*´¯`·.¸.·´¯`·.((( RAVDA.net ))).·´¯`·.¸ | SeVGiYe aÇILaN KaPI

	Anasayfa Yap
	Favoriye Ekle
	İrtibat

Üye Girişi

Üye Ol

Home

F o r u m

E-Kart

Tavsiye Et

Sitede Arama


» Kapsamlı Arama

Google`de Ara

Tavsiye Linkler

Kuran Kursu Mezunları

Önemli Linkler

Statü / İstatistik

En Son Üyemiz:
Didem_

53683 Toplam Üyemiz var.

Online Üyeler:

Online: 1331 Misafir
Admin | Moderator | Vip | Üye

Giriş Vaktiniz: Pazar, 22. Aralık 2024 - 16:33

Browseriniz:

IP Adresiniz: Hostname:

Toplam Forum: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193

Beni hatırla

Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Yurdumun (a)normal Aşk Çeşitlemeleri.

önceki konu diğer konu

6 okunmamış mesaj mevcut (Acik)

Sayfa (1): (1)

Gönderen

Mesaj

	Muhtazaf

Yurdumun (a)normal Aşk Çeşitlemeleri.

Moderator

4254 Mesaj -

Eskiden Yunus Emre gibi, “Aþkýn pazarýnda canlar satýlýr/Satarým canýmý, alan bulunmaz” diye aþk için türlü güfteler söylenirken, þimdilerde aþkýn kendisi pazara çýkarýlmýþ. Öyle bir meta hâline getirilmiþ ki, adýna “piyasa aþklarý” diyebileceðim türden kitaplar her yeri iþgâl etmiþ duruyor. Kitapçýlara göz attýðýmýzda, büyük harflerle yazýlý “aþk” sözcüðünün hemen her rafý kapladýðýný görmek iþten deðil. Eh, duygusal bir milletiz. “Aþk”ýn olduðu kitaplarý biz okumayalým da, kýlcal damarlarýnda rasyonel kan akan elin “Batýlýsý” mý okusun? Pes doðrusu… Sanýrým aþk da modernitenin getirdiði yalancý aynalardan olan reklama kurban gitti, gidiyor. Zira cicili bicili kapaklarda sýrýtan aþk sözlerinin tek amacý var: Ýnsanlarý, özelde gençleri bir punduna getirip bir þekilde almalarýný saðlamak. Peki ya gerisi? Gerisi laf u güzaf… Kimi yerinde insanýn tahammül sýnýrlarýný zorlayan, karamsarlýktan öte bir þey vermeyen, sonu karanlýk olan, dünyevî acýyý katmerleþtiren, insaný sadece aþkýn acý veren yüzüyle baþ baþa býrakýp kanatsýz býrakan kitaplar ne katabilir ki hayatýmýza? Hayatýmýzýn anlam katmanlarýnýn hangisine deðer katabilir ki? Bunun yanýnda aþký sadece tensel bir tutkuya indirgeyen, yürekten kapý dýþarý edip cinsel bir metaya dönüþtürerek ciddî anlamda bir duygu istismarýndan baþka bir iþe yaramayan kitaplarý da unutmayalým. Aldatanlar, ihanete ihanetle karþýlýk verenler, aldatýlanlar, þizofren aþklarý bir meziyetmiþ gibi ballandýra ballandýra dile getirenler, bir gecelik aþklarýyla(!) iftihar edenler ve daha niceleri… Anlayacaðýnýz; müzikten televizyona, hayatýmýzýn neredeyse her sahnesinde eðilip bükülen, âdeta bukalemunlaþtýrýlan bir olgu oldu artýk aþk. Þizofren Aþka Mektup, Aþk Bize Yakýþtý, Sen Git Aþk Bana Kalsýn gibi cezbedici yaný sadece baþlýðý olan faydasýz ve ruh saðlýðýna zararlý kitaplar aþk adý altýnda “pazara” çýkarýlýyor. Özellikle son yýllarda ulvî duygularý vermekten çok; yasak aþk, imkânsýz aþk, platonik aþk gibi muhtevalarla bir þekilde sosyal dokunun bilinçaltý oyuluyor. Aslýnda bu, Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir þey. Sonuç: Bu nevi aþk pompalamalarý sonucunda, aþk terörü okul koridorlarýnda cirit atar oldu. Flört dediðimiz olay, meþru ve sýradan bir þeymiþ gibi algýlanmaya baþlandý. Basýn yayýn organlarýnda aþk cinayetlerinin körpe beyinler tarafýndan iþlendiðine çoðu zaman þâhit olmuþuzdur. Hatýrlayýn, 25 Mayýs 2006’da Samsun’da “Artýðýmla çýkýyor” dediði için sevgilisinin eski sevgilisini (Nasýl bir þeyse) öldüren lise öðrencisinin cinayeti uluorta uhrevîlikten koparýlan aþk dedikodularýnýn (maalesef çoðu kitaplar