0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Cahiliyyet Devrinde

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
Cahiliyyet Devrinde
569 Mesaj -
Kur'ân-ý Kerîm, "cahiliyyet devri" hakkýnda þöyle buyuruyor:
— Fesat, karayý ve denizi kapladý. "agla66).
— Ýnsanlarýn kendi elleriyle iþledikleri günahlar yüzünden fesat, karada ve denizde zuhur etti. (66).
Bu âyet-i kerîme, Arap müþrikleriyle yahudilerin ve hýristiyanlarýn sosyal durumunu, dünyanýn her tarafýnda hüküm sürmekte olan fesadý bildirmektedir.
Halbuki, cihanýn ahvalini haber vermiþ bulunan Peygamberimiz, "ümmî" idi. Dünyayý gezip dolaþarak çeþitli memleketlerin hallerini incelemesi mümkün olamazdý. 0 zaman, gazete vesaire de yoktu. Fakat, dünyanýn ahvali, Resûlullah aðzýyla, Kur’ân’ýn haber verdiði þekildeydi. Câhiliyyet devrinde fesadýn ve aþaðýlýðýn her tarafý kaplamýþ olduðu, tarihî bir hakikatti. Doðunun eski irfan kaynaðý bulunan Hind, korkunç bir durumdaydý. Fenalýk burada o derece üstün idi ki, faziletli insanlar bile çirkin renklerle gösteriliyordu. Çin ve Ýran da ayný durumda bulunuyordu.
Mûsevîlik, Brahmanlýk, Buddîlik, Zerdüþtlük, Konfüçyüs gibi mezhepler, insanlara doðru yolu göstermekten âciz bir haldeydi. Bunlara baðlanan in-sanlar da, fazilete inanmak þöyle dursun, ahlâksýzlýðý bile ilâhî bir emir gibi tanýtmaya çalýþýyorlardý.
O çaðda dinlerin en yenisi sayýlan hýristiyanlýk da artýk, bütün saflýðýný kaybetmiþti. Bu yüzden, Ýskoçyalý bir (Ýngiliz) müsteþrik: William Muir, yedinci mîlâd hýristiyanlýðý için, "fâsit bir hýristiyanlýk" demekten kendini alamamýþtý (67).
Hakikatte hýristiyanlýk da, o zaman bir gerilik içindeydi. içki, kumar, fu-huþ son derece yaygýndý.
Lâtinlerin Batý Roma Ýmparatorluðu, siyasî, dinî, ahlâkî ve iktisadî birtakým buhranlar yüzünden yýkýlmýþtý (476). Greklerin Bizans imparatorluðu ise, din kavgalarý, siyasî karýþýklýk ve bitmez tükenmez isyanlarla tedricî bir su-rette çöküyordu.
Ortaçaðýn bu asrýnda, bütün dünyayý haksýzlýk ve sefalet kaplamýþtý. O zaman Arabistanýn iki büyük komþusu vardý. Bizans adýný alan Doðu Roma ile Bizansýn müthiþ düþmaný bulunan Ýran, korkunç bir uçuruma doðru sürükleniyorlardý. Medenî dünyanýn bu iki devleti görünüþte parlaktý. Fakat için-den çürümüþ, ruhunu ve karakterini kaybetmiþ haldeydi.
Artýk, yeryüzünü karanlýklar kaplamýþ, insanlarýn rûhlarý da, itikadlarý da, hareketleri de büsbütün bozulmuþtu. Bütün dünyayý zulüm, içtibdat, cehalet ve sefalet inletiyordu. Yalnýz Araplar deðil, insanlýk âlemi de maddî ve rûhî ýztýraplar içinde kývranýyor, kurtuluþ çareleri arýyordu. Fesadýn bu derece umumîleþtiði, dünyatarihinde görülmemiþti. Ýnsanlar, "fazilet" adýna her kötülüðü yapmaktan çekinmiyorlardý.
O tarihlerde Arabistanýn durumu da þöyleydi:
Bir defa Araplar, Ýranlýlarla, Bizanslýlarla, yahudilerle, Asurlularla, Bâbilliler, Mýsýrlýlar ve Habeþilerle komþu bulunuyorlardý.
Umumî panayýrlar kurulurken, her taraftan bu panayýrlara akýn akýn ahali gidiyordu. Panayýrlarýn baþlýcalarý: Ukâz (Nahle ile Tâif arasýnda, olimpiyatlara, sergilere benzeyen bir tefahur çarþýsýgöz kırpma, Mecenne (Mekke'ye yakýn), Zilmecâz (Huneyn Vâdîsi yanýnda), Müþakkar (Bayreynde) idi.
