0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » K İ T A P / K Ü L T Ü R / S A N A T » KİTAP & DERGİ » YAHUDILESME TEMAYÜLÜNE REDDIYE

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
aybars77 su an offline aybars77  
YAHUDILESME TEMAYÜLÜNE REDDIYE
264 Mesaj -
Kardeþler !
Bu REDDÝYE misak1.com sayfasýndan alýnmýþtýr.
UYUMAYALIM- UYUTULMAYALIM


REDDÝYE

"Hiç þüphesiz sözün en hayýrlýsý Allahýn kitabýdýr. En hayýrlý yol ise Muhammed (s.a.v.)in yoludur. Ýþlerin en kötüsü, sonradan ortaya çýkarýlan bidatlardýr. Her bidat sapýklýktýr."[1]
Ýnsanlarýn ayýplarýný araþtýrmak dinimizde yasaktýr. Fakat mesele din ve ilim olunca durum deðiþir. Özellikle muhaddislerin cerh ve tadil konularýnda hadis rivayet eden kiþilerin tüm hallerini araþtýrdýklarý ve haklarýnda adildir veya deðildir hükmünü verdikleri erbabýnca malumdur.
Muhaddislerin hadisi kabul etmelerinde aradýklarý sýhhat þartlarýndan birisi de hadisi rivayet eden güvenilir bir ravinin kendisi gibi güvenilir ravilere muhalefet etmemesidir. Þayet muhalefet ederse bu güvenilir þahsýn rivayetine þaz denir ve böyle bir rivayet zayýf kabul edilir.[2] Haliyle böyle bir kiþinin, güvenilir olmakla beraber, din adýna vermiþ olduðu haber muteber kabul edilmemektedir.
Hadis kriterlerine göre güvenilir olabilmek, gerçekten herkesin ulaþamayacaðý çok büyük bir deðerdir. Bu kriterlere göre güvenilirlik þartýný elde edebilmiþ kiþinin þaz rivayeti kabul edilmiyorsa, bu kriterlere ulaþýp ulaþmadýðý belli olmayan kiþilerin din adýna ortaya koyduklarý þaz görüþlerine nasýl bakmamýz gerektiði sanýrým daha iyi anlaþýlmýþ olmaktadýr. Esasen günümüzde din adýna ahkam kesen ve bir çok garip görüþler orya atan kiþilere, iþte bu usulü hadis ilkesine göre bakmak, dinimiz adýna çok daha güvenilir olacaktýr.
Þurasý bir gerçek ki biz kullar asla mükemmel olamayýz; haliyle yaptýklarýmýz da mükemmel olamaz. Bu noktada Ýmam Malik (r.h.)in þu tespiti gerçekten çok önemlidir: ,Allah Rasûlü (s.a.v),den baþka herkesin sözü alýnýr da, terk de edilir. Ancak Peygamber (s.a.v) bunun dýþýndadýr.[3]
Ýslamoðlunun Yahudileþme Temayülü kitabýndaki maksadý aþan ifadeleri ve bir takým yanlýþlýklarý reddederken genel anlamda kitabýn konusuna ve yazarýnýn dile getirdiði bir kýsým doðrulara -baþta sahabe ve alimlerimiz olmak üzere geçmiþ Müslümanlara- þöyle dua ederek katýlýyorum:
Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiþ imanlý kardeþlerimizi baðýþla; kalplerimizde, iman edenlere karþý hiçbir kin býrakma! Rabbimiz! Þüphesiz ki sen çok þefkatli, çok merhametlisin![4]
Bu duamdan da anlaþýlacaðý gibi, geçmiþi masum olarak görmüyorum. Ancak geçmiþ alimlerimize Peygamber (s.a.v)in þu sözünü esas alarak bakýyorum:
Hakim (Kaadýgöz kırpma ictihat ederek hükmeder de doðruya isabet ederse onun için iki ecir vardýr. Ýçtihat ederek hükmeder de yanýlýrsa ona da bir ecir vardýr.[5]
Ýçtihatlarýnda yanýlan alimlerimize Peygamberimiz (s.a.v) sevap vaat ederken, bizlerin hakaret etmesinin nebevi ahlak ile ne kadar örtüþtüðünün takdirini sizlere býrakýyorum.
Aþaðýda sýralayacaðýmýz baþlýklarýn yaný sýra yazarýn en belirgin hatalarýndan birisi ve en önemlisi kaynaklarý anlamada ve olduðu gibi yansýtmada sorunlu olmasýdýr.
Bu kýsa makalede yazarýn bütün yanlýþlarý deðil; sadece belirgin olanlarý ele alýnmaya çalýþýlmýþtýr. Bu nedenle ele alýnmayan konularýn tamamýna katýldýðýmýz anlaþýlmamalýdýr. Özellikle de, eleþtirdiðimiz bu kitapta ehli kitap ile ilgili verilen kaynaklarýn incelenmesinden sarfý nazar edilmiþtir.
Yazarýn adý geçen kitabýndaki çeliþkilerini ve tuhaf görüþlerini, dergi sayfalarýnýn müsaade ettiði kadarýyla, ana baþlýklar halinde ele almaya çalýþalým:

Sünnetin Tahrif Edilmesi Ýddiasý

Sayýn Ýslamoðlu diyor ki:

Allah Teâlânýn, Kur'an'da, Hz. Peygamberi örnek göstermesi, bir þeyi bize garanti etmesi anlamý taþýmaktadýr: Örneklik müessesesinin tahrif olunmaktan korunmasý Yok eðer örnek gösterilen kaynak korunmayacaksa, örnek göstermenin pratikte geçerli bir yaný kalmamaktadýr. Tahrif edilmiþ bir kaynaðý örnek almak hem caiz deðil, hem de mümkün deðildir. Allah ise kuluna imkansýz bir þeyi yapmasýný emretmez. O halde tahrif edilmemiþ sünnet nedir? Elbette o ameli sünnettir. Hadise gelince
Ýsrailoðullarý kendi kitaplarý üzerinde yaptýklarý tahrifatýn aynýsýný bu ümmet de hadise yapmýþtýr.[6]
Burada böyle söyleyen yazar biraz sonra þöyle diyor:
,Rasûlullah,ýn kesin emirle ,Benden bir þey yazmayýn. Benden Kur'an dýþýnda bir þey yazan hemen onu imha etsin,buyurmasý, Sahabenin kendi sözlerini yazmak için izin istediklerinde bu isteði defaatle reddedip buna izin vermemesi hep bu ümmetin kitabý tahrif ederek Yahudileþeceði korkusu yüzündendir.,[7]
Þimdi yukarýdaki görüþlerden hangisini doðru kabul edeceksiniz? Bizim de katýldýðýmýz ,örneklik müessesinin tahriften korunmuþ olmasý,na mý? Yoksa:
,Hadise gelince, Ýsrailoðullarý kendi kitaplarý üzerinde yaptýklarý tahrifatýn aynýsýný bu ümmet de hadise yapmýþtýr.,a mý?
Bunun neresi çeliþki demeyin? Çünkü hadisler hakkýnda yazarýmýz ayný konunun iki sayfa sonrasýnda, yani yukarýdaki sözlerinin arka sayfasýnda þöyle demektedir:
,Sünnetin temiz ýrmaðýný bulandýrmak için, onun bir bölümünü oluþturan hadisleri tahrif etmek en uygun yoldu.,[8]
Þimdi de yazarýmýzýn tahrif konusunun sonuç bölümündeki þu ifadelerine bakýn:
,Ýsrailoðullarý,nýn en ünlü tahrif biçimi olan uydurmacýlýðý Kur'an'da gerçekleþtiremeyenler, sünnetin büyük bir bölümünü oluþturan ,hadis,te gerçekleþtirmiþlerdir,[9]


Yukarýda verdiðimiz yerlerdeki ifadelere göre örneklik müessesesi tahriften korunmuþtur; o müessese ,ameli sünnettir,ve onu da bize ulaþtýran hadis kaynaklarýdýr. Hadis kaynaklarý tahrif edilmiþ olduðuna göre Allah, Resulünü bize nasýl örnek göstermiþ oluyor? Acaba sayýn Ýslamoðlu ne demek istiyor veya bu yazdýklarýný hiç böyle yan yana koyup düþünmüþ müdür?
Acaba yazarýmýza göre sünnetin tanýmý nedir? Sonra bu sünnet nerden öðrenilmiþtir? Bu sünneti bizlere kimler ulaþtýrmýþtýr? Ulaþtýranlar tahrif yapmýþlarsa bizler tahrif olanýný ve olmayanýný nereden ve nasýl öðreneceðiz? Böyle bir mantýk sahibi birisi kalkýp da: ,Efendim tabi ki Kur'ân'dan öðreneceðiz,diyemez. Öyle ya hadisi, sünneti bize getiren tahrifçilerin, bize getirdikleri Kur'ân'ýn tahrif olmadýðý ne malum?
Netice olarak yazarýn hadisler hakkýndaki bu görüþleri cevap bekleyen pek çok þüphe ve kuþku meydana getirmektedir.
Hadisleri Kabul ya da Reddederken Hadis Usulünü Deðil, O Hadisin Ele Alýnan Konuya Uyup Uymamasýný Esas Almasý
Mesela aþaðýdaki hadise yaklaþýmýna bakalým:
Kur'an'ýn en büyük müfessiri olan Peygamber Fatihanýn son ayetindeki Gazaba uðrayanlarýn ve sapýklarýn yolunu Yahudilerin ve Hýristiyanlarýn yolu olarak tefsir ediyordu:[10]
Sayýn Ýslamoðlu böyle dedikten sonra Tirmizî, Sünen, Kitab-u Tefsiril-Kur'an, 1/1(2953) hadisini veriyor; dipnotta da Tirmizînin bu hadis hakkýnda hasen-garip dediðini ve Ahmed b. Hanbelin Müsnedinde geçen þeklini (4/378-379) veriyor. Sonra Hadisin Kritiði baþlýðý altýnda þöyle diyor:
Tirmizî bu hadise hasengariptir der. Garip olmasýna gösterdiði gerekçe ise ravileri arasýnda bulunan Semmak b. Harbtir. Ravilerin hayatýný anlatan kitaplar bu zatýn ömrünün sonunda bunadýðýný kaydeder. Bu hadisin baþka bir silsileyle gelmesi hadise getirilen tüm eleþtirileri boþa çýkarmaktadýr. Bu silsileyi delil gösteren Ýbn Hibban hadise sahih hadistir hükmünü koymuþtur.[11]

