|
 |
 |
|
Toplam Forum: 69
*** Toplam Konu: 30100
*** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Gönderen |
|
|
|
191 Mesaj -
|
|
|
VOLONTARÝZM
Latince, irade anlamýna gelen "voluntas" kökünden türetilmiþ bir kavramdýr. Ontolojide iradenin, gerçekliðin nihâî teþkil edicisi, temeli olduðunu; iradenin, olaylarýn izahýnda zihin veya akla göre daha evvel veya daha üstün olduðunu ileri süren felsefi bir teoridir. Daha genel anlamda, volontarist teoriler, doðayý ve tecrübenin çeþitli yönlerini irade kavramý ýþýðýnda yorumlamaya çalýþmaktadýrlar. Bu bakýmdan Volontarizm evrenin, eþyanýn ya da varlýðýn esasýný zihni kavramlar ve benzerlerinde deðil, iradenin akýl dýþý eðilimleriyle tasarlamak gerektiðini kabul eden, kýsaca iradeyi evrenin özü kýlan bir öðreti niteliðindedir. Bu irade kavramý, eski felsefelerdeki tutku, istek, arzu gibi kavramlarla ayný anlamý içermektedir. Volontarizm kavramý, muhteva olarak böyle tarihsel bir temele dayanmakla birlikte kavram olarak ilkin, F. Tönnies tarafýndan kullanýlmýþtýr. Augustinus, Duns Sco-tus, Schopenhauer gibi filozoflardan önce ilk olarak Stoacýlar'da volontarist bir anlayýþ görülmektedir.
Stoacýlarýn volontarist anlayýþtan temelde tabiattý uygun davranmayý amaçlarken, Augustinus'un volontarizmi ahlâkî ilkede ifadesini bulur. Augustinus'a göre iyi ve en iyi Tann'nýn emrettiði þeydir, dolayýsýyla bir þey iyi olduðu için deðil, Tanrý emrettiði için uyulmalýdýr. Ancak ahlâkî ilkenin kimseye tabi olmadýðýný, mutlak olduðunu, hatta iyiyi, güzeli, doðruyu teþkil edenin Tann'nýn iradesi olmadýðýný, fakat Tann'nýn iradesini teþkil edenin mutlak iyi, mutlak güzel ve mutlak doðru olduðunu söyler. Yani ahlâkî ilke iyi olduðu için, onu emredeni en yüksek kanun koyucu saymaktayýz. Öte yandan kendi çabasýyla günahtan kurtulamayan insaný Tanrý kurtuluþa erdirir, fakat bu kurtuluþa erdirmesi bütün insanlar için deðil, bazý insanlar içindir. Kýsacýsý Augus-tinus'da tanrýlýk iradeyi teþkil eden þey mutlak iyidir.
Thomas'nýn zihnin irade üzerindeki üstünlüðünü reddeden Scotus'a göre herþeyin ilk nedeni olan tanrýlýk irade, yaratýlmýþ zihinlerin en yüksek yasasýdýr. Ýyi, doðru, ahlakî yasa, ancak Tanrý tarafýndan istenilmiþ olduðu için mutlaktýr. Tersine iyilik, güzellik, doðruluk, tanrýlýk iradeden baðýmsýz olarak mutlak olsalardý Tanrý, kudretinde kendine tabi olmayan bir yasa tarafýndan sýnýrlandýrýlmýþ, olurdu ve sonuçta ne mutlak özgürlük, ne de en yüksek varlýk olmazdý. Gerçekte iyi, ancak Tanrý onun böyle olmasýný istediði için iyidir. O bakýmdan Tanrý, Musa'nýn emirleri yerine Ýsa'nýn yeni Ýncil'in kanunlarýný koyduðu gibi, baþka yasalar da koyabilir. Aslýnda Scotus'un iradeciliðinin köklerini müslüman kelamcýlann, özellikle Gazali'nin irade konusunda ileri sürdükleri tartýþmalarda aramak gerekir. Gerçekte Gazali ilâhî iradeyi evrenin yaratýlýþýnda yeter sebep olarak kabul eder, ancak Allah'ýn iradesi sadece yaratýþ iradesi deðil, her an eþyada sürekli yaratýþ halindes tecelli eder. Bu bakýmdan Gazali'nin ilahî iradeyi yorumlamasý batýdaki volontarist öðretilerden tamamiyle farklýlýk gösterir. Ayrýca bazý müslüman filozoflara yönelttiði eliþtiri de bu baðlamda yoðunlaþýr. Öte yandan o nedensellik ilkesinin mutlak olamayacaðýný; ilâhî irade, Allah'ýn takdir etmesi açýsýndan eleþtirir.
