0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Olanı Allah’a teslim etmek.

önceki konu   diğer konu
10 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
mev@ su an offline mev@  
Olanı Allah’a teslim etmek.
365 Mesaj -
Topraktan emanet olaný topraða, Allah’tan emanet olaný Allah’a teslim etmek.



Ölüm gerçek hayatýn baþlangýcýdýr. Gerçek ile karþýlaþmak rüyadan uyanmak, Mevlana’nýn dediði gibi “düðün gecem iz”dir. Bizim bu dünya yaþamýnda Allah’ýn bize verdiði gerçek sevgiyi, bizde O’na ayný samimiyet ile vermeye çalýþtýðýmýz bu yaþamýn bitiþi, aslýnda aþk acýsý içinde kývrandýðýmýz Allah’a (c.c) kavuþmaktýr. Riyadan uzak olan sevginin muhabbetin doyumsuz tadýndan kaçýlýr mý?

Necip Fazýl ne güzel söylemiþ;



“Ölüm güzel þey, budur perde arkasýndan haber, hiç güzel olmasa ölür müydü peygamber? “



Ulu güneþimiz sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) bir an bile tefekkürden düþürmediði Mevlasýný, bizde sünnet olarak görüp bu tefekkür içinde olmamýz gerek ki ayný güzelliði bizde görebilelim.



Bir çok kereler, evimizden yurdumuzdan ayrýlmýþýzdýr, bir süre sonra tekrar evimize yurdumuza döndüðümüzde, kendimizi rahata ermiþ hissederiz, orasý bizimdir, aslýnda ait olduðumuz yere dönüþ yapmýþýzdýr, farkýnda olmadan evden çýkar iken belki gideceðimiz yerde evdeki rahatýmýzdan daha iyi olacak diye düþünmüþte olabiliriz, ama o eve dönüþte yanlýþýn idrakine varmak, dýþarýdaki hayatýn sahteliðini bir çok kez þahit olmamýz bizi o eve dönüþün rahatlýðýný verir.



Doðduðumuz güne nasýl seviniyorsak öldüðümüz güne de o þekilde sevinmeliyiz.



Ölümün izahý böyle bir þey herhalde...
Gönderen: 25.07.2007 - 10:56
Bu Mesaji Bildir   mev@ üyenin diger mesajlarini ara mev@ üyenin Profiline bak mev@ üyeye özel mesaj gönder mev@ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Gast gülhan  
Misafir
genede ürkütücü...
Gönderen: 25.07.2007 - 12:13
Bu Mesaji Bildir   Yukari
SuMeYRa su an offline SuMeYRa  
RE: Olanı Allah’a teslim etmek.
1576 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý mev@

Topraktan emanet olaný topraða, Allah’tan emanet olaný Allah’a teslim etmek.

Doðduðumuz güne nasýl seviniyorsak öldüðümüz güne de o þekilde sevinmeliyiz.

Ölümün izahý böyle bir þey herhalde...




Dogdugumuz an agliyoruz.. Biz bihaberiz etraf seviniyor..

Öldügümüz gün biz susuyoruz bizim dogumumuza sevinenler agliyorlar...

Ölüm en büyük ibret, en büyük gercek, tek hakikat..

Ölüm Sandigimdaki ceyizim.. Rafda duran kitabim..

Aldigim nefesim..

Aynada yansiyanim..

Hayrla bekledigim, özlemle bekledigim nisanlim..

Teslimiyetim yalniz Sana Allahim..

Rabbim o ana bizleri hazir eyle...




Mesaj 1 kez düzenlendi. En son YaGMuR tarafından, 26.07.2007 - 11:12 tarihinde.
Gönderen: 26.07.2007 - 11:11
Bu Mesaji Bildir   SuMeYRa üyenin diger mesajlarini ara SuMeYRa üyenin Profiline bak SuMeYRa üyeye özel mesaj gönder SuMeYRa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
mev@ su an offline mev@  
365 Mesaj -
ölüm günün gece oluþu sabahýn doðuþu kadar olan bir gercektir ölüm müsliman ýcýn kurtuluþ kole gýbý azadýdýr ama nedense yinede istemeyiz bu ýnsanýn fýtratýnda olsa gerek rabbým imanla kuranla ölümü tattýrmak nasýp etsin bizlere inþ katýlýmlarýnýz icin ALLAH razý olsun selam ve dua ile kalýn inþ
Gönderen: 26.07.2007 - 13:09
Bu Mesaji Bildir   mev@ üyenin diger mesajlarini ara mev@ üyenin Profiline bak mev@ üyeye özel mesaj gönder mev@ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
hidayete davet su an offline hidayete davet  
İSLÂM’DAN KOPAN KAVRAMLARDAN -TESLİM
35 Mesaj -
ÝSLÂM’DAN KOPAN KAVRAMLARDAN-TESLÝM