Tüm bu anlattýklarýndan sonra da yazarýmýz þunu ekliyor:

Bu hadisi anlamak yerine reddetmeyi tercih eden bazý çaðdaþ ilim adamlarý, ilmî olmaktan çok hissi davranmýþlardýr.[12]
Gerçi Tirmizînin hasen-garip demekle neyi kastettiði açýk deðildir. Ancak garip lafzýný kullanmasý hakkýnda senet yönünden olabileceði gibi, metin yönünden de garip olabilir, denilmiþtir. Garip ise, ravilerden birisinin o hadiste tek kalmasýdýr.[13]
Sayýn Ýslamoðlu, Tirmizînin rivayet ettiði bu Adiy b. Hatem hadisini incelerken kullandýðý metodu -ki bizim de benimsediðimiz bir metottur- diðer hadislere yaklaþýrken kullanmamasý açýk bir çeliþkidir. Yani yazarýmýzýn, ilerleyen bölümlerde de görüleceði gibi, bir hadisi kabul veya reddederken ölçü aldýðý kýstas net olarak görülmüyor. Hani insanýn aklýna þu gelmiyor deðil: Ýþime gelirse sahih, gelmezse sahih deðildir ya da iþlediðim konuyu destekliyorsa sahih, deðilse gayri sahih.
Bu hadisi anlamak yerine reddetmeyi tercih eden bazý çaðdaþ ilim adamlarý, ilmî olmaktan çok hissi davranmýþlardýr. diyen sayýn Ýslamoðluna þimdilik Ya siz? demekle yetinelim.

Yukarýdaki ifadelere ve hadisin tahricine yönelik gayretlere bakýnca gerçekten ilmi bir yol benimsendiðini söyleyebileceðimiz bu tavýr ve yazarýmýzýn ele aldýðý kitabýn konusuyla ilgili olan bu hadis hakkýnda yapýlan eleþtirileri reddederken sarf ettiði ifadeler, diðer hadislere yaklaþýrken aynen kendisine yöneltilebilir. Ýþte bu hissi yaklaþýmlara örnekler:
Bir kere bu bölümde geçen Ceyhan, Fýrat ve Dicle ýrmaklarý Aden (Yemen)den deðil Anadoludan çýkmaktadýr. Ýkincisi, Yemenden çýkan bir ýrmak nasýl Kýzýldenizi geçip de Habeþistan (Kuþili)ý baþtan baþa dolaþýr? Ýslam hadis külliyatýna Tevratýn bu bölümünden alýndýðý belli olan Yahudi kültürüne ait bir hadis de girmiþtir.[14]

Sayýn Ýslamoðlu yukarýdaki açýklamayý yapmýþ ve hadislerin ne olduðunu vermeden kaynak olarak Müslim, Cennet 26; Ahmed b. Hanbel, 2/261, 289 numaralý hadisleri göstermiþtir. Tabi bu kaynaklara kaç kiþi bakabilir bilinmez. Yukarýdaki ifadelerinde okuyucularý yanýltma var. Zira okur, sayýn Ýslamoðlunun ifadelerini okuyunca, kaynak olarak verdiði yerlerde gerçekten böyle ifadeler olduðunu sanacaktýr. Öyle ya, her okur ne bilsin kaynak olarak verilen hadislerin metinlerinin þöyle olduðunu:
Seyhan, Ceyhan, Fýrat ve Nil her birisi cennet nehirlerindendir.[15]; Fýrat altýndan bir daðý ortaya çýkaracaktýr. Bunun (altýn) için insanlar savaþacaklar da her on kiþinin dokuzu öldürülecektir.[16] Seyhan, Ceyhan, Nil ve Fýrat her biri cennet ýrmaklarýndandýr.[17]
Þimdi Ýslamoðlunun söyledikleriyle kaynak verdiði hadislerin ne alakasý var? Bilemiyorum bunu ne amaçla yapýyor? Bu hadisin Yahudi kültürüne ait olup Tevrat,tan alýndýðý nereden, nasýl belli oluyor? Bu bakýþ açýsý, hadisi anlamak yerine hadisi reddetmek ve hadis kaynaklarýna karþý güveni sarsmak olmuyor mu?
Kaldý ki Buhari, Savm 52,ye atfen verdiði hadiste,[18] Aþure orucunu Nebi (s.a.v.),in Yahudilerden aldýðý geçmektedir. Hal böyleyken ve Müslim,deki hadisin onlardan alýndýðý hiç de belli deðilken, neden bu ifadeyi kullanýyor? ,Yahudi kültüründen alýndýðý belli,türünden ifadeler ne anlama geliyor? Bu türden farklý bakýþlar hadislere yaklaþýmýnda bir çeliþki içerisinde olduðunu göstermiyor mu?
,,.ibareleri benzer bir þekliyle, Rasûlullah,ýn Tevrat,taki vasýflarý olarak Ýslam kaynaklarýnda da geçmektedir.,[19]
Bunlara da –yukarýda söylediðine göre- Yahudi kültüründen girmiþ denemez mi? Kaldý ki biz Yahudilerden gelen her haberin yalan olduðu görüþünü de benimsemiyoruz. Týpký yazarýmýzýn aþaðýdaki hadisi delil göstererek dediði gibi:
,Ýsrailoðullarý hakkýnda konuþun. Bu konuda konuþmanýzda bir sakýnca yoktur,[20]
Yine yazarýmýzýn söylediði gibi:
,Ne ki elbette Tevrat,ýn tümü tahrif edilmemiþtir,,[21]
Baþka bir yerde de yazarýmýz aynen þöyle der:
,Hz. Peygamber hiçbir taassuba kapýlmadan onlara yaklaþýr, doðrularýný tasdik etmekten kaçýnmazdý. Hz. Aiþe,nin baþýndan geçen þu olay hayli manidardýr,(Yazar burada, yer almasýn diye metnini vermediðim, Aiþe annemizin bakýþýný ve efendimizin sözlerini verir.) [22]
Buna da Yahudilerden alýnmýþtýr denilemez mi? Demek ki Yahudilerden alýnan her þey yanlýþtýr, denemez. Öyleyse Müslim, cennet, 26 hadisi de Yahudilerin dediði gibi deðil; belki onlarýn tahrif ederek verdikleri olayý tashih ederek veriyor, dememiz gerekiyor. Sayýn Ýslamoðlu bunu coðrafi duruma aykýrýlýkla da reddedemez. O halde bu hadis kaynaklarýna bu kadar rahat, hiçbir kýstas olmadan nasýl eleþtiri getiriyor ve bunlarýn güvenirliklerini nasýl töhmet altýnda býrakýyor? Bunu hangi ölçüyle yapýyor? Kendi ifadeleriyle, hadisleri anlamak yerine hissi yaklaþým sergilemiyor mu? Yazarýn hadislere yaklaþýrken sergilediði çeliþki, yukarýda verdiðim birkaç örnekle sýnýrlý deðildir. Ýþte aþaðýdaki konu bu çeliþkinin en çarpýcý örneklerinden birini oluþturmaktadýr.


