0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » *** NAMAZ PLATFORMU *** » namazı terketmenin bahaneleri

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
katre16 su an offline katre16  
namazı terketmenin bahaneleri
43 Mesaj -

Namazý Terketmenin Bahaneleri

Namazý hiç kýlmayan veya sýk sýk kaçýran insanlar, birçok bahane uydururlar. Namaza engel gösterilen hiçbir þeye “mâzeret” gözüyle bile bakmadýðým için, ýsrarla “bahane” kelimesini kullanýyorum. Çünkü, namazýn mazereti ancak ölüm riski, koma hâli ve bayýlma gibi aþýlamayacak engeller olabilir. Bunun dýþýnda bizim nefsimizin gösterdiði engeller, çok basit ve kolayca aþýlabilecek bahanelerden baþka bir þey deðildir.
Þimdi bu bahaneleri tek tek iþleyerek çürüteceðiz.
1. Önemini bilmemek
Namaz kýlmamanýn en büyük sebebi, önemini bilmemektir. Namazýn ne büyük bir ehemmiyet ve kýymet taþýdýðýný bilmeyen nice Müslüman, “Ýþin var, sonra kýlarsýn”, “Neyse sonra kaza edersin” gibi cümleler kullanýrlar.
Oysa namaz o kadar önemlidir ki, insanýn yaratýlýþ sebebinin en büyüðü budur. Düþünün bir kere: Rabbimiz Kur’an’da meâlen, “Ben cinleri ve insanlarý, ancak Bana ibadet etsinler diye yarattým” buyuruyor. (Zâriyât Sûresi: 56)
Daha ötesi var mý?
Hem Rabbimiz, hem Peygamberimiz (a.s.m.), en büyük ibadetin namaz olduðunu belirtiyorlar. Bu kadar açýk gerçek ortada iken farklý bir þey düþünmek mümkün mü?
Bizim ve her þeyin yaratýcýsý, bizi dirilten ve öldüren, ahirette bizi hesaba çekerek sonsuz bir mükâfat veya azap verecek olan Allah, çok açýk ve net bir þekilde, bizi ibadet ve namaz için yarattýðýný buyuruyor, ýsrarla namazý emrediyor.
Bizim farklý bahanelerle namazý terk etmemiz, kendi kendimizi aldatmak ve baþýmýzý kuma sokmak olmuyor mu? Evet, içinde bulunduðumuz gafletten uyanalým. Namazý vaktinde, hiç kaçýrmadan, ezan okunur okunmaz, dosdoðru ve hakkýný vererek kýlalým. Eðer hemen uyanmazsak, bilelim ki, Cehennemde uyanmak çok geç olacaktýr.
2. “Allah Gafûr ve Rahîm’dir, affeder” düþüncesi
Namaz kýlmayan insanlardan bazýlarý ve en baþta nefsimiz, “Caným ne olacak, Allah affeder” der. Namazý terk eden nice insan, Rabbimizin af ve maðfiretinin sonsuz olduðunu, Onun her þeyi affedeceðini söyler. Oysa bu, þeytanýn bir tuzaðýdýr. Elbette Rabbimiz þirkin dýþýnda bütün günahlarý affeder. Ama nasýl?
Þu ayet meali bizi bu konuda daima uyanýk tutmalýdýr:
“Ey insanlar! Rabbinizin emir ve yasaklarýna karþý gelmekten sakýnýn. Ve öyle bir günden korkun ki, ne babanýn evlâdýna, ne evlâdýn babasýna hiçbir faydasý olmaz. Allah’ýn vaadi þüphesiz haktýr; sakýn dünya hayatý sizi aldatmasýn. O çok aldatýcý þeytan da, Allah’ýn azabýný unutturup sadece affýna güvendirerek sizi isyana sürüklemesin.” (Lokman Suresi: 33)
Son cümle apaçýk bir þekilde “Nasýl olsa Allah affeder” diyerek, namaza karþý ilgisiz olmanýn yanlýþlýðýný ortaya koyuyor.
