0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » BEDiR SAVASI

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
BEDiR SAVASI
569 Mesaj -
BEDÝR GAZVESÝ


Ýslâm devletinin Medine'de kurulmasýndan sonra müslümanlarla müþrikler arasýnda meydana gelen ilk savaþ. Bu savaþa, yapýldýðý kasabanýn adýyla anýlarak, Bedir Gazvesi denilmiþtir.

Bedir kasabasý Medine'nin 120 km. kadar güneybatýsýnda ve Kýzýl Deniz sahiline 20 km. uzaklýktadýr. Bedir, Mekke'den gelip Medine'den geçerek Suriye'ye kadar uzanan yol üzerinde olup, Mekke-Medine arasýndaki konak yerlerinden biri idi. Bedir halký kasabalarýna uðrayan ticaret kervanlarýna verdikleri hizmetler karþýlýðýnda elde ettikleri kazançlarla geçinirlerdi. Ayrýca her yýl Zilkade ayýnda burada kurulan bir panayýr kasaba halkýna önemli gelir saðlardý. Bedir kasabasýnýn Ýslâm savaþ tarihinde önemli bir mevkii vardýr. Hz. Peygamber (s.a.s.) müþriklerle çarpýþmak üzere buraya üç defa gelmiþti. Birincisine ilk Bedir Gazvesi adý verilir. Savaþa henüz izin verilmediði dönemlerde Mekkeli müþrikler müslümanlara saldýrýlarýna devam ediyorlardý. Fakat hicretin altýncý ayýndan sonra cihat izni verilince artýk müslümanlar kendilerini ve Ýslâm devletini koruma imkâný bulmuþlardý. Bir ara müþrikler o sýrada henüz müslüman olmamýþ olan Kürz b. Câbir'in kumandasý altýnda bir askerî birlik gönderip Medine'nin çevresine saldýrtmýþlardý. Kürz ve yanýndaki müþrikler Medine'nin güneyinde Cemmâ denilen yere gelip müslümanlarýn sürülerine saldýrmýþ ve yaðmalamýþlardý. Bunun üzerine Resulullah (s.a.s.) Medine'de Zeyd b. Hârise'yi devlet baþkanlýðýna vekil tayin edip bir grup müslümanla Sefevan vadisine kadar ilerledi. Kürz ve adamlarýný takip eden Hz. Peygamber, müþriklerin izlerine rastlamayýp Medine'ye geri döndü. Bu gazveye ilk Bedir Gazvesi adý verilir. Peygamber, hicretin ikinci yýlýnda Rabîü'l-evvel (623 Eylül) ay'ý baþlarýnda bu sefere çýkmýþtý.

Müslümanlarýn her þeylerini Mekke'de býrakýp Medine'ye hicret etmeleri müþriklerin Ýslâm'a ve müslümanlara olan kinlerini dindirmemiþti. Hatta müslümanlarýn Medine'de devletlerini kurup yerleþmeleri Mekkeliler'e çok aðýr gelmiþti. Müþrikler Ýslâm'ýn bu baþarýsýný hazmedemeyip mutlaka durdurmak için yollar aramaða baþladýlar. Hicretten önce Abdullah b. Übey b. Selül adýndaki kabîle reisi Medine'de taç giyip kral olmak üzere idi. Fakat akrabalarýnýn ve destekçilerinin büyük bir kýsmý müslüman olup Hz. Peygamber (s.a.s.)'i þehirlerine davet edince, artýk burada bir Arap devleti deðil Ýslâm devleti kurulmuþtu. Bunu bir türlü içine sindiremeyen Abdullah b. Übey, etrafýndaki bazý adamlarýyla birlikte Ýslâm'a girdiklerini söylemiþlerse de asla içten iman etmemiþ, münafýklýklarýný sürdürmüþlerdi. Bunu fýrsat bilen Mekkeli müþrikler eski dostlarý olan Ýbn Übey'e bir mektup yazarak þöyle demiþlerdi: "Siz bizimkileri barýndýrdýnýz. Ya siz Muhammed'i öldürür veya yurdunuzdan çýkarýrsýnýz; yahut biz hepimiz toptan gelip üzerinize saldýrýr erkeklerinizi öldürür kadýnlarýnýzý esir alýrýz."

