0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » HZ. PEYGAMBER'İN YEME-İÇME ADABI

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
HZ. PEYGAMBER'İN YEME-İÇME ADABI
1686 Mesaj -
"Ben, sýradan bir insanýn yediði gibi yer ve sýradan bir kulun oturduðu gibi otururum."


Kaynaklarda, Hz. Peygamber'in, sofrada nasýl oturduklarýndan ziyade, nasýl oturmadýklarý üzerinde durulmuþtur. Sofrada oturma biçiminin genellikle çömelerek oturma þeklinde olduðu belirtilmektedir. Bu konuda ilk devir kaynaklarý, konu ile ilgili olarak, ittifakla tek metin kaydetmiþlerdir:

"Bana gelince, ben, kat'iyyen iyice yerleþip oturarak yemek yemem!" (Buhari; VI, 201; Tecrîd Tercemesi;XI, 423-424; Ýbn Sa'd, I, 380; Ebu Dâvûd, III, 476, nu:3769, Darimî, II, 32 nu:2077; Tirmizî; IV, 273, nu:1830; Ýbn mâce, II, 1086, nu:3262) hadîsidir.

Allah'ýn bahþettiði nimet karþýsýnda bir mahviyet havasýna bürünen Peygamber Efendimiz, sofrada, hep þükür hâli içinde bir tavýr takýnmýþlardýr. Hz. Peygamber ve O'nu rehber edinenler, sofrada, yedikleri yemeðin nasýl bir harekete vesile olacaðýnýn endiþesini taþýmýþlar; onun, dâimâ hayýrlý ve faydalý iþler yapmaya vesile olacak bir enerjiye dönüþmesi için Cenâbý Hakk'a þükür ve niyâzda bulunmuþlardýr.

Hz. Peygamber'in yemek yiyiþ tarzlarýna temas eden klâsik Ýslâmî kaynaklar, bir baþka hususa daha yer vermiþlerdir. Bu da, "yemekten sonra üç parmaðýn yalanmasý" (la'k'ul-esâbi') dýr. Hz. Peygamber'in hem kendi tatbîkatlarý, hem de sözlü tavsiyeleri yer almaktadýr. "Zîrâ, yemeðin esas bereketinin (vücûda yarayýþlý kýsmýnýn) hangisinde olduðunu bilemezsiniz!.." (Buhari; VI, 213; Ebu Dâvûd, III, 499, nu:3847-3848; Tirmizî; IV, 258, nu:1801; Þemail; Ýbn mâce, II, 1088, nu:3269-3270; Darimî, II, 22 nu:2031-2032).

Peygamber Efendimiz, israf ekonomisine yol açan bütün yollarý kapama ve Allah'ýn lütfettiði nimetlerin -bir pirinç tanesine varýncaya kadar- boþa gitmemesine gayret etmiþlerdir.

Yedikleri Ekmek
Eldeki vesîkalara göre Hz. Peygamber, dâimâ "arpa unu"ndan yapýlmýþ ekmek yemiþlerdir. Kepeði iyice ayýklanmýþ "has un"dan mâmul ekmek yememiþlerdir. Bilindiði üzere, Asr-ý Saâdet dönemi Hicaz bölgesinde buðday, ithâl malý ve oldukça pahalý bir gýdâ maddesidir. Halkýn büyük çoðunluðunun bütçesine aðýr gelen bu gýdâ maddesine ilgi göstermemekle birlikte, Peygamber Efendimiz, lükse karþý kesin tavrýný ortaya koymuþ ve her hususta olduðu gibi, bu konuda da çevresine karþý örnek olma vasfýný korumuþtur. Ekonomik sebepler yanýnda, arpa ekmeðinin doyurucu ve besleyici oluþunun da rolü vardýr.

Hz. Peygamber, yemek sýrasýnda meþinden veyâ bezden yapýlmýþ "yer sofrasý" kullanmýþlar, masa veya ayaklý sini gibi bir eþya kullanmamýþlardýr.

Öte yandan sofralarýnda, çok yemeyi saðlayan salata, turþu, bahârat... gibi iþtah açýcý yiyecekler bulundurmamýþlardýr. Peygamber Efendimiz, hiçbir zaman, alýþýlmýþýn üzerinde yemeyi de düþünmemiþlerdir.