Günümüzde bu teorinin psikolojik, etik, teolojik ve metafizik volontarizm olarak ele alýnmasý adeta bir gelenek halini almýþtýr.
Psikolojik Volontarizm:
Psikolojideki volontarist teoriler insaný, akh ve zihni iradesine baðlý, belirli ve kesin sonuçlan irade eden oluþumlara sahip bir canlý olarak yorumlar. Bu teorinin klasik temsilcileri Tho-mas Hobbes, David Hume, Arthur Scho-penhauer'dýr. Örneðin, Hobbes, bütün iradeli insan davranýþlarým, tamamýný "gayret" ismi altýnda topladýðý arzu veya nefrete bir cevap, bir tepki olarak düþünmüþtü. O, bu iddiasýnda temel olarak, etik ve politik teorilerine dayanmaktaydý. Hume ise iradenin yönelimlerinde aklýn hiçbir rolünün olmadýðýný ileri sürmektedir. O, "Akýl, sadece ihtiraslarýn kölesi olabilir ve onlara hizmet ve itaat etmekten baþka bir göreve sahip olduðunu da asla iddia edemez" demektedir. Schopenhauer ise iradenin insanýn doðasý ve özü olduðuna ve kendisini tüm fenomenlerin altýnda yalan kendinde þey (thing in it-self) ile tanýyabildiðimiz herþeyin hakikati olduðuna inanmaktadýr.
Diðer psikolojik volontarizmi savunan filozoflarýn görüþleri, Hume'un teorisinden temelde çok farklý deðildi. Hepsi de insanýn arzulan, istekleri veya iradeleri tarafýndan harekete geçtikleri fikrinde mutabýktýrlar.
Etik Volontarizm:
Açýkça görülmektedir ki insan doðasýnýn volontarist yorumu,
etik için oldukça önemli konulan ve sorunlarý içermektedir. Eðer hedefler ve sonuçlar tamamiyle iradenin ürünleri iseler irade, ne aklî ne de gayn aklî (akýldiþý dir. Aynca amaçlar, kendi baþlarýna, aklî ve gayn aklî olarak da nitelendirilemezler. Zira, iradî bir oluþumun sonucu olarak gerçekleþen bu veya þu hedefin baðýmsýz bir þekilde Ýyi veya kötü olup olmadýðýný sormak anlamsýz olacaktýr. Thomas Hobbes bu sonucu belirli bir þekilde belirtmiþti. Hobbes, bir þeyin iyi olduðunu söylememin, o þeyin bir kimsenin arzusunun yansýdýðý bir nesne olmaktan baþka bir anlama gelmediðini ifade etmekteydi. Ona göre bir þeyin kötü olduðunu söylemek de bir kiþinin ona karþý nefretinin belirtilmesidir. iyi ve kötü kavramlan, farklý insanlarda çok deðiþik anlamlara bürünen göreli kavramlardýr. Bu bakýþ açýsýndan bilge bir davranýþ; sahip olunan hedeflere ulaþmada uygun davranýþýn seçimi demek olan ihtiyat ve basiretten baþka bir anlama gelemez. Hobbes, her insanda bir amacýn varolduðunu düþünür. Her ne kadar bu, tüm insanlarca ortak olan kendini koruma amacý olsa bile. Nitekim onun siyaset felsefesi, içinde insanlarýn emniyet ve muhafaza içinde kendilerini koruyabilecekleri bir devletin varoluþ imkânlarýný formüle eden araþ-týrmalan içerir.