Konumuz, Ýslâm’dan kopan kavramlardan, teslim.
1- Ruhun teslimi
2- Fizik vücudun teslimi
3- Nefsin teslimi
4- Ýradenin teslimi
Ýslâm kelimesi, “silm” kökünden gelmektedir. “Sin, lâm ve mim” Bu kökten gelen kelimeler arasýnda; Ýslâm, selâm, selâmet, müslüman, müslim ve teslim kelimeleri var. Türkçe’de en çok kullanýlan kelime de teslim kelimesidir. Bu ayný zamanda Kur’ân’ýn unutulmuþ kavramlarýndan biridir.
“Siz Allah’a teslim oldunuz mu?” dediðimiz zaman bize: “Ýslâm, teslim demektir ve 5 tane þartý vardýr. Biz bu 5 þartýn hepsini evelallah yerine getiriyoruz. Namaz da kýlýyoruz, oruç da tutuyoruz, zekât da veriyoruz, kelime-i þahadet de getiriyoruz. Hamdolsun ki paramýz var, hacca da gittik. 5 þartýn beþi de bizde tamam. Ýslâm teslim olmaksa ve Ýslâm 5 þarttan ibaret olduðuna göre, hamdolsun ki, biz de bu 5 þartý devamlý gerçekleþtirdiðimiz cihetle; biz muhakkak ki Allah’a teslim olanlarýz.” O zaman biz de soruyoruz: “Hay Allah razý olsun. Ýyi ki teslim olmuþun. Buraya kadar iyi de acaba Allah’a neyini teslim ettin? Ruhunu mu, fizik vücudunu mu, nefsini mi, iradeni mi teslim ettin? Bütün bu 4 teslimi yapabilmen için, evvelâ Allah’a ulaþmayý diledin mi?”
Ýslâm 4 teslim, 7 tane safhadan oluþur. Allah’a ulaþmayý dilemek 1. safhadýr. Burada bir teslim söz konusu deðildir. Henüz ruhunuzu da vechinizi de nefsinizi de iradenizi de hiçbirini teslim etmediniz ama Allah sizi teslim aldý.
1. safhada Allah’a ulaþmayý dilediðiniz zaman Allah, þeytan ile olan iliþkinizi kesip Kendisiyle iliþkiye girmenizi saðlar. Þeytan o günden itibaren size hiçbir kötülükte bulunamaz, üzerinizde bir tesir uyandýrmasý mümkün deðildir.
Allah ile olan iliþkilerinizde böyle bir dizayn söz konudur. Her þey Allah’a ulaþmayý dilemekle baþlar. 3. basamakta Allah’a ulaþmayý dilersiniz. 14. basamakta mürþidinize ulaþýrsýnýz. Allah’a ulaþmayý dilediðiniz zaman Allahû Tealâ’ya teslim oldunuz mu? Hayýr, siz teslim olmadýnýz, Allah sizi teslim aldý. Sizin iradî talebiniz, Allah’a ulaþmayý dilemektir. Bunu gerçekleþtirince, Allah ezelî ve ebedî vaadini mutlaka yerine getirir ve Allah’a ulaþmayý dileyen kiþiyi teslim alýr. Þeytanla sizin aranýza öyle bir duvar çeker ki þeytan size hiçbir þekilde tesir edemez.
Demek ki daha Allah’a ulaþmayý diler dilemez Allahû Tealâ Allah’a ulaþmayý dileyenler için diyor ki: “Onlar teslim olanlardýr.” Hiçbir þeyinizi teslim etmediniz, nasýl teslim olanlar oluyor? Çünkü Allah sizi teslim alýr.
14. basamakta mürþidinize ulaþýrsýnýz ve tâbî olursunuz. Mürþidiniz sizi Allah adýna teslim alýr. Bu 2. teslimdir.
21. basamakta, ruhunuz Allah’a ulaþýr. 22. basamakta, ruhunuz Allah’a teslim olur. Bu, sizin yaptýðýnýz teslimlerden birincisidir. Ýlk iki teslimi siz yapmadýnýz. Ýlkinde, 3. basamakta Allah sizi teslim aldý. Ýkincisinde, 14. basamakta mürþidinize teslim oldunuz ve mürþid sizi teslim aldý. Sonra ruhunuzu Allah’a teslim ettiniz. Ýþte sizin iradenizle gerçekleþtirdiðiniz teslim bu teslimdir.
Allah’a ulaþmayý dilediðiniz zaman, siz bir þey teslim etmezsiniz. Siz Allah’a teslim olmazsýnýz, Allah sizi teslim alýr. Mürþidinize ulaþtýðýnýz zaman, mürþidiniz sizi Allah adýna teslim alýr. Siz de mürþidinize Allah adýna teslim olursunuz. El öptüðünüz andan itibaren, teslim oldunuz demektir. Sonra aldýðýnýz emirleri uygulayarak 21. basamakta ruhunuzu Allah’a ulaþtýrýrsýnýz.
22. basamakta ruhunuz Allah’ýn Zat’ýnda yok olur. Bu 1. tesliminizdir. Teslim etmeniz lâzým gelen ruhunuz, vücudunuzdan ayrýlýr. Bu olay, sizin gayretinizle deðildir. Devrin imamýnýn ruhu baþýnýzýn üzerinize gelir ve sizin ruhunuza þöyle seslenir: “Senin Allah’a ulaþma günün, Allah’a mülâki olma günün geldi. Vücudu terk et. Allah’a geri dön.”

40/MU'MÝN-15: Refîud derecâti zul arþaglaarþi), yulkýr rûha min emrihî alâ men yeþâu min ýbâdihî li yunzire yevmet telâk(telâkýgöz kırpma.
Dereceleri yükselten ve arþýn sahibi olan Allah, kullarýndan (Kendisine ulaþtýrmayýgöz kırpma dilediði kiþinin (Allah’a ulaþmayý dilediði için Allah’ýn da Kendisine ulaþtýrmayý dilediði kiþinin) üzerine (baþýnýn üzerine) Allah’a ulaþma gününün geldiðini (o kiþinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah’ýn emrini teblið edecek) bir ruh (devrin imamýnýn ruhunu) ulaþtýrýr.

Ruhunuz, Allah’a doðru yola çýkar. Nefsinizin kalbinde her %7 fazl birikiminde ruhunuz bir gök katý aþar. Neticede Allah’ýn Zat’ýna ulaþýr ve Allah’ýn Zat’ýnda yok olur. Böyle bir noktadan sonra ulaþmanýz lâzým gelen þey fizik vücudun teslimidir.
Þu anda beni dinleyen Mihr Vakfý mensuplarýnýn çoðu, Allah’a ruhlarýný ulaþtýrmýþlardýr. Allah’ýn ermiþ evliyasý olmuþlardýr.
Bundan sonra fizik vücudu Allah’a teslim etmek söz konusudur. Nefsinizdeki nur birikimi %81’i bulduðu zaman fizik vücudunuz Allah’a teslim olur. Sizin yaptýðýnýz 1. teslim, ruhunuzun Allah’a teslimidir. 2. teslim de, fizik vücudunuzun Allah’a teslimidir. 26. basamakta ulûl’elbab olursunuz ve nefsinizi Allah’a teslim edersiniz.
Bir sonraki aþama, 26 ve 27. basamaklarda iradenizi Allah’a teslim etmeden evvelki aþama, irþad olmanýzdýr. 28. basamakta iradenizin Allah’a teslimi söz konusudur ki bu da 7. ve son safhadýr.
Ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi teslim ederek, 7 safhada 4 tane teslim gerçekleþtirmiþ olursunuz. Bu safhalarýn hepsi üzerinize farzdýr.
Allah’a ulaþmayý dilemek üzerinize farz mýdýr? Hem de 3 defa farzdýr. Allahû Tealâ, Rum Suresinin 31. âyet-i kerimesinde þöyle buyuruyor:

30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaþmayý dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazý ikame edin (namaz kýlýn). Ve (böylece) müþriklerden olmayýn.

munîbîne ileyhi: O’na, Allah’a yönel, Allah’a ulaþmayý dile.
Olay munîbîne ileyhi ile baþlýyor.
Lokman Suresinin 15. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

31/LOKMAN-15: Ve in câhedâke alâ en tuþrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutý’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyy (ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn (ta’melûne).
Bilgin olmayan bir þey hakkýnda, þirk koþman için seninle mücâdele ederlerse, ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol. Bana yönelenlerin (ruhunu Bana ulaþtýrmak üzere yola çýkaranlarýn) yoluna tâbî ol. Sonra dönüþünüz Banadýr. O zaman yaptýðýnýz þeyleri size haber vereceðim.

O kadar mý? Hayýr, deðil. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaþtýrmayý dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). Sonra yardým olunmazsýnýz.

