0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Hz. Muhammed (s.a.a)

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
Hz. Muhammed (s.a.a)
569 Mesaj -
Hz. Muhammed (s.a.a) Hicret'ten elli üç yýl önce, miladi beþ yüz yetmiþ bir yýlýnýn Rebi-ül Evvel ayýnýn on yedisinde Arabistan'ýn Mekke þehrinde dünyaya teþrif ettiler. Babasýnýn adý Abdullah, annesinin adý Amine'dir. Hz. Muhammed (s.a.a)'in dünyaya gelmesiyle, Kisra'nýn sarayýnýn hasar görmesi, ateþperestlerin tapýnaklarýndaki yüz yýllardan beri sönmemiþ olan ateþin sönmesi gibi bir takým olaðan dýþý olaylar vuku buldu. Hazret, anne karnýndayken babasýný, altý yaþýna bastýðýnda da annesini kaybetti. Çocukluk dönemi süt annesi olan Halime'nin yanýnda geçti. Daha sonra dedesi Abdulmuttalib'in himayesine girdi. Dedesinin vefatýndan sonra amcasý Ebu Talib, en büyük himaye edicisi ve destekçisi oldu. Hazret, çocukluk döneminden itibaren Allah'ýn inayet ve lütfü altýnda daima melekler ve ilham yardýmýyla doðru yola hidayet ediliyordu. Hazret, çocukluk döneminde bile, en olgun insanýn terbiye ve ahlakýný ortaya koyuyor ve kendi yaþýtlarýndan çok farklý olduðunu gösteriyordu.

Ebu Talib bir gün, Hazret'ten çocukluk döneminde elbisesini deðiþtirip istirahata çekilmesini ister.

Bu iþ amcasýnýn gözleri önünde olacaðýndan, Hazret: Amca, yüzünü baþka yöne çevir, sonra elbisemi deðiþtireyim" deyince; Ebu Talib, o günde büyüklerin bile, pek tesettürlü dolaþmadýðý bir toplumda küçücük yaþta olan Hazret'in böyle yüksek bir edep göstererek, bu sözü söylemesine hayret eder.

Ebu Talib diyor: Ben ondan asla bir yalan duymadým. O, çocuklarla oynamayý pek sevmezdi, yersiz herhangi bir hareketi görülmezdi. Gençliðinde de o toplumda iþlenen her türlü kötülüklerden ve çirkefliklerden uzaktý.

Peygamberliðe eriþmeden önce Hazret, Mekke büyüklerinden Abdullah bin Cuda'nýn evinde bir grup özgürlük yanlýsý kiþilerin, mazlumlarý savunmak amacýyla oluþturduklarý "Hýlf-ul Fudul ittifakýnýn üyelerinden idi. Risalete eriþtikten sonra da mezkur ittifaký hatýrlar ve: Ben, o ittifak yapýldýðýnda Abdullah bin Cuda'nýn evinde idim. Bu gün de beni böyle bir ittifaka davet ederlerse, gönülden kabul ederim buyururdu.

Gençlik dönemlerinden beri güvenilir biri olduðundan halk emanetlerini ona teslim ederdi. Hazret ortaya koyduðu dürüstlüðüyle halkýn güvenini öyle kazanmýþtý ki, halk ona Emin lakabýný vermiþti.

Her yýl bir ay Nur daðýndaki Hýra maðarasýna gider, Allah'ýyla irtibat kurar, ibadet ederdi. Eve döndüðünde önce Kabe'yi tavaf eder sonra evine giderdi.

Yirmi beþ yaþýnda Hz. Hatice ile evlendi. Kýrk yaþýnda Hýra maðarasýnda ibadetle meþgul iken peygamberliðe seçildi.

Hz. Muhammed (s.a.a) peygamberlik görevine baþladýktan sonra, üç yýl boyunca halký açýkça Ýslam'a davetle görevlendirilmediði için, sadece yakýnlarýna çaðrýda bulundu. Bu süre zarfýnda erkeklerden ilk iman eden Hz. Ali (a.s), kadýnlardan ise Hz. Hatice oldu.

