0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » EY YERYUZU TAGUTLARI! İYİ BİLİNİZKİ HUKUM YALNIZCA ALLAHINDIR!!!

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
EY YERYUZU TAGUTLARI! İYİ BİLİNİZKİ HUKUM YALNIZCA ALLAHINDIR!!!
395 Mesaj -
HÜKÜM ALLAHINDIR!
"Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir." (Maide Sûresi, 5/44)

"Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir." (Maide Sûresi, 5/45)

"Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler fasýklarýn ta kendileridir." (Maide Sûresi, 5/47)




Bu dinin, zorunlu kýldýðý bir gerçek vardýr. Allah'ýn þeriatýna itaat etmek, O'nun Resulü'ne tabi olmak ve O'nun indirdiði kitapla yönetmek ve yönetilmek gerçeði...

Bu, Ýslam'ýn getirdiði tevhid akidesinden kaynaklanýyor. Ýnsanlarýn kulluk yapacaklarý, emirlerine uyacaklarý, þeriatýný uygulayacaklarý, deðerlerini ve ölçülerini alacaklarý, hükmüne baþvurup sonra da razý olacaklarý uluhiyetin birliði...

Ýnsanlarýn hayatýnda ve bütün iliþkilerinde hakimiyeti Allah'a veren otoritenin tekliði...

Çünkü kainatýn üzerinde yegane egemen güç tek baþýna Allah'týr. Ýnsan bu koca kainatta baðýmsýz bir varlýða sahip deðildir.

Yüce Allah, gizli kapalý hiçbir þey býrakmamýþtýr. Hayatta karþýlaþacaklarý problemlere çözüm bulmak için baþka bir kaynaða muhtaç býrakmamýþtýr kullarýný...

"Size kitabý açýklanmýþ olarak indiren O'dur." (En'am Sûresi, 6/114)

Buna raðmen insanýn Allah'tan baþkasýnýn hükmüne ihtiyacý var mý?

"Size kitabi açýklanmýþ olarak indirdiði halde, Allah'tan baþka hükmedici mi arayacak mýþým?"

Bu, Resulullah'ýn lisaný ile yöneltilen kýnama amaçlý bir sorudur. Ve bu soru hiçbir konuda Allah'tan baþkasýnýn hükmüne gerek olmadýðýný göstermektedir. Her konuda hakimiyetin yüce Allah'a ait olduðunu ve O'nun birliðinin kabul edilmesi gerektiðini vurgulamaktadýr. Hayatýn hiçbir meselesinde Allah'tan baþkasýnýn hükmüne imkan vermeyen kesin bir vurgulamadýr bu...

Bu kitap, yüce Allah'ýn hakimiyetini ve uluhiyetini temsilen, insanlarýn ihtilaf ettikleri meselelerde aralarýnda hükmetmek için indirilmiþtir. Sonra bu kitap, hayat nizamýnýn ikamesi için gerekli ilkeleri içerecek þekilde açýklanmýþ olarak indirilmiþtir. Ayný þekilde bu kitap, insanlarýn ekonomi, ilim ve hayatýn sair yönlerinde ihtilaf ettikleri sorunlarýn çözümü için gerekli detaylý hükümleri de kapsamaktadýr. Bunlarla da anlaþýlýyor ki baþka bir hükme baþvurmaya gerek býrakmayacak þekilde apaçýktýr Allah'ýn kitabý. Yüce Allah'ýn bu kitapla vurguladýðý gerçek budur. Bundan sonra dileyen þöyle söyleyebilir:

"Beþeriyet sürekli geliþme kayd etmektedir, bu nedenle ihtiyaç duyduðu þeyleri bu kitapta bulamamaktadýr."

Bunu söylerken de þunu da beraberinde söylemelidir:

"Ben bu dine inanmýyorum, Allah'ýn dediðini yalanlýyorum..."

Allah'ýn þu sözü ise meseleyi daha güzel açýklýyor:

"Ey Resul, aðýzlarýyla inandýk diyen, kalpleriyse inanmayanlarýn küfre koþuþmalarý seni üzmesin..." (Maide Sûresi, 5/41)

Böylece sorunun özü ortaya konmuþ oluyor...

