0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » TÜRKiYE'nin SÖMÜRÜLERi

önceki konu   diğer konu
14 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Dai su an offline Dai  
TÜRKiYE'nin SÖMÜRÜLERi
922 Mesaj -
Pasalar emekli olduktan sonra niçin konusmaya baslar?

Peki Pasalar emekli olmadan önce bu fikirlerini bir sekilde ifade etseler ne olur?

1839 a kadar Türk Milletini delikanlica savas meydanlarinda durduramayan, yenemeyen barbar ve geri kalmis Batililar careyi;
icimizdeki cürükleri kendi cikarlari dogrultusunda egitmekte ve kullanmakta buldular.

Kullandiklari insanlara "JÖNTÜRKLER" denildi.
Bunlar; Ingiliz ve Fransizlar tarafindan, Osmanliyi icten yikmak icin madden destekleniyor ve kullaniliyorlardi.

JönTürkler; Türk Imparatorlugunun temel yapisina sinsi sinsi girerek, Osmanli Devletini icerden zehirledi.

Tanzimat, 1. Mesrutiyet, 2. Mesrutiyet, vs..bu satilmislarin ürünü idiler.

1907 yilindan sonra ise; Osmanli imparatorlugunu kullanma ve sömürme isine Almanlar sahip ciktilar.

Enver Pasa, Ingiliz ve Fransizlarin terkini ve Almanlarin kucagina oturmayi 30.000 Alman Altini karsiliginda baslatti.

1907 yilindan 1922 yilina kadar Alman sömürgesi idik.

1922 yilinda Ingiliz ve Fransizlarla yapilan gizli bir anlasma ile T.C. Devleti kuruldu
ve 1943 yilina kadar Ingiliz ve Fransiz sömürgesi olarak yasadik.

1943 yilinda ABD ile yapilan anlasma ile, ABD sömürgesi yapildik.

Genel Kurmayimiz, Dünyanin hicbir yerinde görülmemis olan arsivleri acmama islemini yaparak,
Türk Milletinin bu satilmislik gerceklerini saklamak mi istemektedir.

Evrensel hukuka göre arsivler 25 yildan fazla kapali tutulamaz.
Bizim arsivlerimiz ise halen bizlerden saklanilmaktadir.

Devletlerarasi yapilan anlasmalarin hepsini, bizde olmasa bile, bizimle anlasma yapan ülkelerin arsivlerinde bulmak mümkündür.

iste bu dis arsivlere dayanarak, bize ögretilen TÜRK TARiHiNiN yalan oldugunu -hakli olarak- iddia edenler vardir.

(alinti-mim)
Gönderen: 14.12.2009 - 03:32
Bu Mesaji Bildir   Dai üyenin diger mesajlarini ara Dai üyenin Profiline bak Dai üyeye özel mesaj gönder Dai üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kolye7 su an offline kolye7  
Konu icon    OSMANLI'YI YIKAN HASTALIĞI İNÖNÜ HORTLATTI...
309 Mesaj -
Osmanlýnýn neden ve hangi zamanda hangi nedenlerle haçlýnýn boyunduruðu altýna girmeye baþladýðýnýn fiili sebeplerini öðrenmeden ne Osmanlýnýn neden bittiðini anlamak mümkündür, nede bugün Cumhuriyetin içine düþürülmüþ olduðu çýkmazý, tuzaðý anlamak mümkündür.

Osmanlý haçlý karþýsýnda zayýflamaya ve geri kalmaya baþladýðýnda önceleri küçük gibi görünen fakat sonradan bir kansere dönüþen "KAPÝTÜLASYON" illeti ile aslýnda bitiþin merhale merhale hazýrlýðýna baþlamýþ ve sonrada zirveye ulaþtýrmýþ oldu.

KAPÝTÜLASYONLAR ile ilgili þu linkte bu facianýn aþamalarýný görebilmeniz mümkün.

http://www.turkcebilgi.com/kapit%C3%BClasyonlar/ansiklopedi

Osmanlý yalnýzca Kapitülasyon hatalarý ile baþbaþa býrakýlmadý, kalmadý. Onu parçalamak için fýrsat bekleyen haçlýlar bu çöküþ için öncelikle askeri yapý ve idari iþleri dahi istedikleri hale getirmek için her türlü baský ve onu devreye soktular. Osmanlý ise karþý koyamayacaðý bu güçler karþýsýnda gittikçe artan tavizler vermeye baþladý.

*Bunlardan biri Yeniçeri ocaðýný kapatýlmasý idi ki arkasýnda ingilizler vardýr. Osmanlýnýn zayýflamasý nedeniyle bu ocaðýn disiplinininde zayýflamasý ve ingiliz zorlamasý nedeniyle kapatýlmasý gerçekleþtirilmiþtir.

*II. Mahmut yeniçeri ocaðýný 1826 da bir çok karmaþanýn peþinden kapattý. Bu icraatýn arkasýnda danýþman olarak Osmanlýda ingiliz büyükelçiliði yapan bir zatýn büyük katkýsý ve devleti adýna baskýsý vardýr.

*Tanzimat fermaný 3.Kasým.1839 Abdülmecit döneminde okundu. Arkasýnda haçlý baskýlarý vardýr.

*Birinci meþrutiyet yine haçlý baskýlarýyla II. Abdülhamit döneminde 23.Aralýk.1876 da ilan edildi.

*Ýkinci meþrutiyet yine haçlý baskýlarýyla yine II. Abdülhamit döneminde 24.Temmuz.1908 de ilan edildi.

Þimdi Osmanlýnýn zayýf düþmesi nedeniyle adým adým çöküþe gittiði bu sürecin tarihlerine bir bakalým.
GERÝLEME DEVRÝ (1699-1792)

Cumhuriyetin kuruluþuna kadar olan dönemin yani (1793 - 1922) yýllarý arasýnda geçen HAZÝN BÝTÝÞ'in ise o kadar çok adý varki hangisini yazayým ????

Bir devlet azametini gücünü, yitirmeye görsün ona bir sürü bela müptela olur. Bu belalar haçlý eliylede desteklenir ve devleti kurtaracaðýz diye devletlerini zayýf düþürürler JÖNTÜRK ve ÝTTÝHAT TERAKKÝ meselesinede böyle bakmak lazým.
Osmanlý zaten bitmiþti bu etkenler sedece iþin tuzu biberi oldular. Kimi iyi niyetle kimi baþka niyetle ne farkeder.
Zaten bu yanlýþ faktörleride Osmanlýnýn hýzla çöküþü çare diye türetti.

Bir devlet düþünün ki bir zamanlar Kýbrýsta bir haçlý baskýnýnda yakýlan donanmasý için "SAKALIMIZI KESTÝNÝZ" diyebilirken, öyle bir zaman gelmiþtir ki Kýrýmda Osmanlýnýn topraðýný korumak için devletin beþ parasý kalmadýðý için ingilizlerden ve Galata Bankerlerinden borç para alýp Ruslarla savaþmýþ ve bundada yenilmiþtir.

Ve aldýðý daha sonra alacaðý yeni borçlarla iyice bataðýn içine saplanmýþ ve vergilerini toplayamaz hale gelen Osmanlý yerine haçlý kendi alacaklarýný bu topraklarda kurduðu "DUYUNU UMUMÝYE" gibi onurumuzu ayaklar altýna aldýran bir kuruluþla kendi tahsil edip kalanýda Osmanlýya vermiþtir.

Osmanlýnýn yükselme devrinden bitiþine kadar geçen süreci çok gerçekçi analiz edememek iþte bugün olduðu gibi bu ülkeyi kurtaran ve cumhuriyeti kuranlara akýl almaz, insafsýz ve mesnetsiz suçlamalarý beraberinde getiriyor.

Paþalar emekli olduktan konuþur. Çünkü orduda bir hiyerarþi vardýr. Ona uymayan paþa ancak erken emekli olmasýna sebep olur.

Türkiye Cumhuriyetinin haçlý teslimiyeti Atatürk'ün hemen ölümünden sonra Ýsmet Ýnönü ile baþlar. Ve Atatürk'e en büyük ihaneti yapanda Ýsmet Ýnönüdür. Bazýlarý bunu reddetsede bu gerçeðin ta kendisidir. ABD ile gizli anlaþmalar ve Türkiye'nin baðýmlý hale getirilmesi zaten Ýnönü zamanýnda atýlan imazalar ve gizli anlaþmalarla baþlamýþ ve son yedi yýla kadarda bu baþlangýcýn üzerine pek çok yanlýþ adýmlarla devam etmiþtir.
Son yedi yýlda ise bu iþ tam anlamýyla bir faciaya dönüþmüþtür.

Atatürkten sonraki ikinci en büyük hata ise Rusyanýn Karsý Ardahaný istemesi nedeniyle güçlü bir müttefik arama gereði duyulmasý ve bu yüzden NATO denen ABD kuruluþuna üye olmakla yapýlmýþtýr. Ýþte bu anlaþma ve üyelikle Türkiye paçasýný ABD ye tam anlamýyla kaptýrmýþ olmaktadýr.

ABD bizim natoya üyeliðimizden sonra askeri bir pakt olma nedeniyle öncelikle askeriyeyi içerden kendine baðlama iþlemlerini önemli derecede hýzlandýrmýþ ve gerçekleþtirmiþ, 12 Eylül 1980 son olmak üzere tüm darbelere emir yada onay vererek yapýlmalarýna sebep olmuþtur. Ki Türkiyede kendi isteklerinin dýþýnda bir gidiþat olmasýn.

Uzatmayalým ABD nin bu TSK kuþatmasý Karadayý ve Kývrýkoðlu paþalar zamanýnda "SÜPER NATO" denen TSK içindeki oluþumun tasfiye edilmesi nedeni ile bir son bulmuþtur.

Ýþte ABD'nin burada bir paniði söz konusudur. Þöyle demiþtir ABD ileri gelenleri "BU TSK HÝZADAN/HÜKMÜMÜZDEN ÇIKTI. ACÝLEN BÝR ÞEYLER YAPMAMIZ LAZIM"

Muavenet zýrhlýmýzýn bir tatbikatta göz göre göre kasýtla vurulmasý ABD nin TSK ya bir gözdaðý vermek için yaptýðý bir pislikten baþka hiç bir þey deðildir.
ABD nin bu anlamda yaptýðý pisliklerin haddi hesabý yoktur. Kuzey Iraktaki "ÇUVAL" olayýda, Eþref Bitlis'in uçaðýnýn düþürülerek katlide bu cinsten olaylardan yalnýzca birkaçýdýr.

Son hükümet döneminde ise ABD karþýtlýðýnýn % 80 lere varmasý ABD de baþka bir paniðe sebep olmuþ ve BUSH Türkiye hükümetine "TÜRKÝYEDE BU ABD KARÞITLIÐINI DURDURUN" diye adeta mevcut hükümete emir vermiþtir.
Fakat geliþmelerin ABD isteklerine ters geliþmesi yeni bir ABD planýný ortaya çýkarmýþtýr.

Ýþte bu anlamda içinde ABD oluþumu kalmayan eski derin çukur ne adý verirseniz yapýyý çökertiyorum ayaklarýna Türkiyedeki uyanýþ ve ABD karþýtlýðýný susturmak için "ERGENEKON" denen operasyon 5.Kasým.2007 de ABD de oval ofiste BUSH tarafýndan sayýn Baþbakanýmýza þu emirler verildi.
"ERGENEKON'U BAÞLATIN VE SONUNA KADARDA GÝDÝN. BÝZ ARKANIZDAYIZ KORKMANIZ ÝÇÝN HÝÇ BÝR SEBEPDE YOK"

Bugün acaip, hukukun yerle bir olduðu bir tablonun ortaya çýkmasýna sebep olan bu operasyon bu nedenle SAPLA SAMANIN BÝRBÝRÝNE KARIÞTIÐI bir görünüm vermektedir. Çünkü gerçek maksadý üzüm yemek deðil baðcýyý dövmektir.

Ordu eleþtirilmez deðildir. Yanlýþý olmayan bir kurumda deðildir. Fakat dikkat ediniz ABD nin neden bu kadar TSK karþýtý olduðunu benim verdiðim gerçek bilgiler kanýtlýyor. Çünkü TSK artýk ABD nin kuklasý deðildir ve bu nedenle ABD tarafýndan kurulup hükümete taþýnan ABD hizmetkarý bir parti ile ortaklaþa akýl almaz saldýrýlara uðrayýp zayýf düþürülmeye çalýþýlmaktadýr. Bu TSK saldýrýlarý için özel görevli basýn kuruluþlarý bu nedenle baðýra baðýra ABD ve hükümete bu anlamda büyük hizmetler verip TSK ya aralýksýz saldýrýp duruyorlar.

Bu ordu hepimizin o çökerse bu ülkede çöker. Bundanda TSK yý yýpratma kampanyasýnýn sahibi yani ABD karlý çýkar, birde kenarda bekleyen iç ve dýþ düþman leþ kargalarý.....

TARÝH TEKERRÜRDEN ÝBARETTÝR. HAÇLI OSMANLININ SONUNDA BU TOPRAKLARDA OYNADIÐI ÇÝRKÝN OYUNLARI YÝNE OYNAMAKTADIR. BÝR TEK FARKLA, DAHA SÝNSÝCE VE PROFESYONELCE KÝ BU ÇÝLEKEÞ MÝLLET UYANIP OYUNLARINI KAFALARINA GEÇÝRMESÝN.

Kalýn saðlýcakla....




