0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » Ellerimiz,Allah'ın Hazinesi Olsun!

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
_LaL_ su an offline _LaL_  
Ellerimiz,Allah'ın Hazinesi Olsun!
838 Mesaj -
Biz, almaktan çok ver-mekten hoþlanýrýz. Bi-zim anlayýþýmýzda “almak” yoktur, “ikram etmek” vardýr. Ecdadýmýz konuþurken “Yemek alýr mýsýnýz?” demezdi, “Size yemek ikram ede-bilir miyim?” derdi. Çünkü “Ye-mek alýr mýsýnýz?” demekte, hem kabalýk hem de karþýsýndakini yük gibi görme vardýr. Ayrýca veren açýsýndan da sýkýntý vardýr. Çünkü sadece eliyle vermekle, gönlün-den gelerek ikram etmek farklý þeylerdir.



“Vermek” ve “ikram etmek” bizim inancýmýzýn da gereðidir. “Onlar kendilerine verdiðimiz rýzýklardan infak ederler.”(2 Bakara, 3) Zira Rezzak olan Allah (c.c.) kullarýnýn bir kýsmýný, yine kullarý vasýtasýyla rýzýklandýrmak-tadýr. “Veren el” konumundaki in-san, iþ sahibi, Allah'ýn Rezzak sýfa-týnýn tecelli etmesi için seçtiði var-lýktýr. Gazali (r. aleyh) bu konuyu þöyle ifade ediyor: “Allah'ýn ken-disine hidayete götüren bir ilim, irþad eden ve öðreten bir dil, infak edip sadaka veren bir el verdiðini bilmeli, söz ve hareketleriyle kalp-lere rýzýklarýn ulaþmasýna sebep ol-malýdýr.
Yüce Allah, bir kulunu sevdi mi, halkýn ona olan ihtiyacýný art-týrýr. Kul, Allah ile insanlar arasýnda rýzýklarýn onlara ulaþmasýnda vasýta oldukça bu isimden bir hazza nâil olur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) þöyle buyururlar: “Verilmesi emredilen þeyi, verilmesi istenilen kimseye, gönül hoþluðu ile eksiksiz ve tam veren Müslüman ve güvenilir veznedar, sadaka veren kimselerden biri sayýlýr.”(1)
Kullarýn elleri, Yüce Allah'ýn hazineleridir. O halde el, bedenle-rin rýzýk deposu, dili de kullarýn rýzýk deposu olan kiþiye bu sýfattan bir sevapla ikram edilmiþ olur.(2) Onun için her Müslüman, “Allah'ýn veren eli” olma özelliðine sahip ol-maya çalýþmalýdýr.
Bir insanýn sadece “kendisi için” yaþamasý, hayatýnýn lüzumlu olduðunu anlamasýna kâfi gelmez. Ýnsan, iyilik yapýp “yaþatmak için yaþamasýný” öðrendikçe iþe yara-dýðýný hisseder ve var olmanýn haz-zýný tadar. Dünyada, hayatýn hak-kýyla tadýný çýkaranlar, iyilik ehli olan cömert insanlardýr.
Cömertlik, bir mü'min vasfý-dýr. Allah'a yaklaþma adýna atýlan her adým, bu çerçevede yapýlan her yardým ve verilen her kuruþ, insanýn “Allah katýndaki” yerini, de-ðerini belirleyecektir. Toplumun fakir tabakasýný zengine yaklaþtýran bu mü'min davranýþý, ayný zamanda zengini de ðaniyyi mutlak olan Al-lah'a yaklaþtýracaktýr. Dolayýsýyla insan, yaptýðý iþlerde ne ölçüde Rab ile münasebet halinde ise, netice-sinde de elde ettiði kazanýmlar o nispette büyük olacaktýr.
ALLAH KATINDAKÝ DE-ÐERÝMÝZÝ BÝLEBÝLÝR MÝYÝZ?
Allah dostlarýndan biri, devrin zenginlerinden birine gider ve hiz-metleri için yardým talebinde bu-lunur. Adam kasasýný açar ve bir sü-rü irili ufaklý para veya çek, senet arasýndan bir tanesini seçmeye ça-lýþýr. Fakat iþi uzattýkça uzatýr. Bu-nun üzerine o Allah dostu, yanýn-daki arkadaþýna dönerek oldukça düþündürücü þu tespitleri yapar: “Bu adam kasasýnda ne arýyor bi-liyor musunuz? Allah katýndaki de-ðerini, miktarýný. Zira Allah rýzasý için verecek. Kasasýný karýþtýrýrken eline büyük bir para gelince “Yoo, Allah'ýn katýnda benim bu kadar büyük yerim olamaz.” diye onu tekrar yerine koyuyor, daha küçü-ðünü, daha küçüðünü arýyor.”
Þunu da unutmayalým: Ýnsan, ancak kendisinin olanýný, helâl ola-nýný verebilir. Yine hizmet ehli ilim adamlarýndan biriyle bir hayýr iþi için bir zengine gidilir… Fakat adam hem lafý uzatýr hem de bir þey vermez. Arkadaþlarý, hoca-efendiye: "Efendim vermeyeceðini biz biliyorduk, keþke gitmesey-dik." deyince; "Elbette veremez, o mallar onun deðil ki, herkes ancak kendi malýndan verebilir, helal ka-zancýndan verebilir." uyarýsýný ya-par.
Ýnsanlarý sadece manevî ka-zanç karþýlýðý olarak insanlýðýn hiz-metine yöneltmek, ancak imanla mümkündür.
“Allah, size rýzýk olarak verdiklerinden hayra sarf edin.” denildiðinde, kâfirler, mü'minlere dediler ki: "Allah' ýn, dileseydi doyuracaðý kim-seleri biz mi doyuralým? Siz gerçekten sapýtmýþ kimseler-siniz.”(36 Yasin, 47)
