0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Dünyanın Derin Devleti nedir?

önceki konu   diğer konu
7 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Dünyanın Derin Devleti nedir?
Moderator


4254 Mesaj -
"Gizli Dünya Devleti" kitabýnýn yazarý olarak bilinen Gary Allen;

"Ben bu kitapta; dünya siyasetinde cereyan eden ve hayatýmýzý þekillendiren pek çok þeyin birilerince öyle planlandýðý için meydana geldiðini, ispat etmek istiyorum" diyerek yola çýkmýþtýr ve büyük ölçüde baþarmýþtýr.

Meþhur Ýngiliz politikacý Rothschild'in yakýn adamý, Yahudi asýllý Benjamin Disraeli de bir yakýnýna:

"Görüyorsunuz ya, bütün dünya sahnede görünmeyen perde arkasýndaki güçler tarafýndan yönetilmektedir." þeklinde yazmaktadýr.

27-1-1965 tarihli UPI haberine göre, Latin Kilisesi Cizvit Tarikatý baþpapazý Peder Pedro Arrupe, kilise kurultayýnda þunlarý açýklamýþtý:

"Masonluk denen tanrýsýz teþkilatlar eliyle, dünya hâkimiyetini amaçlayan Siyonistler çok ince dokunmuþ bir strateji takip ederek; Finans kurumlarýndan kitle iletiþim araçlarýna, uluslararasý kuruluþlardan din adamlarýna, maalesef neredeyse tam bir hâkimiyet oluþturmuþlardýr."

"Komünizm de, kapitalizm gibi bu þeytani komplonun bir koludur ve Moskova-Pekin çýkýþlý deðil, merkezi Paris, Londra ve Newyork'ta bulunan malum ve melun güçlerin bir uzantýsýdýr."

Ve yine meþhur Ýngiliz Baþbakaný Churchill þu itirafta bulunmaktadýr: "Dünyada çok kapsamlý bir olayýn yaþandýðýný ve çok ince hesaplý bir planýn yapýldýðýný ve bizlerinde bu senaryoda sadece sadýk bir uþak olarak hizmet edeceðimizi göremeyen kör ve ahmaktýr."

Bütün bunlardan sonra bugünkü dünyayý þekillendiren ve yöneten Siyonist þeytani organizenin, yani Gizli Dünya Devletinin, hala bir komplo teorisi ve hayali bir korku üretisi olduðunu söyleyenler, evet Churchill'in doðru tespitiyle: Ya geliþmeleri anlama ve yorumlama yetenekleri körelmiþ bir ahmaktýr veya bunlarý bile bile gizleyen bir haindir.

Gizli Dünya Devletinin yapýlanmasý, Dolarýn üzerindeki "Piramit"le gösterilen þekilde þöyledir:

A) Her þeyi gözetleyen ve denetleyen göz: Þeytan ve þebekesi

B) Þeytanla iliþki kuran Kabalist kâhinlerden seçilmiþ ve özel sýrlarýna vakýf 3 haham komitesi

C) 13'ler, 33'ler, 70'ler ve 300'ler meclisini oluþturan üst sýnýf Hahamlar konseyidir. (Sanhadrin) Bunlarýn hepsi büyü bilmektedir.

D) Sanhadrin Hahamlarýnca tayin edilip dünyayý yönetmekle görevlendirilen 70 kiþilik yeminli Siyonist-Yahudi yönetici ekibi

Amerika'nýn patronu Rockefeller ve baþta Ýngiltere, bütün Avrupa'nýn baronu Rothcshild aileleri bunlara dâhildir.

Buraya kadar olan bütün Siyonist kiþiler ve ekipler tamamen gizlidir, dýþarýda baþka sýfat ve statülerle bilinmektedirler.

E) B'NAÝ B'RITH ve Bilderberg gibi, yüzü görünen ama özü gizlenen GDD'nin gizli hükümetleri

F) Mason Localarý

1- Büyük Þak Locasý (Fransa)

2- Komünizm Locasý (Rusya)

3- Ýskoç Locasý (Ýngiltere)

4- York Locasý (Almanya)

G) Hayýr ve hizmet kurumu diye yutturulan ama Masonluða hazýrlýk yapan, yani Masonluðun ilk ve orta eðitimi sayýlan Rotary ve Lions kulüpleri

H) Masonlarla resmi ve organik baðý olmayan ama onlar hesabýna çalýþan siyasi partiler, sivil örgütler ve dini cemaatler ( Mavi Localar)

I) Masonik ve Siyonist amaçlar için toplumu hazýrlayan, köþe yazarý, sanatçý, din adamý, üniversite hocasý, ticaret ve þirket erbabý gibi önlüksüz Masonlar ve ýlýmlý insanlar

J) Bütün insanlýk ( potansiyel hizmetçiler ve köleler)


KABBALA:

Siyonist Yahudilerin Gizli Dünya Devleti, Büyük Ýsrail hayali ve Masonik örgütlenmeleri: Þeytan ve cinlerle iliþkiye giren, büyü ve kehanet gibi gizli öðretilere göre hareket eden Hahamlarýn asýrlar boyu birbirine aktararak, koruduklarý þifreli sýrlara ve þeytani esaslara, kabbala denir.

Çok gizli ve þifreli kabbalist sýrlar, piramitte gösterilen 3 Haham tarafýndan bilinir, biri ölünce yerine geçene öðretilir.

TALMUD:

Kabbalist Hahamlarýn Tevrat'taki ayetleri deðiþtirerek ve bazýlarýný bir araya getirerek, Yahudilerin Dünya Hâkimiyeti anayasasý olarak hazýrladýklarý bir nevi Tevrat tefsidir.

Seçkin ve üstün ýrk olduklarý ve mutlaka dünyaya hâkim olacaklarý, Siyonist Yahudilerin ve uþaklarý Avenjeliklerin sapýk inancý ve amacýdýr.

Ýsrail'in eski Cumhurbaþkaný Ben Gorion 6 Þubat 1962 tarihli Look Magazin'deki demecinde:

"Bütün dünya merkezi Kudüs olacak yeni bir Birleþmiþ Milletlerin, Federatif bir üyesi haline gelecek, bütün ordular fesh edilecek ve böylece Yeni Dünya Düzeni gerçekleþecektir." iddiasýnda bulunmaktadýr.

17 Þubat 1959 da ABD senatosunda konuþan Siyonist James Warurg: "Sevseniz de sevmeseniz de, zorla veya antlaþmayla, ama mutlaka bir Dünya Devletine kavuþacaðýz" þeklindeki planlarýný açýklamýþtýr.

Yine meþhur Siyonistlerden H. Mendlovit:

"Bir Dünya Hükümeti kurulacaðý kesindir. Sorun bunun ne þekilde gerçekleþeceðidir. Savaþla mý yoksa dünya ülkelerinin gönüllü katýlýmýyla mý?" tehdidini savurmaktadýr.

Siyonist Yahudi sermayesinin sömürüp saðdýðý ve ordularýna kadar hizmetinde kullandýðý ABD'nin Rockefeller gibi 10 Yahudi ailesine olan devlet borcu 10 trilyon dolarý aþmýþtýr. Bunun sadece yýllýk faizi 1 trilyon dolardýr. Bütün bu paralar Gizli Dünya Devleti'nin bütçesini oluþturmaktadýr. Yani Siyonizm'in yýkýlmasýndan en karlý çýkacak ülke Amerika'dýr.

Gizli Dünya Devleti,

1- Her yýl yeþil kâðýt olan ve karþýlýksýz basýlan dolarla, bütün dünyanýn sýrtýndan 1 trilyon dolar

2- Tahvil dedikleri sarý kâðýtlarla 1 trilyon dolar

3- Rezerv denen beyaz kâðýtlarla 1 trilyon dolar

4- Kendilerinin çýkardýðý ekonomik krizler ve borsa dalgalanmalarýyla da yine 1 trilyon dolar olmak üzere 4 trilyon dolardan fazla havadan para kazanmakta ve bütün bu korkunç sermaye Ýsrail'in dünya hâkimiyeti için harcanmaktadýr.

1967 Aðustosunda Kuzey Amerika Gazeteciler Birliði'nin yayýmladýðý bir makaleye göre Siyonist Rockefeller'in bu efsanevi sermayelerine raðmen, devlete ödediði vergi, sadece "685" dolardýr.

IMF ve Dünya Bankasý yoluyla bütün ülkeleri borç bataðýna sokup kendilerine mahkûm ve mecbur hale koyan, "Þeytanýn, ilahi laboratuardan çaldýðý nükleer sýrlarý, halifesi hahamlara ve Yahudi ilim adamlarýna öðretmesiyle" geliþtirdikleri atom bombalarý ve nükleer silahlarla korkunç bir güç kazanan bu Siyonist canavarlar, Japonya'nýn Hiroþima ve Nagasaki kentlerine attýklarý bombalarla yüz binleri katletmiþler, Vietnam'da 50 bin Amerikan askerini ve yüz binlerce yerli sivili ölüme sürüklemiþler, Afganistan ve Irak'ý iþgal edip milyonlarca Müslüman'ý vahþice öldürmüþler ve okyanuslardaki nükleer denemeler ve tektonik tetiklemelerle büyük depremlere ve Tsunami felaketlerine sebep olmuþlardýr.

Tüm dünyayý medya marifetiyle sýnýrsýz bir ahlaksýzlýðýn ve çeþitli hastalýklarýn girdabýna sokan siyonist güçler, bütün bunlarý þeytanýn dünya hakimiyeti adýna yapmaktadýrlar.

Eski ABD Genelkurmay Baþkanlarýndan Thomas Moorer þu itirafta bulunmaktadýr:

"Þimdiye kadar hiçbir ABD Baþkanýnýn Ýsrail'e karþý koyduðunu ve Amerikan çýkarlarýný koruduðunu görmedim. Ýsrail, her zaman istediðini elde etmiþtir. Eðer ABD halký, Ýsrail'in ABD yönetimindeki ve ekonomisindeki etkilerini bilselerdi, hemen ayaklanacaklarýndan eminim. Ama maalesef, milletimiz neler döndüðünü bilmemektedir.

NOT: Alýntýdýr..
Gönderen: 11.07.2009 - 01:01
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
SAVAÞLARIN GÝZLÝ FÝNANSÖRÜ

Rothschild hanedanlýðý

Mayer Amschel Rothschild (1744-1812), Almanya doðumlu Yahudi iþ adamýdýr. Modern bankacýlýðýn ve küresel ekonominin kurucularýndan kabul edilir. Dünyanýn en zengin ailelerinden birini kurmuþtur. Rothschild ailesi son 200 yýldýr, dünyanýn en zengin ve nüfuzlu ailesidir. 2007 yýlýnda servetleri 3-4 trilyon dolar, kontrol ettikleri para ise 8-10 trilyon dolar olduðu tahmin edilmektedir. Ýngiliz merkez bankasýný yaklaþýk 80 yýl boyunca yönetmiþlerdir. HSBC Bank, Bank of Scotland, De Beers, ABN Amro Bank, Rio Tinto en çok tanýnan ve bilinen þirketleridir. Rockefeller ailesinin Standart Oil'i kurmasýný finanse etmiþ, bu sayede de halen Citigroup, Bank of America, Exxon-Mobil, RoyalDutch-Shell gibi þirketleri de dolaylý olarak kontrol etmektedirler. Dünya elmas ticaretinin %65'i, altýn ticaretinin % 40'ý, bakýr-uranyum-aluminyum ticaretinin de % 15'i bu aile tarafýndan yapýlmaktadýr. Kapanmýþ olan Osmanlý Bankasýnýn da sahipleri ve kurucularýdýr.

Her bankerin yazýlmýþ bir tarihi vardýr; fakat bir tanesi tarih yazmýþtýr J.A Robson
Rothschild hanedanlýðýnýn savaþ ticareti, Napolyon'un, Ýngiltere ile yaptýðý Waterloo Savaþý’yla baþladý. Waterloo Savaþý’nda Ýngiltere'ye mal kaçýran ve birlikleri finanse eden aile bir yandan da her iki tarafa yüksek faizlerle borç veriyordu. 1820’lerden sonra finans çevrelerinde þu yargý genel bir inanç haline gelmiþti: Avrupa'da tek güç vardýr, bu da Rothschild’lerdir.

Etkileri o kadar güçlüydü ki, hiçbir savaþ Rothschild'lerin yardýmý olmadan gerçekleþemezdi. Politika ve ticarette öyle güçlü bir pozisyona yükseldiler ki bir anlamda Avrupa'nýn diktatörleri oldular.

Ýngiliz kraliyet ailesini Çin’le savaþa ikna etmeyi baþaran Lord Rothschild, finans için de söz verdi. “Afyon Savaþý”nýn ardýndan, aile Hong Kong'un kontrolünü ödül olarak aldý. Burada kurduklarý HSBC, sadece Rothschild’lerin para baronluðunu dünya üzerinde tescillenmesini saðlamadý, ay zamanda afyon ticaretinin de kontrolünü beraberinde getirdi.

Osmanlý topraklarýnýn çözülmesi ile birlikte Rothschild hanedanlýðý iki koldan Orta Doðu'ya sýzmaya baþladý. Bir kolunu Irak'ýn oluþturduðu sýzmanýn en önemli nedeni, Mezopotamya'daki zengin petrol yataklarýydý. Rothschild’ler, bölgenin güneyinde ise Siyonizm’i siyasal aðýrlýk merkezi haline getirdi.
Filistin topraklarýnýn Osmanlý Ýmparatorluðu'ndan ayrýlmasýnýn ardýndan harekete geçen Lord Rothschild, Ýngiliz hükümetine baský uygulayarak, Ýsrail’in kurulmasýna start veren Balfour Bildirisi’nin (1917) yayýnlanmasýnda etkili oldu

Eðer Rothschild Ailesi, buna karþý koyarsa, herhangi bir Avrupa ülkesinin ciddi bir savaþa girebileceðine inanan var mý gerçekten?"

Baþta J.P. Morgan olmak üzere Rothschild’lerin Amerika'daki uzantýlarý olan finans kurumlarý, önce "Dawes Planý” sonra da "Young Planý” ile 1924 yýlýndan sonra Almanya’yý adeta paraya boðdu ve böylece kýsa bir süre içinde, yerle bir olan bu ülke, Hitler'in inanýlmaz yükseliþine zemin hazýrladý.

Rothschild Ailesi’nin finanse ettiði I.G Farben þirketi, Yahudi toplama kamplarýnda kullanýlan ölümcül gazlarý Naziler için üretti. Bir çok Alman þirketin yaný sýra Hitler'e destek veren Amerikan sermayesi arasýnda General Motors, DuPont ve Ford gibi devler de bulunuyor.

Rus Çar’a karþý Bolþevik Ýhtilali’ni finanse eden Rothschild’ler, Rockefeller ile birlikte Hazar petrollerini çýkartmak için imtiyaz aldý.

