0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SORULAR & CEVAPLAR » Selamün Aleyküm

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
fermat su an offline fermat  
Selamün Aleyküm
1 Mesaj
Benim bir problemim var, bu konuda yardýmcý olursanýz sevinirim, ben bir kýzla evlenmek istiyorum ama kendisi alevi, ama bana söylediklerine bakarsam benim ona alevi demem yanlýþ olur , çünkü Peygamber Efendimizi(sav) kabul ediyor, biz mi aleviliði yanlýþ tanýmlýyoruz? Benim sorum þu , benim evleneceðim kiþi islami olarak nasýl biri olmalý?
Gönderen: 15.07.2006 - 01:17
Bu Mesaji Bildir   fermat üyenin diger mesajlarini ara fermat üyenin Profiline bak fermat üyeye özel mesaj gönder fermat üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Gast ahmet gunay  
Misafir
Aleyküm Selam Kadeþim;

Alevîlik düþüncesi, ister açýkça, ister gizlice, Ali'ye uyup onun Kur'an'daki nâs ve Resulullah (s.a.s.)'ýn vasiyetiyle imamlýða tayin edildiðini ileri süren; imametin* onun soyundan dýþarý çýkmayacaðýna inanan ve onu diðer sahâbeden üstün gören zümrelerin baþlattýðý fikir ve siyasî kavgalarla ortaya çýkan" hareketin genel adýdýr. Bu fikir ve harekete katýlanlar, Ali'ye (r.a.) uyduklarý ve onu, öteki sahâbîlerin önüne geçirdikleri için Alevî; buna taraftar olanlara da 'tarafýný tutan' anlamýnda "Þia"* denilmiþtir. Þia, Alevîliðin ifade ettiði katýlýktan daha mûtedîl bir kelimedir ve Ýslâm âlimleri Alevîlik için Þia'dan farklý olarak 'Râfýza' 'Ravâfýz' tabirlerini kullanýrlar. Ýslâm tarihinde Hz. Peygamber'den sonra halîfe olarak Hz. Ali'yi tanýyanlara, Ali'ye mensup, inancý bakýmýndan, Ali taraflýsý anlamýnda "Alevî" tabiri kullanýldý. Alevîlik, halifelikte Hz. Ali'nin hakkýnýn yendiðini, sahâbenin Hz. Peygamber'den sonra Ebû Bekr*'e bey'at etmekle, Ýslâm'a aykýrý hareket ettiði iddiasýný yansýtýr. Alevîler Hz. Ali'nin hilâfette hak sahibi olduðunu þu sebeplere dayandýrýrlar: Ali*, Hz. Peygamber'in tabii olarak varisiydi. O, Ýslam'ý ilk kabul eden kimsedir. Hz. Muhammed (s.a.s.)'in amcasýnýn oðlu ve damadýdýr. Ýslâm savaþlarýnýn kahramanýydý. Yaþadýðý sürece Hz. Muhammed'in en yakýn yardýmcýsýydý. Onun bütün iþlerine bakardý. Hz. Muhammed (s.a.s.) Ali'ye olan sevgisini ve güvenini bildirerek, onun kendisinden sonra halîfe olacaðýna iþaret etmiþtir. Bu yüzden onlar, Ebû Bekir, Ömer* ve Osman*'ýn iþbaþýna getiriliþini batýl saydýlar. Yani bunu þerîat kurallarýna ve Hz. Peygamber'in sünnetine aykýrý görerek bununla savaþmayý dinî bir görev kabul ettiler. Ancak, Hz. Peygamber'in, Hz. Ali hakkýnda söyledikleri ve Ali'nin üstünlükleri doðru olmakla birlikte, Allah Resulü benzer sözleri Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer gibi diðer büyük Sahâbîler hakkýnda da söylemiþtir. Üstelik, hastalandýðýnda imamlýða Hz. Ebû Bekr'i geçirmiþtir. Diðer yandan Hz. Peygamber, kendisinden sonra müslümanlarýn baþýna kimin geçeceðini isim vererek belirtmeden bu dünyadan ayrýlmýþtýr. Böyle bir hadîs olsaydý, Hz. Ebû Bekr'in halife seçildiði sýrada yapýlan konuþma ve müzâkerelerde bu hadîsin sözkonusu edilmesi gerekirdi. Çünkü ashâb-ý kîrâm, kendi aleyhine bile olsa, Hz. Peygamber'den iþittiðini nakletmekten çekinmeyecek derecede üstün mezîyetlere sahiptir. Ancak, Allah Resulü'nün cenaze iþleriyle uðraþmasý yüzünden, halîfe seçimi sýrasýnda hazýr bulunamayan Hz. Ali ile bu kadar önemli bir konunun istiþare edilmemiþ olmasý bir eksiklik sayýlabilir. Fakat, Ensâr'ýn hilâfet konusunu müzâkere etmekte olduðu topluluða Hz. Ömer'le Hz. Ebû Bekr bile sonradan katýlmýþtý. Bu çok önemli meselede yanlýþ bir adýmýn atýlmasý endiþesi ve iþin kýsa sürede çözülmesi zarûreti, seçimin Hz. Ebû Bekir lehine yapýlmasýný gerekli kýlmýþtýr. Nitekim daha sonra Hz. Ali de Ebû Bekr'e bey'at* etmiþtir.