Allah’a ulaþmayý dilemek ve teslim olmanýn bütün boyutlarý Zumer-54’de ifade edilmiþtir. Ruhunuzu teslim etmek de fizik vücudunuzu teslim etmek de nefsinizi teslim etmek de iradenizi teslim etmek de, hepsi bu âyet-i kerimenin içinde yer alýyor.
Ruhunuzu Allah’a ulaþtýrmayý dilemek üzerinize farz mýdýr? Gördük ki Allahû Tealâ üzerimize 3 defa farz kýlmýþtýr. Allahû Tealâ þöyle söylüyor: “Onlar ki Allah’a ulaþmayý dilerler, onlar teslim olmuþlardýr.” Aslýnda teslim olmalarýnýn sebebi, Allah’ýn onlarý Kendisine teslim almasýdýr.
Þimdi bu muhtevada konunun Kur’ân’la iliþkisi nedir? Allahû Tealâ gördük ki Allah’a ulaþmayý dilememizi üzerimize farz kýlmýþtýr. Peki ya bugün? Bugün Ýslâm’ýn 5 þartý vardýr ve bu 5 þartýn dýþýnda hiçbir þey yoktur. Bu 5 þart, teslimlerin hiçbirisini içermemektedir. Ýslâm’ýn 5 þartýyla kurtulacaðýný zanneden koskoca Ýslâm âlemi korkunç bir tuzak içindedir. Bu bütün Ýslâm âlemini cehenneme götürecek olan bir tuzaktýr. Ne yazýk ki insanlar buna ciddî þekilde inanmýþlardýr. Hadi sokaktaki adam inanýr ama bizim sevgili dîn adamlarýmýz da inanmýþlardýr.
Allahû Tealâ, 7 safhada 4 teslimi emretmektedir, farz kýlmaktadýr. Þimdi Kur’ân âyetleri ile ispat edeceðiz ki bütün sahâbe 7 safhanýn yedisini de yaþamýþtýr.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve sahâbe ruhlarýný, vechlerini, nefslerini ve iradelerini de Allah’a teslim ettikleri halde, üzerimize farz olduðu da Kur’ân-ý Kerim âyetlerince sabit olduðu halde, iblis insanlarýn baþýna öyle bir çorap örmüþ ki; bütün teslimleri devreden çýkarmýþtýr. Ne ruhun teslimi ne fizik vücudun teslimi ne nefsin ne de iradenin teslimi artýk yoktur.
Ýþte muhtevaya bakýyoruz: Allah’a ulaþmayý dilemek farzdýr.
1. basamakta, olaylar yaþanýr.
2. basamakta, olaylar deðerlendirilir ve insanlar olaylara karþý tavýrlarýný ortaya koyarlar. Allahû Tealâ tarafýndan insanlarýn çok büyük bir kýsmý 2. basamakta seçilirler. Bu seçilenlerden kim Allah’a ulaþmayý dilerse, sadece onlar 3. basamaða geçerler. Allah kimin kalbinde Allah’a ulaþma talebini görürse, iþitirse ve bilirse (ki ayný anda görür, iþitir ve bilir), o zaman o kiþi Allah’a ulaþmayý dilemiþtir ve 3. basamaktadýr. 3. basamakta, kiþi Allah’a ulaþmayý dileyen kiþi, bu noktadan itibaren cehennemden yakayý sýyýrmýþtýr ve 1. kat cennetin sahibi olmuþtur.
Allahû Tealâ Allah’a ulaþmayý dileyenleri, iþitenler olarak ve Allah’a teslim olanlar olarak deðerlendirir. Aslýnda onlar Allah’a teslim olmazlar, Allah onlarý teslim alýr.
4. basamakta, Allahû Tealâ kiþiye Rahîm esmasýyla tecelli ederek furkanlar vermeye baþlar.
5. basamakta, bu kiþinin gözlerindeki ve görme hassalarýndaki engelleri alýr.
6. basamakta, kulaklarýndaki ve iþitme hassalarýndaki engelleri alýr.
7. basamakta, kalplerindeki engelleri alýr ve kalbine o kiþinin idrakini saðlamak üzere ihbat koyar. Allahû Tealâ bunlarý yaparken, bu engelleri kaldýrýrken kiþiye deracat verir. 7 safhada verdiði derecelerle kiþinin bütün günahlarýný örter. Kiþinin günahlarýnýn örtülmesi, 7. basamaða ulaþmasýyla yani Allah’a ulaþmayý dilemesinden birkaç saniye sonra gerçekleþen bir olgudur. Allahû Tealâ bütün iþlemleri yaptýrýr ve o kiþinin bütün günahlarýný örter. Bunun arkasýnda bir tek þey vardýr: O kiþi, Allah’a ulaþmayý dilemiþtir. Dilemiþse, o kiþi cehennemden mutlak olarak kendisini kurtarmýþtýr.
Çünkü Enfal Suresinin 29. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ açýk bir þekilde, Allah’a ulaþmayý dileyen kiþiye 7 tane furkan vererek günahlarýný örttüðünü söylüyor. Daha ötede de onlarýn günahlarýný sevaba çevireceðini, maðfiret edeceðini de söylüyor. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

8/ENFAL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar, Allah’a karþý takva sahibi olursanýz sizi furkan (hak ve bâtýlý ayýrma özelliði) sahibi kýlar! Ve sizden (sizin) günahlarýnýzý örter ve size maðfiret eder (günahlarýnýzý sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.

8. basamakta, Allah o kiþinin kalbine ulaþýr.
9. basamakta, o kiþinin kalbinin nur kapýsýný Allah’a çevirir.
10. basamakta, Allah o kiþinin göðsünden kalbine, göðsünü yararak bir nur yolu açar:

6/EN'AM-125: Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeþrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudýllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaþtýrmayý dilerse onun göðsünü yarar ve (Allah’a) teslime (Ýslâm’a) açar. Kimi dalâlette býrakmayý dilerse, onun göðsünü semada yükseliyormuþ gibi daralmýþ, sýkýntýlý yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanlarýn üzerine pislik (azap, darlýk, güçlük) verir.

Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeþrah sadrehu lil islâm(Ýslâmi): Artýk Allah kimi hidayete erdirmeyi dilerse onun göðsünü teslime (Ýslâm’a) açar.
Bu, teslimle kesinlikle alâkalý olan bir konudur. Çünkü arkasýndan gelen ruhun teslimi, nefsin kalbindeki nurlarla alâkalýdýr. Fizik vücudun teslimi, gene nefsin kalbindeki nurlarla alâkalýdýr. Nefsin teslimi, gene nefsin kalbindeki nurlarla alâkalýdýr. Bunlarýn hepsi adým adým gerçekleþir. Hepsi zikir adý verilen bir müesseseye baðlýdýr. Zikir, Allah’ýn ismini “Allah, Allah, Allah…” diye sesle veya kiþinin içinden demesiyle veya dilini de kýmýldatmadan kalbinden iç sesiyle kiþinin Allahû Tealâ’yý zikretmesidir.
Bu zikir gerçekleþtiði an, Allah’ýn katýndan gelen rahmetle fazl, rahmetle salâvât nurlarý kiþinin kalbine ulaþacaktýr. Ýþte bunu saðlamak için Allahû Tealâ kiþinin göðsünü yararak göðsünden kalbine yol açar.
11. basamakta, kiþi zikir yapar. Allah’ýn rahmetle fazl nuru o kiþinin kalbine doðru ulaþýr.
12. basamakta, rahmet nurlarý kalbe girer ve kiþinin kalbinde %2 rahmet oluþur. Böylece kiþi huþûya ulaþýr. Bu huþû, Hadid Suresinin 16. âyet-i kerimesinde þöyle anlatýlýyor:

57/HADÝD-16: E lem ye’ni lillezîne âmenû en tahþea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel hakký ve lâ yekûnû kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fe tâle aleyhimul emedu fe kaset kulûbuhum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).
Âmenû olanlarýn kalplerinde, Allah’ýn zikri ile (ve bu zikirle) Hakk’tan inen þeyle (nurla) huþûya ulaþmak (huþû sahibi olmak) zamaný gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilen ve sonra aradan uzun zaman geçen kalpleri kasiyet baðlayan (kalpleri zikirsizlikten veya zikirden kararan ve sertleþen ve hastalanan) kimseler gibi olmasýnlar. Onlarýn çoðu fasýklardýr.

