtan bahsedilmektedir. Ama ulûl'elbaba hitap ederek " leallekum tettekûn" demekle "bir sonraki ihlâs takvasina, irsad takvasina ulasirsiniz." denmek isteniyor.

Neden Allahû Tealâ, bu âyette "Kisasta sizin için hayat vardir." buyuruyor? Iki anlamiyla açiklayabiliriz.

1. anlam : Ulûl'elbab olan kullarin ehl-i hüküm ve ehl-i hikmet oluslariydi. Ehl-i hüküm olmalari ne demektir? Herhangibir anlasmazlik söz konusu oldugu zaman o anlasmazligin çözümünü Allah'in hükümleriyle hükmetmek suretiyle çözmektir. Diyelim ki biri digerini öldürmüstür. Ve kadi mevkiinde olan hakimin huzuruna bu olay getirilmistir. Kur'ân-i Kerim'de kisas emredilmektedir. Ama bu hükmü insanlar kendi kendilerine veremezler. Bu hükmü ancak Allahû Tealâ'nin hüküm makaminda vazifeli kildigi ulûl'elbab olan kulun emri infaz etmesi, emri teblig etmesi gerekir ki, Allahû Tealâ ulûl'elbaba "kisasta sizin için hayir vardir" buyuruyor. Yani anlasmazliklarin çözümlenmesi, hukukî davalarin çözülmesinin onlara verdigini belirtmek için hayat oldugunu ifade ediyor.

2. anlam : Bir baska açidan olaya baktigimiz zaman, daimî zikre ulasmayan herkes için zikirsiz geçen her saniye seytanin zikre mani oldugu, zikri bize unutturdugu bir zamani ifade eder. Iste nefse karsi cihadla, sonuçta mürsidin himmeti, Allah'in yardimiyla daimî zikre ulasan bu insan devamli olarak Allahû Tealâ'yi zikrettigi için, daha evvelki devrede seytana kisas yapmaktadirlar. Daha evvel seytan onlara zikri nasil unutturuyorsa daimî zikirde artik zikri unutturmasi mümkün degil. Bu noktada seytanin ulûl'elbabla olan her iliskisinde seytan maglup olmaya mahkûmdur. çünkü kisi daimî zikirdedir. Daimî zikirdeyken olan her olayda seytan maglup, daimî zikirde olan kisi gâlip olacaktir. Iste bu noktada da bir nevi buradaki kisas seytana karsi gerçeklestirilen bir kisastir.

Ulûl'elbab kavraminin geçtigi bir baska âyet-i kerime Bakara Suresinin 197. âyet-i kerimesidir:

2/BAKARA-197: El haccu eshurun ma'lûmât(ma'lûmâtun), fe men farada fîhinnel hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fîl hacc(hacci), ve mâ tef'alû min hayrin ya'lemhullâh(ya'lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayraz zâdit takvâ, vettekûni yâ ulîl elbâb(elbâbi).

Hac, bilinen aylardir. Iste kim (o aylarda ihrama girerek) hacci (kendine) farz edinirse artik (bilsin ki); hacda kadina yaklasmak (ve benzeri davranislar) fasiklik (günaha sapmak) cedellesmek (sürtüsmek, kavga etmek) yoktur. Siz hayir'dan ne yaparsaniz Allah onu bilir. (Salih amellerle) aziklanin. Hiç süphesiz azigin hayirlisi takva sahibi olmaktir. Ve ey ulûl'elbâb! Bana (karsi) takva sahibi olun.


Buradaki takva, 26. basamakta nefsin Allah'a teslim oldugu takva kademesini (ulûl'elbab takvasi) ifade ediyor. Yani bu 5. safhadaki takvadir. Burada kisi nefsini Allah'a teslim etmistir. Daimî zikirdedir. Ve devamli olarak hayir islemektedir. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in gögsüne isaret ederek üç kere takva buradadir demesi bunun isaretidir:

12/YUSUF-111: Lekad kâne fî kasasihim ibretun li ûlîl elbâb(elbâbi), mâ kâne hadîsen yufterâ ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîle kulli sey'in ve huden ve rahmeten li kavmin yu'minûn(yu'minûne).

Andolsun ki; onlarin kissalarinda ulûl'elbab (sir sahipleri) için bir ibret vardir. Uydurulan bir söz degildir ve lâkin onlarin ellerindekini tasdik eder ve herseyi ayri ayri açiklar. Mü'min kavim için bir hidayet ve rahmettir.

13/RAD-19: E fe men ya'lemu ennemâ unzile ileyke min rabbikel hakku ke men huve a'mâ, innemâ yetezekkeru ûlul elbâb(elbâbi).

öyleyse sana Rabbinden indirilenin hak oldugunu bilen kimse, âmâ olan (görmeyen) kimse gibi midir? Fakat ulûl'elbab (Allah'in sirlarinin ve daimî zikrin sahipleri), tezekkür eder.


Insanla Allah arasinda Allah'in dizayn ettigi 28 basamaklik Islâm merdiveninin 2. basamaginda seçilmeyenler ve seçilenler diye insanlar 2 gruba ayrilirlar. Sonra Allah tarafindan seçilenler musîbetlerle imtihan edilirler. 3. basamakta Allah'a ulasmayi dileyenler, bilenlerdir. Allah'a ulasmayi dilemeyenler de, dilemedikleri için Allahû Tealâ tarafindan hassalarina engeller konulanlardir. Hassalarindaki engeller sebebiyle onlar, sagir, kör ve dilsizdirler. Allah'a ulasmayi dileyen bilenlerle, ulasmayi dilemeyen bilmeyenleri ulûl'elbab biliyor:


38/SAD-29: Kitâbun enzelnâhu ileyke mubârekun li yeddebberû âyâtihî ve li yetezekkere ûlul elbâb(elbâbi).

