0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SORULAR & CEVAPLAR » COCUK SORUYOR

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Mehmet38 su an offline Mehmet38  
COCUK SORUYOR
19 Mesaj -
SELAMUN ALEYKUM. 2 AYLIK COCUGMU HER KUCAGMA ALMAMDA BESMELE CEKIYORUM VE 6 YASINDAKI COCUGMUN DIKKATINI CEKMIS, NEDEN HER KUCAGMA ALMAMDA BESMELE CEKTIMI SORDU. ONA COK GUZEL BIR SORU SORDUGUNU ONCE OGRENIP SONRA CEVAPLAYACAMI SOYLEDIM. BILGILENDIRIRSENIZ SEVINIRIM. SIMDIDEN TESEKKURLER
Gönderen: 24.02.2006 - 15:17
Bu Mesaji Bildir   Mehmet38 üyenin diger mesajlarini ara Mehmet38 üyenin Profiline bak Mehmet38 üyeye özel mesaj gönder Mehmet38 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Gast ahmet gunay  
Misafir
Deðerli kardeþim;

Hayýrlý ve helâl bir iþe baþlarken, Allah Teâlâ'nýn adýný anmak ve bu adla iþe baþlamak anlamýna gelen kelime besmeledir.. Ýslâmiyet'ten önce Araplar, herhangi bir iþe baþlarken, baðlý bulunduklarý ilâhlarýnýn adlarýný anarak baþlarlar, meselâ, Bismi'l-Lat (Lat'ýn ismiyle), Bismi'l-Uzza (Uzza'nýn ismiyle) derlerdi. Her kavimde buna benzer sözlerin kullanýldýðý ve meselâ bir hizmetlinin, âmirinin verdiði bir emri yerine getirirken,

"Bunu falanýn adýna yapýyorum" demesi âdettendir.

Resulullah (s.a.s.), Ýslâm dinini teblið etmeðe baþladýktan sonra, cahiliye Araplarý'nýn kullandýðý sözü deðiþtirmiþ ve, "Ey Allah'ým, senin adýnla" anlamýna gelen, "Bismike Allahümme" ve "Allah'ýn adýyla" anlamýna gelen, "Bismillahi" sözlerini kullanmýþtýr. Ancak Kur'an-ý Kerîm'de Neml suresinin otuzuncu ayeti nazil olduktan sonra besmele son þeklini almýþtýr. Bu ayette Süleyman (a.s.) tarafýndan yazýlan bir mektup söz konusudur. Mektupta "Bu mektup Süleymandan'dýr ve Rahman, Rahim olan Allah'ýn adýyla baþlamaktadýr." denilmektedir. Kýsaca besmele dediðimiz ve "Rahman, Rahim olan Allah'ýn adýyla" anlamýna gelen Bismi'llahi'r-Rahmani'r-Rahim'in Kur'aân-ý Kerîm'den bir ayet, yahut bir ayetin bir kýsmý olduðu anlaþýlmaktadýr.

"Ýþime, Rahman ve Rahim olan Allah'ýn adýyla baþlýyorum. O'nun emriyle ve O'nun için bu iþin baþýndayým ve O'nun adýna teþebbüste bulunuyorum, O'nun emriyle yapýyorum. Çünkü bu baþladýðým iþin tamamlanmasýnda gerekli olan kuvvet ve kudret O'rýun tarafýndan bana verilmiþtir ve O'ndandýr. O bana bu kuvvet ve kudreti vermezse ben bu iþi tamamlayamam."

Helâl ve hayýrlý bir iþe baþlarken, Allah'ýn adýný anmak, her müslümanýn üzerinde titizlikle durmasý gereken görevlerindendir. Kur'an-ý Kerîm'de buna iþaret eden pek çok emirler, vardýr.

"Atalarýnýzý andýðýnýz gibi, hatta daha çok Allah'ý anýn. " (el-Bakara, 2/200).

"Namazlarýnýzý kýldýktan sonra, ayakta otururken ve yanlarýnýzýn üzerinde iken Allah'ý anýn. " (en-Nisa, 4/103).

"Rabbý'nýn adýný an. Ýhlâs ile O'na yönel. " (el-Müzzemmil, 73/8)

"Rabbý'nýn adýný sabah akþam an" (Ýnsan, 76/25).