“Gafûr ve Rahîm” olduðu için namaz konusundaki ihmalimizden dolayý bizi affedeceðini umduðumuz Rabbimiz, açýkça bu konuda bizi uyarýyor, aldanmamýzý istemiyor.
Biz þimdi, Rabbimizi Kendisinden daha mý iyi tanýyoruz ki, “Affeder, affeder” diye namazý terk ediyoruz? Sanki, “Allah her ne kadar Kur’an’da 70 defa namazý emrediyorsa da, merak etmeyin O merhametlidir, affeder” diyoruz.
Öncelikle þu gerçeði unutmayýn: Rabbimizin merhametine ve affýna güvenerek günah iþlenmez. Ancak gafletle günah iþlenmiþ, ama sonunda piþmanlýk duyulup af dilenmiþse, o baþka. Þu uyarýya dikkat edin:
“Allah katýnda makbul olan tövbe, o kimsenin tövbesidir ki, onlar bilmeyerek kötülük iþlerler de, çok geçmeden piþman olup tövbe ederler. Ýþte onlarýn tövbesini Allah kabul eder. ” (Nisâ: 17)
Demek ki, tövbenin kabul olabilmesi için günahýn “bilmeyerek” iþlenmesi ve çok geçmeden piþman olunmasý gerekir. Oysa namazýný kýlmayan nice insan, hem bile bile bu günahý iþliyor, hem de hiç piþman olmadan her gün ayný günahý iþlemeye devam ediyor. Eðer bilerek iþlese, arkasýndan samimî bir tövbe edip bir daha iþlemese, inþallah yine affedilir.
Evet, Rabbimizin güzel isimleri içinde en fazla olan, “þefkat, af ve merhamet” manasýný taþýyanlardýr. Rahmetinin, gazabýný geçtiðini belirten de Odur. Kendisine ortak koþmaktan baþka her þeyi affedeceðini de belirtmiþtir.
O kadar ki, ömrünü günahla geçirdiði halde samimî bir tövbe ettiði için affýna mazhar ettiði ve Cennete koyacaðý insanlar vardýr. Ama, bütün ömrünü iyilikle geçirdiði halde böbürlenip, ibadetiyle övünüp, ayaðý kayýp Cehenneme yuvarlananlar da bulunmaktadýr.
Gafletle günahý iþleyip, sonradan ayýlan, kendine gelen, þuurlanan bir insan, “Ben ne yaptým, ne büyük hata iþledim” diye sarsýlýr, ciddi bir piþmanlýk duyar ve affedilmesi için yalvarýrsa, Rabbimiz affedebilir.
Dikkat edin: “Affedebilir” diyoruz. Çünkü, Allah’ýn af ve maðfireti hiç kimsenin ipoteði altýnda deðildir. Hiç kimse Ona ait bir yetki hakkýnda fikir yürütemez, Onu etkileyemez.
Ve en büyük günahlardan birisi, “Allah bana azap etmez” düþüncesi, bir baþkasý, “Ben nasýl olsa Cennetliðim” anlayýþýdýr.
Tabiî, “Allah beni affetmez”, “Allah beni Cennetine sokmaz”, “Ben kesinlikle Cehennemliðim” gibi düþünceler de yanlýþtýr.
Çünkü, Allah’ýn ikramý, ihsaný, affý, baðýþý, adaleti hiç kimsenin etkisi altýnda deðildir. Rabbimiz, her hususta olduðu gibi, bütün fiillerinde de tek, baðýmsýz ve sorumsuzdur.
Bunun için diyoruz ki, býrakýn günah iþlemeden önce, samimiyetten uzak ve çeliþki içinde, “Allah affeder” diye düþünmek; günahtan sonra içten ve yürekten tövbe ve istiðfar etsek bile neticeyi bilemeyiz. Ne, “Affedildik” dememiz, ne de, “Affedilmedik” diye düþünmemiz doðrudur. Ölünceye kadar affýný ümit eder, azabýndan korkarýz.
