0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Gelin canlar bir olalım

önceki konu   diğer konu
4 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
_LaL_ su an offline _LaL_  
Gelin canlar bir olalım
838 Mesaj -
"GELÝN CANLAR BÝR OLALIM”
Rabia SULUK / DEÐERLERÝMÝZ


Rasulullah (s.a.v) “Hayýr, aksine siz o gün kalabalýk fakat selin önündeki çerçöp gibi zayýf olacaksýnýz. Allah düþmanlarýnýzýn gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak sizin gönlünüze de vehn atacak” buyurur. Yine bir adam “Vehn nedir? Yâ Rasulallah” diye sorunca “Vehn, dünyayý (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir” der. (Ebû Davud, Melahim)

Efendimiz bizleri yüzlerce yýl öncesinden birlik ve beraberlik için uyarýyor. Ve çarpýcý bir tasvirle ayrýlýðýn neticesini gösteriyor. Büyüklerden biri, “Saman çöpleri suya atýldýðýnda bir süre birlikte yola devam edeceklerini sanýrdým, fakat bizzat suya atýnca gördüm ki, suya býrakmamla ayrýlmalarý bir oldu” diyor. Ne yazýk ki geldiðimiz nokta tam da Efendimiz’in bizi uyardýðý hal. Ýçerde ve dýþarýda, özelde ve genelde birliðe ne kadar çok ihtiyacýmýz olduðu son Gazze olaylarýnda net olarak görüldü. 6 milyon 700 bin Ýsraillinin, 1.5 milyar Müslüman’a kafa tutmasýný baþka neyle açýklayabiliriz? Ülküleri doðrultusunda birleþmiþ o insanlar 1.5 milyar saman çöpünü kolayca alt edebiliyorlar.
Efendimiz Müslümanlar’ý þöyle tanýmlýyor: “Müminin mümine karþý durumu, bir parçasý diðer parçasýný sýmsýký kenetleyip tutan binalar gibidir.” (Riyazü’s Salihin). Ne oldu da bu tanýmlamanýn çok uzaðýna düþtük? Ne oldu da hasýmlar olduk birbirimize? Müslümanlarýn birlik olmasýna engel nedir? Benmerkezci tutumlarý mý, yoksa oyuna gelmeleri mi? Sebep her ne olursa olsun, onunla mücadele etmek zorundayýz. Her türlü grubun üzerinde bir Ýslam kardeþliði çatýsý bulunduðunu unutmamak gerekiyor. O büyük çatýnýn altýnda birlik kuralýnca yaþamayý öðrenmek zorundayýz. Eðer o binada hýr gür çýkarýr, kavga eder, kardeþimizin dairesini yýkmaya, sökmeye, sarsmaya giriþirsek bundan tüm bina zarar görür. Dýþarýdan bakan o binayý tek ailenin, tek dairesi bilmeli. Ayný geminin yolcularý olduðumuzu akýldan çýkarmamalýyýz. Komþu kamarada kalana kýzýp onun kamarasýnda delik açmak, hep beraber batmaktan baþka bir iþe yaramaz.