Ýlk devir metinlerinde, yemek için "iki öðün"den bahsedilmektedir. Bunlardan, sabah yemeði "gadâ", akþam yemeði ise "aþâ" kelimeleri ile ifâde edilmiþtir. Peygamber Efendimiz, en fazla iki öðün yemek yemiþlerdir. Ýki öðününden biri ise, dâimâ hafif yiyecekler þeklinde olmuþtur. Hz. Peygamber'in hafif yiyeceklerini ise "hurma" teþkîl etmiþtir.

Rasûlullah Efendimiz, akþam öðününün ihmâl edilmemesini tavsiye ederek: "Bir avuç hurma ile de olsa, akþam yemeklerinden vazgeçmeyiniz, zîrâ akþam öðününün ihmâli, insaný ihtiyarlatýr, bünyeyi yýpratýr." (Tirmizî; IV, 287, nu:1856; Ýbn mâce, II, 1113, nu:3355) buyurmuþlardýr.

Hz. Peygamber bir taraftan: "Yârabbi, açlýktan sana sýðýnýrým; o, insaný hareketsiz býrakan ne kötü bir hâldir!." (Ýbn Sa'd, I, 408-409; Nesâî, VIII, 263; Ýbn mâce, II, 1113, nu:3354) buyurarak açlýðýn insan üzerindeki vahîm etkisi üzerinde durmuþlar; bir yandan da dengesiz ve aþýrý yemenin zararlarýna dikkatimizi çekerek:

"Ýnsanoðlu, mîdesinden daha kötü bir kap doldurmuþ deðildir. Esâsen insanoðluna, belini doðrultacak kadar, birkaç lokma yemesi yeterlidir. Yok, illâ daha fazla yemesi gerekirse, o takdirde, mîdesinin üçte birini yemekle, üçte birini içecekle doldursun, üçte birini de nefes payý olarak boþ býraksýn!." (Ýbn Sa'd, I, 410; Müsned, IV, 132; Tirmizî; IV, 590, nu:2380; Ýbn mâce, II, 1111, nu:2349; el-Müstedrek, IV, 331-332) buyurmuþlardýr.

Hz. Âiþe (r.a) vâlidemiz anlatýyor: "Peygamber Efendimiz'in âile efrâdý, O'nun hayâtýnýn sonuna kadar, üst üste iki öðün, arpa ekmeðini doyuncaya kadar yemediler".

Ýbn Abbâs (r.a) anlatýyor: "Peygamber Efendimiz'in arka arkaya birkaç gece hiçbir þey yemeden yattýðý olurdu da; O ve hâne halký, akþam sofrasýnda yiyecek bir þey bulamazlardý, yedikleri ekmek ise arpa ekmeði idi".

Rasûlullah Efendimiz'in yemekte aradýðý baþlýca özellik, olarýn, helâl ve temiz oluþu, vücûda yarayýþlý olup olmayýþýdýr. Yemek seçme ve yemeðe kusur bulma âdetleri ise kesinlikle yoktur. Ebû Hureyre (r.a) der ki: "Peygamber Efendimiz, hiçbir yemeði kat'iyyen seçmezlerdi. Önüne konan yemeði, eðer iþtahý varsa yer, yoksa yemezlerdi.

Peygamberimiz'in, hiçbir yemeðe karþý aþýrý düþkünlüðü olmadýðý gibi, "caný çekme" diye bir hâlleri de görülmemiþtir. "Ýnsanýn, canýnýn çektiði her þeyi yemeye kalkýþmasý israftan sayýlýr".

Özellikle misâfir olduklarý sýrada, kendilerine takdîm edilen yemeklerden dolayý, ev sâhibinin gönlünü hoþ tutmuþlar ve ikrâm edilen yemekleri son derece sevdiklerini ifâde etmiþlerdir.