PC de PC de PC de sevinçli Elinize Saglik Te$ekkürler Güle Güle Güle Güle


Mesaj 2 kez düzenlendi. En son kolye7 tarafından, 23.12.2009 - 20:43 tarihinde.
Gönderen: 14.12.2009 - 14:33
Bu Mesaji Bildir   kolye7 üyenin diger mesajlarini ara kolye7 üyenin Profiline bak kolye7 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Yeniçeri
Eyaletlerdeki topraklý veya timarlý sipâhilerle diðer eyalet kuvvetlerinden tamamen ayrý olarak Osmanlý devlet merkezinde padiþahlarýn þahýslarýna baðlý kapýkulu denilen yaya ve atlý maaþlý askerler vardý. Kapýkullarýnýn en meþhur sýnýfý “Yeniçeri Ocaðý” idi.
Osmanlý Devleti Rumeli tarafýnda geniþlemeye baþlayýnca daimî bir orduya ihtiyaç duyuldu. Savaþta esir alýnan askerî þartlara uygun Hýristiyan çocuklarý Ýslâm terbiyesiyle yetiþtirilerek yeni bir askerî sýnýf meydana getirildi. Bu uygulamayý ilk olarak Orhan Gazi'nin oðlu Þehzade Süleyman Paþa'nýn baþlattýðý rivayet edilmektedir. Bu askerî sýnýf yeniçeri ocaðýnýn kurulmasýna kadar Osmanlý Devletinin tek ve muntazam ordusu olarak kaldý.
Orhan Beyin vefatýndan sonra yerine geçen Sultan Birinci Murad Han Çandarlý Kara Halil’i yeniçeri ve acemi ocaklarýný kurmakla vazifelendirdi. Molla Rüstem Karamânî ile birlikte bu iþi baþarýyla yürüten Çandarlý Kara Halil devlet hazinesi ve devletin malî teþkilatýný da kurup çeþitli düzenlemeler yaptý. Yeniçeri ocaðýna asker yetiþtirecek ilk acemi ocaðý Gelibolu’da kuruldu. Ýslâm hukukunda harpte elde edilen esir ve ganimetlerin beþte birinin beytülmâle ait olmasý hükmüne dayanýlarak Pençik Kanunu çýkarýldý. Bu kanunla savaþlarda elde edilen her beþ esirden biri devlet hesabýna ve asker ihtiyacýna göre acemi oðlaný olarak alýndý. Daha sonra Devþirme Kanunu çýkarýlarak pençik oðlanýndan baþka devþirme ismiyle Rumeli tarafýndaki Osmanlý tebaasý olan Hýristiyanlarýn çocuklarýndan da acemi oðlaný alýnmasý kararlaþtýrýldý. Sonraki yýllarda bu kanun Anadolu’daki Hýristiyan tebaaya da uygulandý. Tespit edilen esaslara göre acemi oðlanlarý yetiþtirildi. Muhtelif hizmetlerde bulunan acemilerin yeniçeri ocaðýna kayýt ve kabullerine çýkma veya kapýya çýkma adý verilirdi. Bunlarýn kapýya çýkmalarý umumiyetle sekiz yýlda bir yapýlýrdý. Bu müddeti dolan acemi oðlanlarýnýn isimleri Ýstanbul aðasý tarafýndan düzenlenen defterlere kaydedilir ve yeniçeri aðasýna sunulurdu. (Bkz. Acemi Ocaðýgöz kırpma
Yeniçeriliðin ilk teþkilinde orduya bin nefer alýndý. Bunlarýn her yüz kiþisinin baþýna Yayabaþý adýyla bir kumandan tayin olundu. Ocak 15. yüzyýl ortalarýna kadar yaya bölükleri veya daha sonra cemaat adý verilen bir sýnýftan ibaretken Fatih Sultan Mehmed zamanýndan itibaren “sekban bölüðü”nün de kurulmasýyla iki sýnýf hâline getirildi. 16. asýr baþlarýnda ise “aða bölükleri” denilen üçüncü bir sýnýf daha teþkil edildi. Bu üç sýnýf toplam 196 ortadan meydana geliyordu. Bunun 101’i cemaatli 61’i bölüklü 34’ü sekban ortasýydý. Cemaat ortalarýndan 60 61 62 ve 63. ortalar Ýstanbul’da otururlar padiþahýn merasim günlerinde maiyet askerini teþkil ederlerdi. Bunlara “solaklar” denirdi. Diðerleri hudut kalelerine taksim edilmiþ olup bu kalelerin muhafazasýyla vazifeliydiler. Bölük ortalarýndan 31’i Ýstanbul’da sancak-ý þerîfin muhafazasýyla vazifeliydiler. Sekban ortalarý ise padiþahýn av maiyetiydi.
Osmanlý padiþahlarýnýn eðitimi geliþtirmek için tertipledikleri muhteþem ve büyük sürek avlarý sekbanlar tarafýndan hazýrlanýrdý. Ýstanbul civarýndaki mîrî çiftliklerin muhafazasý onlara býrakýlmýþtý. Ýstanbul’da bulunan cemaat ve bölük ortalarý ayný zamanda büyük þehrin inzibat ve asayiþiyle vazifeliydiler. Her semt bir ortanýn emrine verilmiþti. Her semtte kolluk denilen bir yeniçeri karakolhânesi vardý.
Her yeniçeri ortasýnýn niþan denen bir bayraðý ve alâmeti vardý. Niþanlar bayrak üzerine iþlenirlerdi. Yeniçeri ocaðýnýn bayraðýna ocaðýn sünnî mezhebe mensup olduðunun iþareti olarak Ýmâm-ý A’zam bayraðý denilirdi. Bu; beyaz ipekten üstüne altýn sýrma ile bir tarafýna “Ýnnâ Fetahnâ leke fethan mübînâ” diðer tarafýna da “Ve yensurekellahü nasran azîzâ” âyet-i kerîmesinin iþlendiði bir sancaktý. Ordugâhta yeniçeri aðasýnýn çadýrý önüne dikilirdi. Merasimlerde yeniçeri aðasýnýn atýnýn önü sýra ***ürülürdü. Bu bayraðý taþýyan yeniçeriye Baþbayrakdar denilirdi. Ocaðýn bir de alay bayraðý vardý ki bu da yarýsý sarý yarýsý kýrmýzý ipek bir bayraktý. Her yeniçeri ortasýnýn üzerlerinde orta niþanlarýnýn iþlenmiþ olduðu uçlarý çatal bayraðý vardý.
Her ortanýn çorbacý denilen bir kumandaný odabaþý denilen bir kumandan muavini Vekilharç unvanlý bir idare memuru ve bayraktarý vardý. Ortanýn en kýdemlisine baþeski aþçýbaþýsýna usta aþçý muavinine baþkarakollukçu denilirdi.
Yeniçeriler baþlarýna börk denilen beyaz keçeden bir külah giyerlerdi. Bunun arkasýnda ise yatýrtma denilen ve omuza kadar inen bir parça yer almaktaydý. Yeniçeriler börklerini eðri subaylarý düz giyerlerdi.
Ayakkabýlarý þehirde ökçesiz yemeni seferde yandan kopcalý bir çeþit çizmeydi. Zabitler (subaylar) sarý neferler kýrmýzý sahtiyandan ayakkabý giyerlerdi. Ocak zabitleri her türlü tören ve ordu alaylarýnda özel üniforma kullanýrlardý.
Her yeniçeri ortasýnýn içinde yemeklerini piþirdikleri büyük kazanlarý vardý. Harpte kazanýn düþman eline geçmesi o orta için büyük felâket sayýlýrdý. Ortalarý ile ilgili bir iþi görüþecekleri zaman kazanýn etrafýnda otururlardý. Ýsyan ânýnda kýþlalardan kaldýrýlan kazanlar büyük törenle ihtilâlin idare edileceði meydana ***ürülürdü. Kazan kaldýrmak; hükümete karþý ayaklanmak isyan etmek demekti.
Kaynak: Delinetciler Paylaþým Forumu http://www.delinetciler.net/forum/turk-tarihi-kahraman-turkler/57146-yeniceriler-ve-yenicerilik-hakkinda.html
Ýstanbul’da eski odalar ve yeni odalar adýyla iki büyük yeniçeri kýþlasý vardý. Eski odalar Þehzade Camiinin karþýsýnda yeni odalar da Aksaray’da Etmeydaný’ndaydý. Her iki kýþla da geniþ bir avlunun etrafýný çeviren önü revaklý odalardan meydana gelmiþti. Avlunun ortasýnda Orta Camii denilen bir mescit vardý. Yeniçeri ayaklanmalarý arefesinde ilk toplantýlar hep bu camilerde yapýlýrdý. Yeniçeri ocaðýnýn kaldýrýlmasýndan sonra bu kýþlalar halk tarafýndan tahrip edildi.
Kaynak: Delinetciler Paylaþým Forumu http://www.delinetciler.net/forum/showthread.php?t=57146
Yeniçeri ocaðý neferlerine ulûfe denilen maaþ verilirdi. Acemi bir yeniçeri neferine ilk devirlerde ocaða kaydý ile beraber iki akçe yevmiye baðlanýrdý. Sonralarý bu beþ-altý akçeye çýkarýlmýþtý. Gösterilen yararlýklar ve hizmetler karþýlýðý da ulûfeleri arttýrýlýrdý. Yapýlan bu artýþlara terakkî denirdi. Bu suretle yevmiyeleri on-on beþ akçe olan yeniçeriler bulunurdu. Harplerde “serdengeçti” yani “fedâi” yazýlanlar sað döndükleri zaman yevmiye beþ-on akçe terakkî alýrlardý. Ulûfeler üç aydan üç aya yýlda dört taksitte ve dîvân-ý hümâyunda düzenlenen törenle daðýtýlýrdý. Taksitlere mevacib denirdi. Neferlerin ulûfesinden baþka her yeniçeri ortasýna ekmek et yað bulgur ve mum verilirdi. Her nefere de senede bir kat elbise veya bedeli verilirdi.
Yeniçeri ocaðýnýn en büyük kumandaný yeniçeri aðasýydý. Yeniçeri aðalarý 16. yüzyýl baþlarýna kadar ocaktan yetiþirlerdi. Fakat bir süre sonra bunlarýn yolsuzluklarý ve itaatsizlikleri görülünce saraydan yetiþmiþ padiþahýn tam güvenini kazanmýþ kimseler yeniçeri aðasý tayin edilmeye baþlandý. On sekizinci asýrdan itibaren yine ocaktan tayin edildiler. Yeniçeri aðalarý Süleymâniye’de devlet malý bir konakta otururlardý. Yeniçeri aðasý aða divanýnýn reisiydi. Dîvân-ý hümâyûn üyesi olmamakla beraber vezir rütbesini haiz olursa dîvân toplantýlarýna katýlýrdý. Padiþahýn cuma namazýna çýkýþýnda maiyetindeki yeniçerilerle beraber selâmlýkta bulunurdu. Sefer sýrasýnda da padiþahýn koruyucusu ve has askeriydiler. Ayný zamanda Ýstanbul’un en büyük zabýta amiriydi. Aðalýk alâmeti iki tuð olup bayraðý beyazdý. Yeniçeri aðasý sefere çýktýðýnda yerine sekbanbaþý bakardý. Yeniçeri aðalarý terfi ettirilecekleri zaman beylerbeyi ve kaptan paþa olurlardý.
Yeniçeri aðasýnýn muavinine kul kethüdâsý kethüdâ bey veya kahyâ bey adlarý verilirdi. Nefer sayýsý 400-500 olan padiþahýn av köpeklerine bakmakla vazifeli bulunan yeniçeri cemaat ortalarýndan 64. ortanýn kumandanýna zaðarcýbaþý denirdi. Sekson denilen ve bazen ayý avýnda da kullanýlan cenk köpeklerine bakan 71. ortanýn kumandanýna seksoncu veya samsuncubaþý adý verilirdi. Tazýlara bakan turna kuþlarý besleyen 68. ortanýn kumandanýna turnacýbaþý 14 49 66 ve 67. ortalarýn kumandanlarýna haseki aðalarý denirdi. Padiþahýn cuma namazý alaylarýnda kýdemlerine göre ikisi saðýnda ikisi solunda padiþahýn atýnýn yanýsýra yürürlerdi. En kýdemlisine baþhaseki denirdi. Beþinci bölük ortasýnýn kumandaný ve bütün yeniçeri ocaðýnýn çavuþuna baþçavuþ bölük ortalarýnda muayyen olmayan bir ortanýn kumandanýna muhzir aða denirdi. Dîvânda yeniçeri aðasýna hitaben yazýlan fermanlar muhzir aðaya verilirdi. Muhzir aðadan bir rütbe aþaðý olup muayyen olmayan bir ortanýn kumandanýna kethüdâ aða denirdi. Kethüdâ bey sefere gittiðinde ona vekâlet ederdi. Yeniçeri ocaðýna baðlý sanatkârlarla imalathânelerin de en büyük amiriydi. 101 cemaat ortasýnýn bütün kumandanlarýnýn en kýdemlisine yayabaþý aða denirdi. Diðerlerine de yayabaþý denirdi. Vazifeleri ocak beytülmâlciliði seferde hazine bekçiliði zahire tedariki kadýlara ve sancak beylerine sefer emirleri ***ürmek yaralý nakletmek kale muhafýzlýðý yapmaktý. Bölük ortalarý kumandanlarýnýn en kýdemlisine bölükbaþý aða; 60 61 62 ve 63. cemaat ortalarý kumandanlarýna da solakbaþý aðalarý denirdi. Cemaat ortalarýndan muayyen olmayan bir ortanýn imamlýk yapmaya ehliyetli olan kumandanýna ocak imamý bu ortaya da imam ortasý denirdi. Beþ vakit namazda aða kapýsýndaki camide yeniçeri aðasýna imamlýk ederdi. Yeniçeri ocaðýnýn künye defterini tutan vazifeliye ocak kâtibi veya yeniçeri efendisi denirdi. Bu aðalarýn hepsine birden katar aðalarý denilirdi. Ýçlerinden biri azledilince veya ölünce alt derecede bulunanlar derece terfî ederek boþluðu doldururdu.
Ocak disiplini saðlam olduðu devirlerde yeniçeriler geceleri kýþlalarýndaki koðuþlarýndan baþka yerde yatmazlardý. Askerlik taliminden baþka bir þeyle uðraþamaz ve emekliye ayrýlýncaya kadar da evlenemezlerdi. Emekliye ayrýlan yeniçeriye oturak denilir ve kendisine ölünceye kadar emekli gündeliði verilirdi. Emekli olduktan sonra evlenenler öldüðü zaman geride býraktýðý dul ve yetimlere fodla denilen maaþ baðlanýrdý.
Suç iþleyen yeniçeri ancak kendi ortasý neferleri huzurunda ve kendi koðuþunda cezalandýrýlýrdý. Ocaktan kovulmaya "keçe külah etmek" denilirdi. Bir yeniçeri ortasýný deðiþtiremezdi. Ocak disiplininin bozulduðu devirlerde bir ortadan öbürüne geçmeye "semer devirmek" denilirdi. Suçlu yeniçeri merasimle ihtar edilir hapsedilir kale hizmetiyle sürgün edilir veya keçe külah edilip ocaktan tard edilirdi. Ýdama mahkûm edilen bir yeniçeri evvelâ ocaktan tard edilir sonra boynu vurulmak suretiyle idam edilirdi.
Bir yeniçeriye idam hükmü ancak aða dîvânýnda verilirdi. Bir odabaþý da emrindeki yeniçerilere ancak otuz dokuz sopaya kadar dayak cezasý verebilirdi. Yeniçerilerin 15. yüzyýl ortalarýna kadar mevcutlarý 10.000 Kanunî Sultan Süleyman’ýn vefatý sýrasýnda da 12.000 dolaylarýndaydý. Bu sayý Sultan Üçüncü Mehmed Han zamanýnda 45.000’e kadar yükseldi. Dördüncü Murad Han zamanýnda ocak mevcudu tekrar düþürüldüyse de 17. yüzyýlýn sonunda 80.000’i bulan ocak mevcudu 19. yüzyýlýn baþýndan itibaren 100.000’i geçmiþtir.
Yeniçeri ocaðý 16. asrýn sonlarýna kadar Osmanlý ordusunun talimli mükemmel bir yaya kuvveti olup savaþlarda vurucu güç durumundaydý. Osmanlý Devletinin asýl askerî gücünü meydana getiren timarlý sipahilerin ehemmiyetini kaybettiði 16. yüzyýl sonlarýnda yeniçeri ocaðýna Devþirme Kanunu’na aykýrý olarak yabancý efrad alýnmasý ve ocak mevcudunun arttýrýlmasý yoluna gidildi. Böylece talimsiz baþýboþ kimselerin ocaða girmesiyle bu askerî teþkilât doðrudan siyasete katýlan devlet adamlarýný tayin veya azlettiren padiþahlarý tahttan indiren veya tahta çýkaran bir kuvvet hâline geldi. Birinci Ahmed Han'dan îtibâren Osmanlý padiþahlarýnýn ilerleme hamleleri veya disiplinli modern ordular kurma teþebbüsleri dahilî ve haricî düþmanlar tarafýndan hep yeniçeri ocaðý kullanýlmak suretiyle baltalandý. Düzeltilmesi için her türlü fedakârlýkta bulunulan ancak yola gelmeyen ocak Sultan Ýkinci Mahmud devrinde 15 Haziran 1826’da kaldýrýldý. Hâdise tarihe “Vak’a-i Hayriyye” olarak geçti.
Gönderen: 14.12.2009 - 16:19
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Dai su an offline Dai  
922 Mesaj -
amerikaya seslenis
Gönderen: 17.12.2009 - 06:07
Bu Mesaji Bildir   Dai üyenin diger mesajlarini ara Dai üyenin Profiline bak Dai üyeye özel mesaj gönder Dai üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kolye7 su an offline kolye7  
Atatürk'ün en büyük başarılarından biride haçlılara karşı yürüttüğü üstün politikalarıdır.
309 Mesaj -
Merhabalar,

Dai kardeþimiz "Amerikaya sesleniþ" adlý bir video ile yetinmiþ. Herhalde kardeþimiz bu videodan Atatürk'ün nasýl bir ABD hayraný olduðu hatta çok daha fazlasýný çýkarýyor olmalý. Atatürk karþýtlýðýný büyük eþsiz bir vazife kabul etmiþ pek çok vatandaþýmýz gibi.