Muteber Hadis Kaynaklarýna Bakýþý
Sayýn Ýslamoðlu ,Musa ümmetinin Tevrat,ý tahrifi,baþlýðý altýnda Tevrat,ýn beþ þekilde tahrif edildiðini beþincisinin de uydurma yoluyla olduðunu belirterek þöyle der:
,Yahudilere kendilerine hükmü açýkça beyan edilen Tevrat,gönderildi, Allah,ýn kitabýyla yetinmeyip gereksiz bir çok soru sordular. Sorularýnýn cevaplarýný Tevrat,ta bulamayýnca uydurmaya baþladýlar. Nitekim bunun sonucu ,Miþna: Söz,ve ,Gemara: Pratik,denilen rivayetler çýktý. Ayný tip tahrifi Müslümanlar da kendi þeriatlarýnda yaptýlar. Hadis uydurmacýlýðý bunun en tipik örneðiydi. Allah,ýn koyduðu haramlarla yetinmeyip uydurma hadislerle yeni haramlar ihdas etiler. Allah tarafýndan korunmuþ kitaplarýnýn tahrif olduðu sonucunu doðuracak yalan rivayetleri en güvenilir kitaplarýna aldýlar. Selman Rüþti ve Turan Dursun gibi kendi inancýna düþman edilmiþ zavallýlarýn eline Ýslam,a karþý birer koza dönüþecek ,Garanik,türü rivayetlerle doldurdular kitaplarýný.,[23]
Sayýn Ýslamoðlu hadis uydurmacýlýðýndan hareketle en güvenilir hadis kaynaklarýnýn bile yalan yanlýþ uydurmalarla doldurulmuþ olduðu sonucuna varmaktadýr. Öyleyse en güvenilir kitaplarý da reddetmemiz gerekmektedir. Sonra sayýn Ýslamoðlu kaynaklar hakkýnda bu dediklerine kendisi inanýyorsa þu ifadelerini nasýl açýklarlar acaba:
,Asr-ý saadetteki Müslüman-Yahudi münasebetlerini mümkün olduðunca muteber kaynaklara dayanarak vermeye çalýþtýk.,,Þimdi, tüm muteber hadis kaynaklarýný tarayarak binlerce hadis arasýndan seçtiðimiz,,[24]
Þayet Sayýn Ýslamoðlu bu kaynaklarýn yalan rivayetlerle dolu olduðu sözüne kendisi inanýyorsa, yalan rivayetlerle dolu kaynaklarý bu ümmete nasýl muteber kaynaklar diye sunabiliyor? Sayýn Ýslamoðlu,ndan en güvenilir kaynaklarda Kur'an'ýn tahrif olduðu sonucunu doðuracak hadislerin listesini vermesini, Garanik türü rivayetleri de göstermesini istiyoruz. Aksi takdirde Sayýn Ýslamoðlu,nun bir iftiracý ya da Yahudi mezhebi olan ,saduki,mantýðýndan bir ,temayül,içerisinde olduðunu söyleyerek kitabýndaki tezine bir delil de biz eklemiþ olacaðýz. Bir tutarsýzlýk örneði daha:
,Ne gariptir ki tüm rivayetler vahyin Hz. Peygamber zamanýnda yazdýrýldýðý konusunda ittifak etmesine raðmen, Kur'an'ýn cem edilmesi esnasýnda bu ana malzemenin ne olduðu konusunda hiçbir bilgi vermemektedir. Bunun yerine birçok asýllý ve asýlsýz rivayetler zikreden hadis kaynaklarý, naklettikleri içerisinde Kur,an,ýn korunmuþluðuna gölge düþürecek rivayetlere yer vermekten kaçýnmamýþlardýr.,[25]

Pes doðrusu denir de, ben ,pes yanlýþý,diyeceðim. Çünkü bu satýrlarýnýzýn hemen gerisinde yani karþý sayfasýndaki þu satýrlar size ait deðil mi? Orda þöyle diyen siz deðil misiniz?:
,Ýnen her ayet zaman geçirilmeden vahiy katipleri tarafýndan kayda geçiriliyordu. Bu iþ için deri parçalarý, yassý tabletler, aðaç kabuklarý, hurma dallarý ve kürek kemikleri gibi o dönemde yazýya elveriþli malzemeler kullanýlýyordu. Kur'an'ýn vahiy katiplerince yazýlýmý gerçeði, bize kadar ulaþmýþ bir çok sahih rivayet tarafýndan da tasdik ediliyordu. Bu durum Kur'an'ý kendisinden önceki ilahi kitaplardan ayýran bir özellikti.,[26]
Yazarýmýzýn hangi ifadelerini doðru, hangilerini yanlýþ kabul edeceðiz? Burasý galiba okuyucuya býrakýlýyor olsa gerek (!).[27]

Hadislerin Yazýlmasýna Bakýþý
Sayýn Ýslamoðlu Darimi,yi kaynak vererek ele aldýðý bu konuya þu hadisi delil olarak sunar:
,Ýbn-i Mes,ud,a insanlarýn yanýnda, hadis yazýlý metinler olduðu haber verilince þaþýrdý. Tuhafýna gitti. Bu þaþkýnlýðý, o metinler getirilip imha edilinceye kadar geçmedi. Ardýndan dedi ki: ,Sizden önceki kitap ehli, alimlerinin kitabýna sarýlýp, Rablerinin kitabýný terk ettikleri için helak oldular.,[28]
Yazarýn tercümesinde iki yanlýþ var.

Birincisi: Ýnsanlarýn yanýnda hadis yazýlý metinler olduðu.

Ýkincisi: Ýbn-i Mes,ud,a haber verilince þaþýrdýðý. Halbuki metnin doðrusu þöyledir:
,Ýnsanlarýn yanýnda beðendikleri bir kitap olduðu Ýbn-i Mes,ud,a ulaþtý. Bunun üzerine onlardan o kitabý getirmelerini ýsrarla istedi. Nihayet onu getirdiler de o da onu imha etti. Sonra da þöyle dedi: Sizden önceki kitap ehli ancak alimlerinin kitaplarýna yönelip Rablerinin kitabýný terk ettikleri için helak oldular.,
Þimdi sormak lazým, örnek verdiðiniz metinde ,hadis,lafzýný nereden çýkarýyorsunuz?
Oysa sayýn Ýslamoðlu Darimi,ye biraz daha dikkatli baksaydý ya da hadisleri reddetme merakýný bir kenara koyarak bakmýþ olsaydý veya hadislere -kendi ifadelesiyle- hissi yaklaþmamýþ olsaydý, ayný kitabýn ayný konusunun 483,ncü hadisinde, yine Ýbn Mes,ud,dan ayný meselenin þöyle açýklandýðýný görecekti:
,,Ebu Murra el-Kindî Þam,dan bir kitap getirdi ve onu götürüp Abdullah b. Mes,ud,a verdi. O da ona baktý sonra bir leðen istedi. Ardýndan su istedi ve o leðende o kitabý ýslatýp sildi. Ve þöyle dedi: ,Sizden öncekiler ancak, kitaplara uyup kendi kitaplarýný býrakmalarýndan dolayý helak oldular., Husayn dedi ki: Murra þöyle dedi: Elbetteki o, þayet Kur,an,dan veya sünnetten olsaydý (Abdullah) onu imha etmezdi. Ancak o ehli kitabýn kitaplarýndandýr., [29]
Ýnsanýn bir kaynaktan iþine gelenleri alýp diðerlerini görmezlikten gelmesinin býrakýn ilmi olmayý, edebi izahý bile yapýlamaz.

Yazýlmýþý Yazýlmamanýn Delili Görmek
Sayýn Ýslamoðlu yine çeliþki içerisinde, þu yazýlmýþ olan hadisleri, hadislerin yazýlmamasýnýn delili olarak kullanarak þöyle diyor:
,Rasullulah kesin emirle, ,Benden bir þey yazmayýn, benden Kur,an dýþýnda bir þey yazan, hemen onu imha etsin.,hadisini ve sahabenin kendi sözlerini yazmak için izin istediklerinde, bu isteði defaatle reddedip buna izin vermemesi, hep bu ümmetin, kitabý tahrif ederek, Yahudileþeceði korkusu yüzündendir.,[30]
Sayýn Ýslamoðlu,nun verdiði hadisler doðru, ama ayný kitaplarda þunlar da var:
,Hz. Aiþe dedi ki: ,Rasûlullah hastalandýðýnda bana þöyle buyurdu: Bana Ebu Bekir ve kardeþini çaðýr da bir yazý yazacaðým.,[31] ,Getirin size bir yazý yazayým; ondan sonra sapmazsýnýz, buyurdular.,[32] Yazarýmýz Tirmizi, Kitabu,l Ýlim, 11. Bab, 2665 hadisini veriyor: ,Biz nebi,den yazmak için izin istedik, vermedi.,Bir sonraki 12. Bab 2666, 2667 ve 2668 numaralý üç hadisi acaba neden görmüyor? Oysa bunlarýn üçü de açýkça yazmayý emretmektedir. Ýþte onlardan biri:
,Ensâr,dan bir adam Peygamber,in yanýnda oturur, Peygamber,den hadislerini dinler, hoþuna gider fakat ezberleyemezdi. Bu durumunu Rasûlullah (s.a.v.),e þikayet etti ve, ,Ey Allah,ýn Rasûlu!, dedi; ,senden bir hadis iþitiyorum, hoþuma gidiyor fakat ezberleyemiyorum., Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): ,Elinin yardýmýna müracaat et., buyurdu ve eliyle yazý yazmaya iþaret etti.,
Diðerleri ise: Peygamber (s.a.v) Ebu Þah için (hutbeyi) yazýn, demesi ve Ebu Hüreyre,nin Abdullah b. Amr,ýn hadisleri yazdýðýný anlattýðý meþhur hadistir.[33] Bu son hadis Buhârî, Ýlim: 17; Dârimî, Mukaddime, 27,de geçer. Þimdi size soruyorum: Ayný kitabýn ayný sayfasýndaki bir hadis verilir de diðerleri neden verilmez? Bunun neresi ilmîliktir? Ha, yazarýmýz belki de: ,Efendim, ben kabul etmediðim hadisi niye vereyim? Ben zaten o hadisleri içerisinde barýndýran kitaplarýn bir çok asýllý asýlsýz, Garanik türü rivayetlerle doldurulduðunu söylüyorum. Hadislerin yazýlmasýný gösterenler de iþte bu uydurma rivayetlerdendirler. Fakat benim görüþüme uyan, yani hadislerin yazýlmasýný yasaklayan hadisi kabul ediyorum; benim verdiðim hadisler sahihtir; diðerleri uydurmadýr,diyebilir.
O zaman da kendisine þöyle deriz: Yazýlmayý yasaklayan hadisleri kabul ediyorsunuz da niçin yazýlmýþý delil olarak veriyorsunuz? Size göre yazýlan yanlýþ, öyleyse sizin delil getirdiðiniz de yanlýþ! Yanlýþý neden delil diye kullanýyorsunuz? Yazýlan uydurmaysa neden uydurulmuþu delil olarak kullanýyorsunuz? Her yazýlana uydurulmuþtur, demiyorum diyorsanýz; öyleyse bunun ölçüsü nedir? Kur'an,dýr, derseniz; Kur'an yazýya karþý deðildir; aksine onu teþvik etmektedir.

