0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » TAKVA KAVRAMI

önceki konu   diğer konu
9 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
TAKVA KAVRAMI
582 Mesaj -
Islam Terminolojisinde Takva Kavrami:


Kur'an-i Kerim'de uzerinde onemle durulan kavramlarin basinda takva kavrami gelmektedir. Takva, Kur'an'da 258 defa kullanilmistir.


Islam terminolojisinde takva; kisinin kendisini Allah'in korumasina, himayesine alarak ahirette azap ve cezaya neden olabilecek her turlu seyden kendisini titizlikle korumasi, gunahlardan kacinip iyi ve faydali is ve eylemleri yapmasidir.

Takva, sadece psikolojik anlamda bir korku(havf) olmayip; Allah'a karsi derin bir sekilde saygi duymak, her turlu tutum ve davranislarda Allah'in rizasini herseyin ustunde tutmak, irademizi O'nun iradesine dolayisiyla O'nun hukumlerine bagli tutmak, O'nun razi olacagi salih amelleri/davranislari yapmaktir. Bu suretle ayet ve hadislere baktigimizda takva kavrami "korku" yerine "saygi" kelimesiyle ifade edilmesinin daha dogru ve yerinde oldugu gorulur. Cunku takva sahibi kimse, Islam'da sadece ideal bir mu'min degil ayni zamanda ideal bir "ahlaki kisilik"tir.
Gönderen: 26.04.2007 - 15:57
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
Allah Razı Olsun çok güzel bir paylaþým

Takva , korkma, sakýnma, Allah korkusuyla günahlardan korunmak demektir. Muttaki, takva üzere yaþayan mü’min demek olur.

Takvada ilk akla gelen, haramlarý terktir. Bunu, mekruhlardan sakýnma takip eder. Mekruh, çirkin bulunan, hoþ karþýlanmayan fiil, söz ve hâllere denir. Bunlarýn terk edilmeleri de takvadandýr. Daha sonra þüpheliler karþýmýza çýkar. Bunlarýn da mekruhlar gibi haramla bir baþka komþuluklarý vardýr. Hakkýnda kesin bir hüküm olmayan iþlerde, takvaya uygun olaný, haram olma ihtimalini gözeterek o fiilleri terk etmektir. Sonra mübah ve helâl olanlar gelir. Bunlardan yeteri kadar istifade edip israftan sakýnmak da takvadandýr.

Allah Resûlü (asm.) “Helâl belli, haram da bellidir. Fakat bu ikisinin arasýnda þüpheli þeyler vardýr.” diye baþlayan bir hadis-i þeriflerinde þöyle buyurur:“Nasýl bir çoban, koruluðun kenarýnda koyun otlattýðýnda, koyunlarýnýn her an koruluða girme ihtimali varsa, þüpheli þeylerden korunmayanýn da harama düþme ihtimali öylece vardýr.”

Þüpheli, haramýn en yakýn komþusudur. O araziye girenin bir süre sonra haram sahasýna düþmesi kuvvetle muhtemeldir. Þüpheliden sakýnanlarla haram arasýna bir tampon bölge girmiþ oluyor.

Kur’an-ý Kerimden bir takva dersi:

“...Yakýtý insanlar ve taþlar olan ve kâfirler için hazýrlanan o dehþetli ateþten sakýnýn.” (Bakara Sûresi,14) Tefsir alimlerimiz, bu âyet-i kerimede sözü edilen taþlarýn, putlar olduðunu söylerler. Bu âyet-i kerimede yakýtý taþlar olan bir cehennemin dehþeti yanýnda, mümini ürperten bir baþka tehdit daha vardýr. O da putlarla beraber yanma, ayný mekânda birlikte bulunma, onlarýn tâbi olduðu muameleye maruz kalma zilletidir.

Takva ve salih amel, ruh ve kalbin terakkisinde iki esastýrlar. Salih amel ile manevi kârlar elde edilir. Takva ile de bu kâr korunur ve zararlardan uzak kalýnýr. Zarar yollarýný kapamayan bir insan, kazandýðýndan çok daha fazlasýný kaybedebilir ve bu yolun sonu iflasa çýkar.

Ýflasla ilgili þu hadis-i þerif çok ürkütücü ve korkutucudur:

“Ümmetimden müflis o kiþidir ki; kýyamet günü namaz, oruç ve zekât gibi ameller ile gelir. Buna karþýlýk ona buna sövmüþ, iftira etmiþ, kiminin malýný yemiþ, kiminin kanýný dökmüþ ve kimini de dövmüþtür. Ahirette bu iyilikleri hak sahiplerine daðýtýlýr. Ýyilikleri yetmeyip bittiði zaman da hak sahiplerinin günahlarýndan bir kýsmý alýnýp kendisine yüklenir ve cehenneme atýlýr.”

Takvanýn üç mertebesi vardýr:

1- Þirkten takva: Ýman ederek þirkten korunmak. Kiþi böylece ebedî cehennemde kalmaktan korunmuþ olur.

2- Masiyetten takva: Büyük günahlarý iþlemekten, küçüklerde de ýsrardan sakýnmak. Takvanýn en yaygýn mânâsý budur.

3-Masivadan takva: Kalbini, Hak’tan alýkoyan her þeyden uzak tutmak.


wesselam
Gönderen: 26.04.2007 - 16:10
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
TAKVA KAVRAMI
582 Mesaj -
KUR'AN-I KERIM'de takva kavrami uc mertebede zikredilmistir.
1) Ebedi olarak cehennem azabindan korunmak icin Allah'a ortak kosmaktan, kufur ve nifaktan korunarak kamil bir imana sahip olmak:
Bu hususla ilgili olarak Fetih suresi 26. ayetinde:

" Inkarcilarin kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu ve tarafgirligini yerlestirdikleri sirada Allah'da Resulu'nun ve mu'minlerin gonullerine huzur ve guven duygusu verdi. Onlarin takva sozunu tutmalarini sagladi. Zaten onlar bu soze layik ve ehildirler. Allah herseyi hakkiyla bilendir." buyurulmustur.

2) Kisinin iman sahibi olduktan sonra buyuk gunahlari islemekten, kucuk gunahlarda israr etmekten kendisini ali koyarak emredilen farzlari ve diger dini vecibelerini yerine getirmesi, gunahlardan/haramlardan ve diger yasakalardan kacinmasi:

Bu hususla ilgili olarak A'raf suresi 96. ayetinde:
" Kendilerine peygamberler gonderdigimiz memleketlerin halki iman etseler ve takva sahibi olsalardi elbette onlarin ustune gogten ve yerden nice bereket kapilari acardik. Fakat onlar peygamberlerimizi ve ayetlerimizi yalanladilar.Bizde onlarin kazandiklari gunahlar sebebiyle cezalandirdik. Buyuruluyor. Ayrica bakara 103 ve Al-i Imran 179)'da bakiniz.

3) Butun her seyi ile Allah'a yonelmek, kisiyi Allah'tan alikoyacak herseyden uzak durmak:

Bu hususla ilgili olarak Al-i Imran suresi 102. ayetinde:
"Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yarasir bir sekilde korkun ve ancak muslumanlar olarak can verin." buyurulmaktadir.
Gönderen: 26.04.2007 - 16:16
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
582 Mesaj -
Allah Razı Olsun Muhanmmed kardes. Bu takva kavramini ve icerdigi manayi buraya yazmamin nedeni ise burda bir cok konuda bazi kisilerin bilip bilmeden yorum yapamasi ve kendi basina fikir yurutmesidir.
Bize dusen, islami iyi ogrenmek ve kendimizi ona gore yonlendirmektir. Kaliplasmis ve saplanti haline gelmis bazi yanlis fikirlerimizi ve davranislarimizi duzeltmektir. Belki burda bir cok kardesim bu konuyu bilmiyorlardir diye yazdim.

Insallah bu konuyla ilgili bir iki baslik daha yazacagim Umarim faydali olur. selam ve dualarimla.
Gönderen: 26.04.2007 - 16:27
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
RE:
944 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý Cihan-63

Allah Razı Olsun Muhanmmed kardes. Bu takva kavramini ve icerdigi manayi buraya yazmamin nedeni ise burda bir cok konuda bazi kisilerin bilip bilmeden yorum yapamasi ve kendi basina fikir yurutmesidir.
Bize dusen, islami iyi ogrenmek ve kendimizi ona gore yonlendirmektir. Kaliplasmis ve saplanti haline gelmis bazi yanlis fikirlerimizi ve davranislarimizi duzeltmektir. Belki burda bir cok kardesim bu konuyu bilmiyorlardir diye yazdim.

