|
 |
 |
|
Toplam Forum: 69
*** Toplam Konu: 30100
*** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Gönderen |
|
|
YANLIŞ |
|
|
191 Mesaj -
|
|
|
YANLIÞ
Doðru olmayan, veya doðrunun karþýtý olan. Bir kurala, ilkeye uymama durumu. Bu terim çeþitli disiplinlerde çeþitli manalarda ve en çok da hata, bâtýl, sahte, sakîm, yalan, galat, dalâl, mugalâta vb. kavramlarýn eþanlamlýsý olarak kullanýlýr.
Yanlýþ doðrunun karþýtý olarak ele alýndýðýnda bir mantýk terimi olur ve ayný zamanda, hata yerine de kullanýlýr. Hata ise hakikate aykýrý söz, hüküm veya görüþe denir. Diðer bir ifadeyle hata, zihnin yanlýþ veya hakikate benzer olan bir þeyi hakikat, ya-huua hakikat olan bir þeyi yanlýþ veya hakikate benzer zannetmesinden ibaret olan fiil veya hali bildirir. Vakýaya uymayan, fakat sabit ve deðiþmez bir inanç haline gelmiþ olan yanlýþlara, hatalara Cehl-i Mürekkep (Katmerli Bilgisizlik) denir. Ýnsansýz ve insanýn yargýlan olmadan sadece madde dünyasý için geçerli bir hakikat veya yanlýþtan söz etmek imkânsýzdýr. Doðru ve yanlýþ kavramlarý, özellikle iki deðerli mantýðýn; Aristoteles ve onu takip eden formel (þeklî, sun) mantýkçýlarýn kullandýðý deðer ikilisidir. Yanlýþ formel (þekilsel) mantýkta düþünme ilkelerine, kanunlarýna ay kýn olaný dile getirir. Eðer herhangi bir düþüncemiz veya hükmümüz akýl ilkelerine ve konulan-na uymuyorsa buna yanlýþ, hala denir. Bu sebeple hükümlerde mantýkî bir yanlýþa düþmemek için özellikle þu iki þarta dikkat edilmesi gerekir. Bunlardan birincisi: "Dü-þüncelerin zihne uymasý"; ikincisi Ýse "Düþüncelerin konusuna uymasý" dýr. Meselâ "Bütün parçasýndan daha büyüktür", "Eþit niceliklere eþit nicelikler eklenirse sonuç ayný çýkar" denildiði zaman, bu düþünceler zihin ilkelerine uygundur; bu sebeple de bu hükümlere doðru, hakikat denir. Bunlarýn aksini Ýddia etmek ise yanlýþa, hataya düþmektir. Doðrunun diðer þartý ise "Düþünce- j lerin konularýna uygun olmasý" dýr. Bu da | düþüncenin realiteye uygun düþmesi de- J mektir. Meselâ bir kitaba "bu kitaptýr" dersek; hakikati ifade etmiþ ve doðru söylemiþ oluruz; aksi halde, kitaba masa demeye kalkarsak o zaman yanlýþ düþünmüþ oluruz. Çünkü doðru ve yanlýþý sadece hükümler ve kanaatler tayin ederler. Bir hükmün, eðer kendisine uygun bir olgusu varsa doðru, böyle bir olgusu yoksa yanlýþtýr. Bu sebeple Aristoteles, yanlýþý gerçeklikle çeliþen diye tanýmlamýþtýr.
Bilindiði gibi mantýðýn gayesi, insan zihnini yanlýþ ve hatalý düþünmeden korumak ve doðru düþünmenin yollarýný, kurallarýný göstermektir. Ancak mantýðýn, karþýmýzdaki hasmý, geçici de olsa, bir an susturmak için müracaat ettiði bir yol daha vardýr ki, ona safsata, mugalata veya sofizm (kasýtlý yanlýþ yapma, saptýrma) denir. O halde, mantýktaki kasýtlý yanlýþ ile kasýtsýz yanlýþ (paralojizm) ý birbirine karýþtýrmamak gerekir. Bu nedenle mantýk hatalarýný ikiye ayýrmak mümkündür:
a) Kasýtlý olarak yapýlan mantýk veya akýl yürütme (istidlal) hatalarý,
b) Kasýtsýz olarak yapýlan mantýk veya akýl yürütme halalarý.
Kasýtlý olarak yapýlan istidlal hatalarýna mantýk dilinde mugalata, safsata, sofizm denildiðini daha önce belirtmiþtik. Buradaki hala, ya þeklî (surî dir; bizzat akýl yürütmededir; tasavvurlarýn mantýkî irübaün-dadýr, yahut da maddîdir; akýl yürütmenin hareket noktasýndadýr. Diðer bir ifadeyle, düþüncenin vakýa ile uygun olmayýþýndadýr. Þeklî hataya þu istidlal þeklini örnek verebiliriz:
Bütün balýklar suda yaþar.