Ýsterdim ki Dai kardeþimiz yalnýz bu videoyu böyle yapayalnýz býrakmasa ve içinde bu konuda sakladýðý düþüncelerinide birazcýk ifade ediverse. Tabi bende kendisini bu konudada zevkle ve memnuniyetle aydýnlatmaya çalýþsam.

Ama olsun. Ben kardeþimizin ne demek istediðini bu kadarýylada sanýrým çok iyi anladým.

Kurtuluþ savaþýnýn nasýl yapýldýðýný gerçek yönleriyle bilmeyenler, hangi büyük stratejiler ve politikalarla bu ülkenin bugünkü sýnýrlarýna ve baðýmsýzlýða sahip olduðunu bilmeyenler iþte böyle yalnýzca ustaca yürütülen bir dýþ politikanýn belgesinden baþka hiç bir anlamý olmayan bir münasebetten ve konuþmalardan çook ama çok baþka anlamlar çýkarýverirler.

Düþünüyorumda, Atatürk, Cumhuriyet kurulduktan sonra hiç ama hiç yurt dýþýna çýkmamýþ. Maazallah bir çýksaymýþ ne malzemeler çýkarmýþ deðerli karþýtlarýna, ne malzemeler.

Hele hele bugün baþýmýzda bulunan ve okyanus ötesine danýþmadan hiç bir þey yapamayanlarýn yedi senedir bu anlamda yaptýklarýnýn binde birini yapsaydý, iþte siz o zaman seyrederdiniz bir devlet adamýna çamur nasýl atýlýr, nasýl din düþmaný ilan edilir, yaptýðý tüm iþler nasýl ters yüz edilir.....

Geçelim bu karþýlaþtýrmayýda asýl konumuza dönelim. Ve kýsaca þu var olan sýnýrlarýn ve baþlangýçta tam baðýmsýz olan Cumhuriyetin hangi bedeller ve üstün politikalarla kurulduðunu bir anlatýverelim.

*Atatürk Samsuna çýktýðýnda bu iþin hesaplarýný Osmanlý daha parçalanmaya yüz tutmuþken yaptðý planlarý bir bir devreye sokmaya baþladý. Bu arada padiþah taraftarý subaylarýn ona kurduðu bir çok tuzaktan kurtuldu.

*Ankarada yeni meclis kurulup Kurtuluþ savaþýnýn yani öncelikle Ýngilizlerin tamamýyla donatýp desteklediði ve ön plana sürdüðü Yunan birlikleriyle savaþa baþladý.

*Atatürkün elinde donatýmlý bir ordu olmadýðý gibi, padiþah ve onu tutan güçlere karþýda büyük bir mücadele verildi.

*Elinde hiç bir þey kalmayan periþan daðýlmýþ orduyu tekrar toplamak ve donatmak için, üstün bir strateji ve politika ile ingilizlerin Kafkaslara gelmesini hiç istemeyen RUSlarý yanýna alýp onlardan çok büyük silah ve maddi yardým temin etti. Yine Rusya üzerinden türki halklardan oldukça büyük maddi yardýmlar geldi. Böylece yunan birliklerini püskürtebilecek bir ordu oluþturuldu ve mümkün olduðunca donatýldý.

*Ýngilizler bu oluþumu ve özellikle yunan birliklerinin mahvedildiðini görünce yunanlýlarý artýk boþuna desteklememeye karar verdiler. Atatürkle diyalog çabalarýna girdiler ki yeni kurulacak devlet üzerinde Ruslar deðil kendileri daha çok söz sahibi olabilsin, daha doðrusu baðlantý kopmasýn.
Ýþte Atatürkün üstün dehasýyla çok iyi kullanýp deðerlendirdiði oluþumlardan biridir bu.

*Ýngilizler iþgal altýnda tuttuklarý müslüman halklarýn isyanýndan korkmalarý ve kendi halkýnýnda artýk savaþ istememeleri nedeniyle yeni oluþumla savaþ yerine ona fýrsat verip baðlantýyý koparmama yolunu tercih etti.
Ayný durum Fransýzlar ve Ýtalyanlar içinde geçerlidir.

*Ýstanbulun bir tek kurþun atýlmadan alýnmasýnýn nedenide iþte Atatürkün bu eþsiz siyaset ve politikalarýnýn eseridir. Yoksa hem ingilizler hemde Ruslar boðazlar için neredeyse birbirlerine girmek konumuna bile geldiler.

*Atatürk'ün özellikle batý ile ilþkilerinde onlarý oyalayýcý ve teskin edici konuþmalarýný onun aleyhine kullanmak isteyen insanlarýmýz öncelikle þu sorunun cevabýný bulmalarý gerekir.

Cumhuriyetin kuruluþundan Atatürk'ün ölümüne kadar geçen onbeþ yýllýk süreçte var olan "TAM BAÐIMSIZLIK" þayet sizin iddialarýnýz doðruysa nasýl saðlanabilmiþtir ?

Kaldý ki Atatürk bir çok konuþmasýnda batýlýlarýn emri altýnda ayaða kalkabilen hiç bir ülkenin var olmadýðýný ve böyle bir durumu asla kabul etmeyeceðinide üstüne basa basa defalarca söylemiþtir.

"BAÐIMSIZLIK BENÝM KARAKTERÝMDÝR" diyen ve bunu hem kendi hemde ülkesi için vazgeçilmez bir düstur yapanda Atatürk'tür.

Dai kardeþim yukardaki sözlerim ýþýðýnda daha uzatmadan son olarak diyorum ki, devletin baþýndayken yurt dýþýna bir defa dahi çýkmayan "TAM BAÐIMSIZ" bir ülkenin kurucusu ve liderinin, ayaðýna kadar gelmiþ bir Amerikalýya kendi halkýnýn ve dünyanýn önünde apaçýk söylediði politik bir kaç sözcüðe deðilde, bugün koþa koþa ABD ye giderek BEYAZ SARAYLAR da OVAL OFÝSLERDE kapalý kapýlar ardýnda kimlerin neler konuþtuðunu ne kararlar ve emirleri imzalayýp geri döndüðünü ve istikballerini Emperyalist haçlý desteðine baðlayanlarý ve nedenlerini öðreniver biraz.

Þu süreçte sana ve senin düþüncende olan kardeþlerimize en çok lazým olanda budur diye düþünüyorum. Bu ayný zamanda Türkiyenin erken uyanýþý içinde gerekli bir ihtiyaçtýr.

Dai kardeþimizin videosuna karþýlýk bende kendisine ithafen bir video linki vermek istiyorum.

Ki bu kardeþimiz ve onun düþüncesini paylaþan kardeþlerimiz, Vahdettin'in asla bir daha toparlanamýyacýðýna inandýðý Anadolu için ingilizlerden istediði ve "BÝZ BU ÞEKÝLDE TOPARLANAMAYIZ. BÝZÝ ONBEÞ YIL SÜREYLE SÝZ ÝDARE EDÝN" diyede ricada bulunduðu o Anadoluyu Atatürk ON YILDA nerelere getirmiþ þöyle bir kýsaca izlesin...

http://www.simgolo.com/video/ataturk-cumhuriyetin-10yilindaki-konusmasi/tr/355918275014/show-video.aspx



PC de Kararsiz sevinçli göz kırpma Te$ekkürler Güle Güle


Mesaj 2 kez düzenlendi. En son kolye7 tarafından, 17.12.2009 - 11:48 tarihinde.
Gönderen: 17.12.2009 - 11:22
Bu Mesaji Bildir   kolye7 üyenin diger mesajlarini ara kolye7 üyenin Profiline bak kolye7 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Dai su an offline Dai  
... kronolojisi
922 Mesaj -
sanirim biseyi iyi anlatamadim
daha önce de dedigim gibi kolye7 kardes
cumhuriyet kurulana kadarki mustafa kemale sözüm yok
buraya kadar hemfikir oldugumuzu düsünüyorum !
ya sonrasi !!!


ATATÜRK ve TÜRKIYE CUMHURIYETI KRONOLOJISI
1881 – 1953

............1881: Selanik'te dogdu.

............1893: Askeri Rüstiye'ye girdi ve Kemal adini aldi.

............1895: Selanik Askeri Rüstiyesi'ni bitirdi Manastir Askeri Idadisi'ne girdi.

............13.03. 1899: Istanbul Harp Okulu Piyade sinifina girdi.

............1902: Harp Akademisi'ne girdi ve burada gazete çikardi.

11.01. 1905: Harp Akademisi'ni Yüzbasi olarak bitirdi. Sam'a 5. Ordu'nun 30. Süvari Alayi'nda staj yapmak için atandi.

11.10. 1906: Sam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdu. Sam'da topçu stajini yapti ve Kolagasi oldu

23.07. 1908: Mesrutiyet'in ilan edilmesi için çalismalari.

31.03. 1909: 31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay Subayi olarak çalisti.

13.11. 1911: Mustafa Kemal Istanbul'a Genelkurmay'a naklen atandi.

27.11. 1911: Mustafa Kemal Binbasiliga yükseldi.

09.01. 1912: Mustafa Kemal Trablusgarp'ta Tobruk saldirisini yönetti.

27.10. 1913: Mustafa Kemal Sofya Atesemiliterligi'ne atandi.

01.03. 1914: Mustafa Kemal Yarbayliga yükseltildi.

02.02. 1915: Mustafa Kemal Tekirdagi'nda 19. Tümeni kurdu.

25.02. 1915: Mustafa Kemal'in Maydos'a gidisi.

25.04. 1915: Mustafa Kemal Ariburnu'nda Itilaf Devletleri'ne karsi koydu.

01.06. 1915: Mustafa Kemal'in Albayliga yükselisi.

09.08. 1915: Mustafa Kemal Anafartalar Grup Komutanligi'na atandi.

10.08. 1915: Mustafa Kemal Anafartalar'dan düsmani geri atti.

01.04. 1916: Mustafa Kemal'in Tuggenerallige yükselisi.

06.08. 1916: Mustafa Kemal Bitlis ve Mus'u düsman elinden kurtardi.

20.11. 1917: Mustafa Kemal memleketin ve ordunun durumunu açiklayan raporunu yazdi.

20.10. 1917: Mustafa Kemal Istanbul'a döndü.

26.10. 1918: Mustafa Kemal Halep'in kuzeyinde bugünkü sinirlarimiz üzerinde düsman saldirilarini durdurdu.

30.10. 1918: Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasi.

31.10. 1918: Mustafa Kemal'in Yildirim Ordulari Grup Komutanligi'na atanmasi.

13.11. 1918: Yildirim Ordulari Grup Komutanligi'nin kaldirilmasi ve Mustafa Kemal'in Istanbul'a dönüsü.

30.04. 1919: Mustafa Kemal'in Erzurum'da bulunan 9. Ordu Müfettisligi'ne atanmasi.

15.05. 1919: Izmir'e Yunan'lilarin asker çikarmasi.

16.05. 1919: Mustafa Kemal Bandirma vapuruyla Istanbul'dan ayrildi.

19.05. 1919: Mustafa Kemal Samsun'a çikti.

15.06. 1919: Mustafa Kemal 3. Ordu Müfettisi ünvanini aldi.

21.06. 1919: Mustafa Kemal Ulusal Güçleri Sivas Kongresi'ne çagirdi.

8-9.07.1919: Mustafa Kemal askerlikten çekildi. (Saat: 20:50) (!)

23.07. 1919: Mustafa Kemal'in baskanligi altinda Erzurum Kongresi'nin toplanmasi.

07.08. 1919: Erzurum Kongresi'nin bir Temsil Kurulu seçerek dagilmasi.

04.11. 1919: Mustafa Kemal'in baskanligi altinda Sivas Kongresi'nin toplanmasi ve 11 Eylül'de sona ermesi.

11.11. 1919: Mustafa Kemal Anadolu ve Rumeli Müdafaayi Hukuk Cemiyeti Heyet Temsiliyesi Baskanligi'na saçildi.

22.10. 1919: Amasya Protokolü'nün imzalanmasi.

07.11. 1919: Mustafa Kemal Erzurum'dan milletvekili seçildi.

27.12. 1919: Mustafa Kemal Heyeti Temsiliye'yle birlikte Ankara'ya geldi.

20.03. 1920: Istanbul'un Itilaf Devletleri tarafindan ele geçirilmesi Mustafa Kemal'in protestosu Ankara'da yeni bir Millet Meclisi toplama girisimi.

18.03. 1920: Istanbul'da Meclis-i Mebusan'in son toplantisi.

19.03. 1920: Mustafa Kemal tarafindan Ankara'da üstün yetkiyi tasiyan bir Millet Meclisi toplanmasi hakkinda illere duyuruda bulunulmasi.

23.04. 1920: Mustafa Kemal Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açti.

24.04. 1920: Mustafa Kemal Büyük Millet Meclisi Baskani seçildi.

05.05. 1920: Mustafa Kemal'in baskanliginda ilk Hükümet'in toplantisi.

11.05. 1920: Mustafa Kemal Istanbul Hükümeti tarafindan ölüm cezasina çarptirildi. (!)

24.05. 1920: Mustafa Kemal'in cezasi Padisah tarafindan onaylandi. (!)

10.08. 1920: Osmanli Imparatorlugu delegeleriyle Itilaf Devletleri arasinda Sevr Antlasmasi'nin imzalanmasi. (!)

09.01. 1920: Birinci Inönü Savasi Basladi.