Temel olarak, ayný düþünceleri, Sokra-tes'in çaðdaþý Protagoras da ileri sürmüþtür. Bu düþünce, onun meþhur "insan, herþeyin ölçüsüdür" vecizesinde dile gelir. Bu fikirler, yüzyýllar sonra William James felsefesinde, pragmatizmin önemli bir yönü olarak etkilerini gösterecektir. James, þeylerin (nesnelerin), insanlarca istenen veya arzulanan hakikatin bir özelliði olarak iyi olduklarýný düþünmekteydi. O, böyle bir isteðin
"güneþin altýndaki herþey" için sözkonusu olabileceðini belirtmekteydi. James, du-yumlanabilir varlýklann arzularýndan baþka, evrendeki hiçbir þeyin bundan daha baþka bir deðere sahip olmadýðýný kabul etmekteydi. Bu fikirlerden hareketle James, düþüncelerini kendine has bir vecize ile tamamlar. Bu vecizeye göre insanlar, diðer arzularýna engel olmadan, "en az zararla", sahip olduklarý arzularýný gerçekleþtirmek zorundadýrlar.
Volontarist teorilerin temelinde yatan gerçek açýk bir þekilde görülmektedir ki bu teorilerde, "Bir insanýn arzularýný gerçekleþtirmesi nedir?" anlamýnda yorumlansa bile, "Ýnsanlarýn arzularýnýn gerçek deðeri nedir?" þeklindeki bir soru hiçbir cevap alamayacaktýr. Hiçbir anlam ile iliþkilendiril-meyen böylesine bir sorunun yanýnda, Kanl'ýn yaptýðý gibi, ahlâkýn metafizik ilkelerinin araþtýrýlmasý da sözkonusu deðildir.
Bu ahlâk anlayýþýnda, doðruluk veya yanlýþlýk araþtýrmalarý, arzularýn tatmini konusunda ileri sürülen araç deðerlerin fayda-lýlýðýný içeren çeþitli görüþlerin doðruluk veya yanlýþlýðýyla ilgili sorularda gündeme gelmektedir. Bu araþtý imalarýn, kendi baþlarýna hedeflere yönelik sorularla hiçbir iliþkisi sözkonusu deðildir.
Jeolojik Volontarizm: tnsan iradesine, insan aklýnýn üzerinde bir yer veren teorilerde görüldüðü gibi teolojik yorumlamalar da ilâhî iradeye özel bir önem atfetmektedirler. Belki teolojik volontarizmin en belirgin biçimi, St. Peter Damian (1007-1072)'ýn düþüncesinde Örneðini bulmaktadýr. O, insan aklý veya "diyalektik"in teolojik olaylarda deðersiz olduðunu ve basit bir akýl için bile mantýk ilkelerinin sadece Tanrý iradesinin arzusu tarafýndan gerçekleþtirildiðini ileri sürmektedir. O, Tann'nýn mutlak kudret sahibi olduðunu ve aklýn ileri sürebileceði tüm saçma ve çeliþik yargýlara karþýlýk, doðrularýný söyleyebileceðini belirtmektedir. Nitekim, bu görüþ sadece Tann iradesine dayanan ilâhî olaylar sözkonusu olduðunda spekülasyonlarda bulunan filozoflar için bir temel teþkil etmektedir.