Arablar, komþularýyla temasta bulunduklarý gibi, panayýrlara gelen çeþitli kavimlerle de münasebete giriþirler, bütün milletlerin itikadlarý, ahlâký, âdetleri, anâneleri, hurafeleri bu suretle Arabistan'a girerdi.
Yahudiler, uðradýklarý zulümlere dayanamayarak Filistinden, Arabistan'ýn bazý bölgelerine göç etmiþler, hýristiyanlýk da Arab þehirlerinin bazýlarýna sokulabilmiþti. Mecusîlik denilen ateþperestlik ise, Ýran'a komþu Arab kabileleri arasýnda yayýlmýþtý.
Müslümanlýðýn doðuþundan önce, Arab yarýmadasýnda puta tapýcýlar, mecûsîler (ateþe tapan), yahudiler (Mûsâ dininde), hýristiyanlar (Îsâ dininde), sâbiîler (yýldýzlarý tanrýlaþtýran) görülüyordu. Hazreti Ýbrahim devrinden kalma hanîfler ise pek azdý: (Varakatübnü - Nevfel, Abdullah ibni Cahþ, Osman ibni Huveyris, Zeyd ibni Amr, Kuss-ibni-Sâide gibi) (68). Buhârî, hanîflerden Varaka ile Abdullah ve Osman'ýn hýristiyanlýðý kabul etmiþ olduklarýný yaz-maktadýr (69).
Arabistan'a ilk defa, puta tapýcýlýðý sokan, Amr ibni Lühey oldu. Amrden önce, Kâ'be mutevellîleri Cürhümîlerdi. Amr, Kâ'be mütevellîliðini Cürhümîlerden aldý. Yemenden Hicaza göç eden Huzâa kabilesi, Amrin idaresinde olarak, Cürhümîleri Mekke'den çýkardý. Amr bir Suriye seyahatinden dönüþünde, uðradýðý þehrin birinde gördüðü putlardan birkaçýný almýþ, Mekke'ye getirerek Kâ'benin etrafýna dizmiþti (70).
Mekke, Arabistan'ýn en mukaddes yeriydi. Mekke'nin içinde ve çevre-sinde Kâ'be ile Hacer-i Esved denilen kara taþ ve bütün Arablarýn saygý gösterdiði putlar bulunuyordu. Civarýnda büyük panayýrlar kurulduðu için, Mekke'nin ticarî ve iktisadî deðeri büyüktü. Kâ'bede üçyüzaltmýþ tane put vardý. Arab putlarýnýn baþlýcalarý þunlardý:
Hübel (Kâ'benin üstünde, bütün putlarýn en büyüðüydü. Kureyþ kabilesi buna yalvarýrdý.), Lât (Taifteydi. Sekýyf kabilesi tapardýgöz kırpma, Uzzâ (Mekkeden bir konak uzakta. Kinâne kabilesinin putuydu), Menât (Mekke'den yedi mil mesafede. Medinelilere aiddi).
Panayýrlar vesilesiyle, Mekke'ye akýn akýn seyirciler, alýcýlar, satýcýlar, âbidler, zâhidler, þâirler, hatipler, hakemler, fahiþeler, ayyaþlar, kumarbazlar dolardý. Bizansýn, Suriye'nin ve Arabistan'ýn çengileri, rakkaseleri ve þarkýcýlarý hep burada toplanýrdý.
Hülâsa: cahiliyyet devrinde Arab yarýmadasý, bütün dinlerin, mezheblerin, âdetlerin, ananelerin, hurâfelerin ve bütün yüz kýzartýcý kötülüklerin sergisiydi.
Arablar arasýnda kabile kavgalarý hiç eksik olmazdý. Müslümanlýktan önce Arablar, toplu bir millet deðildi. Kabile kabile yaþarlardý. Her kabile baþlý baþýna bir devlet gibiydi. Kabilenin büyüðüne þeyh derlerdi. Kabileleri þeyhler idare ederlerdi. Kabileler arasýnda görülen savaþlar, kan dâvalarý yüzünden veya sýnýr anlaþmazlýðýndan ileri gelirdi. Yalnýz, senede dört ay (Zilka'de, Zilhicce, Muharrem, Receb) harb edilmezdi. Bu aylara "Eþhür-i Hurum" denirdi. Eþhür-i Hurum, bir nevi mütareke aylarýydý. Mütareke aylarýnda bütün kabileler, serbest seyahat edebilirlerdi. Büyük panayýrlar, bu aylarda kurulurdu. Yalnýz Mekke'nin hâkimi ve Kâ'benin muhafýzý bulunduklarý için, Kureyþ kabilesi imtiyazlý idi. Bütün kabilelerin Kureyþîlere saygýlarý vardý. Bu sebepten Kureyþîler, her zaman seyahatte serbestti.