Daha sonra Allah Teala Artýk emredileni açýkça ortaya koy, puta tapanlara aldýrýþ etme emrini indirerek, Hazret'i halký açýkça Ýslam'a davet etmekle görevlendirdi. Bu emir indikten sonra Hazret, hedefi uðrunda bütün kötülük ve zorluklara tahammül ederek, halký açýktan Ýslam dinine davet etmeye baþladý. Hazret, bu müddet zarfýnda seçkin ve þahsiyetli insanlar yetiþtirdikten sonra, Medine'ye hicret ederek orayý kendisine Ýslam hükümetinin merkezi olarak seçti. Daha sonralarý Hazret'in hicreti Ýslam tarihinin baþlangýcý olarak kabul edildi.

Hazret hicret ettikten sonra 10 yýl süresince, Medine'de özgürce insanlarý Ýslam'a davet etti. Bu müddet zarfýnda davetiyle birlikte, Arab'ýn azgýn müþrikleriyle mübâreze ve cihad ederek; onlarý, kendi emrine boyun eðmeye mecbur etti. 10 yýldan sonra Arap yarýmadasýnýn hepsi Müslüman oldu. Bu yýllar içerisinde Allah'ýn ayetleri Peygamber'e, yeri ve zamaný geldikçe, nazil oluyordu. O, bu ayetleri halka okuyup, Ýslam'ýn hükümlerini onlara öðretiyordu.

Bu yýllar ve peygamberlik yýllarýndan önce Hazret'in baþýndan geçen olaylar hayret verici, ruhlara hitap edici ve öðreticidir. Bu konularda geniþ kitaplar yazýlmýþtýr. Konu hakkýnda daha fazla bilgi edinmek isteyen kimselerin, ilgili geniþ kitaplara müracaat etmeleri gerekir.

HZ. HATEM-ÜL ENBÝYA MUHAMMED-Ý MUSTAFA (s.a.a)'in PEYGAMBERLÝÐÝNÝN ÝSPAT YOLLARI

Bahsimizin "Peygamberleri Tanýma Yollarý" bölümünde hak peygamberin iddiasýnýn doðruluðunu ispatlamak için mucize göstermesi gerektiðine iþaret etmiþtik. Ancak þunu belirtmeliyiz ki, her ne kadar mucize, peygamberlik iddiasýnda bulunan kimsenin doðruluðunu ispatlamakta en zorunlu ve kesin yoldursa da, hak peygamberi tanýma yollarý sadece mucize ile sýnýrlý deðildir. Hak peygamber olduðu ispatlanan peygamberin kendinden sonraki peygamberi belirtmesi ve peygamberlik iddiasýnda bulunan kiþinin kendi kiþiliði ve içerisinde bulunduðu þartlardan elde edilen belirtiler de onun hak peygamber olduðunu ispatlayan delillerdendir.

Hz. Hatem-ül Enbiya Muhammed-i Mustafa (s.a.a)'in peygamberliði konusuna gelince; Hazret'in kendinden önceki ilahi peygamberler gibi ikame ettiði mucizeler, o Hazret'in peygamberliðini ispatlamakla birlikte; dost, düþman herkesin tasdik ettiði büyük þahsiyetinden ve içinde bulunduðu þartlardan elde edilen belirtilerle, kendinden önceki ilahi peygamberlerin beyanlarý da Hazret'in peygamberliðini ispatlamaktadýr. Bizim bütün bu konularý detaylý olarak ele alýp incelememiz, ciltlerce kitap yazmamýzý icap ettirir. Ama kitabýmýzý bu nüktelerden yoksun da býrakamayýz. Dolayýsýyla iþaret mahiyetinde de olsa bu konulara deðinmek zorundayýz.

a) Hazret'in Kiþiliði ve Ýçinde Bulunduðu Þartlar Hazret'in Peygamberliðini Ýspat Ediyor
Bir insanýn iddialarýnýn doðruluðu veya yanlýþlýðýný tespit etmede o insanýn geçmiþine bakmak, en büyük yardýmcýdýr. Peygamber-i Ekrem'in peygamberlik iddiasýnda bulunmadan halk içinde geçmiþ olan 40 yýllýk bir ömrü vardýr. Hazret'in bu yaþamý, bütün boyutlarýyla O'nun doðruluðunun, dürüstlüðünün, eminliðinin, sadakatinin en güzel açýklayýcýsýdýr. Halkýn O'na olan güveni, kendisine (Emin) lakabýný vermelerine sebep olmuþtu. Peygamberliðe seçildikten sonra da düþmanlarý, asla O'nu; güvensizlik, ihanet, yalan, zulüm gibi kötü sýfatlarla suçlama cesaretini göstermediler.

