0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » Mukaddes Göç

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Mukaddes Göç
1686 Mesaj -
Göç, yaratýldýðý günden bu yana hiç durmak bilmeyen in-sanoðlu için umumî mânâda; insanlar arasýnda seçkinlerden seçkin aydýnlýk ordusu kudsîler için de hususî mânâda ve ayný zamanda medeniyet tarihini de yakýndan alâkadar eden önemli bir mefhûmdur.

Evet, bir tarafta anne karnýndan çocukluða, çocukluktan delikanlýlýk ve olgunluða, derken yaþlýlýk ve ölüme uðrayarak upuzun bir sefere çýkmýþ gariblerden garip insan fertleri; diðer yanda, elindeki meþ’âleyle çaðlara ýþýk saçan, çeþitli devirlere mührünü basan; açtýðý nurlu yolda arkasýna düþenleri hep medeniyetin þâhikalarýnda dolaþtýran; sinesinde tutuþturduðu kývýlcýmlarla kendine gönül verenlerin ruhlarýný aydýnlatýp onlarý iman ve ümit kuþaðýnda ölümsüzlüðe hazýrlayan; aydýnlýk düþünceleriyle, karadeliklerin çehrelerinde, cennetlere ait ýþýk ve renk cümbüþü çýkararak karanlýklarýn ve karamsarlýðýn hükmettiði ayný noktalarda, ümit meþcerelikleri meydana getiren yüce rehber ve yüksek kâmetler, hep birer yolcudurlar ve bütün bir hayat boyu göç edip dururlar. Ýnançlarý, düþünceleri, davalarý uðrunda bitip tükenme bilmeyen bir göç...

Bir hakikatýn deðiþik rükûn ve yönlerinden ibâret olan; îman, göç ve cihad üçlüsünün, Kutlu Beyan’da ekseriya peþipeþine zikredilmesi, bu meselenin ne denli ehemmiyet arzettiðinin en parlak delilidir. Ýnanma, hicret etme ve inancý uðrunda vereceði mücâdeleyi, bu yeni iklimde, yeni muhatab ve yeni þartlara göre durup dinlenmeden devam ettirme.. iþte kudsîlerin sabah-akþam baþvura geldikleri üç musluklu hýzýr çeþmesi! Bu çeþmeden kana kana içenler, inançla gerilecek ve karanlýk bucaklara durmadan kývýlcýmlar salacaklardýr; yollar sarpa sarýp çevreyi terslikler, yanlýþlýklar, cahiliye duygu ve tutkularý alýnca da mal-menâl, yurt-yuva, evlâd ü iyâle bakmadan “bir baþka diyâr!” deyip yeniden yolculuða çýkacaklardýr.

Dava ne kadar yüksek, düþünce ne kadar yararlý ve orijinal, mesajlar ne kadar parlak da olsa, onu ilk defa duyan ruhlarýn irdemesi, mukâbelede bulunup zorluklar çýkarmasý kaçýnýlmaz ve bir ölçüde de tabiîdir. Buna göre, kendi toplumunda yeni bir îman, yeni bir aþk ve heyecan uyarmak isteyen herkes, ya mücâdelesini orada açýk-kapalý devam ettirecek veya hicret edip gönlünün ilhamlarýna, takdimiyle vazifeli olduðu mesajlarýna baþka talip ve baþka meþcerelikler araþtýracakdýr.

Birinci þýkta, o inanç ve düþünceye gönül veren her ferdin, fevkalâde dikkatli, tedbirli ve yenilmiþlik adýna ne varsa hepsini daha baþtan aþmasý þarttýr. Yoksa, ümid edildiði mânâda aydýnlatma olamayacaðý bir yana, çok defa küçük bir dikkatsizlik, az bir yanlýþlýk, þartlarýn aðýrlaþtýrýlmasýna, atmosferin de bütün bütün yaþanmaz hâle gelmesine sebebiyet verebilir... Bir heyetin bütün fertlerinin her zaman bu denli dikkat ve teyakkuz içinde bulunmalarý çok zor, hatta imkânsýz olduðundan, bu türlü durumlarda aydýnlatma ve irþâdýn ayrý bir iklimde devam ettirilmesi bir bakýma zarûridir; baþka þekilde hareket ve direnmelerin de hiçbir faydasý yoktur.

