0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Kendiliğinden Görünenler...

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
Kendiliğinden Görünenler...
575 Mesaj -
Ýslâmiyet’ten önce, Cahiliyyet Devri’nde kadýnlardan baþlarýný örtenler, örtülerini enselerine baðlarlar veya arkalarýna salýverirler, boyun ve gerdanlarýný açýk býrakýrlardý. Cenâb-ý Hak, bu âyet-i celîle ile Cahiliyye Devri’nin bu âdetini kesinlikle yasaklamýþ, Müslüman kadýnlarýn baþörtülerini, saçlarýný, baþlarýný, kulaklarýný, boyun ve gerdanlarýný örtecek þekilde yakalarýnýn üzerine salmalarýný emretmiþtir. Kur’an-ý Kerîm’in mücmel hükümlerini açýklama yetkisi, onu teblið ile görevli Hz. Peygamber-i Zîþân (S.A.V.) Efendimize aittir. Bu âyet-i celîlede “kendiliðinden görünenler” ifadesiyle mücmel olarak beyan edilen uzuvlarýn hangileri olduðunu, muhterem eþi Ummül-mü’minîn Hz. Âiþe (R.Anhâgöz kırpmanýn nakletmiþ olduðu bir hadis-i þerifinde Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, Hz. Âiþe (R.Anhâgöz kırpmanýn ablasý Hz. Esma (R.Anhâgöz kırpmaya yüz ve ellerini iþaret ederek:

“Ey Esma! Kadýn erginlik çaðýna erince, vücudunun þurasý ve þurasý dýþýnda kalan yerlerini göstermesi caiz olmaz.” (Ebu Davud, Libas: 34, No: 4104, 2/460; Beyhaki es-Sünenü’l-Kübra, Salat, No: 3302, 3/81) buyurmuþ, böylece âyet-i celîlede istisna edilen uzuvlarý bizzat açýklamýþtýr. Ahzâb Sûresi’nin 59. âyet-i celîlesinde ise:

“Ey Peygamber, eþlerine, kýzlarýna ve mü’min kadýnlarýna söyle: Evden çýkarlarken üzerlerine dýþ elbiselerini giysinler. Bu, onlarýn iffetli bilinmelerini ve bundan dolayý incitilmemelerini daha iyi saðlar” buyrulmuþtur.

Bu âyet-i celile ile de, Müslüman hanýmlarýn evlerinden çýkarken üzerlerine vücut hatlarýný belli etmeyecek bir dýþ elbise almalarý, ev kýyafetiyle sokaða çýkmamalarý emredilmiþtir. Yukarýda metin ve mealleri verilen âyet-i celîleler ile Hz. Âiþe (R.Anhâgöz kırpmanýn naklettiði hadis-i þerif ve benzeri hadis-i þeriflerden, Ýslâm müctehid ve fakihleri, Müslüman kadýnlarýn sadece namaz kýlarken deðil, namaz dýþýnda da vücudun el, yüz ve ayaklar dýþýnda kalan kýsýmlarýný, aralarýnda dinen evlilik caiz olan yabancý erkekler yanýnda açýk bulundurmamalarý hükmünde ittifak etmiþlerdir. Ýslâmî hükümlerin iki temel kaynaðý olan Kitab ve Sünnet delilleri yanýnda, ashab ve tabiîn devirlerinden itibaren bu husus daima böyle anlaþýlmýþ, böylece kadýnlarýn tesettürü konusunda her asýrda icmâ-ý ümmet de meydana gelmiþtir. Nitekim, Ýslâm’ýn doðuþundan, günümüze kadar bütün Ýslâm ülkelerinde her asýrdaki uygulama da böylece devam edegelmiþ, hiçbir Ýslâm âlimi söz konusu hükme aykýrý bir beyanda bulunmamýþtýr.

