0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Peygamberimizin Gençliği

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
Peygamberimizin Gençliği
569 Mesaj -
Sekiz yaþýnda, Rasûl-i Ekrem'in hayatýnda yeni bir devir baþladý. Yirmibeþ yaþýna kadar sürdü. Bu devrede, Hazreti Peygamber, amcasý Ebûtâlibin himayesinde bulunuyordu.
Mekkeliler ötedenberi ticaretle uðraþýrlar, çocuklarýný da, küçük yaþta ticaret hayatýna alýþtýrýrlardý. Bilhassa kýþ mevsiminde Yemen'e, yazýn ise Þam'a ticaret kervaný gönderirler, bu suretle senede iki defa seyahat ederlerdi:
Kureyþi (Kâ'benin muhafýzý olduklarýndan) selâmete ve kýþýn ve yazýn kendilerini seferde ülfetlere (hürmet görmeðe) kavuþturduðundan, þu Beytin Rab-bine ibâdet etsinler. (85).
Ebûtâlibe de Mekkeliler gibi, ticaretle meþgul oluyordu. Yeðenini de ticarete alýþtýrdý. Ancak, seyahate baþlamadan önce peygamberimiz, hayvan da gütmüþtü. Fakat çobanlýk, Arablar arasýnda âdî bir meslek sayýlmazdý. Eþrafýn da zenginlerin de çocuklarý hayvan güderlerdi. Rasûl-i Ekrem bile, kendisi hayvan güttüðünden bahsetmiþ, hattâ bir kýr gezintisinde, ashâbýnýn karadut topladýðýný görünce:
— "Bu dutlar, ne kadar kararýrsa o kadar tatlanýr. Bunu keçileri güderken öðrenmiþtim." buyurmuþtu: (86). Ne yazýk ki, batýlý yazarlar, Rasûl-i Ekremi, gûya küçük düþürebilmek için, ''çobanlýk" ettiðini ileri sürmüþler, konuyu lâyýkýyla kavra-yamamýþ bulunan bazý müelliflerimiz de, Avrupalýlarýn bu sakat görüþlerini benimseyerek, kendilerini ayný hataya düþmekten kurtaramamýþlardýr (87).
Hazreti Peygamber, gençlik çaðýnda baþlýca, ikisi Suriye tarafýna biri Yemen'e olarak üç defa, Mekkelilerin senelik kervan seyahatlerine katýlmýþtý: Suriye seyahatinin birincisinde oniki yaþýnda, ikincisinde yirmibeþ yaþýndaydý. Yemen seyahatinde ise, onyedi yaþýnda bulunuyordu.
Birinci Suriye seyahatini, amcasý Ebûtâlib'in himayesinde yaptý. Ticaret kafilesinin yolu, Þam'ýn 90 kilometre güneyinde, (Havran þehirlerinden) Busrâ (Eski Þam) þehrine uðramýþtý. Rivayete göre, burada ticaret kervaný, papaz Bahîre ile karþýlaþmýþ, Tarihler Rasûl-i Ekrem'in bu seyahatini, çeþitli þekillerde anlatýrlar. Bir tane örnek verelim.
— Kervan gelirken, Bahîra görür ki, kervanla beraber bir bulut dahi geliyor. Bir aðacýn altýna kondukta, bulut dahi o aðacýn üzerinde duruyor. Aðaç hayli zamandanberi kuruyup kalmýþken, derhal yeþillenmiþ. Bahîra hemen bir ziyafet tertip etti. Ebûtâlibi arkadaþlarýyla birlikte manastýrýna dâvet etti. Rasûl-i Ekremin ahvalini anlamak için soracaðý þeyleri sordu. Aldýðý cevaplar kendisinin kanaatini teyid etti. Hemen bir bahane ile O Hazretin arkasýný açýp Hâtem-i Nübüvveti gördü ve kemâl-i edeple öptü. Ve dedi ki: Yâ Ebâtâlib! Bu çocuk, enbiyânýn hâtemidir. Þam yahudileri içinde Onun evsafýný bilir ve alâmetlerinî tanýr kâhinler vardýr. Þayet ki, ihanet kaydýna düþeler. Sen Onu Þam'a götürme. Buradan geri çevir. Ebûtâlib malýný Busrâ beldesinde sattý ve hemen geri gitti (88)..