ELLERÝMÝZÝ VE GÖNÜLLERÝMÝZÝ KENETLEMEYE MECBURUZ

Rabbimiz “Allah ve Rasulüne itaat edin, birbirinizle çekiþmeyin; sonra korkuya kapýlýrsýnýz da kuvvetiniz gider…” (Enfal, 46) buyuruyor. Efendimiz de (s.a.v) topluluðun rahmet, ayrýlýðýn azap olduðuna dikkat çekiyor (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, Ýbn Ebi Âsým, es-Sünne). “Nefesler sayýsýnca Allah’a giden yollar var” denir. Herkesin mizacýna uygun topluluklar içinde bulunmasý mümkün. Ama makro düzlemde hepimiz Müslümanýz. Daðýnýklýkla baþa çýkabilmek için, sevgi ve saygýyla ya da en azýndan tahammülle nasýl birleþebileceðimizi araþtýrmalýyýz. Yoksa hafif bir esintiyle yere kapaklanan yýðýnlar olarak kalýrýz. Ýncecik ipliklerin birlikte halatlar oluþturmasý gibi, müminlerin birleþmesiyle de karþýlarýnda durulamayacak büyük bir güç oluþacaktýr. Bundan korkanlar ha bire tefrika, fitne çýkaracak þekilde kin, düþmanlýk tohumlarýný boþluk býrakmadan serpmekte aramýza. Basiret sahibi müminler bu oyuna gelmemeli. Gelenlere karþý da þefkatle, hoþgörüyle muamele ederek aradaki ayrýk otlarýndan kurtulup, büyük bir deste olmaya gayret sarf etmeli. Aksi takdirde lokmacýklar olarak birilerinin midesine kolayca kayýveririz. Allah’ýn bizden istediði o tek ipe hep birlikte tutunmadýkça öncelikle bu dünyada bize rahat olmayacak. Ellerimizi ve gönüllerimizi kenetlemeye her zamankinden daha çok mecburuz. Müminlerin kuvvet ve baþarýsý bu kardeþlik baðýnýn güçlendirilmesine baðlý. Bu noktada liderler, büyükler ve kanaat önderlerine çok ciddi görevler düþüyor.

ÞEYTAN ARAMIZI BOZMASIN

yrýlýðý tetikleyebilecek her þeyden özenle kaçýnmalýyýz. Sonuç getirmeyecek keskin tartýþmalara girmemeliyiz. Birbirimize empatiyle, mütevazilikle, önyargýsýz yaklaþmalýyýz. Üsluba özen göstererek kýrmadan, kýnamadan, iðnelemeden, sertleþmeden konuþmalýyýz. Rabbimiz bu hususta “Kullarýma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra þeytan aralarýný bozar…”(Ýsra, 53) uyarýsýnda bulunuyor.

S. Mübarek Erol konuya dikkatlerimizi þöyle çekiyor: “Dýþ saldýrýlar, savaþlar, tabii afetler, göçler, açlýk, kýtlýk gibi felaketler karþýsýnda dimdik ayakta kalmayý baþaran ecdadýmýz, ne hazindir ki tefrika sebebiyle birbirlerine düþmüþlerdir… Geriye dönüp baktýðýmýzda ýrk, coðrafya, mezhep, ideoloji, siyasi fikir, dünya görüþü gibi konularýn insanlarýmýzý kýþkýrtýp çatýþmaya dönüþtürecek bir araç, malzeme olarak kullanýldýðýný açýkça görmekteyiz… Birlik ve dirliðimizi bozacak bu tür tuzaklara karþý uyanýk olmak Müslüman ferasetinin gereðidir.”

Öte yandan birlikteliklerin ihlas ve samimiyetle kurulmasý gerekir. Aksi takdirde en ufak bir esintide, menfaat çatýþmasýnda paramparça olup yýkýlýr. Bediüzzaman Said Nursi de böyle bir birliktelikle ne kadar büyük bir kuvvet kazanýlacaðýný þöyle ifade ediyor: “…Manevi kuvvet saðlayan ihlas sýrrýný kazanmakla, dayanýþmaya ve hakikate inanmaya muhtacýz ve mecburuz. Evet, üç elif birleþmezse, üç kýymeti var. Rakamlarýn sýrrý ile birleþse, yüz on bir kýymet alýr…” Müslümanlar, birlik olmayý baþarabildiklerinde onlarýn ne derece etkili bir güç olacaklarýna tarih defalarca þahit oldu. Geçmiþte yapýlabilen bir þey tekrarlanabilir kuþkusuz. Aksi takdirde daðýnýk Müslümanlarýn deðerleriyle hayatiyetlerini sürdürmesi imkansýza yakýn maalesef.