Senede bir defa, Mekke civarýnda toplanan "Ukâz" panayýrý da harb edilmesi yasak olan mütareke aylarýnda açýlýr, þiir yarýþlarý yapýlýrdý. Þairlerin kibarlarýndan "Nâbiðâ-i Zübyânî" hakem olur, kendisine deriden bir çadýr kurulurdu. Müsabakaya katýlan þairlerin meziyyetleri, topluluk tarafýndan muhakeme olunur, parlaklýðýna hükmolunan kaside, altýn harflerle yazýlýr, Kâ'be duvarýna asýlýrdý (71). Muallakât-ý Sebi' bunlardý, Cahiliyyet devri þairleri:
Baþta Necidli "Ýmriülkays" olmak üzere yedi muallaka eshabýydý. Kur'ân-ý Kerîm nâzil olmaya baþlayýnca, muallâkat-ý seb'in belâgatine itibar kalmadýðý için, Kâ'be duvarýndan birer birer indirildi (72).
Cahiliyyet devrinde, Arablarda þiir ve edebiyat son derece yükselmiþ, hattâ kemâl derecesini bulmuþtu.
O zaman, Arab yarýmadasýnýn kuzeyinde (baþþehri Petra olan) Nebtîler: Nebtîyazýsýný, güneyinde (Yemende) Himyerîler: Himyerî yazýsýný kullanýrlardý. Irakta bulunan Süryanîler de: Süryanî dilini çeþitli þekillerde yazarlardý. Demek ki, Ýslâm’dan önce Arabistanda: Nebtî, Himyerî, Süryanî olmak üzere üç nevi yazý vardý.
Müslümanlýðýn doðuþundan biraz evvel, Hicaz Arablarý, Iraka ve Suriyeye seyahat ederek o iki bölge ahalisinden yazýyý almýþlar, Arabçayý, Nebtî yazýsý veya Süryanî yazýsýyla yazmayý öðrenmiþlerdi: (73).
Nebtî yazýsýndan: nesih yazýsý, Süryanî yazýsýndan da: Kûfî yazý doðdu. Ýslâm’dan önce, Kûfî yazýya (Hîre Beyliðine nisbetle) Hîrî yazý denirdi.
Müslümanlýðýn doðuþu sýralarýnda Hicazda yazý bilenler vardý. Fakat, sayýlarý azdý. Bunlarýn da çoðu sahâbenin kibarlarýydý. Hülefâ-i Râþidîn devrin-de ve Emevîler zamanýnda kâtipler, Kur'ân-ý Kerîmi, Kûfî yazý ile yazmýþlardý.
Arabî yazýlarýn kaynaðý (Kûfî ve Nesih olarak) iki yazýydý. Bütün Ýslâmî yazýlar, bu iki yazýdan türemiþti.
Câhiliyyet devri Arablarý içinde okuma- yazma bilenler çok deðildi. Yalnýz hatibler, güzel þiir söyleyenler fazlaydý. Arablarýn dilleri zengin, zekâlarý parlak, hâfýzalarý kuvvetliydi. Deve üstünde, tahtasýz, satranç oynarlar, düþünmeksizin uzun ve mükemmel bir kaside söylerlerdi. Karakterlerinin iyi tarafý olduðu gibi, fena taraflarý da vardý. Misafir severlikleri, cömertlikleri, düþmaný bile olsa, çadýrýna sýðýnanlarý himaye etmeleri, sözünde durmalarý, zayýflarý korumalarý, harbde þecaat göstermeleri, hürriyete düþkünlükleri, kabileye baðlýlýklarý, Arab ýrkýný diðer ýrklara üstün tutmalarý gibi vasýflarý yanýnda, yolcularý soymalarý, içkiye, kumara iptilâlarý kýz çocuklarýný diri diri çukurlara gömecek derecede vahþet gösteren ailelerin varlýðý göze çarpmaktadýr.