"Asr-ý Seâdet" der ki:
"Margolioth, Draper, W. Muir ile sair hýristiyan muharrirler, Hazreti Muhammed'in bu rahip ile görüþmesini, hýristiyanlýðýn eþsiz birzaferi sayarcasýna hareket ederler ve Hazreti Peygamberin dine aid bütün hakikatleri bu rahipten öðrendiðini, Ýslâm dinini de bu rahipten öðrendiklerine istinad ettirdiðini söylerler... Rivayetin aslýnda rahip Bahîranýn Peygamberimize bir þey öðrettiði naklolunmamýþtýr. Eðer, oniki yaþlarýndaki bir çocuk, bütün dinî hakîkatleri ve itikadlarý kavrayacak kabiliyetteyse, Onun Bahîra nam rahipten bir þey öðrenmeye ihtiyacý kalýr mýydý? Esasen, on iki yaþýndaki bir çocuðun bütün dinin inceliklerini kavrayabileceðini hangi akýl kabul eder?
Bahîraya aid bu rivayet doðru deðildir. Çünkü, onu rivayet edenlerin hiçbiri hâdiseye þahid olmamýþtýr. Rivayetin bütün sakatlýklarý, Ýslâm ulemâsý tarafýndan gösterilmiþ ve tedkikat neticesinde, bu rivayetin deðersizliði anlaþýlmýþtýr. "Zehebî", bu rivayetteki birçok noktalarýn uydurma olduðunu söyler'...
Esasen bu rivayetin aslý olsaydý ve Hazreti Peygamber, bütün dîni rahip Bahîradan öðrenmiþ bulunsaydý, hýristiyanlýðýn teslîs (üçüzlü Tanrýgöz kırpma akîdesini azamî þiddetle reddeder ve Tevhîd (Tek Tanrýgöz kırpma akîdesini bu derece kuvvetle ve Kur'anýn gösterdiði þekilde saðlar mýydý?" (C:1, S: 198)
Mahmud Esad Efendi de þu mütâlâada bulunuyor: -Faraza, katilenin gözü önünde böyle bir mesele konuþulmuþ olsaydý, kervan halký bunu da aðýzdan aðýza nakleder, sonra Peygamberlik dâvâsýna kalktýðý zaman, Hazreti Muhammed'e karþý silâh olarak kullanýrlardý." (89)..
Halbuki o zaman Suriye, Bizans (Doðu Roma) imparatorluðu sýnýrý için-de bulunuyordu. Bizansýn resmî dini hýristiyanlýk, mezhebi de Ortodoks veya Rum kilisesiydi. Ortodoks mezhebi de çeþitli kollara ayrýlmýþ bulunuyordu. Ýznik Konsili (büyük Papazlar Meclisi), Bizans için: (Baba-Oðul-Rûhul-kudüs olmak üzere) üçüzlü Tanrý sistemini kabûl etti (325). Hazreti îsâ'da: "Tanrýlýk - insanlýk" olarak iki varlýk bulunduðunu ve bu iki varlýðýn birbirinden ayrýlmayacaðý kanaati, resmî din olarak kabûl edildi. Fakat, bu resmîdin yanýnda, Arius mezhebi, nastorius mezhebi, Ötikes mezhebi gibi mezhebler de vardý.
Bunlardan, Ýskenderiyye piskoposu Arius, Îsâ’nýn tanrýlýðýný inkâr ettiði için, Ýznik Konsili tarafýndan aforoz edilmiþ (dinden çýkarýlma cezasý verilmiþgöz kırpma idi. (325). Arius mezhebi ancak, Mýsýr ile kuzey Afrika'da yayýlabilmiþti.
Yine Ýstanbul patriklerinden Nastorius, Îsâ’da "Tanrýlýk - insanlýk" gibi iki cevher var, bu iki cevher birbirinden ayrýdýr. Meryem, Îsâ’da bulunan insanlýk cevherinin anasýdýr, itikadýný ileri sürdüðü için, Efes Konsili tarafýndan aforoza uðradý (431). Irak ve Elcezîre bölgeleri Nastûrî oldu.