Bu bakýmdan namaz kýlmayýp, “Allah affeder” diye düþünmek, büyük hatadýr ve namaz için bir özür olamaz.
3. Daha gençsin, yaþlanýnca kýlarsýn
Namazýn bahanelerinden birisi de, henüz genç olmaktýr. Gariptir ki, ibadete ve namaza daha bir þevkle sarýlmamýzý saðlamasý gereken gençlik, bazen engelmiþ gibi gösterilir. Hatta nefsimiz ve çevremiz, “Daha gençsin, yaþlanýnca kýlarsýn” diyebilir.
Halbuki yaþlanýncaya kadar yaþayacaðýmýza dâir kimin garantisi var? Kim Azrail’le sözleþme yapmýþ ki? Ölüm genç ihtiyar dinliyor mu?
Diyelim bize özel olarak garanti verildi, 100 sene yaþayacaðýz. Namaza ne zaman baþlayacaðýz? Ölçü nedir? 60 yaþýnda mý, 80 mi, 90 mý, yoksa ölmeden bir gün önce mi?
Peki ergenlik çaðýndan itibâren yaptýklarýmýzýn hesabý sorulmayacak mý bize? Allah, “Ey yaþlýlar, namaz kýlýn” mý diyor, yoksa “Ey iman edenler, namaz kýlýn” mý diyor?
Ýslâmý yaþamak yaþlýlarýn iþi mi? Peygamberimiz (a.s.m.), her insanýn Allah huzurunda gençliðini nerede geçirdiðinden hesaba çekileceðini buyuruyor. Bu gerçekleri bildiðimiz halde nasýl olur da ezan okunurken ilgisiz kalabiliriz? Evet genç olmak, bizi namaza dört elle sarýlmaya sevk etmelidir. Çünkü gençlik, hayýrlý iþler yapmaya en güzel vasýtadýr. Gençlikteki enerji, faaliyet, gayret, güç ve kudret, yaþlanýnca bulunamaz. Bu enerji ve heyecaný, Allah yolunda deðerlendirmek gerekir.
4. “Zamaným yok” iddiasý
Kimi insanlar, “Niçin namaz kýlmýyorsun?” dendiðinde, “Zamaným yok” gibi kargalarý güldüren bir bahane uydururlar. Þu saçmalýða bakýn: Her þeye zaman var, ama yaratýlýþ gayemiz olan namaz kýlmak için zaman yok. Kim inanýr buna? Bir gün taksiyle gidiyorduk. On yaþýndaki kardeþim öne oturmuþ, þoförle sohbete tutuþmuþtu. Bir ara söz namazdan açýldý.
Þoför, “Biz kýlmýyoruz” dedi.
Kardeþim çocukluðun verdiði safiyetle “Vakit mi bulamýyorsunuz?” diye sordu. Meðer adam çok mert birisiymiþ, “Ne vakit bulamamasý oðlum” dedi. “Tembellik ve ihmalkârlýk.”
Bunun üzerine ister istemez güldük. Þoför, saf gerçeði çekinmeden, eðip bükmeden söylemiþti. Çünkü, namaz kýlmayý istedikten sonra zaman bulamamak gibi bir problem olamaz.
Hem söyler misiniz, zaman dediðimiz þeyi yaratan, bizim emrimize veren Allah deðil mi? Allah bizi yaratýp, her þeyi emrimize veriyor, namazý emrediyor ve biz kalkýp diyoruz ki, “Ya Rabbi, kýlacaðým, ama zamaným yok.” Ne kadar tuhaf deðil mi?
Rabbimiz bize koskoca bir ömür baðýþlamýþ. Günde 24 saatten birini namaza vermemizi istiyor. O kadar þefkatli ve merhametli ki, 24 saatimizi ibâdetle geçirsek, Onu hakkýyla takdir etmiþ olamayacaðýmýz belli olduðu halde, O bizden bir saat istiyor.
Acaba kudretli bir zat size 24 altýn baðýþlasa, sonra onun birini isteyip, “Eðer bunu verirsen bir müddet sonra sana bir çuval altýn vereceðim. Vermezsen hapse attýracaðým” dese, bu teklifi reddeder miyiz? Asla! Peki namaza nasýl sýrt çevirebiliriz?