+++++++++++++++

Tüm dünya ABD’nin, Saddam Hüseyin’in silahsýzlandýrýlmasý veya Irak'ýn demokratikleþtirilmesinden ziyade, bu ülkedeki zengin petrol yataklarýnýn peþinde olduðunu biliyor. Irak 115 milyar varil ile kesinleþmiþ petrol rezervleri bakýmýndan Suudi Arabistan'ýn arkasýndan dünyada ikinci sýrada yeralýyor. Ancak kesinleþmemiþ rezervle birlikte Irak'ýn toplam petrol kapasitesinin 250 milyar varili bulduðu tahmin ediliyor. ABD ve Ýngiltere’nin iþtahýný kabartan bu büyük pastanýn tutarý yaklaþýk 7 trilyon dolarý buluyor. Bu muazzam servet, sadece ABD ve Ýngiltere’nin iþtahýný kabartmýyor; birçok devletinkinden daha büyük bütçelere sahip dev þirketleri ve zengin aileleri de yakýndan ilgilendiriyor. Týpký, yaklaþýk iki yüz yýldýr yaþanan savaþlarýn ve kanlý iç çatýþmalarýn birçoðunun finansörü ve ganimetçisi Rothschild Ailesi gibi..

Sermayesinin savaþlar ve kan olduðu bilinen, servetinin bugün 3 trilyon dolar olduðu tahmin edilen Rothschild hanedanlýðý, dünya bankacýlýk ve finans sisteminin kurucusu olarak biliniyor. Sahip olduklarý yüzlerce þirket ile iki yüz yýldýr dünyanýn finans ve siyasal dengelerini elinde tutan aile, birçok katliamýn da finansörü olarak tanýnýyor.Savaþ tüccarlýðýndan paranýn efendiliðine Almanya'dan Ýngiltere'ye göçen Yahudi Mayer Ainschel Rothschild (1743-1812) ve Paris, Londra, Frankfurt, Napoli ve Viyana'ya gönderdiði 5 oðlunun (Amschel Mayer, Salomon, Nathan, Kalmann, Jakob Mayer) bankerlik kariyeri ile temelleri atýlan hanedanlýðýn savaþ ticareti, Napolyon'un Ýngiltere ile yaptýðý Waterloo Savaþý’yla baþladý. Waterloo Savaþý’nda Ýngiltere'ye mal kaçýran ve birlikleri finanse eden Nathan Mayer (1777-1836), bu dönemde bir yandan savaþý finanse ederken diðer yandan da hükümetlere yüksek faizlerle borç para veriyordu. Waterloo Savaþý’nýn sona ermesi ve Napolyon'un kaybettiði haberi yine Nathan Rothschild'in güvercinleri sayesinde ilk olarak Ýngiltere'de duyuldu.

Nathan Mayer, Waterloo'daki Ýngiliz zaferini, kurduðu erken istihbarat aðý sayesinde çok önceden öðrendi ve Londra borsasýna koþarak aldýðý hisseleri ertesi gün çok büyük miktarla satarak bir gecede inanýlmaz bir servet elde etti. Kardeþlerinin yardýmý ile Nathan Mayer, ayrýca Ýspanya'daki Ýngiliz ordusunu finanse etmek amacýyla Fransa'dan altýn da taþýdý. Bu çabalarý, Nathan'a Ýngiliz Hazinesi'nin temsilcisi unvanýný kazandýrdý. Savaþýn sonunda, Rothschild Ailesi Fransa ve Avusturya'ya borç vermeye baþladý. Bu dönemde Paris’teki tüm bankerlerin servetlerinin toplamý 300 milyon Frank iken, Rothschild’lerin sadece bu þehirdeki sermayesi, 600 milyon Franký buluyordu. Lionel Nathan Ýngiliz Meclisi'ne seçilen ilk Yahudi’ydi ve oðlu Nathan Mayer (1840-1915) ilk Baron Rothschild oldu.

Avrupa’nýn diktatörleri

Rothschild’lerin kurduklarý bu hanedan aðý, onlara büyük bir ekonomik güç getirdi. Alman tarihçi Werner Sombart, Jews and Modern Capitalism (Yahudiler ve Modern Kapitalizm) adlý kitabýnda þöyle der: "1820 sonrasýndaki dönem 'Rothschild’lerin çaðý' olarak bilinir. Öyle ki yüzyýlýn ortasýnda finans çevrelerinde þu yargý genel bir inanç haline gelmiþti: Avrupa'da tek güç vardýr, bu da Rothschild'lerdir." John Reeves ise, The Rothschilds; The Financial Rulers of Nations (Rothschild’ler: Ülkelerin Finans Patronu) adlý kitabýnda þöyle diyor: Nathan Rothschild'in Ýngiliz Hükümetine ilk yardýmý 1819'daydý ve 60 milyon dolarlýk borç verdi; 1818-1832 arasýnda 105.400.000 dolar miktarýnda sekiz adet borç daha verdi; aþaðý yukarý 700 milyon dolarlýk 18 adet hükümet borcu oluþturdu. Etkileri o kadar güçlüydü ki hiçbir savaþ Rothschild'lerin yardýmý olmadan gerçekleþemezdi. Politika ve ticaret dünyasýnda öyle güçlü bir pozisyona yükseldiler ki bir anlamda Avrupa'nýn diktatörleri oldular."

Afyon Savaþý ve dünya liderliði

Avrupa kýtasýnda birçok hükümeti borçla haraca baðlayan ve servetlerine servet katan Rothschild hanedanlýðý “Afyon Savaþý” ile Çin ve Uzakdoðu’yla tanýþtý. Bu dönemde Çin'de afyon ticareti yapan Ýngiliz tüccarlarýn Çin Ýmparatorluðu ile ters düþmesinin ardýndan, Ýngiliz tüccarlar Ýngiliz Kraliyeti’nin desteðini almak üzere Rothschild ailesine baþvurmuþtu. Ýngiliz kraliyet ailesini ikna etmeyi baþaran Lord Rothschild, Çin'e karþý yapýlan “Afyon Savaþý”ný (1840) finanse etmeyi taahhüt etti. Çin'in maðlubiyeti ile biten savaþýn ardýndan savaþýn finansörü olan Rothschild Ailesi, Ýngiliz hakimiyetine geçen Hong Kong'un kontrolünü yardýmlarýnýn karþýlýðý olarak aldý. Yeni Hong Kong'da ilk önemli þirket olarak kurulan Hong Kong Shangai Bank Corporation (HSBC) sadece Rothschild’lerin para baronluðunu dünya üzerinde tescillemesini saðlamamýþ, ayný zamanda Çin'deki afyon pazarýný da tekeline almasýný saðlamýþtýr.

Balfour Bildirisi ve Ýsrail'in kuruluþu

Rothschild Ailesi için 19. yüzyýlýn ilk yýllarý en yoðun geçen yýllar olmuþ; bir yandan Almanya'da sanayi devrimi sonrasý Siemens, Bosch, AEG, Krupps gibi birçok þirketin kuruluþunu finanse etmiþ, diðer yandan Amerika kýtasýna geçerek altýn uðruna yerli katliamlarýnda önemli roller üstlenmiþti. Amerika kýtasýnýn yeraltý zenginliklerini keþfeden Rothschild’ler, ilgisini altýn ve diðer madenlere kanalize etti. Rothschild hanedanlýðýnýn bugün dünya altýn ve elmas gibi yeraltý kaynaklarýnýn yüzde 40'ýna tek baþýna sahip olmasýnýn temelleri o yýllarda atýldý. 19. yüzyýlýn ilk yýllarý Rothschild’ler için Ortadoðu’ya açýlmalarý açýsýndan da önemli olmuþtur. Osmanlý topraklarýnýn çözülmesi ile birlikte Rothschild hanedanlýðý iki koldan Orta Doðu'ya sýzmaya baþladý. Bir kolunu Irak'ýn oluþturduðu sýzmanýn en önemli nedenini, Mezopotamya'daki zengin petrol yataklarý oluþturdu. Rothschild’ler BP-Amoco firmasý ve Royal Duth Shell ile Irak pazarýna girdi. Sermaye hareketini Orta Doðu'nun kuzeyine kaydýran Lord Rothschild, bölgenin güneyinde ise Siyonizm’i siyasal aðýrlýk merkezi haline getirdi. Filistin topraklarýnýn Osmanlý Ýmparatorluðu'ndan ayrýlmasýnýn ardýndan harekete geçen Lord Rothschild, Ýngiliz hükümetine baský uygulayarak Ýsrail’in kurulmasýna start veren Balfour Bildirisi’nin (1917) yayýnlanmasýný saðladý. Ýngiltere Dýþiþleri Bakaný Sir Balfour'un adýný taþýyan bu belgeyle, Birinci Dünya Savaþý ile Osmanlý'nýn elinden alýnan Filistin'de bir "Yahudi vataný" kurma hedefinin desteklendiði açýklanýyordu. Lord Rothschild, Yahudi Devleti’nin siyasi oluþumuna zemin ararken diðer yandan da kurduðu 2 milyon sterlinlik fon ile Filistin topraklarýnýn satýn alýnmasýný organize etti. Çok kýsa bir zaman içinde Filistin topraklarýnýn en verimli bölgeleri, bu fon sayesinde Yahudilerin eline geçti.

Birinci Dünya Savaþý

Birçok ünlü tarihçinin bu dönemdeki ortak kanýsý, 18. ve 19. yüzyýllarda Avrupa kýtasý dahil dünyanýn herhangi bir yerinde savaþlarýn Rothschild’lerin onayý ile baþlatýldýðý ve onay gelmese asla bir savaþýn çýkmasýnýn mümkün olamayacaðý yönündeydi. Amerikalý ünlü tarihçi Hannah Arendt, “The Origins of Totalitarianism” (Totalitarizmin Kökenleri) adlý kitabýnda Rothschild’lerin gücüne deðinirken 19. yüzyýlda pekçok devlet adamýnýn günlüklerine yeni bir savaþ çýkmayacaðýný, çünkü Rothschild’lerin þimdilik böyle birþey istemediklerini yazdýklarýna dikkat çekiyor. Arendt, özellikle Tarihçi J. A. Robson'ýn Imperialism (Emperyalizm) adlý kitabýnda yazdýðý þu satýrlarýn altýný çiziyor: "Eðer Rothschild Ailesi, buna karþý koyarsa, herhangi bir Avrupa ülkesinin ciddi bir savaþa girebileceðine inanan var mý gerçekten?" Bu, Rothschild’lerin tek baþlarýna bir devlet kadar güç elde ettikleri anlamýna geliyordu. Ýþin bir baþka ilginç yaný da Rothschild’lerin bu kazançlarýnýn çoðu kez baþkalarýnýn yýkýmýný getirmesiydi... Yerel savaþlarýn hakimi durumundaki Rothschildler, ayný zamanda Birinci Dünya Savaþý’nýn perde arkasýndaki en önemli güç konumunda bulunuyordu. Amerikalý yazar Eustace Mullins, “The World Order: Our Secret Rulers” (Yeni Dünyanýn Düzenleyicileri) adlý kitabýnda, Birinci Dünya Savaþý ile Rothschild’ler arasýdaki baðlantýyý kurarken savaþ sonunda oluþan durumun dikkatle incelenmesi gerektiðini vurguluyor. Osmanlý Ýmparatorluðu’nun parçalanmasý ve buna baðlý olarak yeni çizilen Ortadoðu haritasý ile Çarlýk Rusyasý’nýn daðýlma sürecine girmesinin dünyayý yeniden þekillendiren geliþmeler olduðunu kaydeden Mullins, Rothschild’lerin savaþan her iki tarafý da yönlendirdiðini, kitabýnda bahsettiði finansörler arasýndaki hiyerarþik iliþkiye dayanarak söylüyor. Mullins’e göre, iliþkinin hiyerarþik olmasý ise Yahudi finansörler arasýnda asýrlardýr süren bir gelenek. Birinci Dünya Savaþý’nýn geçtiði yýllarda ise hiyerarþinin tepesinde Yahudi finans dünyasýnýn bir numarasý olan Rothschild’ler oturuyordu.

Rothschild'in parasý Hitler'in sermayesi oldu

Birinci Dünya Savaþý’nýn ardýndan ekonomik anlamda yerle bir olan Almanya’nýn yeniden inþasý da Amerikalý finans çevrelerine ihale edildi. Baþta J.P. Morgan olmak üzere Rothschild’lerin Amerika'daki uzantýlarý olan finans kurumlarý, önce "Dawes Planý” sonra da "Young Planý” ile 1924 yýlýndan sonra Almanya’yý adeta paraya boðdu ve böylece kýsa bir süre içinde yerle bir olan bu ülke, Hitler'in inanýlmaz yükseliþine zemin hazýrladý. Hitler'in savaþtan önceki yýllarda inanýlmaz savunma harcamalarý ve büyüyen askeri gücü Rothschild hanedanlýðýnýn onayý ve yardýmlarýyla oluþturuldu. Amerikalý tarihçi Anthony C. Sutton'un “Wall Street and the Rise of Hitler” (Wall Street ve Hitler'in Yükseliþi) kitabýnda bu dönemi özetlerken Amerikalý finans kuruluþlarýnýn sadece Almanya’nýn yeniden yapýlanmasý için deðil, bilinçli bir biçimde Hitler ve onunla birlikte yeni bir canavarýn doðuþunu da saðladýklarýný kaydediyor.

Nazi gazlarýna Yahudi sermayesi

Ýkinci Dünya Savaþý öncesinde Almanya'nýn parlayan yýldýzý kimya ve ilaç sektörüydü. Özellikle bu alanda Almanya'da ortaya çýkan þirketler sadece Avrupa'nýn deðil, tüm dünyanýn kimya ve ilaç alanlarýnda bir kartel oluþturdu. Bunlar arasýnda en büyüðü Rothschild’lerin finanse ettiði ve diðerlerinden farklý bir konuma sahip olan I.G. Farben Firmasý’ydý. I.G Farben, kömürden benzin üretmenin yöntemini geliþtirerek, bu buluþunu Amerikalý Standart Oil þirketi ile imzaladýðý anlaþmayla daha da geliþtirdi. David Rockefeller'in, Standart Oil Þirketi (514 bin hisse) ile ortak olduðu ve Rothschild Ailesi’nin finanse ettiði I.G Farben firmasý, daha sonra geliþtirdiði ürünlerle önce Alman sanayisini beslerken daha sonra toplama kamplarýnda kullanýlan ölümcül gazlarý Naziler için üretti. Birçok Alman þirketin yanýsýra Hitler'e destek veren Amerikan sermayesi arasýnda General Motors, DuPont ve Ford gibi devler de bulunuyor. Almanya’da her iki dünya savaþýnda yaþananlarýn bir benzeri Rusya'da, bu kez daha büyük bir çapta karþýmýza çýkýyor. Rusya topraklarýndaki zengin yeraltý zenginliklerini ele geçirmeye hevesli þirketler, Rus Çarý’na karþý oluþacak bir ayaklanmayý finanse etmekten çekinmediler. Bolþevik Ýhtilali’nin (1918) baþarý ile sona ermesi ve Rus Çarý’nýn idam edilmesinin ardýndan isyancýlarla ilk anlaþma imzalayan ve Hazar Petrolleri’nin çýkarýlmasý için imtiyaz elde eden þirket Standart Oil (Rockefeller) oldu. Ýsyanýn finanse edilmesinden Hazar petrollerinin çýkartýlmasýna kadar, Rockefeller ile birlikte bu iþten en karlý çýkan aile ise savaþlarla para kazanmak konusunda oldukça tecrübelenen Rothschild hanedaný oldu.