Insallah bu konuyla ilgili bir iki baslik daha yazacagim Umarim faydali olur. selam ve dualarimla.



ECMEÝN ABÝM ALLAH CC MUVVAFFAK ETSÝN ÝNÞALLAH...aslýnda bizim ravdada bu konulara pek ilgi gösteren yok ama yinede ÇABA BÝZDEN BAÞARI ALLAHTANDIR.... DAVETÇÝNÝN EN ÖNEMLÝ ÖZELLÝÐÝ ÇOK SABIRLI OLMASIDIR....DÜÞÜNÜN RESULULLAH ASM TEK BAÞINA VERDÝÐÝ MÜCADELE BÝZE ÖRNEK OLMALI GERÇÝ RESUL-Ý EKREMÝN HER HAREKETÝNÝ ÖRNEK ALMAK BÝR DAVETÇÝNÝN ÖZELÝÐÝDÝR....BÝZDE ÇÝZÝLWN TEBLÝÐ YOLUNDA ÝNÞALLAHUTEALA SABIRLA TAKVAYLA MÜCADELEMÝZE DEVAM EDECEÐÝZ TAKÝ BÝRLÝKTE HÝDAYETE ERENE KADAR WESSELAM
Gönderen: 26.04.2007 - 16:32
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
Takva Sahiplerinin Ozellikleri
582 Mesaj -
Muttakiler: Allah'a, meleklerine, kitaplarina, peygamberlerine, ahiret gunune inanirlar. Gaybe iman ederler. Namazi kilarlar. Zekatlarini verirler, Allah yolunda infak ederler. Yakin akrabaya, fakirlere, yetimlere, yolda kalmislara yardim ederler. Insanlara iyilik ederler. Mallarindan isteyenlere ve yoksullara verirler. Allah icin mallariyla ve canlariyla cihat ederler. Geceleri az uyuyup, seher vakitlerinde Allah'tan bagislanma dilerler. Ofkelerine hakim olurlar. Affedicidirler. Verdikleri sozu yerine getiriler. Yapacaklari isleri aralarinda istisare ederler. Sabir sahibidirler. Kotuluk yaptiklari veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'i hatirlayarak tevbe ederler ve gunahlarinin bagislanmasini dilerler, kotulukte israr etmezler. Dogru soz soylerler. Dosdogru olurlar. Rablerinin davetine icabet ederler. esap gununden korkarlar. Irzlarini korurlar. Bos seylerden yuz cevirirler. Iyilikte yardimlasirlar. Kotulugu iyilikle savarlar.Iyilik etmeleri nedeniyle Allah'in sevgisini kazanirlar. Zulme ugradiklarinda, haddi asmadan , yardimlasarak haklarini alirlar. Muhsin kimselerdir. Salih amel sahibi kimselerdir. Ve idayet uzeredirler.
Bu ozellikler'in tamami Kur'an bulunan Allah'in tanimladigi ozelliklerdir. Isterseniz Bu ayetlerin numaralarini verebilirim.
Gönderen: 26.04.2007 - 16:48
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
TAKVA
582 Mesaj -
Takva sahiplerinin vasiflarini anlatan ayetleri inceledigimizde takvanin Islam'i butunuyle yasamanin bir simgesi ve alameti oldugunu goruruz. Takvanin bu kadar genis bir alanda kullanilmasini goz onunde bulundurursak Allah Teala'nin saglikli, huzurlu ve guvenli bir Islam toplumunun bekasina yonelik ilahi emirlerinin ve bu alandaki kurallara yonelik ilahi tekliflerinin, takva kavraminin zengin ve genis muhtevasi icinde yer aldigini soyleyebiliriz. Bununla ilgili olarak da su sonuca ulasabiliriz: Takva ile ilgili ilahi emirler; buyuk olcude beraber ve birlikte yasamayi, guvenli, huzurlu bir sosyal yasami ve toplumsal duzeni on gormektedir. Islam toplumunda, toplumsal duzene dikkat etmiyerek fitne ve fesadin yayilmasina, sosyal dayanisma, huzur ve istikrarin bozulmasina neden olan kisiler genellikle takvadan nasibi olmayan veya cok az olan kisilerdir. Gercek takva sahibi kisiler ise; Allah tealanin, insanalrin bir arada yasamalari icin koymus oldugu emir ve yasakalari eksiksiz yerine getirmeye calisirlar. Bu durumla ilgili ilahi esas ve prensiplere titizlikle riayet ederler.

Hz. Peygamber (s.a.s) dualarinda Yuce Rabbimizden cesitli nimetleri talep ederken takvayida istemistir. Boylece takvanin onemine isaret etmistir.

Hz. peygamberin takvayla ilgili hadisleri sunlardir:

--"Arab'in, Arab olmayana bir ustunlugu yoktur. Ustunluk ancak takva iledir."

--"Size Allah'a karsi takva sahibi olmanizi tavsiye ederim."

--"Insanin cennete girmesine sebep olan en buyuk sey, kulun Allah'a olan takvasidir."

--" Ey Allah'in kullari! Birbirinizle kardes olunuz. Musluman, Muslumanin kardesidir. Musluman muslumana zulmetmez. Yardima muhtac oldugu zamanda onu yalniz ve yardimsiz birakmaz. Onu hor ve hakir gormez.Takva iste burdadir." Resulullah (s.a.s) "takva iste burdadir" sozunu uc defa tekrarlamis ve her seferinde elini gogsune isaret etmistir.

Takva ile bilinmesi gereken diger bir husus ise, Islam'da ustunluk olcusu dil, irk, renk, kavim, soy-sop, yasanilan cografi mekan degil sadece ve sadece "TAKVA"dir.

Allah hepimizi takvali birer musluman kilsin. Amin


esselamun aleykum ve rahmetullahi ve beraketuhu
Gönderen: 26.04.2007 - 17:26
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
hidayete davet su an offline hidayete davet  
Kuran-ı Kerimdeki Takva ve kademeler
35 Mesaj -
ESVRVB
Kardeþlerim takva konusunu açmanýzdan dolayý sizi tebrik ederim.Bu konu gerçek Kurandaki gerçek hüviyetinden malesef uzaklaþmýþ adeta Allah'tan korkmak olarak özetlenmiþtir.Ancak kuranda 7 kademe takbvadan bahsedilmektedir.Bu konuyu Kuran ayetleri ile aþaðýda görelim inþallah.

Takva kelimesi; sakýnmak, çekinmek, korkmak anlamýna geliyor. Özellikle korkmak anlamý esas alýnmýþtýr. Kur’ân-ý Kerim açýklamasý yapanlar, meal verenler, Kur’ân’daki 7 tane kademeye ait olan takvayý hiçbir þekilde bilmiyorlar. Ondan haberleri yok. Bu sebeple takva kelimesini nerede görürlerse, “Allah’tan korkmak” olarak deðerlendirmiþlerdir. Tabiî olarak böyle bir ifade, o âyetlerde çok fena bir þekilde sýrýtýyor. Oysaki takva, 7 kademede 7 ayrý hüviyet gösterir.
Biliyorsunuz Ýslâm merdiveni 28 basamaklýdýr. Yani Allah’ýn kâinattaki yegâne dîni, 28 basamak gösterir. 1. basamakta olaylar yaþanýr. 2. basamakta, olaylar deðerlendirilir ve kiþi bu olaylara karþý tavrýný ortaya koyar. Allahû Tealâ her sene, insanlarý bir-iki defa imtihana çeker. Musibetlerle imtihan eder ve insanlar bu musibetlere karþý davranýþlarýný ortaya koyarlar.
Allahû Tealâ’nýn bu dizayný içerisinde Kur’ân-ý Kerim’de 7 tane takvasý vardýr. Kim Allah’a ulaþmayý dilemezse o kiþi takva sahibi deðildir.
Öyleyse 1. takvaya baktýðýmýz zaman, Allah’a ulaþmayý dileyenlerin 1. takvanýn sahibi olduðunu görüyoruz. Kim dilemezse, o takva sahibi deðildir. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaþmayý dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazý ikame edin (namaz kýlýn). Ve (böylece) müþriklerden olmayýn.