— Onlarýn birine bir kýzýnýn dünyaya geldiði müjdelenirse yüzü kararýr, hiddetinden köpürür. kendisine verilen kötü müjdeden dolayý halktan gizlenir, bunu (kýz çocuðunu) hakarete katlanarak tutayým mý. yoksa (diri diri) topraða mý gömeyim? (diye þaþýrýr). Ýyi bilin ki. onlar, ne kötü muhakeme ederler (74)
Londra Üniversitesi oðretmenlerinden T.V. Arnold der ki:
— Cahiliyyet zamanýnda Arabýn kalbinde en aziz þey þarap, kadýn ve þarký idi." (75). Aile hayatýnda rakkaseler (dansöz), Arab kadýnlarýna fena örnek oluyorlardý. Esasen Arablar kadýnlara ehemmiyet vermezlerdi.
Mevlânâ Muhammed Alî der ki:
— Arablar arasýnda kadýnýn yeri pek aþaðýydý. Hattâ, hayvanlardan hiç farký yoktu. O zaman, taaddüd-ü zevcat (zevceleri çoðaltmak) her millette olduðu gibi, Arablar arasýnda da yaygýn bir haldeydi. Bir erkeðin alabileceði kadýnlarýn hesabý yoktu. Bundan baþka, fuhuþ bir meslek halini almýþtý. Esir kadýnlar, efendilerine para kazanmak için fuhuþ icra ederlerdi. Evli kadýnlara bile, çocuk sahibý olmak üzere, baþka erkeklerle münasebette bulunmalarýna müsaade edilirdi. Bir kadýn, ölen kocasýndan veya babasýndan veyahut akrabasýndan bir hisse alamadýðý gibi, kendisi, ölenin miras eþyasý olarak mirasçýlara, kalýr. Bir evlât, babasýnýn ölümü üzerine, miras eþyasý arasýnda üvey anasýna da sahip olur, onu istediði gibi kullanýrdý."agla76). "Bir dul kadýn, baba mirasýnýn bir parçasý sayýlýr, çocuklara kalýrdý. Arablar, kumara o kadar düþkündü ki, birçok adamlar, ortaya koyacak para bulamayýnca, þah-sî hürriyetlerini satarlardý. Bu ahlâksýzlýklarý kökünden söküp atmak için, müslümanlýk, raksý, kumar ve içkiyi yasak etmiþtir." (77)
Müslümanlýktan önce, Arablar arasýnda yedi türlü nikâh vardý. Ýslâm dini, nikâhýn bu yedi þeklinden yalnýz bir tanesini benimsemiþ, diðerlerini fu-huþ saymýþtýr: (78)
Müslümanlýk, kadýna tabiî hakkýný ve hürriyetini vermiþ, ilk olarak tarihte kadýnýn mevkiini yükseltmiþtir.

— Erkeklerin, marûf veçhile, kadýnlar üzerinde olan haklarý gibi, kadýnlarýnda onlar üzerinde haklarý vardýr. (79)
Rasûl-i Ekrem de "Vedâ" Haccýnda, "Veda Hutbesi"nde Ey Nâs! Kadýnlar hakkýnda Allah’tan korkunuz! Sizin, kadýnlarýnýz üzerinde haklarýnýz vardýr. Kadýnlarýnýzýn da sizin üzerinizde haklarý vardýr. buyurmuþtu..
Gönderen: 05.05.2007 - 12:05
Bu Mesaji Bildir   Ônder23 üyenin diger mesajlarini ara Ônder23 üyenin Profiline bak Ônder23 üyeye özel mesaj gönder Ônder23 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1781 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
myumak80 (45), ismailinel (52), nejobay (68), fikretbz (52), sevecen06 (58), atikticaret (56), mumun_kj (38), kolivas61 (44), CiHaNBeYi (40), dolunayxxl (43), muratduzenli (43), ofyav (63), yigido79 (46), h.canavci (35), ensar esad (46), HeArTBrEaKeR (41), NECONO (52), oman21 (30), akseli64 (51), enigma (46), belma (36), anadolugenclik (56), ejdero (44), Adil AYYILDIZ (58), irsat (38), yüksel yiðit (52), evanescence (40), Atam (25), ((Ranüna)) (42), hazer_fen (41), karasaka (63), akinci1453 (48), ozgur (34), serkann (49), yalnizim dostla.. (46), turanoguz (50), MÝRAC78 (47), alitugrul (46), medineningulu (36), berra74 (51), eNeSMaLiK (41), furkan 77 (48), hamas2121 (45), furkan68 (39), berdan (49), screamm (44), HIZIRMEN (62), kursat46 (60)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.65214 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.