10.01. 1920: Birinci Inönü Zaferi.

20.01. 1921: Ilk Teskilat-i Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun esas maddelerinin kabulü. (!)

30.03. 1921: Ikinci Inönü Savasi Basladi.

01.04. 1921: Ikinci Inönü Zaferi.

10.05. 1921: Mustafa Kemal tarafindan Büyük Millet Meclisi'nde Anadola ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'nun kurulmasi Mustafa Kemal'in Grup Baskanligi'na seçilmesi.

05.08. 1921: Mustafa Kemal'e Baskumandanlik görevinin verilmesi.

22.08. 1921: Mustafa Kemal'in yönetiminde Sakarya Meydan Savasi'nin baslamasi.

13.09. 1921: Sakarya Meydan Savasi'nin kazanilmasi.

19.09. 1921: Mustafa Kemal'e Maresallik rütbesinin verilmesi ve Mustafa Kemal'in Gazi ünvanini almasi. (!!)

26.08. 1922: Gazi Mustafa Kemal'in Kocatepe'den Büyük Taarruz'u yönetmesi.

30.08. 1922: Gazi Mustafa Kemal'in Dumlupinar Baskumandanlik Meydan Savasi'ni kazanmasi.

01.09. 1922: Gazi Mustafa Kemal'in: "Ordular! Ilk hedefiniz Akdeniz'dir Ileri !" emrini vermesi.

09.09. 1922: Türk Ordusu'nun Izmir'e girmesi.

10.09. 1922: Gazi Mustafa Kemal'in Izmir'e gelisi.

11.10. 1922: Mudanya Mütarekesi'nin imzalanmasi. (!!!)

01.11. 1922: Gazi Mustafa Kemal'in önerisi üzerine saltanatin kaldirilmasi. (!!!)

17.11. 1922: Vahdettin'in bir Ingiliz harp gemisiyle Istanbul'dan kaçmasi. (!!!)

29.01. 1923: Gazi Mustafa Kemal'in Latife Hanim'la evlenmesi.

24.07. 1923: Lozan Antlasmasi'nin imzalanmasi.

09.08. 1923: Gazi Mustafa Kemal'in Halk Firkasi'ni kurmasi. (!)

11.08. 1923: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Büyük Millet Meclisi Baskanligi'na seçilmesi.

29.10. 1923: Cumhuriyet'in ilan edilmesi.

29.10. 1923: Gazi Mustafa Kemal'in ilk Cumhurbaskani olmasi.

01.03. 1924: Gazi Mustafa Kemal'in Büyük Millet Meclisi'nde Halifeligi kaldirmasi ve ögretimin birlestirilmesi hakkinda açis nutkunu söylemesi. (!)

03.03. 1924: Hilafetin kaldirilmasi ögrenimin birlestirilmesi Ser'iyeve Evkaf Vekaletiyle (Bakanligiyla) Erkaniharbiyei Umumiye Vekaletinin kaldirilmasi hakkindaki yasalarin Büyük Millet Meclisi'nce kabul edilmesi. (!)

20.04. 1924: Türkiye Cumhuriyeti Teskilati Esasiye (Anayasa) Kanunu'nun kabul edilmesi. (!)

17.02. 1925: Asarin kaldirilmasi.

24.08. 1925: Gazi Mustafa Kemal'in ilk defa Kastamonu'da sapka giymesi. (!)

25.11. 1925: Sapka Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi. (!)

30.11. 1925: Tekkelerin kapatilmasi hakkindaki kanunun kabulü. (!)

26.12. 1925: Uluslararasi takvim ve saatin kabulü.

17.02. 1926: Türk Medeni Kanunu'nun kabulü. (!!!)

01.07. 1927: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhurbaskani sifati ile ilk kez Istanbul'a gitmesi.

(15-20).10.1927: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kurultayi'nda tarihi Büyük Nutku'nu okunmasi. (!)

01.10. 1927: Gazi Mustafa Kemal'in 2. Kez Cumhurbaskanligi'na seçilmesi.

09.08. 1928: Gazi Mustafa Kemal'in Sarayburnu'nda Türk harfleri hakkindaki nutkunu söylemesi. (!)

03 10. 1928: Türk Harfleri Kanunu'nun Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilmesi. (!)

15.04. 1931: Gazi Mustafa Kemal tarafindan Türk Tarih Kurumu'nun kurulmasi.

04.04. 1931: Gazi Mustafa Kemal'in 3.kez Cumhurbaskanligi'na seçilmesi.

12.07. 1932: Gazi Mustafa Kemal tarafindan Türk Dil Kurumu'nun kurulmasi.

29.10. 1933: Gazi Mustafa Kemal'in Cumhuriyet'in 10. Yildönümünde tarihi nutkunu söylemesi.

24.10. 1934: Gazi Mustafa Kemal'e Büyük Millet Meclisi tarafindan ATATÜRK soyadinin verilmesi kanununun kabul edilmesi. (!)

01.03. 1935: Atatürk'ün 4. kez Cumhurbaskanligi'na seçilmesi.

01.05. 1937: Atatürk'ün çiftliklerini Hazine'ye ve tasinamaz mallarini da Ankara Belediyesi'ne bagislamasi.

31.03. 1938: Atatürk'ün hastaligi hakkinda Cumhurbaskanligi Genel Sekreterligi'nin ilk resmi duyurusu.

15.09. 1938: Atatürk'ün vasiyetnamesini yazmasi. (!!!)

16.10. 1938: Atatürk'ün hastalik durumu hakkinda günlük resmi duyurularin yayinina baslanmasi.

10.10. 1938: Atatürk'ün ölümü. (Persembe saat: 09.05)

11.10. 1938: Atatürk'ün ölümü üzerine Istanbul Sehir Meclisi'nin olaganüstü toplanti yapmasi. Saraydaki Cumhurbaskanligi forsunun indirilerek yerine yariya kadar indirilmis Türk Bayragi'nin çekilmesi.

12.10. 1938: Atatürk'ün ölümü dolayisiyla Yüksek Ögretim gençliginin Üniversite Konferans Salonu'nda toplanmasi.

13.10. 1938: Gençligin Taksim Cumhuriyet Aniti önünde toplanarak Atatürk'ün kurdugu Cumhuriyet'i koruyacaklarina ant içmeleri.

14.10. 1938: Büyük Millet Meclisi çok hazin bir toplanti yapti.

15.10. 1938: Hükümet Atatürk'ün Ankara'da ebedi istirahat yerine konulacagi 21 Kasim 1938 tarihini ulusal yas günü olarak duyurdu.

16.10. 1938: Istanbul'lular Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayi Muayede Salonu'ndaki katafalki önünde sabahin ilk saatlerinden gecenin son saatlerine kadar saygi ve üzüntü içinde son görevlerini yaptilar.

19.10. 1938: Büyük bir törenle Atatürk'ün Dolmabahçe'den alinan yüce cenazesi önce Sarayburnu'na oradan Zafer torpidosuyla Yavuz zirhlisina götürüldü. Yavuz zirhlisiyla Izmit'e kadar götürülen tabut oradan Ankara'ya yolcu edildi.

20.10. 1938: Atatürk'ün sevgili nasi Ankara'ya ulasti ve Ankara'da Büyük Millet Meclisi önündeki katafalka konuldu. Ankara'lilar da son görevlerini saygiyla yaptilar.

21.10. 1938: Atatürk'ün cenazesinin Etnografya Müzesi'ndeki Geçici Kabre konulmasi.

25.10. 1938: Atatürk'ün vasiyetnamesinin açilmasi.

26.12. 1938: Atatürk'ün "Ebedi Sef" saniyla anilmasinin kabul edilmesi. (!)

04.10. 1953: Atatürk'ün Geçici Kabri'nin açilmasi.

10.10. 1953: Atatürk'ün cenazesinin Anit-Kabir'e nakledilmesi.
Gönderen: 18.12.2009 - 00:52
Bu Mesaji Bildir   Dai üyenin diger mesajlarini ara Dai üyenin Profiline bak Dai üyeye özel mesaj gönder Dai üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kolye7 su an offline kolye7  
Atatürk Cumhuriyeti kurmakla (Allah'ında onayladığı) en büyük idealini gerçekleştirmiştir.
309 Mesaj -
Dai kardeþim burada tekrar olmasýn diye vermiyorum
Yeni açmýþ olduðun "DEVRiMLER 1 - SAPKA DEVRiMi" baþlýklý yazýnýn altýnda DEVRÝMLER ile ilgili yazýmda düþüncelerimi, iþin gerçek yönünü detaylý olarak görebilirsin.

Atatürk için güzel tarihi bir sýralama vermiþsin. Fakat þöyle bir ifade kullanmýþsýn "CUMHURÝYET KURULANA KADARKÝ......"
Þimdi bende diyorum ki Atatürk'ün asýl ve Allah katýnda deðer ifade eden ve asýl beklenen vazifesi Cumhuriyeti kurmakla baþlamýþtýr.
Atatürk kendi özünde olan ve zamaný gelince yapmayý düþündüðü hiç bir þeyin aksini yapmamýþtýr.

Allah Osmanlýyý mahveden feci þekilde bitiren zihniyetin tekrar hortlamasýný isteseydi, böyle bir facia ile koskoca hükümdarlýðýn yok olmasýna müsaade edermiydi ? Peþindende daha çocukluðundan beri Osmanlýnýn kötü gidiþatýný çok iyi okuyabilen ve büyük idealler geliþtiren böyle bir zata fýrsat verirmiydi ? Yoksa haþa Allah Atatürk'ü tanýmakta derin bir gafletemi düþmüþtü ?

Benim özelim olan bir bilgiyi bu anlamda buraya aktarmak istiyorum. Bu eþim tarafýndan bana nakledilen Atatürk'ün daha genç bir subay olduðu döneme ait hatýrattýr. Eþime babasý, babasýnada babasýndan anlatýla gelmiþtir.
Osmanlýnýn çalkantýlý dönemi gittikçe týrmanmaktadýr. Genç bir subay olan Mustafa Kemal eþimin dedesinin o zaman Atatürkten daha yüksek bir subay olan bir yakýn akrabasýnda (Selanikte) bir gece kalýp misafir olma durumu hasýl olur.
Ýþte burada biri yüksek rütbeli biri çok genç iki subay arasýndaki konuþmalarýn içeriði anlatýlmaz ama bu yüksek rütbeli subay genç Mustafa Kemal için çevresine daha sonra þu sözleri söyler,
"GELECEKTE BU DELÝKANLIYI ÝYÝ TAKÝP EDÝN. ÇOK YÜKSEK YERLERDE BU VATANA HÝZMET EDECEK BÜYÜK BÝR KABÝLÝYET TANIMIÞ OLDUM ÇÜNKÜ"

Bu hatýrat en ufak bir mübalaðasý olmayan gerçek bir olaydýr.

Müslüman halklarýn yaptýðý en büyük hatalardan biri Allah'ý ve dinini kendi nefslerinin kabullerine uydurmaya ve kabullenmeye bilinçsiz bir þekilde mecbur hissetmeleri faciasýdýr.
Onun için bir ayet " (NEFSÝNÝZDE UYDURDUÐUNUZ) DÝNÝNÝZÝ ALLAH'A ÖÐRETMEYEMÝ ÇALIÞIYORSUNUZ" diye apaçýk uyarýyor.

Allah'ýn bir ayetinde "SÝZ EY HALKLARI ÝDARE EDENLER, YOLDAN ÇIKAR VE YANLIÞTA ISRAR EDERSENÝZ ALLAH SÝZLERÝ GÝDERÝR YERÝNÝZE YEPYENÝ ÝDARECÝLER VE YÖNETÝMLER GETÝRÝR" buyurmuyormu ?

Atatürk ve onun kurduðu LAÝK DEMOKRATÝK CUMHURÝYET bu ayetin hükmünde sence ne anlam ifade ediyor ? Yoksa nefsine uymadýðý için ayetlerin bir kýsmýný gördüðünde yüz çevirmeyi daha uygunmu buluyorsun ?
Kuran'ýn bir kýsmýný kabul edip bir kýsmýný red etmek, aslýnda tümünü red etmekle ayný anlamda deðilmidir ?
O nedenle çok dikkat etmek gerekiyor.

Bakara suresi, 85-86 : .......Kitabýn bir kýsmýna inanýp, bir kýsmýný inkar mý ediyorsunuz? Aranýzda böyle yapanýn cezasý ancak dünya hayatýnda rezil olmaktýr. Ahiret gününde de azabýn en þiddetlisine onlar uðratýlýrlar. Allah yaptýklarýnýzdan gafil deðildir.
Ýþte onlar, ahirete karþýlýk dünya hayatýný satýn alan kimselerdir. Bu yüzden ne azaplarý hafifletilecek ne de kendilerine yardým edilecektir.




Mesaj 1 kez düzenlendi. En son kolye7 tarafından, 18.12.2009 - 19:25 tarihinde.
Gönderen: 18.12.2009 - 12:09
Bu Mesaji Bildir   kolye7 üyenin diger mesajlarini ara kolye7 üyenin Profiline bak kolye7 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Dai su an offline Dai  
922 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý kolye7
TARÝH TEKERRÜRDEN ÝBARETTÝR. HAÇLI OSMANLININ SONUNDA BU TOPRAKLARDA OYNADIÐI ÇÝRKÝN OYUNLARI YÝNE OYNAMAKTADIR. BÝR TEK FARKLA, DAHA SÝNSÝCE VE PROFESYONELCE KÝ BU ÇÝLEKEÞ MÝLLET UYANIP OYUNLARINI KAFALARINA GEÇÝRMESÝN.


hani hep sorardin ya kolye7 kardes
"osmanlinin... müslümanlarin üstüne neden hep hacli pisligi yagiyordu?" diye
mademki laik demokratik cumhuriyet tek kurtulus yoluydu
mademki batiya uyduk... mademki teknige ortak olduk...
neden halen yagdiriyor haclilar pisliklerini ?

biliyormusun kolye7 kardes
benim asil korkum kah erkenkondu, kah acilimkalkti'larla
en nadide varliklarimizdan olan Türk Silahli Kuvvetlerimizin lackalastirilmasi, zayiflatilmasidir !
ve bilirsinki, her daim arkasina siginilan ithal cumhuriyet kanunlari ile bu mümkündür !
ama egitim amacli, ama koruma amacli
müslüman kardeslerimize karsi kullaniliyor / kullanilacak...!

bindik bi alamete
gidiyoz kiyamete
Gönderen: 19.12.2009 - 05:51
Bu Mesaji Bildir   Dai üyenin diger mesajlarini ara Dai üyenin Profiline bak Dai üyeye özel mesaj gönder Dai üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kolye7 su an offline kolye7  
DENİZLER DURULMAZ DALGALANMADAN....
309 Mesaj -
Alıntı
hani hep sorardin ya kolye7 kardes
"osmanlinin... müslümanlarin üstüne neden hep hacli pisligi yagiyordu?" diye
mademki laik demokratik cumhuriyet tek kurtulus yoluydu
mademki batiya uyduk... mademki teknige ortak olduk...
neden halen yagdiriyor haclilar pisliklerini ?