2. Ýnsan haklarýna saygýlý ve demokratik rejimle yönetilen ülkelerde, yönetimin en önemli ilkelerinden biri de lâiklik ilkesidir. Lâiklik, devletimizin de temel ilkelerinden biridir. Bu ilkenin tabii sonucu ise devlet yönetiminde din kurallarýna uyma zorunluluðunun olmamasýdýr. Bunun yanýnda, devletin de kiþilerin dinî inanç ve kanaatlerine saygýlý olmasý, bunlarý baský altýna almamasý, devletçe fertlere tam bir din ve vicdan hürriyeti tanýnmýþ olmasý da lâikliðin tabii bir sonucudur. Nitekim, Birleþmiþ Milletler Teþkilatý’nýn 10 Aralýk 1948 tarihinde kabul ettiði: “Ýnsan Haklarý Evrensel Beyannamesi”nin 18. maddesinde: “Her þahsýn fikir, vicdan ve din hürriyetine hakký vardýr. Bu hak, din veya kanaat deðiþtirmek hürriyetini, dinini veya kanaatini tek baþýna veya topluca, açýk veya özel surette öðretim, tatbikat, ibadet ve âyinlerle açýklama hürriyetini gerektirir.” hükmü yer almýþtýr. Bu beyanname, 6 Nisan 1949 tarih ve 9119 sayýlý Bakanlar Kurulu kararýyla Türkiye tarafýndan da benimsenmiþ ve 27 Mayýs 1949 tarihinden itibaren yürürlüðe konmuþtur. Din ve vicdan hürriyeti, esasen, Türkiye’mizde Gülhane Hatt-ý Hümâyûnu’ndan, yani 1839’dan beri devlet umdelerimizin baþýnda gelmiþtir. 1924 Anayasasý’nm 75. maddesinde bu hürriyet: “Hiç kimse mensup olduðu felsefî içtihat, din ve mezhepten dolayý muaheze edilemez. Asayiþ ve umûmî âdaba ve kanunlarýn hükümlerine aykýrý bulunmamak üzere her türlü dinî âyinlerin yapýlmasý serbesttir.” cümleleriyle ifade edilmiþtir. Halen yürürlükte olan 1961 Anayasasý’nýn “Temel Haklar ve Ödevlerle” ilgili bölümünde yer alan 19. maddesinde ise: “Herkes, vicdan ve dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kamu düzenine veya genel ahlâka veya bu amaçlarla çýkarýlan kanunlara aykýrý olmayan ibadetler, dinî ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadette, dinî âyin ve törenlere katýlmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açýklamaya zorlanamaz. Kimse dinî inanç ve kanaatlerinden dolayý kýnanamaz...” hükmüne yer verilmiþtir.


Din, sýrf bir inanç veya inanç sisteminden ibaret deðildir. Dinin inanca ait esaslarý yanýnda; ibadet, amel ve ahlâkî davranýþlarla ilgili hükümleri, dini kabul eden inançlý kiþilerin yaþayýþlarýnda uymalarý zorunlu emir ve yasaklarý da vardýr. O halde din ve vicdan hürriyeti, sadece bir dinin inançla ilgili esaslarýna inanmak veya inanmamak hakký deðil; dindarýn mensup olduðu dinin bütün emir ve yasaklarýný hiçbir engele rastlamadan, serbestçe yerine getirebilmesi hakkýdýr, inanç, ferdin iç alemiyle ilgili olup kendisi tarafýndan açýklanmadýkça baþkalarý tarafýndan kontrolü mümkün olmadýðýna göre, devletin fertlerinin inancýna karýþýp karýþmamasý fazla bir önem taþýmaz. Din ve vicdan hürriyetinin, dinin emir ve yasaklarýný hiç bir baskýya uðramadan yerine getirebilme hürriyeti olduðu þüphesizdir. Nitekim Ýnsan Haklarý Evrensel Beyannamesi’ni kabul eden Devletimiz, Anayasamýzýn 19. maddesiyle din ve vicdan hürriyetini açýk bir þekilde tanýmýþ ve bu hürriyeti Anayasa’nýn 10. maddesiyle kiþiye baðlý, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlerinden saymýþtýr. O halde her Türk vatandaþý, bir anayasa hakký olarak, mensub olduðu dinin bütün emir ve yasaklarýný “kamu düzeni, genel ahlak ve bu amaçlarla çýkarýlan kanunlara aykýrý olmamak þartýyle” hiç bir baskýya mâruz kalmadan serbestçe yerine getirebilme hürriyetine sahiptir. Din ve vicdan hürriyetinin ve lâiklik ilkesinin tabii ve mantýkî sonucu budur.