Tarih; güzel ahlakýn, affediciliðin, þefkatin, dürüstlüðün, düþmanlar karþýsýnda kahramanlýðýn ve bilahare bir ilahi rehberde olmasý gereken bütün güzel sýfatlarýn, en üstün derecede o Hazret'te bulunduðuna þahitlik etmektedir.

Diðer taraftan; Hazret'in içinde bulunduðu topluma bakýnca, tasavvur edilebilen en çirkef toplum tablosunu görmekteyiz. Cehalet, en doruk noktada; vahþet, zirveye ulaþmýþ; batýl inançlar, Kur'an-ý Kerim'in tabiriyle toplumu helaket uçurumunun aðzýna dikmiþ; (178) ahlaksýzlýk ve sefalet, toplumun bütün deðerlerini yok etmiþ; düþmanlýk ve nefret, bütün kalpleri istila etmiþ, zulüm Arþý A'la'ya ulaþmýþtý. Hz. Ýmam Ali (a.s)'ýn tabiriyle o toplum tasavvur edilebilen en kötü toplum örneði idi.

Hz. Ali (a.s) o toplumun portresini þöyle çiziyor: Allah Teala Muhammed'i bütün aleme bir uyarýcý ve vahyine emin olarak gönderdi. Oysa, ey Arap topluluðu! Siz o zaman en kötü din üzere idiniz. En kötü evde yaþýyordunuz. Sert kayalýklar içerisinde saðýr yýlanlar arasýnda ikamet ediyor, bulanýk su içiyor, iri undan yapýlmýþ sert kuru ekmek yiyordunuz. Birbirinizin kanýný döküyor, akrabalýk baðýný kesiyordunuz. Putlar aranýzda dikili olup, ahlaksýzlýk ve çirkin iþlerden kaçýnmýyordunuz

Hz. Ali, baþka bir hutbesinde de o toplumun acýnacak durumunu þöyle açýklýyor: "Allah Hz. Muhammed'i peygamber olarak gönderdiðinde, insanlar sapýklýk ve þaþkýnlýk içindeydiler. Fitneler içinde önlerini görmeden hareket ederlerdi. Heva ve heves onlarý sarmýþ, boþ böbürlenmeler onlarý saptýrmýþtý. Kara cahillik onlarýn akýllarýný büsbütün hafifletmiþti. Ýþlerinin akýbeti açýsýndan hayret ve þaþkýnlýða kapýlmýþ, cehalet belasýna müptela olmuþlardý.

Ýþte cehalet ve aþaðýlýk deryasýnda boðulmak üzere olan bir toplumdan, mektep ve eðitim görmemiþ olan Muhammed denen bir nur topu ortaya çýkýyor. O, öyle bir nur topu ki, onun nuru bütün aleme aydýnlýk saçýyor, kara bir bulut gibi o toplumun üzerine çöken zulmet perdelerini birbiri ardýnca ortadan kaldýrýyor. Onlara ilim ve hikmet öðretiyor, kötülüklerle paslanan kalplerini yýkayýp güzelliklerle süslüyor. O vahþi toplumdan dünyanýn en medeni, en aydýn, en mantýklý en uygar toplumunu yaratýyor.

Allah Teala þöyle buyuruyor: Toptan Allah'ýn ipine sarýlýn, ayrýlmayýn. Allah'ýn size olan nimetini anýn: Düþmandýnýz, kalplerinizin arasýný uzlaþtýrdý da, O'nun nimeti sayesinde kardeþ oldu­nuz. Bir ateþ çukurunun kenarýnda idiniz, sizi oradan kurtardý. Allah, doðru yola eri­þesiniz diye size böylece ayetlerini açýklar.