Öncelikle Dai kardeþimizin yazýsýndan yukarda bir bölümünü verdiðim sorusunu cevaplamaya çalýþalým.

Aslýnda bu konuyu daha önceleri muhtelif konular içinde anlattým. Fakat yeri gelmiþken bir daha açýklýk getirelim.

Atatürk'ün kurduðu Cumhuriyetten Allah'ýn razý olduðunu ve Atatürk'ün ölümünden sonra ihanet sürecinin baþladýðýný ve bu ihanet sürecinin en büyük liderinin ÝSMET ÝNÖNÜ olduðunu defalarca ifade etmiþimdir.

Daha sonraki hükümetlerde bu ihanet sürecine kuruluþ deðerlerini çeþitli derecelerde yaralayarak yada zedeleyerek devam ettirmiþlerdir. Bunun içinde din eksenli oy sömürüsü uðruna oluþturulan kutuplaþmalar ve Atatürkçü geçinen menfaatçilerin büyük katkýlarýnýda ortaya koymamýz gerekiyor.

Cumhuriyetin Atatürk'ten sonra bugüne kadar geçen ve kademe kademe çarçur edilen gereði gibi deðerlendirilemeyen bu sürecin sonunda yine Cumhuriyeti yok etmek için yola çýkmýþ bir siyasi oluþum yedi senedir bu ülkeyi o çar çur dönemini bile aratacak þekilde hem idari açýdan hem ekonomik açýdan tam anlamýyla bir haçlý baðýmlýsý ülke haline getirmiþtir.

Bu facia tabloyu defalarca verdim.
Hatta en son bazý tepkilerin ortaya çýkmasý nedeniyle yönetimce kavga çýkmasýn diye forumdan kaldýrýlmýþ olan "LAÝK DEMOKRATÝK CUMHURÝYET, AKP VE KIYAMET ALAMETLERÝ" baþlýklý özet olmasýna raðmen uzunca bir yazý olan ve son yedi senenin ülkeyi nereye götürdüðünü anlatan yazýmda bu sorularýn tüm cevaplarý apaçýk mevcuttu.

Ýþte bu çarçur edilerek ve sonu faciaya taþýnmýþ süreç nedeniyle hala bu ülkenin baþýna haçlý pisliði yaðýyor ve daha aðýrlarý yaðacak.
Ýþte bu nedenle bu ülke bir kurtuluþ savaþý vermeye ve aðýr bedeller ödeyerek aðýr sýnavdan geçmeye tekrar mahküm kýlýnmýþ durumda.
Ýþte bu nedenle benim gibi bugünü okuyup geleceði görebilenler ödenecek bedellerden en az kayýpla kurtulabilmemiz için Yaradana sýðýnýp kendi çapýmýzda mütevazý bir mücadele veriyoruz.

Ki belki Allah bu milleti daha az bir bedelle bu süreçten düzlüðe çýkarma lütfunda bulunur diye ümitle gayretlerimize son vermiyoruz.

Batýya uyma meselesine gelince. Maalesef batýdan gerekli olanlarý almak yerine lüzumsuz ifratlarý aldýk. Ve bu anlamda BATIYA UYMADIK. Tam tersine BATININ, HAÇLININ UYDUSU OLDUK.
Ýþte ülkemiz üzerinde safha safha artan gazab dolu imtihanlarýn gerçek nedenide budur.
Atatürk'ün kurduðu baðýmsýz Cumhuriyeti bu hale getirmenin bedelleri mutlaka ama mutlaka ödenecektir.

Atatürkün vasiyetinin bahsini en azýndan çoðunuz bilirsiniz. Atatürk'ün bu vasiyetinin ölümünden elli yýl sonra açýlmasýný istediðini biliyormusunuz ?
Peki bu sürecin sonu 1988 yýlýna tekabül ettiði halde 20 küsur yýldýr neden hiç bir ses çýkmadýðýný biliyormusunuz ?
Çünkü vasiyetinin öldüðünde açýlmasýný istemeyen Atatürk'ün bundaki düþüncesi genç Cumhuriyetin henüz o aþamaya gelmediði ve ancak elli yýlda bu vasiyetin içeriðini anlayacak hale ve geliþmeye ulaþabileceðini ön görmesiydi.

Peki devletin baþýna geçenlerin yani Cumhurbaþkaný, Baþbakan ve Genelkurmayýn kesinlikle bildiði bu vasiyette ne vardýr ki bir türlü kamu oyuna açýklanmaz.
Ben söyleyeyim. O vasiyetin içinde çok büyük idealler vardýr ve özellikle islam dünyasýný çok yakýndan ilgilendiren derin iþler sözkonusudur.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti Atatürk'ün vasiyetinin açýklanabileceði bir sürece deðil elli yýlda, 70 küsur yýlda dahi gelebilmiþ deðildir.

Fakat o vasiyetin ipucu olarak bir kaç þeyi sizlere söyleyebilirim. Rahmetli Özal ve bugün hükümetin baþýnda olan Erdoðan bu vasiyetin içeriðine uygun bir þeyler yapmak istiyorlar fakat bu "mükemmel elbise" geçmiþte Özal'ýn bugün ise özellikle Erdoðan'ýn üzerinde öyle iðreti durdu ve duruyorki bunlar hayal olmaktan ileri asla gidemezdi ve gidemiyor. Özü ve yaptýklarý iþler uygun olmayan liderlere Allah böyle mükemmel bir iþi nasip kýlarmý hiç ????

Ben Özal ve Erdoðan'ýn bu soyunduklarý misyondaki trajediyi onlarýn yüzde biri kadar zalim olmasalarda, islam tarihine kara bir gölge olarak düþen EMEVÝ HÜKÜMDARLARINDAN birinin Efendimizin Ýstanbul için
"Istanbul elbet bir gün fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandýr, onu fetheden asker ne güzel askerdir."
methine mazhar olmak için Ýstanbulu fethetmeye kalkýþýp bozguna uðrayarak geri çekilmesine benzetmekteyim.
Düþünün peygamber evladýnýn ve ashabýn katillerinin bile kendilerince Peygamberin methini alabileceklerini zannettikleri ve bu yolda mücadele ettikleri kan döktükleri bir dünyada yaþamaktayýz. Bu tarihsel gerçeklerin hepsi aslýnda çok derin ibret ve dersler içermektedir.

Dai kardeþim bugün yaþadýðýmýz süreç için þunlarý rahatlýkla söyleyebilirm. Türkiye her þeyin iç içe geçtiði derin bir imtihan sürecinden geçiyor. Bu sürecin ileri safhalarýnda çok aðýr bedeller ödemekte var. Fakat sonuçta Allah Anadoluyu sevmektedir ve ona Ýslamýn ve türklüðün merkezi olma misyonunu yüklemiþtir ve ödediði bedellerden sonra bu topraklarýn insanlarýný çok büyük þahlanýþlar beklemektedir.

Tabi haçlýlarýn emri ile ülke yönetenlerin artýk uyanmýþ olan halk tarafýndan tasfiyesinden sonra ve bilinen siyasi kadrolarca deðilde hiç bir istikbal endiþesi olmayan, kuruluþ deðerlerine sadýk, üstün donanýmlý, vatansever, fedakar insanlar tarafýndan bu þahlanýþ gerçekleþtirilecektir.




Mesaj 2 kez düzenlendi. En son kolye7 tarafından, 19.12.2009 - 13:24 tarihinde.
Gönderen: 19.12.2009 - 13:07
Bu Mesaji Bildir   kolye7 üyenin diger mesajlarini ara kolye7 üyenin Profiline bak kolye7 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Dai su an offline Dai  
922 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý kolye7
atatürk'ün kurduðu Cumhuriyetten Allah'ýn razý olduðunu


savunuyosun ve (hasa) Allahin adina bunu beyan edebiliyosun !!!
ispat edebilecek bir Ayet yada bir Hadis biliyorsan paylas kolye7 kardes
samimiysen eger, kurtar bizleri vebalden...!

Alıntı
Orijýnalý kolye7
Batýya uyma meselesine gelince. Maalesef batýdan gerekli olanlarý almak yerine lüzumsuz ifratlarý aldýk. Ve bu anlamda BATIYA UYMADIK. Tam tersine BATININ, HAÇLININ UYDUSU OLDUK.
Ýþte ülkemiz üzerinde safha safha artan gazab dolu imtihanlarýn gerçek nedenide budur.
Atatürk'ün kurduðu baðýmsýz Cumhuriyeti bu hale getirmenin bedelleri mutlaka ama mutlaka ödenecektir.

Atatürkün vasiyetinin bahsini en azýndan çoðunuz bilirsiniz. Atatürk'ün bu vasiyetinin ölümünden elli yýl sonra açýlmasýný istediðini biliyormusunuz ?
Peki bu sürecin sonu 1988 yýlýna tekabül ettiði halde 20 küsur yýldýr neden hiç bir ses çýkmadýðýný biliyormusunuz ?
Çünkü vasiyetinin öldüðünde açýlmasýný istemeyen Atatürk'ün bundaki düþüncesi genç Cumhuriyetin henüz o aþamaya gelmediði ve ancak elli yýlda bu vasiyetin içeriðini anlayacak hale ve geliþmeye ulaþabileceðini ön görmesiydi.

...............

Dai kardeþim bugün yaþadýðýmýz süreç için þunlarý rahatlýkla söyleyebilirm. Türkiye her þeyin iç içe geçtiði derin bir imtihan sürecinden geçiyor. Bu sürecin ileri safhalarýnda çok aðýr bedeller ödemekte var. Fakat sonuçta Allah Anadoluyu sevmektedir ve ona Ýslamýn ve türklüðün merkezi olma misyonunu yüklemiþtir ve ödediði bedellerden sonra bu topraklarýn insanlarýný çok büyük þahlanýþlar beklemektedir.

Tabi haçlýlarýn emri ile ülke yönetenlerin artýk uyanmýþ olan halk tarafýndan tasfiyesinden sonra ve bilinen siyasi kadrolarca deðilde hiç bir istikbal endiþesi olmayan, kuruluþ deðerlerine sadýk, üstün donanýmlý, vatansever, fedakar insanlar tarafýndan bu þahlanýþ gerçekleþtirilecektir.


kim bu üstün donanimli vatanseverlER ?

malum kanunlarimizla bunun olanaksizligini anlamis olmalisin...!!!

tamam.. konu günümüze geldi... ala...

yeni baslik acalim o zaman günümüze ve gelecegimize

selametle
Gönderen: 21.12.2009 - 00:49
Bu Mesaji Bildir   Dai üyenin diger mesajlarini ara Dai üyenin Profiline bak Dai üyeye özel mesaj gönder Dai üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
gizlizor su an offline gizlizor  
RE:
70 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý Dai

amerikaya seslenis



asaleti yetiyor
Gönderen: 21.12.2009 - 02:51
Bu Mesaji Bildir   gizlizor üyenin diger mesajlarini ara gizlizor üyenin Profiline bak gizlizor üyeye özel mesaj gönder gizlizor üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kolye7 su an offline kolye7  
Allah'ı gereği gibi bilmeden, tanımadan iradelerini anlayabilmek mümkün değildir.
309 Mesaj -
Merhabalar,

Dai kardeþimiz bunca detaylý anlatýmlarýmýza raðmen Atatürk'ün vazifeli olduðunu ve bunu Allah'ýn razý olduðu þekilde tamamladýðý konusunda hiç ikna olmamýþ, hatta bu yazýlarýmý hiç inandýrýcý bulamamýþ anlaþýlan.
Zaten kardeþimizin düþüncesinide artýk çok iyi bildiðim içinde yadýrgamadým tabi.

Burada þimdi bana düþen fikirlerimi ispatlarýyla tekrar fakat baþka bir açý ile ortaya koymak tabi. Oysa bu ispatlarýn çoðunuda vermiþtim fakat kardeþimize yeterli gelmemiþ öyle görünüyor.

Sondan baþlayarak daha önce vermiþ olduðum örneði yine vereceðim.
Atatürk'ün vazifeli olduðunun ve bunu baþardýðýnýn en büyük delillerinden biri ve en anlamlýsý, ruhunu teslim edeceði anda Allah'ýn meleklerinin Allahýn ondan razý olduðunun en açýk ve ibret dolu ispatý gerçekleþmiþtir. Meleklerin, Atatürkten baþka kimsenin duymadýðý selamýna Atatürk baþýný sað tarafýna çevirerek "VE ALEYKESSELAM" diyerek karþýlýk vermiþ ve o anda ruhunu teslim etmiþtir.

Bu olay devlet zabýtlarýnda "ATATÜRK, SAÐ YANINA DÖNEREK VE ALEYKESSELAM DEDÝKTEN SONRA SON NEFESÝNÝ VERMÝÞTÝR" þeklinde kayýtlýdýr. Ýsteyen kardeþimiz araþtýrýp bunun ispatýný görebilir. Tabidir ki meleklerin selamýný yalnýzca Atatürk duymuþtur.

Genelde her ölende ortaya çýkmayan yada Allah'ýn göstermediði ibret bir haldir bu. Fakat Allah pek çok ölümde ibret olsun diye, iyi ve kötü insanlardan geriye ibret olarak kalsýn diye iþte böyle Atatürk'ün ölüm anýnda olan muazzam olaya benzer haller yaþatabilir. Ben þahsen bu ibretin iyi ve kötü pek çok örneklerine þahit olan ve saðlam delillerle öðrenmiþ olan bir insaným.

Burada bu tip ölümlerden en çetin olanlarýndan bir örnek vereceðim. Buradaki bayan yöneticiler ve bayan üyelerin hepsi benim kardeþim sayýlýrlar. O nedenle vereceðim ibret dolu olaydaki özel durum için beni hoþ göreceklerdir diye düþünüyorum.

Bu örnek benim mahallemden tanýdýðým ve samimi bir insan olduðu için sevdiðim bir insanýn bana anlattýðý ibret bir olaydýr.
Bu arkadaþýmýn yakýn bir akrabasý Anadoluda iþi nedeniyle seyahatte iken aðýr bir kaza geçirir. Hastanede bir hafta komada yattýktan sonra bu arkadaþýmýnda son anlarýna þahit olduðu bir zamanda vefat eder.
Arkadaþýmýn bu akrabasýnýn ölüm aný için anlattýðý þu ibreti ilk duyduðumda tüylerim diken diken olmuþtur.
Bu kiþi ölüm anýndan kýsa bir süre önceden baþlayarak ölene kadar yüzünde çok derin bir ýzdýrap hali ile ve iki büklüm yan yatarak ve her iki elini apýþlarýnýn arasýnda abdest yerini sýkýca tutmuþ vaziyette ruhunu teslim etmiþtir.
Aklýma gelen soruyu arkadaþýma daha sormadan arkadaþým bu akrabasýnýn gizli gizli zina yaptýðýný ve bunu alýþkanlýk haline getirmiþ olduðunu ifade edince, baþka hiç bir þey ne sordum nede söyledim. Arkadaþýmýn anlattýðý ve bu konuyla baðlantýlý olduðunu düþündüðüm bir husus ise bu adamcaðýzýn eþinin her anlamda iyi namuslu bir kadýn oluþuydu.