Bu mübarek kitabi sana indirdik ki âyetleri ile tedbir etsinler (alsinlar) ve ulûl'elbab tezekkür etsin diye.

öyleyse kitabi yasamasi gereken, ögrenen insanlar var, bir de bu kitabi açiklamasi gereken, ögreten, tezekkür eden ulûl'elbab var. Allahû Tealâ bu âyet-i kerimede bunu kesinlikle açikliyor.

Resûllerin, nebîlerin hepsi vehbî olarak resûllük veya nebîlik makamina getirilen ögretenlerdir. çünkü Allahû Tealâ, Kasas Suresinin 68. âyet-i kerimesinde söyle buyuruyor:

28/KASAS-68: Ve rabbuke yahluku mâ yesâu ve yahtâr(yahtâru), mâ kâne lehumul hiyarat(hiyaratu), subhânallâhi ve teâlâ ammâ yusrikûn(yusrikûne).

Rabbin diledigini yaratir ve seçer. Ve seçim hakki onlara ait degildir. Allah Sübhan'dir (münezzehtir) ve (onlarin) sirk kostuklari seylerden yücedir.

Allahû Tealâ, Sad Suresinin 43. âyet-i kerimesinde Hz. Eyüp (A.S)'dan bahsediyor:



38/SAD-43: Ve vehebnâ lehû ehlehu ve mislehum me'ahum rahmeten minnâ ve zikrâ li ûlîl elbâb(elbâbi).

Bizden bir rahmet ve ulûl'elbaba zikir olarak, ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha bagisladik.

Allah, yaratiyor, seçiyor, iradelerini teslim aliyor. Bütün resûller için, bütün nebîler için olay budur. Allahû Tealâ'nin vehbî olarak risalet makamina getirdigi kisilerin hepsi için geçerli olan kanun, Kasas-68'de ifade edilen kanundur. Onlar Allah tarafindan yaradilistan seçiliyorlar ve Allah iradelerini teslim aliyor. Artik onlarin kendi iradeleri söz konusu degildir. Tamamiyle Ilâhi Irade'ye baglidirlar. Allahû Tealâ, Eyüp (A.S)'a da birçok imtihanlar veriyor. Ama o sadece Allah'in söylettigini söylüyor, yaptirdigini yapiyor. çünkü tasarrufta. Malini, evlâd-i iyalini kaybetmesine ragmen, imtihanin bitiminden sonra, o gerekli sabr-i cemili gösteren Eyüp (A.S)'a Allahû Tealâ rahmetinden kat kat veriyor ve "Bu olayda ulûl'elbab için ögüt vardir." buyuruyor:


39/ZUMER-9: Em men huve kânitun ânâel leyli sâciden ve kâimen yahzerul âhirete ve yercû rahmete rabbih(rabbihi), kul hel yestevîllezîne ya'lemûne vellezîne lâ ya'lemûn(ya'lemûne), innemâ yetezekkeru ulûl elbâb(elbâbi).

Gece boyunca secde ederek ve kiyamda (ayakta) durarak kanitin olan, ahiretten çekinen (korkan) ve Rabbinin rahmetini dileyen mi? De ki: "aglaHiçgöz kırpma bilenle bilmeyen bir olur mu? Ancak ulûl'elbab (daimî zikir sahipleri) tezekkür eder."


Rad Suresinin 19. âyet-i kerimesinde bilenlerin Allah'a ulasmayi dileyenler, bilmeyenlerin de Allah'a ulasmayi dilemeyenler oldugunu ifade etmistik. Ama âyetleri açiklayan, tezekkür edebilen kimdir? Ulûl'elbab olan kullardir. Allahû Tealâ, bunu bu sekilde açikliyor.

Allahû Tealâ, Musa (A.S)'a kitap verdigini ve bunu benî Israil'e miras biraktigini ifade ediyor:


40/MU'MIN-53: Ve lekad âteynâ mûsel hudâ ve evresnâ benî isrâîlel kitâb(kitâbe).

Ve andolsun ki Musa'ya hidayet verdik. Ve benî Israil'i, kitaba varis kildik.

40/MU'MIN-54: Huden ve zikrâ li ulîl elbâb(elbâbi).

Ulûl'elbab için hidayet ve zikir olarak.

Talak Suresinin 10. âyet-i kerimesinde diyor ki:


65/TALÂK-10: E addallâhu lehum azâben sedîden fettekûllâhe yâ ulîl elbâb(elbâbi), ellezîne âmenû, kad enzelallâhu ileykum zikrâaglazikren).
Allah, onlar için siddetli bir azap hazirlamistir. öyleyse ey ulul elbab Allah'a karsi takva sahibi olun . Dogrusu Allah, size bir zikir (ögüt veren Kur'ân) indirmistir.

Bu 6. safhadaki âmenû olmadir. çünkü Kur'ân'i açiklayan ulûl'elbab için Kur'ân bir hidayet rehberidir .

Allahû Tealâ herseyden evvel zikri farz kilmistir:

73/MUZEMMIL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâaglatebtîlen).

Rabbinin (Allah'in) ismiyle zikret ve herseyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulas, vasil ol).


Bu zikirle, nefsin tezkiye olmasi, ruhun da 7 gök kati yükselerek varliklar âleminin son noktasi Sidretül Münteha'ya yükseldikten sonra Yokluk'ta Allah'in Zat'ina ulasmasi ifade ediliyor. Bu, ruhun Allah'a teslimidir.