Yine Allah Teala þöyle buyuruyor: Okur yazar olmayan kimseler arasýndan, kendilerine ayetlerini okuyan, onlarý arýtan, onlara Kitabý ve hikmeti öðreten bir peygamber gönderen O'dur. Onlar, daha önce, þüp­hesiz apaçýk bir sapýklýk içinde idiler.

Ýþte okul ve ders görmeyen cahil halkýn içerisinden çýkmýþ olan bu nur, bütün olumsuz þartlara raðmen, ilahi maarifte, çeþitli ilim dallarýnda ve doðru yaþam tarzýnda öyle bir mektep ortaya koyuyor ki; ilim, irfan deryasýnda yoðrulmuþ olan insanlarýn en dahileri bile, onun karþýsýnda hayranlýklarýný ortaya koyup, benzerini getirmekten aciz olduklarýný itiraf etmekten baþka bir çýkar yol göremiyor ve görmemektedirler. Öyle bir kitap getirir ki; insanlýk tarihinde onun eþi ve benzerine rastlanmasý mümkün deðildir.

Acaba bütün bu gerçekler, Muhammed-i Mustafa (s.a.a)'in, Allah'ýn insanlarý hidayet için, gönderdiði peygamberi olduðunu kanýtlamýyor mu?

Kýsacasý, Hz. Muhammed-i Mustafa (s.a.a)'in ahlaký, davranýþlarý, durumu, adabý, sünnetleri, seciyesi, siyaseti, birbirinin kanýna susamýþ vahþi insanlardan kardeþlik ve beraberlik esasý üzere kurulu en medeni toplumu icat etmesi, insanlarý Allah'a itaate sevk edip, en derin tevhid inancýný ortaya koymasý, en zor sorulara en saðlam cevaplar vermesi, insan severliði, alim ve fakihlerin ömürleri boyunca çalýþmalarýna raðmen, inceliklerini idrak etmekten aciz kaldýklarý en güzel hukuk sistemini iþaretle beyan etmesi ve saymakla bitiremeyeceðimiz daha nice yüce üstünlükleri, O'nun ilahi güç tarafýndan teyit edildiðinin en bariz delilidir. Yoksa, ilim okumamýþ, mektep görmemiþ, kitap mütalaa etmemiþ, üstelik de en cahil ve vahþi bir toplumda zayýf, fakir ve öksüz olarak büyümüþ bir kiþinin bilginleri, dahileri ve bütün insanlýk alemini hayrete sevk eden böyle bir mektebi ortaya koymasý imkansýzdýr.

b) Önceki Peygamberlerin Tanýtýmý Hazret'in Peygamberliðini Ýspat Ediyor
Tarihi araþtýrdýðýmýzda, önceki peygamberlerin Ýslam Peygamberi'nin geleceðini müjdelediklerini görmekteyiz.

Allah Teala bu gerçeðe iþaret ederek þöyle buyuruyor: Beni Ýsrail bilginlerinin onu tanýyýp bilmesi, onlar için bir delil deðil midir

Yine Allah Teala þöyle buyuruyor: "Hatýrla ki, Meryem oðlu Ýsa: Ey Ýsrailoðullarý! Ben size Allah'ýn elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ý doðrulayýcý ve benden sonra gelecek Ahmed ismindeki peygamberi müjdeleyici olarak geldim. Fakat o, kendilerine açýk deliller getirilince; bu apaçýk bir büyüdür, dediler.

Ýslam öncesi Kitap Ehlinden (Hýristiyan ve Yahudiler'den) bir kýsmý kendi ellerinde bulunan açýk belirtilerle onun geliþ vaktini beklemekte idiler.

Hatta onlar, kendilerine zulmeden Arab'ýn müþriklerine; Arap boylarýndan birini oluþturan, Hz. Ýsmail'in neslinden bir kiþinin, peygamber olarak gönderileceðini, o peygamberin geçmiþ ilahi dinleri tasdik edip onaylayacaðýný ve iþte o zaman o peygamberin yardýmýyla kendilerinin müþriklere zafer kazanacaðýný söylüyorlardý.