hakikat olmaktan çok, dedikodu mahiyetinde) bir sonucu deðil mi? Aþk gibi, kullanýþlý ve sihirli bir kelime üzerinden yaþadýðýmýz bu travmalar gerçekten bir trajedi. Öyle ki, bir taraftan medyanýn, diðer taraftan bilinçsizliðin körüklediði bir trajediyi yaþýyoruz. Sözüm ona, “Kadýnlarý Tavlamanýn Yollarý” “Erkekler Ne Ýster?” “Kadýnlar Ne Ýster?” gibisinden kitap baþlýklarýyla bu gerçeðe kulaklarýný týkarken ve gözü kör olarak lanse ettikleri aþký, canlara kýyan bir câni suretine getirirken böyle bir tablonun oluþumunda hiç mi paylarý yok bunlarýn? Artýk takke düþüp kel görünmeli ki, kelaynaklar ortaya çýksýn. Unutulmasýn ki, aþk bu deðildi bizim için. Evet, aþkýn ezelî ve ebedî gâyesi vardý. Sonlunun varlýðýnda sonsuzluðun ýþýðýný yakalamaktý. Yahut sevilenin varlýðýnda sevenin eriyip ebedîliðe kanat açmasýydý. Aþkýn, þimdilerde olduðu gibi, bir doktoru(!) yoktu. Çünkü aþkýn bizzat kendisi bir tabipti. Hakikat bu ya, Mevlânâ’ya sormuþlar: Âþýklýk ne demek? Cevap vermiþ Mevlana: “Benim gibi âþýk ol da gör.” Leyla’nýn fâni olduðunu ve Mevlâ’ya giden yol olduðunu Mecnun’a öðreten, aþkýn bizzat kendisi deðil miydi? Yüreðini titrettiði Züleyha’ya, Yusuf’a deðil; Yusuf’ta görünen ilâhî tecelliye baðlanmasý gerektiðini ihtar eden aþk deðil miydi? Muhabbetten Muhammed’in (asm) doðduðunu ve “Muhammed”siz muhabbetin deðersiz olduðunu yaþamadý mý selefler? Evet, aþk Fuzuli kasidesinde suydu, Nebiye giden yolda ilerleyen hakikat sarhoþu bir su! Yusuf ve Züleyha mesnevilerinde ezelî ve ebedî güzelliðin yolcusuydu. Hüsn ü Aþk’ta madde ve ruhun bir uyumuydu. Çuvaldýzý kendimize batýralým Belirtmekte fayda var. Ýðneyi de baþkasýna, çuvaldýzý da kendimize batýrmak; en azýndan bazý hatalarýmýzý görmek açýsýndan fayda verir. Doðrusu, aþkýn bu denli kötü ve hor kullanýmýnda muhafazakâr kesimin de payý var. Bir iki aþk öykücüðüyle okuyucuyu etkilemek yahut sadece “aþk”ý kullanarak kitaplara kapak yapmak, anlatmak deðildir aþký. Nasýl ki Ýslamiyet’te her þeyin bir ölçü ve sýnýrý varsa, aþkýn da bir ölçü ve sýnýrý olmalý. Yaþanabilir ve makul bir çizgisi olabilmeli. Nihai noktada yerini daha ulvî bir duyguya býrakabilmeli. Bilinmeli ki, bir aþk “ömür boyu” devam etmez. “aþk evliliðin ellerinden” tutmaz, tutamaz. Þöyle ki; eðer karþý cins vasýtasýyla yahut baþka bir yolla hakikati anlamakta bir araçsa aþk, Bediüzzaman Said Nursi, hakikati anlamada aþka karþýlýk dört tane kavram önerir: Acz, fakr þefkat ve tefekkür. Hz. Ebubekir’in, “Allah’ým cehennemde vücudumu o kadar büyüt ki, ehl-i imana yer kalmasýn; onlarýn hesabýna ben yanayým” gibisinden sözleri, bizi aþktan daha geniþ bir kavram olan þefkate götürür. Evet, þefkat aþktan daha geniþ bir kavramdýr. Zira þefkat hâlis olup karþýlýk beklemeyen bir latifedir. Oysa aþk karþýlýk beklediði gibi, ücret de ister. Aþkýna karþýlýk bul(a)mayan âþýk, ya ümitsizliðe kapýlýr ya da sevgiliden nefret etmeye baþlar. Oysa “Sana her ne iyilik eriþirse Allah’tandýr. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi kusurun sebebiyledir(Nisâ: 79)” âyetinin iþaretiyle, Allah her türlü kötülük ve kusurdan münezzehtir. Dolayýsýyla esasýnda þiddetli bir tutku olan aþk, durulmayý, sâkinliði ve sýnýrsýz bir enginliði sembolize eden þefkate dönüþmelidir. Bunun yanýnda, aþkta nazarý sadece sevgiliye yoðunlaþtýrma ve her þeyi onun için feda etme vardýr. Bunun için de sevgiliyi yüceltmek ve saygýyla anmak için, sevgili dýþýnda kalan her þey mânen ya kötülenir ya da önemsiz bir þey olarak görülür. Hâl böyle olunca, “ömür boyu”nca eðer aþk yerini daha sâlim ve selîm bir latife olan þefkate býrakmazsa, baþta belirttiðimiz, nefret ve ümitsizliðe, sevgiliden baþka her þeyin deðersiz olduðu düþüncesine insanýn kapýlma ihtimali yüksektir. Ve þayet “evlilik, elinden tutmayýp þefkate dahil etmemiþse aþký; insanýn, karþýlýksýz sevgi dediðimiz duygu katmanýnda bulunmasý zor bir ihtimaldir. Çünkü ancak þefkat münasebetiyle, kâinatý kapsayacak kadar geniþ bir sevginin getirdiði “yaratandan ötürü” düþüncesinin gözlüklerini takýnabilir insan. Bundan da öte; þefkatin, Allah’ýn Rahîm ismine ayna olduðunu ve her yeri kuþatan Allah’ýn rahmetinden de ümidin kesil(e)meyeceðini unutmayalým. Peki mecazî aþkýn ilâhî aþka yönelmesi için baþka ne yapýlmalý? Ýþte burada þefkatin yanýnda “acz”in de bulunmasý gerekir. Çünkü kulluðun yoludur acz. Ve insaný mahbubiyet (sevgili) makamýna kadar götürür ki, kullukta nihaî noktaya ulaþan Hz. Muhammed de (asm) mahbubiyet makamýna “acz”le yükselmiþtir. “Nefislerinizi temize çýkarmayýn (Necm:32)” âyetinin iþretiyle, acz insaný Allah’ýn kudretine baðlarken, aþk ise nefsi önce mecazî sevgiliye baðlar ki, burada âþýkýn mecazî sevgilide takýlýp kalma tehlikesi çok yüksektir. Nitekim Kýnalýzâde Ali Efendi Ahlâk-ý Alâî adlý eserinde ilâhî aþka ulaþmada ilk önce erkek veya kadýnýn birbirine âþýk olmalarýnýn çok zararlý olduðunu belirterek, mecâzî aþkýn ilâhî aþka geçmede bir köprü olduðu düþüncesine katýlmamaktadýr. Çünkü mecazî aþk çok ciddi bir þekilde, tüm beþerî sýfat ve þehvetten arýnmayý gerektirir. Bu yapýlmadýðý takdirde, nefis ve þeytanýn tahrikleriyle esfel-i sâfiline düþme tehlikesi vardýr. Acz ve fakr kavramlarý insanýn, nefsini devamlý kusurlu görmesini gerektirir. Bunlar, bir bakýma kulun haddini bilmesiyse4, tefekkkür de her þeyin maddî vücut itibariyle yokluða mahkûm olduðu, fakat Allah’a âyinedarlýk, vazifedarlýk ve nispeti yönünden var olduðu ve olacaðý düþüncesine varmaktýr. Ebedîliði arzulayan, ayrýlýk ve yokluktan hoþlanmayan aþk latifesi ebediyet ister ki, onunla hareket eden insan, daha önce belirtilen ya karamsarlýk ya nefret ya da soyutlama (sevgiliden baþka her þeyin deðersizliði) duygularýyla, Allah’tan Rububiyetlik dava etmeye, Allah’a isyan etmeye yeltenebileceðinden, “Her þey helak olup gidicidir, O’na bakan yüzü müstesna (Kasas: 32)” âyetinin iþaretiyle, tefekkür bu denli isyana bir sed olur âdeta. Ve bunun yerine, tüm mevcudatý Allah’ýn isim ve sýfatlarýna mazhar ve âyinedar oluþu bakýmýndan deðerlendirerek daimî huzur elde etmeyi saðlar, gösterir.5 Sonuç yerine Farklý aþk çeþitlemelerinden yola çýkarak gerek muhafazakârlarýn, gerekse de muhafazakâr olmayanlarýn düþtükleri hatalarý, bir nebze de olsa, sýralamamýzýn nedeni aþký aþk olarak bilmenin gerekliliðidir. Bilmeliyiz ki, eðrisi-doðrusuyla, ölçüsü-sýnýrýyla ve benzeri yönleriyle aþk vardýr ve anlatýlmalýdýr. Ama öyle meze niyetiyle her masada olmamalý. Sos gibi, olur olmaz yemeklere de katýlmamalý. Baþka bir deyiþle, aþk meta niyetine “pazarda” satýlmamalý. Toplumun, özellikle bu konuda aþýrý duyarlý olan genç neslin zihinlerini bulandýrmamak için, aþký çok cazibeli bir duygu olarak sunmak yerine ayaðý yere saðlam basan yorumlamalarla yerli yerine oturtmalýyýz. Bunu yaparsak, þu anda yaþanan aþk anarþisi de ortadan kalkmýþ, aþkýn naifliði de korunmuþ olacaktýr. Saðým solum, önüm arkam hepinize sobe; aþka metodik bir yöntemle yaklaþmayana ebe…
Habib FÝDAN