5. “Çalýþmak da ibâdettir” gerçeðini yanlýþ anlamak
Kimi Müslümanlar, namaz kýlmamalarýna bahane olarak, “Çalýþýyoruz ya, çalýþmak da bir ibadettir. Ailemizin rýzkýný kazanýyoruz” diyorlar.
Þu bahanedeki mantýksýzlýk apaçýk ortada deðil mi?
Her þeyden önce “ibadet” kelimesi, dinî bir kavram. Bir söz veya fiile “ibadet” diyebilmemiz için onun Allah ve Resulü (a.s.m.) tarafýndan emredilmesi gerekir.
Kur’an’ýn neresinde, “Namaza gerek yok, çalýþmanýz da ibadettir” diyor? Hangi hadis kitabýnda, “Çalýþýrken namaz kýlmayýn, o da bir ibadettir” diyor? Aksine Rabbimiz, hiçbir alýþ veriþin kendilerini namazdan alýkoymayan mü’minleri bakýn nasýl övüyor:
“Onlar öyle kimselerdir ki, ne bir ticaret, ne bir alýþveriþ, Allah’ý anmaktan, namazlarýný dosdoðru kýlmaktan ve zekâtlarýný vermekten onlarý alýkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin dehþetten dönüvereceði bir günden korkarlar. Ta ki, Allah onlarý yaptýklarýnýn daha güzeliyle mükâfatlandýrsýn ve lûtfuyla daha da fazlasýný versin. Allah dilediði kulunu hesapsýz þekilde rýzýklandýrýr.” (Nur: 37-38)
Bu ayetler, geçim için çalýþmanýn ibadete engel olamayacaðýný kesin bir þekilde ortaya koyuyor. Hem düþünsenize: Namazý emreden Rabbimiz, bizim çalýþacaðýmýzý bilmiyor muydu? Evet, çalýþmak ibadettir. Sadece çalýþmak deðil, yaptýðýmýz her mübah iþ, ibadet olabilir. Ama bir þartla: Önce namazý kýlacaksýnýz, sonra güzel bir niyet taþýyacaksýnýz.
Yani, “Asýl mal sahibi Rabbimdir. Rýzkýmýzý O veriyor. Ancak bu rýzký kazanmak için bizim çalýþmamýzý emrediyor. Biz de Onun emri ve rýzasý dairesinde, helâl bir surette rýzkýmýzý kazanmaya çalýþýyoruz” diyecek, bu niyetle çalýþacaksýn. Ýþte bu niyet ve namazla her yaptýðýnýz davranýþ ibadet olabilir. Ama namaz kýlmadan, mübah iþlerimiz ibadet olmaz.
Hem ibadet olsa bile, bir ibadet bir baþka ibadete bahane olamaz. Söz geliþi, “Namaz kýlamam, oruç tutuyorum veya zekat veriyorum” demek, yanlýþtýr, çeliþkidir. Çünkü, namazý da, orucu da emreden ayný zattýr. Hiçbir ibadet bir baþka ibadete engel deðildir. Her birinin yeri ve zamaný ayrýdýr.
6. Hiç bitmiyor, usanýyoruz
Belki nefsimiz þöyle diyebilir: “Bu namaz hiç bitmiyor. Sürekli kýldýðýmýz için usanýyoruz.”
Bu sözler nefsimizin bir oyunudur. Çünkü, her gün yemek yiyoruz, su içiyoruz, havayý teneffüs ediyoruz. Hiç býkýyor muyuz? “Artýk yemek yemekten býktým” diyen bir adam gördünüz mü? Mümkün deðil. Çünkü, bunlardan lezzet alýyoruz. Namazdan da lezzet almýyor muyuz? Her þeyin yaratýcýsýnýn huzuruna çýkmak, Ona derdini arz etmek, Ondan yardým dilemek, Onun ihsan ettiði kalp rahatlýðýna, ruh sükûnetine kavuþmak en büyük lezzet deðil midir?