Müslümanlar, Ehl-i Beyt denen 'Ali ve ailesini' öteki Ashâb-ý Kîram'dan ve Allah Resulü'nün öteki halîfelerinden ayýrmadan severler. Onun ailesine yapýlan haksýzlýða ve zulme karþýdýrlar ve tarih içinde de karþý olmuþlardýr. Meselâ, Ahmed b. Hanbel* (rh.a), "Ehlü's-Sünne ve'-l Hadîs" taraftarlarýnýn Hz. Muhammed (s.a.s.)' in ailesine hak ettikleri muhabbeti gösterdikleri ve Ali Ýbn Ebî Tâlib'in (r.a.) haklarýný tanýdýklarý için "Ali'nin 'þiasý, taraftarý" olduðunu ifade etmektedir. Ayný tavrý Ýmam-ý Â'zam da takýnarak Abbasîlere karþý Ýmam Zeyd'i desteklemiþtir. Bu anlamda Þia, îtikâdî ve siyasî bir mezhep olarak kabul edilirken, Alevîlik, Hz. Ebû Bekr es-Sýddýk'a (r.a.), Ömer el-Faruk'a (r.a.) ve Osman Zünnureyn (r.a.)'e ve daha pek çok ashâb-ý kirâm'a buðz ve düþmanlýk taþýyan fikirlerle dolu bir tarîkat görünümündedir. Bu ifrata sebep olan Emevilerdi. Emeviler devrinde, Ömer Ýbn-i Abdulaziz'in hilâfetine kadar cuma hutbelerinde Ali Ýbn Ebî Tâlib'e (r.a.) ve ehl-i beytine hakaret edilir ve lânetler okunurdu. Onlarýn bu yanlýþ hareketleri öteki müslümanlarý baðlamazdý. Çünkü onlar, bütün müslümanlarý temsil edemezlerdi. Hele hilâfet konusundaki olaylarý göze alarak öteki, müslümanlarý zalim görmek ve göstermek haksýzlýktýr ve hakdan sapmadýr. Ne Resulullah'ýn üç halifesi ne de Ashâb-ý Kirâm, Ali Ýbn Ebi Talib hakkýnda düþmanlýk eseri býrakmamýþlardýr. Alevîlik, zaman içinde parçalanmýþ ve sayýsý yüze varan tarîkatlara ve yollara ayrýlmýþtýr. Ancak bunlarý Ýmam Ebu Câ'fer es-Sâdýk'ýn içtihatlarýyla amel eden ve müslümanlarla aralarýnda bir fark görmediklerini söyleyen, yeryüzünde Allah'ýn hâkimiyetini istediklerini haykýran Ca'feriyye ve Zeydiye kollarýna baðlý müslümanlarla karýþtýrmamak gerekir. Câferî müslümanlarý Þia içerisinde incelerken, dünü, bugünü ve îman-amel iliþkisiyle gözönüne almak ve ona göre deðerlendirme yapmak faydalý olacaktýr. Câferîlerle, Zeydîleri Alevîliðin diðer kollarý olan Batînîler, * Karmatîler, * hatta kuzey Afrika ve Mýsýr'da uzun yýllar hüküm süren Fâtýmîlerden, bugün Anadolu'da yaþayan Alevîler'den, Lübnan ve Suriye'deki Dürzî ve Nusayrîlerden ayýrt etmek gerekir.