Ahzab Suresinin 41. âyet-i kerimesinde de çok zikirle fizik vücudun Allah'a teslimi açiklaniyor:


33/AHZAB-41: Yâ eyyuhellezîne âmenûzkûrullâhe zikren kesîrâaglakesîran).

Ey âmenû olanlar! Allah'i çok zikirle (günün yarisindan fazla) zikredin.

Ve Allahû Tealâ daimî zikri de farz kilmis:

4/NISA-103: Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kiyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma'nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alel mu'minîne kitâben mevkûtâaglamevkûten).

Namazi bitirdiginizde; ayaktayken, otururken ve yan üzeriyken (yan üstü yatarken) Allah'i hep zikredin! Güvenlige kavustugunuzda namazi erkâniyla kilin. çünkü; namaz, mü'minlerin üzerine, vakitleri belirlenmis bir farz olmustur.

Iste 3 halin üçünde de Allah'i zikreden ulûl'elbab ve sahâbenin hepsinin daimî zikre ulastigini Allahû Tealâ, Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesinde açikliyor:


39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).

Onlar, sözü isitirler böylece onun ahsen olanina tâbî olurlar. Iste onlar, Allah'in hidayete erdirdikleridir. Ve iste onlar, onlar ulûl'elbab tir (daimî zikrin sahipleri).

5/MAIDE-100: Kul lâ yestevîl habîsu vet tayyibu ve lev a'cebeke kesretul habîs(habîsi), fettekullâhe yâ ulîl elbâbi leallekum tuflihûn(tuflihûne).

De ki: "Habîsin çoklugu (haram, murdar ve fesadin, vs.) senin hosuna gitse bile, habis ile tayyib (helâl, temiz ve güzel) bir degildir. Ey ulûl'elbâb! Allah'a karsi takva sahibi olun. Umulur ki; siz felâha erersiniz."

öyleyse Kur'ân-i Kerim'de ulûl'elbab kavraminin geçtigi 16 tane âyet-i kerime bizi kesin bir sonuca ulastiriyor ki; ulûl'elbab evvel emirde nefsini Allah'a teslim eden, daha sonra ihlâsa ulasan ve daha sonra salâhtaki kullardir. Her 3 kademedekiler için de Allahû Tealâ ulûl'elbab kavramini kullanmaktadir.

Hakikat bu iken meseleyi çarpitan bu sevgili kardeslerimiz bu söyledigimiz 16 tane âyet-i kerimede geçen ulûl'elbab kavramini ele almamislar. Sadece kendi hevalarina tâbî olmak suretiyle Efendi Hazretleri'nin söyledigi hakikatleri çürütmek amaciyla Bakara Suresinin 178 ve 179. âyet-i kerimelerini ele almislar:


2/BAKARA-178: Yâ eyyuhellezîne âmenû kutibe aleykumul kisâsu fîl katlâ el hurru bil hurri vel abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ fe men ufiye lehu min ahîhi sey'un fettibâun bil ma'rûfi ve edâun ileyhi bi ihsân(ihsânin), zâlike tahfîfun min rabbikum ve rahmeh(rahmetun), fe meni'tedâ ba'de zâlike fe lehu azâbun elîm(elîmun).

Ey îmân edenler! Katl (öldürülme) halinde kisas üzerinize yazildi (size farz kilindi). Hüre hür, köleye köle, disiye disi (kisas olunur), fakat kim (öldürülmüs olanin) kardesinden (kardesi tarafindan) affolunursa (bagislanirsa) (kisas düser). O zaman (affedenin) örfe tâbî olup gerekeni yapmasi ve uygun bir diyet istemesi, affedilenin de ihsanla onu ödemesi gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Kim de bu (anlasma)dan sonra haddi asarsa (saldiriya kalkarsa) artik onun için elîm bir azap vardir.

2/BAKARA-179: Ve lekum fîl kisâsi hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn(tettekûne).

Ey ulûl'elbab! Kisasta sizin için hayat vardir. Böylece (umulur ki); siz, takva sahibi olursunuz.

178. âyet-i kerimede ulûl'elbab geçmiyor. Ama özellikle Bakara-179'u ele almislar. Burada neden kisasta ulûl'elbab için hayat vardir, deniyor? çünkü ulûl'elbabin hakem tayin edilmesi halinde, Allah adina hüküm vermek üzere Allah'in onlari vazifeli kilmasi sebebiyle Allahû Tealâ bu sekilde hitap ediyor. Yani adaletin gerçeklesmesinde Allahû Tealâ, ulûl'elbab olan kullarini vazifeli kiliyor. A'raf Suresinin 159. âyet-i kerimesinde söyle buyuruyor:


7/A'RAF-159: Ve min kavmi mûsâ ummetun yehdûne bil hakki ve bihî ya'dilûn(ya'dilûne).

Ve Musa (A.S)'in kavminden bir ümmet vardir. Hakk'a hidayet ederler (hidayete ulastirirlar).

Ve onunla (hak ile) adaletle hükmederler.


Adaleti gerçeklestiren hakim, kadi mevkiinde olan, elbette Allah'in hükümleriyle bunu yapacaktir. Allahû Tealâ da Bakara-179'da bunu ifade ediyor. öyleyse ulûl'elbab kavrami için, bizim Kur'ân-i Kerim âyetlerine göre söyleyecegimiz dizayn bunlardir.