Recm Meselesine Yaklaþýmý
Sayýn Ýslamoðlu müslüman zinakârlara bu konuda Peygamber döneminde en az bir defa recmin uygulandýðýný fakat bu hükmün Tevrat,a dayanýp dayanmadýðýnýn kesin olmadýðýný, sorunun çözümünde

a) Cezanýn illetinin, gayesinin ve onunla ilgili hususi þartlarýn tahlili,

b) Medine,de recm cezasýnýn uygulandýðý zamanýn doðru tespiti þarttýr, der.
Birinci sorunun cevabý için Maiz olayýný incelendiðinde olayýn sýradan bir zina vakasý deðil mücahitlerin ailesine tecavüz olduðunu, ikinci sorunun cevabýnda ise olayýn sahabe zamanýnda bile tartýþýldýðýný söyleyerek þu neticeye varýr: Netice olarak recm Tevrat,ýn bir hükmü olabilir ve muhtemeldir ki Tevrat,ýn bu hükmünü Hendek savaþý öncesinde inen Nur suresinin 2. ayeti nesh etmiþ ve Kur,an bu konuda en son sözü söylemiþti.
,Kur,an,ýn bu konudaki hükmü inmezden önce, bu konuda Tevrat,la hükmeden Nebi eðer rivayet doðruysa daha sonra þöyle buyuracaktýr: ,Siz Tevrat ve Ýncil,le amel etmekle mükellef deðilsiniz. Ancak onlara iman edip hakikatini Allah,a havale etmekle mükellefsiniz.,[34]
Buradan benim anladýðým ve okuyucularýn da anlayacaðý þudur: Recmin delilleri o kadar kesin deðildir; o halde Ýslam þeriatýnda recm cezasý diye bir þey yoktur. Yazarýmýzýn ihtimalle de olsa kabule pek yanaþmadýðý belli olan bu konu gerçekten de söylediði gibi midir?

Recm Cezasý Resûlüllah (s.a.v.) Zamanýnda Kaç Kez Uygulanmýþ?
1) Sayýn Ýslamoðlu, en azýndan bir zina olayýnda recm uygulandýðýný kaynaklar veriyor, diyerek Maiz olayýný örnek olarak gösteriyor. Oysa yine yazarýmýz kitabýnýn ileriki sayfalarýnda þöyle demektedir: ,Hz. Ýsa,nýn bu sözü, zina suçundan recm cezasýna çarptýrýlan Gamid,li kadýnýn cenaze namazýný kýlan Rasulullah,ýn, ,Hem zina etsin hem de cenazesini mi kýlalým?,diyen Hz.Ömer,e söylediði þu sözüne ne kadar da benziyor: ,O öyle bir tevbe etti ki, eðer onun tövbesi Medine halkýndan 70 kiþiye paylaþtýrýlsa yine fazla gelirdi.,[35]
Burada da görüldüðü kadarýyla yazarýmýzýn dediði gibi recm olayý en az bir deðil, yazarýn kendi kitabýnda kendisinin verdiðine göre üç oluyor. Her ne kadar en az bir recm olayýnýn gerçekleþtiðini söylüyorsa da, Sayýn Ýslamoðlu,nun delil olarak sunduðu Müslim hadisinde Gamid,li kadýn diyerek verdiði bu hadis 25. deðil, 24. hadistir. Ayrýca kadýn Gamidli deðildir, Cüheyne kabilesindendir. Kaynak adeta Sayýn Ýslamoðlu,nun yanýlgýsýný haykýrýyor. Çünkü Sayýn Ýslamoðlu,nun hadis numarasýný yanlýþ vererek iki kadýnýn recmedildiðini göstermiþ oluyor. Netice Müslim, Hudud kitabýndaki hadislerden recm cezasý en az dört defa uygulandýðý ortaya çýkýyor. Buhârî, Kitabul Muharibin, bab:21, Hz. Ali,nin Resûlüllah (s.a.v.),ýn sünnetiyle onu recmettiði hadisi de geçmektedir ve sayýlan had cezalarýna dahil deðildir. Ne gariptir ki, Sayýn Ýslamoðlu,nun Medine,de recm cezasýnýn uygulandýðý zamanýn doðru tespiti, deyip bunun zamanýnýn sahabe döneminde de tartýþýldýðýný söylediði ve sözüne delil olarak verdiði 6813 nolu hadis, bizim yukarýda verdiðimiz 6812 nolu hadisin tam da altýndadýr. Sayýn Ýslamoðlu yine görmezlikten gelerek, kaynaklar recmin en az bir defa uygulanmýþ olduðunu göstermektedir, demektedir.
Bir sonraki yani Buhârî, 6814 nolu hadiste de þöyle geçmektedir: ,Eslem,den bir adam Rasulullah,a geldi ve zina ettiðini anlattý. Dört defa da kendi aleyhine þahitlik etti. Resulullah,ýn emriyle recmolundu. (Ravi) O adam ,muhsandý,diyor.,Yani yazarýmýzýn recm olayýnýn sahabe döneminde tartýþýldýðýnýn delilini verdiði Buhârî, 6813 nolu hadisin bir altýndaki 6814 nolu hadis olmasý ve bunu yazarýn görmemesi gerçekten de gariptir. Buhârî,nin ayný kitabýnda Hz. Ömer,den uzunca nakledilen bir hadiste þu da geçmektedir: ,Rasûlullah (s.a.v.) recmetti, ondan sonra biz de recmettik.,[36]

2) Yazar, Maiz olayýnýn normal bir zinadan baþka, farklý boyutlarýnýn olduðunu söylüyor ve gazilerin geride býraktýðý aileye karþý bir tecavüz olduðunu dile getiriyor. Maiz olayýný Müslim,deki hadislerle incelediðimizde yazarýn dediði gibi olmadýðý ortaya çýkýyor. Bir kere olay tecavüz deðil. Çünkü Peygamber (s.a.v) þöyle diyor: ,Bunlardan biri (kadýna) bir þeyler verir.,[37] Bir sonraki hadiste ise, ,O, kadýnlardan birine bir þeyler verir.,diye geçmektedir.[38]
Ýkinci olarak Maiz dört defa kendisi zina ettiðini itiraf ediyor. Üçüncüsü; 19. hadiste Resulullah, Maiz,e: ,Senin hakkýnda bana gelen doðru mudur?,diye sordu. O da, ,Benim hakkýmda sana gelen nedir?,dedi. Resûlüllah: ,Bana ulaþtýðýna göre falan oðullarýnýn cariyesiyle cinsi temasta bulunmuþsun.,dedi. O da: ,Evet,dedi ve dört defa þahitlik etti. Sonra da Resûlüllah,ýn emriyle recmolundu.,[39]
Bu da gösteriyor ki kadýn gazilerden birisinin ailesi deðil, cariyesiymiþ. Zira kadýnýn recmedildiðinden hiç bahsedilmiyor. Þayet bütün bu saydýðým gerekçeleri yazarýmýz kabul etmiyor ve hala ,Hayýr, bu bir tecavüzdür.,diyorsa; kendisine ,Peki, sizin de kitabýnýzda delil diye verdiðiniz ,Gamid,li,kadýn kime tecavüz etmiþagla?) de Rasûlullah (s.a.v.) onu recmetmiþ?,sorumuza ne diyeceklerdir?