Dai kardeþime bu iki örneði çok iyi düþünmesini tavsiye ediyorum. Ve Atatürk için ifade ettiðim konuda diðer delillere geçiyorum. Ki bu delili daha öncede belirtmiþtim.
Alemlerin Rabbi þöyle buyuruyor bir ayette "SÝZ EY HALKLARI ÝDARE EDENLER, YOLDAN ÇIKAR VE YANLIÞTA ISRAR EDERSENÝZ ALLAH SÝZLERÝ GÝDERÝR YERÝNÝZE YEPYENÝ ÝDARECÝLER VE YÖNETÝMLER GETÝRÝR"

Þimdi bu ayet ýþýðýnda koskoca cihan hükümdarlýðýnýn daha önceki yazýlarýmdada vermiþ olduðum gibi neden 300 yýllýk bir YÜKSELME DEVRÝ sonrasýnda önce DURAKLAMA DEVRÝ'ne, sonra GERÝLEME DEVRÝ'ne girip, en sonunda ise tam anlamýyla bir facia olan DAÐILMA DÖNEMÝ ile son bulmuþtur sorusunun bu ayet ýþýðýnda cevabýný bulmak þarttýr.
Allah gidiþatýndan razý olsa ya da onda en ufak bir umut ýþýðý görse Osmanlýnýn bu þekilde büyük bir facia ile bitmesine izin verirmiydi ?

Tabi bununlada bitmiyor sorular. Bu facianýn patlak verdiði sýrada ortaya çýkan ve bir milletin yok olmasýný önleyen Atatürk gibi bir lidere hem o ülkeyi kurtarmak hemde yepyeni bir devlet anlayýþý yani Cumhuriyet için neden fýrsat verilmiþ olduðunuda bu anlamda çok iyi düþünmek gerekiyor.

Allah iradesini hiç kimsenin kafasýndaki din ve kabullerine göre belirlemez. Yalnýzca irade kýlar. Ýnsanlar ya bu mesajlarý iyi ve doðru anlar doðruya güzele ulaþýrlar yada anlamaz, yanlýþlar içinde tekrar aðýr bedellere doðru sürüklenirler.

Daha önce baþka bir ortamda Atatürk karþýtý bir vatandaþýmýzý düþünmeye ve gerçeði yakalamaya davet için ona þu alýntý ile verdiðim mesajý iletmiþtim. Sonrada kendisinden hiç ses çýkmadý. Ya anladý utanýp cevap vermedi yada ayný zihniyetle benimle uðraþmanýn boþ olduðu kanaatiyle susuverdi.

Alıntı
..... kardeþim istersen konuyu daha fazla uzatmadan ben sana, senin sözlerin içinden çýkardýðým hükümler ýþýðýnda Allah'ý haþa hangi yanlýþ iradeleri nedeniyle itham ettiðini latif bir dille anlatmaya çalýþayým. Sende yanlýþsam yanlýþsýn de ve nedenlerini anlatýver bana. Anlaþtýkmý ?

1- Allah, Osmanlý gibi çok büyük bir hükümdarlýðýn ve hilafetin facia þekilde parçalanýp yok olmasýna müsaade edip, baþka kurtarýcýlarýn türemesine sebep olmuþtur.

2- Atatürk'ün askeri okula girmesine ve yükselmesine müsaade ve fýrsat vermiþtir.

3- Okulda çok baþarýlý bir öðrenci iken okuldan kaçarak yunan iþgaline karþý gönüllü birliklere katýlmak isterken bir yüzbaþý bunu farkedip yakalayýp okula geri göndermiþ. Oysa böyle olmasa belkide pek çok þehit verilen o mücadelede Mustafa Kemal de belki ölecek ve ondan kurtulmuþ olacaktýk.

4- Savaþtýðý tüm cephelerde hem baþarýlý kýlýnmýþ hemde ölümlerden dönmüþ. Hele hele çanakkalede þarapnel parçasýnýnýn göðsündeki saate çarpýp canýnýn kurtulmasý gibi bir koruma ile ölümü engellenmiþtir.

5- Allah bir sürü paþa varken içlerinde en geliþmiþ kafayý ve cesareti bu adama nasip kýlmýþtýr. Olacak iþmi yani haþa evveli ve ahiri bilen Allah böyle bir hataya neden düþer ?
Yoksa artýk Anadolunun Allah katýnda hiç bir deðeri kalmamýþmýdýr ?

6-Hadi onuda geçtik sen padiþahýda atlat ülke tam paramparça olacakken böyle bir din düþmanýna Samsuna çýkýp kurtuluþ savaþý baþlat. Olacak iþmidir ? Allah haþa lider seçmede aczemi düþmüþtür ?

7- Hadi onuda geçtik. Neden onun darmadaðýn olan ordularý birleþtirip, hatta bunu yaparken hem baþka haçlýlardan yardým alýp hemde bazýlarýný siyasetiyle devre dýþý býrakarak zafer kazanmasýna müsaade edilmiþtir ? Oysa HALÝFE PADÝÞAH Ýstanbulda ingilizlere "BÝZDEN HÝÇ BÝR HALT OLMAZ TÜM ÞARTLARINIZI KABUL EDECEÐÝZ VE BÝZÝDE ONBEÞ SENE SÝZ YÖNETÝN" diye yalvarýp kafaya almaya çalýþýrken.......
Üstelik buna ilave olarak, Padiþah Ankara civarýnda baðýmsýzlýðý olmayan ufak bir toprak parçasýna dahi razý olmuþken.

8-Diyelimki buradada haþa boþ bulundun Allah'ým. Neden Cumhuriyeti kurmasý yolunda tüm engelleri önünden kaldýrdýn ? Neden bütün suikastleri boþa çýkardýn ??.

9- Hadi oradada haþa bir hata yaptýn. Neden tüm devrimleri yapmasýna engel olmadýn ???

10-Hadi buradada haþa bir hata oldu. Bari ancak razý olduðun ve verdiðin vazifeyi baþarýyla yerine getiren kullarýna nasip ettiðin SON NEFESÝNDE MELEKLERÝNÝ SAÐ CENAHTAN GÖNDERÝP SELAM VERDÝREREK VE KARÞILIÐINI ALARAK RUHUNU TESLÝM ALMASAYDIN. Þimdi bu muazzam mesaj varken nasýl kývýrýp kývýrýp Atatürk'e çamur atacaðýz ey Allah'ým ?

11- Ey Allah'ým, verdiðin fýrsatlar yüzünden, seksen yýlda Atatürk ve Cumhuriyet saðlam temellere tam olmasada oturdu. Þimdi din tüccarý siyasetçiler haþa senin hükümlerin nedeniyle TSK ya o kadar saldýrdýðý ve haçlýlarýda saldýrttýðý halde, hatta bu yolda ülkenin deðerleri yaðma Hasanýn böreði gibi haçlýlara hediye edildiði halde bir türlü Cumhuriyeti ve onun kurcusunu yok edemiyoruz. Biz þimdi ne yapacaðýz ey bizim kabullerimize hiç deðer vermeyen Allah'ým ?

ALEMLERÝN RAB'BÝNÝN AFFINA SIÐINARAK BU SATIRLARI YAZDIM. O BENÝM GÖNLÜMDEKÝNÝ EN ÝYÝ BÝLENDÝR....






Mesaj 2 kez düzenlendi. En son kolye7 tarafından, 21.12.2009 - 12:08 tarihinde.
Gönderen: 21.12.2009 - 12:06
Bu Mesaji Bildir   kolye7 üyenin diger mesajlarini ara kolye7 üyenin Profiline bak kolye7 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Dai su an offline Dai  
RE: Allah'ı gereği gibi bilmeden, tanımadan iradelerini anlayabilmek mümkün değildir.
922 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý kolye7
Daha önce baþka bir ortamda Atatürk karþýtý bir vatandaþýmýzý düþünmeye ve gerçeði yakalamaya davet için ona þu alýntý ile verdiðim mesajý iletmiþtim. Sonrada kendisinden hiç ses çýkmadý. Ya anladý utanýp cevap vermedi yada ayný zihniyetle benimle uðraþmanýn boþ olduðu kanaatiyle susuverdi.


selamun aleyküm kolye7 kardes
suskunlugum bazi bedensel rahatsizliklarimdandir.

hangi nickle hangi konuda yazdiysan
yeri geldi sogukkanlilikla müdahele ettim yazilarina (ne haddimeyse?)
yeri geldi taciz ettim ve hakaret vari yazdim bilincli! (daha öncede belirtilmisti)
meyvelerinide gördük sükür...! helallestikde güzelinden.

simdi kolye7 kardes ve ayni düsünceleri idealize etmis kardesler
üc (3) konuyu ayri ayri cevaplamaya calismadan önce su gercegi bi dillendirelim aciktan
atatürk dahil sen, ben, biz, hepimiz (müslüman olsun olmasin) dünyamizda yasayan herkes vazifelidir...!
donanimlar ise Takdir-i ilahidir vesselam.

arastirma bilgilerimizin atatürkün rüyalarindan tutun ölüm anina kadar ayni kaynaklardan! olustugunu
ama sadece isimize gelen yerlerini alintiladigimizi ve sadece bakis acilarimizin degisik oldugunu gözlemledim !
aksi de olabilir! sadece gözlemledigimi belirttim !

herseyin en dogrusunu ve en güzelini sadece Cenab-i Allah.cc bilir diyerek baslayalim insAllah...

1- "Türkiye Cumhuriyetinin haçlý teslimiyeti Atatürk'ün hemen ölümünden sonra Ýsmet Ýnönü ile baþlar. Ve Atatürk'e en büyük ihaneti yapanda Ýsmet Ýnönüdür. Bazýlarý bunu reddetsede bu gerçeðin ta kendisidir."

demissin... dogrudur... ama inönüye bu yetkiyi veren ve vesile olan kanunlari cikaran ve uyarlayan bizler degiliz...!
suc'u isleyen kadar isleten hatta vesile olanlarda sucludur...!

2- "Allah'ýn bir ayetinde "SÝZ EY HALKLARI ÝDARE EDENLER, YOLDAN ÇIKAR VE YANLIÞTA ISRAR EDERSENÝZ ALLAH SÝZLERÝ GÝDERÝR YERÝNÝZE YEPYENÝ ÝDARECÝLER VE YÖNETÝMLER GETÝRÝR" buyurmuyormu ?

Atatürk ve onun kurduðu LAÝK DEMOKRATÝK CUMHURÝYET bu ayetin hükmünde sence ne anlam ifade ediyor ? Yoksa nefsine uymadýðý için ayetlerin bir kýsmýný gördüðünde yüz çevirmeyi daha uygunmu buluyorsun ?
Kuran'ýn bir kýsmýný kabul edip bir kýsmýný red etmek, aslýnda tümünü red etmekle ayný anlamda deðilmidir ?"

demissin... dogru söze ne hacet... aslinda sordugun sorularin cevaplari, yine sorularinin icinde mevcut...!
zaten Rabbimiz bi güzel aciklamis:

".....Kim, Allah'ýn indirdiði ile hükmetmezse, iþte onlar fâsýklarýn ta kendileridir.
.....Allah'ýn indirdiði ile hükmet. Onlarýn arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz için bir þeriat ve yol belirledik. Eðer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardý, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koþun. Hepinizin dönüþü Allah'adýr. O, ihtilafa düþtüðünüz þeyleri size haber verir."

"Aralarýnda Allah'ýn indirdiðiyle hükmet. Onlarýn keyiflerine uyma. Allah'ýn sana indirdiðinin bir kýsmýndan seni saptýrmalarýndan sakýn. Eðer Allah'ýn hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kýsým günahlarý sebebiyle onlarý musibete uðratmak istiyor. Muhakkak ki insanlarýn çoðu yoldan çýkanlardýr."

"Yoksa cahiliyye hükmünü mü arýyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?" (Maide: 47. 48 49 50)

"Allah'ýn sana gösterdiði þekilde insanlar arasýnda hükmedesin diye sana Kitab'ý hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!" (Nisa: 4/105)

"aglaEy yahudiler ve hakimler!) Ýnsanlardan korkmayýn, benden korkun. Âyetlerimi az bir bedel karþýlýðýnda satmayýn.
Kim Allah'ýn indirdiði (hükümler) ile hükmetmezse iþte onlar kafirlerin ta kendileridir." (Maide: 5/44)

"De ki: Ey Kitap ehli! Dininizde haksýz yere haddi aþmayýn.
Daha önceden sapan, birçoklarýný saptýran ve yolun doðrusundan uzaklaþan bir topluma uymayýn." (Maide: 5/77)

"Allah'ýn nimetine nankörlükle karþýlýk veren ve sonunda kavimlerini helâk yurduna sürükleyenleri görmedin mi?" (Ýbrahim: 14/28)

".....dininize saldýrýrlarsa, küfrün önderlerine karþý savaþýn.
.....(Onlara karþý savaþýrsanýz) umulur ki küfre son verirler." (Tevbe: 9/12)

(verdigim Ayetler Elmali Mealleridir)

laiklik yada bir baska yönetim sisteminin kanun kitaplariyle yönetilen ve yönetilmek isteyenlere bundan öte sözüm yoktur.

gelelim son an ve son nefes olayina

3- "Ýçkinin haram olduðu ve pek çok yerde kötülüklerin nedeni olduðu asla tartýþýlamaz..Evet Atatürk içki içerdi. Bunu hayatýnýn çeþitli bölümlerinden kalma rahatsýzlýklarýnýn ve acýlarýnýn dinmesi ve dahasý yüklendiði büyük misyonda çektiði sýkýntýlarýn verdiði psikolojik baskýyý azaltmak için bir teskin edici olarak kullanýrdý."

".....Atatürk'ün vazifeli olduðunun ve bunu baþardýðýnýn en büyük delillerinden biri ve en anlamlýsý,
ruhunu teslim edeceði anda Allah'ýn meleklerinin Allahýn ondan razý olduðunun en açýk ve ibret dolu ispatý gerçekleþmiþtir.
Meleklerin, Atatürkten baþka kimsenin duymadýðý selamýna Atatürk baþýný sað tarafýna çevirerek "VE ALEYKESSELAM" diyerek karþýlýk vermiþ ve o anda ruhunu teslim etmiþtir.

Bu olay devlet zabýtlarýnda "ATATÜRK, SAÐ YANINA DÖNEREK VE ALEYKESSELAM DEDÝKTEN SONRA SON NEFESÝNÝ VERMÝÞTÝR" þeklinde kayýtlýdýr.
Ýsteyen kardeþimiz araþtýrýp bunun ispatýný görebilir. Tabidir ki meleklerin selamýný yalnýzca Atatürk duymuþtur.

Genelde her ölende ortaya çýkmayan yada Allah'ýn göstermediði ibret bir haldir bu.
Fakat Allah pek çok ölümde ibret olsun diye, iyi ve kötü insanlardan geriye ibret olarak kalsýn diye iþte böyle Atatürk'ün ölüm anýnda olan muazzam olaya benzer haller yaþatabilir."

demissin ve hep diyosun...
buyrun bir de buradan okuyalim:

"10-15 yildir içki içer... Gündüz içmez, aksam sofralarinda küçük rakinin (35 cl.) yarisini içer."