Alevîlerden Gulât olanlar yani aþýrý gidenler Hz. Ali'de, diðer halifelerde bulunmayan ilâhî nitelikler ve özellikler olduðuna inanýyorlar. Ýslâm tarihinde bu görüþü ve inancý daha da ileri götürerek, Allah'ýn Ali'nin varlýðýnda, insan suretinde görünüþ alanýna çýktýðýný, onun bir ilâh-insan olduðunu söyleyenler bile çýktý. Ali'nin mehdi olduðunu, ölmediðini ve kýyamet gününden önce çýkarak dünyada adaleti saðlayacaðýný öne sürdüler. Bunlar "sebeîler"dir. Ýslâm'da ilk dînî ayrýlýk hareketini teþkil eden ilk Alevîlik, Hz. Ali daha hayatta iken San'alý bir Yahudi olan Ýbn Sebe'nin telkini ile baþlamýþtýr. Bundan sonra Ali'nin ve soyunun, hatta Ýbn Sem'an, Ebû Mansur el-Ýclî, Ebu'l-Hattâb, Horasanlý Ebû Müslim gibi Ali ile aile baðý bulunmayan ve sadece taraftarlýk yapan birtakým yabancýlarýn öncülük ettiði tenâsüha, ibâhaya, farzlarý terketmenin caiz olduðuna ve imanýn, imamý bilmekten ibaret bulunduðuna inanan birçok Alevî kollarý meydana çýkmýþtýr.

Daðýnýk Alevî kollarýný birleþtiren Câ'fer es-Sâdýk'*a bir aralýk gidip gelen ve inanýþlarýnda Ýslâm'a aykýrý þeyler bulunduðu için kovulan, Ýmam Câfer'in lânetlemesine uðrayan Ebî Mansur el-Ýclî ile Ebû'l-Hattâb'ýn ekolü, "Ýsmâiliye*" veya "Yedi Ýmam" mezhebini oluþturmuþtur. Batýnîlik adý verilen bu mezhep Yemen'de kökleþmiþ, Irak, Ýran, Horasan ve Türkistan'a kol atmýþ ve batýda Endülüs'e kadar yayýlmýþtýr. Bu mezhepten olanlar Bahreyn'de ve Ahsâ'da Karmatiyye mezhep ve hükümetini, Kûfe'de ve Basra'da birçok ihtilâlleri, Maðrip'te önce "Alevî Hükûmeti"ni, sonra Mýsýr'da Fâtýmî halifeliðini vücûda getirmiþlerdir. Cebel-i Dürûz'da Lübnan'da yaþamakta olan "Dürzîlik"le daha birçok fýrka ve mezhepler Batýnîlikten doðmuþtur. Muhammed b. Nusayr de bu arada bugün Suriye, Lübnan ve Adana yöresinde sâlikleri bulunan "Nusayrîlik"i kurmuþtur.

Hz. Ali'nin ölümünden sonraki geliþmeler, özellikle Kerbelâ olayý Hz. Hüseyin'in þehid edilmesi, Alevî topluluðun siyasî bir görüþ çevresinde toplanmasýna yol açtý. Sonralarý Þia (Þiîlik) adýný alan ve daha çok Ýran'da geliþen Alevî mezhebinin özünü besleyen bu olaylar zinciri oldu. Ýslâm ordusunun doðuya doðru ilerlediðini gören Ýran, baðýmsýzlýðýný kaybedeceðini anlayýnca, Ýslâm'ýn içinde doðan ve geliþen Hz. Ali taraftarlýðýný eski dîn ve siyasetleriyle kaynaþtýrarak benimsedi. Bundan Alevîliðin, bir baþka kolu doðdu. Alevî inancý bu yeni ad altýnda hýzla geliþti. Bu inanca, ruhun bedenden bedene geçiþini (tenâsüh) kabul eden Hind inançlarý da yine Ýran etkisiyle karýþtý.