Siz hiç namaz kýlýp da, þikâyetçi olan kimse gördünüz mü? “Aman ne kadar yoruldum, içim sýkýldý, namaz kýldým, kötü yollara düþtüm” diyen bir tek insan gösterebilir miyiz? Tam aksine, kim namaz kýlarsa rahat ve huzur içindedir. Çünkü namaz, akýl, kalp ve ruhumuzun gýdasýdýr.
Bunun için namaz kýlmaktan hiçbir zaman býkýlmaz. Akýl, kalp, ruh namazdan memnundur. Sadece þeytandan ders alan nefsimiz itiraz edebilir. Ona karþý mücadele etmek, nefsimizi eðitmek, hatta zorlayýp Allah’ýn huzuruna getirmek gerekir.
7. Sihirli formül arayýþý
Kimi Müslümanlar, namazla ilgili birçok konuyu bilir. Fakat yine de þöyle demekten kendini alamaz:
“Bunlarý biliyoruz, ama kahrolasý nefsimizi ve þeytanýmýzý bir türlü yenemiyoruz. Ne kadar arzu etsek, içimizde bir isteksizlik var. Hattâ bazen Ramazan’da falan baþlýyoruz, bayramdan sonra býrakýyoruz. Yýlýn birkaç ayýnda kýlýyoruz, sonra terk ediyoruz. Cuma ve bayram namazlarýna gidiyoruz, ama vakit namazlarý olunca baþarýlý olamýyoruz. Sen bize öyle bir þey söyle ki, namaza bir baþlayalým, bir daha hiç býrakmayalým.”
Gerçekten beþ vakit namaz kýlamayan kardeþlerimizin bir kýsmýnýn durumu týpký söylediðiniz gibi. Hattâ adam dinî tahsil yapmýþ, Kur’an’ý baþtan sona okumuþ, yine de namaz kýlmakta zorlanabiliyor.
Bunun da çaresi var. Her derdimize devâ olan Kur’an, bunun da yolunu bize göstermiþ.
Yalnýz þuna inanalým: Hiçbir derdin devâsý sihirli formüllerle bulunmaz. Hiçbir problem bir anda çözümlenmez.
Diyelim, bir hastalýða yakalandýnýz. Hemen bir iki hap yutup kurtulabiliyor muyuz? Bazen yýllarca süren tedâvi, hattâ ameliyat gerekmiyor mu?
Âilemizin geçimini saðlamak için parayý nasýl kazanýyoruz? Hiç günde bir iki saat çalýþýp, bir aylýk geçimimizi saðlayabiliyor muyuz? Bir öðrenciyi düþünün: Sýnýfý geçmesi için bir iki dakika ders çalýþmasý kâfi mi?
Ýþte bunlar gibi, nefis ve þeytanýmýzý maðlûp etmek için de, biraz uðraþmamýz gerekecek. Önemli bir savaþý hiçbir þey yapmadan, yattýðýmýz yerde kazanabilir miyiz?
Namazý isteyerek kýlabilmemiz için, önce inancýmýzýn çok güçlü olmasý gerekir. Çünkü inanç temeldir, namaz ve diðer ibâdetler onun üzerine binâ edilir.
Taklidî ve zayýf bir îmaný, tahkîkî ve güçlü yapmanýn yolu, Kur’an’ýn inançla ilgili âyetlerini çok iyi anlamaktýr. Bunlarýn tefsirini okuyup îmanýmýzý güçlendirmek gerekir.
Ýþte bu hususta Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Risâle-i Nur Külliyâtýný çok okumak gerekir. Çünkü bu eserlerde, güçlü bir îman ve tefekkür dersi vardýr. Ayrýca namazýn önemini anlatan, teþvik eden çok kýymetli bahisler bulunmaktadýr.
