|
 |
 |
|
Toplam Forum: 69
*** Toplam Konu: 30100
*** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Gönderen |
|
 |
ahmet gunay |
|
|
|
|
Acil servisteydim. Mesleðe yeni baþlamanýn heyecan ve zevkini yaþýyor, 'doktor bey' hitabýna alýþmaya çalýþýyordum. Her büyük hastahanenin acil servisinde olduðu gibi, burada da nöbet hareketli geçiyordu. Tecrübeli uzman hekimlerin yanýnda, bana pek sorumluluk düþmüyordu. Ben sadece olup bitenleri dikkatlice izleyerek tecrübe kazanmaya çalýþýyordum.
Saat gecenin bir buçuðuydu. Ýki bayan, kollarýndan tuttuklarý, 16-17 yaþlarýnda, esmer, topluca bir delikanlýyý hastahaneye getiriyordu. Delikanlýnýn babasý olduðu anlaþýlan bir bey arkalarýndan soluk soluða geliyor, bir yandan da þöyle sesleniyordu:
-Kurtarýn yavrumu, kurtarýn çocuðumu!
Nöbetçi doktor, gecenin yorgunluðuyla gömüldüðü koltuðundan doðruldu. Bu arada hemþireler yeni gelenleri karþýlýyordu. Ben doktorun yanýnda ayakta bekliyordum. Adam konuþmaya devam
ediyordu:
-Doktor bey, oðlum intihar niyetiyle ilâç içmiþ. Annesi fark edince, hemen getirdik.
-Aldýðý ilâçlar yanýnýzda mý?
Adam, ceketinin ceplerinden hap kutularýný çýkarýp doktora gösterdi.
-Þu haptan on beþ-yirmi tane, þundan on kadar, þundan da üç-beþ tane içmiþ.
-Ne zaman içtiðini biliyor musunuz?
-Ýki saat kadar olmuþ.
Doktor hap kutularýný uzun uzun inceledikten sonra, bir delikanlýya, bir de kutulara baktý. Ardýndan kafasýný saða sola sallayýp yüzünü buruþturarak:
-Hýmm! Yazýk, çok yazýk!
Aile endiþe ve merak içinde, doktorun bir þeyler söylemesini bekliyor, ama doktordan ses çýkmýyordu. Bense, gencin midesini yýkayacaðýmýzý düþünüyordum. Kýsa süren bir sessizlik, babanýn sorusuyla bozuldu:
-Ne yapacaðýz doktor bey?
Doktorun yüzü gerginleþti. Bakýþlarýný ümitsizce kaldýrdý. Dudaklarýný ýsýrdý. Baþýný çaresizce saða sola salladý. Elleriyle de çaresizlik iþareti yaptý. Aðzýndan dökülen son sözler, hasta ve yakýnlarý için kurþun gibiydi.
-Üzgünüm! Yapýlacak bir þey yok. Hem bu ilâçlar... Üstelik de geç kalmýþsýnýz.
Ben göz ucuyla aileye baktým. Hepsinin gözleri fal taþý gibi açýlmýþ, beti benzi atmýþtý. Delikanlýnýn yüzü korkuyla gerilmiþti. Annesi ve kýz kardeþinin desteðiyle ayakta zor duran delikanlý, birden doðrulup pür dikkat doktora baktý. Doktorun ifadelerindeki kesinliði ve yüzündeki ciddiyeti görünce sarsýldý. Dizlerinin baðý çözülmüþçesine kendini yere býraktý. Aile fertlerinin ayakta duracak mecalleri kalmamýþ olacak ki, her biri bir kenara çöktü. Baba ve anne, bir þeyler mýrýldanýyorlardý. Uzun süren bir suskunluk ve þaþkýnlýktan sonra:
-Ne olacak doktor bey? Hiçbir þey yapamaz mýsýnýz?
-Artýk çok geç. Bu durumda maalesef bir þey yapamayýz. Yapsak da yararý olmaz. Herhalde bir saate kadar hastayý kaybederiz. Gene de hastayý müþahede altýna alalým.
Ben de en az aile kadar þaþýrmýþtým. Delikanlýnýn yüzüne bakýyordum. Ölüm endiþesi ve ümitsizlik, iliklerine kadar iþlemiþ gibiydi. Kendimce neler hissettiðini düþündüm. Ölüme bu kadar yaklaþmak, gerçekten zor bir durum olmalýydý. Hem, insan bir saat sonra öleceðini bilse neler düþünür, neler hisseder, neler yapardý? Aslýnda her birimizin, ölüme bir saat yaklaþacaðý an gelmeyecek miydi? Hayatýn karmaþa ve med-cezirleri arasýnda, ölüm gerçeðini nasýl da atlýyor veya kendimize uzak görüyorduk. Þimdi bu delikanlý, geçmiþini, arkadaþlarýný, ailesini düþünüyor olmalýydý. Veya ölümden sonraki hayatý; yani bir saat sonrasýný... Belki de arkasýndan neler düþünüleceðini, konuþulacaðýný... Halbuki ne kadar çok plâný vardý. Þimdi ise, o plânlarý düþünmek bir yana, son saatini nasýl geçireceðine dair doðru düþünme melekesini bile kaybetmiþ gibiydi.