Anadolu Alevîliði ise, sadece Batýnîlik'in devamý deðildir. Yesevî, Kalenderî, Hayderî gibi Türk tarikatlarýnýn, Hurûfiliðin, Vücûdiyye ve Dehriyye inançlarýnýn karýþtýðý, bazý Türk gelenek ve göreneklerinin ve halk þiirinin yaþadýðý bir dünyadýr. Onda "tenâsüh", "hulûl", "ibâha" ve bir çeþit "iþtirak" ilkeleriyle birlikte, Türk þölenlerini andýran âyinler de görülür. XIII. yüzyýlda Anadolu'nun fikir hayatýnda Orta Asya'dan ve Horasan'dan göçen bilgin ve mutasavvýflarýn derin etkileri olmuþtur. Bu arada Harezm'li göçmenler, köylere varýncaya kadar Anadolu'nun dînî havasýnýn deðiþmesine yol açmýþlardýr. Bu tarihi kökenlere dayanan Alevîlik günümüzde varlýðýný sürdürmektedir. Þiîlik, Bektâþîlik ve Kýzýlbaþlýk gibi Alevî kollarýnýn özel törenleri, toplantýlarý bulunmaktadýr. Bu kollarýn hepsinde Hz. Hüseyin'in Kerbelâ'da þehid edildiði 10. Muharrem günü kutsal olup, matem günü kabul edilir. Þiîler o gün, özel anma törenleri düzenler, dövünür, aðlar, yakýnýrlar. Kýzýlbaþ ve Bektâþîler bu günün acýsýný çeker, fakat dövünmezler. Alevî törenlerinin en büyüðü kadýnlarýn da katýldýðý "cem âyini"dir. Bu tören cuma günleri düzenlenir. Cem âyininin küçüðüne "dernek" denir. Bu toplantýlar sazlýsözlü, içkili olur. Özel zikirler yapýlýr. Töreni yöneten dede tarafýndan bir sure veya ayet okunur. Ayrýca cem'âyininden baþka "görgü âyini", canlardan birinin diðerini þikâyeti hâlinde "sorgu âyini" düzenlenir. Nevrûz, hem bahar bayramý, hem de Hz. Ali'nin doðum günü sayýldýðý için, genellikle kutsal kabul edilir ve törenler düzenlenir .

Alevîlik Ýran'da olduðu gibi Anadolu'da da daha çok þiir ve edebiyatla yayýlmýþtýr. Alevîlerin büyük tanýdýðý yedi þair; Nesimî, Fuzûlî, Hatâî, Pîr Sultan Abdal, Kul Himmet, Yeminî ve Virânî'dir. Bunlardan Nesimî ve Fuzûlî dýþýndakiler tam batinîdirler.

Yollarýný müstakil bir dîn ekolü ve Ýslâmiyetin esasý kabul eden Alevîler, Hz. Peygamber, Hz. Ali, Oniki Ýmam ve Hacý Bektaþ Velî'yi kendi yorumcu ve düþünürleri sayarlar.

Ýslâm nazarýnda bir ibadet kabul edilen evlilik ile ilgili olarak, Ýslâm Hukuku'na dair yazýlan kitaplardan bazýsýnda; "Bizim için Hz. Adem'den bu güne kadar, meþrû olarak devam ede gelen ve Cennette de devam edecek olan iki þey vardýr; bunlar, evlenme ve imandýr (Ýbn Âbidin, III, 3) þeklinde kaydedilmektedir.

Evlenmenin yani nikâhýn çeþitli sebepleri vardýr. Nikâhtaki þer'î, akli ve tabii sebeplerin baþka bir þer'î hükümde bu þekilde bir arada toplandýðý az görülmüþtür .

Evlenmenin þer'î delilleri, Kur'an-ý Kerîm, hadisler ve ümmetin icmâý * ile sâbittir.

Kur'an-ý Kerîm'den evlenmenin meþrûluðuna þu ayetler delildir; "Size helâl olan kadýnlardan ikiþer, üçer, dörder adet nikâh edin" (en-Nisâ, 4/12); "Sizden bekârlarý ve kölelerinizle câriyelerinizden sâlih olanlarý nikâh edin. Eðer fakir olurlarsa Allah onlarý Fazl ve keremiyle zengin kýlar. Allah vâsi'dir, âlimdir" (en-Nûr, 24/32).

Cihat ve evlilik Ýslâm'ýn insanýn hayatýna hâkim olmasýnýn nedenlerinden biridir. Evlenmede ise bunlarýn her ikisi de mevcuttur. Bu nedenle "Evlilikle meþgul olmak kendini nâfile ibadetlere vermekten daha faziletlidir. Çünkü evlilikte nefsi haramdan koruma ve çocuk yetiþtirme gibi önemli hususlar vardýr" (Ýbn-i Âbidin, III, 3) kanâatine varýlmýþtýr.

Ýslâm þerîatýnýn temel esaslarýndan biri de evliliðin fýtri bir olgu olduðudur. Ýslâm dini ruhbâniyetle (dünyadan elini eteðini keserek yalnýz baþýna yaþama, evlenmeme); insanýn yaratýlýþý ile çatýþtýðý, onun nefsi isteklerini ve karakterine ters düþtüðü için savaþmaktadýr.