Resulullah (s.a.s.)'den nakledilen bir hadîsde þöyle denilmiþtir: "Bismillah ile haþlamayan her ciddi iþ noksandýr. "

Besmele, Neml suresinde bir ayet olmasýna raðmen, gerek Fatiha suresinin, gerek diðer surelerin baþýndaki "besmele"lerin, o surelerden bir ayet olup olmadýðý konusunda deðiþik görüþler ileri sürülmüþtür. Hatýrlanacaðý üzere Fatiha suresi baþýndaki besmele, surenin bir ayetidir. Bu, diðer surelerin baþýndaki besmele gibi deðildir. Berae suresi dýþýndaki diðer bütün sureler ise besmele ile baþlar. Fatiha suresinin ilk ayetinin besmele olduðunu kabul eden Þafiî mezhebi âlimleri ayrý bir besmeleyi öteki surelerde de kabul etmez ve sure baþlarýndaki besmeleyi sureden sayarlar.

Bilindiði gibi, bugün müslümanlarýn ellerinde bulunan mushaflar, Hz. Osman b. Affân (r.a.) zamanýnda yazýlan, sonra çoðaltýlarak çeþitli vilayetlere gönderilen nüshalarýn kopyasýdýr. Bu nüshalarda Berae suresi dýþýndaki bütün surelerin baþýna besmele yazýlmýþtýr. Hz. Osman'ýn (r.a.) bu iþi yaparken, þüphesiz, ne yaptýðýný çok iyi bildiði ve yazýlan mushaf nüshalarýna herhangi bir sözün girmemesi için büyük dikkat ve titizlik gösterdiði muhakkaktýr. Ýþte bu görüþten hareketle sure baþlarýna yazýlan besmelenin, ilgili olduklarý surelerden bir ayet olmasý düþünülebilir. Nitekim Ýmam Þâfiî, bu görüþe kâni olarak, Fatiha suresi baþýndaki besmelenin bu sureden bir ayet olduðunu söylemiþ ve namazda okunmasýný farz saymýþtýr. Diðer sureler hakkýnda ise, kendisinden, bir defasýnda, besmelenin surelerden bir ayet olduðu, bir defasýnda da olmadýðý tarzýnda iki deðiþik rivayet mevcuttur.

Hanefilere göre, besmelenin mushafta yazýlmýþ olmasý, onun Kur'an' dan olduðunu iþaret eder. Ancak namazda, Fatiha suresinin baþýnda okurken, Fatiha gibi cehren (sesli) okunmamasý, besmelenin Kur'an'dan bir ayet olmadýðýný gösterir. Diðer surelerin baþýnda yer alan besmeleler de böyledir. O halde her sure baþýndaki besmele, Kur'an'dan bir ayet olsa bile, baþýnda bulunduðu sureden bir ayet deðildir. Sadece surelerin arasýný ayýrmak için, teker teker indirilmiþtir.

Ýmam Mâlik'in bu konudaki görüþü diðerlerinden farklýdýr. O'na göre, sure baþlarýndaki besmele, Kur'an' dan deðildir. Bununla beraber yeni bir sureye baþlarken her iþte olduðu gibi, baþlama alâmeti olarak yazýlmýþtýr. Bu sebepledir ki Ýmam Mâlik, farz namazlarda, Fâtiha'dan önce besmelenin cehren okunmasýna karþýdýr. Ayný þekilde o, sessiz (sýrren) okunmasýný da meneder.

Bismillahi'r-rahmani'r-rahim sözü dört kelimeden oluþan bir cümledir. Bunlar: Ýsim, Allah, Rahman, Rahim kelimeleridir. Ancak isim kelimesinin baþýna bir "b" harfi getirilmiþtir. Bu harf, kendinden önce var olduðu düþünülen bir fiile, sonraki cümleyi baðlamak için kullanýlmýþtýr. 'b' harfinden önce var sayýlan fiil baþlarým, 'okurum', 'yaparým' olabileceði gibi 'baþla', 'oku', 'yap' þeklinde emir de olabilir. Buna göre besmele, bu fiillerden birisinin var kabul edilmesiyle beþ kelimeden meydana gelmiþ olur.