Allahû Tealâ buyuruyor ki: “O’na, Allah’a yönel. Allah’a ulaþmayý dile ve Allah’a karþý takva sahibi ol.”
Ýnsanlar “Mü’min olan, takva sahibidir.” diyorlar. Mü’min olan takva sahibi deðildir. Mü’min olan kiþinin takva sahibi olabilmesi için Allah’a ulaþmayý dilemesi lâzýmdýr. Söylediðimiz Rum Suresinin 31. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ: “Allah’a yönel ve takva sahibi ol.” diyor. Yani Allah’a yönelmeyen kiþinin takva sahibi olmadýðý vurgulanýyor. Allah’a ulaþmayý dileyen kiþi takva sahibidir. Burada, Allah’a inananlardan sadece Allah’a ulaþmayý dileyenler takva sahibi olabilirler. Rum Suresinin 31. âyet-i kerimesi bunu söylüyor. Bu, 1. takvadýr.
Enfal Suresinin 29. âyet-i kerimesine bakýyoruz. Allahû Tealâ þöyle söylüyor:

8/ENFAL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar, Allah’a karþý takva sahibi olursanýz sizi furkan (hak ve bâtýlý ayýrma özelliði) sahibi kýlar! Ve sizden (sizin) günahlarýnýzý örter ve size maðfiret eder (günahlarýnýzý sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.


“Ey âmenû olanlar, eðer Allah’a karþý takva sahibi olursanýz, o zaman Allah sizin için furkanlar kýlar, sizi furkanlarýn sahibi yapar ve sizin seyyiatinizi örter ve size maðfiret eder. Onlar ki fazz’ul azîmin sahibidirler.”
Burada Allahû Tealâ’nýn ifade ettiði kiþi, âmenûdur. Kiþi Allah’a inanýyor, mü’min. Ama takva sahibi deðil. Takva sahibi olmasý için Allah’a ulaþmayý dilemesi lâzýmdýr. Dilerse ne olacaktýr? 1. kademe takvanýn sahibi olacaktýr.
Takva kademeleri:

Allah’a ulaþmayý dilemek, 1. kademe takva,
Mürþide ulaþýp tâbî olmak, 2. kademe takva,
Ruhu Allah’a ulaþtýrmak, 3. kademe takva,
Fizik vücudu Allah’a teslim etmek, 4. kademe takva,
Nefsi Allah’a teslim etmek, 5. kademe takva,
Muhlis olmak, 6. kademe takva.
Ýradeyi teslim etmek, 7. kademe takvayý ifade eder.
Bunlardan 1. takvayý gördük. Kiþi âmenûdur. Allah’a inanýyor ama takva sahibi deðildir. Allah’a ulaþmayý dilememiþtir. Enfal Suresinin 29. âyet-i kerimesi bunu söylüyor. Kiþi, Allah’a ulaþmayý dilediði takdirde takva sahibi olacaktýr.
Yunus Suresinin 62 ve 63. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ diyor ki:

10/YUNUS-62: E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki Allah’ýn evliyasýna (dostlarýna), korku yoktur. Onlar, mahzun da olmazlar, öyle deðil mi?

10/YUNUS-63: Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).
Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaþmayý dileyenlerdir) ve takva sahibi olmuþlardýr.


“O Allah’ýn evliyasý var ya onlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar. Onlar âmenûdurlar ve takva sahibi olmuþlardýr.”
Bu 2. âmenû oluþtur. Burada kiþi takva sahibidir. Kiþi, Allah’a ulaþmayý dilemiþ ve takva sahibi olmuþtur. Rum-31’de Allahû Tealâ: “Munîbîne ileyhi vettekûhu” diyor. Burada da “âmenû ve takva sahibi” ifadesi yer almaktadýr.
Demek ki iki nev’i âmenû olan kiþi vardýr. Bunlar;

Allah’a inanan kiþi vardýr. Bunlar Allah’a ulaþmayý dilemedikleri için takva sahibi deðildirler.
Bu inananlardan, kim Allah’a mülâki olmayý dilerse, ruhunu Allah’a ulaþtýrmayý dilerse, sadece onlar takva sahibi olurlar.
Allah’a ulaþmayý dilemek 1. takvanýn sahibi olmak demektir. Yunus-62 ve 63’te de Allahû Tealâ ayný þeyi söylemektedir. Allah’a ulaþmayý dilemedikçe, Allah’a inanan hiçbir kiþi takva sahibi olamaz, cennete ulaþabilecek olan bir mü’min de olamaz. Allah’a inanmak baþka þeydir, cennete girmek baþka þeydir. Allah’a inanýyor diye bir insan, asla Allah’ýn cennetine giremez. Uydurma hadîslerle, Kur’ân’a kimse karþý çýkamaz. Karþý çýkan, âyetler karþýsýnda susmak mecburiyetindedir.
“Kalbinde zerre kadar îmân olan cennete girer.” diyorlar. Cennete sadece takva sahipleri girer. Allahû Tealâ, cennete girenlerin sadece takva sahipleri olduðunu ve cenneti takva sahipleri için hazýrladýðýný söylüyor. Ýþte Kaf Suresinin 31 ve 32. âyetleri:

50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîd(baîdin).
Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaþtýrýldý.

50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
Ýþte vaadolduðunuz þey (bu cennettir). Bütün evvab (Allah’a ruhu ulaþmýþ ve sýðýnmýþgöz kırpma ve hafîz (baþlarý üzerinde devrin imamýnýn ruhunu muhafýz olarak taþýyan) olanlar için.


“Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaþtýrýldý. Ýþte vaadolduðunuz þey, bu cennettir. Buyurun cennete girin.”
Kim bu insanlar? Bunlar, takva sahipleridir. Ýnsan Allah’a ulaþmayý dilemedikçe, takva sahibi olmuyorsa; o zaman Allah’ýn cennetine de girmesi mümkün deðildir. Bir kiþinin Allah’ýn cennetine girebilmesi, mutlak olarak onun takva sahibi olmasýný ifade eder. Bu da âmenû olanlardan, Allah’a inanlardan sadece Allah’a ulaþmayý dileyenler için geçerlidir.
Görüyoruz ki, Allah’a ulaþmayý dileyen kiþi için kurtuluþ vardýr. Onlar âmenû olanlardan, mü’minlerden Allah’a ulaþmayý dileyenlerdir. Onlar, takva sahibi olanlardýr.
1. kat takva sahipleri 1. kat cennete girerler. 2. takvanýn sahipleri ise 2. kat cennete girerler.
2. takvaya bakýyoruz. Mürþidine ulaþan ve tâbî olan kiþi 2. kat cennetin ve 2. takvanýn sahibidir. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

5/MAÝDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaþmayý, teslim olmayý dileyenler)! Allah’a karþý takva sahibi olun ve O’na ulaþtýracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz.


Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe: Ey âmenû olanlar, Allaha ulaþmayý dileyenler, 1. takvanýn sahipleri, takva sahibi olun. Yani 2. takvanýn sahibi olun
vebtegû ileyhil vesîlete: Ýbtiga edin, isteyin. Sizi O’na ulaþtýrmaya vesile olaný Allah’tan isteyin.
ve câhidû fî sebîlihi: Ve Allah’ýn yolunda cihat edin.
leallekum tuflihûn(tuflihûne): Umulur ki böylece felâha erersiniz.
Allah’ýn buradaki dizaynýna baktýðýmýz zaman görüyoruz ki; Allah’a inananlardan sadece Allah’a ulaþmayý dileyenler 1. takvanýn sahibidir. Bunlardan da 2. takvaya ulaþabilecek olanlar, Allah’tan mürþidini isteyecek olanlardýr. Hacet namazýný kýlýp kim Allah’tan mürþidini isterse onlar, 2. takvanýn sahipleridir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

57/HADÝD-28: Yâ eyyuhellezîne âmenût tekûllâhe ve âminû bi resûlihî yû’tikum kifleyni min rahmetihî ve yec’al lekum nûren temþûne bihî ve yagfir lekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
Ey îmân edenler! Allah’a karþý takva sahibi olunuz ve resûlüne îmân ediniz ki; (resûlüne tâbî olarak, kalbinize îmân yazýlacaðý için mü’min olasýnýz) size rahmetinden iki kat versin (rahmetle fazl+rahmetle salâvât). Ve kendisiyle yürüyeceðiniz bir nur kýlsýn ve size maðfiret etsin (günahlarýnýzý sevaba çevirsin). Allah Gafur’dur, Rahîm’dir.


“Ey îmân edenler! Allah’a karþý takva sahibi olun ve resûlüne îmân edin ki size rahmetinden iki kat versin ve kendisiyle yürüyeceðiniz bir nur kýlsýn ve size maðfiret etsin.”
Buradaki îmân kelimesi, resûle tâbî olmadan evvelki kademeyi ifade ediyor. Kiþi evvelâ resûle îmân eder ve bu îmânýn neticesinde tâbiiyetini gerçekleþtirir. Buradaki muhtevaya bakýyoruz: Resûle îmân etmek. Resûle îmân edince Allah’a ulaþmayý dilemek söz konusu oluyor. Kiþi diliyor ve 2. takvanýn sahibi oluyor.
Bir sonraki aþamada 3. takvayý görüyoruz. Kaf-31 ve 32’de Allahû Tealâ diyor ki:

50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîd(baîdin).
Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaþtýrýldý.