Prof. Dr. Nihat Resat Belger anlatiyor; "1937 senesinde, Yalova kaplicalarinin hekimiydim.....Bir gün beni çagirtti. Bir müddetten beri kasintidan sikayetçi oldugunu söyledi.....Muayenemde, bilhassa bacaklarinda kasintidan mütevellit tirnak izleri müsahade ettim.....
Atatürk kasintinin sebebinin ne oldugunu sordu. 'Efendim, bu kasinti kanaatimce yemekle, daha dogrusu içmekle ilgilidir.' dedim."

Prof Dr. Nihat Resat Belger’den sonra, Atatürk’ü Istanbul’dan gelen Prof. Dr. Neset Ömer’de muayene eder.
iki doktorun müsterek teshisi aynidir... Atatürk, Yalova’da rejime alinir.

Doktorlar; Muayeneden sonra alkol ve sigara almamasi, mutlak dinlenmesi gibi sart, fakat bir anda hepsinin birden yerine getirilmesi güç tavsiyelerini tekrar ederler.
Atatürk hekimlerin ortak kararini dinledikten sonra : “Zannederim haklidirlar” der.
28 Mart 1938 günü Fissenger Ankara’ya gelir. Atatürk’ü muayene eder. basta Prof. Neset Ömer ve diger doktorlardan bilgiler aldiktan sonra Atatürk’e;
“Ben sizi iyi edecegim. Fakat benden evvel siz kendi kendinizi iyi edeceksiniz; Süphesiz ki siz, büyük bir kumandansiniz. Büyük zaferlerin sahibisiniz. Fakat bu isin kumandani benim. Bana yardim edeceksiniz.”
Üslubu ve mantik Atatürk’ün hosuna gitmisti. “Peki, kabul.”
Atatürk’ün olumlu yaklasimi üzerine Prof. Fissenger, Atatürk’ün günlük hayatini, bir tablo halinde çizdi.
"Agzina tek damla alkol almayacak, sezlonga uzanarak istirahat edecekti..."
Profesör Fissenger 4 kez Istanbul’a gelmistir.
Birinci ponksiyon 7 Eylül 1938'de Profesör Fissenger ve Profesör Neset Ömer Irdelp nezaretinde, Operatör Mim Kemal Öke tarafindan yapilir.
Operatör Doktor Mim Kemal Öke, 21 Eylül günü Atatürk’ün karninda biriken suyu tekrar alir.
karin bölgesinde su toplanmaya devam eder ve Viyana’dan Eppinger, Almanya’dan Bergmann adinda iki profesör gelir.
Bunlarin koyduklari teshis ve tedavi ayni idi “siroz”.
son saatleri...
Bu arada kendisine haber verilen Neset Ömer Bey de gelmisti. Abravaya ile Atatürk’e gereken tedavileri yapiyorlar ve bazi önlemler aliyorlardi.
10 Kasim 1938 Persembe saat: 00:05'te sonda ile 140 cc'lik idrar bosaltildi.
Saat 02 00'de yarim balon oksijen verildi. Saat 02 45'te 1.cc'lik Huile de Camphree siringa edildi.
Saat 03 30'da koltuk altindan atesi alindi(Atesi normaldi) Araliklarla oksijen verimi devam etti.
Saat 06 25'te solunum yüzeysellesti ve hirilti azaldi.
Saat 07 45'te 377 cc nabiz 124 olarak kaydedildi.
Saat 8.00 glikozlu serum verildi.
Saat 8.00'i geçerken Atatürk'ün yüzü daha da soldu. Sapsari oldu. Ve birden girtlagindan '' HI HI HI...'' diye sesler çikmaya basladi.
Bu sirada oradaki doktorlardan Kamil Berk gözleri yasli ve eli karyolaya dayali olarak diger elindeki islatilmis pamukla Atatürkün agzina su verme çabasindaydi.
Prof. Dr. Süreyya Hidayet ile Dr. Abravaya Marmarali tabanla ilgili refleksleri kontrol etmektedir.
Saat: 08 05'te 1 cc Huile Camphree ve 500 cc glikozlu serum yapildi.
Saat: 08 25'te toplar damar için 1/8mgr ouabaine siringa edildi.
Saat: 08 30 da 500 cclik glikozlu serum tekrarlandi.
Saat: 09 00... Nabiz 130... soluk alip verme 34...Atatürkün gözleri kapali gögsü sIk sIk inip çikmakta.
Saat: 09 05 gibi birden gözlerini açti...
Neset Ömer Bey bir ara “Dilinizi göreyim efendim.” diye seslendi. Atatürk dilini yariya kadar disari çikardi.
Neset Ömer Bey “Biraz daha uzatiniz efendim.” diye seslenince, Atatürk, Neset Ömer Bey’e bakarak;
“Vealeykümüsselam” diyerek basini sert bir hareketle sag tarafa çevirdikten gözlerini kapatir.
Atatürk son kez komaya girmistir.
Saat dokuzu bes geçe gözlerini son kez açarak, etrafina bakar ve gözlerini kapatir.

"Bu O’nun bize son bakisidir.Agir agir yatagina yaklasiyoruz. Ben hiçkiriklarimi zaptedemiyerek ölüsü üzerine kapaniyorum.
Ve talihsiz elemle O’nun simdi yuvalari içinde yari açik duran ‘asuman’ rengi gözlerini kapatiyorum."
(Asirlar boyunca Istanbul ansiklopedisi- Ordinaryüs Profesör M. Kemal Öke “Edebi Sefimizin Son Günleri” Cumhuriyet 1938)

son sözleri;
Koma içinde manasi anlasilamayan ve devamli olarak tekrarladigi söz “aman dil... aman dil...” dir.
son sorusu “Saat kaç” olmustur.
ve son sözü Prof. Dr. Neset Ömer Irdelp’e dönerek “Vealeykümüsselam” dir.

(inna lillahi ve inna ileyhi raciun)

milletimize maledilmis bazi sözleri:

Medeni olmayan insanlar, medeni olanlarin ayaklari altinda kalmaya mahkumdurlar.

Arkadaslar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler, meczuplar memleketi olamaz.
En dogru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatidir.

Medeniyetin emir ve talep ettigini yapmak insan olmak için yeterlidir.

Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarini tatbik edecegiz.

Bizim devlet idaresinde takip ettigimiz prensipleri, gökten indigi sanilan kitaplarin dogmalariyla asla bir tutmamalidir.
Biz, ilhamlarimizi, gökten ve gaipten degil, dogrudan dogruya hayattan almis bulunuyoruz.

Yüksek Türk! Senin için yüksekligin hududu yoktur. Iste parola budur.

Benim naçiz vücudum nasil olsa bir gün toprak olacaktir. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yasayacaktir.

Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatlari! Yorulsaniz dahi beni takip edeceksiniz...
Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar.
Türk Gençligi gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

Okul sayesinde, okulun verecegi ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanati, Türk iktisadiyati, Türk siir ve edebiyati bütün güzellikleriyle gelisir.

bunlarada itiraz edip yalan denilirse... dainin uydurmalari... olmadi, dis mihraklar denilirse
gayri gerisini siz bilirsiniz... bundan ötesi vebaldir...!
bundan böyle atatürk konusunda siz yolunuza ben yoluma !!!

selametle

Gönderen: 23.12.2009 - 06:21
Bu Mesaji Bildir   Dai üyenin diger mesajlarini ara Dai üyenin Profiline bak Dai üyeye özel mesaj gönder Dai üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
kolye7 su an offline kolye7  
Allah'ı gereği gibi bilmeden, tanımadan iradelerini anlayabilmek mümkün değildir.(2)
309 Mesaj -
Dai kardeþimize önce rahatsýzlýðý nedeniyle geçmiþ olsun diyeyim.

Sonrada veri olarak buraya aktardýðý ve hemen hemen önemli bölümü doðru fakat önemli bölümüde yanlýþlar ve yanlýþ izlenimler olan bilgiler için teþekkür ediyorum. Böylece Dai kardeþimize nerede hata yaptýðýný daha net anlatma fýrsatým olacak diye düþünüyorum.

Yazýlarýmdan bahsederken yalnýzca bu sitede yazmýþ olduðum yazýlardan bahsetmedim. Nerelere yazdýðýmý ve bazýlarýný buraya aktardýðýmý daha önce belirtmiþtim.

Benim hayatýmýn hiç bir evresinde yetiþmiþ olduðum derin din konusundaki ilim ve yaþamsal bilginin (tarih, ekonomi, her anlamda siyaset v.b) ve tecrübenin bir araya gelip onaylamadýðý hiç bir kabul yoktur. Yani körü körüne bir peþe takýlma ve ideal peþine düþme olayý asla olmamýþtýr ve olamazda.

Çok doðru bir söz etmiþsin. Yaþayan herkes vazifelidir ve hiç bir insan boþuna yaratýlmamýþtýr. Zaten burada VAZÝFE kavramýný anlattýðým konularla ilgili ifade ederken konunun dýþýna çýkmamak için BÜYÜK VAZÝFELERDEN, uç noktalarda insanlýðý ve milletleri etkileyen vazifeli insanlardan ve bunlarýn iyi ve kötülerinden bahsediyordum.
Yalnýz bir noktayý kesinlikle vurgulayarak. Neydi o nokta ? ÝYÝ ve KÖTÜ ÝÞLER için vazifeli insanlarýn ezelde belli olduðunu BEZMÝ ELEST'TE bu kiþilerin hangi iyi iþlerle yada hangi ve vahþetlerle burada icraatta bulunacaklarýnýn yazýlý olduðunu belirtmiþtim.
Ve ilave etmiþtim insanlýðýn bu uçlardaki seçilmiþleri dýþýnda yer alan çoðunluðunun her þeyi deðiþebilir. Yani iyi iken kötü olarak bu dünyadaki vazifelerini tamamlayabildikleri gibi tersine sýradan bir kötü iken gösterdikleri gayretler nedeni ile bu dünyadan imtihaný kazanmýþ olarakda çýkabilirler.

Bu anlattýklarýmýn dýþýnda insanoðlunun yaþamýna yaklaþýmlar ancak dinde cehaletin ve yanýlgýnýn göstergesidir. Baþka hiç bir þey deðil.

Burada Atatürk ve ülkemizle baðlantýlý olan tüm verileri ortaya koyarken kesinlikle ne yanlý bir davranýþta bulundum nede yanlýþ ve üzücü olanlarý konunun dýþýna atýp yok saydým. Hepsini yerli yerine koyup tabloyu apaçýk görebilin diye asýl görülmesi gerekenlerle "ÖKÜZ ALTINDA BUZAÐI ARAMAK" yada "PÝRE YÜZÜNDEN YORGAN YAKMAK" yada daha baþka atasözlerimizle izah edilebilecek gaflet kuyularýna düþülmemesi gerekliliðini ortaya koymaya çalýþtým.

Bu baðlamda son yazýmdada Dai kardeþimizin benim yazýlarýma olan bakýþ durumunun ne benim nede anlattýklarýmýn yanlýþ yada eksik olmasý gibi gerçek dýþý bir durumdan deðil ZÝHÝNLERDEKÝ, FÝKÝRLERDEKÝ PRANGALARDAN kaynaklandýðýný ifade ettim. Ki gerçeðin ta kendisidir bu ve ülkemizin en büyük sorunlarýndan biridir bu durum.

Atatürk'ü Ýsmet Ýnönü'yü yetkilendirmesi konusunda suçlamýþsýn. Ki Ýnönü gerçek yüzünü gösterdiðinde Atatürk ona güvenmediðini dahi ifade etmiþtir. Hatta ölmeden tedbirler almaya bile çalýþmýþtýr. Fakat bazý þeyler vardýrki her þeyi istediðiniz gibi deðiþtiremezsiniz. Hele hele mukadderatta varsa o asla deðiþmez, deðiþtirilemez.

Örnekmi istiyorsun ? Hz.ÖMER, adalet kavramý ile tanýdýðýmýz bir sahabe halifedir. MUAVÝYE ise sýrf benim anlattýklarýmla dahi çok kolay tanýmýþ olmanýz gereken Ýslam tarihinin bütün fitne ve kanlý sayfalarýnýn önderi ve babasý olan bir peygamber ve evladý düþmaný zattýr.

Bu zalim, HZ.ÖMER tarafýndan ÞAM'a vali tayin edilmiþtir. Ve varlýklý olmasý nedeni ilede ÞAM da kýsa zamanda adeta bir zengin hükümdar haline gelmiþtir.
Hatta HZ.ÖMER, ÞAM'a yaptýðý bir ziyarette onun debdebe dolu halini görünce þu tarihi sözleri söylemiþtir. "ÝÞTE ARABIN KÝSRA'SI (KRALI, HÜKÜMDARI) "

Fakat bu gerçeði gördüðü halde çok sade mütevazý bir hilafet dönemi yaþayan HZ. ÖMER bu saltanat düþkünü zalimi valilikten azletmemiþtir.
MUAVÝYE daha sonra HZ.OSMAN döneminde tamamen palazlanmýþ ve adeta ÞAM da ayrý bir devletin hükümdarý gibi olmuþtur. HZ. OSMAN yumuþak huyluluðu ve ayný soydan gelmeleri nedeniyle olacak MUAVÝYE konusunda bir tedbire gerek görmemiþtir.
HZ. OSMAN feci bir þekilde þehit edildikten sonra HZ. ALÝ'nin dönemi tam bir kaosa dönmüþtür. Oðlu HZ.HASAN'ýn hilafet dönemi ise ayrý bir acý olaydýr.

Düþünebiliyormusunuz ? Peygamber ve evladýnýn bir numaralý düþmaný HZ. OSMAN'ýn kanýný bahane ederek HZ. ALÝ'ye savaþ dahi açmýþtýr. HZ.HASAN'ý zehirletmek suretiyle þehit etmiþtir. HZ.HASAN ile yaptýðý anlaþmayý yok sayarak yerine oðlunu yani Ýslam tarihinin en kanlý zalimi YEZÝD'i geçirmiþtir.

Gelelim bu konuyu anlatma sebebimize. Bu durumda Atatürk'ü suçladýðýn gibi HZ. ÖMER ve HZ. OSMAN'ýda suçlayabilecekmisin ? Hatta haþa onlara büyük deðer veren ve cennetle (AÞERE-Ý MÜBEÞÞERE) müjdeleyen Efendimizide suçlu bulacakmýsýn ? Üstelik burada Atatürk olayý ile kýyaslanamayacak 300 küsur yýla yayýlan tamamen kan yumaðýna dönüþen hatalarýn baþlangýcý söz konusu.
Çünkü, 1400 yýldýr ve tabi bugün Ýslam coðrafyasýnda var olan tüm kardeþ kavgalarýnýn startýný veren MUAVÝYE dir.