"aglaRahim) ve (Rahman) olan Allah'ýn adýyla baþlarým" gibi

Besmeledeki ilk kelime olarak görülen isim, bir hususa iþaret etmek üzere konulmuþ addýr. Ahmet, Ali, aðaç, su gibi isimler, özel isim ve cins ismi olmak üzere iki kýsýmdýr. Þahýs isimleri ile yer veya þehir isimleri özel isimdirler. Bu isimler kimin adý ise, hangi yer, þehir, kurumu belirtiyorsa baþkalarýnda bulunmayan, kendilerine özgü özellikleri vardýr. Buna karþýlýk, tahta,masa,aðaç,insan gibi isimler cins ismidirler. Genel bir anlam belirtirler. Bu sebeple "Ahmet" denildiði zaman, onun insan olduðu anlaþýlýr. Çünkü Ahmet, insan cinsi içinde yer alýr. Fakat insan denildiði zaman mutlaka Ahmet anlaþýlmaz. Çünkü Ahmet'ten baþka insanlar da vardýr.

Özel isim olan Ahmet kelimesi ile, cins isim olan insan kelimesi arasýndaki bu farklýlýk, Ahmet'in her insanda müþterek olan sýfatlarla tarifini imkânsýz kýlar. Meselâ Ahmet, iki eli ve kulaðý olan, iki göze ve bir buruna sahip bulunan kimsedir demekle tarif edilmez. Çünkü bunlar, her insanda bulunan uzuvlardýr. Bu sebepledir ki, bir kiþiye veya bir þeye and olarak verilen özel isim, sadece ona hastýr. Ve onu diðer benzerlerinden ayýran özelliklerin alâmetidir. Yine bu sebeple özel isimlerin eþ anlamlýsý aranmaz. Baþka bir kelimeye tercemesi yapýlmaz.

Besmele'de yer alan ikinci kelime Allah ismidir. Allah, kendine has doksandokuz sýfatý olan zatýn yüce ismidir. Gerçek mabudun adýdýr ve özel ismidir. Allah Teâlâ'nýn kendine has sýfatlarýndan bazýlarýný, Kur'an-ý Kerîm'in aþaðýdaki birkaç ayetine iþaret ederek gösterebiliriz.

"O, öyle Allah'týr ki, O'ndan baþka ilâh yok'tur. O, gizliyi de aþikârý da bilendir. O, esirgeyen, baðýþlayandýr. O, öyle Allah'týr ki O'ndan baþka ilâh yoktur. Hükümrandýr. Mukaddestir, selâmdýr, mümindir, müheymindir, azizdir, cebbardýr. Allah müþriklerin ortak koþmasýndan münezzehtir. O öyle Allah'týr ki, yaratan, yarattýklarýna þekil verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nu tesbih eder. O, hüküm ve hikmet sahibidir. " (el-Haþr, 59/22-24)

Ýþte Allah, bazýlarýný iþaret ettiðimiz bu ve buna benzer, üstün sýfatlarý zatýnda toplamaktadýr.

Besmele'de yer alan üçüncü kelime, 'Rahman' kelimesidir. Bu kelime kendinden önce ismi zikredilen yüce zatýn sýfatýdýr. Yani Allah Teâlâ'nýn sýfatýdýr. Rahman kelimesi, rahmet kelimesinden türetilmiþtir. Rahmet, sözlükte, insan kalbinin bir kimseye acýma ile birlikte meydana gelen bir yakýnlýk duygusudur ki, bu acýma ile yakýnlýðýn artmasý ve þiddet kazanmasý halinde, o kimseye karþý fiilî yardýma dönüþür. Bu sebepledir ki, o kimse hakkýnda 'çok merhametli' denir. Ancak insandaki bu merhamet duygusunu, Allah Teâlâ'nýn merhametini arýlamakta bir ölçü olarak kullanmamýz mümkün deðildir. Çünkü insandaki merhamet duygusu geçici bir haldir. Ancak bir üzülme ve acýma neticesinde ortaya çýkar. Üzülme ve acýmanýn ortadan kalkmasý ile merhamet duygusunun da yok olduðu görülür. Allah Teâlâ ise üzülme ve ani olan, sönüp geçen acýma duygusundan münezzehtir. Acýma kelimesindeki insanî haslet geçicidir. Allah Teâlâ bu geçici hasletlerden münezzehtir. Bu sebeple Allah Teâlâ'nýn rahmeti, kullarýnýn merhametiyle kýyas olunamýyacak bir üstünlük arzeder ve ezelden ebede, eser ve neticesi nimetler ve baðýþlar olarak ortaya çýkan sonsuz bir merhameti gösterir.