Ötikes adýndaki papaz da, Îsâ’nýn en kuvvetli tarafý Tanrýlýktýr. Ýnsanlýk ise, bizim bildiðimiz insanlýk deðildir, demiþ, Kadýköy Konsili de Ötikes'i aforoz etmiþtir (451).
Deðerli meslektaþýmýz merhum Ali Rýza Saðman der ki:
— Bahîra Nastûrî idi. Bunun neresi monoteist, yani tevhîdci? "Îsâ’nýn yarýsý Tanrýdýr" diyen bir insan, tevhîdci olur mu? Tevhîdin aslýný kuran Hazreti Muhammed'e, kimi hoca yapýyorlar... Bakýn!..(90)
Baðdatlý Mes'ûdî (ölümü: 346), "Ahbâruzzamân ve Mürevvicüzzeheb" adlý eserinde: — Rahip Bahîra, nasraniyyetin nastûriyye mezhebindeydi." diyor.
Esasen Busrâ manastýrýnda (rahip ve rahibelerin hususî yerleri) bulunan rahip Bahîra'nýn vazifesi, oraya gelmiþ bulunan ticaret kafileleriyle temasa geçerek onlara hýristiyanlýðý telkin etmekten ibaretti. Ebûtâlib'in mallarýný Busrâda satarak geri dönmesi için, Bahîra'nýn tavsiyesine lüzum bile yoktu. Çünkü Busrâ, Arablarla Yunanlýlar arasýndaki mübadelelerin en belli baþlý merkeziydi.
Bir Ýngiliz yazarý Bodley þu mühim bilgiyi veriyor:
— Busrâ denilen yer, Yunan tâcirlerinin Arablarla trampa yapmak maksadýyle geldikleri bir yerdi.
Busrâ pazarýna yakýn bir yerde hýristiyan olan Nastorýyan keþiþlerinin bir manastýrý vardý. Bu manastýrda oturanlar, Ebûtâlib'i tanýyorlardý ve kendisiyle yeðenini misafir olarak almayý teklif ettiler. Keþiþlerden ismi "Bahîra" olan biri, Hazreti Muhammed'e karþý hususî bir alâka duydu. Ona Hazreti Îsâ’nýn dininden bahsetti. Putperestliði itham ve tel'în etti. Hazreti Muhammed dinledi."
Draper'in þu sözlerine de dikkat edelim: — Bu talihsiz fakat zeki talebe, Bahîra'nýn yalnýz akaidini deðil, felsefî fikirlerini de öðrendi. Hazreti Muhammed'in sonralarý takip ettiði hatt-ý hareket, Onun Nastûrî (?) akaidini ne kadar kavradýðýný gösterir?!" Bu satýrlarý yazan Draper, Nastûrî akîdesinde:
Îsâ’nýn yarýsý Tanrý olduðunu, müslümanlýðýn rûhu ise: Tevhîd (Tek Tanrýgöz kırpma itikadý bulunduðunu acaba unutuyor mu? Yoksa, böyle olduðunu kavrayamamýþ mý?!..
Rasûl-i Ekrem Efendimiz, onyedi yaþlarýnda, Ebûtâlib'in müsaadesiyle Yemene de gitti. Bir Mekkeli ticaret kafilesiyle yaptýðý bu Yemen seyahatin-de, diðer iki amcasý Zübeyr ile Abbâs da beraberinde bulunmuþlardý.
Yirmibeþ yaþlarýnda da Hazreti Muhammed –sallallahu aleyhive sellem- ikinci bir Suriye seyahati daha yaptý. Bu seyahatte Rasûlullah, Hazreti Hadîce'nin mallarýný satmayý kâbul etmiþti. Ortaðý olarak hareket ediyordu. Üç ay devam eden bu ikinci Suriye seyahati, Hadîce ile Peygamberimizin evlenmesine vesile oldu.