50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
Ýþte vaadolduðunuz þey (bu cennettir). Bütün evvab (Allah’a ruhu ulaþmýþ ve sýðýnmýþgöz kırpma ve hafîz (baþlarý üzerinde devrin imamýnýn ruhunu muhafýz olarak taþýyan) olanlar için.


“Cennet, bütün evvab ve hafîz olanlar için, takva sahiplerine uzak olmayarak yaklaþtýrýldý. Ýþte size vaad edilen cennet budur.”
Allahû Tealâ burada iki ifade kullanýyor;

Evvab olanlar
Hafîz olanlar.
Bir önceki takvadan hareket edelim. Kiþi Allah’a ulaþmayý diliyor. Kör, saðýr ve dilsizken Allah ona furkanlar veriyor. Kiþiyi gören, iþiten ve idrak eden bir hüviyete sokuyor. Bu kiþi, önce huþû sahibi oluyor, mürþidini Allah’tan isteyebilecek olan bir noktaya ulaþýyor. Daha sonra Allahû Tealâ’ya müracaat ediyor. Böyle bir kiþi Allah’tan mürþidini talep etmek mecburiyetindedir. Kiþi Allah’tan mürþidini talep eder ve ona ulaþýr. Maide Suresinin 35. âyet-i kerimesindeki 2. takvanýn sahibi olur. Burada Allahû Tealâ’nýn kiþinin mürþidine ulaþma safhasýndaki muhtevasý vardýr.
Allahû Tealâ bu konuyu Hadid-28’de þöyle buyurmuþtur: “Ey îmân edenler, Allah’a karþý takva sahibi olunuz.” diyor. Daha ne diyor? “Ve resûlüne tâbî olun ki, size rahmetinden iki kat versin. Rahmetle fazl, rahmetle salâvât. Ve kendisiyle yürüyeceðiniz bir nur kýlsýn (devrin imamýnýn ruhu baþýnýzýn üzerine gelsin) ve size maðfiret etsin (günahlarýnýzý sevaba çevirsin).” diyor. Buradaki takva, o kiþinin günahlarýnýn sevaba çevrildiði, mürþidine tâbî olduðu noktadýr.
Kaf Suresinin 31 ve 32. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ: “Cennet takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaþtýrýldý. Ýþte vaad olduðunuz þey budur.” diyor. Orada vaad olunan þeylerden bahsedilirken bir baþka olayla karþýlaþýyoruz. Allahû Tealâ iki gruptan bahsediyor: Evvab olanlar ve hafîz olanlar.
3. safhada kim ruhunu Allah’a ulaþtýrýrsa; o kiþinin ruhu Allah’ýn Zat’ýna ulaþýr. Allah’ýn Zat’ý o kiþinin ruhuna meab olur. Allahû Tealâ Nebe Suresinin 39. âyet-i kerimesinde buyuruyor ki:

78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen þâettehaze ilâ rabbihî meâbâaglameâben).
Ýþte o gün (mürþidin eli Hakk'a ulaþmak üzere öpüldüðü ve ona tâbî olunduðu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaþmayý dileyen) kiþi, kendisini Rabbine ulaþtýran (yolu, Sýratý Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaþan kiþiye Allah), meab (sýðýnak, melce) olur.


Ýþte o gün, mürþidin eli Hakk'a ulaþmak üzere öpüldüðü ve ona tâbî olunduðu gün, Hakk günüdür. Allah'a ulaþmayý dileyen kiþi, kendisini Rabbine ulaþtýran yolu, Sýratý Mustakîm'i yol ittihaz eder. Kimin ruhu Allah’a ulaþýrsa, Sýratý Mustakîm’i takip ederek ulaþýrsa, Allah o kiþinin ruhuna meab olur. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

3/AL-Ý ÝMRAN-14: Zuyyine lin nâsi hubbuþ þehevâti minen nisâi vel benîne vel kanâtîril mukantarati minez zehebi vel fýddati vel haylil musevvemeti vel en’âmi vel hars(harsi), zâlike metâul hayâtid dunyâ, vallâhu indehu HUSNUL MEÂB(meâbi).
Ýnsanlara, kadýnlarýn, oðullarýn, kantar kantar altýnlarýn ve gümüþlerin salma (niþaneli) atlarýn, davarlarýn ve ekinlerin sevgisi süslendi (güzel gösterildi). Bunlar, dünya hayatýnýn metaýdýr (malýdýr). Ve Allah, O’nun (Allah’ýn) katýnda Hüsnül Meab’týr (en güzel sýðýnaktýr).


“Andolsun ki Allah’ýn katýndaki en güzel sýðýnak Allah’ýn Zat’ýdýr.”
Öyleyse kimin ruhu Allah’a ulaþmýþsa o kiþinin adý, “meaba sýðýnan” mânâsýna gelen “evvab” olur. O kiþi artýk evvab olmuþtur. Allah’a ruhunu ulaþtýran ve ruhu Allah’ýn Zat’ýnda yok olan bir kiþi olmuþtur.
Kiþi mürþidine ulaþtýðý zaman, devrin imamýnýn ruhu o kiþinin baþýnýn üzerine gelir ve o kiþinin ruhuna: “Senin Allah’a ulaþma günün geldi, vücudu terk et.” der.

40/MU'MÝN-15: Refîud derecâti zul arþaglaarþi), yulkýr rûha min emrihî alâ men yeþâu min ýbâdihî li yunzire yevmet telâk(telâkýgöz kırpma.
Dereceleri yükselten ve arþýn sahibi olan Allah, kullarýndan (Kendisine ulaþtýrmayýgöz kırpma dilediði kiþinin (Allah’a ulaþmayý dilediði için Allah’ýn da Kendisine ulaþtýrmayý dilediði kiþinin) üzerine (baþýnýn üzerine) Allah’a ulaþma gününün geldiðini (o kiþinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah’ýn emrini teblið edecek) bir ruh (devrin imamýnýn ruhunu) ulaþtýrýr.


Ruh, vücudu terk eder. Devrin imamýnýn dergâhýna gider. Oradaki diðer ruhlarla beraber evvelâ 1. kata kadar çýkabilir. Sonra 2. kata kadar çýkabilir. Sonra sýrasýyla her katta bir süre beklemek suretiyle 3., 4., 5., 6. ve 7. gök katýna çýkar. 7. katýn 7 tane âlemini geçer. 7. âlem olan Ýndî Ýlâhi’den, Sidretül Münteha’nýn üzerinden Allah’a doðru yola çýkar, Allah’ýn Zat’ýna ulaþýr. Bu yolculuðun adý “seyr-i sülûk”tur. Seyri sulûk’un sonunda Allah’ýn Zat’ýna ulaþan kiþi, Allah’ýn Zat’ýnda ruhunun yok olduðu noktaya ulaþýr.
Ruhu Allah’ýn Zat’ýnda yok olan kiþi, “evvab” adýný alýr. Artýk o kiþi evvab olmuþtur. Allahû Tealâ’nýn Ýndi’nde bu hedeflere ulaþan kiþi için burada evvab olmak söz konusudur. Meaba sýðýnmak söz konusudur.
Ruh 1., 2., 3., 4., 5., 6. ve 7. gök katlarýný aþýp, Allah’ýn Zat’ýna ulaþacaktýr. Ruh, 21. basamakta Allah’ýn Zat’ýna ulaþýr. 22. basamakta, Allah’ýn Zat’ýnda yok olur. Ruhu Allah’ýn Zat’ýnda yok olan kiþi evvablar takvasýnýn sahibi olur.
Bu noktadan sonra kiþinin zikri daha çok artacaktýr ve bir gün o kiþinin ruhuna Allah’ýn katýnda bir taht verilecektir. O tahtýn üzerinde artýk o ruh devamlý kalacaktýr. Tahtlar huzur namazýnýn kýlýndýðý yerde, Ýndî Ýlâhi’dedir. Eðer huzur namazýna arkadan bakýyorsanýz; imamýn sol tarafýnda boþlukta duran birçok taht göreceksiniz. Nasýl boþlukta olduðunu görmeniz mümkün deðildir. Çünkü oradaki arþý tutan melekler, görünmeyen durumdadýrlar. Allah’ýn katýndaki bu taht ihsaný, En’am Suresinin 127. âyet-i kerimesinde ifade edilmektedir:

6/EN'AM-127: Lehum dârus selâmi inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Rab’lerinin katýnda onlar için selâm yurdu (teslim yurdu) vardýr. Yapmýþ olduklarýndan dolayý, O (Allah), onlarýn dostudur.