B- HZ. MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V) EFENDIMIZ'IN HADîSLERINE GöRE ULÛL'ELBAB KAVRAMI



Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz hadîs-i serifinde söyle buyuruyor:

"Size iki tane emanet birakiyorum. Bunlardan bir tanesi Allah'in kitabi, digeri de ehl-i beytimdir. Bunlara sarildiginiz taktirde asla sapitmazsiniz."

Allah'in Kitabi'nin Kur'ân-i Kerim oldugunu biliyoruz. O zaman ehl-i beyt kimdir? Allahû Tealâ, Ahzab Suresinin 33. âyet-i kerimesinde (33. Surenin 33. âyet-i kerimesinde) ehl-i beytin vasfini vererek kim olduguna isaret ediyor:


33/AHZAB-33: Ve karne fî buyûtikunne ve lâ teberrecne teberrucel câhiliyyetil ûlâ ve ekimnes salâte ve âtînez zekâte ve ati'nallâhe ve resûleh(resûlehu), innemâ yurîdullâhu li yuzhibe ankumur ricse ehlel beyti ve yutahhirekum tathîrâaglatathîran).

Ve evlerinizde karar kilin (oturun). Evvelki cahiliyye zamaninin açilmasi gibi (ziynetlerinizi) açmayin. Namazi ikame edin ve zekâti verin. Allah ve O'nun Resûl'üne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sadece sizden günahlari gidermek ve sizi tertemiz temizlemek istiyor.


Allah, seytanin ricsini ehl-i beytten gidermek ve onlari tertemiz kilmak istiyorsa; belli ki ehl-i beyt, Allah tarafindan korunan kisilerdir:


22/HAC-52: Ve mâ erselnâ min kablike min resûlin ve lâ nebiyyin illâ izâ temennâ elkas seytânu fî umniyyetih(umniyyetihîgöz kırpma, fe yensehullâhu mâ yulkis seytânu summe yuhkimullâhu âyâtih(âyâtihîgöz kırpma, vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).

Senden önce gönderdigimiz (hiçgöz kırpmabir resûl ve nebî yoktur ki; (bir sey) temenni ettigi (diledigi) zaman seytan, onun temenni ettigi seye, (yalan) ilka etmemis (ulastirmamis) olsun. Fakat Allah, seytanin ilka ettigi seyi nesheder (kaldirir, yok eder). Sonra Allah, âyetlerini muhkem kilar (saglamlastirir). Ve Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir (ilim ve hikmet sahibidir).


Allahû Tealâ seytanin ilkalarini kimden siliyor? Nebîlerden siliyor, resûllerden siliyor. Ancak Ahzab-33'e göre ehl-i beytten de siliyor. O zaman buradaki ehl-i beyt Resûlullah (S.A.V) Efendimiz'in soyundan gelen her devirdeki devrin imamlaridir. Allahû Tealâ 12 tane imamdan bahsediyor. Bu âyet-i kerimelerin isiginda imamlarin da seytana karsi korundugunu Allahû Tealâ kesinlikle ispat ediyor.

öyleyse kitap vardir ve kitabin ögretilmesi ve kitabin yasatilmasi istikametinde Allah'in korumasi altinda olan ehl-i beyt, bir baska deyimle hikmet sahibi ulûl'elbab vardir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir baska hadîs-i serifinde söyle buyuruyor:

"Size iki tane emanet birakiyorum. Biri Allah'in Kitabi, digeri de benim sünnetim. Sarildiginiz taktirde asla sapitmazsiniz."



Allah'in Kitabi burada yine 1. kaynak olarak ele aliniyor. Ikincisi de sünnet. Sünneti yasayan kimdir? Sünneti yasayan sahâbedir. Allahû Tealâ'nin ehl-i beytidir. Sünnet, Kur'ân'daki Islâm'i yasamanin ta kendisidir. Kur'ân'daki Islâm 7 safha 4 teslimden olusur. 14 asir evvel sünneti yasayan sahâbe 7 safha ve 4 teslimi bir bütün olarak yasamistir. Sahâbenin hepsi Zumer-17'ye göre Allah'a ulasmayi dilediler. Seytana kul olmaktan kurtuldular, Allah'a kul oldular:


39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).

Onlar, sözü isitirler böylece onun ahsen olanina tâbî olurlar. Iste onlar, Allah'in hidayete erdirdikleridir. Ve iste onlar, onlar ulûl'elbabtir (daimî zikrin sahipleri).


Sahâbenin hepsi Fetih-10'a göre Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'e biat ettiler. Mumtehine-12'ye göre hanimlar biat etti yani Islâm'in 2. safhasini yerine getirdiler:


48/FETIH-10: Innellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihi), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu'tîhi ecren azîmâaglaazîmen).

Muhakkak ki onlar, sana biat ettikleri zaman Allah'a biat etmis oldular. Onlarin ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettigi için ellerinde de tecelli etmis oldugundan) Allah'in eli vardi. Kim (derecesini nâkisa) düsürürse, muhakkak ki o, nefsi sebebiyle (Allah'a verdigi yeminleri, ahdleri yerine getirmedigi için) derecesini nâkisa düsürmüstür. Kim de Allah'a olan ahdini yerine getirirse (ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah'a teslim ederse), ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).

60/MUMTEHINE-12: Yâ eyyuhen nebiyyu izâ câekel mu'minâtu yubâyi'neke alâ en lâ yusrikne billâhi sey'en ve lâ yesrikne ve lâ yeznîne ve lâ yaktulne evlâdehunne ve lâ ye'tîne bi buhtânin yefterînehu beyne eydîhinne ve erculihinne ve lâ ya'sîneke fî ma'rûfin fe bâyi'hunne vestagfirlehunnallâh(vestagfirlehunnallâhe) innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun).