Hz. Peygamber'in katýk olarak yediði yemeklerin bir kýsmý þöylece sýralanabilir: Koyunun ön kolu ve sýrt eti, pirzola, kebap, tavuk, toy kuþu, et çorbasý, tirit, kabak, zeytin yaðý, çökelek, kavun, helva, bal, hurma, pazý, hays, anber balýðý. Daha bir kýsým ilâvelerin yapýlabileceði bu liste, ayný zamanda, Asr-ý Saâdet dönemi mutfaðý hakkýnda da bir fikir verecek niteliktedir. Yemeklerinde de sâdelik hâkimdir. Sâdelik ise olgunluðun ifâdesidir.

Yemek Ýçin Ellerini Yýkamalarý
Ýnançlý insanlarýn sýradan bir temizlikle yetinmeyip, her sahadaki temizliklerini nezâfet derecesine vardýrmalarýný isteyen Rasûlullah Efendimiz, yemek yeneceði sýrada da bu kurala uyulmasýný arzu etmiþlerdir. Namaz için abdest ne ise, yemek için de el yýkamak odur. Diðer dinlerde olmayan bu yemekten önce el yýkama âdetini, ilk def'a Peygamber Efendimiz îcad ve ihdâs etmiþlerdir.

"Elindeki yemek bulaþýðýný yýkamadan yatan kimse, þâyet gece baþýna bir musîbet gelirse bu durumda, kabâhati baþkasýnda deðil, bizzat kendisinde arasýn!."

Selmân-ý Fârisî (r.a) anlatýyor: "Yemeðin bereketi; hem yemekten önce, hem de yemekten sonra elleri yýkamaktýr" buyurdular.

Yemek Öncesi Ve Sonrasý Okuduðu Duâlar
Hz. Peygamber, her güzel iþe baþlarken yaptýklarý gibi, bir þeyi yemeden önce de dâimâ "besmele" çekerlerdi. Besmele, þâyet baþta unutulmuþsa, hatýrlandýðý an çekilir.

Peygamber Efendimiz yemekten sonra da dâimâ "duâ" ederlerdi. En kýsa duasý, "Elhamdülillah" diyerek yapýlaný idi. "Zikrin en fazîletlisi "Lâ ilâhe illallah"; duânýn en üstünü de "Elhamdülillah" demektir" buyurmuþlardýr. Duânýn tek bir formülü yoktur. Herkes, gönlünden koptuðunca, dilinin döndüðünce, uzun veya kýsa ifâdelerle duâsýný yapabilir.

Rasûlullah Efendimiz'in yaþadýðý dönemde yemek, "yer sofrasý"nda ve "tek kap"tan yenirdi. Bu yüzden herkesin kendi önünden almasýný istemiþtir. Birlikte yeme yanýnda, "birlikte kalkma" da Peygamber Efendimiz'in sofra âdâbý konusundaki tavsiyelerindendir. Þöyle buyurmuþlardýr: "Sofra konduðu zaman, hiç kimse, sofra kaldýrýlýncaya kadar kalkmasýn. Ve karný doysa bile, sofrada bulunanlarý mahcup etmemek için, herkes doyuncaya kadar elini sofradan çekmesin. Yâni, doyduðunu hissettiren bir davranýþta bulunmasýn. Zîrâ erken kalkmakla, kiþi arkadaþýný mahcup etmiþ olur; o da, yemekten elini çekmek mecbûriyetinde kalýr. Ola ki, onun karný henüz doymamýþtýr!."

Buna göre, sofraya davet edilen veya yemek teklif edilen kimse, karný aç olduðu halde; "karným tok... yeni yedim" gibi gerçek dýþý ifâdelerle, teklifi geri çevirmemelidir. "Bir kiþinin yemeði iki kiþiye yeter. Ýki kiþinin yemeði dört kiþiye yeter. Dört kiþinin yemeði de sekiz kiþiye yeter" buyurmuþlardýr.

Ömer b. Ebî Seleme (r.a) anlatýyor: Rasûlullah Efendimiz'in evine gitmiþtim. Kendileri sofrada imiþler. Beni görünce: "Yavrucuðum; sofraya buyur, besmele çek, yemeði sað elinle ye ve dâimâ kendi önünden al" buyurdular.