Hz. Peygamber ve arkadaþlarýnýn Medine'ye gelmeleriyle krallýðý engellenen Abdullah b. Übey, etrafýndaki münafýklarla Ýslâm'ý içten yýkmaða çalýþýyordu. Onun gayesi gayet açýk idi. Krallýk isteyen bir adam Ýslâm devletinde ve Peygamber'in baþkanlýðýnda barýnamazdý. Münafýklar, dünya ve dünya çýkarlarýnýn peþine takýlmýþ müþriklerle iþbirliði yaparak, Ýslâm'ýn Medine'deki hâkimiyet ve devletini yýkmaða çalýþýyordu.

Müslümanlar, müþriklerle münafýklarýn kurduklarý bu iþbirliðini haber aldýlar. Mekkelilerin gönderdiði bu mektup onlarýn ve Medine'deki münafýklarýn gayelerini gayet açýk bir þekilde ortaya koyuyordu.

O bakýmdan, müslümanlar çok dikkatli idiler. Bu düþmanlardan gelebilecek saldýrýya hazýrdýlar. Resulullah ilk tedbir olarak, Medine-i Münevvere çevresine küçük müfrezeler gönderdi. Bu müfrezeler, Kureyþ'in ticaret kervanýna engel oluyor ve Medine çevresindeki kabîlelerle barýþ anlaþmalarý yapýp, Medine-i Münevvere'nin güvenliðini saðlýyordu.

Hamza b. Abdülmuttalib, Ubeyde b. Hâris ve Sa'ad Ýbn Ebi Vakkas (r. an.) gibi ileri gelen sahabiler, bu müfrezelerin baþýnda görev yapmýþlardý. Bunlar kan dökmemeðe dikkat ediyorlardý. Yalnýz Abdullah b. Cahþ (r.a.) müfrezesi Bedir'den önce düþmanla çarpýþan ilk Ýslâm seriyyesidir. Bu hadisenin savaþýlmasý haram aylardan Recep ayýnýn son gecesinde olmasý, müþriklerin dedikodusuna sebep oldu. Bu olay üzerine, haram aylarda savaþmak hakkýnda aâyetler nazil oldu. Bu ayetlerde, müslümanlara, cihat izninin verileceðine dair müjdeler vardý. Ve hemen ardýndan da savaþa izin veren ayetler geldi.

"Kendileriyle savaþýlan (mü'min)lere izin verildi. Çünkü onlara zulmedilmiþtir. Ve Þüphesiz Allah, onlara yardým etmeðe kadirdir. " (el-Hacc, 22/39).

"Ey inananlar, korunma tedbirleri alýn; bölük bölük veya hep birlikte savaþa gidin." (en-Nisâ, 4/71).

"aglaYeryüzünde) hiçbir kötülük kalmayýncaya ve din tamamen Allah'ýn oluncaya kadar onlarla savaþýn. Eðer vazgeçerlerse muhakkak Allah, ne yaptýklarýný görmektedir. " (el-Enfâl, 8/39)

Bu ayetler, müslümanlarý, müþriklerden yýllarca gördükleri iþkencelere karþý intikam almaya teþvik ediyor; zalimlerden, Allah'ýn hâkimiyetini gasba yeltenmiþ müstekbirlerden bu hâkimiyetin alýnarak Allah'a iade edilmesini ve hükmün Allah'a ait olduðunun onlara gösterilmesini istiyordu. Bunun için de müslümanlarýn gerekli tedbirler alarak ve korunarak savaþmalarýný istiyordu. Bu ayetlerdeki istek elbette Cenâb-ý Hakk'a aitti. Eðer insanlara ve Resule ait olsaydý zaten onlar yýllarca önce savaþmak ve zulme isyan etmek istemiþlerdi. Ancak, zulme isyan Allah'ýn ölçülerine ve rýzasýna uygun yapýlmalý ve bir zulüm kaldýrýlýrken yerine baþka bir zulüm ikame edilmemeliydi. Ýþte Medine'deki Ýslâm toplumu bunu anlýyordu. Müslümanlar iþte bunun için müþriklerle savaþmayý göze almýþlardý.