Bir tek ilah vardýr ve yalnýzca bir tek malik vardýr. Buna göre, bir tek hükmedenin, bir tek kanun koyucunun ve bir tek tasarruf sahibinin bulunmasý gerekir. Sonuç itibariyle, bir tek þeriatýn, metodun ve kanunun olmasý zorunludur.

Demek ki, Allah'ýn indirdiklerine tabi olmak, itaat etmek ve onunla hükmetmek imandýr, Ýslamdýr.

Allah'ýn indirdiklerine karþý çýkmak O'ndan baþkasýyla hükmetmek küfürdür, zulümdür, fasýklýktýr.

Bu, Allah'ýn bütün insanlardan baðlýlýk sözü aldýðý ve bütün resulleri onunla gönderdiði dinin kendisidir. Muhammed (s.a.s.) ümmeti ve ondan önceki ümmetler bu din üzere olagelmiþlerdir.

Allah'ýn dini, onun indirdikleriyle hükmedilmesidir. Bu, Allah'ýn gücünün ve hakimiyetinin göstergesidir."La ilahe illallah" ýn hayata yansýmasýdýr.

Allah'ýn diniyle, O'nun indirdikleriyle hükmetme arasýndaki kaçýnýlmaz gereklilik, sadece Allah'ýn indirdiklerinin, insanlarýn kendi yanýnda koyduðu sistemlerden, yasalardan, nizamlardan ve prensiplerden daha iyi olmasýndan kaynaklanmýyor. Bu, kesin gerekliliðin sadece bir sebebidir. Ancak en önemli sebep deðildir.

Bu kaçýnýlmaz gerekliliðin esas nedeni; Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmenin, onun uluhiyetini kabul etmek ve baþkalarýndan bu sýfatý ve özelliklerini uzaklaþtýrmak anlamýna gelmesidir.

Ýslam'ýn lügat anlamý, teslimiyettir. Allah'ýn gönderdiði tüm dinlerin ifade ettiði gibi,

Ýstýlahý anlamý ise Allah'a teslim olmak ve bu arada uluhiyet iddiasýndan soyutlanmaktýr...

Uluhiyetin en belirgin özellikleri olan otorite, hakimiyet ve kullarýn itaati, þeriat ve kanunlarýna uymak suretiyle kulluklarýný istemek iddiasýnda bulunmamaktadýr.

O halde insanlarýn Allah'ýn þeriatýna benzer bir þeriat edinmeleri kafi deðildir. Hatta, kendilerine mal ettikleri, üzerine kendi iþaretlerini diktikleri, Allah'a döndürmedikleri, O'nun gücünü idrak etmekten, uluhiyetini kabul etmek ve uluhiyette birliðini itiraf etmek açýsýndan O'nun adýyla tatbik etmedikleri müddetçe Allah'ýn þeriatý bile yeterli deðildir. Çünkü, kullarýn kullara kulluktan kurtulmasýný saðlayan, yüce Allah'ýn uluhiyetini kabullenerek O'nun þeriatýný tatbik etmektir.

Kur'an'ýn vurguladýðý hüküm bu gerçeðin ne denli gerekli olduðunu göstermektedir.

"Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir." (Maide Sûresi, 5/44)

"Allah 'in indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir." (Maide Sûresi, 5/45)

"Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler fasýklarýn ta kendileridir." (Maide Sûresi, 5/47)

Çünkü Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler, Allah'ýn uluhiyetini kabul etmediklerini ve Allah'ýn uluhiyetini reddettiklerini ilan etmiþ oluyorlar. Bunu, aðýzlarý ve dilleriyle söylemeseler de davranýþlarý ve pratik hayatlarýyla söylüyorlar. Davranýþ ve pratik hayatýn dili sözden daha açýktýr.

Hakimiyetini, reddederek Allah'ýn izin vermediði konularda kendi yanlarýndan kanunlar vaz'etmek suretiyle, uluhiyetin en baþta gelen özelliðini haksýz yere gasb ederek yüce Allah'ýn uluhiyetini inkar etmelerinden dolayý yüce Allah onlarý, kafir, zalim ve fasýk olarak isimlendiriyor.