Mü'min infak etmekle, zekat vermekle Rabbine olan muhabbet, itaat, teslimiyet ve baðlýlýðýný gös-terme yolunda önemli bir adým at-mýþ; belki de dünyada en çok bað-landýðý ve canýn yongasý olan ma-lýný, Allah'ýn isteði üzerine elden çý-karmakla, diðer bütün sevdiklerini O'na feda edebileceðini ve kulluk iddiasýnda samimi olduðunu fiilen de göstermiþ olmaktadýr.
Bizim kültürümüzde sadece insanlar düþünülmez, diðer varlýk-lar da hesaba katýlýr. Bahçesine, tarlasýna, iþyerine giren kimse:
“Aðýz tadýyla, konu komþuyla, kurtla kuþla yemeyi nasip et Al-lah'ým!” diye dua ederdi. “Hiçbir Müslüman yoktur ki, o, aðaç diksin yahut ekin eksin ve mahsulünden in-san, kuþ, kurt yesin de kendisi bun-dan istifade etmiþ olmasýn. Bunlar, diken kimse için sadaka olur.”(3) Onun için almadan önce vermeli-dir. Hasat yapabilmek için tohum-larý ekmek gerekir. Ne ekersek onu biçeriz. Baþkalarýna verdikçe mutlu oluruz. Çok þeyi olan de-ðil, çok veren zengindir.
Ýnsanýn bu dünyada ölümün-den sonra da isminin anýlmasýný saðlamak için sonraki nesillerin faydalanacaðý iþler yapmasý gere-kir. Sorumluluk duygusu, insanýn kalýcý, iyi eserler vermesinin temel sebebidir. Ýnsanlýða karþý kendini sorumlu hisseden insanlar yaptýk-larý iþin, verdikleri eserin kalýcý ol-masý için bütün imkânlarýný kulla-nýrlar. Çaðýmýzýn maddî kazanca odaklanmýþ insanýnýn kolay anlaya-mayacaðý bu tavýr, isimlerini tarihe altýn harflerle yazdýrmýþ ve günü-müze ulaþtýrmayý baþarmýþ insan-lar tarafýndan ortaya konmuþtur. Amel defterinin kapanmasýný iste-meyenler de hayýrlý hizmetler yap-malý, hayýrlý eserler ortaya koyma-lýdýrlar.(4)
Aslýnda fedakâr insanlar, önce kendilerini vakýf insan haline getir-mektedirler. Zira önemli hizmet-ler ancak böyle vakýf insanlarýn hizmet ve gayretleriyle gerçekleþ-mektedir. Vakýf insaný, gani gönüllü yani zengin gönüllü insandýr. Kalbi zengin olana, cüzdan fakirliði zarar vermez. Kalbi fakir olana da cüz-dan zenginliði fayda vermez.
CENNETE NE ÝLE GÝRE-CEKSÝN?
Beþir b. Hasâsi'ye, es-Sedûsi (r.a.) anlatýyor:
Ýslam'a girmek üzere bey'at etmek için Hz. Peygamber'e gel-dim. Bana: “Allah'tan baþka ilah ol-madýðýna, benim O'nun kulu ve Ra-sülü olduðuma þehadet edeceksin, günde beþ vakit namaz kýlacaksýn, Ramazan orucunu tutacaksýn, ma-lýndan zekat vereceksin, hacca gi-dip Allah'ýn evini ziyaret edeceksin ve Allah yolunda cihat edeceksin.” diye þart koþtu. Ben kendisine dedim ki: “Ya Rasülallah! Ben bu söylediklerinizden ikisine güç ye-tiremem. Onlardan birisi zekattýr. Benim on tane devem var; onlarla ailemin geçimini temin ediyor, yüklerini taþýyorum. Diðer yapa-mayacaðým þey de cihattýr. Ýnsan-larýn dediðine göre, kim cihat mey-danýndan kaçarsa, Allah'ýn gazabý-na uðruyormuþ. Ben korkak bir adamým. Bir savaþ patlak verdiðin-de, cihattan kaçýp Allah'ýn gazabýna uðramaktan korkuyorum. Bunla-rýn ikisinden muaf tut; diðer bütün dediklerini yapmak için sana söz vereyim." dedim. Bunun üzerine Rasülullah (s.a.v.) elimi sýkýca tu-tup, þöyle bir salladý ve :
“Sadaka yok, cihad yok; peki cennete ne ile gireceksin?" buyurdu. "O zaman ben de, bütün dedikle-rini yapmak üzere bey'at ettim." (5)
“Ey insan! Âlemden ibret al, Cenab-ý Hakk'ýn bütün kainatta te-celli eden “Rahmân” ve “Rezzâk” sýfatlarýnýn tecellilerini gör ve on-larýn güzelliðine hayran ol. Binler-ce varlýk vasýta edilerek sana ulaþtý-rýlan bunca ikram ve iyiliðe karþý nankörlük yapma; insaf ve gayrete gel; azýcýk fikret, birazcýk þükret. Sahip olduðun nimetlere sevin; sa-na ihsan edildiði gibi, sen de baþ-kalarýna ihsan ve iyilik et!
“Herhangi birinize ölüm gelip de 'Rabbim! Benim ölü-mümü biraz geciktirsen de ben de bol bol sadaka verip iyi kul-lardan olsam!' demesinden ön-ce, size verdiðimiz rýzýklardan, hayýr yollarýnda harcayýn. Al-lah, eceli gelen hiç kimsenin ölümünü tehir etmez. Allah, bütün yaptýklarýnýzdan haber-dardýr." (63 Münafikûn, 10-11)
Biz, tarihte “Vakýf Cenneti” tabirini hak etmiþ bir milletiz. Biz almayý deðil, vermeyi önceleriz. Ýn-fakla imanýmýzý, sadakayla imanda sadakatimizi ispatlarýz.
Her þeyi sadece kendine lâyýk görenler, hiçbir gönülde sevgiye, hiçbir mecliste saygýya lâyýk olamazlar.