Müslüman hanýmlarýn baþlarýný örtmeleri, vücutlarýnýn el, yüz ve ayaklar dýþýnda kalan kýsýmlarýný, aralarýnda dinen evlenme caiz olan yabancý erkekler yanýnda açýk bulundurmamalarý, bazý çevrelerce sanýldýðý gibi belli zümrenin sonradan ortaya çýkardýðý bir âdet veya iþaret deðil, Ýslâm dininin bir hükmüdür. Bu husus yukarýda delilleriyle açýklanmýþtýr. Bu emirlerin bir gereði olarak kadýnlarýn örtünmesi, milletimizin de bir örfü hâline gelmiþtir. Ülkemizdeki hanýmlarýn çoðunluðunun, yaþlý hanýmlarýn ise hemen hemen tamamýnýn günümüzde de baþlarýný örtmeleri bunun en açýk kanýtýdýr. Üstelik hanýmlarýn söz konusu kýyafetlerinde yani baþlarýný kapatmalarýnda dinin emrettiði þekilde örtünmelerinde, kamu düzenine, genel ahlâka ve kanunlara aykýrý bir durum olmadýðý da açýktýr. Bu hususun devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüðünün, Cumhuriyet’in, millî güvenliðin, kamu düzeninin, kamu yararýnýn, genel ahlâkýn ve genel saðlýðýn korunup korunmamasýyla da bir ilgisi yoktur. Bu itibarla Müslüman hanýmlarýn dinî tesettüre uymalarýnýn kanunla sýnýrlandýrýlmasý da Anayasa’mýzýn 11. maddesi uyarýnca söz konusu olamaz. Kaldý ki, Anayasa’mýz, 10. maddesiyle: “Devleti, kiþinin temel hak ve hürriyetlerini, fert huzurunu, sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle baðdaþmayacak surette sýnýrlayan siyasî, iktisadî ve sosyal bütün engelleri kaldýrmak ve insanýn maddî manevî varlýðýnýn geliþmesi için gerekli þartlarý hazýrlamakla” yükümlü kýlmýþtýr.

Hürriyet, en basit anlamýyla, baþkalarýna zarar vermemek þartýyla kiþinin dilediði þekilde hareket edebilmesi ve dilediðini yapabilmesi demektir. Buna göre, dinin emrettiði þekilde örtünmeyi kabul etmeyen bir kimseyi örtünmeye zorlamak, kiþi hak ve hürriyetiyle ne derece baðdaþmayan bir davranýþ ise ister dinî bir zaruretle, ister sýrf öyle arzu ettiði için veya estetik amaçlarla olsun, örtünmek isteyen bir kimsenin örtünmesini engellemeye kalkýþmak ve bu maksatla ona baský yapmak da, ayný þekilde kiþinin temel hak ve hürriyetlerine açýk bir müdahale sayýlmak gerekir. Çünkü genel ahlâka aykýrý bir durum olmadýkça, kiþinin örtünmesi veya örtünmemesinde baþkalarý için bir zarar söz konusu deðildir. Nitekim, hürriyetçi demokrasi ile idare edilen ve lâiklik ilkesini kâmil mânâda uygulayan bütün ülkelerde, kiþi hak ve hürriyetleri bu þekilde anlaþýlmakta, ister dinî, ister estetik, isterse baþka amaçlarla olsun, kiþilerin giyiniþlerine, kýlýk ve kýyafetlerine hiç bir sýnýrlama getirilmemekte ve bu konuda herhangi bir müdahale düþünülmemektedir. Hatta bu ülkelerde bir takým dinî okullarýn ve cemaatlerin, kendi inançlarýnýn gereði sayarak giydikleri, toplumun genellikle benimsediði kýyafetten çok farklý olan özel kýyafetleri de hiç bir þekilde yadýrganmamakta, hatta saygý görmektedir.


Mehmet Talu
Gönderen: 11.03.2008 - 10:11
Bu Mesaji Bildir   Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Berraksu1 su an offline Berraksu1  
KURAN VE YALAN HADİSLER.
226 Mesaj -
Ýslamýn baþýna en büyük bela olan etkenlerden biride YALAN HADÝSLER mevzusudur.

Aþaðýda hadis diye verilen bir uydurma hadisle bu konudaki vehameti anlatmaya çalýþayým,

"Hz. Aiþe"den þöyle dediði rivayet edilmiþtir:Resûlüllah bileklerinin dört parmak yukarýsýný iþaret ederek:Allah"a ve ahiret gününe inanan bir kadýna ergenlik çaðýna varýnca yüzü ve þuraya kadar elleri dýþýnda herhangi bir yerini açmasý helal deðildir. (6) buyurdu."