Daha yirmi yaþýndayken, Rasûl-i Ekrem "Ficar" savaþýna katýlmýþtý. Ficar savaþý, kan dökülmesi yasak olan aylarda çýkan harblere denirdi.
Cahiliyyet devri, Arablarý arasýnda iç savaþlarý hiç eksik olmazdý. Yalnýz "Harâm aylarý" denilen dört ayda harb yapýlmazdý. Harâm aylarý, âdetâ mütareke aylarýydý. Panayýrlar bu aylarda toplanýr, þairler þiir yarýþlarýna katýlýrlar, tâcirler mallarýný mübadele ederler, yahudiler, hristiyanlar ve puta tapýcýlar din propagandalarýný yaparlardý. Herkes, hünerini serbestçe ortaya dökerdi.
Ýþte, böyle sulh ve ticaret devresinde, Arablar arasýnda birdenbire bir harb koparsa, böyle savaþa fâcirâne sayýldýðý için, "Ficâr savaþý" adý verilirdi.
Rasûl-i Ekrem'in iþtirak etmiþ bulunduðu Ficâr harbi, Kureyþîlerle Hevâzin kabilesi arasýnda çýkmýþtý:
— Irakta yaþayan Hîre hükümdarý Nu'mân, her sene bir ticaret kafilesi hazýrlar, Ukâz panayýrýna katýlýrdý. Kureyþ kabilesinden Kinâneoðullarýndan Berrâd, bu ticaret kafilesinin himayesi iþinin Kinâne oðullarýna býrakýlmasýný Hîre hükümdarýna teklif etti. Ayný teklifi, Hevâzin kabilesinden Urve de yaptý. Hattâ Urve, Hîrenin bu ticaret kafilesini, necid yoluyla Hicaza ulaþtýracaðýný bile bildirdi. Bu iki teklif karþýsýnda Hîre Emîri Nu'mân, Hevâzinli Urve'nin teklifini tercih edince, Kureyþli Berrâd kýskandý. Urve'yi öldürerek kafileyi aldý. Bu facia, Hevâzin ile Kureyþin arasýný açtý. Ficar savaþýna sebep oldu.
O zaman, Hevâzinliler intikam silâhýna sarýldýlar. Kureyþlilere saldýrdýlar. Ficâr harbi dört yýl sürdü. Çöl sulhüyle sona erdi: (93).
Çöl sulhüne göre, iki tarafýn harb ölüleri sayýlacak, hangi tarafýn ölüsü fazla gelirse, o tarafa ölülerinin sayýsý 'kadar "diyet" verilecek. Kureyþ kabilesi, Hevâzinlilere yirmi kiþinin diyetini vermek zorunda kaldý. Kinâneli Berrâd da þekavet örneði ilân edildi.
Rasûl-i Ekrem, amcalariyle birlikte bu savaþta bulunmuþ fakat, hiç kimsenin kanýný dökmemiþti. Yalnýz, atýlan oklarý toplar, amcalarýna verirdi.
Ýbn-i Hiþâm, "Rasûl-i Ekremin bu savaþta kimseye karþý silâh kullanmadýðým" bildiriyor. Ýmam Süheylî ise, "Hazreti Peygamberin muharebeye iþtirak edebilecek yaþta bulunduðunu, fakat, savaþa katýlmadýðýný" söylemiþtir.
Kureyþîlerle Hevâzin kabilesi arasýnda çýkan Ficâr savaþý, Mekke'yi pek fecî bir hale sokmuþtu: Bu harb yüzünden, Mekke'de pek çok insan ölmüþ, aileler periþan olmuþ, asayiþ adýna memlekette hiçbir þey kalmamýþtý: Artýk, hiç kimse malýndan, canýndan ve þerefinden emin deðildi. Hele hariçten Mekke'ye gelenlerin mallarý açýkça yaðmalanýyordu.
iþte. Mekke þehrinin böyle buhranlý bir zamanýnda, Yemenlilerden biri, büyük bir haksýzlýða uðramýþ, bütün malý, Âs Ýbn-i Vâil tarafýndan gasbedilmýþti: (94)
Bu haksýzlýða dayanamayan Yemenli, Mekke daðlarýndan "Ebû Kubeys" e çýktý. Feryada baþladý. Bütün kabilelerin yardýmýný istedi.