Bu, Kur'an'ýn anlaþýlýr ayetleri aracýlýðý ile ortaya koyduðu tehlikeli bir sorundur. Kur'an bununla gerek yönetenler gerekse yönetilenler için imanýn sýnýrlarýný ve Ýslam'ýn þartlarýný belirtiyor.

Yönetenler Allah'ýn indirdikleriyle hükmedecek, yönetilenlerse sadece Allah'ýn hükmünü kabul edip uyacaklar, diðer þeriat ve hükümleri reddedecekler.

Meselenin bu derece önemli olmasý ve bu derece þiddetle üzerinde durulmasýnýn bir çok nedeni vardýr. Kur'an'a baþvurduðumuzda bu nedenleri açýkça görürüz.

Bu konudaki en önemli nokta meselenin yüce Allah'ýn uluhiyetinin, rububiyetinin, beþer üzerindeki ortaksýz otoritesinin kabulü ya da reddi olmasýdýr. Bu açýdan mesele, küfür ve iman, cahiliye ve islam meselesidir. Kur'an'ýn tüm mesajý bu hakikatin açýklanmasýna yöneliktir.

Yaratan Allah'týr; kainatý ve insaný O yaramýþtýr...

Göklerde ve yerde ne varsa insanýn emrine vermiþtir. Yüce Allah yaratma hususunda tektir. B hususun azýnda da çoðunda da hiç bir þekilde ortaðý yoktur.

Ayný zamanda maliktir...

Çünkü yaratan O'dur ve yarattýðýna malik olmasý kaçýnýlmazdýr. Göklerin ve yerin, ikisinin arasýndakilerin mülkiyeti Ona aittir. O, malikiyet hususunda da tektir. Mülkünde de az veya çok olsun hiç bir þekilde ortaðý yoktur.

Þüphesiz yüce Allah, Razýk'týr. Hiç kimse ne kendisi ne de baþkasý için az yada çok olsun rýzýklandýrma imkanýna sahip deðildir.

Yüce Allah, evren ve insan üzerinde mutlak egemenliðe ve tasarrufa sahiptir. Çünkü O, "yaratan" dýr, "malik" tir ve "rýzýk veren" dir. Sonsuz güç O'nundur. O olmadan, yaratma, rýzýk, fayda ve zarar olamaz. O, þu varlýklar alemindeki hakimiyetiyle tektir.

Ýman, yüce Allah'ýn bu hususlarda bir olduðunu ikrardýr. Uluhiyet, mülk ve güç... bu konularda, ortaðý olmaksýzýn bir ve tektir. Ýslam ise bu özelliklerin gereklerine teslimiyet ve itaattir. Uluhiyette, rububiyette, genelde bütün varlýða özelde de insan hayatýna egemen olmakta yüce Allah'ýn bir olduðunun kabul edilmesi, þeriatý ve takdiriyle beliren gücünün kabullenilmesidir.

Allah'ýn þeriatine teslim olmanýn anlamý, her þeyden önce, Allah'tan baþkasýnýn uluhiyetini, rububiyetini, otoritesini ve gücünü reddetmektir.

Teslimiyet ya da din, dilde veya fiille olmasý sonuç itibariyle farketmez. Bu açýdan da mesele, küfür veya iman, cahiliye ya da islam meselesidir. Aþaðýdaki naslar bu noktaya yöneliktir.

"Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler, iþte onlar kafirlerin ta kendileridir."

"Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler, iþte onlar zalimlerin ta kendileridir."

"Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler, iþte onlar fasýklarýn ta kendileridir."

Ýkinci önemli nokta, Allah'ýn þeriatýnýn diðer beþeri sistemlerin tümüne olan kesin ve mutlak üstünlüðüdür. Aþaðýdaki Kur'an ayeti, bu üstünlüðe iþaret etmektedir.