“SADECE BENÝM GÖRÜÞÜM DOÐRUDUR” DEMEYE HAKKIMIZ YOK

Tefrikayý tamir için büyükler þöyle düþünmemizi tavsiye ediyor: “Benim fikir ve görüþüm doðrudur’ veya ‘daha güzeldir’ demeye hakkýnýz var, fakat ‘sadece benim görüþüm doðrudur’ demeye hakkýnýz yoktur.” Aslýnda Ýslam ahlâkýný benimseyen ve tüm insanlara o þekilde muamele edenler hangi camiada olursa olsun birliði zedeleyecek her þeyden uzak kalabilir. Farklýlýklarýn deðil ortak paydalarýn ön plana çýkarýlmasý müminleri birleþtirmede etkili bir unsur. Rabbimiz “...Nice az sayýda bir birlik Allah’ýn izniyle çok sayýdaki birliði yenmiþtir...”(Bakara, 249) buyuruyor. Allahýn müjdesine kulak verip, üstüne kalbimizi koyarak ellerimizi uzatalým dostça ve ihlasla. Ýç ve dýþ düþmanlarýn ince planlarla aramýza serptiði ayrýlýk ve düþmanlýk tohumlarýný, ancak bizler yine etkisiz hale getirebiliriz; kardeþlerimize yürekten sarýlarak!..

Gönderen: 22.10.2009 - 21:27
Bu Mesaji Bildir   _LaL_ üyenin diger mesajlarini ara _LaL_ üyenin Profiline bak _LaL_ üyeye özel mesaj gönder _LaL_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
ReYYaN su an offline ReYYaN  
RE: Gelin canlar bir olalım
288 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý _LaL_

"GELÝN CANLAR BÝR OLALIM”

Rasulullah (s.a.v) “Hayýr, aksine siz o gün kalabalýk fakat selin önündeki çerçöp gibi zayýf olacaksýnýz. Allah düþmanlarýnýzýn gönlünden sizden korkma hissini soyup alacak sizin gönlünüze de vehn atacak” buyurur. Yine bir adam “Vehn nedir? Yâ Rasulallah” diye sorunca “Vehn, dünyayý (fazlaca) sevmek ve ölümü kötü görmektir” der. (Ebû Davud, Melahim)

Efendimiz bizleri yüzlerce yýl öncesinden birlik ve beraberlik için uyarýyor. Ve çarpýcý bir tasvirle ayrýlýðýn neticesini gösteriyor. Büyüklerden biri, “Saman çöpleri suya atýldýðýnda bir süre birlikte yola devam edeceklerini sanýrdým, fakat bizzat suya atýnca gördüm ki, suya býrakmamla ayrýlmalarý bir oldu” diyor. Ne yazýk ki geldiðimiz nokta tam da Efendimiz’in bizi uyardýðý hal.

ELLERÝMÝZÝ VE GÖNÜLLERÝMÝZÝ KENETLEMEYE MECBURUZ

ÞEYTAN ARAMIZI BOZMASIN

“SADECE BENÝM GÖRÜÞÜM DOÐRUDUR” DEMEYE HAKKIMIZ YOK

Rabbimiz “...Nice az sayýda bir birlik Allah’ýn izniyle çok sayýdaki birliði yenmiþtir...”(Bakara, 249) buyuruyor.

Allahýn müjdesine kulak verip, üstüne kalbimizi koyarak ellerimizi uzatalým dostça ve ihlasla.





Birlik olmaya cok ama cok ihtiyacimiz var.. Hemde dünkünden daha cok.. O günkünden daha cok..
Taifte taslanildigi gün kenetlenenlerden daha cok kenetlenmeliyiz agla

Cok tesekkürler kardesim..
Gönderen: 22.10.2009 - 21:41
Bu Mesaji Bildir   ReYYaN üyenin diger mesajlarini ara ReYYaN üyenin Profiline bak ReYYaN üyeye özel mesaj gönder ReYYaN üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Kardesim