Balina da suda yaþar.
O halde, balina da balýktýr.
Bu akýl yürütmede öncüller (muked-demât) doðru olduðu halde kýyasýn kurallarýna uyulmadýðý için sonuç yanlýþtýr. Bu kýyas II. þekilden Basit Ýktiranlý bir kýyastýr. Böyle bir kýyasýn doðru sonuç verebilmesi için -sekiz tane genel þartlar yanýnda- özel þartý gereði iki öncülden birinin olumsuz olmasý gerekir. Halbuki burada öncüllerden her ikisi de olumludur ve elde edilen sonuç ise yanlýþtýr. Çünkü balina balýk deðil, memeli bir hayvandýr.
Maddî olarak yapýlan istidlal- hatasýna örnek olarak da þu kýyas gösterilebilir:
Nadir olan þeyler kýymetlidir.
Kör at da nadirdir.
O halde, kör at da-kýy m etlidir.
Burada ise yanlýþ öncüllere dayanýlarak yanlýþ bir sonuç çýkartýlmýþtýr. Çünkü her nadir olan þey kýymetli deðildir. Görüldüðü gibi safsata veya mugalâta, baþkalarýný þaþýrtmak ve aldatmak maksadýyla görünüþte ve þeklî olarak doðru, gerçekte ise yanlýþ olan kýyas þekilleridir. Tartýþmalarda bazý kimselerin ustalýklý kelime oyunlarýyla kar-þýsýndakileri þaþýrtarak yanlýþ sonuçlar çýkarmalarý ve meseleyi baþka mecralara götürmeleri de bir mugalatadýr.
Mantýkî yanlýþlýklarýn çoðu bilmeden ve istemeyerek meydana gelir. Bu tip hatalar arasýnda Tümevarým (Ýstikra, Induction) hatalarý. Tümdengelim (Talîl, Deduction) vb. hatalarýný sayabiliriz. Tümevarým hatalarýnýn daha ziyade deney ve gözlemlerin eksik ve yetersiz olmasýndan, yahut da acele ve telaþla çýkarýlan sonuçlardan ileri geldiði görülür. Tümdengelim hatalarý da ya terimlerin kapalýlýðýndan, ya önceki tasavvurlarýn veya hükümlerin unutulmasýndan, yahut da tamamiyle bir. takým haricî uygulamalardan; tümdengelimin esasýný teþkil eden tümel önermenin, ilke veya prensibine uygun olmadýðý halde, o hükümlerle ayný kabul edilmesinden doðar.
Bir de Bacon'in Idol (Put) adýný verdiði, insaný yanýltan ve doðru düþünmesini engelleyen bazý önyargýlar vardýr. Ona göre, tabiata hakim olabilmek için onu doðru olarak tanýmak, bilmek gerekir. Bu hususta ilk yapýlacak þey de bir takým önyargýlardan, -Soy, Maðara, Çarþý ve Tiyatro idollerinden-putlardan kurtulmaktýr. Gerçeði çarpýtan bu engellerden (idollerden) sýyrýldýktan sonra, sistemli, plânlý bir araþtýrma yolu olan tümevarým metodunu acele etmeden kullanmak gerekir. Zira tabiata egemen olacak bilgi, ancak bu yolla elde edilir.
Mantýkî hatalar yanýnda, zihnin biyolojik ve psikolojik yönden yetersiz iþleyiþinden meydana gelen bir takým hatalar da mevcuttur. Bunlar ruhî hatalar, muhayyile hala I an, müþahede halalarý vb. leridir. Ruhî veya psikolojik hatalar diyebileceðimiz bu hatalar daha ziyade hafýza yanýlmalarý ve aksamalarý olarak ortaya çýkan bunlarý zaman zaman bencil düþünceler ve akýl hastalýklarýnýn da takip ettiði görülür. Çeþitli muhayyile halalarý arasýnda vehim, sann (hal-lucination, illusion) vb. zikredilebilir. Bir de hadiselerin ve objelerin görünüþlerini eksik idrakten, gerçek olan bir þey yerine, muhayyilede meydana gelen þekillerin ko-
fiulmasýndan ileri gelen yanlýþlar vardýr. Meselâ yanm bardak suya batýrýlan bir çubuðun kýnk görülmesi, tren yolunun ileride daralmasý, ufukta yer ile göðün birleþmiþ görülmesi tep birer idrak yanýlmasýdýr. YanhÞ. hata insan oðlunun ayrýlmaz bir Zi i
parçasýdýr. Zira insanýn olduðu yerde yanlýmýn, hatanýn olmamasý hemen hemen imkânsýzdýr. Zihinde, düþüncede, müþahedede görülen hatalar yanýnda; dinde , hu-jtukta, ahlâkta, dilde vb. daha bir çok sahada ^ hatalar yer almaktadýr. Dindeki hataya günah (zemb), masiyet, isyan denir. j£ur'ânda: "Ey Rabbimiz, biz Sana isyan et-jjfc, bizim günahlarýmýzý baðýþla ve bizi Ce-j^nneni azabýndan koru" (Âl-i fmran, 16) -L/nutma ve hatalarýmýzdan dolay» bizi he-^ba çekme (yarlýða)" (Bakara, 286) buyudur.