Kara kýtada 1 milyon ölü insan

Afrika’da 90'lý yýllarda Ruanda ve Burundi'deki iç çatýþmalarda 1 milyondan fazla kiþinin öldüðü katliamlar yaþandý. Buradan parlayan olaylar, Zaire'ye sýçramýþ ve Mobutu Sese Seko’nun devrilmesiyle sonuçlanmýþtý. Ýlk bakýþta Hutu ile Tutsi kabileleri arasýndaki etnik farklýlýkla açýklanan savaþýn temelinde aslýnda çok baþka bir neden vardý: Elmas. 1 milyondan fazla kiþinin ölümüne, yüz binlerce insanýn göç etmesine neden olan bu iç savaþýn perde arkasýndaki mimarý, dünyanýn en büyük altýn ve elmas üreticisi olan Rothschild hanedanlýðýna ait Debeers Firmasý’ydý. On binlerce insanýn ölümüne neden olan savaþýn sahnelendiði ülke ise, dünyanýn en önemli elmas yataklarýna sahip 5 ülkeden birisiydi... Bugün serveti 3 trilyon dolarý aþan Rothschild hanedanlýðý dünyanýn en büyük ilk 10 bankasýnýn 3 tanesine sahip. Dünya yeraltý zenginliklerinin yüzde 40'ýna da bu aile hükmediyor. Aile bireyleri kendilerini vakfa veya bilime adamýþ gözükmesine raðmen, baþta Yahudi George Soros gibi birçok para baronu Rothschild’lerin emri altýnda. Dillere destan bu servet ve itibarýn gerisinde ise okyanuslarý dolduran kan, vahþet ve dünya savaþlarý var...

Osmanlý da Rothschild'lere borçlandý

Osmanlý ekonomisi, Rothschild hanedanlýðý ile ilk kez Ruslar'a karþý yapýlan Kýrým Savaþý'nda (1853-1856) tanýþtý. Osmanlý Ýmparatorluðu, savaþý finanse etmek için Londralý bankerlerden yüksek faizle borç aldý. (24 Aðustos 1854) Ýngiliz bankerlerden yüzde 6 faizle 3.000.000 sterlin alan Osmanlý tarihindeki bu ilk borcuna karþýlýk Mýsýr’dan alýnan vergiyi teminat göstermiþti. Yine 27 Haziran 1855’te ikinci bir anlaþma ile Osmanlý yönetimi, Kýrým Harbi masraflarýný karþýlayamadýðý için Rothschild aracýlýðý ile Ýngiltere’den borç aldý. Mýsýr vergisi, Suriye ve Ýzmir gümrük gelirlerinin teminat olarak gösterildiði anlaþmayla Osmanlý yönetimi, 5.500.000 lira borç aldý. Bu borçlanmalarýnýn ardýndan da Osmanlý'nýn ekonomik çöküþü hýzlandý.

“Novus Ordo Seclorum”

(Yeni Dünya Düzeni)

Ýkinci Dünya savaþýnýn sona ermesi yeni sýnýrlarýn çizilmesine neden oldu. Yeni ülkeler doðdu ki bunlarýn en baþýnda Ýsrail geliyor. Ýsrail açýsýndan sadece sýnýrlarýnýn çizilmesi deðil, bir baþka anlamý daha vardý Ýkinci Dünya Savaþý’nýn. Rothschild hanedanlýðýnýn baskýsý sonunda yayýnlanan Balfour bildirisi, Filistin topraklarýnýn Osmanlý hakimiyetinden alýnmasýný ve bir devletin kurulmasýný belki saðlamýþtý ama gerekli Yahudi nüfus yoðunluðu istenilen seviyeye getirilememiþti. Ýkinci Dünya Savaþý, satýn alýnan topraklardaki hýzlý nüfus artýþýnýn da istenilen seviyeye gelmesini saðladý. Savaþ sonunda en az bilinen fakat en önemli konulardan birisi de savaþýn Amerika üzerindeki aðýr maliyetiydi. Ýkinci Dünya Savaþý Amerika'ya 400 milyar dolara mal oldu. Bu maliyeti karþýlayamayan ABD bütçesi 200 milyar dolar açýk verince, baþta Rothschild olmak üzere onunla birlikte hareket eden bankerler, “yeni Amerika”yý yani “Yeni Dünya Düzeni”ni finanse etmeye baþladý..
Gönderen: 11.07.2009 - 01:03
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Derin Devletin Derin Analizi

Bir derin devlet lakýrdýsý sürüp gider memleketimde. Herkesin dilindedir lakin, kimse ne olduðunu bilmez. Kimi çeteler der, kimi emniyet içinde arar. Kimi askerin kendisi der, MÝT içinde yuvalandýðýný düþünenler olur. Büyük sermayedarlarýn bu iþlerin arkasýnda olduðunu düþünenler çýkar. Hâsýlý kimsenin derin devlet tarifi bir diðerine uymaz.

Türkiye'de derin-sýð ayrýmý yapabilmek için ülkenin tarihini ve yaþadýðý serüvenleri iyi bilmek gerekir. Güncel hadiselerin yorumlanmasýyla derin devlet anlaþýlamaz. Batý'nýn hâkimiyet araçlarýný, Ýngiliz entrikalarýný, ABD düzenbazlýklarýný bilmeden Türkiye'de derin devletin “D” sini bile çözemezsiniz.

Aslýnda her devletin biraz derin taraflarý vardýr. Demokratik ülkelerde demokrasinin araçlarý kullanýlarak yönlendirme yapýlýr. Eski demir perde ülkelerinde sistemi komünist parti yönlendirirdi. Otokratik ve oligarþik yapýlarda derin devlet sisteme hükmeden kiþi veya grubun konumlandýrdýðý yerdedir. Köklü, geliþmiþ, devlet geleneði olan ülkelerde derin devlet millidir. Ülke menfaatleri doðrultusunda devreye girer; yanlýþ giden þeyler olduðunda görünmez bir elle o yanlýþý düzeltmeye çalýþýr. Öncelikli amacý devletin bekasýný ve milletin menfaatlerini korumaktýr. Meþru araçlarý kullanarak sisteme müdahil olur. Eðer meþru kanallarla çözüm üretemedi ise baþka yollarý dener. Bu ülkelerde derin devlet, operasyonlarýný profesyonelce, kimseyi tedirgin etmeden yapmaya çalýþýr.

3. Dünya ülkelerdeki derin yapýlar genellikle gayrý millidir; eski sömürgecinin kontrolünde ve onun menfaatlerini korumak üzere yapýlandýrýlmýþtýr. Diktatörlerin hâkimiyetindeki ülkelerde halkýn raðmýna hem diktatör, hem de batý o derin yapýyý kullanýr. Batýlý sömürgeciler 3. dünya ülkelerindeki derin yapýlardan ellerini çekmezler. Zira gerektiðinde diktatörü devirmek için de o yapý kullanýlacaktýr. Mýsýr, Libya, Irak vb. otoriter Arap ülkelerinde, pek çok Afrika ve Asya ülkesinde Batý sisteme müdahale kanallarýný hep açýk tutar. 3. dünya ülkelerinde derin yapýlarýn asýl amacý Batýnýn veya hâkim gücün o ülke üzerindeki kontrolünü devam ettirmektir. Ülkenin Batý güdümünden çýkma ihtimali belirdiðinde derin yapýlar araçlarýný devreye sokar ve hedef ülkeyi istediði kulvarda tutar. (1992'den sonra Cezayir'de Fransa'nýn devreye girmesi). 21. yüzyýlda bile Batý, derin yapýlar ve elde edilmiþ elitler vasýtasýyla sömürgeci tutumunu sürdürmektedir.

Hemen bütün ülkelerde derin yapýlar orduya, silahlý güçlere ve onlarla organik bað içinde olan paramiliter güçlere dayanýr. Ülkenin geliþmiþliði, vatandaþýn kültür seviyesi arttýkça derin yapýlarýn kullandýðý araçlar rafine hale gelir, görünmezleþir; operasyonlar perdeli yapýlýr. Bütün ülkelerde derin yapýlar milliyetçi-ulusalcý söyleme sahip, motive edilmiþ figüranlar kullanýrlar. Bu nedenle örgütlenen paramiliter guruplara ikna edici, heyecan uyarýcý gerekçeler bulunur; yüce bir ülkü için mücadele ettiklerine inandýrýlýr. Kendileri bu iþleri yapmadýðýnda memleketin bir felakete sürükleneceðine þartlandýrýlýr. Oysa birbiri ile vuruþturulan karþýt guruplar çoðu zaman ayný derin odaðýn uçlarýdýr. (1980 öncesinin sað-sol çatýþmasýna benzer bu günlerde Türk- Kürt çatýþmasýna yatýrým yapýlmaktadýr)

Türkiye bir 3. dünya ülkesi deðildir. Türk milleti köklü bir devlet geleneði olan, tarihin en eski milletlerindendir. Peki, bizdeki derin devlet nerede duruyor? Ne kadar millidir? Türkiye'de derin çarklar kimler için, nasýl dönmektedir?

Türkiye'deki Derin devlet biraz tasnif dýþýdýr. Güçlü bir devlet geleneðimizin olduðu doðrudur. Ancak eðitim, gelir ve kültür seviyemiz yeterince yüksek deðildir. Türkler zor bir millettir. Tarihte Batý'nýn kurduðu pek çok mengeneden ve tuzaktan bir þekilde kurtulabilmiþtir. Bu nedenle Türkiye'ye özel bir derin devlet tasarýmý vardýr. Öncelikle Türkiye'deki derin devlet asla milli deðildir. Bütünüyle batý güdümündedir. Hatta bizdeki derin devletin en büyük hasmý, uyutulmasý, yönlendirilmesi gereken muhatabý bizzat Türk milletidir. Türk halkýný yabancý güçlerin operasyonlarýna karþý koruma gibi bir endiþesi hiç olmamýþtýr. Bilakis devleti milletten koruma kaygýsý vardýr.

Türkiye'de derin operasyonlar batýya veya baþka harici bir güce karþý deðil, bizzat millete karþý ve millete raðmen yapýlýr.

Türkiye'de þu anda iþ baþýnda olan derin devletin temelleri 1800'lü yýllarýn baþýnda atýlmýþ; profesyonel, uzun vadeli hedefleri olan bir derin çekirdek oluþturulmuþtur. Bu derin yapý özel eðitimli sözde mühtedi (sonradan müslüman olan) ecnebilerden oluþmaktaydý. Ýhtidaya önem veren ve köken, kan, ýrk saplantýsý olmayan Osmanlý Devleti ihtida ettiði ileriye sürülen bu kesimlere þüpheyle yaklaþmamýþ, hak ettiklerinin ötesinde payeler vermiþtir. Orduya ve Saraya yönelen mühtediler üst düzey komutanlýklar alarak, Saraya damat olarak sistemin kalbine yerleþmiþlerdir. Saray bürokrasisine ve orduya sýzan bu dönmeler, Batý (Ýngiliz) desteðiyle ordu içinde örgütlenmiþlerdir. Bir taraftan azýnlýklarý organize ederek baský kuran batýlýlar diðer yandan, özellikle Ordu içinde örgütledikleri muhalif kesimlerle Osmanlý Devletini içeriden kemirmeye, zayýflatmaya baþlamýþlardýr. 1800'lü yýllarýn baþýnda temelleri atýlan “derin çekirdek” 1900'lü yýllarýn baþýnda; Ordunun, Sarayýn, Hariciyenin ve devlet bürokrasisinin içinde güçlü ve gizli bir yapý haline gelmiþtir. 2. Meþrutiyeti ilan ederek 2. Abdülhamit'i deviren ve kýsa sürede devleti daðýtan Ýttihat ve Terakki Cemiyeti içinde bu kripto ecnebiler çok etkindi.

Milletin ensesinde boza piþiren; her türlü provokasyonu, karanlýk operasyonu meþru gören; memleketi geren, her çetenin altýndan çýkan derin devletimizin geçmiþi, kökeni buralara dayanmaktadýr. Kendilerine Beyaz Türk diyerek asýl Türkleri tahkir eden, kafalarýndaki kast sisteminde Anadolu insanýný en alt tabakaya koyan, sivil hayatýn içine konuþlanmýþ gürültücü kesimde bu ekibin uzantýlarýdýr. (Mahmut Çetin'in “Boðazdaki Aþiret” kitabý mühtediler konusunda aydýnlanmanýza yardýmcý olacaktýr.)

1800'lü yýllarda iþ baþý yapan ve 2. Meþrutiyet'ten sonra Osmanlý Devletini peþkeþ çeken bu ekip kýsa sürede bütün Kara Türkleri tasfiye ederek Türkiye'nin sinirlerine hâkim olmuþtur. Balkan Harpleri ve mübadele sonrasý göçlerde Müslüman Türk vaziyetinde pek çok mühtedi Anadolu'ya sokulmuþ, ülkenin muhtelif yerlerinde iskan edilmiþlerdir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý haline gelen bu insanlarýn çocuklarý devletin en önemli noktalarýna yerleþtirilmiþ, sayýsal yetersizlik bu þekilde çözülmüþtür.

Tek parti dönemi boyunca özellikle, Atatürk'ün vefatýndan 1950'lere kadar bu ekibin ülke üzerinde mutlak hâkimiyeti vardýr. Bu dönemde derin ve sýð ayrýmý yapmak anlamsýzdýr, zira devlet bütünüyle derindir. Sýð olan sadece millettir, vatandaþtýr. Ýktidar mücadelesi derin aileler arasýnda (Karakaþi, Yakubi, Kapani) cereyan etmektedir. Anadolu insaný kulvar dýþýndadýr, denklemde yoktur. (Bkz: Sabetaycýlýk nedir? Sabetaycýlar Kimlerdir?)

Devlet içindeki derin-sýð ayrýmý çok partili hayata geçildikten belirginleþmiþtir. Seçilmiþ hükümetler iþin sýð tarafýnda kalmýþ, Ýttihatçý zihniyetin devamý örgütlü kesimler derin cenahý oluþturmuþtur. Milli iradenin derinlerin raðmýna iþlediði dönemlerde, derin yapýlar türlü araçlarý kullanarak dengelerle oynamaya, hadiselere müdahale etmeye baþlamýþtýr. Bütün ihtilaller, muhtýralar, müdahaleler ve bunlara gerekçe oluþturmak, þartlarý olgunlaþtýrmak için kurulan senaryolar hep bu derin odaklarýn icraatlarýdýr. 60 yýllýk demokrasi geçmiþimize raðmen Türkiye'deki derin yapýlar hala gayrý millidir, güçlüdür ve olaylara müdahildir.