Resûlüllah (s.a.v.) Recmi Ne Zaman Uygulamýþtýr?
Sayýn Ýslamoðlu,nun ikinci sorunun cevabý dediði, sahabe ve tabiin zamanýnda, Resulün recmi Nur suresinden önce mi, sonra mý uyguladýðý konusundaki sahabeye sorulan bu soruyu tartýþma olarak sunmasý hiç de doðru deðil.
Sayýn Ýslamoðlu,nun ,Sahabe ve tabiinin tartýþtýðý,þeklindeki sözüne gelince, bunun sanki gerçekten sahabe arasýnda böyle bir tartýþma varmýþ gibi lanse edilmesi kesinlikle doðru deðildir. Çünkü, recm olayýnýn varlýðýný ispatlayan o kadar hadis arasýndan sadece ,tabiînden,bir zatýn bu sorusunu tartýþma diye sunmanýn hiçbir güvenilir yaný yoktur. Yok illa da vardýr diyorsanýz, o zaman Hz. Ömer,in minberde insanlara ,Kur'an'da recm vardý, Rasûlullah (s.a.v.) uyguladý, biz de uyguladýk.,sözünü niçin icmaya delil vermiyorsunuz? Öyle ya Hz. Ömer bunu cemaatin içinde söylemiþ ve kimse de itiraz etmemiþtir. Gerçi biz Hz. Ömer,in cemaate böyle söylemesini icmaya delil getirmiyoruz. Muhtemeldir ki sayýn Ýslamoðlu,nun savunduðu konuyu Hz. Ömer cemaatin içinde söyleseydi o, bunu da bize icma diye sunardý. Halbuki yazarýn tartýþma dediði bu soru hakkýnda Ýbn Hacer, þu açýklamayý vermektedir:
,Abdullah b. Ebi Evfa,nýn ,Bilmiyorum, sözünden anlaþýlan o büyük sahabeye bazý açýk þeyler gizli kalmýþ olabilir. Hem de faziletli insanýn ,bilmiyorum,diye cevap vermesi, onun için bir ayýp deðildir; aksine bu onun konuyu araþtýrýp, incelediðini gösterir ki bununla da övülür.,[40]


Ýmam Nevevî de þöyle der: ,Bekar zaniye yüz deðnek, muhsan ve dul olana da recmin vücubiyetinde ulema icma etmiþtir. Bu hususta, Kadý Ýyâz ve diðerlerinin hikâye ettiðine göre, ehli kýbleden sadece hariciler ve Mutezile,den Nazzam gibi bazýlarý buna muhalefet etmiþlerdir. Çünkü onlar recmi kabul etmezler.,[41]
Kaldý ki meseleye biraz dikkat etmek, bu sorunun cevabýný ortaya çýkarmaya yeterdi. Sayýn Ýslamoðlu,nun delil olarak verdiði sayfa 304-351,deki Müslim, Hudud hadisini rivayet edenlerden biri, özellikle yazarýn ,Hz. Ömer,in: Hem zina etsin hem de cenazesini mi kýlalým,diye delil olarak sunduðu hadisi rivayet eden ve bu olayýn tanýklarýndan biri olan Ýmrân b. Husayn,dýr. Ýmrân b. Husayn ise Hayber fethi yýlýnda Müslüman olmuþtur.[42] Yine ayný kaynak olan Müslim, Hudud, 16. hadisin ravisi de Ebu Hüreyre,dir. Ebu Hureyre,nin müslüman olmasý da Hayber'in fethi yýlýndadýr.[43]
,Efendim, Ebu Hüreyre, önceden olmuþ olan recmi bize aktarýyordur.,denemez, çünkü ayný konu Buhârî,de de þöyle gelmiþtir: ,Bize Ali b. Abdillah anlattý, bize Süfyan b. Uyeyne anlatýp þöyle dedi: Biz bunu Zühri,nin aðzýndan ezberledik; o þöyle dedi: Bana Ubeydullah haber verdi ki, kendisi Ebu Hureyre ve Zeyd b. Halid,den iþitmiþ. Onlarýn ikisi de þöyle demiþlerdir: ,Biz peygamberin yanýnda bulunuyorduk. Bir adam ayaða kalkýp: ,Senden Allah adýna, aramýzda sadece Allah,ýn kitabýyla hüküm vermeni istiyorum,dedi. (arkasýndan da ücretle çalýþtýðý adamýn karýsýyla zina eden gencin olayý anlatýlýr) ve: ,Ey Uneys, bu adamýn karýsýna git, suçunu itiraf ederse onu recm et, diye emretti. Uneys kadýna gitti, kadýn suçunu itiraf etti. Uneys de onu recmetti.,[44]
Bu da gösteriyor ki hicretin yedinci yýlýna tekabül eden Hayber,in fethi yýlýnda Müslüman olan Ebu Hureyre, recmin tatbik edildiði olayda bizzat Peygamber (s.a.v),in yanýnda hazýr bulunuyormuþ. Demek ki recm Nur suresinin inmesinden çok sonralarý da uygulanýyormuþ. Sayýn Ýslamoðlu diyor ki: ,Muhtemeldir ki Tevrat,ýn bu (recim) hükmünü Hendek savaþý öncesi inen Nur suresinin 2. ayeti neshederek bu konuda Kur'an en son sözü söylemiþti:,[45]
Hendek savaþý Hicret,in 5. yýlýnda olmuþ ve Nur suresi de bundan önce inmiþ ise demek ki Nur suresi sayýn Ýslamoðlu,nun, ,Tevrat,ýn hükmü,dediði recmi kaldýrmamýþtýr. Bu konuda Ýbn Hacer þöyle diyor: ,Recm,in Nur suresinden sonra olduðuna dair kesin delil vardýr. Çünkü Nur suresinin nüzulü ifk hadisesinden sonradýr. Açýklamasý geçtiði üzere onun 4, 5 veya 6. senesinde olduðu ihtilaflýdýr. Recm ise bundan (suresinin nüzulünden) sonradýr. Çünkü Ebu Hureyre recmde hazýr bulunmuþtur. Ebu Hureyre ise hicretin yedinci yýlýnda müslüman olmuþtur. Ýbn-i Abbas ise ancak hicretin dokuzuncu yýlýnda annesiyle beraber Medine,ye gelmiþtir.,[46]


Maiz olayýný anlatan hadisin ravilerinden birisi de Ýbn-i Abbas,týr. Ýmam Müslim aynen þöyle der: ,Bize Kuteybe b. Saîd ile Ebu Kâmil el-Cahderî rivayet ettiler. Lafýz Kuteybe,nindir. Dediler ki: Bize Ebu Avâne, Simâk,tan o da Saîd b. Cübeyr,den o da Ýbn Abbas,tan naklen rivayet etti ki, Peygamber (s.a.v) Maiz b. Malik,e þöyle dedi:
,Senin hakkýnda bana gelen doðru mudur? Maiz: Benim hakkýmda duyduðun nedir? dedi. Duydum ki filan oðullarýnýn cariyesi ile cinsi münasebette bulunmuþsun, dedi. Maiz: Evet, dedi. Ýbn Abbas: Bunun üzerine dört defa þahadette bulundu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) onun hakkýnda emir buyurdu ve recmolundu.,[47]


Buraya kadar recmin bizzat Peygamber (s.a.v),in hayatýnda, tespit edebildiðimiz kadarýyla, en az dört defa vuku bulduðunu ispatlamýþ, sayýn Ýslamoðlu,nun, ,Muhtemeldir ki Tevrat,ýn bu hükmünü Hendek savaþý öncesinde inen Nur suresinin 2. ayeti neshederek bu konuda Kur'an en son sözü söylemiþtir.,[48] diyerek ortaya koyduðu þüphesindeki yanlýþýný, recmin Nur suresinin inmesinden çok sonralarý da uygulandýðýný açýklýða kavuþturup düzeltmiþ olduk.

Sayýn Ýslamoðlu,nun kitabýndaki þu satýrlarý okuyalým:
,Kur'an'ýn en büyük müfessiri olan Peygamberimiz, Fatiha,nýn son ayetindeki ,Gazaba uðrayan ve sapýklarýn yolu,nu ,Yahudilerin ve Hýristiyanlarýn yolu,olarak tefsir ediyordu:,[49]
Yazar, bu sözünden sonra bu hadise Tirmizî,nin hasen garip dediðini, Hakim,in ise sahih dediðini, dolayýsýyla da hadisin sahih olduðunu delillendirerek hadisin kritiðini yapar. Tamam bunlar doðru, biz de kabul ediyoruz. Ancak, recm olayýnda bu hassasiyetlerini göremiyoruz. Üstelik Kur,an,ýn en büyük müfessiri olan Rasûlullah (s.a.v.),ýn þu sözü ortada iken: ,Ubade b. Samit Rasûlullah (s.a.v.),in þöyle dediðini söyler: ,Benden öðrenin benden öðrenin, Allah o kadýnlara çýkar yol gösterdi. Bekârla bekârýn (zinasýnda) yüz sopayla bir sene sürgün, evliyle evlinin zinasýna da yüz sopa ve recim vardýr.,[50]