Yemenlinin bu feryadý üzerine, Hazreti Peygamberin amcasý Zübeyr, Kureyþin kollarýný çaðýrdý. Peygamberimizin baðlý bulunduðu Hâþimîler, annesi, Âmine'nin mensup bulunduðu Zühreoðullarý, Hazreti Hatice’nin kabilesi Esedoðullarý, Hazreti Ebûbekir'in kabilesi Temîmoðullarý ve diðer Abdüluzzâ oðullarý dâvete icabet etti, "Abdullah Ýbn-i Cüd'ân'ýn evinde toplanýldý. "Mekke içinde yerli ve yabancý hiç kimseye zulüm yapýlmamasýna" karar verildi. "Herhangi bir haksýzlýða uðrayanlara da yardým edilmesi için" yemin edildi. Toplanan bu derneðe ve yapýlan bu yemine, eski Fadýllarýn hâtýrasýný yaþatmak için, "Hýlfülfudûl" adý verildi.
Vaktiyle Hýlfülfudûl cemiyyeti, ilk defa "Curhümîler" zamanýnda kurulmuþtu. Cemiyyeti kuranlar: Fadl, Fudayl, Mufaddala isimlerinde üç kabile reisiydi.Bunlar, kabileleriyle birlikte toplanmýþlar, "Mekkede hiçbir zulme meydan vermeyelim. Zayýflarýn haklarýný adalet üzerine alýverelim!" diye yemin etmiþlerdi. Bu üç kabile reislerinin yeminlerine "Hýlfülfudûl" (Fadýllarýn Yemini) denilmiþti.
Zaman geçmiþ, Fadýllarýn bu yemini unutulmuþ Kureyþîlerin devrinde, hele Ficâr savaþýndan sonra, Mekke'de zulüm ve haksýzlýk büsbütün artmýþtý. Yemenlinin þikâyeti üzerine, Hýlfülfudûl cemiyyeti, ikinci defa kuruldu. Tekrar canlandý. "Âs ibni Vâir'den "Yemenli"nin hakký alýndý. Mekke'nin asayiþi de tekrar yerine getirilmiþ oldu.
Rasûl-i Ekrem, bu adalet cemiyyetinde, yirmi yaþlarýndayken bulunmuþ, son derece hoþnutluk göstermiþti. Hattâ, memnun olduklarýný da, Peygamberlik devrinde, sahih bir hadîsleriyle ifade buyurmuþlardý. "Hýlfülfudûl" cemiyyeti hakkýnda, ehl-i meðâzînin reisi Ýbn-i Ýshâk (151/768) ile Ýbnül Esîr (630/1232) ve Ýbn-i Haldûn (808/1406) yeter derecede bilgi vermektedir (95
Gönderen: 05.05.2007 - 12:14
Bu Mesaji Bildir   Ônder23 üyenin diger mesajlarini ara Ônder23 üyenin Profiline bak Ônder23 üyeye özel mesaj gönder Ônder23 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1652 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
israfil2007 (37), kardelen06 (38), irfa76 (49), *hülya* (38), zulfu (57), eðitimci (61), Hakka_A$ik (36), berke038 (44), fuzulli (43), bozog (62), farukii (48), ((AySe)) (38), fatýmanu.. (38), isamert (41), DIPLOMAT (40), BeyazLale (38), volkan_bollu (44), irfan35 (50), strongman (38), Sevgi_58 (40), Halit Ercan (56), nucan (53), Osmanlitorun (44), safinazcan (54), metin_66 (50), eledagli (49), ozguri (44), akan54 (54), alis (49), Hülya (38), life-hurts (41), BURAK20 (52), milenyumkomando (45), Gülümüz74 (38), saki (40), yaramaz_31 (38), Abdurrahman571 (44), rüfeyde (40), arazbekir (43), teknikbilgim (50), yigitahmet (44), kartanesibeyaz (43), cemocan (44), osmannafiz (47), ufuk 43 (48)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.68866 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.