Tek Parti Dönemince devlete deriniyle-sýðýyla mutlak hâkim olan odaklar Demokrat Parti'den sonra yeni mücadele yöntemleri geliþtirmiþlerdir. Bu gün izlediðimiz bel altý vurmalar, sureti haktan görünerek provoke etmeler, sivil görünümlü bindirme kýtalar, medyatik karalamalar vb. demokratik ortamlara göre geliþtirilmiþ yöntemlerdir. Dün devletin bütün aygýtlarýný kontrol edebilen derin yapýlar bu gün stratejik noktalarda temerküz etmiþlerdir. DP iktidarýndan, Özal'ýn açýlýmlarýndan sonra bu yapýlar mevzilerini koruma gayretiyle her türlü hukuksuzluðu, usulsüzlüðü kullanýr hale gelmiþtir. Demokrasi dýþý senaryolarla, ayak oyunlarýyla, karanlýk ve karmaþýk iliþkilerle güç kaybýný durdurmaya çabalamaktadýrlar. Derin yapýlar medyayý kullanarak, çeteleri pazara sürerek, yargýyý etkileyerek, Emniyet ve Ordu gibi silahlý güçler içinde yuvalanarak etkinliklerini sürdürmektedirler. Veli Küçük, Muzaffer Tekin gibi adamlar bu iþin sadece bize yansýyan tarafý, buzdaðýnýn görünen kýsmýdýr.

Bizdeki derin devlet milli deðildir, sofistikedir. Binlerce yýllýk geçmiþi olan, 10'larca büyük devlet kurmuþ, batýlýlarýn korkulu rüyasý olmuþ bir milleti uyutabilecek, yönlendirebilecek ve kontrol edebilecek þekilde özenle kurulmuþtur. Gayrý millidir ama milli tonlarý, milliyetçi malzemeleri ustalýkla, hatta hamasetle kullanýr. Türkçülüðün teorisyenlerini bile bu yapý yetiþtirmiþtir.

Türkiye'deki derin devletin tasarýmý, inþasý Ýngilizlere aittir. 1950'lerden sonra “American siding” kaplama yapýlmýþtýr. Hudson raporunda bir kez daha açýða çýktýðý üzere, iddialarýn aksine Türk derin devleti kesinlikle anti Amerikan deðildir. Ülkenin ABD güdümünden çýkamamasý için anti-AB olabilir; ancak, anti-Amerikan ve anti-Ýsrail olduðu yavan bir hikâyeden ibarettir.

Ýngiltere üzerinden 50 yýl geçen bütün arþivleri açmasýna raðmen, Türkiye ile ilgili gizli operasyonlarý, belgeleri bir türlü açmamaktadýr. Zira 1800'lü yýllarýn baþýnda kurulan derin yapý ülke üzerinde hala etkilidir. Hala bütün operasyonlarýn arkasýnda onlar vardýr. Millete ve demokrasiye kurulan bütün tuzaklar bunlarýn kurgusudur ve bu yapý üzerinde bu gün ABD'nin mutlak hakimiyeti vardýr.

Bizdeki derin devletin gayrý milli olduðunu nereden bileceðiz?
Milli derin devlet bütünleþtiricidir, entegre edicidir. Bizde ise derin devlet denilen aygýt milletten, milli deðerlerden kopuk olduðu için vatandaþý ayrýþtýrarak daha yönetilebilir kýlmaya çalýþmaktadýrlar. 1980 öncesinde birbirine silah çeken karþýt guruplarýn arkasýnda ayný derin yapýlarýn olduðu artýk bilinmektedir. Hizbullah denilen vahþet örgütünün kurulmasýnda, PKK terör örgütünün kurulmasýnda ve geliþmesinde Batý kadar bizdeki derin devletin etkisi vardýr. Bu hakikatin ifade edilmesi hem Kürtçüleri, hem de ulusalcýlarý rahatsýz etmektedir. Bu gün bile PKK üzerinde devletin derin birimlerinin tasarrufu sürmektedir. Sað-Sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt bütün ayrýþmalarda derin yapýlarýn katkýsý vardýr.

Bizdeki derin devlet vatandaþa komplolar kurar, senaryolar hazýrlar. Harici güçler, yabancý istihbaratlar ülkemizde ve güneydoðuda cirit atar. Bizim derin devlet onlarla mücadele etmek yerine vatandaþa yönelik kurgularýn, senaryolarýn içine girer. Bu derin yapýlar devletin organlarý üzerinde o kadar etkilidirler ki; üzerinden 1 saat geçmeden Danýþtay baskýný ile ilgili Cumhurbaþkanýna, Anayasa Mahkemesi Baþkanýna, muhalefet liderlerine olayýn aslý ile hiç alakasý olmayan, tebeyyün etmemiþ konularda, ortamý gerici, kendi senaryolarýna katký saðlayýcý açýklamalar yaptýrabilmiþlerdir.

Bizdeki derin devlet milletin milli duygularýný, tansiyonu yükseltmede, kamplaþtýrmada, gerginliklerde kullanýr. Milli duygularý ülkenin birliðine katký saðlayacak þekilde kullandýðý vaki deðildir. Millilik, ulusalcýlýk edebiyatý yapýlýr; ancak en stratejik sektörlerimizin, silah sanayimizin ve savunma sanayinin yazýlýmlarýnýn millileþmesi için bir þey yapýlmaz. Savunma teknolojimizin bütünüyle Ýsrail'e ve ABD'ye endeksli olmasýna bir ses çýkarýlmaz. Savaþ makinelerimizin (tank, uçak, füze vs) elektronik beyinlerinin Ýsrail'e baðýmlý olmasý, bu beyleri hiç rahatsýz etmez. Muz Cumhuriyetlerinde bile var olan savunma teknolojileriyle kendimizi avuturuz. (“Ýsrail Türkiye'ye saldýrýrsa ne olur?” Baþlýklý eski yazýmýza bakabilirsiniz)

Bizdeki derin devlet Türkün mukaddesatýna yabancý, hatta düþmandýr. Kutlu Doðumu, Kur'an öðretilmesini, geleneksel kýyafetlerimiz içindeki çocuklarýn halk oyunlarýný tehdit görür. Ýmam hatipten rahatsýz olur. Ancak, uyuþturucunun ilkokula inmesi, alkol ve sigara kullanýmýnýn yaygýnlaþmasý, geleceðimizi tehdit eden aile yapýmýzýn çözülmesi dertleri deðildir. Gündemlerinde toplumun ruh ve beden saðlýðý, gençliðimizin geleceði yoktur.

Ulusal baðýmsýzlýktan anladýklarý ülkenin kendi kontrollerinde, tekellerinde olmasýdýr. Sermayenin öz be-öz Türk evladý Anadolu insanýna yayýlmasýndan rahatsýz olurlar. Ancak memleketi öteden beri sömüren birkaç karteli her þeye raðmen desteklerler. Yani bizde derin yapýlar milletin ve devletin kabuðunu çatlatmasýndan, güçlenmesinden, yeni ufuklara açýlmasýndan rahatsýzdýr. Milli gelirin artmasý, ticaret hacminin büyümesi, enflasyonun düþmesi bu odaklarý rahatsýz eder. Fazla geliþirse, ülkenin ellerinden kayacaðýndan endiþe ederler. Milleti rüþtünü ispat edememiþ, güdülmesi gereken bir sabi görürler. Milletin dinine, kültürüne, tarihine saygý duymadýklarý gibi, milli iradeyi de dikkate almazlar. Milli irade bunlarýn isteðinin dýþýnda cereyan ederse, hem hükümetleri hem milleti tedip ederler. Hemen mühendislik çalýþmalarýna baþlarlar. Öncelikli görevleri devleti milletten korumaktýr.

Türk Milletinin üzerine çökmüþ bu karabasan giderek çözülmekte ve zayýflamaktadýr. Eski numaralarýný tekrar eder hale gelmiþtir. Planlarý bozulmakta, figüranlarý sürekli açýða düþmektedir. Milletin raðmýna sürdürülen derin yolculuk sona yaklaþmýþtýr. Millet artýk egemenliðine, iradesine sahip çýkmaktadýr. Üstelik bunlarýn büyük patronlarýnýn geleceði de karanlýktýr.

Belki pek çok kimse yazdýklarýma “hikaye” diyecekler. Can sýkýcý ve hazmý zor bir hikaye ama, bu bizim hikayemiz…. Ülkenin pek çok meselesini (Ermeni Sorunu, PKK, Ýrtica, Ergenekon vs) bu hikâyenin prizmasýndan geçirmeden anlamak imkânsýzdýr.

Murat Karaköseli/Stratejikboyut
Gönderen: 11.07.2009 - 01:04
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Ýþte Türkiye'deki derin yapýnýn deþifresi

Türkiye'deki “derin yapý”nýn yaklaþýk yüz yýldýr katýþýksýz gayrý milli, gayrý Türk ve gayrý Müslim olduðunu muhtelif yazýlarýmýzda belirtmiþ; bu derin yapýnýn serüveninden, ülkenin sinirlerini, beynini nasýl ve hangi yöntemlerle iþgal ettiðinden bahsetmiþtik.

Millete raðmen varlýðýný sürdüren, ele geçirdiði devlet imkânlarýyla milletle mücadele eden; her dirilme-toparlanma çabamýzda baþýmýza bir balyoz indirerek, yeniden yarý baygýn hale getiren bu aygýtýn sosyal ve beþeri yapýsý þimdiye kadar analiz edilmedi.

Bu yazýmýzda “derin yapý”nýn hangi kesimlerden destek aldýðýný, kimlere dayandýðýný, kimleri kullandýðýný, karar verme mekanizmalarýnýn kimlerden oluþtuðunu, azýnlýklarýn bu yapýnýn neresinde durduðunu, heteredoks gruplarýn bu yapýyla iliþkilerini iþlemeye çalýþacaðýz.

Anlaþýlmasýný kolaylaþtýrmak için, “Derin Yapý”nýn kabaca iç içe geçmiþ üç halka þeklinde kategorize edilebileceðini düþünüyorum. “Çekirdek halka”, “orta halka” ve “kenar halka”. Bu halkalarýn her birinin toplumsal dokusu, etnik yapýsý ve derin yapý içindeki etkinliði farklýlýk arz etmektedir.

Türkiye'deki “Derin Yapý”nýn çekirdek kýsmý bütünüyle Yahudilerden müteþekkildir. Çekirdek kadroda Sebataylar ve Museviler vardýr. Öyle ki Ýsrail kurulmadan önce Türkiye Cumhuriyeti bu kesim tarafýndan “yeryüzündeki tek Yahudi devleti” olarak anýlmýþtýr. Türkiye'de sosyal-siyasi-ekonomik vb. hayatýn stratejik önemi haiz bütün alanlarýnýn kontrolünün bu çekirdek kadronun elinde olmasýna itina gösterilmiþtir.

1908 ihtilalinden sonra bu kesim bürokratik alanlarýn en kritik noktalarýný ele geçirmiþlerdir. Selanik ve balkanlardaki Sebatay-Yahudi kökenlilerin mübadele ile Türkiye'ye getirilmesi bu kadronun nüfus açýsýndan da güçlenmesini saðlamýþtýr. Böylece “çekirdek halka” Cumhuriyetin ilk yýllarýnda ülkenin bütün stratejik noktalarýný tutabilmiþtir. Bu dönemde, çekirdek halkayý oluþturan kripto Yahudiler; ne kara Türkleri, ne de diðer kripto ecnebileri iktidarlarýna ortak etme ihtiyacýndaydýlar. Onlarý zevahiri kurtaracak yerlerde tutmalarý yetiyordu. Mutlak ve tartýþýlmaz bir güce sahiptiler. Sadece bürokratik alanlar ve devletin kritik noktalarý deðil, sosyal ve ekonomik hayatýn öncüleri; yazarlar, sanatçýlar, aktörler, ulusal ölçekteki patronlar hep bunlardan çýkýyordu. Devlet aygýtýnýn daha kompleks bir hal almasý, yeni kurumlarýn oluþmasý sonucu her yere yetemez hale geldiler. Yeni nesilleri bohem bir hayatý tercih ediyordu. Dedeleri gibi idealist olmadýklarý için bürokrasinin bunaltýcý çarklarýna girmeyi arzu etmiyorlardý. Türkiye'nin nüfusu hýzla artýyor ama bu kesimin nüfusu artmýyordu. Bundan dolayý “çekirdek halka” dün ellerinde tuttuklarý bazý mevzilerin feda edilebilecek kýsýmlarýný diðer kripto ecnebilere ve heteredoks gruplara devrettiler.

Derin yapýnýn özünü oluþturan “Çekirdek Halka” epeyce mevzi kaybetmesine raðmen, karar mekanizmalarýný tekelinde tutmaya devam etmekte, stratejik noktalarýn kontrollerinden çýkma-masýna itina göstermektedir. Maruz kaldýðýmýz bütün derin operasyonlarýn, yönlendirmelerin, spekülasyonlarýn odaðýnda bu çekirdek halka vardýr. Çekirdek halkada olan ve karar mekanizmasýný yönlendiren insanlar sanýldýðýnýn aksine tahmin edilebilecek kimseler deðildir. Kamuoyunda numaralandýrýlan, konuþulan kimseler birinci dereceden icracýlar bile deðildir. Medyaya “derin” olarak yansýyan, üzerinde konuþulan kimselerin çoðu kullanýlan piyonlardan, tetikçilerden ibarettir. “Beyin” olarak gösterilenler bile çekirdek halkadan deðil, en fazla orta halkadan kimselerdir. Zira çekirdek halkada olan insanlar kamuoyunun tartýþmasýna sunulmaz. Özenle muhafaza edilirler.

Türkiye'ye derin yapýnýn çekirdek kadrosunu konuþlandýranlar batýlýlardýr. Dün bu kadro Ýngilizlerin kontrolündeydi. Bu gün ABD ve Ýsrail'le birlikte hareket etmektedir. Türkiye'deki derin yapýnýn çekirdek halkasý ülke sýnýrlarýný aþan etkiye sahiptir.

Çekirdek halka her görüþün antisini, karþýtýný oluþturur ve bu görüþleri vuruþturarak kendi menfaatlerini dengede tutar. Bu yönüyle ülkemizde, bölgemizde aþýrý ýrkçý, aþýrý dinci, aþýrý solcu vs pek çok akýmýn, görüþün arkasýnda bu çekirdek kadro vardýr.

Çekirdek Halka 100-150 yýldýr ellerinde tuttuklarý stratejik mevzilerin son zamanlarda tehdit altýnda olduðunu düþünmekte ve hâkimiyetlerinin sürdürülebilmesi için sürekli “yeni derin projeler” üretmektedir. Sistemin en kritik silahlarýný, kurumlarýný, araçlarýný yaþadýklarý erozyonu durdurabilmek için devreye sokmaktadýr. Ulusalcý görünen yapýlarýn, Ergenekon tarzý örgütlerin, kaos projelerinin, siyasi-toplumsal mühendisliklerin, ayrýlýkçý gruplarýn, ekonomik operasyonlarýn arkasýnda bu derin “beyinler” vardýr. Çok iyi bir planlamayla ve rol taksimatýyla toplumun farklý kesimlerine liderler yetiþtirirler. O kesimleri kendi arzularý istikametinde bu liderlerle yönlendirirler. Toplumsal direnci kýrmak, yönlendirile-bilirliði kolaylaþtýrmak için pornografiyi, ahlaki yozlaþmayý yaygýnlaþtýrýrlar. Aileyi tahrip edecek, milli dokuyu zaafa uðratacak sektörleri desteklerler. Kendi içlerinden bu sektörlerin duayenliðini, liderliðini yapacak insanlar çýkarýrlar.