Neshi Kabul Eden Alimleri Tahrifçi Olarak Göstermesi

Sayýn Ýslamoðlu, ,b) Nesh,ve ,tahsis,adý altýnda yapýlan tahrifat,baþlýðý altýnda Bakara suresinin 85. ayetini veriyor ve þöyle diyor:
,Bu ayetin içerisinde bulunduðu ayetler gurubu Ýsrailoðullarý,nýn Yahudileþme sürecinden söz etmektedir. Bu ayetin tamamýný göz önüne aldýðýmýzda, Allah,ýn hükümlerinin bazýsýný tutmamanýn ya da geçersiz saymanýn adý ,Kitabýn bir kýsmýna inanýp bir kýsmýný inkar etmek,olarak konulmaktadýr,, ,Ümmeti Muhammed de ,nesh,meselesinde Ýsrailoðullarý,nýn düþtüðü yanlýþa düþtü.,[51] diyen sayýn Ýslamoðlu, sonrasýnda da: ,Ýslam þeriatýnda nesh vaki olmuþtur. Ancak bu yukarýda verdiðimiz sahih rivayette görüldüðü gibi tamamen kaldýrýlma ya da unutturulma þeklinde gerçekleþmiþtir. Sahabe ve tabiinden bir çoklarý da bu görüþtedir Onlarýn nesh ayetinde ki ,ev nünsiha,ibaresini nasýl tefsir ettiklerini yukarýda dipnotta verdik. Kur'an'ýn iki kapaðý arasýnda yazýlý olup da hükmü geçersiz olan hiçbir ayet yoktur. Þeriatlarýn maksatlarýndan biri olan ,tedricilik,sünnetini göz önüne almayan bir kýsým ulema, bazý ayetler arasýnda çeliþki olduðunu zannedip bir kýsmýný bir kýsmýyla mensuh addetmiþlerdir.,[52] demektedir.
,Allah,ýn hükümlerinden bazýlarýný tutmamanýn ya da geçersiz saymanýn adý kitabýn bir kýsmýna inanýp bir kýsmýný inkar olarak konulmaktadýr,ifadesindeki bu ,geçersiz saymayý,acaba yazarýmýz nerden çýkarýyor? Bu ayete iþkence deðil midir? Sonra bunun ,Þer,i bir hükmün sonra gelen þer,i bir hükümle kaldýrýlmasý,olan nesh ile ne alakasý vardýr? Öyle ya, birinde bile bile Allah,ýn hükümlerinin bir kýsmý tatbik ediliyor, bir kýsmý da tatbik edilmiyor. Diðerinde ise Allah,tan geldiði kabul edilen bir hükmün, yine Allah,tan geldiði kabul edilen bir hükmü yürürlükten kaldýrdýðý (nesh) kabul ediliyor.
Bu durum yukarýdaki ayetle nasýl baðdaþtýrýlýyor? Çünkü nesh konusunda, ikisinin de Allah,ýn emri olduðu, Allah öyle istediði için kaldýrýlan ayetin hükmüyle amel etmeme vardýr.
,Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldýrýr veya onu unutturursak (ertelersek) daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her þeye kadirdir.,[53]
Ne yani, þimdi biz de bu ayeti kendimize hareket noktasý yaparak, sayýn Ýslamoðlu,nun da dediði gibi, ,Kaldý ki ayet siyak- sibak iliþkisi içerisinde deðerlendirildiðinde Ýsrailoðullarý,nýn Yahudileþme sürecini anlatan ayetler içerisinde gelmiþtir,[54] diyerek, ve yazarýmýzýn ,Yahudiler Rasûlullah (s.a.v.),ýn peygamberliðini kabul etmemek için neshi inkar ettikleri halde Tevrat,ta neshin olduðuna dair bir çok delil vardýr.,[55] ifadesine bakarak, Kur'ân'da nesh yoktur diyenleri Yahudileþmiþ mi kabul edelim? Aslýna bakarsanýz bu ve sonraki ayetler ,neshi,kabul etmeyip ve nesh hakkýnda sorular soranlar hakkýnda gelmiþtir. Yani burada bir ,temayül,den bahsedilecekse ,nesh,i kabul etmemek bir ,Yahudileþme Temayülü,dür. Söylemek istediðimiz bundan ibaret deðil. Ne ki, sayýn Ýslamoðlu,nun adeta ayetleri iþine geldiði gibi konuþturuyor olmasýna dikkat çektim. Çünkü ,önce benimseyip sonrada benimsenen fikre delil bulma mantýðý,kiþiye, olaný deðil, olmasýný istediði þeyleri gösterir.

Gerçekten de sayýn Ýslamoðlu,nun ifrat görüþ olarak nitelediði neshi, ümmetin büyük çoðunluðunu oluþturan Ehli Sünnet ittifakla kabul etmiþtir. Kendisinin benimsediði görüþü ise Mutezile,den Ebu Müslim el-Ýsfahanî, (ö.322h.) kendisinden nakledilen bir görüþe göre, benimsemiþtir.[56]
Bizim de benimsediðimiz bu görüþ, yazarýn dediði gibi ifrat deðil, aksine Rabbimizin Kur'an,daki buyruðunu olduðu gibi kabul etmektir. Çünkü biz kendi kafamýzdan bir kural koyup Kur'an'ý bu kurala uydurma yerine, Kur'an ne diyorsa, Rasûlullah (s.a.v.) ne söylüyorsa ve sahabeden gelen sahih rivayetlerde nasýl aktarýlýyorsa öylece inanýrýz.
Þunu belirtelim ki, nesh adýna yýðýnlarca ayeti mensuh kabul edenlerin görüþlerini kabul ediyor deðiliz. Çünkü nesh ancak iki ayet arasýnda görünen çeliþkili bir durumda[57] var kabul edilir.
Nitekim Ýmam Suyutî,nin mensuh dediði yirmi ayete bile, Dehlevî ve çaðdaþ araþtýrmacýlardan Dr. Mustafa Zeyd, ,Sadece beþ tanesinde nesh vardýr, diðerlerinde yoktur,demiþlerdir.
Sayýn Ýslamoðlu burada da meseleyi enine boyuna araþtýrmadan neshi kabul eden herkese tahrifçi yaftasýný yapýþtýrmýþtýr. Þayet neshin ne manada kullanýldýðýna bakmaksýzýn neshi kabul etmek, Ýsrailoðullarý,nýn düþtüðü tahrif yanlýþýna düþmekse, yazarýmýzýn kendisi de ayný tahrif yanlýþlýðýna düþmüþtür. Çünkü þartlý da olsa kendisi de neshi kabul etmektedir.
Þimdi sayýn Ýslamoðlu,nun, esasta ,nesy,denen unutturmaya nesh adý vererek benimsediði neshe dönelim. O þöyle diyordu:
,Ýslam þeriatýnda nesh vaki olmuþtur. Ancak bu yukarýda verdiðimiz sahih rivayette görüldüðü gibi tamamen kaldýrýlma ya da unutturulma þeklinde gerçekleþmiþtir. Sahabe ve tabiinden bir çoklarý da bu görüþtedir. Onlarýn nesh ayetinde ki ,ev nünsiha,ibaresini nasýl tefsir ettiklerini yukarýda dipnotta verdik.,[58]
Oysa Taberi,den verdiði bu dipnotta (Bk: Taberî Camiu,l-Beyan, c.1, s. 475- 477) isimleri zikredilenlerin -sahabe ve tabiin de dahil olmak üzere- hepsi de neshi kabul etmektedirler. Ne ki sayýn Ýslamoðlu kaynak verdiði kitaba ve ele aldýðý ayete de yanlý baktýðý için ne ayetin dediðini ne de kaynaðýn dediðini objektif olarak görebilmektedir. Çünkü Bakara 85,nci ayette iki ifade yer almaktadýr; birisi unutma anlamýna gelen ,nesy,diðeri ise ortadan kaldýrma anlamýna gelen ,nesh,. Haliyle büyük müfessir Taberî,de tefsirinde önce neshi sonrasýnda da nesy,i vermek suretiyle her ikisi hakkýnda sahabe ve tabinin görüþlerini açýklamýþtýr. Ýslamoðlu ise sadece -hadislere yaklaþýmýndaki gibi- benimsediði konuya uyan noktayý öne çýkararak diðerini görmezden gelmiþtir.
Burada yazarýn objektif olmadýðýný göstermekle yetiniyorum. Ýtirazlarýna cevap ise daha geniþ bir çalýþma konusudur. Ayrýca yazarýn kadý Ebu Bekir Ýbn Arabi,yi de yanlýþ anladýðýný belirtelim. Çünkü nesh konusunda Ýbn Arabi,nin sayýn Ýslamoðlu,nun bahsettiði gibi abartýlý görüþleri yoktur. Yazar kitapta çeþitli görüþleri serd eden Ýbn Arabi,nin ifadelerini anlamadýðýndan olsa gerek bu görüþlerin ona ait olduðunu sanmýþtýr.[59]

Ýslamoðlu,nun Diðer Bazý Tuhaf Görüþleri:
,Kur'an'da Tevrat isminin Musa,ya izafe edildiði tek bir ayet dahi bulunmamaktadýr. Fakat, her ne hikmetse, Tevrat hep Hz. Musa,ya indirilen kitap olarak þöhret bulmuþtur.,,Bütün bu ayetlerden anlaþýlan Kur'ân'ýn ,Tevrat,adýný verdiði kitap, Hz. Musa,ya da verilen kitaplar baþta olmak üzere Beni Ýsrail Peygamberlerine gönderilen tüm kitaplarýn ortak adýdýr.,[60]
Burada da sayýn Ýslamoðlu,nda ,sadukiyen,bir ,temayül,gözlemliyoruz. ,Her ne hikmeti,ise ,recm,meselesini iþlerken kaynak olarak verdiði[61] ,Sahihi Müslim,de geçen Resûlüllah (s.a.v.),ýn þu sözleridir:
,Peygamber (s.a.v),in yanýna yüzü kömürle karartýlmýþ, dayak atýlmýþ bir Yahudi getirdiler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) Yahudileri çaðýrarak: Siz zina eden kimsenin haddini (cezasýnýgöz kırpma kitabýnýzda böyle mi buluyorsunuz? diye sordu. Evet, dediler. Ardýndan onlarýn alimlerinden birini çaðýrdý ve:
,Sana, Tevrat,ý Musa,ya indiren Allah aþkýna soruyorum!,,[62]


Fýkhýn Ýnsanca ve Ýslamca,sý Yerine Erkekçesi
,Ýslam ümmetinin klasik çaðlarýndaki kadýna bakýþ açýsýyla[63], Yahudi bakýþ açýsýnýn çakýþtýðý çok bariz bir biçimde görülmekte. Yahudiler adet halini bahane ederek kadýný aþaðýladýlar. Sonraki asýrlarda yer eden erkeksi fýkýh da, konuyu ayný bakýþ açýsýyla ele aldý. Asýl Yahudileþme temayülü dediðimiz olgu iþte böyle tezahür ediyordu.,[64]
Burada yazarýmýzdan bu konuyla alakalý bir örnek istesek, yazarýmýzýn neyi, hangi kaynaktan örnek vereceðini doðrusu çok merak ediyorum?