Ey Peygamber! Sana biat etmek üzere mü'min kadinlar geldiginde, onlardan Allah'a hiçbir seyle ortak (sirk) kosmamak, hirsizlik etmemek, zinada bulunmamak, çocuklarini öldürmemek, elleriyle ayaklari arasinda bir iftira uydurup getirmemek ve ma'rufla (kendilerine emrettigim seylerde) sana asi olmamak üzere (söz verdikleri vakit) onlarin biatlerini kabul et. Ve onlar için Allah'tan magfiret dile. Muhakkak ki; Allah, magfiret edici (günahlari sevaba çevirici) ve rahmet sahibidir.


Sahâbenin hepsi 3. safhayi da yerine getirerek Zumer-18'e göre hidayete ulastilar. Ruhlarini Allah'a teslim ettiler:


39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).

Onlar, sözü isitirler böylece onun ahsen olanina tâbî olurlar. Iste onlar, Allah'in hidayete erdirdikleridir. Ve iste onlar, onlar ulûl'elbabtir (daimî zikrin sahipleri).


Ve sahâbenin hepsi Al-i Imran-20'ye göre fizik vücutlarini da Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz'le beraber Allah'a teslim ettiler:


3/AL-I IMRAN-20: Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).

Eger seninle tartismaya kalkarlarsa, o zaman de ki: "Ben ve bana tâbî olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah'a teslim ettik." O kitap verilenlere ve üMMî'lere de ki: "Siz de (fizik vücudunuzu Allah'a) teslim ettiniz mi?" Eger teslim ettilerse o zaman (onlar) andolsun ki; hidayete ermislerdir. Eger yüz çevirirlerse, o zaman sana düsen (görev) ancak tebligdir. Allah kullarini BASîR'dir (görendir).


Ve sahâbenin hepsi Bakara-139 ve Hucurat-7'ye göre ihlâsa ve irsada ulastilar:


2/BAKARA-139: Kul e tuhâccûnenâ fîllâhi ve huve rabbunâ ve rabbukum, ve lenâ â'mâlunâ ve lekum a'mâlukum ve nahnu lehu muhlisûn(muhlisûne).
De ki: "Allah hakkinda bizimle mücâdele mi ediyorsunuz? O, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size aittir. Ve biz, onun için ihlâs sahibi (MUHLIS) (kul)lariz.

49/HUCURAT-7: Va'lemû enne fîkum resûlallâh(resûlallâhi), lev yutîukum fî kesîrin minel emri leanittum, ve lâkinnallâhe habbebe ileykumul îmâne ve zeyyenehu fî kulûbikum, ve kerrehe ileykumul kufre vel fusûka vel isyân(isyâne), ulâike humur râsidûn(râsidûne).
Bilin ki, içinizde Allah'in resûlü var. Sâyet emirlerin çogunda size uysaydi lânetlenirdiniz. Fakat Allah, size îmâni sevdirdi, kalplerinizde onu (îmâni) müzeyyen kildi (fazillari îmân kelimesinin etrafinda toplayarak kalbinizi tamamen nurla doldurdu). Size; küfrü, fiski ve isyani kerih gösterdi. Iste onlar, irsada ulasanlardir.

Ve sahâbenin hepsi Tevbe Suresinin 100. âyet-i kerimesine göre iradelerini de Allah'a teslim ettiler:


9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ihsânin radiyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâaglaebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).

O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayirlarda yarisanlardan ulûl'elbab, ihlâs ve salâh makamlarini, en üst üç makami isgal edenler), onlarin bir kismi muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden), bir kismi ensardan (Medine'deki yardimcilardan) ve bir kismi da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandi. (Sahâbe, irsad makamina sahip olduklari için onlara tâbî olundu.) Allah, onlardan razi ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razidir. Onlara Allah, altlarindan irmaklar akan cennetler hazirladi ve orada ebediyyen kalacaklardir. Iste bu, en büyük (azîm) mükâfattir.

Iste Resûlallah'in sünneti, Kur'ân-i Kerim'deki Islâm'in ta kendisidir. Kur'ân-i Kerim'deki Islâm, bir baska deyimle Resûlallah (S.A.V)'in sünneti 7 safha 4 teslimden olusur. 14 asir evvel Kur'ân'daki Islâm'i yasayan, Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'in sünnetini Resûlallah ile birlikte hayatina tatbik eden sahâbe, bu 7 safha 4 teslimi ögrendi, yasadi ve böylece asr-i saadeti yasadilar. 14 asir evvel o devre "asr-i saadet" denmesinin sebebi budur.

Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz bir hadîs-i serifinde de söyle buyuruyor: "Islâm garip basladi, garip geldigi noktaya dönecektir. O gariplere müjdeler olsun."

Sahâbe soruyor: "Ey Allah'in Resûlü o garipler kimlerdir?"

"Onlar ahir zamanda insanlarin ifsad ettigi sünnetimi islâh edenlerdir. Tatbikattan kaldirdiklari sünnetimi de ihya ederler."

Iste su anda ahir zamanda, Hidayet çagi'nda yasiyoruz. Hidayet çagi'nda Devrin Imami Mehdi (A.S), 1400 yildan beri insanlarin ifsad ettigi Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'in sünnetini tekrar Kur'ân âyetleriyle islâh ediyor. Ve Kur'ân-i Kerim'de mevcut olmasina ragmen tatbikattan çikartilan Resûlallah'in sünnetini de aslî yörüngesine oturtarak ihya ediyor. Bu görevle Allah tarafindan vazifeli kilinan Efendimiz Mehdi (A.S), insanlarin unuttugu Kur'ân'daki Islâm'i açiklayip ögrettigi günümüzde bu hanif dostlardaki kardeslerimiz gibi "Eski köye yeni adet mi getiriyorsunuz, yeni bir dîn mi icat ettiniz?" diye feryat ediyorlar.