Allah Teala þöyle buyuruyor: Allah katýndan onlara, kendilerinde olaný tasdik eden Kitab geldiðinde; oysa onlar, bundan önceleri, inkar edenlere karþý kendilerine yardým gelmesini bekler­lerdi, bildikleri gelince, onu inkar ettiler. Allah'ýn lâneti, inkar edenlerin üzerine olsun.

Ama bütün bunlara raðmen, Hýristiyan ve Yahudi bilginlerinden bazýlarý, özellikle de Hýristiyan alimleri, ellerinde bulunan belirtilere dayanarak o Hazret'e iman ettiler.

Allah Teala þöyle buyuruyor: Ýnananlara en þiddetli düþman olarak, insanlardan Yahûdileri ve Allah'a þirk koþanlarý bulursun. Onlardan, inananlara sevgice en yakýn "Biz Hýristiyan'ýz" diyen­leri bulursun. Bu, onlarýn içinde bilginler ve rahipler bulunmasýndan ve büyüklük taslamamalarýndandýr. Peygambere indirilen Kur'an'ý iþittiklerinde, gerçeði öðrenmelerinden gözlerinin yaþla dolarak, "Rabbimiz! Ýnandýk, bizi de þahidlerden yaz. Rabbimizin bizi iyi milletle birlikte bulundurmasýný umarken niçin Allah'a ve bize gelen gerçeðe inan­mayalým?" dediklerini görürsün.

Yine Allah Teala þöyle buyuruyor: Yanlarýndaki Tevrat ve Ýncil'de yazýlý bulduklarý o elçiye, o ümmi peygambere uyanlar (var ya), iþte o peygamber onlara iyiliði emreder, onlarý kötülükten men eder, onlara temiz þeyler helal, pis þeyleri haram kýlar

Ama yukarýda zikrettiðimiz ayetlerde iþaret edildiði üzere, bir kýsmý da heva heveslerine uyarak, Ýslam dinini kabullenmeye yanaþmadýlar.

Allah Teala þöyle buyuruyor: "Kendilerine Kitab verdiklerimiz, onu (peygamberi) oðullarýný tanýdýklarý gibi tanýrlar. Doðrusu onlardan bir takýmý, bile bile hakký gizlerler.

Dikkate þayan konu þu ki; hakikat arayan kimselerin, þimdi elimizde bulunan bu tahrif edilmiþ mevcut Tevrat ve Ýncil'de bile, -bu kadar tahrif edilmiþ olmalarýna raðmen- Hz. Resulullah'ýn geleceðini müjdeleyen delil ve iþaretleri bulmalarý mümkündür. Bu alamet ve iþaretler, Yahudi ve Hýristiyan alimlerinden gerçek hakký hakkýyla aramak isteyenlerine bir ýþýk olmuþ ve onlarýn bir çoðunun mukaddes Ýslam dinini kabul etmelerine vesile olmuþtur.

c) Mucize

Peygamberi tanýmanýn, en saðlam yolunun, iddia sahibinin mucize göstermesi olduðunu açýklamýþ idik. Peygamber bu yolla Allah'la olan özel irtibatýný halka aydýnlatmýþ olur.

Tarih kitaplarý Peygamber efendimizden (s.a.a) bir çok mucize nakletmiþlerdir. Hazret'in iþaretiyle çakýl taþlarýnýn, o Hazret'in elinde konuþmasý, kurdun O'nun peygamberliðine þehadet getirmesi, ayýn ikiye bölünmesi, aðacýn yerinden koparak kendisine taraf hareket ederek Hazret'in peygamberliðine tanýklýk ettikten sonra, tekrar eski yerine dönmesi, gelecekte gerçekleþeceðini bildirdiði konularýn Hazret'in bildirdiði gibi vuku bulmasý ve tevatür haddine yetiþen daha birçok mucizeler tarihte kesinlik kazanmýþ olaylar içerisinde yer almýþtýr.

Ama bütün bu mucizelerin içerisinde, en açýk ve kalýcý, en deðerli ve en faydalýsý Kur'an-ý Kerim'dir. O, Peygamber efendimizin kalýcý mucizesidir.