Ýslamoðlu,nun Anormal Ýfadeleri

,Muhammed ümmetinin Kur'ân'ý tahrifi,,[65] ,tefsir ve te,vil adý altýnda yapýlan tahrif, belki de Ýslam ümmetinin Yahudileþme alametlerinden birincisi olan tahrif sürecinde en büyük yeri iþgal eder.,[66]
,Ümmeti Musa,nýn Tevrat,a yaptýðýnýn benzerini Ümmeti Muhammed de Kur'an'a yaptý.,[67]
Ümmetin Yahudileþme Temayülüne bir örnek: Cuma suresi,[68],,Ehli kitaplaþacaksýnýz,,[69]

Yukarýda bir iki tanesini örnek verdiðim bu ve benzeri ifadeleri çok rahat ve bolca kullanan sayýn Ýslamoðlu, kendisinin de ,Ümmeti Muhammed,in,bir ferdi olduðunu unutmuþ gibi konuþuyor.
Sayýn Ýslamoðlu,nun dilinden günümüzden baþlayarak ta tabiine hatta sahabe,ye varana kadar bir çok Ýslam alimi kurtulamazken, Ýslam aleminde ilk defa sapýk görüþlerini devlet eliyle halka zorla kabul ettirmeye çalýþan ve tarihe mihne olayý diye geçen 15 senelik istibdat döneminin mucitleri olan Mutezile,ye ,Dahasý Mutezile, deðil iþgalci emperyalist bir yabancý gücü desteklemek, bazý imamlarý eliyle yerli yöneticilerin zulümlerine karþý mücadele vermiþlerdir.,[70] diye yumuþak bakmasý, yine kendi ifadesiyle Müslüman bir yöneticiyi ABD baþkanýna þikayet edecek kadar ecnebi hayraný ve müsteþriklerden beslenen istiþraki fikirleriyle Müslümanlarýn gerçek gündemlerini saptýran Fazlurrahman,ý ,ilim dünyamýzýn deðerli ismi ve bir yanýyla reformist sayabileceðimiz,,[71] diyerek deðer vermesini anlamak gerçekten zor. Ýnsan ,acaba,demekten kendisini alamýyor.

Sadukilik
,Bu ümmetin tarihinde, Sadukiyen bir sapma tüm boyutlarýyla modern çaðda ortaya çýkmýþtý. Bilindiði gibi Sadukiler,in bariz özelliði Yahudi modernizmini temsil etmeleridir. Ýslam ümmetinin içinden çýkan bazý guruplar da aynen sadukilerin Yahudilikte yaptýðýný Ýslam,da yapmaya çaba gösterdiler. Önce hadis konusundaki tereddütten yola çýkarak, hadisi tümden reddettiler. Ardýndan sünneti þaibe altýnda býrakýcý tehlikeli bir tavýr takýndýlar. Sadukiyen Müslümanlar, oryantalistleri, sünnete karþý savaþýmlarýnda yanlarýnda buldular. Bu savaþta kullandýklarý cephanenin çoðu Batý,lý müsteþriklerden geliyordu. Sadukiyen yöneliþ, bu dönemde aynen Sadukiler,in gaybe iliþkin haberleri reddediþleri gibi, sünnetle sabit olanlarý redde, Kur'ân'la sabit olanlarý te,vile giriþti,,[72]
Burada böyle diyen sayýn Ýslamoðlu gerideki bölümlerde þöyle diyordu:
,Allah tarafýndan korunmuþ kitaplarýnýn tahrif olduðu sonucunu doðuracak yalan rivayetleri en güvenilir kitaplarýna aldýlar. Selman Rüþti ve Turan Dursun gibi kendi inancýna düþman edilmiþ zavallýlarýn eline Ýslam,a karþý birer koza dönüþecek ,Garanik,türü rivayetlerle doldurdular kitaplarýný.,[73] ,,Bunun yerine birçok asýllý asýlsýz rivayet zikreden hadis kaynaklarý, naklettikleri içerisinde Kur'ân'ýn korunmuþluðuna gölge düþürecek rivayetlere yer vermekten de kaçýnmamýþlardýr.,[74]
Bu ifadelerin sahibi sayýn yazarýmýz, acaba hangi ,temayül,içerisindedir. Çünkü yazarýmýz hadislerin yazýlmamasýný savunuyor; fakat yeri geldikçe savunduðu düþünceye uyan hadisleri sahih olarak sunmaktan hiç de geri kalmýyor. Sayýn yazarýmýzýn en güvenilir hadis kaynaklarý hakkýnda yukarýdaki ifadeleri kullanýp ardýndan da hadisleri delil olarak kullanmasýný en iyi kendi ifadesiyle nitelendirebiliriz: ,Görüldüðü gibi, Yahudileþmiþ mantýk, reddettiði bir kitabýn ayetini iþine geldiði yerde delil olarak kullanmaktan geri durmuyordu.,[75]
Belki sayýn Ýslamoðlu bize ,Siz hangi temayüldesiniz?,diyebilir. Geçmiþ ümmetlerden birisinin içerisinde bulunduðu temayülde bulunmak zorundaysak, biz þu ayetteki gibi olmayý kabul ediyoruz:
,Allah uðrunda, hakkýný vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanýz Ýbrahim'in dininde (de böyleydi). Peygamberin size þahit olmasý, sizin de insanlara þahit olmanýz için O, gerek daha önce (gelmiþ kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da) size "müslümanlar" adýný verdi. Öyle ise namazý kýlýn; zekâtý verin ve Allah'a sýmsýký sarýlýn. O, sizin mevlânýzdýr. Ne güzel mevladýr, ne güzel yardýmcýdýr!,[76]
Sonra bizler Sayýn Ýslamoðlu,nun zaman zaman kullandýðý aþýrý ifadelere zaten katýlmýyoruz. Ümmetin hepsinin Yahudileþme temayülüne girebileceðini kabul etmiyoruz. Çünkü Yahudileþmeye karþý bizi uyaran Peygamberimiz þöyle de buyurmuþtur:
,Ümmetimden bir taife hakka yardýmcý olmaktan ayrýlmayacaktýr. Onlarý yardýmsýz býrakan (onlara muhalefet eden)lar, onlara zarar veremeyecektir. Nihayet onlar bu haldeyken Allah,ýn emri gelecektir.,[77]
Ýmam Malik,in þu muazzam tespitleriyle yazýmýzý noktalayalým:

,Sünnet Nuh,un gemisidir. Ona binen kurtulur, ondan geri kalan suda boðulur.,[78]
,Her kim Ýslam,da güzel görerek bir bid,at ortaya çýkartýrsa, Muhammed (s.a.v.),in risaleti edâ etmekte hainlik ettiðini iddia etmiþ olur. Çünkü yüce Allah: ,Bugün sizin için dininizi tamamladým.,diye buyurmaktadýr. O bakýmdan o gün din olmayan hiçbir þey bugün de din olamaz.,[79]