Mekkeli müþrikler defalarca müslümanlarý tehdit edip, onlara Medine-i Münevvere yakýnlarýna kadar gönderdikleri çapulcu birlikleri eliyle zararlar veriyorlardý. Son zamanlarda Ebû Süfyân'ýn da ortaklýðýyla oluþturulan bir kervan Suriye'den mallar getirecek ve bununla müslümanlara son ve kesin darbe indirilecekti. Bunu haber alan Resulullah (s.a.s.), durumu ashabýyla istiþare etti. Bu kervanýn Mekke'ye ulaþmasýna engel olunmasý kararý alýndý. Bu kararýn uygulanmasý aþamasýna gelindiðinde Ebu Süfyan durumdan haberdar oldu ve Damdam b. Amr el-Gifârî'yi Mekke'ye göndererek Kureyþ'ten yardým istedi.

Ebu Cehil bu fýrsatý kaçýrmak istemediðinden Kâbe'ye koþtu. Müþrikleri müslümanlara karþý savaþa teþvik etti. Tellâllar çýkararak Mekke sokaklarýnda baðýrttý. Eli silâh tutan herkes bu müþrik ve putperest orduya katýldý. Hatta Resulullah'ýn müþrik olan amcasý Ebu Leheb, kendisi gidemeyecek kadar hasta olduðu için yerine ücretle bir kiralýk asker gönderdi.

Resulullah hicretin ikinci yýlý Ramazan ayýnýn sekizinci günü Abdullah Ýbn Ümmü Mektum'u Medine'de kalan yaþlý ve hastalara namaz kýldýrmak üzere görevlendirdi. Yahudilerin karýþýklýk çýkarmasýndan þüphelendikleri için Ebu Lübabe'yi de Medine'de yönetimin baþýnda vekil býraktý.

Müslüman ordusunun sayýsý üçyüzbeþ kiþi idi. Bunlarýn seksenüçü Muhacirlerden, altmýþbiri Evs'den, geri kalanlarý da Hazrec kabilesinden idiler. Muhacirlerden yalnýzca Osman b. Affân (r.a.), hanýmý Resulullah'ýn kýzý Rukiye aðýr hasta olduðu için Medine'de kalmýþtý. Kendisi de ayrýca rahatsýzdý.

Müslümanlarýn yalnýz üç atlarý ve yetmiþ develeri vardý. Bineklerine sýrayla binmek zorundaydýlar. Zefiran denilen yere geldiklerinde, Mekkeli müþriklerin büyük bir ordu ile üzerlerine gelmekte olduklarýný öðrendiler. Biraz duraklayýp tereddüt ettiler. Çünkü onlarýn büyük hazýrlýklarla gelen Mekke ordusuna karþý koyacak kadar askerleri yoktu. Buna hazýrlýklý da deðillerdi. Resulullah ashabýyla yeniden istiþare etti. Kervanýn peþine mi düþülmeliydi; yoksa müþrik ordusuna karþý mý durulmalýydý. Allah Resulu ve Muhâcirler ordunun karþýsýna çýkýlmasý taraftarýydýlar. Ensâr ise, Akabe beyatýnda verdikleri sözle Medine' de Rasûlullah'ý koruyacaklardý. Þimdi ise Medine dýþýnda idiler. Rasûlullah (s.a.s.) onlara reylerini sordu. Ensardan Sa'd b. Muaz þöyle dedi:

"Ya Resulullah, biz sana inandýk. Allah tarafýndan getirdiklerinin hak olduðunu tasdik ettik. Artýk siz ne dilerseniz emrediniz. Seni gönderen Allah hakký için artýk denize girersen, seninle beraber biz de gireriz. Hiç birimiz geri kalmayýz. Biz düþmana karþý durmaktan çekinmeyiz. Muharebeden geri dönmeyiz. Sabrederiz ve sadakatten ayrýlmayýz. Bizden memnun kalacaðýn iþler nasip etmesini Allah' tan dilerim. Hemen Allah'ýn bereketini dileyerek istediðiniz tarafa yürüyünüz."