Þimdi bana diyeceksin ki sen HZ.ÖMER ve HZ.OSMAN'ý hatalý yada suçlu buluyormusun ? Hayýr. Þöyle hayýr. Öyle iþler vardýr ki ezelde oluþlarý taksim edilmiþtir. Çünkü bu halifelerin malum sonuçlarý önceden bilmeleri mümkün deðildi ve þayet bilseler MUAVÝYE'yi deðil VALÝ yapýp ona padiþah gibi yaþama fýrsatý vermek, kellesini anýnda alýrlardý.
Hiç kimse, hatta Efendimiz dahi bunun (irade kýlýnmýþ iþlerin) önüne geçemez, geçememiþtir. Allah bir þeyi irade ettiðinde tüm iþler ister olumlu olsun, ister olumsuz, o sonuca hizmet etmeye mahkümdur. Bu bir Ýlahi kanundur.

O nedenle diyorumki hem din hem yaþamsal yönden tarihsel olaylarýn önce gerçeðini bilmek gerekiyor sonrada Ýlahi takdirin buradaki mesajlarýný ve hikmetlerini çok iyi okuyabilmek tabi.

"Allah'ýn indirdiðiyle hükmetmeyenler zalimlerdir." ayeti ile ilgili çok güzel bir açýklamam olmuþtu daha önceki yazýlarýmda. Dai kardeþimiz ya okumamýþ yada orada anlatýlmak istenileni anlayamamýþ olmalý.

Ne indirdi Allah ilkönce ona bir bakalým.

Ben birkaç önde gelen indirileni yazayým.
*Güzel ahlaký
*Adaleti, adil olmayý
*Ýnsan sevgisini
*Merhameti
*Aile sevgisini
*Çocuk sevgisini (kýz erkek ayrýmý yapmadan)
*Kadýný korumayý
*Yoksulu korumayý
*Birlik olmayý
*Allahýn adýný kullanarak menfaat kazanmamayý
*Namus kavramýný
*Vatan sevgisini
*Dürüst olmayý

V.S V.S tüm iyi iþleri.....

Dai kardeþim, þimdi söylermisin bana,
* Atatürk'ün yaptýðý hangi iþlerde bu Allah katýndan indirilenlerin özünü teþkil eden kavramlardan herhangi birine ters düþen icraat var ?
*Atatürk'ün hangi iþinde cahiliye dönemi olan OSMANLININ FACÝA BÝTÝÞÝne etken tüm kabulleri dýþlamamak var ?
*Atatürk'ün hangi iþinde ALLAH ÝLE ALDATMAK var ? Yani dini kendi menfaatleri doðrultusunda kullanýp sömürmek var ?
*Atatürk'ün yaptýðý hangi iþ vardýr ki bu ülkeye hizmet deðilde ihanet olarak yorumlanabilsin ? Allah'ýn ayetinden verdiðin " Aralarýnda fikir birliði yapanlar" Osmanlý'nýn sonunda hilafet elden gidiyor diyerek haçlýdan medet uman teslimiyetçiler ile bugün onlarýn yeni versiyonu olup ABD'yi ilah edinip her dediklerini ÝLAHÝ EMÝR kabul edip harfiyen yerine getirenler olmasýn sakýn ?

Dai kardeþim Allah'ýn ayetlerini bende sahip olduðum özellikler ilim ve bilgime güvenerek kullanýyorum. Fakat bu çok ince ve hassas iþtir. Ýlim ve bilgi yetersizse þayet kullandýðýnýz yerlerde hata yapmanýz ve Allah'ý gücendirmeniz dahi söz konusu olabilir.

Misal olarak veriyorum. Karabiber, tuz, þeker Allah'ýn nimetlerindendir ve mucizelerindendir. Fakat siz bunlarý nerelerde kullanmanýz gerektiðini yada kullanabileceðinizi bilmiyor veya yanlýþ kullanýyorsanýz, týpký senin burada verdiðin ayetlerin bir çoðunun kullanýldýðý yerlerdeki gibi acý tablolar ortaya çýkar.

Örnek vereyim istiyorsan.
Mesela, sütün içine tuz koyar, hele birde karýþtýrýp içersen hem mideni bozarsýn, hemde seni bu halde görenler aklýndan þüphe ederler. Oysa tuzda, sütde hem nimetdir hemde Allah'ýn mucizesidir.

Atatürkle ilgili içki olayýna neden taktýðýný anlamýþ deðilim. Bu içki konusundaki saplantýlarýndan olmalý diye düþünüyorum kardeþim.

Bak Dai kardeþim içki haramdýr diye Kuranda dahi hüküm vardýr. Fakat içki içen ne olursa olsun kötüdür diye bir hüküm yoktur. Böyle sapkýn bir hükmü önlemek için Allahýn ayetleri ve dahi Allahýn Resulünün yaþadýðý olaylar dahi vardýr.

Ne diyor bir ayetde "SARHOÞ ÝKEN NE SÖYLEDÝÐÝNÝZÝ BÝLÝNCEYE KADAR, CÜNUP ÝKEN TEMÝZLENÝNCEYE KADAR NAMAZA YAKLAÞMAYIN"

Yoksa Allah, haþa bu içki üzerinden insanlara çamur atanlar kadar indirdiði dini tanýmýyormu ? Ya da haþa ayet hükmünde bir hatamý var ?
Çünkü ayet o içki içenleri yaptýðý hatadan dolayý asla dýþlamayýp ibadetini dahi ayýkken yapmasýna yani Allah'ýn huzuruna çýkma fýrsatýný verirken, nedir bu Allah'ýn dahi önüne geçmeye çalýþýp hüküm verme gayreti, hezeyaný, faciasý ?

Birde Efendimizden bir örnek verelim. Sahabeden bir zat vardýr. Hatýrýmda kaldýðý kadarýyla adýda NOAYMAN'dýr. Bu zat Allah'ý ve Resul'ünü çok sevdiði halde içki içmekte ve bundan kesinlikle vazgeçememektedir. Hatta bu zata içki içmesi nedeniyle had dahi uygulanmaktadýr.
Allah'ýn Resul'ü bu kiþiyi bu halini çok iyi bildiði halde öyle sevmektedir ki bu zat ne zaman Efendimizin yanýna gelse Efendimiz onu sevgi ile karþýlamaktadýr.
Bir gün bu zat yine Efendimizi ziyarete gelir ve üstelik içkilidir. Þu an adýný vermeyeceðim tanýnmýþ bir sahabe onu görünce hemen Efendimizin yanýna gelir ve "Ýzin ver ya Allah'ýn Resul'ü bu kafirin boynunu hemen vurayým" der.

Ýþte o an hiç kimsenin beklemediði bir davranýþta bulunur Efendimiz. Çok mütevazý olduðu ve sesini hiç bir zaman yükseltmediði çok iyi bilinen Allah'ýn Resul'ü büyük bir celaliyetle ayaða kalkar ve sesinide yükselterek "SENÝ NOAYMAN'A BU ÞEKÝLDE HÝTAP ETMEKTEN MEN EDERÝM. EVET O ÝÇKÝ ÝÇER. FAKAT ALLAH'I VE RESUL'ÜNÜDE (GERÇEK ANLAMDA) SEVER"

Bu olaya yalan demeye kalkýþmamaný peþinen tavsiye ederim. Çünkü bu olay hem verdiðim ayetin hükmüne uygundur. Hemde kaynaklarým çok saðlamdýr.

Kaldý ki ben Atatürk'ün yaþadýðý þartlarý rahatsýzlýðý ve içkiyi hangi nedenlerle aldýðýnýda apaçýk anlattým. Hatta çok güzelde bir misal verdim içki için
Bir düþünürün þu ünlü sözleriydi onlar. "Þayet tüm kötülükler içkinin sarhoþluðu gibi sarhoþ etse yeryüzünde ayakta duran çok az insan görürdünüz"

VAKIA SURESÝ, 90-91 : ÞAYET O KÝÞÝ ÝYÝLERDEN ÝSE, (ALLAH'IN RIZASINI KAZANMIÞ ÝSE) ARTIK ONUN RUHU ALLAH'IN MELEKLERÝNÝN SELAMI ÝLE TESLÝM ALINIR.



Alıntı
Neset Ömer Bey “Biraz daha uzatiniz efendim.” diye seslenince, Atatürk, Neset Ömer Bey’e bakarak;
“Vealeykümüsselam”diyerek basini sert bir hareketle sag tarafa çevirdikten gözlerini kapatir.



Dai kardeþim þayet þu aktardýðým yazýndan alýntý ile Atatürk'ün Neþet beye selam verdiðini ima etmek istiyorsan ben sana ve o olayý anlatana þunlarý sormak isterim. Þayet doktorun o anki konuþmasý ve Atatürk'ün o cihete bakýþýnýn bir tesadüf olmasý dýþýnda bir anlam çýkarýyorsan tabi. Çünkü o olay ne yalnýz bir tesadüf nede ölüm eþiðindeki bir hastanýn þuursuzca yaptýðý bir davranýþtýr. Bu tesadüfde olsa olsa ancak Allah'ýn bu olaydaki imtihanýnýn küçük bir parçasý olabilir baþka hiç bir þey deðil.

*Peki bu anda yani Atatürk'ün baþýný saða çevirdiði anda Neþet bey Atatürk'ün son anýnda odayamý girmiþti de Atatürk bari göçmeden bu adama tersine selam yani selam almadan selam vereyim demiþ oldu ?

*Sen hiç hayatýnda Selamünaleyküm diye karþý taraftan selam gelmeden VE ALEYKESSELAM diye cevap verdinmi ? Ya da böyle bir olaya þahit oldunmu ?
Yoksa Neþet bey gözleri oldukça bozuk olduðu içinmi yada aslýnda bu anda bakýþýn isabeti þuuru ancak son sözleri için geçerli olan Atatürk'ü kendisine bakýyormu zannetmiþ oldu ?

*Þayet bu selam faslýnýn þuursuzca bir hal olduðunu ima etmek istiyorsan, sana þunu soracaðým tanýdýðýn yada senin zihniyetinde tanýdýðýn hiç bir Allahýn kulundan hiç birinin böyle bir olayýn benzerini yaþayan yada duymuþ olan varmýdýr ?
Var dersen, bana sýradan insan olduðunuda kanýtlarsan, sana söz veriyorum, burada yazdýðýn en feci hezeyanlara dahi evet doðrudur diyeceðim.

Bu anlatýmý yapan kiþinin ve senin anlayamadýðýný ben anlatayým. Akýl ve þuur denen olayýn Atatürkte son var olduðu an o selama karþýlýk verdiði andýr. Fitne peþinde koþanlar bu muazzam olayý saptýrmak için son kez gözünü açtý, anlaþýlmayan mýrýldanmalar gibi iþin özünü asla bozmayan ilavelerin peþinde koþarlar.

Kaldý ki internette araþtýrma yaptýðýnýzda þayet asýl bilgiye sahip deðilseniz, Atatürk'ün ölüm aný ile ilgili bilgilere ulaþmaya çalýþtýðýnýzda doðru bilgilerle birlikte çoðu birbirini tutmayan farklý anlatýmlar hatta pekçoðunda hesapta detaylý olarak verildiði ifade edildiði halde bu selam anýnýn dahi olmadýðýný görürsünüz bir misal olarak bir kaç link vereceðim.

http://www.erenlerforum.org/erenler/showthread.php?t=7865

http://www.internethaber.com/galeri/gallery.php?id=2374&no=19

http://www.yaramazadam.com/forum/arsiv-konu-2500.0-ataturkun-son-saatleri.html

http://tavus.blogcu.com/ataturk-un-son-sozu-ve-aleykumselam/4418017

http://www.uludagsozluk.com/k/atat%C3%BCrk-%C3%BCn-son-s%C3%B6z%C3%BCn%C3%BCn-aleyk%C3%BCmselam-olmas%C4%B1/

Atatürkle ilgili bu bilgilere "Atatürk'ün ölüm aný, Atatürk'ün son anlarý, Atatürk'ün vefatý v.b" sorgulamalarla çok deðiþik farklý içeriklerde ulaþabilirsiniz. Yorumu benimde yazýlarým ýþýðýnda yaparsanýz gerçek bir sonuca ulaþýrsýnýz diye düþünüyorum.

Olay bütün muazzamlýðýyla ortadadýr. Saptýrmak isteyenler ne kadar kývýrýrlarsa kývýrsýnlar bu asla ve asla deðiþmez..

SONUÇ, MELEKLERÝN ANCAK ALLAH'IN RIZASINA MAZHAR OLAN ÝNSANLARA NASÝP OLACAK BÝR OLAYIN YANÝ ATATÜRK'E SELAM VERMELERÝ VE KARÞILIÐINIDA ALIP ATATÜRK'ÜN RUHUNU TESLÝM ALMIÞ OLMALARIDIR.

Bu hükmün dýþýndaki tüm hükümler ve aranmalar Allah'a and olsun fitnenin en rezil hallerinden biri olmaktan baþka hiç bir þey deðildir.

O doktor Nihat Reþat Belger ve Neþet Ömer beyinde hem idrak hemde gözlerinde bayaðý bir bozuklukta söz konusu söz konusu diye düþünüyorum. Ya da bu hali anlayabilecek dini bilgiye sahip deðildirler.

Nasýlmý ? Size Kazým Karabekir'in hatýratýndan bir olayla anlatmaya çalýþayým. Ermeni mezaliminin olduðu bir köye girmektedir Kazým Karabekir. Uzaktan köye daha girmeden gülümseyen insanlar gördüðünü söyler yazýsýnda. Daha sonra yaklaþtýðýnda o insanlarýn gülmediðini, kazýða geçirilmiþ halde öldüklerini ve yaþadýklarý ýzdýrap nedeniyle aðýzlarýný dehþetle açýp o halde kaldýklarýndan uzaktan gülüyorlarmýþ gibi göründüklerini söyler.
Hadi diyelimki Kazým Karabekir uzaktan görünce bu vahþeti anlamakta yanýldý, olayýn acý yüzünü yaklaþýnca gördü. Ya bu doktorlara ve bu olayý anlatanlara acaba ne oldu ?

Ne buyuruyor alemlerin Rab'bi "BÝLENLERLE BÝLMEYENLER HÝÇ BÝR OLURMU"

SON SÖZ OLARAKDA DÝYORUM KÝ DAÝ KARDEÞÝM. DOÐRU TEKDÝR. O DA BELLÝDÝR. ONUDA BENÝM ÞU YUKARDA AYETLE VERDÝÐÝM ZÜMRE ÇOK, AMA ÇOK DAHÝ ÝYÝ GÖRÜR VE BÝLÝR.

VE HAKLISIN. ELBETTE BU SÖZLERDEN SONRA ATATÜRK HAKKINDA SEN YOLUNA BENDE YOLUMA.........



PC de Kararsiz Kararsiz Kararsiz göz kırpma sevinçli Elinize Saglik Te$ekkürler Güle Güle Güle Güle


Mesaj 14 kez düzenlendi. En son kolye7 tarafından, 24.12.2009 - 10:14 tarihinde.
Gönderen: 23.12.2009 - 12:43
Bu Mesaji Bildir   kolye7 üyenin diger mesajlarini ara kolye7 üyenin Profiline bak kolye7 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1293 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.16611 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.