1- Buhari, Ýcare 1; Müslim, Zekat 79; Nesai, Zekat 57.
2- Gazali, Þerhu Esmâi'l-Hüsnâ, 58.
3- Buhari, Edeb 27; Müslim, Müsakât 7-12.
4- Müslim, Vasiyet 14; Ebu Davud, Vesaya 14; Tirmizi, Ahkam 36.
5- Hakim, Müstedrek 2/80; Beyhaki, Sünenü'l-Kübra, 9/20.



Halil Atalay

Gönderen: 14.07.2009 - 11:08
Bu Mesaji Bildir   _LaL_ üyenin diger mesajlarini ara _LaL_ üyenin Profiline bak _LaL_ üyeye özel mesaj gönder _LaL_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1155 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
mervenur (39), rabianur ihl (35), muhammed ümmeti (38), delikan63 (39), 2900 (70), Furkan_68_Cetin (32), manitu_76 (48), hamido 33 (53), mudure (50), elektroman (52), murbe (44), KARAHÝSA.. (31), alp.eren.bilge (34), bluesaint (50), merwe (34), reca (42), metkaya (49), MeDiNeLi** (41), algin (34), hüzün_r (38), s.faruk (49), tolgacan (56), sahalo (43), mustafa timur k.. (52), galatasaray (32), tolgaexp (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62404 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.