Derin yapýnýn orta halkasýný masonik örgütlenmeler içinde yer alan insanlar oluþturur. Ancak masonik yapýlarýn en üstünde karar verici, politika belirleyici konumundakiler yine çekirdek halkadandýr ve kesinlikle yahudidirler. Meslek gruplarýna göre alan paylaþýmý yapýlmýþ olan (lionslar, lionesler, rotaryan, rotaraklar, iþ dünyasýna ait bazý kuruluþlar ve bazý STK'lar vs.) orta halkayý, gövdeyi oluþtururlar. Siyasal-bürokratik-akademik-ekonomik alanlarý kontrol etmek, kamuoyunu etkilemek ve yönlendirmek, deðiþik meslek gruplarýnýn desteðini derin amaçlar istikametinde kullanarak hâkimiyet ve etkinlik saðlamak için bu örgütlü gruplardan yararlanýlýr.

Masonik örgütlenmelerin içinde diðer kripto ecnebilerden (Ermeni-Rum-Süryani vs.) bol miktarda varsa da, çoðunluðu “beyazlaþma arzusundaki kara Türkler” oluþturur. Karakter zafiyeti olan bazý Kara Türkler bürokratik, ticari, siyasi vb. ikballerini düþünerek buralara üye olurlar. Zaman içinde gösterdikleri sadakate ve performansa göre yükselirler ve etkin hale gelirler. Ama hiçbir zaman bir kara Türk'ün üst karar organlarýnda yer almasý mümkün deðildir. Masonik derneklere üye olan Kara Türkler, derin yapýlarýn toplum içindeki lojistik destekçileridirler. Büyük fotoðrafý görmeden ana hedefler istikametinde kullanýlýrlar ve yönlendirilirler. Derin politikalara ve operasyonlara en fazla “nitelikli malzeme” olurlar. Derin yapýnýn orta halkasý sivil ve askeri bürokrasideki, iþ dünyasýndaki elemanlarý vasýtasýyla derin operasyonlara zemin hazýrlar. Mitinglerle, beyanatlarla, psikolojik harekât mahsulü eylemler ve söylemlerle kamuoyu oluþturur, ortamýn olgunlaþmasýna katkýda bulunur.

Yakýn zamana kadar bu derin sistemi Yahudi-Sebatay ekipler tek baþlarýna ve sýkýntýsýz götürebilmekte idiler. Ancak son yýllarda güç kaybýna uðramalarý ve Anadolu insanýnýn uyanýþý, dün kavgalý olduklarý diðer ecnebilerle iþbirliðine gitmelerine neden olmuþtur. Osmanlý döneminde birbirinden hazetmeyen Yahudi-Ermeni-Rum azýnlýklar, özellikle bunlarýn kriptolarý her geçen gün “Kara Türklere karþý birleþik cephe” oluþturmakta, dayanýþma içine girmektedirler. Yahudi-Sabetaylar nüfus sýkýntýsý içinde olduklarý ve sürekli mevzi kaybettikleri için Alevi kesimle de sýký diyalog içine girmeye, onlarý bir nüfus deposu, dolgu unsuru olarak görmeye ve ara kademelerde kullanmaya baþlamýþtýr.

Derin yapýnýn kenar (3.) halkasýnda yer alanlar “Beyaz Türklerin Kara Ayaklarý” baþlýklý yazýmýzda üzerinde durduðumuz, yerli kara figüranlardýr. Bu kesim kime hizmet ettiðinin farkýnda deðildir. Resmin bütünü göremezler. Bir kýsmý inandýðý/inandýrýldýðý davasý uðruna mücadele verdiðini düþünerek heyecan ve hamasetle hareket eder. Bunlar, bazen emekçinin, iþçinin, ezilenin hakkýný müdafaa ettiðini düþünen TKP'li, DHKP-C'li vb. Marksist devrimcilerdir. Bazen ezilmiþ bir halkýn (Kürtlerin) haklarýný savunduðunu ve bunun için daðda-ovada mücadele verdiðini zanneden PKK'lýlar, Kürtçülerdir. Bazen Ýslam adýna cihat ettiði yanýlgýsýna düþmüþ Hizbullah'çý, ÝBDA-C'li militanlardýr. Bazen beynelmilel güçlere karþý milli menfaatleri savunduðu sanýsýna saplanmýþ ulusalcýlardýr. Bu gruplarýn içinde âleme ayan olmuþ gerçekleri bile ideoloji körlüðünden dolayý sorgulayamayacak kadar inandýrýlmýþ, saf insanlar vardýr.

Beyaz Türklere ayak olan, figüranlýk yapan kenar halkanýn bir diðer kýsmý ise hadiseye bütünüyle profesyonellik açýsýndan yaklaþan “ücretli”lerdir. Bunlar aldýðý bedel, karþýlýk, menfaat, makam vb. gereði rolünü oynayan kimselerdir. Üzerlerine vazife olmayan þeylere karýþmazlar ve karýþtýrýlmazlar. Karýþtýrdýklarýnda akýbetlerinin ne olacaðýný gayet iyi bilirler. Bu kategoride kime hizmet ettiðini bildiði, olaylarýn farkýna vardýðý halde girdiði sarmaldan kurtulamayan epeyce insan vardýr.

Kenar halka içinde bilinçli olarak tetikçilik, militanlýk yapan, intikam duygusuyla hareket eden, kökeninin farkýnda olarak mücadele veren bazý kripto ecnebiler de vardýr. Nitekim terör örgütlerinin silahlý kýsýmlarýnda, dað kadrolarýnda, þehir yapýlanmalarýnda, üniversite örgütlenmelerinde bu türden pek çok insan vardýr.

Derin yapýnýn medyaya düþen, gün yüzüne çýkan, tartýþýlan pek çok ismi kenar halkanýn bu kategorilerinden birisine girmektedir. Müslüm Gündüzler, Fadime Þahinler, Alpaslan Aslanlar, iyi çocuk Ali'ler, tetikçi Yeþil'ler, rambo Çatlý'lar bu meydanda sadece figürandýrlar; en fazla amele baþýdýrlar. Abdullah Öcalan, Dursun Karataþ, Hüseyin Velioðlu gibi þahýslar figüran olarak iþe baþladýðý halde, uluslararasý servislerle tutuklarý iþlerden dolayý “þöhretli birer dublör” haline gelmeyi baþarabilmiþlerdir.

Tetikçi figüranlarla baðlantýlarý ortaya çýkan, onlara imkânlar hazýrlayan güya millici bazý düþük rütbeli kimselerin ancak suflör, malzemeci, dekorcu, makyajcý gibi misyonlara sahip olduðunu düþünüyorum. Pek çoðu yerli ve kara Türk olan bu insanlar milli duygularýndan yararlanýlarak gayrý milli projelerde millete karþý kullanýlmaktadýr. Senarist, yönetmen gibi takdim edilen Veli Küçük türü insanlarýn bile bu tabloda orta halkadan öteye geçebildiðini sanmýyorum.

Kenar halkada olduðu halde temsil acýsýndan çok önde yer alan insanlar da bulunabilmektedir. Örneðin, aslý Kara Türk olan 3. halkadaki birisi bunlarýn baþbakan adayý olabilir, bunu destekleyebilirler. Ama baþbakan bile olsa temel kararlarda etkisi olmayabilir, sadece kendisine emredilenleri uygular. Ayný þeyi diðer kurumlarýn en baþýndakiler için de düþünebilirsiniz.

Derin yapý insanlarý þantajla, tehditle, kumpasa, tuzaða düþürerek de hedefleri doðrultusunda kullanabilir. Ýhtimal vermeyeceðiniz kiþiler derin odaklarýn emrinde bulunabilir. Uçkurundan yakalanmýþ itibarlý birisi; cüzdaný doldurulmuþ bir entelektüel; görüntülenmiþ dindar bir insan bu yapýnýn hizmetinde olabilir.

Ayrýca derin yapýya hizmet eden payanda organizasyonlar vardýr. Saunalarý, fuhuþ ekiplerini, tehdit ve þantaj çetelerini, terör örgütlerini, adi görünümündeki tedhiþ ve suç þebekelerini hedeflerine destek amaçlý kullanýrlar. Kirli iþlerde bu tür örgütleri devreye sokarlar. Cezalandýrmalarý, zorlamalarý bunlar eliyle yaparlar.

Beyin yýkama iþinde ve toplumu yönlendirme amaçlý psikolojik harekât eylemlerinde profesyoneldirler. Toplumun farklý kesimlerinde bunlarýn borazanlýðýný yapanlar, medya, sanat, iþ dünyasýnda uzantýlarý vardýr. Kamuoyu oluþturacak malzemeleri ellerinde tutmaya çalýþýrlar.

Türkiye'deki derin yapýnýn Ýtalya-Ýspanya gibi ülkelerde deþifre edilen “Gladyo” tarzý yapýlarla kýyaslanmasý yanlýþ olur. O ülkelerde kurulan yapýlar adý geçen ülkeleri yönlendirme amaçlýydý. Bu ülkelerde milli direnç ve bilincin öldürülmesini hedeflemiyordu. Türkiye'deki derin yapý ise bizzat milleti, milli manevi dinamikleri hedef almaktadýr. Derin odaklarýn en çok neden rahatsýz olduklarý size bu konuda fikir verebilir.

Türkiye'deki derin yapý Milletin-devletin yarý canlý kalmasýna matuf konuþlandýrýlmýþtýr. Bu derin vampiri musallat edenler Türkiye'nin kendi olarak var olmasý durumunda bütün bir Ýslam coðrafyasýný, maðdur milletleri etkileyeceðinin farkýnda olduklarý için, bizi çelikten bir çeper içine hapsetmiþlerdir. Bu nedenle milletin her kendine gelme gayreti, diriliþ çabasý amansýzca bastýrýlmýþ, öncülük eden beyinler, gruplar ezilmiþtir.

Geliþmiþ, köklü ülkelerde devleti ve milleti koruma refleksiyle hareket eden, siyaset üstü düþünen, ülkenin maceralara girmemesi için müdahale eden milli yapýlar-ekipler vardýr. Bunlara “derin devlet” dendiði de olmaktadýr.

Türkiye'deki derin yapý gayrý Müslim ve gayrý milli güçlerin elindedir. Bazý iddialarýn aksine derin oluþumlar ve yapýlar hala bütünüyle ABD-Yahudi etkisindedir. Maruz kalýnan darbe denemeleri, siyasi manipülasyonlar, sosyal mühendislik operasyonlarý bugün de bu odaklarýn iþidir.

Ama artýk bu “derin yapý” planladýklarýný icraya koyamamaktan, provokasyonlarýnýn hedefe ulaþmamasýndan ve milletin çevrilen dolaplara uyanmasýndan rahatsýzdýr.

Yusuf GEZGÝN
Gönderen: 11.07.2009 - 01:06
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Sabetaycýlýk nedir? Sabetaycýlar Kimlerdir?

Sabetaycýlýk, 17. yüzyýlda Ýzmir ve çevresinde ortaya çýkan Sabatay Sevi'nin kurucusu olduðu, onu mesih kabul eden, Yahudi Mistisizmine ve Kabbala'ya dayanan inanç. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýna göre Sabetaycýlýk bir Ýslam mezhebi ya da tarikatý deðildir ve Ýslam düþüncesi içinde yer almaz.[1]

Gizliliðin sürdürülmesi amacýyla bu inanca inananlar bulunduklarý ülkenin yaygýn dininde görünmeyi tercih ederler. Sabetaycýlar, belli kurallar dahilinde tamamen müslüman ismi almakta ve kendilerini her bakýmdan "þüphe edilmeyecek ölçüde" müslüman göstermektedirler. Kendilerini yahudiliðe baðlý bir fraksiyon olarak tanýmlasalar da Yahudiler tarafýndan resmi olarak bu dine baðlý kabul edilmezler. Kur'an da ise inanmadýklarý halde Müslümaným diyenler Münafikun Suresi'nde ele alýnmaktadýr. Taraftarlarý Sabatayistler, Sabatycý, Sabetaycý, Avdedî, Dönme, Selanikli, Meamin, Maminim, Takiyyeci, Munafýk gibi farklý isimlerle de anýlýr. Ýlk dönemlerde Musevi ibadet ve ayinlerine sadýk kalmýþlarsa da asýl Yahudilerden tamamen ayrýlmýþ ve onlara "koferim" (kafirler) ismini vermiþlerdir. Yahudiler ise renkleri deðiþen bir balýk olduðundan "Sazanikos" (Sazan) demiþlerdir. Sabetay Sevi baðlýlarý çeþitli ülkelerde günümüze kadar varlýðýný sürdürmüþtür. Kutsal þehirleri Selanik'tir.

Tarihçe

Doðuþu

Ýspanya’dan kovulma ve doðu Avrupa’da yaþadýklarý sýkýntýlar üzerine baþgösteren bunalýmlar sebebiyle Yahudiler kendilerine kucak açan Osmanlý topraklarýna göç etmiþ, aralarýnda Tevrat'ta bahse geçen kurtarýcý son peygamber Mesih'in geleceði beklentisi yaygýn bir hal almýþtý. Bu yüzden Sabetay Sevi 1648 yýlýna mesihliðini ilan ettiðinde dünyadaki tüm Yahudiler arasýnda büyük bir yanký uyandýrmýþtýr. 1,5 milyon kiþiye ulaþan inananlarý onu sadece öðretmen, peygamber olarak görmüyor, belki bir tür tanrýsal enkernasona da inanýyorlardý. Yahudi din adamlarýnýn büyük bir kýsmý Sabetay Sevi'ye karþý çýkmýþtýr.

Din deðiþtirme

Ýzmir'li hahamlar Sabetay Sevi'nin Dinlerini bozduðu gerekçesiyle öldürülmesine karar verdiler, ama bu kararý uygulayamadýlar ve onu Osmanlý sarayýna þikayet ettiler. Osmanlý yönetimi en baþta olaya ilgisizdi. Daha sonra yahudi din adamlarýnýn artan þikayetleri üzerine Sevi'yi tutuklayarak Sultan IV. Mehmet'in huzuruna çýkarýldý. Sevi, Sultandan Mesih olarak tanýnma talep etti, ayrýca Ýsrail topraðýnýn kendisine vermesini de istedi. Sultan onu Çanakkale'de bir kaleye hapsetti. Faaliyetleri burada da devam eden Sevi'yi yine yahudi hahamlar Saray'a þikayet edince, Osmanlý bu talepler karþýsýnda kayýtsýz kalamadý. Ortaya çýkan kargaþayý gidermek için Fazýl Ahmet Paþa, iþin esasýný öðrenmek için, Sevi'nin derhal Ýstanbul'a gönderilmesini istedi.