Huþûya ulaþan kiþi, mürþidine ulaþmaya hak kazanýr. 13. basamakta, kiþi mürþidini Allahû Tealâ’ya sorar.
14. basamakta; kiþi, sadece mürþidine ulaþmaya hak kazananlara gösterilen mürþidi Allahû Tealâ kendisine gösterdiði zaman, mürþidine ulaþýr ve tâbiiyetini gerçekleþtirir. Ýþte bu, kiþinin ruhunun mürþid tarafýndan teslim alýnmasý 2. teslimdir. Daha sonra devrin imamýnýn ruhu kiþinin baþýnýn üzerine gelerek “Allah’a dön.” emrini verdiði cihetle, kiþinin ruhu vücudu terk eder. Devrin imamýnýn ruhu, kiþinin baþýnýn üzerine gelip yerleþir.
Allah o kiþinin bütün günahlarýný sevaba çevirir. Mürþidine ulaþtýðý zaman, Allahû Tealâ o kiþiye, 1’e 10 verirken 1’e 100 vermeye baþlar. O kiþinin ruhu 1. gök katýna ulaþtýðý zamana kadar 1’e 100 olarak devam eder. Bu olay nefs tezkiyesine paralel bir vetiredir.
Kiþi “Allah, Allah, Allah…” diye zikir yapar. Zikir yaptýðý sürece o kiþinin göðsüne, Allah’ýn katýndan rahmetle fazl, rahmetle salâvât nurlarý gelir. O göðüsteki yarýktan geçerek, kalbe ulaþýr. Kiþi mürþidine ulaþtýðý zaman, Allah o kiþinin kalbinin içine “îmân” kelimesini yazmýþtýr. Allah’ýn katýndan gelen fazýllar, o kalpteki îmân kelimesiyle karþýt kutuplarda manyetik alanlara sahiptirler ve bu sebeple o kiþinin kalbindeki îmân kelimesinin etrafýnda toplanmaya baþlarlar. Ýþte bu, o kiþinin nefsinin kalbindeki “nefs tezkiyesi”ni ifade eder.
O kadar güzel bir þey ki. Nefsinizi tezkiye ettikçe, afetlerden yakanýzý sýyýrdýkça, doðrularýnýzýn kalitesi ve doðrularýnýzýn zamana daðýlmasý, devamlý büyüyor. Yani afetlerin azalmasýyla, kötü davranýþlarýnýzýn yavaþ yavaþ azalmasý, iyi davranýþlarýnýzýn artmasý söz konusu oluyor.
Yusuf Suresinin 53. âyet-i kerimesi gereðince, 15. basamakta nefsin kalbindeki %2 rahmetin dýþýnda, nefsin kalbinde ilk %7 fazl birimi gerçekleþtiði zaman, kiþi Nefs-i Emmare’dedir.

12/YUSUF-53: Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûý illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîm(rahîmun).
Ve ben, nefsimi ibra edemem (temize çýkaramam). Çünkü nefs, mutlaka sui olaný (þerri, kötülüðügöz kırpma emreder. Rabbimin Rahîm esmasýyla tecelli ettiði (nefsler) hariç. Muhakkak ki Rabbim, maðfiret edendir (günahlarý sevaba çevirendir). Rahîm’dir (rahmet nurunu gönderen, rahmetiyle nefsleri tezkiye ve tasfiye edendir).

Kiþi, nefsin þerri emretmesini önleyecek olan bir mekanizma geliþtirir. Nefsinin kalbine giren fazýllar nefsin kalbinde birikmeye baþlar. Bu birikim fazýllarýn %7’yi bulmasý noktasýnda, kiþinin ruhu zemin kattan 1. gök katýna ulaþýr. Bu, Nefs-i Emmare’dir
16. basamakta, kiþi daha çok zikreder. Nefsin kalbinde 2. defa %7 nur birikimi oluþur. Kiþi Nefs-i Levvame’dedir. Ruhu 2. gök katýndadýr. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

75/KIYAME-2: Ve lâ uksimu bin nefsil levvâmeh(levvâmeti).
Ve hayýr, o levvame (kýnanan, suçlanan) nefse yemin ederim.

Kiþi nefsini levmediyor, kýnýyor, suçluyor.
17. basamakta, kiþi daha çok zikrini artýrýr ve nefsin kalbine Allahû Tealâ’dan gelen fazýllar, kalpte 3. defa %7’lik bir çoðalmayý saðlar. Bu nefs kademesi, Nefs-i Mülhime’dir. Kiþi Allahû Tealâ’dan ilham almaya baþlar. Allahû Tealâ þöyle söylüyor:

91/ÞEMS-7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Yemin ederim ki; o nefs, sevva edildi (7 kademede).
91/ÞEMS-8: Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ.
Ona (o nefse), (Allah'ýn) takvasý ve (þeytanýn) füccuru ilham edilir.
91/ÞEMS-9: Kad efleha men zekkâhâ.
Andolsun ki; nefsini tezkiye eden, felâha erer (cennete girer).

Nefs tezkiyesi, felâha ermenin muhtevasýný içerir. Burada kiþinin ruhu 3. gök katýndadýr. Kiþi Allah’tan ilham almaya baþlar.
18. basamakta, 4. defa %7 fazl birikimi söz konusudur. Bu nefs kademesi, Nefs-i Mutmainne’dir. Nefs-i Mutmainne’de kiþi doyuma ulaþýr. Allah’ýn verdikleri o kiþiye yeterli olmaya baþlar. Kiþi tam bir doyum içersindedir.
Fecr Suresinin 27. âyet-i kerimesinde ve Rad Suresinin 28. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

89/FECR-27: Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!

13/RAD-28: Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).
Onlar, âmenûdurlar ve kalpleri, Allah’ý zikretmekle mutmain olmuþtur. Kalpler ancak; Allah’ý zikretmekle mutmain olur, öyle deðil mi?

Ýþte burasý Nefs-i Mutmainne noktasýdýr. Kiþi doyuma ulaþmýþtýr. Nefsin kalbindeki fazýllar %28’dir.
19. basamakta, 5. defa %7 nur birikimi ile kiþi Nefs-i Radiye kademesindedir. Burada kiþinin ruhu 5. gök katýna ulaþýr. Nefs-i Radiye, bizim Allah’tan razý olduðumuz nefs kademesidir.
20. basamakta, bir daha %7 nur birikimi ile ruh 6. gök katýndadýr, Nefs-i Mardiyye kademesi. Nefs-i Mardiyye, Allah’ýn da bizden razý olduðu nefs kademesidir.
“Ýrciî ilâ rabbiki” diyen, Allah’a ruhumuzun ulaþmasý için farz emrinin verildiði bu âyetler, Fecr Suresinin 27-28-29 ve 30. âyet-i kerimeleridir. Allahû Tealâ birkaç kademeyi ifade eden bu âyetlerde þunu söylüyor:

89/FECR-27: Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!
89/FECR-28: Ýrciî ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh(mardýyyeten).
Allah’tan razý ol ve Allah’ýn rýzasýný kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaþ.
89/FECR-29: Fedhulî fî ibâdî.
(Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiðin ve ruhunu Allah’a ulaþtýrdýðýn zaman), (Bana kul olursun) kullarýmýn arasýna gir.
89/FECR-30: Vedhulî cennetî.
Ve cennetime gir.