Beyhakî ve Taberanî'nin rivâyet ettikleri bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s.) þöyle buyurur: "Evlenmeye gücü yetip de evlenmeyen benden (benim ümmetimden) deðildir.''

Bu hadis-i þerifte de görüldüðü gibi Ýslâm kiþiyi, sýrf Allah'a yaklaþmak, ruhbanlýkta bulunmak ve ibadet edeyim diye bir köþeye çekilmekten alýkoymaktadýr.

Allah Resulu'nün hayatýný göz önüne aldýðýmýzda onun, toplumun fertlerini kontrol altýnda bulundurmak, insanýn nefsini düzeltmek hususunda ne denli titizlik gösterdiðini açýkça görürüz. Onun bu konuda titizlik göstermesinin temelinde, insan gerçeðinin anlaþýlmasý ve onun arzu ve isteklerine cevap verme duygusunun yattýðýný görürüz. Öyle ise evlilik vb. Ýslâmî prensipler sayesinde toplumun hiçbir ferdi yaratýlýþýnýn ötesine geçemeyecek, gücü ve imkanýnýn dýþýnda gayret sarf edemeyecek; tam aksine orta yolda, saða sola sapmadan yürüyecektir.

Evlilik konusunda Resulullah (s.a.s.)'ýn þu davranýþý, insanýn nefsi duygularýna gem vurmasý ve insan hakikatýna ne denli vakýf olduðunun en büyük delillerinden kabul edilir; þöyle ki: Buhâri ve Müslim'in Enes (r.a.)'den rivâyet ettikleri bir hadiste þunlarý görmekteyiz: Üç heyet, Resulullah'ýn yanýna gelerek, onun ibadetini sordular. Kendilerine Allah Resulü'nün ibadeti hakkýnda bilgi verilince, -Onun ibadetini az bulacaklar ki þöyle dediler: "Resulullah ile biz bir olabilir miyiz! Onun geçmiþteki ve gelecekteki günâhlârý baðýþlanmýþtýr. Ýçlerinden biri tüm geceyi namaz kýlmakla geçireceðini, diðeri devamlý oruç tutacaðýný ve üçüncüsü de kadýnlara yaklaþmayacaðýný ifade ettiler." Daha sonra Rasûlullah (s.a.s.) bu durumu öðrenince onlarý çaðýrýp þöyle buyurdu: "Allah'a yemin olsun ki ben sizin Allah'tan en çok korkanýnýz ve O'ndan en fazla sakýnanýzým; fakat zaman zaman oruç tutar ve iftar ederim; namaz kýlar ve uzanýp yatarak istirahatte bulunurum; kadýnlarla da evlenirim. Benim sünnetimden yüz çeviren benden (benim ümmetimden) deðildir" (Buhâri, Nikâh, 1; Müslim, Sýyâm 74, 79).

Evlilik sosyal bir maslahatý beraberinde getirir. Evliliðin genel yararlarý yanýnda bir de sosyal yararlarý vardýr. Bu yararlarýn basýnda insan varlýðýnýn korunmasý gelmektedir. Zira evlilik sayesinde, insan neslinin devam etmesi ve çoðalmasý, nesillerin birbirini izlemesi ve böylelikle Allah'ýn insaný yeryüzüne mirasçý kýlmasý sözkonusudur. Evliliðin insan üzerindeki sosyal, ahlâký ve bedensel yararlarýný inkâr etmek mümkün deðildir. Kur'an-ý Kerim bu sosyal hikmete parmak basarak þöyle demektedir: "Allah size kendi nefislerinizden eþler yarattý, eþlerinizden de sizin için oðullar ve torunlar yarattý..." (en-Nahl, 16/72).

Evliliðin diðer önemli yararlarýndan biri de, nesebin korunmasýdýr. Meþrû evliliðin bir an için yokluðunu düþünürsek toplumlarýn nesepsiz ve hiçbir fazilete sahip olmayan çocuklarla ne denli sýkýntýlara girdiklerini hemen görürüz.

Evliliðin saðladýðý yararlardan biri de toplumun ahlâký çözülme ve bozukluktan beri kalmasýdýr. Evlilik sayesinde kiþiler sosyal bozukluklardan emin kalýrlar.