"Yakinen bilen bir millet için Allah'tan daha iyi hüküm veren kimmiþ?" (Maide Sûresi, 5/50)

Bütün sosyal sistemler ve rejimler karþýsýnda, Allah'ýn þeriatýnýn mutlak üstünlüðünü kabul etmek de iman-küfür meselesinin kapsamýna girer. Hiçbir insan, herhangi bir meselenin çözümünde beþeri sistemlerin Allah'ýn þeriatýndan daha üstün ya da denk olduðunu iddia edemez. Þayet böyle bir iddiada bulunursa, mü'min ve müslüman olduðunu iddia edemez. Çünkü o, insanlarýn durumunu Allah'tan daha iyi bildiðini, meselenin düzen ve idaresinde O'ndan daha saðlam hükümler edindiðini iddia etmektedir, ayný þekilde, bu fikri ileri sürerken beraberinde þu iddiada da bulunmaktadýr:

Ýnsan hayatýnýn ihtiyaçlarý yenilenip durmaktadýr.

"Yüce Allah, þeriatýný vaz ederken bu ihtiyaçlarý bilmiyordu" veya "biliyordu da gerekli ahkamý vaz' edemiyordu." Bu iddia ile iman ve islam davasý bir arada bulunamaz. Sözle bu davayý sürdürse dahi...

Bu üstünlüðü tüm boyutlarý ile algýlamak son derece güçtür. Çünkü yüce Allah'ýn þeriatýnýn hikmeti, herhangi bir dönemde bütünüyle anlaþýlamaz. Anlaþýlanlarý da burada bütün detaylarýyla açýklamak son derece güçtür. Bazýlarýna deðinmekle yetineceðiz.

Allah'ýn þeriatý;

1- Kapsamlý bir düzendir:

Allah'ýn þeriatý, beþer hayatý için kapsamlý, mükemmel bir sistemdir. Düzenleme ve geliþmeye müsait oluþuyla, beþer hayatýnýn her tarafýný, her halini ve vaziyetini kuþatmýþtýr. Ve o, insan varlýðýnýn ve ihtiyaçlarýnýn, insanýn da içinde yaþadýðý kainatýn hakikati ve kainata ve insana hükmeden deðiþme yasalarýnýn tabiatý hakkýnda mutlak bilgiye dayanan eksiksiz bir sistemdir. Bu yüzden insan hayatý ile ilgili hiçbir konuyu göz ardý etmez, insanlar arasýnda bir çatýþmaya sebep olmadýðý gibi, insan ve kainat arasýnda da bir çatýþmaya imkan vermez. Aksine her yönüyle denge, itidal, uygunluk ve nizam ve intizamý saðlar. Bu problem, sorunlarýn zahiri yönünü ve görülen tarafýný, sýnýrlý idrakiyle kavrayabilen insan yapýsý düzenlerin çözemeyeceði kadar aðýrdýr, insan yapýsý sistemler, insanýn cehaletiyle yoðrulmuþlar. Dolayýsýyla çeþitli unsurlarýn çarpýþmasýný ve meydana gelen sarsýntýlarý durdurmalarýna imkan yoktur.

2 - Mutlak adalete dayalý bir düzendir:

Öncelikle, yüce Allah mutlak adaletin ne ile ve nasýl gerçekleþeceðini en iyi bilendir.

Ýkincisi, yüce Allah herþeyin rabbidir. Ve o, varlýklar arasýnda mutlak adaleti saðlamaya maliktir. Ayný þekilde, hevadan, temayülden, zaaftan, cehaletten, kusurluluktan, aþýrýlýktan; ifrat ve tefritten uzak bir nizam yerleþtirmeye kadirdir. Ýster bir fert, bir sýnýf, bir millet ya da bir ýrk olsun, þehvetin, tutkunun, zaafýn, hevanýn esiri, bunlardan öte, cehalet ve kusurla malûl insanýn uydurduðu hiçbir sistemin çözemediði problemleri Allah'ýn nizamý çözmüþtür.

Bütün bunlar, hevesler, þehvetler, tutkular, arzular, hatta cehalet ve noksanlýklarla dolu insanýn bu problemleri tüm boyutlarýyla bir nesil boyunca bile düþünüp araþtýrabilme gücüne sahip olamayýþý da beþeri sistemlerin yetersizliðine yeter delildir.