Bu görüþe çok benzer bir diðer fikir, ilâhî kaderin haklýlýðýný göstermeye çalýþan fýde-izm (imancýlýk)'in çeþitli biçimlerinde etkilerini göstermektedir. Nitekim, Sören Kier-kegaard; dinî yaþamda hiç yeri olmayan akýl ve delil gibi kavramlarýn (nosyonlarýn) kesin inkârýný ve tek bir þeyin rýzasý olarak kalbin saflýðýný tasvir etti. Blaise Pascal tarafýndan ileri sürülen fikirlerin takipçisi olarak William James de benzer tarzda herhangi bir delilin sözkonusu olmadýðý dinî inancýn yansýdýðý muhtelif olaylar altýnda mutlak saflýðýn müdafaasýný yaptý ve iradeye inanmanýn haklýlýðým savundu. Pek çok çaðdaþ din felsefecileri tarafýndan da ifade edildiði gibi dinî fenomenler ve özellikle inanma olgusu, akýldan çok iradenin yansýdýðý bir durum olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Bu, klasik Hýristiyan düþüncesinde, St. Ansclmus gibi filozof ve rasyonalist teo-loglarca, dinî inanma önce gelmeli, onu ise aklî anlama, anlamlaþtýrma takip etmelidir þeklinde dile getirilmiþtir. Nitekim, bu fikir, þu alýþýlmýþ vecizeyle ifade edilmiþtir: "Credo ut intclligam (Aniayayým diye inanýyorum.)"
Belki de ahlâkî sorunlarda Tann'nýn iradesinin üstünlüðü konusunda Sören Kier-kegaard gibi titizlik gösteren kimse yoktur. O, ilâhî iradenin, tüm edimlerin tek ve son ahlâkî yorumunda sözkonusu cdilcbileccðini ileri süren bir kiþidir. Kierkegaard, bir olayýn ancak ve ancak bu tarzda anlaþýlmasý gerektiðini, aksi takdirde, Tann'nm emrettiklerine ve hakimiyetine bir þart getirilmiþ olacaðýný ve bundan da ilâhî Ýradenin uzak olduðunu belirtmektedir. Bu fikir, 14. yy'da açýk bir tarzda Ockham'lý William tarafýndan da ileri sürülmüþtür. Ockham, insanî ve ilâhî akýl deðil, ilâhî iradenin, nihaî bir ahlaksal ölçüt olduðunu ileri sürmüþtü. Bazý davranýþlar günahtýr, çünkü Tann tarafýndan yasaklanmýþlardýr; bazýlarý da deðerlidir, çünkü Tanrý tarafýndan emredilmiþtir.
Bundan dolayý Ockham için ahlâkî kanun, Tann'nýn serbest seçiminin eseridir ve Tann'nm seçimi için de hiçbir ahlâkî kanunun zorlamasý sözkonusu deðildir. O, kendi baþýna, bu kanunun yegâne kaynaðýdýr.
Metafizik Volontarizm;
Bir dizi düþünür, irade kavramýnýn hukuk, ahlâk ve genel olarak insan davranýþlarýnýn anlaþýlmasýnda oldukça büyük bir öneme sahip olduðuna inanmaktadýrlar. Bunlardan birkaçý gerçekliðin kendi baþýna anlaþýlmasýnda iradenin Önemini vurgularlar. Bazý görüþler de J. G. Fichte, Henri Bergson ve diðerlerinin felsefelerinde bulunmaktadýr. Fakat, hiçbir felsefede iradenin önemi, Arthur Schopenhau-er'ýnkinden daha belirgin deðildir. Scho-penhauer, iradenin temel ve asýl gerçeklik olduðunu ve tüm fenomenal dünyanýn (görünürler aleminin) iradenin bir yansýmasý olduðunu düþünmekteydi. O, yaþayan nesneleri, iradelerinin nesnelleþmesi (objekti-vikasyon) olarak tasvir eder. Schopenhau-er, ayrýca sadece davranýþlarý deðil, ayný zamanda bitki, hayvan ve insanlarýn anatomik yapýlarýný da bu varsayýmdaki terimlerle açýklamaya çalýþýr. Ýrade, Schopenhauer