GELÝN CANLAR BÝR OLALIM!
ANADOLU’NUN, yamalý bohça gibi bölük pörçük ve herbiri kendi baþýna buyruk Beylikler “kesret”inden kurtarýlarak tek bir sancak altýnda bir “vahdet” kývâmýna erdirilmesi, Osmanlý Sultanlarýmýzýn ilk ve en büyük ideali olmuþtur. Bu, dâvâlarýn dâvâsýdýr; hayat-memat mes’elesidir!.. Anadolu Birliði, Osman Gâzî’den tâ Fâtih Sultânýmýza kadar tam yedi pâdiþâhýn beþer tâkâtinin üstünde çýrpýnýþlarýyla 180 yýlda tam olarak te’sis edilebildi!.. Bu muhteþem “mega strüktür”ün kurulabilmesi için, elbette, bir düzenli arý kolonisi hâlinde liderlerinin çevresinde pervâne olan çiftçisi, esnafý, tüccarý, gâzîsi ve þehîdiyle en az 70 milyon vatan evlâdýnýn da teri, kaný ve göz nuru gerekmiþtir!.. Ve ayrýca, bu hizmetin ortaya koyduðu maddi karakterli “beyin ve bilek gücü”nü, bir “çifte kanat” kýymetiyle, mânâ plânýnda bütünleyen, dengeleyen ve uçuran “yürek gücü”nü temsîlen de, 70 bin âlim, mürþit ve velî’nin duâsý ve himmeti, devlet binâsýnýn kâlbini ve rûhunu teþkil etmiþtir!.. Yesevî’den Hacý Bektaþ’a, Yunus’tan Mevlânâ’ya kadar gönül ordularýnýn þanlý kumandanlarý, “Gelin canlar bir olalým…” veya “Gel, gel… kim olursan ol, yine gel!..” dâvetleriyle önce kâlpleri ve sonra elleri birleþtirip kenetlemiþ, böylece, “Ý’lâ-yý kelimetullah” dâvâsýnýn sancaðý Anadolu ve Rumeli ufuklarýnda “þafaklar gibi” dalgalanmýþtýr!.. Evet… Devlet, böyle ulvî bir dâvânýn hizmetkârý olabilirse, ismi “Devlet-i Âlîye” olur; baþkentine “Der Saâdet” denir ve Ýki Cihan Sultaný’nýn bendesi olmakla, O’nun ayak izini tâcýnda taþýmakla ve o kadem’e yüzünü sürmekle þereflenen hükümdarlara kavuþabilir!.. Evet… “Gül-i gülzâr-ý nübüvvet, O kadem sahibidir!..” NE ZANNEDÝLÝYOR?! Böyle âsumanî yükseklikleri hedefleyen “seren direkleri”ne sâhip olmadan, kuru bir bilim ve kaba bir ekonomik güç ile “devlet” denilen gemi, beþeriyeti alýp saâdet sâhillerine, þefkât körfezlerine, merhamet limanlarýna ulaþtýrabilir mi? Teknoloji ve para, tek baþýna, ancak korsan gemilerinin kurukafalý siyah bayraklarýný uçuþturmaya yetecek rüzgârý saðlayabilir!.. Ýþte bakýn!.. Azalýr gibi olan, yön deðiþtiren fakat bir türlü kesilmeyen þu “inkâr-ý ulûhiyet” fýrtýnasý, korsanlarýn yelkenlerini þiþirmiþ!.. Bir gözü gerçeklere kör ve kapalý ve bir eli hep almaktan çolak ve çelik kancalý korkunç haydutlar, kanlý küpeþtelerinde, mazlûm insanlýðý ürperten nârâlarýný pervâsýzca savurmakta!.. … Uzun söze ne hâcet… Tâlip olduðumuz ve vazgeçemiyeceðimiz “birlik,” elbette akbabalarýn, sýrtlanlarýn… en hafifinden yeme üþüþen ve yem bitince uçuþup daðýlýveren açýkgöz serçelerin birliði deðil!.. Belki, Yunus’umuzun “zehirle piþmiþ aþýna” diz çöküp kaþýk sallayanlarýn birliði!.. ANKARA SAVAÞI VE FETRET DEVRÝ YILDIRIM Bâyezid Sultânýmýz, þehzâdelerini, paþalarýný ve akýncý beylerini sultanca organize ederek, en hýzlý vasýtanýn “at” olduðu bir devirde sanki “tayy-i mekân” sýrrýyla mülkün her köþesine “yýldýrým” gibi yetiþerek, bir yandan Candaroðlu, Germiyan, Saruhan, Menteþe, Aydýn, Hamitoðlu, Karamanoðlu… gibi