Edirne sarayýnda, Sadaret Kaymakamý Mustafa Paþa, Þeyhülislam Minkarizade Yahya Efendi ve Padiþah'in imamý meþhur Vani Efendi'den oluþan bir divan kuruldu, Padiþah Sultan IV. Mehmet de divaný 'Kafes'ten' izledi. Divanda, Türkçe konuþamayan Sabetay için Padiþah'ýn hekimbaþýsý yahudilikten dönme Hayatizade Mustafa Fevzi Efendi tercümanlýk etti (Asýl adý Moses Ben Raphael Abrabanel).

Divan reisi: – Karýþtýrmadýðýn halt kalmadý. Uyandýrmadýk fitne býrakmadýn Sabatay Efendi. Haydi bakalým þimdi göster mucizeni!

Deyince Sabatay Sevi afallar. Ne yapacaðýný, ne diyeceðini þaþýrýr. Mucize göstermesi beklenmektedir. Tercüman, mucizenin þeklini de anlatýr: Sabatay soyunacak, vücudunu en maharetli okçular niþangâh yapacaklardýr. Attýklarý oklar vücuduna iþlemezse o zaman Osmanlý Padiþahý da onun mesih olduðunu resmi olarak tasdik edecektir. Çünkü Yahudiler, ona kýlýç, ok, tüfek, kurþun iþlemez, hatta onu ateþ yakmaz, suda boðulmaz diye itikat etmektedirler.

Divan heyetinin teklifi karþýsýnda Sabatay Sevi “Adiyo santo!” diye titremeye baþlar. Teklifin dehþetinden beti benzi atar, artýk her þey bitmiþtir. Can havliyle son bir hamle yapar. Her þeyi inkâr eder. Ayrýca mesihlik davasýnýn bazý Yahudiler tarafýndan ortaya atýldýðýný, kendisinin asla böyle bir iddiada bulunmadýðýna dair yemin üstüne yemin çeker, teminat üstüne teminat verir. Dökmedik dil býrakmaz.

Ancak, ulema ve padiþah bu cevaplardan tatmin olmaz. Bunun üzerine Hekimbaþý Hayyâtîzâde (Terzizâde) Mustafa Fevzî Efendi, Sabetay'a müslüman olma teklifi götürür. Önce Sabetay bunu kabule yanaþmaz. Ancak, Hekimbaþý, ona bunu kabul etmediði takdirde türlü, türlü iþkencelerle öldürüleceðini Ladino diliyle uzunca anlatýr. Sevi, dönme Hayatizade'nin tavsiyesi üzerine "can bedenden çýkmadýkça" diyerek kendisine söylenen kelime-i þehâdeti tekrarlar.

Divan huzurunda müslüman olan Sabatay Veled-i Mordehay veya Sabatay Sevi, üzerine içoðlanlarýna mahsus hamama gönderilerek gusül abdesti aldýrýlýr ve kendisine müslüman kisvesi kürk ve hil’at giydirilir. Aziz Mehmet Efendi adýný alarak 150 akçelik bir maaþla sarayda üst düzey memur Kapcýcýbaþý olarak göreve getirildi. Söylentiye göre divandan çýkan Sevi, elbisesi içerisinde sakladýðý Can adlý beyaz güvercini serbest býrakarak "can bedenden çýktý" dedi ve çevresindekilere ettiði yeminin geçerli olmadýðýný söyledi. "Can bedenden çýktýðý" için artýk bu söze sadýk kalmasý gerekmez.

Sevi'nin müslüman olmasý bütün yahudi dünyasýnda þok etkisi yarattý. Hahambaþýlýk olayý sevinçle karþýladý ve Müslüman olan Sevi'yi dinden çýkmýþ saydý. Büyük çoðunluk onun Mesih olmadýðýna inanarak ortodoks yahudi inancýna geri döndü, ikiyüz ailelik bir topluluk ise Ýslamiyete geçerek onun yolundan gitti. Bunlar onun büyük bir hikmete binaen zahiren müslüman olduðunu, mesihliðinin bir gereði olduðu yorumunda bulunurlar. Polonyalý karýsý Sara, Sara'nýn kardeþi Jacob Kerido'da bu kervana katýlýr. Sara Fatma adýný, Kerido'da Yakub adýný alýr.

Sevi, bu olayla taraftarlarýna "Karanlýk bir" dönemin baþladýðýný ve bunu "Aydýnlýk günlerin" takip edeceðini söyleyip, aydýnlýk dönemin baþlamasý için karanlýðýn þart olduðunu dile getirir. Sabetaycýlar "Aydýnlýk Günler" gelinceye kadar gizlenmeye devem edeceklerdir.

Sevi dinden döndükten sonra bir süre Edirne/Hýzýrlýk yakýnlarýnda bulunan bir Bektaþi tekkesine devam etmiþ. Bu tekke 1641-1642 yýllarýnda "þüpheli" bulunarak yetkililerce kapatýlmýþ ancak IV. Mehmet tarafýndan Zaviye olarak tekrar açýlmýþtýr. Musevi kaynaklarý Sevi'nin Sufism ve Bektaþilikten etkilendiðini ve bu öðretileri Kabbala öðretisi ile harmanlayarak kendi öðretisine þekil verdiðini dile getirirler.

Sürgün

Bir süre sarayda Kapcýcýbaþý olarak sarayda üst düzey memur olarak çalýþsa da, mesihi yahudi inancýna baðlýlýðýnýn farkedilmesi üzerine batý trakya'ya sürülür. Ibrahim Alaettin Gövsa, Sabatay Sevi isimli eserinin 68. sayfasýnda olayý anlatýyor: Sabatay Sevi'nin (Mehmet Efendi adi ve Müslüman kýyafeti ile) Ýstanbul’da yine eski müritlerinden bir kýsmini toplayarak ayinler yaptýðýný, Girit seferinden dönen Sadrazam Fazýl Ahmet Paþaya haber verdiler. Sadrazam kendini çaðýrtarak

- Bu ne iþtir? Sen hala uslanmadýn mý? diye tembih ettiði zaman Sabatay aðýz kalabalýðýna baþladý ve meþhur olan kurnazlýðý ile

- Aman Sultaným, ben birtakým akrabamý, dostlarýmý Müslüman yaptýðým gibi bunlarý da dini celil Ýslam’a celp ve davet etmeðe uðraþýyorum, yolunda cevaplar verir.

Sadrazam ona ihtar eder: – Aklýný baþýna topla. Müslümaným dedikten sonra yine çýfýtlýða baþlarsan belâný bulursun.

Yine de bu sözlerle bir müddet takipten kurtulur.

Fakat aradan uzun bir süre geçmeden Sadrazamýn adamlarý Boðaziçi’nde Kuruçeþme’deki havrada Sabatay Sevi’yi müridleriyle beraber Ýbranice dua okurken yakalarlar. Artýk hiçbir þeyi inkâr edecek gücü kalmaz, bütün foyasý meydana çýkar. Bu hadise üzerine Ýzmirli sevi kendisini unutturmak ve izini kaybettirmek için Kuruçeþme’yi býrakarak Kaðýthane civarýnda ýssýz bir köþeye çekildi. Fakat müritlerinin bir müddet sonra orada da etrafýna toplanýp ayinler yapmaya devam ettikleri görüldü.

Ýþ tekrar Sadrazama haber verilince Fazýl Ahmet Paþa kýzdý ve onu tek bir yahudinin yaþamadýðý Arnavutluk’un Ülgün kenti, Berat kasabasýna sürülmesini emretti. Burada beþ yýl yaþadýktan sonra ölür. Avram Galante'ye göre Berat'ta müslümanlar tarafýndan, þehrin içinden geçen ýrmaðýn kýyýsýnda halen yeri bilinmeyen bir noktada topraða verilir.

Sabetaya inananlar mesihlerinin ölümüne inanmazlar, onun göðe yükselmiþ olup, yeniden geleceðine dair inançlarýný sürdürüler. Hala inançlý Sabetaycýlar, belli zamanlarda deniz ve ýrmak kenarlarýna gelerek, Sabetay sevi Seni bekliyoruz! diye baðýrma geleneðini sürdürmektedirler. Kayýp Mesih kitabýnýn yazarý John Freely bu kitabý yazdýktan sonra bazý Sabetaycýlardan hala Sabetay'ýn mesih olduðuna inandýklarýný ifade eden mesajlar aldýðýný belirtmiþtir.

Sevi dini tefekküre ve teorik çalýþmalarýna Arnavutluk’ta devam etmektedir. Bu sýralarda sabetaycýlýðýn ana kaynaðý olan kitaplar yazýlacaktýr. Olaylardan sonra sevi enerjisininin önemli bir kýsmýný Ýslâm’a ve Müslümanlara düþmanlýk için harcar. Nathan Levi ise din deðiþtirmeden onu takip eder. Daha sonra bir kýsým din deðiþtiren sabetaycýlarýn tekrar yahudi dinine döndükleri bilinmektedir.

Þahsýnýn isteði üzere Selanik þehri kutsiyete kavuþur ve inananlar (maminim) buraya yerleþirler. Ýki yüz ailelik ilk sabetaycý çekirdek toplum iþte burada kurulur.

Sabetay Cemaati

Sabetay Sevi'nin Ýslamý kabul etmesi üzerine takipçilerinin büyük bir kýsmý geleneksel yahudiliðe geri döner. Sevi, kendisi gibi Müslümanlýðý kabul eden takipçisi 200 aile'den oluþan bir grup baðlýlýðýný korur ve Selanik'e yerleþerek dýþ görünüþte Müslüman, gerçekte ise Sabetaycý-Yahudi olarak yaþamaya devam etti. Bu topluluk pratikte Zohar'a dayanan mistik bir yaþami benimser, Yahudi inancýný sürdürür, fakat resmen Müslüman milletine dahil olarak yaþarlar. Ýþte tarihte dinden dönenler anlamýnda 'Dönmeler' olarak adlandýrýlan cemaat böylece doðmuþ olur. Bunlarýn baþýnda Gazze’li meþhur haham Nathan gelmektedir. Genç Nathan, yeni din yorumu ve Sabatay’ýn fikirlerinin tanýtýlmasýnda etkin bir rol oynamýþtýr.

Sabetaycýlara göre yahudiler kendi aleyhlerinde bir çifte standart içindedirler. Halbuki Yahudiler, Halakhah’ya (Yahudi þeriatýna) göre Müslümanlýðý seçen Sabetaycýlarý dinden çýkararak doðru bir karar verdiklerine inanmaktadýrlar. Gizli Yahudi "Ingilizcede crypto Jew" olarak Sabetaycýlarýn Ýspanyol konverzolarýndan, marranolardan ve moriscolardan çok farký var. 1391-1492 yýllarý arasýnda Katolik Ýspanya’sýnda zorla Hýristiyanlaþtýrýlan yüzbinlerce Yahudi vardý. Ölüm tehdidiyle dinlerini deðiþtirmek zorunda kalmýþlardý. Ama içlerinden pek azý - birkaç bin - bugüne kadar geleneklerini devam ettirip, inançlarýný korumuþlardýr.

Daha sonra gizli sabetaycýlar olarak adlandýrýlabilecek bir grup yahudide din deðiþtirmeden Sevi'ye inanacaktýr.

Sabetayist, Dönme, vesaire adlar ile anýlan topluluðun Müslüman görünen bir kýsmý Selanik'in Yunanistan'da kalmasý ile, 1924 yýlýnda yapýlan nüfus mübadelesi sonucu Türkiye'ye göç etti. Yirmibeþbin kiþilik bir cemaattiler. Selanikliler diye anýlýyorlardý. Tarikat üyelerinin gizli kalmayý tercih etmesi haklarýndaki pek çok bilginin spekülatif olmasýna yol açmaktadýr. Bugün gerçek sayýlarý ile ilgili resmi herhangi bir sayý bulunmamaktadýr. Sayý konusundaki bilgiler spekulatif sayýlamlýdýr. Türkiye Musevî cemaati ileri gelenlerinden Harry Ojalvo'nun, 23-29 Mayis 1998 Tarihli Aksiyon dergisi'ne "Ülkemizde bir buçuk milyon Yahudi kökenli Türk vardýr" demesi ile sayýnýn 1,5 milyon civarýnda olduðu tahmin edilmiþtir.

Sabetaycýlar ondokuzuncu yüzyýla kadar oldukça depolitik olarak varlýklarýný sürdürdüler. Ancak bu yýllarda Osmanlý toplum yapýsýndaki deðiþiklikler kendilerini oldukça aktif kýlmýþtýr. Özellikle imparatorluðun geleceðinin tayini konusunda ortaya çýkan Ýttihat Terakki'de siyasi roller üslendiler. Nitekim bu dönemdeki çok önemli siyasi aktörlerin sabetaycý kökenli olduðu söylenir.

Yemekler

Ýbadethanelerinin ayrý, mezarlýklarýnýn ayrý olmasýnýn yaný sýra bu cemaat mensubu ailelerin zengin ve farklý bir mutfak kültürleri söz konusu. Esin Eden, Yunanistan’da Ýngilizce olarak yayýnlanan Bir ailenin yemek kitabi isimli eserinde, kendilerine özgü yemeklerden bahsediyor. Ritüellerin pek çoðu yemekle ilgili. Özellikle ilkbaharda yemek faaliyetleri düzenleniyor. Selanik yemekleri yeniyor. Burada temel nokta sofranýn bereketi ve yemeklerin çeþitliliði. Bazý yemeklerin dinsel göndermeleri oluyor. Örneðin normalde et ve balýk birarada yenmezken yýlýn sadece bir günü birlikte yeniliyor. Bu özel günlerden bir takvim sayesinde haberdar olunuyor. Toplulukta din iþleriyle uðraþan kiþilerce hazýrlanýp ilgililere yollanan bu takvim, Yahudi takvimine benzemekle birlikte bazý deðiþiklikler gösteren bir çeþit ay takvimi.

Bir eðitim bir de mutfaktan hiç kesinti yapýlmýyor. Mutfakta muhakkak bolluk olmasý esas!... 'Yok' demek adeta yasak. Mesela evde pirinç azalmýþsa 'pirinç azaldý' yerine 'pirinç bereket' demeyi tercih ediyorlar.

Evlilikler

Cemaat dýþýndan izinsiz evlenenler aforoz edilir, böyleleri “Kararmýþ” diye anýlýr. Sabetaycýlarýn kendi aralarýnda evlenmeleri , onlara has resesif özellikte genetik problemlerin doðmasýna yol açmýþtýr.

Sabetaycilar'in Þemseddinzâde Osman Efendi taifesine mensup Ali Efendi'nin 18-20 yaþlarýndaký kizi Râbia, Manastýrlý Hacý Feyzullah Efendi'ye kaçmýþ, dönmeligi býrakarak Müslüman olmak ve onunla evlenmek istedigini bildirmiþtýr. Israrli giriþimlere ragmen kýzýn babasi Ali Efendi bu evliliðe razý olmamiþ, bunun üzerine durum Selanik Valiliði tarafindan Babiâli'ye bildirilmistir. Osmanli Bakanlar Kurulu, 29 Aralýk 1891 tarihinde yaptiðý toplantýda, kýz babasýnýn, bu izdivaca muvafakat vermemesine raðmen, kýzýn reþid ve kendi evliliðine karar verebilecek yaþta olduðunu gerekçe göstererek, bu evliligi onaylamýþ; ancak Selanik'te olaylar çýkmamasý için genç çiftin ilk vapurla ve gizlice Ýstanbul'a getirilerek, evliliðin Selanik'ten uzakta yapilmasýný istemiþtir

Çocuklar

Çocuklara evlenme çaðýna kadar gizli hiç bir þeyden bahsedilmez. Bunun dýþýnda sünnetler topluluktan bir doktora yaptýrýlýyor çünkü operasyon normalden biraz farklý oluyor.