3 - Kainatla uyumlu bir düzendir :

Çünkü bu düzeni koyan, bütün kainatýn ve insanlarýn sahibi ve hepsinin yaratýcýsý olan yüce Allah'týr. Ýnsan için bir kanun koyduðu zaman, yaratýcýsýnýn emriyle kendisine boyun eðdirilmiþ varlýk unsurlarý üzerinde egemenliði bulunan bir unsur için hüküm koyar gibi teþride bulunur. Ancak bu unsurlar, hidayet üzere bulunmak ve bu unsurlarla beraber onlara hakim yasayý da bilmek þartýyla insana râm kýlýnmýþlardýr. Bu yüzden insanýn hareketleriyle içinde yaþadýðý kainatýn hareketleri arasýnda bir uyum saðlanýr. Allah'ýn þeriatý, onun hayatýný varlýk yasalarýna tabi bir konuma getirir. Sadece kendisi ya da hemcinsleriyle deðil, içinde yaþadýðý kainatýn her yönüyle uyum içinde bir hayat sürdürür. Çünkü insanýn kainat düzeninden ayrýlmasýna imkan yoktur. O halde onunla uyum içinde ve saðlam bir metod doðrultusunda hayatýný sürdürmelidir.

4 - Ýnsana hürriyetini kazandýran bir düzendir:

Sonra o, insanýn insana kulluk yapmaktan kurtulduðu yegane sistemdir. Ýslam düzeninin dýþýndaki bütün düzenlerde insanlar insanlara kulluk yapmakta, insanlar insanlara itaat etmektedir. Yalnýzca Ýslam nizamýnda insanlar, kula kulluktan kurtulup ortaksýz Allah'a kul olma þerefine nail olurlar. Dolayýsiyle gerçek anlamda ve yalnýz o zaman hür olurlar.

Daha önce de söylediðimiz gibi, uluhiyetin en baþta gelen özelliði hakimiyettir. Ýnsanlar için kanunlar koyanlar, uluhiyet makamýna kurulup uluhiyetin özelliklerini kullanýyorlar demektir. Onlara tabi olanlar da, Allah'ýn deðil onlarýn kuludurlar. Allah'ýn deðil onlarýn dinindendirler.

Ýslam, kanun koymayý sadece Allah'a býrakmakla, insaný kullara kulluktan kurtarýp bir olan Allah'ýn kulluðuna yükseltmiþtir. Bununla insanýn hürriyetini ilan etmiþtir. Bu konu inancýn en önemli ve en büyük konusudur. Çünkü o, uluhiyet ve ubudiyet, adalet ve Ýslah, hürriyet ve eþitlik, insanýn hürriyetine kavuþmasý hatta yeniden doðuþu konusudur. Bütün bunlardan dolayý küfür ve iman, cahiliye ve Ýslam konusudur.

Cahiliye, tarihteki herhangi bir dönem deðildir. O, bir durumdur. Bir kurum ve sistemde ilkeleri mevcut olduðunda cahiliye mevcut demektir. O temelde hüküm ve kanunu Allah'ýn hayat için koyduðu þeriat ve metoda döndürmeyip beþerin heva ve hevesine havale etmekten ibarettir. Bu heva ve heveslerin, bir ferdin, bir sýnýfýn, bir milletin veya bütün insanlarýn, heva ve hevesi olmasý, sonucu deðiþtirmez. Tamamý, Allah'ýn þeriatýna döndürülmedikten sonra!...

Hevadýr, hevestir...

Bir fert, bir toplum için kanun koyarsa, bu cahiliyedir. Çünkü onun heva ve hevesi, kanunlaþacaktýr. Ya da görüþleri...

Sonuç itibariyle fark etmez. Bir sýnýf, diðer sýnýflar için kanun koyarsa, bu cahiliyedir. Çünkü o sýnýfýn çýkarý ya da çoðunluðun görüþleri kanunlaþacaktýr. Sonuç itibariyle fark etmez.! Hepsi de cahiliyedir.

Toplumdaki her sýnýfýn, her bölgenin temsilcileri bir araya gelip kanun koysalar, bu cahiliyedir. Çünkü, insanlarýn hiçbir zaman soyutlanamadýklarý heva ve hevesler ya da cehaletleri kanunlaþýyor ya da halkýn görüþü kanunlaþacaktýr. Hiç farketmez. Bunlar da cahiliyedir.