Bu yalan hadise göre uygulamada olan diðer örtünme þekilleri içinde birer yalan hadis bulunmasý þart oluyor.
Nasýlmý ?
Yukardaki uydurma hadiste ergenlik çaðýna gelen kýzýn yalnýzca yüzü görünebiliyor.
Bu ifadeye göre yüzün yarýsýnýn kapalý olduðu yani aðýz kýsmýnýn örtüldüðü ve ayrýca yüzün tamamen peçeyle örtüldüðü hali dine uyduran uydurma hadisleride bulup buraya eklememiz gerekiyor.
Hatta Endülüste uygulanan TEK GÖZ uygulamasýnýnda uydurma hadisini bulursak yazabiliriz.

Casiye suresi, 6 : Ýþte bunlar, Allah'ýn ayetleridir ki, onlarý sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanýyorlar?!

Bugün görüntü ve ses kayýtlarýnýn muazzam bir þekilde yapýldýðý bir ortamda bile gerçeklerin ortaya çýkarýlmasýnda bir sürü ihtilaf çýkarken, o zaman sanki Efendimizin veya diðer sahabenin yanýnda hazýr bulunmuþta modern teknolojiyle kayda almýþ gibi bugüne aktarýlanlara körü körüne inanmak bu facianýn en aðýr parçalarýndan biridir.

Allah yolunda erkaný bilen, Allah kelamýna hiçbirþekilde katýlamayacaðýný ancak izah ve açýklýk getirilebileceðinide bilir. Efendimiz dahi Kuran'a bir tek kelime ilave edemez.

Bu nedenledir ki Efendimiz saðlýðýnda yazýlan bütün hadisleri toplatýp imha ettirmiþtir.Dört halife zamanýnda dahi bu böyle devam etmiþtir.

Böylece insanlar içine yalan katýlmýþ olsun olmasýn, Allah kelamýnýn karþýsýna Peygamberin sözleri adý altýnda alternatif bir kitapla küfre girilmesin düþüncesi hakim kýlýnmaya çalýþýlmýþtýr.
Yoksa Efendimiz Sahihi buhari, Týrmizi, Ebu davud, Ebu Hüreyre misallerine kendisi kapýyý açardý. Þüphesiz Allah'ýn Resul'ü en doðrusunu yapmýþtýr.

Peki hadislerin hepsinimi reddedelim ? Hayýr ama binlerce yalan hadis tuzaðýna düþmemek için mutlaka Kuran'ýn onaylamadýðý hadisleri kesinlikle kabul etmemek gerekiyor.

Kuran'ýn onaylamadýðý, Kuran'ýn hükmüyle örtüþmeyen bütün sözler ancak paygambere atfedilen yalanlardýr.

Allah'ýn Resulü bu konuda o kadar sert bir ifadeye sahiptir ki, uydurulan sözler Allah kelamýna ters düþmese bile sahipleri lanetlenmiþtir.

Hadis;Kim benim söylemediðim sözleri, bana atfederek, bunlarý Allah'ýn Resulü söyledi deyip yayarsa, Allah'ýn laneti onun üzerine olsun.

Oysa Ýslamýn gerçeklerini inceleyen ve araþtýran müslüman kardeþlerimizin apaçýk bildiði ve Kuran'la da örtüþen Efendimizin kendiliðinden görünen yerler için söylediði sözlerde, baþörtüsü olayýndaki saptýrma ve anlam tahrifi için uydurulan yalan hadislerin foyasýný apaçýk ortaya çýkarmaktadýr.
Efendimize kendiliðinden görünen yerler nelerdir diye sorulduðunda aynen þu cevabýverir."Abdeste muhatap bütün uzuvlar kendiliðinden görünen yerlerdir"
Zaten Kuran, akýl ve mantýkta bunu doðrulamaktadýr. Abdeste alýnýrken suyun temas ettiði yerler açýkta kalmasý kesin yada kuvvetli ihtimal olan bütün uzuvlar devreye girer. Misal bu anlamda abdest alýrken omuzlar, diz, göbek, baldýrlar abdestin iþlevlerine muhatap olmazlar.Fakat baþýn tüm bölümleri boyun dahil, eller dirseklere kadar ve ayaklar bilekler dahil olmak üzere abdeste muhatap olurlar. Bu bir anlamda dýþ etkiye yani kirlenmeye birebir açýk olduðu kabul edilen uzuvlarýn temizliðini saðlamak düþüncesini içinde taþýr.