Ahlâk'da ise yanlýþ, hata, sehv manasýna pullanýlýr- insan beþer olmasý hasebiyle hacdan salim olmaz. Fakat ilk hatayý unutup w tekrar ayný hataya düþmesi halinde ayýp-j^ýr, üçüncü defa ayný hataya düþünce ah-^ olduðuna hükmolunur. Ondan sonra ^ ona acýmak ve öðüt vermek gereksizdir. . j,Iâk ve din açýsýndan hatalarýn en büyüðü v(î en tehlikelisi inanç, itikat hatasýdýr, insan ^yle bir hataya düþünce, derhal bunu dü-Jirnesi gerekir. Eðer bu hata düzeltilmez-. dünya hayatýnýn esas gayesi olan âhiret \jy3ü daha baþtan kaybedilmiþ olur. /Vhlâk açýsýndan hata, acelenin hayýrsýz uðu olarak nitelendirilir. Acele ise, ha- Bk. Hakikat ilerde de belirtildiði gibi, þeytandandýr. * sebeple, aceleyi terk eden, büyük ölçü- hatadan da korunmuþ olur. Namus ve d -fini düþünen ve onu korumak isteyen s, aceleyi terk etmek; her þeyde tedbir dikkat etmek zorundadýr.
Umumiyetle hatalar mantýkî, manevî ve haricî sebepler diyebileceðimiz sebeplere baðlý olarak meydana gelir. Mantýkî sebepler hatanýn gerçek sebepleri deðildir. Bunlar sadece hatalara yol açarlar. Meselâ bilme gücündeki tabiî eksiklikler, hasselerin hatalý, vehimli çalýþmasý, muhayyile vehimleri, Önceden edinilmiþ sabit fikirler, bencil düþünceler vb. bu kabildendir. Manevî sebepler arasýnda ise dikkat ve düþünme eksikliði, zihni karýþtýran, onun sükûn ve huzurunu, tarafsýzlýðýný bozan çeþitli eðilim ve ihtiraslarý; haricî sebepler arasýnda ise terbiye tarzýný, batýl baskýlara ve nüfuzlara baðlýlýk, örf ve âdetlere uyma, züm-recilik, bölgecilik, tarafgirlik, dil yapýsý ve çeþitli kelime oyunlarý vb. ni sayabiliriz. Bütün bunlarýn Ötesinde, hatanýn en büyük sebebi bilgisizlik, cahilliktir. Hele bu bilgisizlik katmerleþmiþ ise, yani "Cehl-i Mü-rekkeb" haline gelmiþ ise daha da büyük hatalarýn sebebidir. Dinimizde bilgisizlik hor görülmüþtür. Bir de bilmediðinin de farkýnda olmayarak, her þeyi bildiðini zannedenler ise apaçýk hakikatleri inkâr ettikleri için bakar körler diye nitelendirilmiþlerdir. islâm alý lâkin da bu tip insanlar, Islâh olmasý mümkün olmayan insanlar grubu içinde yer alýr. Bu gibilerden hep Allah'a sýðýnýlmýþ ve böyle bir duruma düþmemek için hep duada bulunulmuþtur.
|
Gönderen: 05.04.2006 - 01:44 |
|
|
Şu an Yok üye ve 1756 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.
[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye] |
|
 |
|
Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve
afiyet dolu ömür dileriz:
harem (40), Vuslat03 (55), silentlake (42), musçan (56), tülay19 (49), rümeysa* (37), Abdülhamid (35), kalkisim (44), imamramazan (41), ravda_08 (48), xpasa (53), sonsa (35), genclik (35), fanatik_cmb (48), zülküf (45), mhy (50), yagan25 (55), coskun68 (47), yavru (56), seviyeli41 (60), erdalkukuli (71), FeRSaH (43), allatrope (42), arnavut66 (41), Buhayra (40), furkanesat (49), izmirLee (42), BENgiSUde (35), mycandostu (43), jedeu (48), kadem_46 (45), ozlem83 (42), ilknurlu (39), dragon66 (41), ismet_85 (40), farukdeniz (43), tatarik (43), ISKAY38 (54), nadir__turgay (42), tumi24 (40) |
|
|
|
 |
|