Burada “Ey mutmain olan nefs!” diye hem nefse seslenmek var hem “Ýrciî ilâ rabbiki” diye ruha seslenmek var hem de “Kullarýmýn arasýna gir, Bana kul ol ve cennetime gir.” diye fizik vücuda seslenmek var. Allahû Tealâ 3 vücuda birden sesleniyor.
21. basamakta, ruh sonunda 7. gök katýna ulaþýr. 7 tane âlem geçer. Her âlemde eðitimini görür, zikir hücrelerindeki zikrini tamamlar ve Sidretül Münteha’ya ulaþýr. Sidretül Münteha’dan Allah’a doðru yükselir. Allah’ýn Zat’ýna ulaþýr ve Allah’ýn Zat’ýnda yok olur. Burada Allah’tan bir emanet olarak bize verilen ruhu, emanetin sahibine teslim etmemiz olayý vardýr. Ruh Allah’a teslim olur. Burasý aslýnda 3. kademedir. 21. basamakta ruh Allah’a ulaþýr.
22. basamakta, Allah’ýn Zat’ýnda ruh yok olur. Ýþte bu basamak ruhun Allah’ta yok olduðu, Allah’ýn Zat’ýna ulaþýp Allah’ýn Zat’ýnda ifna olduðu, yok olduðu bir devredir. Böyle olan insanlara Allahû Tealâ: “meaba ulaþmýþ” diyor. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen þâettehaze ilâ rabbihî meâbâaglameâben).
Ýþte o gün (mürþidin eli Hakk'a ulaþmak üzere öpüldüðü ve ona tâbî olunduðu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaþmayý dileyen) kiþi, kendisini Rabbine ulaþtýran (yolu, Sýratý Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaþan kiþiye Allah), meab (sýðýnak, melce) olur.

Sýðýnaða ulaþanlara, ruhunu Allah’ýn Zat’ýna ulaþtýrýp Allah’ýn Zat’ýnda yok olanlara, Allahû Tealâ “evvab” diyor. 21. basamakta ruhuna Allah’ýn Zat’ýnýn meab olduðu kiþi, 22. basamakta Allah’a teslim olur yani Allah’ýn Zat’ýnda yok olur. Burasý aslýnda bizim yaptýðýmýz teslimlerin birincisidir. Bizde olan ama Allah’a ait olan ruh emanetini Allah’a verdik. Bunun arkasýndan fizik vücudumuz emanet olur ve zikrimiz giderek artar.
23. basamakta kiþinin nefsinin kalbindeki nurlar %61’i bulduðu zaman, En’am Suresinin 127. âyet-i kerimesine göre Allahû Tealâ o kiþiye Ýndi Ýlâhi’de bir taht verir. Allah’ýn katýnda o kiþi bir yerin sahibi olmuþtur. Bu sebeple Allah’ýn Ýndi’nde baki olur (kalýr, kalýcýdýr). Bu sebeple buraya “bekâ makamý” denir.

6/EN'AM-127: Lehum dârus selâmi inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Rab’lerinin katýnda onlar için selâm yurdu (teslim yurdu) vardýr. Yapmýþ olduklarýndan dolayý, O (Allah), onlarýn dostudur.

24. basamakta, kiþi zikrini günün yarýsýndan öteye geçirir. Günün yarýsýndan daha fazla zikreden bu kiþinin nefsinin kalbindeki nurlar, %71’i aþar.
25. basamakta, kiþi zikrini giderek daha çoðaltýr. Günün yarýsýndan daha öteye geçer. Nefsinin kalbindeki nurlar %81’e ulaþýnca, o kiþinin fizik vücudu da Allah’a teslim olur. Kiþinin nefsinin kalbinde hâlâ %19 afet vardýr ama böyle olmasýna raðmen o kiþinin fizik vücudu, Allah’ýn bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiði hiçbir fiili asla iþlemeyen bir özellik kazanýr. Böylece fizik vücut Allah’a teslim olur.
Þimdi geçtiðimiz konulara bakalým: Allah’a ulaþmayý dilemek farzdýr. 3 tane farz âyeti gördük. Bütün sahâbe Allah’a ulaþmayý dilediler mi? Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buþrâ, fe beþþir ýbâd(ýbâdi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin þeytanlara) kul olmaktan içtinab ettiler (kaçýndýlar, kendilerini kurtardýlar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaþmayý dilediler). Onlara müjdeler vardýr. Öyleyse kullarýmý müjdele!

Sahâbe þeytanýn kuluyken, hepsi Allah’a ulaþmayý dilemiþler ve hepsi Allah’ýn kulu olmuþlardýr.
Mürþide ulaþmak farz mýdýr? Allahû Tealâ diyor ki:

5/MAÝDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaþmayý, teslim olmayý dileyenler)! Allah’a karþý takva sahibi olun ve O’na ulaþtýracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz.

Allah’tan mürþidimizi istemek üzerimize farz kýlýnmýþtýr. Bütün sahâbe mürþidlerine tâbî olmuþlar mýdýr? Kâinatýn en büyük mürþidine, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olmuþlardýr. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

48/FETÝH-10: Ýnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihi), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâaglaazîmen).
Muhakkak ki onlar, sana biat ettikleri zaman Allah’a biat etmiþ oldular. Onlarýn ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiði için ellerinde de tecelli etmiþ olduðundan) Allah’ýn eli vardý. Kim (derecesini nâkýsa) düþürürse, muhakkak ki o, nefsi sebebiyle (Allah’a verdiði yeminleri, ahdleri yerine getirmediði için) derecesini nâkýsa düþürmüþtür. Kim de Allah’a olan ahdini yerine getirirse (ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah’a teslim ederse), ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).

Sahâbenin Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olduðu kesindir. Tâbiiyetin de farz olduðunu gördünüz. Allahû Tealâ “Sizi Allah’a ulaþtýracak olan vesileyi Allah’tan isteyin.” diyerek üzerimize farz kýlmýþtýr.
21. basamaða geliyoruz. Ruhumuzun Allah’a ulaþmasý farz mýdýr? Allahû Tealâ farz olduðunu söylüyor. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

89/FECR-28: Ýrciî ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh(mardýyyeten).
Allah’tan razý ol ve Allah’ýn rýzasýný kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaþ.

Rucû etmek, geri dönmek, geri dönerek ulaþmaktýr. Öyleyse üzerimize farzdýr.
Muzemmil Suresinin 8. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ þöyle söylüyor:

73/MUZEMMÝL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâaglatebtîlen).
Rabbinin (Allah’ýn) ismiyle zikret ve herþeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön (ulaþ, vasýl ol).