Allahû Tealâ: “Onlara Allah’ýn katýnda altýn taht ihsan edilir.” diyor.
Ýþte bu kademede kiþi, Allahû Tealâ’nýn yolunda ilerlemeye devam eder ve daha sonra bu kiþinin zikri günün yarýsýný aþar. Kiþi yeni bir safhaya gelir, zahid olur. Daha sonra kiþinin fizik vücudu da Allah’a teslim olur. Nefsinin kalbindeki nurlar %80’i aþtýðý zaman, o kiþinin fizik vücudu, nefsinin kalbindeki %19 afet ne söylerse söylesin, onlara hiç aldýrmaz, onlarý yok sayar. Allah’ýn bütün emirlerini yerine getirmeye, yasak ettiði hiçbir fiili iþlememeye baþlar. Ýþte bu seviyede kiþi, fizik vücudunu Allah’a teslim etmiþtir.
Buradaki takva müessesesine baktýðýmýz zaman, Al-i Ýmran Suresinin 133. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ’nýn þöyle söylediðini görüyoruz:

3/AL-Ý ÝMRAN-133: Ve sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekîn(muttekîne).
Rabbinizden maðfirete ve arzý (yerleri) göklerle yer kadar olan cennete koþuþun ki; (o cennet), takva sahipleri için hazýrlanmýþtýr.


“Rabbinizden maðfirete ve arzý yerlerle gökler kadar olan cennete koþuþun ki o, takva sahipleri için hazýrlanmýþtýr.”
Bu 133. âyet-i kerime vasýf vermiyor. Yani bu takvanýn sahibi olan kiþi hangi kademedeki bir takvanýn sahibidir? Herhangibir iþaret yok. Bir sonraki âyet-i kerimeye bakýyoruz. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-134: Ellezîne yunfikûne fîs serrâi ved darrâi vel kâzýmînel gayza vel âfîne anin nâs(nâsi), vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).
O (takva sahipleri) ki; bollukta da, darlýkta da (Allah için) infâk ederler (ihtiyaç sahiplerine verirler). Öfkelerini yutarlar ve insanlarý affederler. Allah, muhsinleri sever.


“O takva sahipleri ki onlar, darlýkta da bollukta da infâk ederler ve öfkelerini yutarlar.”
Kiþi öfkesini yutabilen bir noktaya ulaþmýþtýr. Nefsinin afetleri henüz yok olmamýþtýr. Öfkesi vardýr ama kiþi öfkesini yutabiliyor. Demek ki %19 afet faaliyette ama kiþi Allah’ýn emirlerini yerine getiriyor. Allahû Tealâ burasýný, fizik vücudun teslimini ifade eden “muhsin” kelimesiyle deðerlendirerek; o kademenin mahalli olduðunu ifade ediyor.
vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne): Allah muhsinleri sever.
Muhsin, fizik vücudunu Allah’a teslim eden kiþidir. Al-i Ýmran Suresinin 133. ve 134. âyetlerindeki bu takva; muhsinler takvasýdýr. Yani fizik vücudun teslimini içerir. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

4/NÝSA-125: Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâaglahanîfen), vettehazallâhu ibrâhîme halîlâaglahalîlen).
O kiþiden, vechi (fizik vücudu) dînde daha ahsen kim vardýr? O kiþi ki; vechini (fizik vücudunu) Allah’a teslim etmiþ ve muhsinlerden olmuþtur ve hanif olarak Hz. Ýbrâhîm’in dînine tâbî olmuþtur. Ve Allah, Hz. Ýbrâhîm’i dost ittihaz etmiþtir.


“O kiþi ki vechini (fizik vücudunu) Allah’a teslim etmiþ ve muhsinlerden olmuþtur. Ondan daha ahsen kim vardýr?”
Ýþte bu ahsen hüviyeti korumak söz konusudur. Fizik vücut Allah’a teslim olmuþtur. Fizik vücudunu Allah’a teslim eden kiþiye Allahû Tealâ “muhsin” diyor. Burada kiþi, öfkesi olduðu halde öfkesini tutabilmektedir. Bu, fizik vücudun tesliminin açýk belirtisidir. Çünkü nefsin afetleri hâlâ vardýr ve de intikam almak istiyor. Ama bu kiþi, fizik vücudunu Allah’a teslim etmiþ birisi olarak gayzýný, öfkesini tutmayý baþarýyor.
Fizik vücudun tesliminden evvel, mutlaka bir insanýn zikrini günün yarýsýndan öteye çýkarmasý lâzýmdýr. Kiþinin zikri günün yarýsýndan öteye geçmezse; o zaman o kiþi, nefs tezkiyesini fizik vücudunu teslim edecek seviyede gerçekleþtirmemiþ demektir. Hiç kimse bu kademeden geçmeden hedefe yürüyemez. Yani kiþinin fizik vücudunu teslim etmesi, mutlaka daha evvel zikrini günün yarýsýndan öteye geçirmesine baðlýdýr.
Bundan 14 asýr evvel bütün sahâbe, Allah’a ulaþmaya dilemiþler, mürþidlerine ulaþmýþlar, ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmýþlar, fizik vücutlarýný Allah’a teslim etmiþler ve 4. takvanýn sahibi olmuþlardýr.
Bütün sahâbe Allah’a ulaþmayý dilediler mi? 1. takvanýn sahibi oldular mý? Kesin. Allahû Tealâ diyor ki:

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buþrâ, fe beþþir ýbâd(ýbâdi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin þeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçýndýlar, kendilerini kurtardýlar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaþmayý dilediler). Onlara müjdeler vardýr. Öyleyse kullarýmý müjdele!


Allahû Tealâ: “Onlar taguta kul olmaktan içtinab ettiler, kaçýndýlar, kendilerini kurtardýlar. Allah’a yöneldiler. Bu sebeple taguta kul olmaktan kurtulup, Allah’a kul oldular. Onlara müjdeler vardýr. (Hem cennet müjdesi hem dünya müjdesi.) Kullarýmý müjdele.” diyor.
Demek ki sahâbe, taguta kul iken, Allah’a ulaþmayý dilemiþler ve Allah’a kul olmuþlardýr.
Sahâbe, mürþidlerine tâbî oldular mý? Kâinatýn en büyük mürþidine, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî oldular. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

48/FETÝH-10: Ýnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihîgöz kırpma, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâaglaazîmen).
Muhakkak ki onlar, sana tâbî olduklarý zaman Allah’a tâbî olurlar. Onlarýn ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiði için ellerinde de tecelli etmiþ olduðundan) Allah’ýn eli vardýr. Bundan sonra kim (tâbiiyetini) bozarsa o taktirde, sadece kendi nefsi aleyhine bozar (Allah’a verdiði yeminleri, ahdleri yerine getirmediði için derecesini nakýsa düþürür). Ve kim de Allah’a olan ahdlerine vefa ederse (yeminini, misakini ve ahdini yerine getirirse), o zaman ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).


“Habibim sana tâbî olmak Allah’a tâbî olmaktýr. Orada sana tâbî olduklarýnda onlarýn elinin üstünde Allah’ýn eli vardý.”
Bütün sahâbe Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olmuþlar ve 2. takva olan, tâbiiyet takvasýný yaþamýþlardýr.
Bütün sahâbe, ruhlarýný Allah’a ulaþtýrdýlar mý? Evet, hepsi hidayete erdiler. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü iþitirler, böylece onun ahsen olanýna tâbî olurlar. Ýþte onlar, Allah’ýn hidayete erdirdikleridir. Ve iþte onlar; onlar ulûl’elbabtýr (daimî zikrin sahipleri).


“Onlar sözü dinlerler, sözün ahsen olanýna tâbî olurlar. Onlar hidayete erdiler, ulûl’elbab oldular.”
Hidayete ermek ruhu Allah’a ulaþtýrmaktýr:

3/AL-Ý ÝMRAN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeþâ’(yeþâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve sizin dîninize tâbî olandan baþka kimseye inanmayýn. (Habibim) de ki: “Hiç þüphesiz HÝDAYET, Allah’ýn (Kendisine) ulaþtýrmasýdýr. (Ýnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaþmasýdýr.) Size verilenin bir benzerinin baþka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katýnda (sizlerle) tartýþacaklarý için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç þüphesiz fazl, Allah’ýn elindedir. Onu dilediðine verir.” Ve Allah, Vâsi’un Alîm’dir. (Allah herþeyi kuþatan ve herþeyi bilendir.)