Öteden beri her yeni düþünce, doðduðu muhitte hor karþýlanýp, aleyhinde kampanyalar oluþturulmasýna karþýlýk; o düþünce ve onu temsil eden þahýslarý çocukluk ve gençlikleriyle bilmeyen bir baþka muhit, çok defa onlara kucak açmýþ ve destek olmuþtur.

Bu itibarla, her kudsînin kaderinde deðiþmez þu çizgiler, âdeta bir fasl-ý müþterektir: Önce îman ve aþk, sonra yýðýnlarý saran yanlýþlýk ve inhiraflara karþý mücâdele, sonra da gerekirse insanlýðýn mutluluk ve saadeti uðrunda, yurt-yuva herþeyi fedâ ederek, baþka âþinâ gönüller aramak üzere yeniden yollara dökülmek...

Hemen her yeni diriliþte bu iki esas ve iki merhâle çok önemlidir. Birinci merhâle, ferdin þahsiyet kazanmasý, inançla þahlanýp aþkla gerilmesi, nefis ve benliðini aþarak Hakk’ýn âzâd kabul etmez kölesi olma merhâlesidir. Bu merhâledeki cihad, bütün buudlarýyla nefsin dümenlerine karþý, benliði yenmeye müteveccih ve insanýn kendisini yeniden inþâ etmesiyle alâkalýdýr. Bu itibarla da cihadlarýn en büyüðü “Cihad-ý Ekber”dir. Ýkinci merhâle ise, her gönülde bir kor, bir alev hâline gelen inancýn aydýnlýk tufaný, artýk çevreye çeþitli dalga boylarýnda þualar neþretmeye baþlar. Çok defa bu safhanýn tahakkukuyla beraber hicret de gelip kapýya dayanýr.

Aslýnda, bu devreye kadar geçirilen safhalarda dahi, ruh plânýnda bir hicretten bahsetmek her zaman mümkündür: Ýnsan, içinde bulunduðu durumdan olmasý gerekli olan duruma; hareketsizlik ve daðýnýklýktan aksiyon ve sisteme; donmuþluk ve bozulmuþluktan kendini yenilemeye, binbir günahýn boðucu atmosferinden ruh ve kalbin hayat derecesine yükselme gibi.. hususlarýn hemen hepsinde bir hicret mânâsý vardýr ve bu mânâlarda o, hep hicret edip durmaktadýr. Kanaatimizce, ikinci hicretin, fonksiyonunu tam edâ edebilmesi de, birinci merhâledeki hicretlerin yapýlýp yaþanmasýna baðlýdýr. Nefsinden kalbine, cisminden ruhuna, dýþ þatafatlardan vicdanýndaki ihtiþâma, özünden özüne hicrette baþarýlý olanlar, öbür hicret ve ötesinde de baþarýlý olurlar. Bunu tam temsil edemeyenler, çok defa diðer hicret ve ona baðlý olanlarý da kusursuz temsil edemezler.

Bu mânâda hicret, ilk defa, insanlýk semâsýnýn aylarý, güneþleri sayýlan Hz. Ýbrahim, Hz. Lût, Hz. Musâ, Hz. Ýsâ gibi yüce kâmetler tarafýndan baþlatýldý; sonra da bu aydýnlýk yolun eþsiz rehberi, insanlýðýn iftihar tablosu, zaman ve mekânýn Efendisi bu yoldan yürüyüp gitti. Kapýyý da kýyâmete kadar arkadan gelenlere açýk býraktý...