Hatta bütün milletleri temsil eden bir kurum kanun koysa, bu da cahiliyedir. Çünkü o zaman ulusal hedefler ya da bu topluluðun görüþü kanunlaþýyor.

Netice ayný: Cahiliye...

Fertlerin, toplumlarýn, miletlerin ve nesillerin yaratýcýsý, herkes için kanun vaz'ettiði zaman, iþte o, -yalnýzca o- Allah'ýn þeriatýdýr. Orada, ne fert, ne toplum, ne devlet, ne herhangi bir ýrk, kimse kimseye karþý himaye edilmez. Çünkü Allah, herkesin rabbidir ve herkes O'nun huzurunda eþittir. Çünkü Allah, tümü için en uygun olaný bilir. Ýfrat ve tefrite düþmeden, herkese en uygun olaný gözetmek yalnýzca Allah'ýn özelliðidir. Allah insanlar için kanun koyduðu zaman, bütün insanlar hür ve eþit olurlar. Kimsenin önünde eðilmeden yalnýzca-O'na kullukta bulunurlar. Böylece bu meselenin, insanoðlunun hayatýnda ve kainat, nizamýndaki önemi anlaþýlmýþ oluyor.

"Hak onlarýn nevalarýna tabi olsaydý, gökler, yer ve-ikisinde bulunanlar fesada uðrardý." (Mü'minun.71)

Allah'ýn indirdiklerini dýþýnda, birþeyle hükmetmenin anlamý, þer, fesat ve sonuçta iman dairesinden çýkmaktýr. Bunu Kur'an söylüyor...

Þeriat indirme ve kanun koyma hakkýna sadece yüce Allah sahiptir.

"Aralarýnda Allah'ýn indirdiðiyle hükmet. Gerçek olan sana gelmiþ bulunduðuna göre, onlarýn heveslerine uyma." (Maide.48)

Bu hitap, hüküm için kendisine baþvuran ehl-i kitapla ilgili meselede adaletle hükmetmesi için Resulullah'a yöneliktir. Fakat bu hakikat, sadece bu olaya özgü deðildir. Aksine kýyamete kadar kalýcý ve geneldir. Bu son merciyle ilgili herhangi bir þeyi deðiþtirecek yeni bir risalet ve resul de gelmeyecektir.

Þüphesiz bu din kemale ermiþtir. Allah'ýn müslümanlar üzerindeki nimeti de tamamlanmýþtýr. Yüce Allah insanlarýn hayatý için bir metod olarak ondan hoþnut olmuþtur. Bundan sonra, onda herhangi bir þeyi iptal etmek, deðiþtirmek, baþka bir hükme baþvurmak suretiyle geçersiz kýlmak, ya da baþka bir þeriata uymak suretiyle bir kenara býrakmak, hiçbir surette doðru bir davranýþ olmayacaktýr. Yüce Allah,ondan insanlar için hoþnut olurken, onun bütün insanlýðý kapsayacaðýný biliyordu.

En son merci olmasýný dilerken bütün insanlýk için hayrý tahakkuk ettireceðini ve beþeri hayatýn her yönünü kýyamete kadar kuþatacaðýný da biliyordu. Bu þeriatý tamamen terk etmek bir yana, en ufak bir deðiþiklik bile yüce Allah'ýn bu ilmini inkar anlamýna gelir ve diliyle bin defa müslüman olduðunu tekrarlasa bile sahibini dinden çýkaran bir davranýþtýr. Bu da küfür deðilse, nedir küfür? Dil ile Ýslam iddiasýnýn deðeri nedir? Davranýþ ifade bakýmýndan sözden daha etkilidir. Ve bu davranýþ, gayet açýk olarak küfrü ifade ediyor.

Bu kesin, kat'i, genel ve kapsamlý hüküm karþýsýnda inat etmek hakikatle yüzleþmekten kaçmanýn ifadesinden baþka bir þey deðildir. Bu, hükümde te'vile baþvurmak, kelimeleri yerinden oynatýp tahrif etmenin ifadesidir.