Toplulukta eðitime de büyük önem verildiði edinilen bilgiler arasýnda. Hareketin mensuplarý arasýnda eðitime çok aðýrlýk verildiði biliniyor. Bütün çocuklara çok iyi eðitim verilmeye çalýþýlýyor. Bu durum geleneksel aile yapýsýnýn bir sonucu.

Sabatay mezhepleri

1- Karakaþlar, Kuniosos
2- Yakubiler,
3- Kapancýlar ya da Kapaniler veya Ýzmirliler

Sevi’nin ölmesi/kayboluþu sonrasýnda Selanik’te yerleþen dini cemaat , çeþitli olaylar sonucunda farklý dini pratikleri benimseyen üç ana gruba/mezhebe/fraksiyona ayrýldý. Bu üç ayrý grup, mezhep taassubuyla, farklý yerlerde ibadet ediyor, kolay kolay kýz alýp vermiyor ve hatta ölülerini bile ayný mezarlýða gömmüyorlar. Aralarýndaki gizli rekabet ve husumet hala sürmektedir. Deðiþik adlar alan bu gruplarýn nesl-i þerîf denilen en yüksek asil ailelere mensup birer reisi var. Bunlar, cemaat ihtiyarlarýnýn reyleriyle seçilirler, ölünceye kadar bu mevkide kalýrlar.

Sevi’nin kayýnbiraderi olan Yakov Qerido’yu onun halifesi kabul eden yakubiler , daha sonralarý ortaya çýkan ve Mesihi ruha sahip olduðunu iddia eden Baruhya Ruso‘nun (Osman Baba, Osman Aða, Osman Bevvap) hilafetine inanan karakaþlar ve sadece Sevi’ye inanan Kapancýlardýr.

Osman Baba Bektaþi tarikatýnda Dede'lik derecesine kadar yükselmiþ olup, mezarý Bulgaristan'ýn Khaskovo köyününün güney batýsýnda (Google Earth: 41.8500 25.4667) bulunmaktadýr.

Kapan'ýn Ýbranicede Ýzmir’im anlamýna geldiði söylenmektedir.

Kapancýlar sakallarýný, yakubiler baþlarýný traþ ederler. Fanatik karakaþlar ise, sakallarýný da saçlarýný da traþ etmezler.

Jacob Frank’ýn 1726-1791 (Jacob Leibowicz) kurduðu Frankistler de sabetaycý harekete olan benzerliklerinden dolayý not edilmelidir. Jakob Frank adýndaki haham, 1759'da Polonya'lý yahudilerin kitlesel vaftizini yaptýrarak hristiyanlýða döndürmüþ. Bunlarýn dýþ görünümü hristiyan, gerçekte yahudidirler. Frankistler, “günahýn kurtarýcý gücü” olduðuna inanýr. Bir vaazýnda, “Sizi gelmiþ geçmiþ tüm yasalardan, tüm töre, anane ve inançlardan kurtarmaya geldim,” diyor.

Sabetaycý olduðu söylenen kiþiler

Sabetaycý olduðu söylenen kiþiler bu bilgileri hiç bir zaman doðrulamamýþtýr. Türkiye'de Sabetaycý olduðunu söyleyerek resmi makamlara Musevi olmak üzere baþvuran Ilgaz Zorlu 1969 adýnda tek bir kiþi bulunmaktadýr. Resmi rakam bu nedenle bir kiþidir. Yayýnlanan listerin güvenirliði her zaman sorgulanmýþtýr. Bu listeler soyadý benzerliði, kiþinin memleketi veya ecdadýnýn memleketi, gömülen mezarlýklar, kiþinin çevresi ve arkadaþlýklarý, gittiði okullar, evlilikleri, Yalçýn Küçük tarafýndan ortaya atýlan isim kurallarý onomastik gibi doðruluðu kolayca sorgulanabilecek ölçütlere göre hazýrlanmaktadýr.

Ýsim kurallarý teorisine göre Türkiye’de Sabetaycýlar isimlerini belli kurallara göre seçmiþlerdir:

Ýbranice ile Türkçe arasýndaki ses benzeþmelerini dikkate alarak
Tevratta geçen ismin Arapça ve Türkçe karþýlýðýný alarak
Ýbranice ve Türkçedeki ayný sessiz harflerden oluþan isimleri yakýnsatarak
Soyisimler, bir sonraki jenerasyonda isim olarak seçilerek
Ladino ve Yiddish dilindeki Musevi isim ve soyisimlerin Türkçesi kullanilarak
Tevrat’ta varolan isimlerin sonuna -zade, -gil, -han, -oðlu vb. ek getirerek

Sabataycý mezarlýklarý

Sabataycýlar gerek ilk dönemde yoðun olarak yaþadýklarý Selanik’te, gerek daha sonralarý Türkiye’nin basta Ýstanbul olmak üzere Ýzmir ve Bursa gibi þehirlerine yerleþtikten sonra ölülerini ayrý mezarlýklara defnetmeyi tercih etmiþlerdir. Selanik’te mahalle olarak da diðer dinlere mensup insanlardan ayrý bir yerleþim düzeni kurmuþlar. 1924 ahali mübadelesi gereði geldikleri Türkiye’de de belli merkezlere yoðun olarak ilgi göstermiþ ve içe kapanýk bütünlüklerini böylece korumaya çalýþmýþlardýr. Ancak zamanla farklý mahalle ve þehirlere yerleþerek bir nevi fiziki asimilasyona uðramakla birlikte cemaat yapýlarýný koruduklarý görülmektedir.

Ýstanbul’da, Karakaþlar cemaatinin mezarlýðý, Üsküdar Bülbül deresi’nde yer alýyor. Sabataycýlýðý sürdürme konusunda diðer cemaatlerden daha aktif olduðu belirtilen bu cemaatin mezarlýk konusunda da hassas davrandýðý görülmektedir. Bülbül deresi mezarlýðýnda az sayýda da olsa bazý Kapancýlarýn yer aldýðý belirtiliyor. Yakubiler ise Maçka’daki mezarlýða ölülerini defnetmektedirler. Yakubilerdin yoðun olarak Ýzmir’de yasadýklarý belirtiliyor. Kapancýlar cemaatinin ise Feriköy mezarlýðýnda satýn almýþ olduklarý ayrý bir bölüme ölülerini defnettikleri biliniyor. Sabataycýlarýn mezar sekli ve taslarýn islemesi tamamen farklý. Genellikle seramik üzerine çýkartma resim bu mezar taslarýnda yer alýr. Yazýlarýn üslubu da farklýlýk arz ediyor. Dikkat çeken nokta ise Ey zair.. diye baþlamasý. Sekil olarak da dönem dönem farklýlýk arz etse de kendilerine özgü çiçek islemeler ve Müslüman mezarlarýndan farklý geometrik sekil vermeler dikkat çekmektedir.

'Sakladým söylemedim derdimi, gizli tuttum, uyuttum...' Ýstanbul'un Üsküdar, Bülbülderesinde dik bir yokuþun baþýnda yer alan, büyükçe bir mezarlýðýn içindeki mezar taþlarýndan birinin üzerinde bu sözler yazýlý... Üzerleri fotoðraflý, kýbleye göre yerleþtirilmemiþ, ziyaretçilerinden dua veya fatiha istemediklerini yazý ile belirten mezarlardan sadece biri.

Ýnanç ve Ayinler

Sabetaycýlýðýn temel dini inanç kaideleri, Yahudiligin mistik ekollerinden Kabbalistik metodun Levi yorumundan oluþmaktadir.

Selanik günlerinde bitiþik nizam ve birinden diðerine kolaylýkla geçilebilen evlerde yasayan bu cemaat efradinin evlerinden birinde yeþil abajurlu lambalarin zayif isigiyla aydinlatilmis gizli toplanti yerleri vardi. "Kahal" denilen bu yerlerde "Payyetan" adi verilen din ululari tarafindan dualar okunur ve "Ab-bet-din" denilen reisler tarafindan vaaz edilirdi. Bu vaazlarda daima Sabetay'in adi yüceltilirdi. Hem bu mesihin ve hem Yakup Querido'nun günün birinde ümmetlerini kurtaracaklari inanýþý üzerinde israr edilirdi. Gerek ayinler ve gerekse ritüeller tamamen gizli tutulduðundan bilimsel araþtýrmalara kaynaklik edebilecek bilgileri elde etmek oldukça zordur.

Sabetaycýlýk'ýn esaslarý

Selanikli bir Dönme yeleðini tamir ettirmek için bir terziye býrakýr. Yeleðin cebinde Ýspanyol Yahudicesi ile yazýlmýþ bir belgenin unutulmuþ olduðunu gören terzi belgeyi Journal de Salanique'in yayýn yönetmeni Sadi Levy'e gösterir. O da belgenin bir kopyasýný hemen kaydeder. Belge, çok kapalý bir cemaat olan Dönmeler'le ilgili ele geçen ilk yazýlý belgelerden biridir. Ve bu belge 1897 yýlýnda Paris'te Þarkiyat Kongresi'nde teblið olarak sunulmuþtur. (Bu tebliðin Türkçe metni için Tarih ve Toplum dergisinin 168. sayýsýnda M. Dannon imzasýyla yayýnlanan çevrisine bakýlabilir)

Bu belgede maddeler halinde 'Sabetaycýlýk'ýn gizli esaslarý ve gizli rituelleri ile ilgili son derece açýklayýcý bilgiler bulunuyor. Selanikli Dönme'nin cebinden çýkan belge üç bölümden oluþuyor. Bunlar oruçla ilgili dualar, inançla ilgili esaslar, üçüncüsü ise Sabetaycý bayramlarýna iliþkin esaslarý belirliyor.

Tek ve eþsiz olan ve onun dýþýnda hiçbir benzeri mevcut olmayan yaratýcýya olan imaný korumaya itina göster.
Gerçek mesih olan mesih'ine inan; þanýný artýran david'in soyundan gelen senyörümüz, * Kralýmýz Sabetay Sevi haricinde hiçbir kurtarýcý yoktur.
Ne tanrýnýn ne de mesih'in adýna sahte yemin etme, zira senyörün adý ondan alýnmýþtýr ve bu kutsal varlýða saygýsýzlýk edilmez.
Tanrýnýn ve mesih'in adý geçtiði zaman saygý duyulur. Hemcinsine göre üstün olan doðasý nedeniyle her kim olursa olsun ona saygý göstermelidir.
Mesih'in sýrrýný anlatmak ve incelemek için toplantýdan toplantýya koþuþturulmalýdýr.
Onlardan ne kadar nefret ederse etsinler baþka uluslarýn mensuplarýný öldürmek için bile olsa kendi aralarýnda katil olamaz.
16 Kislev günü herkes bir araya gelir ve herkes mesih'le ilgili baþkalarýndan duyduðunu ve mesih'e olan inancýn gizemi hakkýnda ne anladýysa yanýndakilerine anlatýr.
Zina onlar arasýnda hüküm süremez. beriya kuralý mevcut olsa bile, buna raðmen hýrsýzlar yüzünden tedbir almak gerekir.
Yalan þahitlik yapýlmaz, mümin olmasalar bile hem cinsine yalan söylenmez ve birbirini ele vermek olmaz.
Türban inancý taþýyan birini, inandýðý bir yer bile olsa, zorla bir yere sokulmaya izin verilmez, zira üstat mücadeleciler gurubuna ait bir kimse eksiksiz bir kalp haliyle ve istençli bir ruhla hiçbir þekilde zorlamadan kendiliðinden oraya girer.
Aralarýnda kýskançlýk yoktur ve kendilerine ait olmayan þeyleri açgözlülük ve hýrsla istemezler.
Kislev ayýnýn 16'sýndaki bayram büyük sevinçle kutlanýr.
Kiþiler birbirine karþý iyiliksever ve merhametli olmalýdýr ve hemcinsinin istenci için kendi istenci gibi çaba sarf etmelidir.
Her gün gizlice mezamir okunmalýdýr.
Her ayýn doðuþu izlenmelidir ve ayýn çehresini güneþle karþý karþýya gelmek üzere çevirmesi ve ay ile güneþin yüz yüze bakmalarý için dua edilmelidir.
Türklerin gözlerini örterek gizleme adetlerine, ramazan orucu tutmak için, ve keza kurban kesmek için sýkýþmadýklarýna dikkat edilmelidir. Gözün gördüðü her þey kusursuz olarak yerine getirilmelidir.
Onlarla evlilik sözleþmesi yapýlmamalýdýr.
Oðullarýn sünnetine itina gösterilmelidir ve bunu aziz halkýn utancýný kaldýrmak için yapmalýdýr. (Alaettin Gövsa, Sabatay Sevi, S.59-61)

Gmar Tikun felsefesi

Sabataizm, "tikun (=onarým) felsefesi" adýný verdikleri bir felsefeye dayanýrlar.

Bir tür Yahudi metafiziði olan bu felsefe, bizce Eski Mýsýr Hermetizmine aittir. Aslen Mýsýr Yahudisi olan Haham Luria da zaten bu felsefenin en ünlü yorumcusu sayýlmaktadýr.

Tikun felsefesine göre, âlemin yaratýlýþýnda bir miktar tanrýsal ýþýk (=nur) kaynaðýna geri dönememiþtir. Hatta, fizik dünyanýn varlýk sebebi de budur. Bu hapis kalan tanrýsal ýþýklarýn kaynaðýna dönmek ister ancak bunun için sýkýþýp kaldýðý 'vazonun' kýrýlmasý gerekmektedir. Bu felsefenin sahipleri, bu ýþýðýn kurtarýlmasý görevinin son kurtarýcýya verildiðini düþünmektedirler. Onun için de kurtarýcýnýn çabuk gelmesiini kolaylaþtýran ve "Aydýnlýk günleri" getirecek ýþýðýn serbest kalmasý için her türlü günah mübahtýr.

Konunun uzmanlarý onun fuhuþ yaptýðý bilinen bir kadýnla Sevi'nin evliliðini de tikun felsefesine baðlarlar. Yazar Ilgaz Zorlu da eserinde "serbest seks" dediði gelenekleri bu felsefeyle iliþkilendirir. Sabetay Sevi zamanýnda yahudi yasalarýnýn bazý temel kurallarýnýn kaldýrýldýðýný belirtilmiþse de mesihin gelmesi ile beraber Tevrat hükümleri nin yeniden geri döneceðindi söylemiþtir.