3. farz âyeti ise Rad Suresinin 21. âyetidir. Bu âyette Allahû Tealâ bunun bir emir olduðu anlatýlýyor ve þöyle buyuruyor:

13/RAD-21: Vellezîne yasýlûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahþevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allah’ýn (ölümden evvel), Allah’a ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi (ruhlarýnýgöz kırpma, O’na (Allah’a) ulaþtýrýrlar. Ve Rab’lerine karþý huþû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

Demek ki Allah’a ulaþtýrýlmasýný, Allah’ýn emrettiði bir þey var. Allah’ýn Kendisine ulaþtýrmasýný emrettiði þey, ruhumuzdur. Ulaþtýrmak bir emir olduðuna göre üzerimize farzdýr.
Bütün sahâbenin ruhlarýný Allah’a ulaþtýrdýklarý söylemiþtik. Ama þimdi bir defa daha tekrar edelim. Allahû Tealâ diyor ki:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hed âhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü iþitirler, böylece onun ahsen olanýna tâbî olurlar. Ýþte onlar, Allah’ýn hidayete erdirdikleridir. Ve iþte onlar; onlar ulûl’elbabtýr (daimî zikrin sahipleri).

Hidayet ne demektir? Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeþâ’(yeþâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve sizin dîninize tâbî olandan baþka kimseye inanmayýn. (Habibim) de ki: “Hiç þüphesiz HÝDAYET, Allah’ýn (Kendisine) ulaþtýrmasýdýr. (Ýnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaþmasýdýr.) Size verilenin bir benzerinin baþka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katýnda (sizlerle) tartýþacaklarý için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç þüphesiz fazl, Allah’ýn elindedir. Onu dilediðine verir.” Ve Allah, VÂSÝ’un ALÎM’dir. (Allah herþeyi kuþatan ve herþeyi bilendir.)

Allahû Tealâ Bakara Suresinin 120. âyet-i kerimesinde ise þöyle buyuruyor:

2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yehûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba'te ehvâehum ba'dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Sen onlarýn dînine tâbî olmadýkça (uymadýkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razý olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaþmak (var ya) iþte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eðer onlarýn hevalarýna uyarsan andolsun ki; Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardýmcý olmaz.

Kehf Suresinin 17. âyet-i kerimesi:

18/KEHF-17: Ve tereþ þemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrýduhum zâteþ þimâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murþidâaglamurþiden).
(Ey Resûl'üm! Orada olsaydýn) görürdün ki; güneþ doðduðu zaman maðaranýn sað tarafýna ulaþýr. Battýðý zaman ise onlarý sol taraftan terkederdi. Onlar maðaranýn geniþ bir yerindeydiler. Bu, Allah'ýn âyetlerindendir. Allah kimi Kendine ulaþtýrýrsa o hidayete erer. Ve kim dalâlette ise onun için velî mürþid bulunmaz.

Bütün sahâbe hidayete ermiþlerdir. Hepsi üzerlerine farz olan hidayeti gerçekleþtirmiþlerdir.
Bundan sonra kiþi daha çok zikir yapar. Nefsinin kalbi %81 nurla dolar. Fizik vücudunu Allah’a teslim eder. Farz mýdýr? Evet. Allahû Tealâ çok açýk bir þekilde, Yasin Suresinin 60 ve 61. âyet-i kerimelerinde þöyle söylüyor:

36/YASÝN-60: E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûþ þeytân(þeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).
Ey Âdemoðullarý! Ben, sizlerden þeytana kul olmayacaðýnýza dair ahd almadým mý? Muhakkak ki; o (þeytan), size apaçýk bir düþmandýr.
36/YASÝN-61: Ve eni’budûnî, hâzâ sýrâtun mustekîm(mustekîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanýza (dair ahd almadým mý?) Bu da Sýratý Mustakîm (üzerinde bulunmak)týr.

Âdemoðullarý, fizik vücutlarýmýzdýr. Sadece fizik vücutlarýmýz Âdemoðullarý’dýr. Onlarýn Allah’a kul olmasý, teslim olmasý üzerimize farzdýr.
Bütün sahâbe fizik vücutlarýný Allah’a teslim etmiþler midir? Kesin. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-20: Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).
Eðer seninle tartýþmaya kalkarlarsa, o zaman de ki: “Ben ve bana tâbî olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah’a teslim ettik.” O kitap verilenlere ve ÜMMÎ’lere de ki: “Siz de (fizik vücudunuzu Allah’a) teslim ettiniz mi?” Eðer teslim ettilerse o zaman (onlar) andolsun ki; hidayete ermiþlerdir. Eðer yüz çevirirlerse, o zaman sana düþen (görev) ancak tebliðdir. Allah kullarýný BASÎR’dir (görendir).

Yani burada belli oluyor ki; fizik vücudun hidayetinden evvel ruhun Allah’a ulaþmasý söz konusudur ve adý “hidayet”tir. Fizik vücudun Allah’a teslim olmasý farzdýr. Bütün sahâbe fizik vücutlarýný da Allah’a teslim etmiþlerdir.
Görüyor musunuz, dînimizden neler kopmuþ? Bu söylediklerimden hiçbirisi bugünkü dîn adamlarý tarafýndan bilinmiyor. Üniversite müfredat programlarýnda bunlarýn hiçbirisi mevcut deðildir. Onlar da diyorlar ki: “Biz dînimizi çok iyi biliriz. Kimseden öðrenmeye ihtiyacýmýz yok.” Allahû Tealâ da diyor ki: “Ýhtiyaçlarý var.” Ne diyorsunuz, ihtiyaçlarý var mý, yoksa yok mu?
Fizik vücudumuzu Allah’a teslim etmeniz üzerimize farz mýymýþ? Farzmýþ. Peki, bütün sahâbe fizik vücutlarýný Allah’a teslim etmiþler midir? Etmiþlerdir. Kur’ân-ý Kerim’de farz olan ve bütün sahâbenin gerçekleþtirdiði olaydan bahsediyoruz. Bizim sevgili dîn adamlarýmýzýn bunlarýn hiçbirinden haberleri yok.
Dînimizden neler kopmuþ görüyor musunuz? Ne Allah’a ulaþmayý dilemek kalmýþ ne mürþide tâbiiyet ne ruhumuzu Allah’a ulaþtýrýp teslim etmek ne fizik vücudumuzu Allah’a teslim etmek… Dahasý da var. Ne daimî zikre ulaþmak ne irþad olmak ne de iradeyi Allah’a teslim etmek… Hiçbirisi kalmamýþ.
Gördük ki, sahâbe fizik vücutlarýný Allah’a teslim etmiþler. Burasý 25. basamak. Bundan sonrasý daimî zikirdir. Buradan sonra kiþi eðer ceht ederse, Allahû Tealâ mutlaka onu daimî zikre ulaþtýrýr. Konunun en zor noktasý burasýdýr; fizik vücudun tesliminden sonra daimî zikre ulaþmak. Bir gece yatarken zikirle yatacaksýnýz. Uyandýðýnýz zaman da zikrinizin hâlâ devam ettiðini göreceksiniz. Defalarca bunu yaþayacaksýnýz. Göreceksiniz ki; daimî zikrin sahibi olmuþsunuz. Sahâbe gibi olmuþsunuz.
Biz sizleri Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in ve sahâbenin yaþadýðý Kur’ân’daki Ýslâm’a, unutulmuþ olan Ýslâm’a davet ediyoruz. Unutulmamýþ mý? Bütün teslimler unutulmamýþ mý?
Gelelim ulûl'elbab olmaya. Daimî zikrin sahibi olmak ulûl'elbab olmaktýr. Ulûl'elbab olmak üzerimize farzdýr. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kýyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkýs semâvâti vel ard(ardýgöz kırpma, rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtýlâaglabâtýlan), subhâneke fekýnâ azâben nâr(nârýgöz kırpma.
O (Ulûl’elbab) ki; (lübblerin, Allah’ýn sýr hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah’ý zikrederler. Göklerin ve yerin yaratýlýþý hakkýnda tefekkür ederler. (Ve derler ki): “Ey Rabbimiz! Sen, bunlarý bâtýl olarak (boþuna) yaratmadýn. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, ateþin azabýndan koru.”