Biz de onlara diyoruz ki:



FERYATLARINIZ BOSUNA. YENI KöYE, 14 ASIR EVVEL PEYGAMBER EFENDIMIZ (S.A.V) VE O'NUN GöZBEBEGI SAHÂBENIN YASADIGI 7 SAFHA VE 4 TESLIMDEN OLUSAN, UNUTTUGUNUZ, KUR'ÂN'DAKI ISLÂM'I GETIRIYORUZ!!!

Osmanli'nin devami olan ikinci bir asr-i saadet mutlaka yasanacaktir. Bu zavalli kardeslerimizin herseyden evvel ögrenegeldikleri ve yapageldikleri sadece Islâm'in 5 sartidir. Ve Islâm'in 5 sartinin muhtevasi içerisinde Allah'a ulasmayi dilemek yoktur. Ve hikmet sahibi kisiye baglanmak da söz konusu degildir. Kur'ân'daki Islâm'in temeli (ilk 2 safha yoksa) Kur'ân'daki Islâm'i yasamak mümkün degildir. O zaman Allah'a ulasmayi dilemeyenlere Allahû Tealâ'nin tatbik ettigi hüküm, onlarin hassalarinin üzerine engeller koymaktir. Iste Bakara Suresinin 6 ve 7. âyet-i kerimelerine göre, bu hanif dostlar sitesinde yer alan ve Allah'a ulasmayi dilemeyen sevgili kardeslerimiz hassalari engelli olan, sagir, dilsiz ve körlerdir:


2/BAKARA-6: Innellezîne keferû sevâun aleyhim e enzertehum em lem tunzirhum lâ yu'minûn(yu'minûne).

Onlar muhakkak ki kâfirdirler. Onlari ikaz etsen de etmesen de onlar için esittir (birdir), Mü'min olmazlar.

2/BAKARA-7: Hatemallâhu alâ kulûbihim ve alâ sem'ihim, ve alâ ebsârihim gisâveh(gisâvetun), ve le hum azâbun azîm(azîmun).

Allah onlarin kalpleri üzerine ve isitme (sem'îgöz kırpma hassasinin üzerine mühür vurdu. Ve görme (basar) hassasinin üzerine GISAVET (perde) çekti. Onlar için azîm (büyük) bir azap (var).


Bunlar, Allah'a ulasmayi dilemedikleri için Allahû Tealâ onlarin hassalari üzerine engeller koymustur. Engeller koyunca sagir, dilsiz ve kör olan bu insanlar hangi âyet-i kerimeye bakarlarsa baksinlar; mânâsini ögrenmeleri mumkun degil.

Kesinlikle bu kardeslerimiz bilsinler ki (Allah'a ulasmayi dilemedikleri taktirde) hassalarina Allahû Tealâ engeller koymustur. Su anda kendilerine teblig ulastigi halde Efendi Hazretleri'ne karsi çikmalarinin sebebi de bu engellerdir. Ellerinde bir ilme, bir hidayete ve nurlu kitaba dayanmadan Efendi Hazretleri'nin sözlerini yalanlamaktadirlar. Bu sebeple uzuvlarina da engeller koyulmustur. Iste hassalarina ve uzuvlarina engeller konan bu insanlar baskalarini da hidayetten men ederlerse, kalpleri tabedilir ve sadece yeryüzünde fitne ve fesat çikaran insanlar olurlar. Bizim aslinda bu kardeslerimize bir sözümüz yok. Onlarin hesabi Allah iledir.

Ama biz burada özellikle Kur'ân'daki Islâm'i ögrenmek isteyenlere, bu fitne ve fesat, serr yuvalarinin meseleyi çarpitarak uydurduklari zanlarini silmek, Kur'ân hakikatleri ile açiklamak istedik. Ve Insaallahû Tealâ bu cevabimizi bu dizayn içerisinde sizlere sunuyoruz.

Allah hepinizden razi olsun.
Gönderen: 19.12.2005 - 20:27
Bu Mesaji Bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diger mesajlarini ara tarıkyılmaz72 üyenin Profiline bak tarıkyılmaz72 üyeye özel mesaj gönder tarıkyılmaz72 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
EVET BİZ SİZİN MEHDİYE KARŞI GELDİĞİMİZ İÇİN KURANI ANLAYAMIYORUZ VAY BE ALLAHIM AKIL VER YA RAB!
2687 Mesaj -
DÝYORSUN KÝ GERCÝ SEN DEMÝYORSUNDUR ALINTI YAPMIÞSIN...Kesinlikle bu kardeslerimiz bilsinler ki (Allah'a ulasmayi dilemedikleri taktirde) hassalarina Allahû Tealâ engeller koymustur. Su anda kendilerine teblig ulastigi halde Efendi Hazretleri'ne karsi çikmalarinin sebebi de bu engellerdir. Ellerinde bir ilme, bir hidayete ve nurlu kitaba dayanmadan Efendi Hazretleri'nin sözlerini yalanlamaktadirlar. Bu sebeple uzuvlarina da engeller koyulmustur. Iste hassalarina ve uzuvlarina engeller konan bu insanlar baskalarini da hidayetten men ederlerse, kalpleri tabedilir ve sadece yeryüzünde fitne ve fesat çikaran insanlar olurlar. Bizim aslinda bu kardeslerimize bir sözümüz yok. Onlarin hesabi Allah iledir. BEN DÝYORUM KÝ KURANI KERÝMLE AMEL EDEN KÝMSE EVVELA ALLAHIN RASÜLÜNÜNÜN HADÝSLERÝNÝ SÜNNETLERÝNÝ VE YAÞAYIÞININ HER KARESÝNÝ MÜKEMMEL VERMELÝDÝR...BÝZLER ONU SEVMEDEN RABBÝMÝZÝ SEVEMEYÝZ...SÝZLER SADECE MEHDÝ RASÜL SAFSATASI ÜZERÝNDE DURUP EFENDÝM ALLAHIN RASÜLÜDÜR KURANDA ÝÞARET VARDIR YOK EBCED HESABINA GÖRE MEHDÝDÝR..HÝDAYETÝ ÝSTEMEK MEHDÝ RASÜLE TABÝ OLMAKTAN GECER...VAH YAZIK GEL TEVBEYE GEL..O KAPI ACIK HER ZAMAN