Bunun için onun yazdýðý Sözler isimli kitapta bulunan 4., 9., 11. ve 21. Sözü, ayrýca Þualar’daki 6. ve 15. Þua’yý, anlayarak okumak büyük fayda saðlar. Hatta bu bölümleri, tekrar tekrar okuyarak müzakere etmek, birkaç arkadaþýmýzla derin hakikatleri anlamaya çalýþmak gerekir.
8. Kýlacaðým, ama dualarý bilmiyorum
Kimi Müslümanlar namaz için baþka bir bahane uydururlar. Derler ki, “Ben namaz kýlmayý tam bilmiyorum, duâlarýn da bir kýsmýný ezberleyemedim. Böyle namaz kýlamam ki...”
Oysa dünya hayatý için o kadar çok þey öðreniyoruz ki, neden ebedî hayatýmýz için birkaç saatimizi verip, bazý duâlarý öðrenmiyoruz? Geçici dünya hayatýmýz için o kadar çok teferruat bilgiler öðreniyoruz, dünya kadar paralar harcayarak kurslara gidiyoruz. Namazýn kýlýnýþýný, farzlarýný, vaciplerini, namazý bozup bozmayan þeyleri öðrenmek için biraz zaman harcasak, hiçbir þey kaybetmeyiz; ama çok þey kazanýrýz.
Hem dinimiz o kadar kolay ki, sadece Fâtiha, Ýhlâs sûreleriyle Ettahiyyâtü’yü ezberleyen bir kimse, bütün farz namazlarýný kýlabilir. Zaten diðerlerini öðrenmek de zor deðildir. Namazla ilgili konularý hangi mü’minden ricâ etsek bize anlatýr. Zaten bu hususta birçok kitap, teyp kaseti ve CD vardýr. Bilen birisine sormaktan hiç çekinmeyelim. Dünyaya âit her þeyi soruyoruz da, ebedî hayatýmýzla ilgili bir hususu neden sorup öðrenmeyelim?
9. Çok yoðun iþlerim var
Nefsin bir baþka bahânesi, “Ýþlerim çok yoðun, vakit bulamýyorum. Ýþyerinde izin vermiyorlar. Okulda dersimiz var” gibi hususlardýr.
Peki namaz en mühim iþ deðil mi? Acaba öðle paydosunda, teneffüslerde, dinlenme saatlerinde 5-10 dakika ayýrýp namazý kýlamaz mýyýz? Hem namaz kýlmak iþlerimizin de rast gitmesine vesile olur.
Diyelim ki, okuldasýnýz. Giriþ ve çýkýþ saatinize göre, zaman ve yer arayýþýna girmelisiniz. Bazý öðrenciler, okulda kýlamadýklarýný bahane ederek, hiçbir vakit namaz kýlmazlar. Oysa okulda rastladýðýmýz namaz vakti, bir veya ikidir. Kýþ günleri namaz vakitleri kýsa aralýklarla geldiði için biraz zorlanabiliriz. Ama uzun yaz günlerinde ciddi bir problem olmaz.
Bazen teneffüs süresi çok kýsadýr. Abdest ve namaza kâfi gelmez. Ama gönlünde namaz aþký olan bir kimse, bir teneffüste abdest alýr, diðerinde namazýný kýlar. Yine de süre ve yer sorunu varsa, sadece farzýný kýlmakla yetinirsiniz. Çünkü, öncelikle ondan sorumluyuz.
Kimi okullarda namaz kýlacak yer yok. Bunun için hiç deðilse farzýný, boþ bir sýnýfta, depoda, okulun herhangi bir yerinde kýlmaya çalýþmak gerekir. Seccade olarak büyükçe plâstik bir torbayý kullanabiliriz. Marketlerde satýlan büyük boy çöp torbalarýný kolayca cebimizde taþýr, istediðimiz her yerde kýlabiliriz. Ýsteyene namaz kýlmak için yýðýnla formül vardýr. Namaz kýlan üç genç, üniversiteye hazýrlýk kursuna gidiyorlardý. Birisi, akþam namazýný kýlamadýðýndan söz etti. “Nasýl olur?” dedim. “Siz kýlamazsanýz, kim kýlabilir?” Dersanede namaz kýlacak yer olmadýðýný, hem teneffüs süresinin de sadece beþ dakika olduðunu söyledi. Çevredekilerden kýbleyi öðrenip, bir sýranýn üstünde kýlabileceklerini anlattýmsa da, “Hayýr, milletin gözü önünde utanýrým, kýlamam” cevabýný verdi.