Peygamberlerin bir çoðu kitap sahibi olmalarýna raðmen, kitabýný mucize olarak tanýtan sadece Ýslam Peygamberi'dir. Kur'an-ý Kerim, hem Peygamber efendimizin elinde olan hidayet kitabý, hem de risaletinin kesin delilidir.

Bunun sýr ve nedenlerinden biri, Ýslam dinin belli bir zaman ve mekan veya belli bir kavim için deðil, bütün zaman, mekan ve bütün insanlýk için gönderilen son ilahi din oluþudur. Bu yüzden onun doðruluðunu kanýtlayan delil de kalýcý olmalýdýr ki, her hakikat arayan, her zaman ve mekanda o delile müracaat ederek hakký bulabilsin.

Hz. Musa'nýn hiçbir araç olmaksýzýn denizden geçiþi, Hz. Ýsa'nýn yeni dünyaya geldiðinde büyük bilginleri hayrete düþürecek þekilde ilim ve hikmetle konuþmasý ve Hz. Resulullah'ýn ikame ettiði ayýn ikiye bölünmesi veya aðacýn yerinden koparak Hazret'in huzuruna gelip peygamberliðine tanýklýk ettikten sonra tekrar eski yerine dönmesi gibi olaylar, belli zaman ve mekanla sýnýrlýdýr. O mekan ve zamanda olmayanlar onu müþahede etmiyor ve bu tür mucizeler zaman süreci içerisinde eskiyip gidiyor. Hatta sonraki zamanlarda gelenler veya o mekanda olmayanlar onun doðruluðundan bile þüphe etme durumuna düþebiliyorlar. Oysa Kur'an-ý Kerim, zaman ve mekan sýnýrýný aþmýþtýr. Peygamber efendimizin yanýnda olanlar, ona bizden daha yakýn deðillerdir. O, Peygamber efendimizin yanýnda olanlar için mucize olduðu gibi, bizler için de mucizedir. Hatta bizler, Kur'an'ýn mucize oluþunu anlamakta onlardan daha þanslýyýz. Zira bizim zamanýmýzda ilim ve medeniyet daha fazla ilerlemiþtir. Dolayýsýyla da biz geliþen ilmin yardýmýyla Kur'an'ýn mucize oluþ yönlerini daha iyi idrak edebiliriz.

Bir diðer husus da þudur ki, diðer mucizelerin cisimsel yönü vardýr. Yani onlar insanýn göz ve kulaðýna hitap ediyor. Oysa, Kur'an'ýn muhatabý insanýn aklýdýr. O, içerdiði yüksek manalarý, ortaya koyduðu üstün deðerleri ile akýllarý hayran býrakýp etkisi altýna alýyor. Kur'an'ýn önünde bilginler diz çöküyor; diðer mucizeler ise, daha çok avam halký etkisi altýna alýyor.

Sonra diðer mucizelerin mucize olmasý için, bizzat o mucizeyi ikame eden peygamberin kendi huzuru olmasý þarttýr. Ama Kur'an'ýn mucize olmasý için peygamberin kendi huzuru þart deðildir. Kur'an'ýn kendisi konuþan bir mucizedir. Kur'an; Eðer benim mucize oluþumdan þüpheniz varsa, insanýyla cinniyle, bilginiyle cahiliyle siz de hep birlikte el ele verip benim benzerimi ortaya koyun" diyor.

KUR'AN'IN MUCÝZE OLUÞU

Kur'an-ý Kerim'in Ýslam Peygamberi'nin mucizesi olduðuna deðinmiþtik. Biz burada Kur'an-ý Kerim'in mucize oluþ yönlerini inceleme imkanýna sahip deðiliz. Çünkü bu konu ciltlerce kitap yazmayý gerektirir. Ancak burada birkaç hususa iþaret etmek zorundayýz:

Kur'an-ý Kerim, açýkça bütün aleme meydan okuyarak, hiç kimsenin böyle bir kitabý getirme gücünün olmadýðýný, hatta bütün insanlar ve cinler el-ele verseler dahi, böyle bir þeyi baþaramayacaklarýný iddia etmektedir. Hatta deðil Kur'an gibi bir kitap; onun sûrelerine benzer on sûre, daha ötesi, onun birkaç ayetlik küçük sûrelerine benzer bir küçük sûreyi dahi getiremezler buyuruyor.