KAYNAKLAR
[1] Müslim, Cuma, 43, 867, Ýbn Mace, Mukaddime, 42, 45, 46.
[2] Talat Koçyiðit, ,Hadis Istýlahlarý,, AÜÝF Yayýnlarý, 1985, Ankara, s.405.
[3] Ýbn Abdilberr, ,Camiu beyani,l-ilm ve fadlihi,Daru,l-Kutubi,l-Ýlmiyye, Beyrut, ts. c.2, s. 91. Gerçi bu kaynakta Mücahid,in sözü olarak verilmiþtir. Fakat baþka kaynaklarda bu sözün Ýmam Malik ile þöhret bulduðu bilinmektedir. Bk. ,Hadislerle Hz.Peygamberin Namaz Kýlma Þekli,, M. Nasýruddin Elbanî, trc: Osman Arpaçukuru, Beka, 2004, s.77.
[4] Haþr, 10
[5] Buhârî, Ý,tisâm, bab, 21, H. 7352
[6] Yahudileþme Temayülü, 172- 206
[7] Yahudileþme Temayülü, 173- 208
[8] Yahudileþme Temayülü, 174- 209
[9] Yahudileþme Temayülü, 210- 253
[10] Yahudileþme Temayülü, 29 - 36
[11] Yahudileþme Temayülü, 31- 38
[12] Yahudileþme Temayülü, 31- 38
[13] Bk: ,Hadis Istýlahlarýnýn Doðuþu ve Geliþimi,Dr. Ahmet Yücel, ÝFAV, 1996, Ýstanbul, s.181; Ayrýca bk. Prof. Dr. Talat Koçyiðit, ,Hadis ýstýlahlarý,, s.130, 131.
[14] Yahudileþme Temayülü, 110, 111-133.
[15] Müslim, Cennet, 26.
[16] Ahmed b. Hanbel, 2/261.
[17] Ahmed b. Hanbel, 2/268.
[18] Yahudileþme Temayülü, 117- 137.
[19] Yahudileþme Temayülü, 101- 122 .
[20] Yahudileþme Temayülü, 35 - 43, Bk. ,Fethu,l-Barî,, 6/575-576.
[21] Yahudileþme Temayülü, 74- 88
[22] Yahudileþme Temayülü, 118- 140. hadis, Buhârî, Da,vat 37,
[23] Yahudileþme Temayülü, 156- 185
[24] Yahudileþme Temayülü,12, 51 - 12, 61
[25] Yahudileþme Temayülü, 156, 158 - 187
[26] Yahudileþme Temayülü, 156- 186
[27] Vahyin cem edilmesi esnasýndaki ana malzemeler için bk: Buhari, Ahkam, Bab, 37, Ahmed b. Hanbel, 5/185, Hadis no: 21663
[28] Yahudileþme Temayülü, 57- 69 Darimi 42 / 475. Yazarýmýz bu hadisi ,Sünnetin Tahrifi,bölümünde de vermektedir. Bk.Yahudileþme Temayülü, 173, 174- 208
[29] Darimî, Mukaddime, Bab, 42, H. 483
[30] Yahudileþme Temayülü, 173- 208
[31] Müslim, Fadailu,s-Sahabe, 11, 2388.
[32] Müslim, Vasaya, 22, 1637.
[33] Tirmizî, Ýlim, bab, 12, 2266, 2267, 2268
[34] Yahudileþme Temayülü, 123- 146, 147
[35] Yahudileþme Temayülü, 304 - 351; Hadis: Müslim Hudud 25 2/1324
[36] Buhârî, Kitabul muharrebin, bab 31, H. 6830 Bk: Tirmizi, Hudud, 7/ 1431
[37] Müslim, Hudud 17.
[38] Müslim, Hudud 18.
[39] Müslim, Hudud, 1693
[40] Fethu,l-Bârî, c. 14, s. 139
[41] Nevevî, Minhâc, s. 189
[42] Ýbn Abdilber, el-Ýstîâb, Daru,l-Cîl, Beyrut, 1412c.3, s.1208, Madde no: 1969; Ýbn Hacer, el-Ýsabe, Daru,l-Cîl, Beyrut, 1412, c 4, s.705, no: 6014.
[43] A.g.y
[44] Buhârî, Hudud, bab, 30, Hadis, 6827, 6828
[45] Yahudileþme Temayülü, 123- 147
[46] Fethu,l-Bârî, Daru,l-Fikr, Beyrut, 1416, c. 14, s. 79
[47] Müslim, Hudud, 19, H. No: 1693
[48] Yahudileþme Temayülü,123- 147
[49] Yahudileþme Temayülü, 29-36
[50] Müslim, hudud, 3/ 12, 13, 14 / 1690
[51] Yahudileþme Temayülü,164-195.
[52] Yahudileþme Temayülü, 164, 166 - 196, 198 .
[53] Bakara, 106
[54] Yahudileþme Temayülü, 165 - 197
[55] Yahudileþme Temayülü, 165 - 198
[56] Vehbe Zuhaylî, ,Usulü,l-Fýkh,, Daru,l-Fikr, Beyrut, 1406, c.2, s. 947; Gazalî, ,el-Mustasfa,Daru,l-Kutubi,l-Ýlmiyye, Beyrut, 1403, c. 1, s. 111.
[57] Kur'ân'da neshi kabul etmeyenlerin iddialarýndan birisi de þudur: ,Neshin varlýðý ayetler arasý çeliþkiyi zorunlu kýlar, bunu kabul etmekse Kur'ân' ýn Allah,tan gelmiþ olma ilkesine aykýrýdýr.,Oysa Kur'ân' da çeliþkili görünen Müþkil ayetler nasýl anlaþýlýyorsa Nesh de böyle anlaþýlmalýdýr. Kur'ân'ýn Müþkil ayetleri hakkýnda bk. Elmalý, Hak Dini, Azim Daðýtým, c, 3, s. 35
[58] Gazetenin daðýttýðý nüshada ,ev nünsiha,diye geçer. Son baský bu olduðundan bunu esas aldýk. Benim elimdeki Ocak 1995 yýlýna ait olan nüshada burasý ,ما ننسخ,diye geçmektedir.
[59] Geniþ bilgi için Ýslamoðlunun ,Ahkamul Kur,an,dan kaynak gösterdiði yerlere ve yine Ýbn Arabi,nin ,en-Nasih ve,l-Mensuh,Kahire: Mektebetü's-Sekafeti'd-Diniyye, 1992, c. 2, s. 206, ya bakýlabilir.
[60] Yahudileþme Temayülü, 70 - 83
[61] Yahudileþme Temayülü, 121, 122 – 144, 145
[62] Müslim, Hudud, 6/28. Hadis kitaplarýnda on dört defa geçen bu ifade için bk. Müslim, Hudud, bab 6, H. 1700, Ebu Davud, Hudud, Recmu,l-Yehudiyeyn, H. 4436, 4438, Akdiye, Keyfe yehlifu,z-Zimmi, 3624, 3626, Ýbn Mace, Ahkam, 10/ Bima Yestehlifu Ehlü,l-Kitab, H. 2327, 2328, Hudud, 10/ Recmu,l-Yehudi ve,l-Yehudiyyetü, 2558, Ahmed b. Hambel, ,Müsned,, 1/ 273, 278, 4/ 286, 5/ 411
[63] Sayýn Ýslamoðlu,nun kadýnlardan da peygamberler gelmiþtir, diye bir bakýþa sahip oluþu, bilemiyoruz bu konuyu ele alýþýnda ne kadar etkili olmuþtur. Çünkü yazarýmýz kadýn hakkýnda aynen þöyle demektedir: ,Tarihte kadýn peygamberler göndermiþtir, Cenabý Hak. Yani tartýþýlýr falan ya, tartýþmaya hiç gerek yok, göndermiþtir. Beni Ýsrailoðullarýndan göndermiþ. Hz. Meryem,i göndermiþ, daha baþkalarýný göndermiþ ki, Asiye bunlardan biri olabilir.,(Sayýn Ýslamoðlu,nun Adým Prodüksiyon,un yayýnladýðý ve on kasetten oluþan ,Ýslam,da Aile Hayatý,adlý çalýþmasýnýn bir numaralý kasetin ikinci yüzünde aynen yukarýda ki gibi söylüyor.)
[64] Yahudileþme Temayülü 246- 288
[65] Yahudileþme Temayülü, 156 - 186
[66] Yahudileþme Temayülü, 158 - 188
[67] Yahudileþme Temayülü 152 - 181
[68] Yahudileþme Temayülü, 44 - 51
[69] Yahudileþme Temayülü, 51- 61
[70] Yahudileþme Temayülü, 289 - 335
[71] Yahudileþme Temayülü, 298, (401,nci dip nota bak) - 339
[72] Yahudileþme Temayülü 289 - 335
[73] Yahudileþme Temayülü 156, (185)
[74] Yahudileþme Temayülü 157; 158, (187)
[75] Yahudileþme Temayülü, 225 -263
[76] Hac, 78
[77] Müslim, Ýmare, 53/ 1920; Buhârî, Ý,tisam bi,l-K'itab, 7311
[78] Suyutî, ,Miftahu,l-Cenne Fi,l-Ý,tisam bi,s-Sünne,Daru,n-Neþr, Medine, 1409, s. 76,
[79] Þâtýbî, ,Ý,tisâm,Daru,l-Hani, Riyad, 1416, c. 1, s. 61.


Mesaj 2 kez düzenlendi. En son aybars77 tarafından, 13.01.2006 - 22:26 tarihinde.
Gönderen: 13.01.2006 - 22:16
Bu Mesaji Bildir   aybars77 üyenin diger mesajlarini ara aybars77 üyenin Profiline bak aybars77 üyeye özel mesaj gönder aybars77 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1370 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
sezgin 42 (51), hirtilar (51), Ebranur (52), hatay 1 (64), prensesim_28 (54), btutkun58 (60), zeko6454 (62), omarbabuscu (47), aydýn25 (49), mürsel (61), kapadokyali (33), Hacý Ali (72), battal_42 (53), nuhozer (44), ufuk özdemir (55), halidinvelit (60), maviadaist (49), mkuzeci (43), dervisoglu (60), Furkan 2 (50), MUHAMMEDSA&Yacu.. (45), Samet86 (39), yusuf s (40), mesutgumus (44), s_saglam85 (40), tugra01 (44), kizdede (49), Reyyannn (42), Ilyas AKTAS (59), munal_40 (55), ckisaer (66), münih2828 (66), babaersin (40), memoemmi (47), militan_aet (40), nuryol (49), ibrahimbirsen (71), duisburger (51), AlMiRa (39), abdullah dalgic (58), mkilinc_1986 (39), temiz (61), garibem (53), hýfz&yac.. (57), bedrettin tutku.. (60), Rýfat ÖZ.. (64), akcan_80 (44), ahmet12 (33), alptürk (47), ata kýra.. (71), mukremýn (57), engizli müdür (63), wip_ (50), velibey (52), Beytullah_Ko&cc.. (32), ramoz (60), amel114 (40), Bad-Mad (38), radyogul (44), kaya76 (49), Filizz (67), vuslat28 (48), hayhak (47), nasuh uslu (53)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.18854 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.