Bu inadlaþma ve te'vil suretiyle tahrifin, bu hükmün iþaretine uyanlara uygulanmasýna etkisi olmayacaktýr. Çünkü hüküm hiçbir yoruma gerek býrakmayacak kadar açýktýr.

"... Ýþte onlar kafirlerdir."

"... Zalimlerdir."

".... Fasýklardýr."

Yüce Allah, birçok mazeretin ileri sürülebileceðini, Allah'ýn indirdiklerini deðiþtirmek ve yönetilenlerin yönetenlere tabi olmalarý konusunda birçok bahanenin aranacaðýný þüphesiz biliyordu. Hiçbir deðiþikliðe uðratmadan Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmenin zorluðu hakkýnda birçok mazeretin ileri sürüleceðini de biliyordu. Buna raðmen yüce Allah peygamberini insanlarýn heva ve heveslerine uymaktan ve Allah'ýn kendisine indirdiði hükümlerin bazýsýndan uzaklaþtýrmak suretiyle fitne çýkarmalarýndan sakýndýrýyor.

"Aralarýnda Allah'ýn indirdikleriyle hükmet. Gerçek olan sana geldiðine göre, onlarýn heveslerine uyma." (Maide Sûresi, 5/48)

Böyle bir durumda akla gelen ilk vesvese, farklý gruplarýn kalplerini ve ayný coðrafyayý paylaþanlarýn prensip ve inançlarý arasýnda uzlaþma saðlamaya dair gizli beþeri arzudur. Bir kýsým þeriat ahkamýyla çatýþsa bile arzularýn sürmesi, þer'i ahkamda, esas hüküm olmadýðý bahanesiyle kolaylaþtýrma yönüne gidilmesidir.

Ýnsanýn, 'Ýnsanlarý Yaratýcýlarýndan daha iyi biliyorum' iddiasýnda bulunmasý mümkün müdür?

Ya da insanlara, onlarýn Rabbinden daha çok merhamet ettiðini söyleyebilir mi?

Veya insanlarýn çýkarýný, insanlarýn Ýlahý'ndan daha iyi bildiðini söyleyebilir mi?

Veyahut, Yüce Allah, son þeriatýný bildirmiþ, Son Resulü'nü göndermiþ, O'nu nebilerin sonuncusu kýlmýþ, risaletini son risalet kýlmýþ ve þeriatýný Kýyamet'e kadar baki kýlmýþ olmasýna raðmen; yeni rejimlerin ortaya çýkacaðýndan ihtiyaçlarýn yenileneceðinden, yeni þartlarýn doðacaðýndan habersiz olduðundan þeriatini gereði gibi düzenleyemediðini, çünkü bu durumlar O'na gizliydi, son zamanlarda insanlar tarafýndan ortaya çýkarýldýlar...

Evet! böyle bir iddiada bulunabilir mi?

Allah'ýn þeriatýný hayattan uzaklaþtýran, onun yerine cahili yasa ve hükümleri yerleþtiren, kendi hevasýný ya da herhangi bir halkýn arzusunu, yahut herhangi bir milletin arzusunu Allah'ýn hükmünden ve þeriatýndan üstün tutan biri böyle bir þey söyleyebilir mi?

Evet, bunu söyleyebilir mi? Özellikle de müslüman olduklarýný iddia edenler?...

Þartlar, karýþýklýklar, insanlarýn ilgisizliði, düþman korkusu...

Müslümanlara aralarýnda Allah'ýn þeriatýný ikame etmelerini, O'nun metoduna uymalarýný ve indirdiklerinden bazýsýndan bile vazgeçmemelerini emrettiði halde, bütün bunlardan yüce Allah'ýn habersiz olduðu söylenebilir mi?

Geçici ihtiyaçlarý, yenilenen durumlarý ve deðiþen olgularý kuþatmasý bakýmýndan, Allah'ýn þeriatýnýn bir eksikliði mi vardýr?

Ýnsanlarý bu derece þiddetle uyarmasýna raðmen yüce Allah'ýn bütün bunlardan haberi mi yoktu?

Müslüman olmayan istediðini söyleyebilir. Ama müslüman?...