Resulullah (s.a.s.), ashabýnýn bu birlik ve beraberliðine çok sevindi. Allah'a hamd ile, müþriklerle karþýlaþmak üzere Bedir kuyularý mevkiine doðru yola koyuldu.

Ebu Süfyan, müslümanlarýn Bedir'e gelmekte olduðunu öðrenince kervanýn yönünü deðiþtirdi. Deniz tarafýndan Mekke'ye yollandý. Müslümanlar Bedir'e gelince, kervan çoktan uzaklaþmýþtý.

Ýslâm ordusu, kumluk bir araziye konakladý. Müþrikler ise Bedir kuyularýný tutmuþlardý. Gece yaðan yaðmur, hem araziyi pekiþtirdi, hem de müslümanlarýn su ihtiyacýný giderdi. Bu Allah Teâlâ'nýn onlara bir yardýmýydý.

Daha sonra, buralarý çok iyi tanýyan Habbâb b. Munzir'in teklifiyle ordunun karargâhý deðiþtirilip Bedir köyünün en sonundaki kuyunun yararýna geçildi. Resulullah (s.a.s.) elini kana bulamak istemediðinden kendisine ordunun gerisinde bir çadýr kuruldu. Çadýrýnýn kapýsýnda Sad b. Muaz nöbet tutuyordu.

Mekkeli müþrikler zýrhlar içinde idi. Sayýlarý bin kiþiye yakýndý. Bunun yüz kadarý süvari yedi yüzü develi ve geri kalaný piyade idi. Bu sayý Ýslâm ordusunun üç katý idi.

Ordular ibret alýnacak bir daðýlým sergiliyordu. Tarih hiç bir zaman bu derece anlamlý bir savaþa tanýk olmamýþtý. Bir tarafta Müminlerin dostu Ebu Bekr (r.a.), diðer tarafta müþrik saflarýnda yer alan oðlu Abdurrahman; bir tarafta müþrik ordusu komutaný, Utbe b. Rabia, karþýsýnda oðlu Huzeyfe bulunuyordu. Resulullah'ýn amcasý Abbas ile Hazreti Zeyneb'in eþi ve Resulullah'ýn damadý Ebu'l As, müþriklerin arasýndaydý. Akîl ise kardeþi Hz. Ali'ye karþý müþrik ordusunda yer almaktaydý.

Bu sýrada Ebû Süfyan'ýn kervanýnýn Mekke'ye ulaþtýðý haberi geldi. Ebu Süfyan müþriklere bir haber göndererek, "Siz kervanýnýzý korumak için harekete geçtiniz. Artýk savaþmadan geri dönünüz" dedi. Ancak geri dönmek için arzulu olanlar olduysa da savaþma kararý alanlar çoðunluktaydý. Ebû Cehil, "Müslümanlarý öldürmeye bile lüzum yoktur. Ellerini baðlayýp onlarý tekrar Mekke'ye götüreceðiz ve böylece Ýslâm da bitecek" diyordu.

Bu ordu, Ýslâm'ýn tek ordusuydu. Eðer bu ordu ezilecek ve silinecek olursa Allah'ýn hükmünü hâkim kýlacak bir baþka topluluk kalmayacaktý. Hz. Peygamber (s.a.s.): "Allah'ýn, vadettiðin yardýmýný bugün lutfet. Ya Rab, bu bir avuç mücahid yok olursa, bir muvahhidler bu gün telef olursa, yeryüzünde sana ibadet eden kalmayacak!" diye dua ve niyazlarýna devam etti. Bu sýrada da þu mealdeki vahiy gelmiþti:

"Bütün bu toplananlar (müþrikler) hezimete uðrayacak ve arkalarýna dönüp kaçacaklardýr. " (el-Kalem, 68/45).