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son ölüm tarafından, 19.12.2005 - 20:35 tarihinde.
Gönderen: 19.12.2005 - 20:35
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
..
163 Mesaj -
PEYGAMBERÝMÝZÝN HADÝSÝ ÞERÝFÝDÝR KARIN ÜSTÜ SÜRÜNEREK DAHÝ OLSANIZ GÝDÝNÝZ MEHDÝYE TABÝÝ OLUNUZ YOKSA CAHÝLÝYE ÜZERÝNE ÖLÜRSÜNÜZ SAHABEYE DE TABÝÝN DERLERDE TABÝYET YOKSA GURUR KÝBÝR VAR DEMEKDÝR
Gönderen: 19.12.2005 - 20:57
Bu Mesaji Bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diger mesajlarini ara tarıkyılmaz72 üyenin Profiline bak tarıkyılmaz72 üyeye özel mesaj gönder tarıkyılmaz72 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
hadisin kaynagını bana tam olarak ver ve bana ravisinin ismini de yaz
2687 Mesaj -
sonra konuþalým
Gönderen: 19.12.2005 - 21:01
Bu Mesaji Bildir   NurBahcesi üyenin diger mesajlarini ara NurBahcesi üyenin Profiline bak NurBahcesi üyeye özel mesaj gönder NurBahcesi üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
..
163 Mesaj -
ÝSLAM TESLÝM DEMEKDÝR NEFSÝ TESKÝYEDE TABÝYET ÞARTTIR AKSÝ HALDE NEFSÝNE TABÝÝ OLURSUN

Allahû Tealâ: "Allah'a ulasmayi dilemeyenler için hidayetçi yoktur." buyuruyor.

A'raf Suresinin 186. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:



7/A'RAF-186: Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye leh(lehu), ve yezeruhum fî tugyânihim ya'mehûn(ya'mehûne).

Allah kimi dalâlette birakirsa, artik onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur . Ve onlari azginliklari (isyanlari) içinde saskin (bir halde) terkeder (birakir).



Zumer Suresinin 23. âyet-i kerimesinde de ayni konu vurgulanmistir:



39/ZUMER-23: Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben mutesâbihen mesâniye taksairru minhu culûdullezîne yahsevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâh(zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yesâu , ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin).

Allah, ihdas ettigi (nurlarin) ahsen olanlarini (rahmet, fazl ve salâvâti), ikiser ikiser (rahmet-fazl ve rahmet-salâvât), Kitab'a mütesabih (benzer) olarak indirdi. Rab'lerinden husû duyanlarin ciltleri ondan ürperir. Sonra onlarin ciltleri ve kalpleri Allah'in zikriyle yumusar, sukûnet bulur (yatisir). Iste bu, Allah'in hidayetidir, diledigini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalâlette birakirsa artik onun için bir hidayetçi yoktur.



Kehf Suresinin 17. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ söyle buyurmaktadir:



18/KEHF-17: Ve teres semse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takriduhum zâtes simâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi ), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen mursidâ(mursiden).

Ve günesin, dogdugu zaman magaralarinin sag tarafindan geldigini ve battigi zaman sol taraftan onlarin yanlarindan geçtigini görürsün. Ve onlar, onun (magaranin) genis sahasi içinde bulunuyorlardi. Iste bu, Allah'in âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulastirirsa, iste o hidayete ermistir. Ve kimi dalâlette birakirsa (kim Allah'a ulasmayi dilemezse) artik onun için velî mürsid (irsad eden evliya) bulunmaz.



Isra Suresinin 97. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:



17/ISRA-97: Ve men yehdillâhu fe huvel muhted( muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehum evliyâe min dûnih(dûnihî), ve nahsuruhum yevm el kiyâmeti alâ vucûhihim umyen ve bukmen ve summâ(summen), me'vâhum cehennem (cehennemu), kullemâ habet zidnâhum saîrâ(saîren).

Ve Allah, kimi hidayete erdirirse (Kendisine ulastirirsa) artik o hidayete ermistir. Ve kimi dalâlette birakirsa (kim Allah'a ulasmayi dilemezse), o taktirde onlar için, O'ndan (Allah'tan) baska dostlar bulamazsin. Ve kiyâmet günü onlari kör, dilsiz ve sagir olarak yüzükoyun (sürünerek) hasrederiz (edecegiz, toplayacagiz). Onlarin me'vasi (kalacaklari yer) cehennemdir. Ve Biz, onlara (atesin) her sönmeye yüz tutusunda (alevli atesi) arttirdik (artiracagiz).