Veya müslüman olduðunu iddia eden?...

Bütün bunlarý söyler,buna raðmen müslüman kalabilir mi? Ya da Ýslam'dan bir temele dayanabilir mi? Ýþte yollara, ayrýlýþ noktasý...

Orada herkes hür iradesine sahiptir. Mücadeleye ve dalaþmaya gerek yoktur. Her þey apaçýk ortadadýr. Ya Ýslam ya da cahiliye. Ya iman ya da küfür, ya Allah'ýn hükmü ya da cahiliyenin hükmü.

Allah'ýn indirdikleriyle hükmetmeyenler, kafirlerin, zalimlerin ve fasýklarýn ta kendileridirler. Allah'ýn hükmüne göre yönetilmeyenler de mü'min deðildirler...

Bu mesele, müslümanýn vicdanýnda açýk ve kesin bir þekilde yer etmelidir. Ta ki kendi zamanýndaki insanlara tatbik ederken bir tereddüte düþmesin. Gerek dosta, gerek düþmana karþý olsun, bu hakikatin sonucuna tam bir teslimiyetle uysun.

"Cahiliye hükmünü mü istiyorlar, yakinen bilen bir millet için Allah'tan daha iyi hüküm veren kimmiþ?" (Maide Sûresi, 5/50)

Bu mesele, müslümanýn vicdanýnda kesin bir þekilde yer etmezse, hayat ölçüsü istikamet bulmaz, metodu berraklaþmaz, vicdanýnda hak ile batýlý ayýrmaz ve doðru yolda bir adým bile atamaz. Bu meselenin bütün insanlarca gizli kalmasý ve sindirilmemesi normal olsa bile, bu meseleyi berraklaþtýrmadan müslüman olmak veya bu vasfa sahip olmak isteyip te bu hakikati ruhlara sindirmemek normal bir tutum deðildir.

Ýnsanlar, ahirette hesaba çekileceklerini bildikleri halde,yeryüzünde Allah'ýn þeriatýndan baþka bir þeriatla hükmettiklerinde, öbür dünyada, hükmettikleri ve hükmüne tabi olduklarý beþeri sisteme uygun cezalandýrýlacaklarýný mý, yoksa, hükmetmedikleri gibi hükmüne de baþvurmadýklarý Ýlâhî þeriata uygun hesaba çekileceklerini mi zannediyorlar?

Kesinlikle, yüce Allah, onlarý þeriatýna göre hesaba çekecektir, kullarýn þeriatýna göre deðil. Onlar her ne kadar, hayatlarýný, iliþkilerini þiarlarýný, ibadetlerini, dünyadayken Allah'ýn þeriatýna göre etmedilerse burada Allah'ýn þeriatýnca evvelâ bu konuda hesaba çekilecekler.

O gün onlar, yeryüzünde Allah'ý ilah olarak kabul etmedikleri, insanlardan birçok rabler edindikleri, dolayýsýyle uluhiyetini inkar ederek, ya da þirk koþarak küfre girdikleri, ibadetlerinde, þiarlarýnda Allah'ýn þeriatýna uyduklarý halde, iktisadi, siyasi veya toplumsal düzen itibariyle Allah'ýn þeriatýndan baþkasýna uyduklarý için hesaba çekileceklerdir. Allah kendisine ortak koþulmasýný asla affetmez. Ondan baþkasýný dilediði için af eder.

"Allah kendisine þirk koþulmasýn affetmez. Bundan baþkasýný dilediði için baðýþlar." (Nisa Sûresi, 4/48)

Yalnýz O hükmeder. Yalnýz O, hesaba çeker. O, hükmünde gecikmediði gibi cezayý da ihmal etmez.

"Dikkat edin hüküm yalnýz O'nundur. Ve O, hesaba çekenlerin en çabuðudur." (En'am Sûresi, 6/62)


Seyyid Kutup
Gönderen: 13.03.2008 - 16:04
Bu Mesaji Bildir   ebu_hanzala üyenin diger mesajlarini ara ebu_hanzala üyenin Profiline bak ebu_hanzala üyeye özel mesaj gönder ebu_hanzala üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1313 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.72168 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.