Resulullah (s.a.s.) kan dökülmesini istemediðinden Ömer b. el-Hattab'ý elçi olarak müþriklere gönderdi. Onlar savaþ konusunda kararlý olduklarýndan Resulullah'ýn bu þerefli elçisinin tekliflerini dinlemediler. Kur'an bir baþka ayetiyle müminleri desteklemekte ve Mekkeli müþriklerin cezalandýrýlmasýný talep etmektedir:

"Onlar, (insanlarý, Rasülü ve mü'minleri) Mescid-i Haram'dan geri çevirdikleri ve onun velisi, bakýcýsý ve koruyucusu olmadýklarý halde Allah onlara neden azap etmesin? Onun velileri sadece muttakîlerdir. Fakat çoklarý bunu bilmez. " (el-Enfal, 8/34).

Bu harpten itibaren, Kur'an-ý Kerîm'de, giriþilen bütün savaþlarda müslümanlarýn yanýbaþýnda çok sayýda meleðin savaþa katýldýðýndan bahsedilir. Ancak Bedir savaþý ötekilerden bir farklýlýk gösterir.

"O zaman sen müminlere.' Rabbinizin size indirilmiþ üç bin meleði ile yardým etmesi, size yetmez mi?' diyordun , "Evet, sabreder, (Allah' dan) korkarsanýz, onlar hemen þu dakikada üzerinize gelseler, Rabbiniz, size niþanlý beþ bin melek ile yardým eder", Allah, bunu size sýrf müjde olsun ve kalpleriniz yatýþsýn diye yaptý.

Yardým, daima galip ve hikmet sahibi Allah katýndadýr. " (Âli Ýmrân, 3/124-126).

17 Ramazan (13 Mart 624) Cuma günü sabahleyin her iki ordu Bedir kuyularýna doðru ilerledi. Müslümanlar bu kuyularýn baþýna kâfirlerden önce ulaþmýþlardý. Müþriklerin tarafýndaki kuyular tamamen kapatýlýp tutulduysa da Hz. Peygamber (s.a.s.) düþmanýn kendi tarafýndaki bir kuyudan su almalarýna müsaade etmiþtir. Cahiliye adetlerine göre savaþý iyice kýzýþtýrýp heyecan doðurmak için gruplar öne adam çýkararak birbirlerine meydan okurlardý. Müþrikler tarafýndan Esved adýndaki þahýs ortaya çýkýp er istemiþ, buna karþý Hz. Hamza çýkarak onu derhal öldürüvermiþti. Bunun üzerine Kureyþ'in ileri gelenlerinden Utbe b. Rabîa, kardeþi Þeybe ve oðlu Velid ortaya atýldýlar. Bunlarýn karþýsýna Medineli gençlerden üç kiþi çýkýnca, kim olduklarýný sormuþ ve onlara: "Siz bizim dengimiz ve muhatabýmýz deðilsiniz, bizim kavmimiz ve kabilemizden adamlar çýksýn" demiþlerdi.

Kureyþ kâfirlerinin bu istekleri üzerine Hz. Hamza, Hz. Ali ve Ubeyde b. Hâris çýktýlar. Hz. Hamza ile Hz. Ali hasýmlarýný derhal öldürdüler. Ubeyde ise hasmýný yaralamýþ kendisi de yaralanmýþtý. Onun yardýmýna koþan Hz. Hamza ve Hz. Ali (r.a.) derhal Utbe'yi öldürüp yaralý arkadaþlarýný müslümanlarýn karargâhýna taþýmýþlardý. Bu mubarezelerin sonunda taraflar birbirlerine saldýrýya geçtiler. Ýkindiye doðru müslümanlar tarihin kaydettiði büyük zaferlerden birini gerçekleþtirmiþlerdi. Savaþ sona ermiþti. Müslümanlarýn, Ýslâm'ýn ve özellikle Hz. Peygamber'in en büyük düþmaný Ebu Cehil baþta olmak üzere müþriklerin ileri gelenlerinden çok kimse hayatýný kaybetmiþti. Müþriklerden tam yetmiþ kiþi öldürülmüþtü. Müslümanlar ise on dört þehid vermiþlerdi. Hz. Peygamber (s.a.s.) namazlarýný kýldýrdýktan sonra Allah yolunda canlarýný veren bu ilk þehitleri topraða verdi. Müslümanlar Kureyþ'in ölülerini de yerde býrakmayýp açtýklarý bir çukura gömdüler.