2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tagûtu yuhricûnehum minen nûri ilaz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, âmenû olanlarin (Allah'a ulasmayi dileyenlerin) dostudur. Onlari (onlarin nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çikarir. Ve kâfir olanlar ise tagutun (insan ve cin seytanlarin) dostlaridir. Onlar (tagut tarafindan onlarin nefslerinin kalpleri), nurdan zulmete çikarilir (döndürülür). Iste onlar, ates ehlidir. Onlar, orada ebedî kalicilardir.



öyleyse Allah'a ulasmayi dilemeyenler için kesinlikle mürsid YOKTUR. MüRSIDI olmayanin mürsidi seytandir. Allah'a ulasmayi dilemeyenleri saptiran kim? Seytan.

Allah'a ulasmayi dilemeyenlerin seytani dost edindikleri Neml Suresinin 24. âyet-i kerimesinde belirtilmektedir:



27/NEML-24: Vecedtuhâ ve kavmehâ yescudûne lis semsi min dûnillâhi ve zeyyene lehümus seytânu a'mâlehum fe saddehum anis sebîli fe hum lâ yehtedûn(yehtedûne).

Onu ve kavmini Allah'in yerine günese secde ederken buldum. Ve seytan, onlara yaptiklarini süslemis ve böylece (Allah'in) yolundan men etmis. Bu sebeple onlar hidayete eremiyorlar.



HIDAYETE ERMEK IçIN MüRSIDE TÂBî OLMAK FARZDIR



Allah'a ulasmayi dileyenler için kesinlikle mürsid vardir. Allahû Tealâ Mu'min Suresinin 38. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:



40/MU'MIN-38: Ve kâlellezî âmene yâ kavmittebiûni ehdikum sebîler resâd(resâdi).

Âmenû olan adam söyle dedi: "Bana tâbî olun ki sizi irsad yoluna ulastirayim."



Enbiya Suresinin 31. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ bizlere yeryüzünde Allah'a ulastiran yollarin varligini açikliyor:



21/ENBIYA-31: Ve cealnâ fîl ardi revâsiye en temîde bihim ve cealnâ fîhâ ficâcen subulen leallehum yehtedûn(yehtedûne).

Ve arzda (yeryüzünde), onlari sarsar diye (sarsmamasi için) daglar kildik. Ve orada genis yollar olusturduk. Umulur ki (böylece) onlar, hidayete ererler (ulasirlar).



Nahl Suresinin 16. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ: "Yol bulmalari için yildizlar kildik." buyuruyor:



16/NAHL-16: Ve alâmât(alâmatin), ve bin necmi hum yehtedûn(yehtedûne).

Ve alâmetler (isaretler) ve yildizla (devrin imamiyla) onlar, yol bulurlar (hidayete ererler).

6/EN'AM-97: Ve huvellezî ceale lekumun nucûme li tehtedû bihâ fî zulumâtil berri vel bahr(bahri), kad fassalnal âyâti li kavmin ya'lemûn(ya'lemûne).
Ve kara ve denizin karanliklarinda (nefsin afetlerinin karanliginda ) onunla yolunuzu bulmaniz (hidayete ermeniz) için yildizlari (nebîler, resûller, mürsidler) kilan O'dur. Bilen bir kavim için, âyetleri detaylari ile açikladik.

Peygamber efendimiz SAV bosuna "Benim sahabem gökteki yildizlar gibidir hangisine tabi olursaniz hidayette erersiniz" buyuruyor.
Gönderen: 19.12.2005 - 21:23
Bu Mesaji Bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diger mesajlarini ara tarıkyılmaz72 üyenin Profiline bak tarıkyılmaz72 üyeye özel mesaj gönder tarıkyılmaz72 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Gast Misafir  
çok güzel
Misafir
yazýlar çok hoþ Allah razý olsun
Gönderen: 01.01.2006 - 17:57
Bu Mesaji Bildir   Yukari
Gast Misafir  
..
Misafir
ALLAH RAZI OLSUN
Gönderen: 04.02.2006 - 23:35
Bu Mesaji Bildir   Yukari
pejocu su an offline pejocu  
Konu icon    Rabbimizden yardım istememiz, Rabbimizin kesin emridir
84 Mesaj -
yardýmsýz irþada ulaþýlamýyormuþ bu çok önemli bir bilgi allah razý olsun
Gönderen: 10.03.2006 - 21:48
Bu Mesaji Bildir   pejocu üyenin diger mesajlarini ara pejocu üyenin Profiline bak pejocu üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
mustafaseyf su an offline mustafaseyf  
esselamunaleyküm
4 Mesaj
Allah Razı Olsun Bizide dualarýnýzda anarsanýz seviniriz SLM.
Gönderen: 29.03.2006 - 13:56
Bu Mesaji Bildir   mustafaseyf üyenin diger mesajlarini ara mustafaseyf üyenin Profiline bak mustafaseyf üyeye özel mesaj gönder mustafaseyf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1877 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Sems (37), ertan_korkmaz (44), hamd (40), nüliferfiliz (48), dolcedonna (40), darjanton (32), niyaz*** (56), nurnuk (43), fazilet (64), mucahit20 (40), boyraz (51), esselamun aleyk.. (46), k_61 (32), Goz_ya$i (41), kerimyuruk (39), JessicaStarlet (47), furkan_23 (32), angelofdeath (36), asymetric (47), baxbani (52), Guller_Diyari (41), m.bayram (60), Sevgi90 (34), ikmal (41), arda_29 (39), selsebil (39), ferataslan (48), MeMoLy (41), Cengiz_87 (38), Ayse Sen-Mathus.. (48), tesaloniki (52), recepözgür (), hiram Abbas (51)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.78828 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.