Gönderen: 29.01.2009 - 09:42

	Sleep

Yurdumun (a)normal Aşk Çeşitlemeleri.

84 Mesaj -

Çok güzel bi paylaþým kardeþim

Gönderen: 29.01.2009 - 10:17

	Muhtazaf

Moderator

4254 Mesaj -

cümlemizden Allah Razı Olsun

kardesim

Gönderen: 03.03.2009 - 22:51

	kanayan gül

215 Mesaj -

Allah sonumuzu hayýr etsin Muhtazaf abim,nerelere sürükleniyor gençlik nerelere......Olmamasý gerekenler oluyor,gizliler alelen utanmadan sokaklarda yapýlýyor.Rabbim böylelerine hidayet versin,evlatlarýmýzý korusun.Allaha emanet ol.

Gönderen: 03.03.2009 - 23:22

kanayan gül üyenin diger mesajlarini ara

	Mona_Rose

374 Mesaj -

.

Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Mona_Rose tarafından, 30.03.2009 - 00:10 tarihinde.

Gönderen: 03.03.2009 - 23:29

	Muhtazaf

Moderator

4254 Mesaj -

Hepinizden

kardesim ne yazikki cocuklari yetistirmek icin en zor zamandayiz (bizim icin) gelecegi daha zor günler bekliyor RAB"bim gelecegimizi korusun islami islam gibi yasayan nesillerle islamin sancagi daima yükseklerde kalsin iNSAALLAH amin

Gönderen: 04.03.2009 - 17:12

Pozisyon - İmzalar göster

Sayfa (1): (1)

önceki konu diğer konu

Lütfen Seçiniz:

Şu an Yok üye ve 1331 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]

Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)

Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler

Copyright © ((( RAVDA.net ))) * İrtibat * RAVDA Reklam Servisi * Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.

Sayfa 1.00974 saniyede açıldı

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.