“Muhakkak ki hidayet Allah’a ulaþmaktýr.”

2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Sen onlarýn dînine tâbî olmadýkça (uymadýkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razý olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaþmak (var ya) iþte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eðer onlarýn hevalarýna uyarsan andolsun ki; Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardýmcý olur.


inne: Muhakkak ki
hudâllâhi: Allah’a ulaþmak
huve: Ýþte o
el hudâ: Hidayettir
Böylece görüyoruz ki, bütün sahâbe ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmýþlar, hepsi hidayete ermiþlerdir.
Bütün sahâbe, fizik vücutlarýný Allah’a teslim etmiþler midir? Kesin. Al-i Ýmran Suresinin 20. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ, bütün sahâbenin bu hedefe ulaþtýklarýný, fizik vücutlarýný Allah’a teslim ettiklerini söylüyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-20: Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).
Eðer seninle tartýþmaya kalkarlarsa, o zaman de ki: “Ben ve bana tâbî olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah’a teslim ettik.” O kitap verilenlere ve ÜMMÎ’lere de ki: “Siz de (fizik vücudunuzu Allah’a) teslim ettiniz mi?” Eðer teslim ettilerse o zaman (onlar) andolsun ki; hidayete ermiþlerdir. Eðer yüz çevirirlerse, o zaman sana düþen (görev) ancak tebliðdir. Allah kullarýný BASÎR’dir (görendir).


“Habibim o ümmîlere ve kitap sahiplerine de ki: “Ben ve bana tâbî olanlar biz hepimiz, fizik vücudumuzu Allah’a teslim ettik.”
Bütün sahâbe bunu gerçekleþtirmiþlerdir. Öyleyse bundan 14 asýr evvel bütün sahâbe, bu takvayý da, fizik vücudu teslim takvasýný da yaþamýþlardýr. Onlar muhsinler olarak deðerlendirilmektedirler.
Allahû Tealâ: “O takva sahipleri ki, onlar bollukta da, darlýkta da infâk ederler. Yani, nefslerinin afetleri onlarý sýkýþtýrýr ama onlar muhakkak infâk ederler ve öfkelerini yutarlar. Yaptýklarý hatalardan sonra insanlarý affederler. Allah muhsinleri sever.” diyor. Allahû Tealâ onlarýn muhsin olduðunu söylüyor. Bütün sahâbe muhsin olmak þerefine ermiþlerdir. Muhsinler takvasý 4. takvadýr, fizik vücudun teslimidir ve Al-i Ýmran-133 ve 134’de anlatýlmaktadýr.
Bundan sonra ne olacaktýr? Bundan sonra kiþi, zikrini arttýracaktýr ve daimî zikre ulaþacaktýr. Daimî zikre ulaþan kiþi ulûl’elbab’týr. Allahû Tealâ Al-i Ýmran Suresinin 191. âyet-i kerimesinde, ulûl’elbab’ýn vasýflarýný veriyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kýyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkýs semâvâti vel ard(ardýgöz kırpma, rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtýlâaglabâtýlan), subhâneke fekýnâ azâben nâr(nârýgöz kırpma.
O (Ulûl’elbab) ki; (lübblerin, Allah’ýn sýr hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah’ý zikrederler. Göklerin ve yerin yaratýlýþý hakkýnda tefekkür ederler. (Ve derler ki): “Ey Rabbimiz! Sen, bunlarý bâtýl olarak (boþuna) yaratmadýn. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, ateþin azabýndan koru.”


Ulûl’elbab için ayaktayken de otururken de yan üstü yatarken de hep Allah’ý zikretmek söz konusudur. Ulûl’elbab’ýn temel fonksiyonu ayaktayken de otururken de yan üstü yatarken de hep Allah’ý zikretmek suretiyle Allah’ýn katýnda takva sahibi olmaktýr. Bu takva, fizik vücudun teslimi olan 4. kademeden sonraki, nefsin teslimini ifade eden 5. kademedir.
Bütün sahâbe ulûl’elbab olmuþlar mýdýr? Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesi bütün sahâbenin ulûl’elbab olduðunu söylüyor:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü iþitirler, böylece onun ahsen olanýna tâbî olurlar. Ýþte onlar, Allah’ýn hidayete erdirdikleridir. Ve iþte onlar; onlar ulûl’elbabtýr (daimî zikrin sahipleri).


Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

16/NAHL-128: Ýnnallâhe meallezînettekav vellezîne hum muhsinûn(muhsinûne).
Muhakkak ki Allah, takva sahipleri ile beraberdir. Ve onlar, muhsinlerdir.


“Allah takva sahiplerini sever. Onlar muhsinlerdir.”
Allahû Tealâ burada: “Muhsin olan takva sahipleri” dediðine göre gene 4. takvayý ifade ediyor. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

7/A'RAF-201: Ýnnellezînettekav izâ messehum tâifun mineþ þeytâni tezekkerû fe izâhum mubsýrûn(mubsýrûne).
Muhakkak ki; takva sahibi kimseler þeytandan onlara gözü bürüyen bir vesvese dokunduðu zaman (Allah’ýgöz kırpma tezekkür ederler (Allah’la tezekkür ederler). Ýþte o zaman onlar, basar edenlerdir (kalp gözlerinin basar hassasý ile görürler: Casiye-23).


“Muhakkak ki takva sahibi kimseler, þeytandan onlara gözü bürüyen bir vesvese dokunduðu zaman Allah’ý tezekkür ederler. Ýþte o zaman onlar basar edenlerdir, kalp gözlerinin basar hassasýyla görenlerdir.”
Burada ulûl’elbabýn özelliklerine bakýyoruz: Ulûl’elbab daimî zikrin sahipleridir. Daimî zikrin sahiplerinin özellikleri þunlardýr:

Bu kiþi, daimî zikrin sahibidir.
Daimî zikir sebebiyle nefsinin kalbinde hiç afet kalmaz.
Nefsinin kalbinde hiç afet kalmadýðý için, kalbi tamamen nurla dolduðu için, mutlaka onlarýn kalp gözü açýlýr.
Kalp kulaðý açýlýr.
Bu 4 özellik, ulûl’elbab olmanýn 4 temel þartýdýr. Bunlara baðlý olarak 3 tane de sonuç þartý vardýr:

Bu kiþi ehli tezekkür olmuþtur. Her an Allah ile tezekkür etmek imkânýn sahibidir.
Bu kiþi, ehli hayýr olmuþtur. Daimî zikrin sahibi olmasý sebebiyle, devamlý deracat kazanmaktadýr. Bunun için ehli hayýr denilir.
Bu kiþi, ehli hikmettir. Yani ehli hükümdür. Hâkim veya hakem olarak vazifelendikleri zaman mutlaka Allah ile tezekkür ederek, Allah’tan sorarak karar verecekleri için adaletlerinde mutlak isabet kaydederler. Allahû Tealâ onlarý bu istikamette deðerlendirir. Öbür taraftan bu insanlar Kur’ân-ý Kerim’in âyetlerine baktýklarý zaman bu âyetlerin, 28 basamaktan hangi basamaða ait olduðunu hemen o âyetten çýkarýrlar.
Ýþte ulûl’elbabýn özellikleri bunlardýr. Daimî zikrin sahipleri, Allah ile her an tezekkür edebilen, ehli hayýr ve ehli hükümdür.
A’raf-201’de Allahû Tealâ, 5. safhadaki bu ulûl’elbab makamýnýn özelliklerini veriyor, diyor ki: “Onlar, Allah ile tezekkür ederler. Onlar basar edenlerdir. Kalp gözleriyle görenlerdir.” Bu insanlarýn kalp gözüyle görmeleri söz konusudur. Ulûl’elbab için ehli tezekkür müessesesi vardýr. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteþâbihât(muteþâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teþâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi), ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
O (Allah) ki; Kitab’ý, sana O indirdi. O’ndan bir kýsmý muhkem (mânâsý açýk, yorum götürmez, þüphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar, (Levhi Mahfuz’daki) ümmülkitapta (yer alan açýk ve kesin âyetler)dir. Diðerleri ise müteþabih (mânâsý kapalý, açýklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde eðrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çýkarmak ve (kendi yararýna uygun) tevîlde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab’)ýn müteþabih olan kýsmýna uyarlar. Halbuki onlarýn tevîlini, kimse bilmez ancak Allah bilir. Ýlimde derinleþmiþ olan rasihun (rüsuh sahipleri) ise derler ki: “O’na îmân ettik, hepsi de Rabbimiz katýndan (indirilme)dir.” Bunu kimse tezekkür edemez ancak ulûl’elbab tezekkür edebilir.