pek çok beylikle mücâdele ederek “Anadolu Birliði”ni taþ taþ inþâ ederken, diðer yandan da Rumeli fütuhâtýný büyük bir hýzla yürütüyordu… Yeni diyarlara Osmanlý Ýdarî Teþkilatýný, ümraný, adâleti ve huzûru getirerek þehirlerle birlikte gönülleri de fethediyordu… Tersaneler kuruyor, Akdeniz’e açýlýyor; Ceneviz ve Venedik baskýsýný kýrmaya çalýþýyordu… Bunlar yetmezmiþ gibi ara yerde “ur” gibi kalan Bizans’ý kontrol ve muhâsara altýnda tutmasý gerekiyordu. Zira Bizans, cihânýn en dinamik ve netameli bölgesinde 17 uzun asýrdýr hayat sürdürebilmiþ, yaþamak için her yolu bilen, yedi canlý ve elbette üzerine gelen için çok tehlikeli, çetin bir devletti!.. Küçük ama çok zehirli bir “engerek!..” Politik ustalýklarýyla 150 yýl boyunca Osmanlý’ya rahat yüzü göstermemiþtir!.. Evet… Yýldýrým, Anadolu Birliðini büyük ölçüde tamamladý, Rumeli sýnýrlarýný geniþletti… Bizans’ý dört kere kuþattý, Anadolu Hisarýný inþâ ettirdi… Son kuþatmasýnda Bizans tam pes edecekken, Doðu’dan gelen Timur tehlikesi bütün plânlarýný alt üst etti… Aslýnda, Timur ve Yýldýrým “küffara karþý” ittifak çâreleri aramýþlarsa da, kendilerine iltihak etmiþ bazý Beylerin tahrikiyle, ifsat ve dedikodu kazaný köpürtüldü ve iki sultanýn arasý gitgide soðudu, sertleþti!.. Muzýr mâniler… “Ýttihad-ý Ýslâm” idealinin gerçekleþmesi için Yavuz’a kadar yüz yýl daha zaman gerekiyordu; þartlar henüz olgunlaþmamýþtý!.. Erken bir “ya sen, ya ben!..” iddiasý, nefsî olmaya yakýndý; “vahdet”e deðil, ihtilâf ve tefrîkaya sebepti!.. Ah, ne olurdu… Yýldýrým’ýn ve Timur’un birer Akþemseddin’i, birer Kemâlpaþazâdesi olsaydý!.. Ancak, onlar “Vakt eriþti hefte vü eyyâm ile” sýrrýyla vâde tamam olunca, tam da vaktinde geleceklerdi; yani, gönderileceklerdi! GERÝSÝ; 28 Temmuz 1402’de Timur’un 160.000, Yýldýrým’ýn 80.000 kiþilik ordularýnýn birbirini kýrmasý!.. Onbinlerce þehit, yaralý, esir… Peþinden, yanan þehirler, yýkýlan nice hânümân… Azim bir felâket!.. Yýldýrým Hân’ýn esâreti ve 9 Mart 1403’te vefâtý!.. Anadolu Beyliklerinin, yere dökülen cýva gibi, taneciklere ayrýlmasý… Þehzâdelerin taht mücâdelesi… Fetret Devri!.. Sil baþtan; yüz yýllýk emeðin boþa gider gibi olmasý… “Gibi” diyoruz; çünkü emekler büsbütün boþa gitmemiþti… DOÐRULUÞ, DÝRÝLÝÞ... VE YOLA DEVAM!.. ÝSTÝRAHAT için daðýlmýþ bir taburun, bir “toplan!” borusuyla tekrar ve kolayca eski düzenine girivermesi gibi, Çelebi Mehmed’in padiþahlýðý ile Osmanlý’nýn merkezî otoritesi 11 sene gibi kýsa bir zamanda yeniden teessüs etmiþtir!.. Birliðin devamý ve taht kavgalarýnýn önlenmesi için o günün zor þartlarýnda uygun görülmüþ, ama sonradan çok tartýþýlacak olan “kardeþ katli” seçeneðine karar verilmiþtir!.. Neyse ki, Yýldýrým Bâyezid’in baþlattýðý ve Fâtih’in kanunlaþtýrdýðý bu sert çözüm, sonradan terk edildi; saltanatýn “ekber/en büyük oðula” ve daha sonra da “hanedânýn en yaþlý erkek mensûbuna…” verilmesi hükmü getirildi… Fetret, Bizans için elbette bir hayat iksiri oldu; ömrü 1453 yýlýnýn 