Antinomian olarak adlandýrýlan düþüncede daha yüze bir iyilik için daha küçük günahlar iþlemek serbesttir. Bu düþünce inananlarýna iyi-kötü, ahlaklý-ahlaksýz, günah-sevap kavramlarý arasýnda geçiþ yapma serbestisi tanýmakta.

Okullar - Kitaplar

Haartz gazetesine göre Türkiye'deki yapýlanma 12 gizli kabbalistik okulda eðitim görmüþ, 50 Ogan (ruhani lider) dan oluþmaktadýr. Sabatay Sevi’nin taraftarlarina inanç esaslari olarak 18 maddelik bir nizamname biraktigi çesitli kitaplarda yer almaktadir. Okunan kitaplar 'Zohar', 'Sefer Bahir' ve Sefer 'Yetsira' ve Musa'nýn beþ kitabý'dýr, ancak Talmud okunmaz. Çocuklarýn okuduðu meþhur dualardan: "Beþamý barohya ilen sabatay sevi, ese sabatay sevi etena dalay mandos" her sabah okunur.

Þemsi Efendi Mektebi, Manastýr'da bulunan ve haham Þemsi Efendi'nin (Þimon Zui) kurucusu olduðu þimdiki Feyziye Mektepleri'nin öncüsü okuldur.

Bayramlar ve Tatiller

Yýlýn çeþitli günlerinde ve her biri ayrý bir anlam taþýyan 16 tanedir.(Gövsa, Sabatay Sevi)

Bunlarýn içinde en ilginci ise Mart 22’de yani baharýn birinci gününde kutlanan Kuzu Bayramý, Dört Gönül Bayramý veya diðer bir deyiþle Mum Söndü diye bilinen gizli bayram. Bu kuzu bayramý hakkýnda Sabatay zümresi mensuplarýndan Karakaþzade Rüþtü, 1924 tarihinde Vakit gazetesi muharririne su izahatý vermiþti: Kuzu bayramý 22 Adar’da (Mart) yapýlýr. Bu bayram geceye mahsustur. Her sene kuzu eti ilk defa bu bayram münasebeti ile ve hususi merasimle yenir. Bu merasimde en aþaðýsý ikisi erkek ikisi kadýn olmak þartý ile evli dört kiþinin bulunmasý lazýmdýr. Bu çiftlerin sayýsý artýrýlabilir. Kadýnlar iyi giyinmiþ ve elmaslar ile süslenmiþ olduklarý halde sofra hizmetinde bulunurlar. Yemekten sonra biraz eðlenilir ve muayyen zamanda ýþýklar söndürülerek karanlýkta kalýnýr... Bu bayram vesilesi ile doðacak çocuklar bir nevi kutsiyeti haiz tanýnýrlar. Ona (Dört Gönül Bayramýgöz kırpma adi verilir. (Gövsa, Sabatay Sevi, S. 64)

Ýsrail’in ikinci Cumhurbaþkaný (1952-1963) olan tarihçi Itzhak Ben-Zvi (1884-1963), ”The Exiled and the Redeemed” adlý kitabýnda ”The Sabbateans of Salonica” baþlýklý bir bölüme yer vermektedir. Bu eserde, Sabetaycý kökenli olup, Selanik’ten mübadeleyle gelerek Ýzmir’e yerleþen ve de gerçek anlamda ihtida eden Dr. Ismail Eden adýndaki þahýstan öðrendiklerini nakletmektedir. Bu kiþiye göre Sabetaycýlýk hareketi artýk tamamen tarihe karýþmýþtýr. Dr. Eden, ”eþ deðiþtirme merasiminin” 1800’lerde Kapancýlarýn lideri olan Derviþ Efendi’nin Kabbalah ve Zohar’ý çarpýtarak yorumlamasýyla baþladýðýný, 1870’lere kadar da (Sultan Abdülaziz dönemine dek) uygulandýðýný duyduðunu belirtmiþtir. Fakat bu tarihten sonra Kapancýlar zümresinde bu adete son verilmiþtir.

Kýsacasý 1683-1800 ile 1870/1900 sonrasý bu adet hiçbir Sabetaycý grupta (Yakubiler, Kapancýlar, Karakaþlar) ya bilinmiyordu ya da uygulanmýyordu. Sabataycýlarýn kendilerine has 16 bayram ve ayin ayrý olarak diðer Musevi’lerle müþterek birtakým bayram ve yortular da söz konusu. Bunlar, Yusuf Bayramý, Meyve bayramý, Fecir bayramý gibi isimlerle anýlýr. Ayrýca Sabataycý her grubun da kendi içinde geliþtirmiþ olduðu bayramlar da var. Bunlardan Osman Aða bayramý en önemlilerindendir. Karakaþlar grubunun kurucusu Osman Aga, (daha sonra soyadý kanunu çýkýnca bu aile fertleri Ogan soyadýný almýþlardýr) için bu ritüel düzenlenir.

Bazý sabetaycýlar ortodoks Yahudiler gibi, Þabat (cumartesi) günü iþ yapmamak konusunda katý bir tutum sergilemektedirler.

Kaynaklar
1917 Selanik yangýnýnda Sabetaycýlýkla alakalý dökümanlarýn bulunduðu kütüphanelerin bir kýsmý yanmýþtýr. Bu yangýndan kurtulan belgeler nüfus mübadelesi sýrasýnda Ýstanbul'a getirilmiþtir. Ancak açýklanmayan bir nedenle bu belgeler þu anda cemaatin elinde olmayýp Ýsrail devletinin gizli arþivinde bulunmaktadýr.

Ýbrahim Alaettin Gövsa, Sabatay Sevi isimli eseri, Milenyum Yayýnlarý ISBN 9758455060
Evet, Ben Selanikliyim Türkiye Sabetaycýlýðý, Ilgaz Zorlu, Belge Yayýnlarý, Temmuz 1999 ISBN 9753441750
Evet, Ben Selanikliyim Türkiye Sabetaycýlýðý Makaleler, Ilgaz Zorlu, Zvi-Geyik Yayýnlarý, 2001 ISBN 975851606X
Þiþli Terakki Davalarý, Ilgaz Zorlu, Abdurrahman Dilipak, Zvi-Geyik Yayýnlarý, Ekim 2001
Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sýrrý, Soner Yalçýn, Doðan Kitapçýlýk
Efendi 2: Beyaz Müslümanlarýn Büyük Sýrrý, Soner Yalçýn, Doðan Kitapçýlýk
Yahudi Türkler Yahut Sabetaycýlar Ýki Kimlikli, Gizli, Esrarlý ve Çok Güçlü Bir Cemaat, Mehmed Þevket Eygi
Gizli Din Taþýyanlar, Yorgo Andreadis
Temel Garip Todoron (Anadolu'nun Gizli Tarihinden Sayfalar), Yorgo Andreadis
Selanik 1850-1918 Yahudilerin Kenti ve Balkanlar'ýn Uyanýþý, Gilles Veinstein
Sabetay Sevi ve Sabetaycýlarýn Gelenekleri, Avram Galanti (Abraham Galante)
Yahudi Türkler Yahut Sabetaycýlar Ýki Kimlikli, Gizli, Esrarlý ve Çok Güçlü Bir Cemaat, Mehmed Þevket Eygi
Tekelistan, Yalçýn Küçük
Dönmeler Âdeti : Selanik'te Yaþayan Sabataycýlarýn Gizli Hayatý Hakkýnda 120 Yýl Önce Yapýlmýþ Bir Araþtýrma; Ahmed Safi, Ilgaz Zorlu Zvi-Geyik Yayýnlarý ISBN 9758516124.
Gerchom G. Sholem / The Mystical Messiah: Sabbtai Zwi/ Princeton Uni. Press 1977
Gerchom G. Sholem / On the Kabbalah and its Symbolism / Schocken Books 1965
Gerchom G. Sholem Mojor Trends in Jewish Mysticism / Schocken Books 1995
The Jews of Khazaria Kevin Brook ISBN 074254981X
Unomastica Alla Turca, Hakan Erdem, konuyu araþtýranlar ile gýrgýr geçen bir kitap
Ilber Ortayli, "Osmanli Modernlesmesi ve Sabetaycilik", Alevi Kimligi, (Ed. T. Olsson), Istanbul 1999, Tarih Vakfi Yayýnlarý
A Salonique Sous l’oeil Des Dieux! Jean-Jose Frappa, 1917 Paris. Çev:Musa Doðan

keywords:sabetay, sevi, sabetayist, sabetaycý, sebataycý, sabetaycýlýk, sabatay, yahudi, dönme, selanik, kabbala,
Kategori: Derin Bilgiler


"Biz asýlýz, bu ülkede bizim istemediðimiz þey olmaz!"
Geçenlerde topraða verilen birisi böyle diyordu ve zihniyetini açýkça ele veriyordu. Bu ülkede onlarýn istemediði þeyler olmadýðýna göre, acaba ölmeyi de mi kendi istedi merak ettim..

Bu arada bu söz biraz deðiþikliðe uðrayarak bize (yani milletimize) uyarlanmýþ. Sözün yeni hali ise þu:

"Biz asýlýrýz, bu ülkede bizim istediðimiz þey olmaz!.."

27 Mayýs'a da uygun düþtü..


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Muhtazaf tarafından, 11.07.2009 - 01:10 tarihinde.
Gönderen: 11.07.2009 - 01:08
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Zeitgeist Hareketi ve Venüs Projesi Hakkýnda
Aylardýr bilgisayarýmda bulunan bir filmi nihayet izleyebildim. Bahsettiðim film son zamanlarýn popüler belgesel filmi Zeitgeist serisinin ikincisi Zeitgeist Addendum.

Öncelikle þunu belirtmeliyim ki, film aslýnda bir çeþit ateizm propagandasý üzerine kurulu. Filmin amacý Venüs Projesi (Venus Project) adý verilen bir projeyi anlatmak. Bu projenin temel felsefesini ise mevcut ideolojilerin ve dinlerin dünyayý kötü bir yer haline getirdiði gibi saçma bir fikir oluþturuyor. Bunun yanýsýra Zeitgeist Hareketi olarak adlandýrýlan bu yeni akýma göre dünyadaki bütün dertlerin sebebi ve kaynaðý para. Dolayýsýyla para ortadan kaldýrýlýrsa bütün dertler bitecekmiþ. Bunun ne kadar sýð bir düþünce tarzý olduðunu ifade etmeye bile lüzum yoktur sanýrým. Bu sýðlýktan anlaþýlacaðý üzere hareketin hedef kitlesi de sýð ve düþünmeyi bilmeyen, okumayý yazmayý sevmeyen kitlelerdir diyebiliriz.

Bu projenin/hareketin senaristleri, her iþi teknoloji ve makinelerin yapacaðý, dolayýsýyla paranýn, devletlerin, sýnýrlarýn ortadan kalkacaðý ütopik bir dünya hayal etmiþler. Bunun hayal olarak kalacaðý da zaten aþikar. Çünkü bu tarz fikirler insanýn tabiatýna aykýrýdýr, teoride süslenerek insanlara anlatýlýr, beyinler yýkanýr ama pratikte hiçbir zaman gerçekleþmez.

Film elbette tamamen hayalden ibaret deðil. Filmin yapýmcýlarý fikirlerini desteklemek amacýyla özellikle mevcut küresel-parasal-finansal sistem hakkýnda önemli ve faydalý bilgiler vermiþler. Bu bilgiler ýþýðýnda; dünyayý aslýnda kimlerin yönettiði, insanlarýn ve devletlerin nasýl kasýtlý olarak borçlandýrýldýðý, faizin nasýl bir bataklýk olduðu ve dünya ekonomisinin enflasyona nasýl mecbur býrakýldýðý gibi konular detaylý olarak güzel bir tarzda anlatýlmýþ. Ayrýca Amerikan yönetiminin politikalarý, Amerikan baþkanlarýnýn gerçekte birer kukla olduðu, dünyanýn birçok ülkesinde darbelerin nasýl yapýldýðý ve yaptýrýldýðý, devet baþkanlarýna neden suikastler yapýldýðý, 11 Eylül'ün asýl sebebi, Afganistan'ýn ve Irak'ýn neden iþgal edildiði gibi önemli ve güncel konulara da ýþýk tutulmuþ. Bu açýdan izlenmeye deðer bir film.

Ayrýca þunu da belirmekte fayda var: Bu konular hakkýnda verilen bilgiler bu sitede yayýnlanan Derin Bilgiler'le örtüþüyor. Filmde dünyayý perde arkasýnda bazý þirketlerin yönettiði anlatýlmýþ. Bu þirketlerin kimlere ait olduðunu Dünyayý Yöneten Aileler (Rothschild, Rockefeller..) ve Gizli Dünya Devleti gibi yazýlardan da okuyabilirsiniz.

Bir Tavsiye: Filmi izleyin, bu bilgileri öðrenip projesini çöpe atýn bence. Bir de öðrendiðime göre þimdilerde bu hareket kendine taraftar toplayýp organize olmaya çalýþýyormuþ, aman gaza gelip de destek vermeyin..

Serdar Kocaoðlu

Zeitgeist filmi, Zeitgeist belgeseli, Zeitgeist hareketi, venüs projesi, venus project, Zeitgeist the movie, Zeitgeist Addendum, Zeitgeist Orientation, dinler, ideolojiler, mitler, kapitalizm, komunizm, para, finans, bankacýlýk, sermaye, dünya ekonomisi, faiz, küresel sistem, enflasyon, þirketler, dünyayý yöneten aileleler, dünyayý yöneten þirketler, baronlar, rothschild, rockefeller, kriz, darbe, suikast, parasal, amerika, baþkan, 11 eylül saldýrýsý
Kategori: Bence.., Derin Bilgiler, Güncel
Gönderen: 11.07.2009 - 01:13
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Dai su an offline Dai  
922 Mesaj -
paylasim icin eywallah muhtazaf kardesim

almanca yada ingilizce bilenler googleye

ZEITGEIST

yazip arastirsinlar...!

sadece bir teori yada hikaye olmaktan cikacaktir beyinlerden...!
Gönderen: 11.07.2009 - 01:15
Bu Mesaji Bildir   Dai üyenin diger mesajlarini ara Dai üyenin Profiline bak Dai üyeye özel mesaj gönder Dai üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1329 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
aliye72 (49), maliyeter (45), Mehmet Ögretmis (66), REHBER2 (60), meltem35 (54), banazli (48), kardelen55 (53), rojda (39), yakobus (48), ibo13 (47), zeyd82 (42), erhan baker (50), seferistan (53), rufat (43), KAMCILI_MIZRAK (52), ejderha (57), Sofican (44), ofluenes61 (39), manly (51), boncell (53), zümer (44), ferdi33 (54), recai (47), Hidayet Demir (67), yelizyagci (48), doxan1 (45), imparator_57 (43), DELÝVELÝOGLU (60), KURTBEY66 (47), Murtaza GÜRSOY (38), yalovalifurkan7.. (34), durak1 (69), sinos (52), isik_67 (38), DaMLaM (47), EnDeRuN (53), Baha_RIP (35), cristor (46), AVLAYANHASAN (51), seyyid_emin (46), beyzanur61 (45), sekkos (42), necla caltekin (72), ekrem1992 (32), MuhammetColak (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.70225 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.