Mekkeli müþriklerden bir miktar esir alýndý. Ama henüz Cenâb-ý Allah esirler hakkýnda hükmünü bildirmemiþti. Peygamberimiz bu esirlerle ilgili olarak ashabýyla istiþarede bulundu. Ashabtan bazýlarý bunlarýn derhal öldürülmesini teklif ederken, en yakýn müslüman akrabalarýnýn bunu infaz etmelerini tavsiye etmiþlerdi. Buna karþýlýk baþta Hz. Ebu Bekir olmak üzere bazý sahabeler de bu esirlerin fidye karþýlýðýnda serbest býrakýlmalarýný teklif ettiler. Rasûlullah bu ikinci teklifi uygun buldu. Fidye ödeyemeyenlerden okuma yazma bilenlerin müslümanlarýn çocuklarýndan onar kiþiye okuma-yazma öðretmeleri istendi. Esirler müslümanlar arasýnda daðýtýldý.

Hz. Peygamber onlara iyi muamele edilmesini istedi. Esirlerden elbisesiz kalmýþ olanlara giyecekler verildi. Bu esirler müslümanlarla birlikte ve onlarla eþit þartlar altýnda yemeðe oturuyorlardý. Esir alýnanlardan sadece ikisi idama mahkûm edilmiþtir. Çünkü bunlar Mekke'de inananlara yapmýþ olduklarý zulümden dolayý idamý haketmiþlerdi. Rasûlullah'ýn, bu ilk askerî karþýlaþmada gösterdiði bu insânî tutum ve davranýþ daha sonraki olaylarda da deðiþmemiþtir.

Mekke müþriklerinin ileri gelenleri ve baþkanlarý, Bedir'de öldürülmüþtü. Ebû Süfyan ise büyük ticaret kervanýnýn baþýnda olduðu halde kaçýp kurtulmuþ ve bundan böyle Mekke' nin baþkaný olmuþtu. Oðlu, kayýnpederi ve kayýnbiraderi Bedir savaþýnda öldürülen Ebu Süfyan, bunlarýn intikamýný alýncaya kadar hanýmýna yaklaþmayacaðýna, saç ve sakalýný kestirmeyeceðine yemin etti. Bunun yanýnda karýsý Hind de kendi akrabalarýný öldürenleri bulup onlarýn ciðerlerini yiyeceðine and içmiþti.

Bedir zaferi, siyasi-dini yapýdaki Ýslâm devlet ve camiasýnýn daha da saðlam temeller üzerine oturmasýný saðladý. Hz. Muhammed (s.a.s.) Bedir' de savaþ baþlayacaðý sýrada, secdeye kapanýp Allah'a yönelerek O'na, yardýmýný esirgememesi için dua ettiðinde o günkü durumu en güzel bir þekilde dile getiriyordu:

"Ey Allah'ým! Þayet þu küçücük ordu eriyip giderse sana (yeryüzünde) artýk ibadet edecek kimse kalmayacaktýr... "
Gönderen: 20.04.2007 - 00:52
Bu Mesaji Bildir   Ônder23 üyenin diger mesajlarini ara Ônder23 üyenin Profiline bak Ônder23 üyeye özel mesaj gönder Ônder23 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1804 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
muratt27 (49), aziziye (60), yilay (56), soley (61), TaRaNTuLa (44), Nur Sevda (31), yezdanur (33), sarihan.e (62), kardesim (59), muceli (32), Enes Yakub (45), Boddig (38), ümit79 (46), peker (47), Gönül_89 (36), ortaasyam (42), emrecihat (47), karadereli (56), yarali (56), MUMIK (46), mustafa emin (48), fuad33 (61), peksen (40), cemalettinkiyis.. (59), bilalacar (44), biranne (62), emrekorkmaz (40), bakus (42), Meryem61 (38), tosyalim (59), akyurek (49), mert sel&ccedil.. (49), _RANA_ (35), muhammedtahirde.. (20), unall (59)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.00630 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.