“Ýþte sana Kur’ân’ý indiren o Allah’týr ki o Kur’ân’da muhkem âyetler de var, müteþabih âyetler de. Muhkem âyetler, ümmülkitabýn esasýný teþkil eder. Müteþabih âyetlerin gerçek anlamýný ise Allah’tan baþka kimse bilmez. Kalplerinde zeyg olanlar, o âyetleri kullanarak insanlarý fitneye sokmak isterler. Ýlimde derinleþmiþ olan kiþiler de derler ki: Bunlar muhakkak ki Allah’ýn katýndandýr. Ama onlar da bu âyetlerin mânâsýný tezekkür edemezler. Ýlimde kökleþmiþ olan rasihun (rüsuh sahipleri), onlar da bu âyetlerin tezekkürünü gerçekleþtirmezler. illâ ulûl elbâb(elbâbi): Sadece ulûl’elbab tezekkür edebilir.”
Allahû Tealâ A’raf-201’de, 5. safhanýn takvasýný verirken, onlarýn takva sahibi olduklarýný, tezekkür ettiklerini ve kalp gözüyle basar ettiklerini söylemektedir.
Bu takvadan sonraki takva, ihlâs takvasýdýr ve ulûl’elbab olan kiþinin, ulûl’elbab olduktan sonraki kademesi ihlâs kademesidir. Ýþte Bakara Suresinin 179. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ diyor ki:

2/BAKARA-179: Ve lekum fîl kýsâsý hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn(tettekûne).
Ey ulûl’elbab! Kýsasta sizin için hayat vardýr. Umulur böylece ki siz, takva sahibi olursunuz.


“Ey ulûl’elbab! Sizin için kýsasta hayat vardýr. Umulur ki böylece takvaya ulaþýrsýn.”
Ýþte ulûl’elbab’ýn takvasýndan bir adým sonraki takva, ihlâs takvasýdýr. Bu âyet-i kerime ihlâs takvasýný ifade etmektedir.
Maide Suresinin 100. âyet-i kerimesinde de Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

5/MAÝDE-100: Kul lâ yestevîl habîsu vet tayyibu ve lev a’cebeke kesretul habîs(habîsi), fettekullâhe yâ ulîl elbâbi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
De ki: “Habîsin çokluðu (haram, murdar ve fesadýn, vs.) senin hoþuna gitse bile, habis ile tayyib (helâl, temiz ve güzel) bir deðildir. Ey ulûl’elbâb! Allah’a karþý takva sahibi olun. Umulur ki; siz felâha erersiniz.”


Ulûl’elbab olduktan sonraki takva söz konusudur. Bu takva da, ihlâs takvasýdýr.
Takvanýn son safhasýna geliyoruz; 7. takva. 7. takva, kiþinin ihlâsa ulaþýp irþad olduktan sonra iradesini de Allah’a teslim ettiði 28. basamaðýn 5. kademesidir.
28. basamakta, Allahû Tealâ o kiþiyi Tövbe-i Nasuh’a davet eder. Onun günahlarýný örter, baþýnýn üzerine salâh nuru verir. Sonra da onun günahýný sevaba çevirir. Bu olaylardan sonra kiþinin iradesi teslim alýr. Allah, kimin iradesini teslim almýþsa, o kiþi irade teslimini gerçekleþtirmiþtir. 7. ve son takvaya da ulaþmýþtýr. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

3/AL-Ý ÝMRAN-76: Belâ men evfâ bi ahdihî vettekâ fe innallâhe yuhibbul muttekîn(muttekîne).
Hayýr, (öyle deðil)! Kim (Allah ile olan) AHDini yerine getirir de takva’ya ulaþýrsa (takva sahibi olursa), muhakkak ki; Allah, takva sahiplerini sever.


Buradaki ahd, irademizin Allah’a verdiði misaki de kapsayan, ruhumuzun Allah’a teslimini, fizik vücudumuzun Allah’a teslimini, nefsimizin Allah’a teslimini ve irademizin Allah’a teslimini kapsayan, bütün teslimleri içeren bir ahddir. Burada, bütün takvalarýn tamamlandýðý bir nokta iþaret ediliyor. Ruhumuzun, nefsimizin, vechimizin, irademizin Allah’a teslimini ifade eden ahd söz konusudur.
Al-i Ýmran Suresinin 102. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-102: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Ey îmân edenler! Hakkýyla takva sahibi olanlar (nasýl bir takvanýn sahibi ise ayný onlar) gibi, Allah’a karþý takva sahibi olun ve (ölmeden önce) Allah’a teslim olun.


“Ey âmenû olanlar, bihakkýn takvanýn sahipleri nasýl bir takvanýn sahibi ise siz de ayný onlar gibi hakka tukâtihîtakvanýn sahibi olun.”
En’am-153’te de Allahû Tealâ buyuruyor ki:

6/EN'AM-153: Ve enne hâzâ sýrâtî mustekîmen fettebiûh(fettebiûhu), ve lâ tettebiûs subule fe teferreka bikum an sebîlih(sebîlihi), zâlikum vassâkum bihî leallekum tettekûn(tettekûne).
Ve muhakkak ki; bu, Benim mustakîm olan yolumdur. Öyleyse ona tâbî olun. Ve (baþka) yollara tâbî olmayýn ki; o taktirde sizi, onun yolundan ayýrýr. Ýþte böyle size onunla vasiyet etti(emretti). Böylece siz takva sahibi olursunuz.


“Ýþte bu Sýratý Mustakîm’dir. Ona tâbî olun ve sakýn diðer yollara tâbî olmayýn ki; onlar sizi Allah’ýn yolundan saptýrýrlar. Ýþte bu Allah’ýn size vasiyetidir.”
Allah’ýn vasiyeti, ruhumuzun, vechimizin, nefsimizin ve irademizin Allah’a teslimini içerir. Böyle olduðu için, En’am Suresinin 153. âyet-i kerimesi bihakkýn takvayý içerir. Buradaki, “Allah’ýn vasiyetini yerine getirince Allah’a takva sahibi olun.” ifadesi, týpký Al-i Ýmran Suresinin 76. âyet-i kerimesindeki muhteva gibidir.
7 tane takva kademesini þöyle sýralayabiliriz:

Allah’a ulaþmayý dileme safhasý, 1. takva,
Mürþide ulaþmak, 2. takva,
Ruhu Allah’a ulaþtýrmak, 3. takva,
Fizik vücudu teslim etmek, 4. takva,
Nefsi teslim etmek, 5. takva,
Muhlis olmak, 6. takva,
Ýradeyi Allah’a teslim etmek, 7. takva.
7 tane takvaya ait olan âyetlerle birlikte, takva müessesesini tamamladýk. Kur’ân-ý Kerim’in bugünkü açýklamalarýnda artýk 7 tane takva yer almamaktadýr. Kur’ân-ý Kerim’de, 7 safhada bu kadar olay varken; ruhun teslimi, fizik vücudun teslimi, nefsin teslimi, iradenin teslimi, bunlarýn hepsi ayrý ayrý teslimler iken, bugün Kur’ân-ý Kerim’in Türkçe’ye çevriliþlerinde bu 7 kademe takvanýn hepsi için sadece “Allah’tan korkun” ifadesi kullanýlýyor. Yani takvanýn lugat mânâsýndan hareketle bir sonuca varmýþlardýr. Bugünkü dîn adamlarýmýzýn, Kur’ân-ý Kerim’deki 7 safhanýn, 28 basamaðý ihtiva eden bütününden ne yazýk ki haberleri yoktur. Hepsi için “Allah’tan korkmak” tâbirini kullanýyorlar. Tabiî bazen çok komik vaziyetlere de düþüyorlar. Komik dememek lâzým, belki de çok acýklý demek lâzým.
Kur’ân’ýn ruhunu bilmeyen insanlar, Kur’ân’dan bu kadar uzakken, lafýzdan hareketle ortaya koyduklarý ilim gerçekten göz yaþartýcý bir acýklýlýk göstermektedir. Böylesine bir harabe haline gelen Ýslâm dînini, ölü hayattan kurtarabilecek olan aslî açýklamalar, Allah’ýn açýklamalarýdýr. Sizlere sunduklarýmýz, Allah’ýn bizlere öðrettiði Ýslâm’ýn 7 safhasýndaki 7 takvayý içerir.