Daimî zikir farz mýdýr? Allahû Tealâ diyor ki:

4/NÝSA-103: Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kýyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alel mu’minîne kitâben mevkûtâaglamevkûten).
Namazý bitirdiðinizde; ayaktayken, otururken ve yan üzeriyken (yan üstü yatarken) Allah’ý hep zikredin! Güvenliðe kavuþtuðunuzda namazý erkânýyla kýlýn. Çünkü; namaz, mü’minlerin üzerine, vakitleri belirlenmiþ bir farz olmuþtur.

Peki, bütün sahâbe ulûl'elbab olmuþlar mýdýr? Evet, hepsi ulûl'elbab olmuþlardýr. Ýþte Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesi:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hed âhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü iþitirler, böylece onun ahsen olanýna tâbî olurlar. Ýþte onlar, Allah’ýn hidayete erdirdikleridir. Ve iþte onlar; onlar ulûl’elbabtýr (daimî zikrin sahipleri).

Bütün sahâbe ulûl'elbab olmuþlardýr. Yani daimî zikre ulaþmýþlardýr. Daimî zikre ulaþýnca ne olur? Kiþi daimî zikrin sahibi olduðu için nefsinde hiç afet kalmamýþtýr. Afetlerin yerini tamamen nurlar doldurmuþtur. Bu sebeple kiþinin kalp gözü de kalp kulaðý da açýlmýþtýr. Allah’ýn bütün söylediklerini kendisine söylediði her þeyi iþitir. Allah’la konuþabilir. Bu sebeple ehli tezekkür olmuþtur. Daimî zikrin sahibi olduðu için devamlý derecat kazanýr. Derecat kazanmak hayýrdýr. Kiþi ehli hayýr olmuþtur. Ayný zamanda ehli hikmet, hüküm sahibi olmuþtur. Kur’ân hakkýnda artýk Allah’tan bilgi alýr. Allah’la her zaman her konuyu tezekkür etme imkânýn sahibidir.
Bu noktada yerlerin melekûtunu, 7 kat cehennemi Allah ona mutlaka göstermiþtir. Ne zaman göðün 1. katýný gösterirse, bu noktadan itibaren kiþi ihlâs makamýnýn sahibidir. Allahû Tealâ görüntü itibariyle o kiþiyi 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. gök katlarýna ulaþtýrýr. Kiþi böylece 7 gök katýný da 7. katýn 7 tane âlemini de görür. En sonunda Sidretül Münteha’yý görür. Kim Sidretül Münteha’yý görürse, burasý varlýklar âleminin sonudur. O kiþi Tahrim Suresi 8. âyet-i kerimesi gereðince Tövbe-i Nasuh’a davet edilir. Tövbe-i Nasuh’u yapar. Allah’ýn söylediði kelimeleri bir bir tekrar eder. Tekrar edince bu kiþi ihlâs makamýný da tamamlar.
Muhlis olmak farz mýdýr? Beyyine Suresi 5. âyet-i kerimesi farz olduðunu söylüyor:

98/BEYYÝNE-5: Ve mâ umirû illâ li ya’budûllâhe muhlisîne lehud dîne hunefâe ve yukîmûs salâte ve yu’tûz zekâte ve zâlike dînul kayyimeh(kayyimeti).
Onlar emrolunmadýlar. Sadece hanifler olarak, Allah için dînde halis (nefslerini halis kýlmýþgöz kırpma kullar olmakla emrolundular. Ve namaz kýlmakla ve zekât vermekle emrolundular. Ýþte kayyum olan dîn budur.

Bütün sahâbe yerine getirmiþler midir? Hepsi muhlis olmuþlardýr. Allahû Tealâ diyor ki:

2/BAKARA-139: Kul e tuhâccûnenâ fîllâhi ve huve rabbunâ ve rabbukum, ve lenâ â'mâlunâ ve lekum a'mâlukum ve nahnu lehu muhlisûn(muhlisûne).
De ki: "Allah hakkýnda bizimle mücâdele mi ediyorsunuz? O, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size aittir. Ve biz, onun için ihlâs sahibi (MUHLÝS) (kul)larýz.

Bundan sonra kiþinin salâh makamýna geçmesi söz konusudur. Allah’ýn günahlarýný örtmesi, ona salâh nurunu vermesi ve günahlarýný sevaba çevirmesi gerçekleþir. Nihayet bu kiþinin iradesini Allah’ýn teslim almasý söz konusudur.
Son teslim, iradenin teslimi ve kiþinin irþad makamýna tayinidir. Kimin iradesini Allahû Tealâ teslim alýrsa, o artýk kendi iradesiyle bir þey yapamaz. Sadece Allah’ýn kendisine emrettiði þeyleri yapacaktýr. Devamlý Allahû Tealâ’dan emir alacaktýr, devamlý bu emirleri gerçekleþtirecektir ve ömrü böyle geçecektir.
Ýrademizi de Allah’a teslim etmek üzerimize farz mýdýr? Bu seviyedeki takva, bihakkýn takva, hakka tukâtihî takvadýr. Al-i Ýmran Suresinin 102. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-102: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Ey îmân edenler! Hakkýyla takva sahibi olanlar (nasýl bir takvanýn sahibi ise ayný onlar) gibi, Allah’a karþý takva sahibi olun ve (ölmeden önce) Allah’a teslim olun.

Allahû Tealâ Al-i Ýmran-102’de: “Siz de hepiniz hakka tukâtihî takvanýn sahibi olun.” diye emir veriyor.
Bütün sahâbenin mutlak olarak bu emre itaat ettiklerini ve bu hedefe ulaþtýklarýný görüyoruz. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ýhsânin radýyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâaglaebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayýrlarda yarýþanlardan ulûl’elbab, ihlâs ve salâh makamlarýný, en üst üç makamý iþgal edenler): onlarýn bir kýsmý muhacirînden (Mekke’den Medine’ye göç edenlerden) bir kýsmý ensardan (Medine’deki yardýmcýlardan) ve bir kýsmý da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandý. (Sahâbe irþad makamýna sahip olduklarý için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razý ve onlar da O’ndan (Allah’tan) razýdýr. Onlara Allah, altlarýndan ýrmaklar akan cennetler hazýrladý ve orada ebediyyen kalacaklardýr. Ýþte bu, en büyük (azîm) mükâfattýr.