Nur suresi 31. ayette kadýnlardan istenen açýk saçýk göðüs görünümünü ortadan kaldýrmalarýdýr "Örtülerini göðüslerinin üzerlerine örtsünler" Yani bu anlamda ayetin tümünde erkeklerde þehevi duygularý körükleyecek her türlü giyim ve davranýþtan uzak dursunlar denmektedir.Bu baðlamda kadýnýn en güzel yeri yüzü ve ondaki her ayrýntý iken, ancak ek bir aksesuar ve doðal örtücü olan saçlarýn örtülmesinde anlam nedir mantýk nedir,ayetin neresinde saçlarýnýzý örtün deniyor.Hal böyleyken yani hiç bir þehevi fonksiyonu olmayan saçlar örtülürken, kadýnýn en nefs uyandýracak yeri yani yüzünün açýk kalmasýnýn anlamý nedir. Kadýnýn yüzü dururken saçlarýna nefsi uyanan erkekleri ya ruh hastasý yada sapýk olarak kabul etmek gerekmezmi ? Kuran böyle böyle çaðrýþýmlar yapan çarpýk akýl dýþý bir emir verirmi ?


Bugün sayýsýz yalan hadislerin Ýslama verdiði zararlardan en büyük örneklerden biride iþte bu sözünü ettiðimiz kadýnlarýn baþlarýný örtmesi emri yalanýný Kuranýn emri olarak kabul etmek ve insanlara dayatmaktýr.

Bu yalan uðruna insanlar din adýna kamplara ayrþtýrýlmaktadýr. Birilerini siyasi rant ve mevkileri uðruna.Karþýnýzda size kýyafet açýsýndan benzemeyen bir insanýn din anlayýþýna, namus anlayýþýna kimlik yapýsýna hakaret etmek istiyorsanýz bunu apaçýk bir çatýþmaya meydan vermemek ve örtülü bir þekilde ortaya koymak için bugün yapýlan þu yolu takip edebilirsiniz. "Baþörtüsü müslüman kadýnýn kimliðidir, duruþudur, namusudur"
Þimdi soruyorum. Bu örtüleri takmayan mümin kadýnlara sizin namus anlayýþýnýzda, duruþunuzda kimliðinizde þaibelidir diye direk hakarete ve aþaðýlamaya,iftiraya artýk gerek varmýdýr?

Peki bu hem Kurana hem baþörtüsü takmayan mümin kadýnlara iftiranýn hesabýný hangi Allah'ýn kulu verebilir ?


Mehmet Akif Ersoy'un bir þiirinden bir bölüm (alýntýgöz kırpma bundan hoþlanan vatandaþlarýmýz tarafýndan bol bol yazýlara ilave edilir. Ersoy çok iyi bir vatansever ve þairimizdir. Ama ne peygamberdir ne veli. O da zaman zaman ifadelerinde hatalar yapabilir. Kaldý ki o sözleri hangi ortamda yazmýþ, kadýnlarýn açýlýp saçýlmasýna karþýmý yazmýþ belli deðil.

Ýslam Ülkelerini KURAN'I býrakmak yaktý..

Ne diyor Akif ?..
Yýktýn da din-i Mübin i yerine baska din kurdun
Nebiye atfen binlerce herze uydurdun..

Ýþte Ýslam ülkelerini yýkan budur !..

Çýkýþ yolunu da söylüyor Akif:


Direkt olarak Kuran dan alarak ilhamý
Asrýn idrakine söyletmeliyiz ÝSLAMI !..

Buyrun Akif'in bu þiirde ne demek istediðini sizlerde kendinizce yorumlayýn.


Yunus Suresi, 100 : Allah aklýný kullanmayanlarýn üzerlerine pislik yaðdýrýr.

Gönderen: 12.03.2008 - 10:31
Bu Mesaji Bildir   Berraksu1 üyenin diger mesajlarini ara Berraksu1 üyenin Profiline bak Berraksu1 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1329 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.61182 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.