Allah Teala þöyle buyuruyor: De ki: Andolsun, bu Kur'an'ýn bir benzerini ortaya koymak üzere, ins-ü cin bir araya da gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler.

Yine Allah Teala þöyle buyuruyor: Yoksa, Onu (Kur'an'ýgöz kırpma kendisi uydurdu mu diyorlar? De ki: Eðer doðru iseniz, Allah'tan baþka çaðýrabildiklerinizi (yardýma) çaðýrýn da siz de onun gibi uydurulmuþ on sûre getirin.

Yine Allah Teala þöyle buyuruyor: Yoksa onu (Kur'an'ýgöz kırpma Muhammed uydurdu mu diyorlar? De ki: Eðer siz doðru iseniz Allah'tan baþka gücünüzün yettiklerini çaðýrýn da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin.

2- Kur'an-ý Kerim ilk baþtan kendisine muhalefet edenleri mübarezeye davet etmiþtir. Dolayýsýyla onlarýn böyle bir kitap veya bir kýsmýný getirememeleri ve ondan aciz olmalarý bu kitabýn, Hak Teala tarafýndan olduðunun en güçlü delilidir.

Allah Teala þöyle buyuruyor Eðer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir þüphe duyuyorsanýz, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eðer iddianýzda doðru iseniz, Allah'tan gayri þahidlerinizi (yardýmcýlarýnýzýgöz kırpma da çaðýrýn. Bunu yapamazsýnýz. -ki elbette yapamazsanýz- yakýtý, insan ve taþ olan cehennem ateþinden sakýnýn. Çünkü o ateþ kafirler için hazýrlanmýþtýr.

3- Ýslam tarihi þunu göstermektedir ki; Hz. Peygamber (s.a.a)'in peygamberliðinin baþýndan bu yana iç ve dýþ düþmanlar her an için, Ýslam dinini yok etmek ve bu ilahi nuru söndürmek için, bir an olsun boþ kalmamýþ ve ellerinden gelen tüm çabalarý sarf etmiþlerdir. Hatta günümüzde dahi Ýslam'ý kendileri için, en büyük tehlike olarak gören dünyanýn büyük güçleri bütün ciddiyetle, bu dini ortadan kaldýrabilmek yolunda, ellerinden gelen sinsi planlarý yapmaktan geri kalmamaktadýrlar. Düþmanlarýnýn bütün bu çabalarýna raðmen, onlarýn Kur'an-ý Kerim'in karþýsýnda aciz kalmalarý, bu kitabýn ilahi kaynaða dayandýðýný kanýtlamaktadýr.

4- Kur'an'ýn muhaliflerini aþaðýlamasý ve onlarý mücadeleye davet etmesine bakýlacak olursa, onunla mücadele etmenin en kolay, en az masraflý ve en etkili yolunun, onun benzerinin getirilemeyeceði iddiasýný, onun ayarýnda benzeri bir kitap ortaya koyarak yere sürmek olduðu açýktýr. Oysa, Kur'an'ýn bu çaðrýsýndan bin dört yüz yýldan fazla bir zaman geçmesine, Arap ve gayri Arap milletleri içerisinde Kur'an'a muhalif, bunca dahi insanlarýn ortaya çýkmasýna raðmen, onlarýn bu iddiaya cevap vermekten aciz kalmalarý, Kur'an'ýn Allah tarafýndan olduðunu kanýtlamaktadýr.

5- Din ve dil uzmanlarý, þimdiye kadar hiçbir kimsenin Kur'an'la ölçüþebilecek bir kelamý veya kitabý ortaya koyamadýklarýný ve bu iþe teþebbüs eden herkesin ise, rezil olmaktan baþka bir þey elde edemediðini belirtiyorlar.