29 Mayýs sabahýna kadar 50 yýl daha uzadý… Rumeli’de ise fazla bir toprak kaybetmedik. Zira, Haçlý hükümdarlar Niðbolu’nun yýldýrýcý tesiriyle uzun süre ordu toplamaya kalkýþamadýlar!.. Sivil halk zaten hâlinden çok memnundu; hayâl bile edemeyecekleri þefkât, adâlet ve refaha Osmanlý idaresiyle kavuþmuþlardý… Fetret Devrinin kolayca atlatmamýzýn diðer bir sebebi ise, uç beylerimizin sadâkati ve dirâyetidir... II. Murat ve Fâtih ile Anadolu Birliði perçinlendi; Bizans temizlendi… II. Bâyezid ise fetihleri sürdürmekle birlikte, yol, köprü gibi stratejik alt yapýyý tamamladý; ateþli silâh sanayiini geliþtirdi… Yavuz Selim Hân’a her yönüyle “süper” bir devlet teslim etti!.. Saklý Tarih, Bâyezid-i Velî’nin bu baþarýlarýný görmezden gelmeye devam etsin bakalým… Yavuz, önce Çaldýran zaferiyle Þiî-Sünnî meselesini siyasî zeminden kurtardý; bölücülük konusu olmaktan çýkardý; farklýlýklarýn düþmanlýða dönüþmesini büyük çapta önledi… Sonra, Mýsýr’ý fethederek “Ýttihad-ý Ýslâm” dinamosunun “Ýstanbul-Kahire” kutuplarýný birleþtirdi; Hilâfet Sancaðý’ný da kendi arslan pençeleriyle tutup kaldýrarak Cihân Hâkimiyeti tâcýný þerefli baþýna geçirdi!.. OSMANLI, “Mutluluklar Devleti”dir!.. “O bitti; dünyanýn sefâsý gitti, kederi kaldý…” Evet… Beþeriyet “bir kemik, bir deri kaldý!..” Onun sancaðýnýn gölgesinde her dinden, her mezhepten milletler “Osmanlýlýk” rozetini göðüslerinde iftiharla taþýmýþ, bir arada bir obada, karþýlýklý sevgi ve saygý içinde 600 yýl süren bir barýþýn baharýný yudumlamýþtýr!.. … Evet… “Ayrýþma ve bölünme”nin öldürücü vehâmetini ve “birlik ve beraberliðin” hayat bahþeden vazgeçilemez deðerini “sesli ve görüntülü” olarak beyan etmeye gayret ettik… Zaman zaman kalemimizin ucu biraz sertleþtiyse de, bu, Saklý Tarih’in vurdumduymazlýðýný dengelemeye yetti mi; hâlâ þüpheliyiz. Genç evlâtlarýmýz için tarihimizdeki bazý tatlýlýklardan ve bilhassa acýlýklardan biraz mayhoþ fakat þifâlý þerbetler süzmeye çalýþtýk… “An-karîbi’z-zaman” bütün beþeriyetle birlikte, “kevser” misâl zaferli, saâdetli ve müjdeli bir istikbâli kana kana yudumlama niyâzý ile… “Ýçtim onu oldu cismim Nûr’a gark Edemezdim kendimi Nûr’dan fark!..” n
Ýbrahim Erdinç Þumnu……..
Gönderen: 22.10.2009 - 21:58
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Dai su an offline Dai  
922 Mesaj -
paylasim icin Allah razi olsun lal kardesim

müslüman müslümanligini bilmedigi
kisi kendini-bendini bilmedigi
sevdiklerinide Yaradandan ötürü sevmedikce
BiRLiK
BERABERLiK cok zor
KENETLENMEK dahada zor

Yüce Mevla cümlemize islam suuru versin insAllah


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son boykotcu tarafından, 22.10.2009 - 21:59 tarihinde.
Gönderen: 22.10.2009 - 21:59
Bu Mesaji Bildir   Dai üyenin diger mesajlarini ara Dai üyenin Profiline bak Dai üyeye özel mesaj gönder Dai üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1303 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.95664 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.