Hz. Peygamber (s.a.s.), evliliðin saðladýðý yararlarý, bir grup gence hitaplarý sýrasýnda þöyle dile getirmiþlerdir; "Ey gençler, sizden evlenmeye gücü yeten kimse hemen evlensin; zira evlilik gözü haramdan en iyi koruyan ve tenasül uzvunun en saðlam kalesidir. Evlenmeye imkâný olmayan ise oruç tutsun; zira oruç þehveti kýrmaktadýr... (Buhâri, Savm, 1, Nikâh, 2 3; Müslim, Nikâh,1, 3; Ebû Dâvûd Nikâh, 1, Ýbn Mâce, Nikâh, 1).

Yine evliliðin faydalarý arasýnda toplumun hastalýklardan uzak kalmasýný, kiþinin rûhî ve nefsi bir rahatlýða kavuþmasýný zikredebiliriz. Bu tedbirler sayesinde toplumun fertleri zinânýn bir sonucu olarak ortaya çýkacak olan bulaþýcý hastalýklardan kurtulmuþ; hayasýzlýðýn yayýlmasý önlenmiþ ve harama giden yollar kapanmýþ olur.

"Kaynaþmanýz için size kendi cinsinizden eþler yaratýp da aranýzda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O'nun varlýðýnýn delillerindendir. Doðrusu bunda, iyi düþünen bir kavim için ibretler vardýr" (er-Rûm, 21).

Allah (c.c.), evlilikte müslümanýn kimi tercih edeceðini açýklamýþtýr:

"aglaEy Müminler,) iman etmedikçe müþrik kadýnlarla evlenmeyin. Mümin bir cariye, hoþunuza gitse bile müþrik bir kadýndan hayýrlýdýr. (Mü 'min kadýnlarýgöz kırpma iman etmedikçe müþrik erkeklerle evlendirmeyin. Mümin bir köle, hoþunuza gitse bile (hür) bir müþrikten hayýrlýdýr. Bunlar (sizi) cehenneme çaðýrýrlar; Allah ise, izniyle, cennete ve maðfirete dâvet ediyor. Ýþte, Allah, düþünüp ibret alsýnlar diye, ayetlerini insanlara böyle açýklar " (el-Bakara, 2/221).

Hz. peygamber de Buhâri ve Müslim tarafýndan nakledilen bir hadisinde, bir kadýnla ancak dört meziyeti dolayýsýyla evlenildiðine iþaret ederek, bunlarýn; kadýnýn malý, soyu-sopu güzelliði ve bir de dini olduðunu belirtmiþ, sonra da, "sen kadýnýn dindar olanýný al" buyurmuþtur (Buhâri, Sahih, VI, 123; Müslim, Sahih, II. 1086). Ýbn Mâce tarafýndan nakledilen bir hadisinde ise þöyle demiþtir: "Kadýnlarla güzellikleri dolayýsýyla evlenmeyin; olabilir ki, güzellikleri onlarý kötülüðe sevkeder. Mallarý dolayýsýyla da evlenmeyin; olabilir ki mallarý da onlarý size karþý isyâna sevkeder. Fakat onlarla dinleri dolayýsýyla evlenin. Dindar olan siyahi bir cariye, diðerlerinden üstündür" ("Ýbn Mâce, Sünen, I. 572). (Daha geniþ bilgi için bk. Nikâh).


Selam ve Dua ile...
Gönderen: 15.07.2006 - 10:28
Bu Mesaji Bildir   Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1701 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
BETÜLSENA (44), MELIKSAH04** (54), fikoberber (60), diro (51), belinayy (36), NE GÜZEL (60), himanur05 (45), Hak-dilaram (55), fikriminincegul.. (42), merra (47), fasunar (37), buyoo (43), nurullah-99 (40), AHMETSAYAN (44), ****moslem**** (32), yusuf@ertan (48), hasretim_7272 (40), börtecine38 (45), bicaregul (47), takva (48), gulseniraz (47), bulent_girgic (53), sehadet_yolcusu.. (38), berivan21 (41), FardipliSinHA (39), 0571 (48), anotcu (52), KaRa MuRaT (51), ssjabba24 (45), mysticcc (40), sulku (61), f@tma (43), Serdal57 (45), evsiz57 (40), mamat (46), ibrahimcetinari (84), gulten (41), muhammedarmagan (40), hakanesen48 (48), rahm.ak (41), atila (61), sinan90 (35), kardelen 78 (47), ahmetberk (53), dogan4242 (59), asiye69 (35), erolbu20 (39), Hasan Sami (62), kaangrgl (48)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.77568 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.