Diðer taraftan, hayat devam ediyordu. Ýçeride yatmakta olan bir hastanýn yakýnlarý doktora bir þeyler sorarken, sedye ile bir hasta daha getiriliyordu. O ara baþka bir doktor kapýdan içeri giriyordu. Biliyorum, sohbet için geliyor. Az ötede, hemþirelerin küçük teybinden, bir arabesk parça yükseliyor: Batsýn bu dünya! 'Hayatla ölümün iç içeliði galiba bu.' diyorum kendi kendime.
Baba toparlandý. Yalvaran bir eda ile sorusunu tekrarladý:
-Hiçbir þey yapamaz mýsýnýz doktor bey? Hiç mi ümit yok?
Ýçeri yeni giren doktor, ne olduðunu sordu. Doktor ayaða kalkýp kesin bir ifade ile cevap verdi:
-Ýntihar giriþimi doktor bey. Geç kalmýþlar maalesef. Durum da ciddi. Yapýlacak bir þey kalmamýþ. Sonra raporunu tanzim ederiz.
Söylenenleri dikkatle dinleyen delikanlýyý ölüm gerçeði ile yüzleþmek ürkütmüþtü. Piþmanlýk duygusu içerisinde ve titrek bir sesle doktora; 'Kurtulmak için ne yapmak gerekiyorsa yapmaya hazýrým. Ne olur doktor! Beni kurtarýn, ölmek istemiyorum!" dedi. Doktor oralý bile olmadý. Ölüme bu kadar yakýn bir kimseyi daha önce hiç görmemiþtim. Üstelik çok da gençti. Hayalen morga gidip, gencin otopsisini düþünüyorum. Demek, karþýmda duran bu diri beden birazdan ölecek, otopsi için açýlacak ve biz bir rapor tanzim edip býrakacaðýz! Hayat ve ölüm... Yaþamak ve ölmek... Genç olmak, yaþlý olmak, hayatý anlamak, ölümü benimsemek... Hayatý ölüme bir girizgah olarak deðerlendirebilmek... Ölüme her an hazýr olmak... Veya kendini hazýr hissetmek... Kýsacasý ölümü kuþanmak... Hayata ve ölüme anlam kazandýrmak... Bir sürü düþünce beynime doluþuyor.
Doktor oradan uzaklaþtý. Ben de peþinden gittim. Biraz acemilik kokan bir tavýrla sordum:
-Doktor bey! Serumla bol mayi verip, bir yandan da idrar söktürücülerle kanýný temizleyemez miydik?
Doktor dönüp, gözlerimin içine baktý:
-Kardeþim görüyorsun, burada ayakta zor duran yaþlýlar bile biraz daha hayatta kalmak için mücadele ederken, bu delikanlý daha on yedi yaþýnda ve intihara kalkýþýyor. Ölmek istiyorsa, neden ona mâni olalým? Biraz isteði ile baþ baþa kalsýn bakalým. Ölüm ne imiþ, hayat ne imiþ düþünsün! Yaþamanýn deðerini, ailesine ne kadar acý çektirdiðini fark etsin! Dahasý Allah'ý hatýrlasýn; kul olmayý... Ölümü ve sonrasýný da tabii ki...
Arkasýndan, beni bir kez daha þaþýrtan bir kahkaha atýp þöyle dedi:
-Yoksa, sende mi inandýn öleceðine?
-Ne yani, delikanlý ölmeyecek mi?
Gülerek, ilaç kutularýný gösterdi. Elindekiler, vitamin hapý, öksürük kesici ve balgam sökücülerdi.........
|
Gönderen: 03.02.2007 - 23:05 |
|
|
|
635 Mesaj -
|
|
|
ALLAH razý olsun önce koktum sonrada sevindim bu olay gerçek olsa gerek çünkü bizim burda ayný böyle bir olay oldu 
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son burcunur tarafından, 03.02.2007 - 23:51 tarihinde.
|
Gönderen: 03.02.2007 - 23:50 |
|
|
 |
|
Bir saatiniz kaldı |
|
|
249 Mesaj -
|
|
|

|
Gönderen: 04.02.2007 - 14:18 |
|
|
|
5108 Mesaj -
|
|
|
Yüreðine saðlýk Hocam...
Çok anlamlý ve ibret alýnacak bir konu...
RABBÝM bizlere merhamet eylesin...ÝNÞAALLAH.
|
Gönderen: 04.02.2007 - 14:55 |
|
|
Şu an Yok üye ve 999 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.
[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye] |
|
 |
|
Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve
afiyet dolu ömür dileriz:
murat sanduvac (48), hyusuf24 (40), salihli (58), mehmetnuri26 (65), cereko (41), rukiye sonat (31), hasret_gulu (41), CAZABLANCA (), huseyinkarakoca (39), cakiryar (39), tms (49), kalecik69 (42), hakka_sevdali (43), Said27 (50), Euphony (61), arnopasha (56), hamza79 (46), remzi_bayrak (50), omersami23 (51), adem2504 (45), entrik (42), delikalp (38), rosesss (66), mikayil50. (50), mderin (58), nurcu81 (44), mehmet4450 (56), kürsat ata (42), immortal_love (38), ingiltereden (47) |
|
|
|
 |
|