Ýlâhi rahmetin ezelden ebede sonsuzluðu, Allah Teâlâ'nýn zatýna has olan, zatýyla birlikte kadîm olan irade sýfatýnýn bir sonucudur. Bu kullarý için daima hayrý murat ettiðini gösterir.

Allah Teâlâ'nýn iradesi, olabilecek veya olmayabilecek her þeyi, irade sýfatýnýn taalluku ile dilediði zamanda ve dilediði þekilde yapmasý veya yapmamasý anlamýna gelir. Bir þeyi yapmasýnda veya yapmamasýnda, O'nun iradesine dýþarýdan tesir edecek, yapmaya zorlayacak veya yapmamaktan vazgeçirecek hiç bir güç yoktur. Allah Teâlâ'nýn bu sýfatý, O'nun zatýna has bir sýfat olmasý dolayýsýyla, zatýyla kaim ve kadîm bir sýfattýr. Ýþte ilâhî rahmet, böyle bir sýfatýn insanlarýn hayrýna, yahut iyiliðine ortaya çýkmasýný gösterir.

Allah Teâlâ'nýn bütün âlemleri, canlý cansýz bütün varlýklarý iradesiyle yaratmasý, yaþayýþlarýný sürdürebilmeleri için çeþit çeþit rýzýklar vermesi, bunlar arasýnda insana ayrý bir mertebe vererek, onu akýl, duygu ve düþünce ile diðerlerinin üstüne çýkarmasý, kýsacasý, her þeyi yerli yerinde sevk ve idare etmesi, O'nun sonsuz rahmetinin bir neticesidir.

Rahman, yukarýda da iþaret edildiði gibi, rahmet kelimesinden türemiþ olup, son derece merhametli, çok rahmet sahibi anlamlarýna gelen bir sýfattýr. Ancak bu sýfat, ezelî ve ebedî bir rahmeti iþaret ettiði için hiç kimse hakkýnda kullanýlmamýþ, yalnýz Allah Teâlâ'ya tahsis edilmiþtir.

Rahman kelimesinin diðer bir özelliði de Kur'an-ý Kerîm'de, Allah ismi makamýnda özel bir isim olarak kullanýlmýþ olmasýdýr.

"Ýster Allah diye çaðýrýn, ister Rahman diye çaðýrýn, hangisi ile çaðýrýrsanýz, en güzel isimler O'nundur. " (el-Ýsra, 17/110).

"Senden evvel gönderdiðimiz resullerimizden sor: Biz, Rahman'dan baþkasýný ilâhlar yapmýþ mýyýz?" (ez-Zuhruf, 43/45).

"Sen ancak Kur'an'a uyan ve görmeden Rahman'dan korkan kimseleri korkutacaksýn. " (Yâsin, 36/1 I ).

"aglaCennet), görmeden Rahman'dan korkan ve (O'nun tâatýna) yönelmiþ bir kalp ile gelen kimselere hastýr. " (Kaf 50/33).

"Ey babam, þeytana tapma, Çünkü þeytan Rahman'a çok asi olmuþtur. " (Meryem, 19/45).

"Rahman'ýn yaratýþýnda hiç bir düzensizlik göremezsin." (Mülk, 67/3).

Mealleri zikredilen bu ve sayýlarý elliye varan diðer ayetlerde Rahman' kelimesinin Allah'a has ve Allah ismine eþit bir anlamda nasýl kullanýldýðý açýkça görülmektedir. Bu sebepledir ki, Rahman özel bir isimdir. Ve diðer özel isimler gibi herhangi bir dile terceme edilemez.

Besmele'de de görüldüðü gibi, Rahman kelimesi, Allah Teâlâ'nýn sýfatý olmasý ve ezelden ebede O'nun sonsuz rahmetine delâlet etmesi dolayýsýyla, kapsamý geneldir. Yani gözle görülsün veya görülmesin, yoktan var edilmiþ veya yaratýlmýþ her ne varsa, hepsi de Rahman'ýn eseri neticesidir. Bu rahmetin dýþýnda kalmýþ hiç bir varlýk düþünülemez. Bu bakýmdan her þeyin vücut buluþu, ortaya çýkýþý, veya yaratýlýþý kesbî deðil, vehbîdir, irâdî deðil cebrîdir, Rahman'ýn eseridir. Ýþte bundan dolayýdýr ki "Allah Teâlâ, dünya ve ahiretin Rahmaný'dýr" denilmiþtir.