Bütün bunlar, Kur'an-ý Kerim'in Allah Teala tarafýndan peygamberine gönderilmiþ olan, ilahi bir mucize olduðunu kanýtlamaktadýr. Demek ki, Resulullah'ýn (s.a.a) getirmiþ olduðu Allah'ýn bu vahyi, karþý koyulmasý imkansýz olan, kýyamete kadar baki kalacak en büyük mucizedir.

ÝLAHÝ DÝNLERÝN BÝRLÝÐÝ

Dini konularýn araþtýrýldýðýnda genelde din ve dinlerden bahsedilir. Musevilik dini (Yahudilik), Hýristiyanlýk dini, Ýslam dini gibi, her peygamber için, özel bir din ortaya konur. Ama, Kur'an-ý Kerim Âdem'den Hatem'e (Resulullah'a) kadar Allah'ýn dininin tek bir din olduðunu vurgulayarak, bütün peygamberlerin bu tek dine davet eden ilahi elçiler olduklarýný ortaya koyuyor. "Allah nezdinde hak din Ýslam'dýr

Bunun nedeni þudur ki; peygamberlerin dinlerindeki esaslarýn hepsi ayný olup, sadece iki noktada farklýlýk göstermektedir:

a) Zaman, mekan ve insanlarýn özelliklerine göre deðiþim gösteren bir takým teferruatlar.

b) Eðitim ve öðretimdeki incelikler.

Her peygamber, kendisinden önceki peygamberlerden daha derinlemesine ve geniþçe halký eðitmiþlerdir. Örneðin, Ýslam dininde tevhid ve mead hakkýnda olan bilgiler, geçmiþ peygamberlerin öðrettiklerinden daha geniþ ve derindir. Bunun sebebi, bu öðretilenlerin insan tekâmülü ile orantýlý olmasýdýr.

Peygamberin eðitim sistemi, normal bir eðitim sistemine benzer. Nasýl ki, bir çocuk ilkokuldan alýnýr ve çocuðun eðitim gücü geliþtikçe, ona verilen bilgiler, biraz daha derinleþtirilip, çoðaltýlýrsa; ayný þekilde peygamberler de insanlardaki geliþme safhasýna göre ayný inancý biraz daha derinleþtirip, etraflýca insanlara öðretirler.

Bu yüzden, dinlerin deðiþmesi hususundaki en güzel tabir, bir dinin insanlarýn geliþmesine orantýlý olarak tekâmüle eriþmesidir. Dolayýsýyla dinlerdeki farklýlýðý, dinlerin ihtilâfý olarak algýlamak doðru deðildir.

Kur'an-ý Kerim, din terimini hiçbir zaman çoðul halinde "Edyan olarak" kullanmamýþtýr. Aksine, devamlý olarak din terimini tekil olarak kullanmýþ ve ilahi peygamberleri, birbirlerinin onaylayýcýlarý olarak tanýtmýþtýr. Buna göre þunu söyleyebiliriz ki; eðer peygamberlerden herhangi biri, bir diðer peygamberin zamanýnda ve onun bölgesinde olsaydý, aynen o peygamberin getirdiði emir ve kanunlarý getirir, onun öðretisinden farklý bir öðreti ortaya koymazdý.

Kur'an-ý Kerim, peygamberlerin bir tek branþý oluþturduklarýný beyan etmektedir. Önceki peygamberler sonrakileri müjdeler, sonrakiler de öncekileri tasdik ederlerdi. Hatta Kur'an-ý Kerim, bütün peygamberlerden bu hususta kesin söz alýndýðýný belirtmektedir.

Allah Teala þöyle buyuruyor: Hani Allah, peygamberlerden: Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra, nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiðinde, ona mutlaka inanýp yardým edeceksiniz diye söz almýþ, "Kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi? dediðinde de, onlar: Kabul ettik cevabýný vermiþler, bunun üzerine Allah: O halde, þahid olun; bende sizinle birlikte þahitlik edenlerdenim, buyurmuþtu
Gönderen: 10.10.2007 - 00:32
Bu Mesaji Bildir   Ônder23 üyenin diger mesajlarini ara Ônder23 üyenin Profiline bak Ônder23 üyeye özel mesaj gönder Ônder23 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an 1 üye ve 1274 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.86036 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.