Ebû Saîd el-Hudrî (r.a) anlatýyor: Peygamber Efendimiz, yemeði yeyip sofradan kalkacaðýnda: "el-Hamdü lillâlillezi et'ameâ ve sekanâ ve ce'alenâ min'el-muslimîn" yâni "Bizi yedirip içiren ve müslümanlar zümresinden kýlan Allah'a hamdolsun!." diyerek duâ ederdi.

Ebû Ümâme (r.a) anlatýyor: Rasûlullah Efendimiz, önlerinden sofra kaldýrýlacaðý sýrada: "el-Hamdu lillâhi hamden kesîran tayyîben mübâreken fîhi ðayra müvedde'ýn velâ müstaðnen 'anhü Rabbenâ" yâni "Yârabbi, sana; sonsuz, gösteriþten uzak, ardý arkasý kesilmeyen bir hamdle hamdederim; Dergâh-ý Ýzzet'inde kabûl görmemiþ ve kendisinden yüz çevrilmiþ bir hamdle deðil Rabbim!" þeklinde duâ ederlerdi.

Yedikleri Meyveler
Hz. Peygamber’in kavun, karpuz ve salatalýk yediklerini ve bunlarý çok sevdiklerini öðreniyoruz. Üzüm, ayva, acur ve misvak aðacýnýn kebâs adý verilen meyvesi de Hz. Peygamber'in yediði diðer meyveler arasýnda bulunmaktadýr.


Hz. Peygamber, alýnan gýdalarýn sýhhati bozmamasýna çok dikkat ederdi. Meyveyi "meyve" olarak deðil, vücûdun hararetini dengelemek için, yemek esnâsýnda veya yemek sonrasýnda yemiþlerdir.

Ebû Hureyre (r.a) anlatýyor: Rasûlullah'ýn ashâbý, her ne zaman bir meyvesinin turfandasýný elde etseler, onu hemen Rasûlullah'a getirirlerdi. Peygamber Efendimiz de o turfanda meyveyi mübârek ellerine alýr ve þöyle duâ ederlerdi: "Yâ Rabbi!. Bizim meyvelerimize, þehrimize, sâ' ve müdd tâbir edilen ölçeklerimize bereket ihsân eyle!.Yâ Rabbi!. Ýbrâhim Aleyhisselam senin kulun, dostun ve peygamberindir. Ben de, senin kulun ve peygamberinim. O, sana, Mekke için duâ etmiþti. Ben de, onun Mekke hakkýnda yaptýðý duâ kadarýyla ve hattâ onun bir misli fazlasýyle, sana Medîne için duâ ediyorum!." buyururlar ve sonra da, çevrede görebildiði en küçük çocuðu çaðýrýp, o turfanda meyveyi bu yavrucaða verirlerdi.

Ýçecekleri
Asr-ý Saâdet döneminin meþrûbat çeþitleri; bal þerbeti, hurma ve kuru üzüm þýrasý ve süt gibi içeceklerden oluþmakta idi. Düðün ziyâfetlerinde ise, genellikle "hurma þerbeti" ikrâm edilirdi. Rasûlullah'ýn içecekleri arasýnda "süt"ün önemli bir yeri vardýr. Bazen süte soðuk su karýþtýrarak içtikleri de olurdu. Özellikle sýcak havalarda, þâyet temini mümkünse, bir miktar soðuk su ilave etmek sûretiyle sütü serinletirlerdi. Ýçtikleri suyun kalitesine titizlikle dikkat etmiþler; çok mecbur kalmadýkça, rastgele her suyu içmemiþlerdir. Hz. Âiþe; "Rasûlullah Efendimiz için Medîne'ye iki günlük mesâfedeki Buyût'üs-Sükyâ denilen pýnardan tatlý su getirilirdi" buyururlar.

Peygamber Efendimiz, içme suyunun tatlý oluþunun yanýnda, onun, "dinlenmiþ, gecelemiþ" olmasýna da itînâ gösterirlerdi. Ýlgili kaynaklarda yer yer, "testide dinlenmiþ su" dan bahsedilmektedir.