Allah Teâlâ, hiç bir þeyi sebepsiz ve kýymetsiz yaratmamýþ, yarattýklarýný baþý boþ býrakmamýþtýr. Rahmet-i Rahman'ýn bir eseri olarak insaný yarattýðý zaman, ona kendi iradesinden bir de irade ihsan etmiþ; böylece insanýn kendi irade ve ihtiyariyle çalýþýp kazanmasýný ve deðiþip geliþmesini saðlayacak yolu göstermiþtir. Zira insana çalýþmakla tembelliði, ilim ile cehaleti, hak ile haksýzlýðý, adalet ile zulmü, þükür ile nankörlüðü, itaat ile isyaný, iman ile küfrü, kendisini dünya ve ahiret saadetine kavuþturacak doðru yol ile hüsrana götürecek eðri yolu biribirinden ayýrt etmesini saðlýyacak bir akýl vermiþ; aklýný kullanýp doðru yolu bulana rahmetini artýracaðýný; akýlsýz davranýp eðri yolu seçeni bu rahmetten mahrum býrakacaðýný, üstelik akýlsýzlýðýnýn cezasýný çok aðýr bir þekilde ödeteceðini bildirmiþtir.

Ýþte, Allah Teâlâ'nýn, Rahman sýfatýnýn bir eseri olarak, âlim, cahil, çalýþkan, tembel, haklý, haksýz, adil, zalim, mutî, âsi, mümin, kâfir ayýrýmý yapmadan herkese ve her yarattýðýna teþmil ettiði rahmetine ilâve olarak; sadece, âlime, çalýþana, haklýya, adile, mutîye, mümine hasýlý kendi iradelerini Allah'ýn iradesiyle ahenk içerisinde tutabilen herkese ihsan ederken diðerlerini mahrum býraktýðý rahmeti, O'nun Rahîm sýfatýnýn icabýdýr. Bu Rahîm sýfatý, besmelenin dördüncü kelimesi olarak yer almýþtýr. O halde bunu kýsaca ifade etmek gerekirse; baþlangýçta çalýþana ve çalýþmayana bakmadan, onu vücuda getirerek öylece idare etmek, Allah Teâlâ'nin Rahman sýfatýnýn eseri iken, sonradan çalýþana çalýþtýðýnýn semeresini vermek de O'nun Rahîm sýfatýnýn sonucudur. Bir baþka ifadeyle denebilir ki, insan istese de istemese de, kendisine vücut verilmiþ ve bunun bekâsý için gerekli nimetler ihsan edilmiþtir. Bu, ezelden ebede Rahman olan Allah Teâlâ'nýn rahmetidir. Fakat insan, Allah Teâlâ'nýn irade ve ihtiyarýný temsil etmek ve O'na yakýnlaþarak rýzasýný kazanmak için yaratýlmýþtýr. Bunun için kendisine irade ve akýl verilmiþtir. Bunlarý doðru yolda kullanarak rýzasýný kazanan insan, Allah Teâlâ'nýn mükâfatýna nail olur. Doðru yoldan sapan ise bundan mahrum olur. Bu da Cenâb-ý Hakk'ýn Rahîm sýfatýndan yayýlan rahmetidir. Bu sebeple denilir ki "Allah Teâlâ, ahiretin Rahîmidir. Yani ahiret günü bütün müminlere rahmeti ile muamele eder."

Allah Teâlâ'nýn Rahman sýfatý, kendisine has zât sýfatý olduðu halde; Rahim sýfatý, kendi iç güdüleri veya iradeleriyle hareket eden yaratýklara bir nebze olsun bahþedilmiþ bir sýfattýr. Ýnsanlarýn kendi yavrularýna veya biribirlerine besledikleri þefkat ve merhamet dolu yardým duygusu, yahut bir kuþun, yavrusu baþýnda kanat çýrpýþý, sahip olduklarý bu rahîm sýfatýnýn bir eseridir. Bundan dolayý insanýn, Allah Teâlâ'nýn zatýna has olan Rahman sýfatýyla nitelendirilmesi mümkün olmadýðý halde rahîm sýfatýyla nitelendirilmesi mümkün olabilir. Nitekim bir kimse hakkýnda çok merhametli anlamýna rahîm denilmesi bundandýr
Gönderen: 24.02.2006 - 23:18
Bu Mesaji Bildir   Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1245 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62554 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.