Allah razý olsun.
ESAVRVB.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son hidayete davet tarafından, 28.05.2007 - 08:31 tarihinde.
Gönderen: 28.05.2007 - 08:28
Bu Mesaji Bildir   hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
hidayete davet su an offline hidayete davet  
KURAN' DA 7 SAFHA TAKVA
35 Mesaj -
ESAVRVB

KURAN’DA 7 SAFHA TAKVA
1. Takva (Allah’a ulaþmayý dileme takvasýgöz kırpma
8/ENFAL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar, Allah’a karþý takva sahibi olursanýz sizi furkan (hak ve bâtýlý ayýrma özelliði) sahibi kýlar! Ve sizden (sizin) günahlarýnýzý örter ve size maðfiret eder (günahlarýnýzý sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.
30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne).
O’na (Allah’a) yönel (Allah’a ulaþmayý dile) ve böylece O’na (Allah’a karþýgöz kırpma takva sahibi ol ve namaz kýl ve müþriklerden olma.
2. Takva (mürþide tabiyet takvasýgöz kırpma
5/MAÝDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaþmayý, teslim olmayý dileyenler)! Allah’a karþý takva sahibi olun ve O’na ulaþtýracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz.
57/HADÝD-28: Yâ eyyuhellezîne âmenût tekûllâhe ve âminû bi resûlihî yû’tikum kifleyni min rahmetihî ve yec’al lekum nûren temþûne bihî ve yagfir lekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
Ey îmân edenler! Allah’a karþý takva sahibi olunuz ve resûlüne îmân ediniz ki; (resûlüne tâbî olarak, kalbinize îmân yazýlacaðý için mü’min olasýnýz) size rahmetinden iki kat versin (rahmetle fazl+rahmetle salâvât). Ve kendisiyle yürüyeceðiniz bir nur kýlsýn ve size maðfiret etsin (günahlarýnýzý sevaba çevirsin). Allah Gafur’dur, Rahîm’dir.
3. Takva (Ruhun Allah’a ulaþma takvasýgöz kırpma
50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîd(baîdin).
Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaþtýrýldý.
50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
Ýþte vaadolduðunuz þey (bu cennettir). Bütün evvab (Allah’a ruhu ulaþmýþ ve sýðýnmýþgöz kırpma ve hafîz (baþlarý üzerinde devrin imamýnýn ruhunu muhafýz olarak taþýyan) olanlar için.
78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen þâettehaze ilâ rabbihî meâbâaglameâben).
Ýþte o gün (mürþidin eli Hakk'a ulaþmak üzere öpüldüðü ve ona tâbî olunduðu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaþmayý dileyen) kiþi, kendisini Rabbine ulaþtýran (yolu, Sýratý Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaþan kiþiye Allah), meab (sýðýnak, melce) olur.
3/AL-Ý ÝMRAN-14: Zuyyine lin nâsi hubbuþ þehevâti minen nisâi vel benîne vel kanâtîril mukantarati minez zehebi vel fýddati vel haylil musevvemeti vel en’âmi vel hars(harsi), zâlike metâul hayâtid dunyâ, vallâhu indehu HUSNUL MEÂB(meâbi).
Ýnsanlara, kadýnlarýn, oðullarýn, kantar kantar altýnlarýn ve gümüþlerin salma (niþaneli) atlarýn, davarlarýn ve ekinlerin sevgisi süslendi (güzel gösterildi). Bunlar, dünya hayatýnýn metaýdýr (malýdýr). Ve Allah, O’nun (Allah’ýn) katýnda Hüsnül Meab’týr (Allah’a ruhunu ulaþtýranlar için en güzel sýðýnaktýr).

4. Takva (Fizik vucudun teslimi takvasýgöz kırpma
3/AL-Ý ÝMRAN-133: Ve sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekîn(muttekîne).
Rabbinizden maðfirete ve arzý (yerleri) göklerle yer kadar olan cennete koþuþun ki; (o cennet), takva sahipleri için hazýrlanmýþtýr.
3/AL-Ý ÝMRAN-134: Ellezîne yunfikûne fîs serrâi ved darrâi vel kâzýmînel gayza vel âfîne anin nâs(nâsi), vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).
O (takva sahipleri) ki; bollukta da, darlýkta da (Allah için) infâk ederler (ihtiyaç sahiplerine verirler). Öfkelerini yutarlar ve insanlarý affederler. Allah, muhsinleri sever.
4/NÝSA-125: Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâaglahanîfen), vettehazallâhu ibrâhîme halîlâaglahalîlen).
O kiþiden, vechi (fizik vücudu) dînde daha ahsen kim vardýr? O kiþi ki; vechini (fizik vücudunu) Allah’a teslim etmiþ ve muhsinlerden olmuþtur ve hanif olarak Hz. Ýbrâhîm’in dînine tâbî olmuþtur. Ve Allah, Hz. Ýbrâhîm’i dost ittihaz etmiþtir.

5. Takva (Ulul elbab takvasýgöz kırpma
7/A'RAF-201: Ýnnellezînettekav izâ messehum tâifun mineþ þeytâni tezekkerû fe izâhum mubsýrûn(mubsýrûne).
Muhakkak ki; takva sahibi kimseler þeytandan onlara gözü bürüyen bir vesvese dokunduðu zaman (Allah’ýgöz kırpma tezekkür ederler (Allah’la tezekkür ederler). Ýþte o zaman onlar, basar edenlerdir (kalp gözlerinin basar hassasý ile görürler).
3/AL-Ý ÝMRAN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteþâbihât(muteþâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teþâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi), ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
O (Allah) ki; Kitab’ý, sana O indirdi. O'ndan bir kýsmý muhkem (mânâsý açýk, yorum götürmez, þüphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar, (Levhi Mahfuz’daki) ümmülkitapta (yer alan açýk ve kesin âyetler)dir. Diðerleri ise müteþabih (mânâsý kapalý, açýklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde eðrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çýkarmak ve (kendi yararýna uygun) tevîlde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab’)ýn müteþabih olan kýsmýna uyarlar. Halbuki onlarýn tevîlini, kimse bilmez ancak Allah bilir. Ýlimde derinleþmiþ olan RASÝHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki: “O’na îmân ettik, hepsi de Rabbimiz katýndan (indirilme)dir.” Bunu kimse tezekkür edemez ancak ulûl'elbab tezekkür edebilir.
3/AL-Ý ÝMRAN-190: Ýnne fî halkýs semâvâti vel ardý vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb(ulîl elbâbýgöz kırpma.
Hiç þüphesiz; göklerin ve yerin yaratýlýþýnda, gece ile gündüzün birbiri ardýnca geliþinde, elbette ulûl’elbab için nice deliller vardýr.
3/AL-Ý ÝMRAN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kýyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkýs semâvâti vel ard(ardýgöz kırpma, rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtýlâaglabâtýlan), subhâneke fekýnâ azâben nâr(nârýgöz kırpma.
O (Ulûl’elbab) ki; (lübblerin, Allah’ýn sýr hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah’ý zikrederler. Göklerin ve yerin yaratýlýþý hakkýnda tefekkür ederler. (Ve derler ki): “Ey Rabbimiz! Sen, bunlarý bâtýl olarak (boþuna) yaratmadýn. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, ateþin azabýndan koru.”
6. Takva ( Ýhlas takvasý )
2/BAKARA-179: Ve lekum fîl kýsâsý hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn(tettekûne).
Ey ulûl’elbab! Kýsasta sizin için hayat vardýr. Böylece (umulur ki); siz, takva sahibi olursunuz.
5/MAÝDE-100: Kul lâ yestevîl habîsu vet tayyibu ve lev a’cebeke kesretul habîs(habîsi), fettekûllâhe yâ ulîl elbâbi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
De ki: “Habisin çokluðu (haram, murdar ve fesadýn, vs.) senin hoþuna gitse bile, habis ile tayyib (helâl, temiz ve güzel) bir deðildir. Ey ulûl’elbab! Allah’a karþý takva sahibi olun. Umulur ki; siz, felâha erersiniz.”
7. Takva (Salah takvasý )
3/AL-Ý ÝMRAN-76: Belâ men evfâ bi ahdihî vettekâ fe innallâhe yuhibbul muttekîn(muttekîne).
Hayýr, (öyle deðil)! Kim (Allah’a verdiði) AHDini yerine getirir de takva’ya ulaþýrsa (takva sahibi olursa), muhakkak ki; Allah, takva sahiplerini sever.
3/AL-Ý ÝMRAN-102: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Ey îmân edenler! Hakkýyla takva sahibi olanlar (nasýl bir takvanýn sahibi ise ayný onlar) gibi, Allah’a karþý takva sahibi olun ve (ölmeden önce) Allah’a teslim olun.
Gönderen: 03.06.2007 - 01:02
Bu Mesaji Bildir   hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1284 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.72668 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.