Efendimiz suyu, dinlene dinlene, yudum yudum içerlerdi. Bu dinleniþ, çoðu zaman üç soluk, bâzen de iki nefes alma þeklinde olurdu. "Dinlene dinlene içmek; hem hazmý kolaylaþtýrýr, hem susuzluðu çabuk keser, hem de daha sýhhîdir" buyurarak bu tarzda içmenin, insan saðlýðý bakýmýndan önemine de iþâret etmiþlerdir.

Ýbn Abbâs (r.a) þöyle anlatmaktadýr: "Rasûlullah Efendimiz, su kýrbelerinin aðýzlarýný kývýrýp veyâ testiyi baþýmýza dikip su içmekten bizi men etmiþti. Peygamberimizin bu îkazýndan sonraki bir zamanda, adamcaðýzýn birisi, geceleyin kalktýðý gibi testiyi baþýna diker. Testinin içinden bir de ne çýksýn: Yýlan!."

Kadeh-i Þerifleri
Rasûlullah Efendimiz'in sayýlarý on bir civarýnda gönüllü hizmetlileri vardý. Enes b. Mâlik ve Abdullah b. Mes'ud (r.a) gibi sahâbiler, bunlarýn ileri gelenlerindendi. Meselâ Abdullah b. Mes'ud (r.a), Hz. Peygamber'in "pabuç"larýný, "misvak"larýný ve "yastýk"ýný taþýr; onlarý kullanmaya hazýr vaziyette bulundururdu. Rasûlullah Efendimiz ayaða kalktýklarýnda, hemen pabuçlarýný getirip eliyle giydirir; oturacaklarý zaman da çýkarýr ve onlarý kucaklarýnda tutardý.

Enes b. Mâlik (r.a) ise, Rasûlullah Efendimiz'in subaþýsý olarak karþýmýza çýkmaktadýr. "Su kadehi"ni büyük bir îtinâ ile taþýr, bakýmýný yapar ve Efendimiz'in meþrûbâtýný hazýrlardý.

Hz. Peygamber'in, su dâhil bütün meþrûbâtý içtiði tek su bardaðý vardý. Bu kadeh, Hicaz bölgesinde bulunan ve kap îmâlâtýnda kullanýlan ýlgýn aðacýna benzer "nudar" adý verilen bir aðaçtan yapýlmýþtý. Bahis konusu kadeh, bir ara kenarýndan çatlayýp yarýlmýþ; bu def'a da, "gümüþ çerçeve" ile pervazlanarak yine kullanýlmýþtýr. Geniþliði derinliðinden daha fazla olan bu kadehin, duvara asýlmak için takýlan, bir de "demirden halka"sý vardý. Sonraki tarihlerde Enes (r.a), bu demir halkayý deðiþtirip yerine altýn veyâ gümüþ halka takma teþebbüsünde bulunmuþsa da, üvey babasý Ebû Talha (v.34/654): "Sakýn ha; Resûlullah'ýn yapmýþ olduðu bir þeyi kat'iyyen deðiþtirmeye kalkma!" diyerek, onu bu niyetinden vazgeçirmiþtir. Enes (r.a) de o kadehi, eski haliyle býrakmýþ ve orijinal þekliyle muhâfaza etmiþtir.

Husûsî eþyalarýnýn büyük bir bölümü de ashâp tarafýndan özel olarak muhâfaza edilerek, bu yolla nesilden nesile intikal ettirilmiþtir.

Hz. Peygamber'in azîz hâtýrasýný taþýyan bütün eþyalara ve O'nun oturup kalktýðý, yatýp uyuduðu, ibâdet edip dinlendiði bütün yerlere karþý, ashâb-ý kirâmýn sonsuz hürmeti ve muhabbeti vardý. Bu eþyalar; hürmet, muhabbet, tâzim, teberrük ve þifâ etme maksadýyle onlar tarafýndan saklanmýþ ve mevkîlere âbideler yapýlmýþtýr
Prof. Dr. Ali Yardým
Sonpeygamber.info
Gönderen: 22.10.2007 - 01:47
Bu Mesaji Bildir   KaLBeNuR üyenin diger mesajlarini ara KaLBeNuR üyenin Profiline bak KaLBeNuR üyeye özel mesaj gönder KaLBeNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1322 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.10962 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.