Bu ifadeden anlýyoruz ki; ensar da muhacirîn de kendilerine tâbî olunanlardýr. Yani irþad makamýnýn sahibi olduklarý kesindir. Âyet-i kerime kesin olarak bunu söylüyor. Bütün sahâbe irþad makamýnýn sahibi olmuþlardýr. Yetmez, tâbiîn de irþad makamýnýn sahibi olmuþtur. Çünkü Allahû Tealâ, üçünün de fevz-ül azîmin sahibi olduðunu söylüyor. Fevz-ül azîm, salâh makamýnýn irade teslimi noktasýna gelenlere Allah’ýn verdiði isimdir. “Fevz-ül azîm, hazz’ul azîm, ecrul azîm, fazl’ýl azîm.” 4 tane azîm kelimesi, 4 tane en üst noktayý ifade ediyor. Hepsi de ayný nokta. Ýradenin Allah’a teslim edildiði ve Allahû Tealâ’nýn “Ýrþada memur ve mezun kýlýndýn.” cümlesiyle irþada tayin ettiði kademedir.
Öyleyse, gördük ki bu makamda farzdýr. Ýradenin Allah’a teslimi de farzdýr. Gördük ki bütün sahâbe iradelerini de Allah’a teslim etmiþlerdir. Bihakkýn takvanýn sahibi olmuþlardýr. Ýrþad makamýnýn sahibi olmuþlardýr.
Kur’ân’dan geriye teslimlerden hiçbirisi kalmamýþtýr. Ne ruhun teslimi ne vechin (fizik vücudun) teslimi ne nefsin teslimi ne de iradenin teslimi kalmýþtýr. Teslimlerden hiçbirisi söz konusu deðildir. Hiç kimseyi cehennemden kurtarmasý mümkün olmayan bir hurafe, Ýslâm’ýn 5 tane þartý geriye kalmýþtýr.
Elbette namaz kýlýnacak, elbette oruç tutulacak, Ýslâm’ýn 5 þartý elbette yapýlacaktýr. Ama bunlar hedef deðildir. Hedef; ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah’a teslim etmektir. Bunlarsa o hedeflere ulaþmak için mutlaka yapýlmasý lâzým gelen ibadetler, vasýtalardýr. Hani usta hýrsýzlar adamýn gözünden sürmeyi çalarmýþ ya, iblis de insanlarýn gözlerinin içine baka baka Allah’a ruhun teslimini de vechin teslimini de nefsin teslimini de iradenin teslimini de; 7 safhanýn yedisini de (Allah’a ulaþmayý dilemekten baþladýk, irade teslimine kadar ulaþan size bahsettiðimiz 7 safhanýn yedisini de) yok etmiþtir. Defterden tamamen silmiþtir. Bunlarýn hepsinin yerine vasýtalarý oluþturan Ýslam’ýn 5 tane þartýný koymuþtur. Herkes de kuzu kuzu bunlara inanmýþtýr.
Bugün hiç kimseyi ne dalâletten ne küfürden ne þirkten kurtarmasý mümkün olmayan Ýslâm’ýn 5 tane þartýyla Ýslâm âlemi amel ediyor. Dünyanýn en geri kalmýþ ülkeleri Ýslâm ülkeleri ve Ýslâm birliði yok olmuþ durumdadýr. Ýslâm’dan geriye bir harabe kalmýþtýr ve Ýslâm bitkisel hayat yaþýyor. Ýslâm’ý yeniden canlandýrmak, hepimizin boynuna borç deðil mi?
Hangi Ýslâm’ý? Hangi Ýslâm’ý? Hangi Ýslâm’ý? Bu suallerin cevabý bir tek cevaptýr: Kur’ân’daki Ýslâm’ý.
Allah’ýn bize öðrettiði Ýslâm, Kur’ân’daki Ýslâm’dýr. Sahâbenin yaþadýðý Ýslâm’dýr. O Ýslâm’ýn bugün de bizim tarafýmýzdan yaþanmasý söz konusudur. Hamdolsun ki biz ve bize tâbî olanlar, biz hepimiz Ýslâm’ý Allah’ýn tam emrettiði þekilde, Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve sahâbenin yaþadýðý þekilde yaþamaktayýz. Ýslâm âleminde bu yaþantý mutlaka ait olduðu yere oturmalýdýr. Ýslâm âlemi çok kan kaybetmiþtir. Ama Osmanlý geri geliyor. Bütün ulaþtýðýmýz uluslararasý konferanslarda bize bütün baþka ülkelerden gelen Ýslâm kardeþlerimiz “Osmanlý gelmezse olmaz.” dediler. Hep ayný þeyleri dinledik. Allahû Tealâ da diyor ki: “Osmanlý gelecektir.”
Allahû Tealâ’nýn yolunda Allah’ýn Kur’ân’daki Ýslâm’ýný yaþayan belki dünyadaki tek grup olarak, Allah’ýn Üniversitesi’nin rektörü olarak, sahibi olarak, kurucusu olarak, Mihr Vakfý’nýn ve International Mihr Foundation’un kurucusu olarak, sahibi olarak sizlere diyorum ki; Allah’ýn Ýslâm’ýný yaþayýn.
Allahû Tealâ’nýn hepinizi bütün teslimlere ulaþtýrmasýný, Kur’ân’da mevcut olmasýna raðmen Ýslâmî tatbikattan tamamen çýkarýlan Ýslâm’ýn bütününü, Allahû Tealâ’nýn sizlere yaþatmasýný ve böylece hepinizi hem cennet saadetine hem dünya saadetine kavuþturmasýný Yüce Rabbimizden dileyerek sözlerimizi burada bitiriyoruz.
Gönderen: 21.08.2007 - 10:06
Bu Mesaji Bildir   hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
mev@ su an offline mev@  
365 Mesaj -
amin ecmain inþ Allah Razı Olsun katýlýmýnýz ýcýn cok güzeldi selam ve dua ile kalýn inþ
Gönderen: 21.08.2007 - 11:43
Bu Mesaji Bildir   mev@ üyenin diger mesajlarini ara mev@ üyenin Profiline bak mev@ üyeye özel mesaj gönder mev@ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
_ESaDuLLaH_ su an offline _ESaDuLLaH_  
611 Mesaj -
ALLAH razi olsun bu kaynak bilgiler icin.
selam ve dua ile
Gönderen: 21.08.2007 - 13:48
Bu Mesaji Bildir   _ESaDuLLaH_ üyenin diger mesajlarini ara _ESaDuLLaH_ üyenin Profiline bak _ESaDuLLaH_ üyeye özel mesaj gönder _ESaDuLLaH_ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
mev@ su an offline mev@  
365 Mesaj -
amin ecmain rabbim cümlemizden razý olsun inþ kardeþm selam ve münacat ile
Gönderen: 21.08.2007 - 14:12
Bu Mesaji Bildir   mev@ üyenin diger mesajlarini ara mev@ üyenin Profiline bak mev@ üyeye özel mesaj gönder mev@ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
esma_oguz su an offline esma_oguz  
6 Mesaj
çok sagolun guzel bir sunum

Allah razi olsun...
Gönderen: 22.08.2007 - 07:52
Bu Mesaji Bildir   esma_oguz üyenin diger mesajlarini ara esma_oguz üyenin Profiline bak esma_oguz üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
mev@ su an offline mev@  
365 Mesaj -
Allah Razı Olsun selam ve münacat ile
Gönderen: 22.08.2007 - 13:54
Bu Mesaji Bildir   mev@ üyenin diger mesajlarini ara mev@ üyenin Profiline bak mev@ üyeye özel mesaj gönder mev@ üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1464 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.67873 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.