tarafýndan, tüm kudrete sahip bir kör kuvvet olarak, görülebilen herþeyin sonsuz yaratýcýsý þeklinde tasvir edilir. Tüm canlýlarda temelde ayný olduðunu söylediði cinsel arzu, yaþamak ve arkasýnda hiçbir amacý barýndýrmayan, bir varlýðý devam ettirmek (ebedîleþtirmek) için mevcut bulunan kör bir itilim kuvveti (motiv, urge) olarak tanýmlanýr. Schopenhauer, akýl veya zekâ ile yapýlan hiçbir þeyi kabul etmez. Tüm kültürlerde ve bütün zamanlarda bulunan dinî coþkunluk (içtepi, itki), sonsuz varlýða sahip, akýldýþý ve kör iradeye yönelik bir tepki olarak izah edilmiþtir. Tüm canlýlarýn büyüme ve geliþiminde Schopenhauer, doðadaki iradenin yayýl iminin sözkonusu olduðunu söyler. Doðada nesneler, hiçbir aklî amaç veya hedefle iliþkili olmaksýzýn, metafizik manâda irade edilmiþ olanla ve deðiþmez bir biçimle uygunluðu gerçekleþtiðinde, engellere raðmen, onaya çýkar ve deðiþime uðrar. Bu volontarizmin temelinde o, hepsine de iradenin yansýdýðý kin, merhamet gibi duygusal terimlerin ýþýðýnda ahlâký izaha çalýþýr.
Schopenhauer, Kant'a keskin bir karþýtlýkla, ahlâkýn akýl veya zekâ ile yapýlan hiçbir þeye sahip olmadýðýný ileri sürer. O, insanlarýn sadece iradeye sahip olduklarýný ve her insanýn iradenin bir serbest etkisi, yansýmasý olduðunu belirtmektedir. Ýnsanlar kendi karakter, davranýþ ve kaderlerinin yazarlarý deðildirler.
Diðer volontarist filozoflar gibi Schopenhauer da insan davranýþlarýnda akýl dýþý faktörlere büyük önem vermekledir. Daha sonraki dönemlerde Nietzsche, "güçlülük Ýradesi" kavramýný ortaya atmýþ ve dünyanýn özü olarak güçlülük iradesini kabul etmiþtir. En yüksek iyi olarak yaþamayý gören Nietzsche'ye göre, hayatýn olduðu her yerde güçlülük iradesi vardýr.
|
Gönderen: 05.04.2006 - 01:56 |
|
|
Şu an Yok üye ve 1908 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.
[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye] |
|
 |
|
Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve
afiyet dolu ömür dileriz:
Ahmet TERLi (84), sefaersefa (37), mhagi (44), mevilde (42), ozan67 (46), promise2005 (44), yalniz_kalp (38), fblizynp (33), scream777111777 (46), nili (44), nursima21 (40), ebudücane (47), neyzen_01 (58), mertali (46), dilemin (38), ferit1976 (49), AY_ISIGI (60), bayrak_5461 (54), dpumurat (41), suheyda (49), gulsun7964 (46), orhan85 (40), simavli (46), Semine-Sarah (44), Bitmeyen_Cilem (59), ilker625 (46), figan71 (54), turgay0805 (43), tanan (50), toramanli (62), imamoglu (58), duadostu (48), muzafferyildiri.. (54), evrenbenim (66), humeyra (42), nurullahkucuk (60), yilmazbaskaya (60), Barik (44), kafkas36 (62), feyzagul (44), seyyal (49), ramazanq (38), haggani (55), ayildirim (49), nedimali (48), orhan54 (51), sevim özyurt (55), ademka (41), kalbimyarali (43), Ahmet Caliskan (50), hamavii (45), elomen (40), musty (42), GÖZYASIM (45), yeþil20 (57), sülo (41), yiðit (46), nurumnur (60), bayram.can (63), crescent (39), engizli55 (43), turkoloji07 (39), cagatayy (44) |
|
|
|
 |
|