Hakk yolunda ve Hakk’ýn hatýrý için yapýlan hicret o kadar kudsîdir ki, mal ve canlarýný inandýklarý dava ve o davanýn eþsiz temsilcisi uðrunda fedâ eden kutlulardan kutlu bir cemaatin, en çok sevilip takdir edildiði noktada, daha deðiþik sýfat ve ünvanlarla deðil de “muhacir” ünvanýyla yâd edilmesi ne kadar mânidârdýr! Hatta bu kudsîler dönemine bir tarih baþlangýcý aranýrken; Nebî’nin doðumu, peygamberlikle þereflendirilmesi, Medine halkýnýn bu yüce davaya omuz vermesi, Bedir harbi, Mekke fethi gibi.. herbiri ayrý bir pýrlanta olan bunca hadise içinde, tarih baþlangýcý olarak hicretin seçilmesi, üzerinde hassasiyetle durulmaya deðer önemli bir mevzuudur.

Bir kere, yüksek bir mefkûre uðrunda göç eden her ferd, hayatýnýn her lahzasýnda, göçe sebeb teþkil eden yüksek gayenin baskýsýný vicdanýnda hissedecek ve hayatýný bu yüksek duyguya göre düzenleme mecburiyetini duyacaktýr. Ayrýca çocukluk ve gençlik dönemleriyle alâkalý horlayýcý nazarlardan kurtulmasý, rahat ve endiþesiz hareket etmesi de ancak bu mukaddes göçle tahakkuk edebilecektir. Zirâ, kim olursa olsun, çocukluk ve gençlik dönemini geçirmiþ olduðu çevrede, o devreye has, hasýmlarý tarafýndan bazý yanlarýnýn tenkit edilmesi ihtimaline karþýlýk; hicretle gerçekleþtirilen yeni muhitte, pýrýl pýrýl hâli, tertemiz düþünceleri, baþdöndürücü fedâkârlýklarýyla devamlý takdir edilen biri olacaktýr. Ýster bunlar isterse baþka faktörler olsun, öteden beri tarihte devir açýp-devir kapayanlar ve büyük bir ölçüde tarihin akýþýný deðiþtirenler hep muhacir kavimler olmuþtur.

Sosyologlarýn tesbitine göre, yeryüzündeki medeniyetlerin hemen hepsi göç eden fert ve cemaatler tarafýndan kurulmuþtur. Toynbee, göçebelerin kurduðu (27) medeniyetden bahseder ki; bu da hemen hemen çaðlar boyu yeryüzünde, göçebe hakimiyeti demektir. Kendini rahata, rehâvete kaptýrmamýþ, her an herþeyden ayrýlmaya hazýr, vereceði mücadelenin doðuracaðý sýkýntýlarý, önceden yaþamaya alýþmýþ ve bir asker gibi her an sefer emrini bekleyen bu dinamik ruhlarla mücadele etmeye ve onlarý silip geçmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.

Ýþte ilk kudsîler ve ilk medeniyet muallimleri! Ve iþte birkaç aþîretden cihan imparatorluklarý kuranlar! Yýldýrýmlar gibi karanlýk çaðlarýn baðrýna inen bu insanlar, rahatý zahmetde, diri kalmayý, ölüm ve ötesindeki herþeyi hakîr görmede, ebed-müddet varolmayý þartlara göre kendilerini yenilemede gördü ve ters-yüz edilmez birer güç haline geldiler.

Keþke, günümüzün nesillerini; rahattan, rehavetten, hazlarýna düþkünlük ve nefsânilikten kurtararak, ruhlarýný yüce duygularla donatýp daha çok ýzdýrap çeken, daha çok acý ve sýzý duyan ideâl insanlar haline getirebilseydik. Belki o zaman, milletçe, küçük hesaplarýn, hasîs zevklerin tesirinde kalmayacak ve bir kýsým ehemmiyetsiz sýkýntýlardan ötürü de hiç mi hiç yer ve yön deðiþtirmeyecektik...

M.Fethullah GÜLEN Hocaefendinin “Yitirilmiþ Cennete Doðru” Ýsimli Kitabýndan Alýnmýþtýr.
Gönderen: 07.10.2007 - 00:28
Bu Mesaji Bildir   KaLBeNuR üyenin diger mesajlarini ara KaLBeNuR üyenin Profiline bak KaLBeNuR üyeye özel mesaj gönder KaLBeNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1229 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.61441 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.