Oysa dersanenin yakýnýnda cami vardý. Önceden abdest alýndýktan sonra akþam namazýnýn farzý pekâlâ yetiþebilirdi. Hatta farz içindeki bazý sünnetleri terk ederek namazý daha kýsa zamanda yetiþtirebilirlerdi. Zaman kazanmak için, hiç kýlmamaktansa, Sübhaneke, Salli-Barik dualarýný okumadan, rükû ve secdedeki tesbihleri de bir kez söyleyerek zaman kazanabileceklerini ifade ettim. Cami uzak olsa bile civardaki bir esnafýn dükkânýnda kýlabilirlerdi. Çünkü, ülkemizde namaz kýlan insan az deðil. Durumumuzu açýkladýðýmýzda birkaç kiþi kabul etmese de, elbette kýlacak yer gösterenler olacaktýr. Hem kýlmayanlara da namazýn ne derece önemli olduðunu hatýrlatmýþ olurduk.
Bir keresinde akþam namazý kýlacaktýk. Lüks bir otelde çalýþan, yeni Müslüman olmuþ birisiyle görüþmüþtük. Arkadaþým, “Burada mescit yoktur, ama yine de soralým ki, böyle bir ihtiyaç olduðunu hatýrlasýnlar” demiþti. Gerçekten de olmadýðýný söylediler. Ama sormamýz faydalý olmuþtu. Bütün Müslümanlar, mescide ihtiyaç duyduklarý yerde bunu sorup araþtýrsalar, sorumlu kiþiler de mutlaka ilgilenirler.
Bizler namaz için çýrpýnalým, Allah yeri de, zamaný da hazýrlar. Dinimiz bize çok kolay þartlarda mý ulaþtý? Kýzgýn çöl kumlarýnda yatýrýlýp üstüne taþ konarak iþkence gören Bilâl-i Habeþî’nin yaþadýklarýný heyecanlý ve meraklý bir masal gibi okuyoruz. Oysa onun gibi binlerce acý ve iþkenceye, bu güzel dinin bize ulaþmasý için katlanýldý.
Biz de birazcýk sýkýntý çeksek ne olur ki?
10. Hastayým nasýl kýlayým?
Kimi insanlar vardýr. Basit bir hastalýkta bile namazlarýný aksatýrlar. Ama öbür tarafta yoðun bakýmda iken bile namazlarýný aksatmayan insanlar vardýr.
Acaba hasta olunca dünyadaki iþlerimizi býrakýyor muyuz? Hasta olup da iþini terk etmeyen o kadar çok insan vardýr ki... Çok duymuþuzdur, “Falanca müdür veya iþadamýnýn bir gün bile iþe gelmediðini görmedim” sözünü. Acaba o kimse hayatýnda hiç hasta olmadý mý? Demek önem verdiðimiz iþlere hiçbir engel tanýmýyoruz. Bir gün çok þiddetli grip olmuþtum. O zaman ticaretle meþguldüm. Dükkânýmý açmam ve çalýþmam gerekiyordu. Namazýmý kýlýp erkenden yatýyordum.
Böylece dinlenip, aðrý kesici ve vitamin alarak hastalýðý ayakta atlattým. Belki kendi iþim olmasaydý veya bir baþka çözüm bulsaydým, iyileþinceye kadar yatardým. Hastalýk yüzünden dünya iþini ihmal etmiyordum da, namazý niçin ihmal edecektim?
Nitekim zaman zaman küçük büyük birtakým hastalýklara yakalandým. Ama hiçbir zaman namazýmý terk etmedim. Çünkü namazýn hiçbir zorluðu yok. Zaten dinimiz, ayakta duramayacak kadar hasta olanlara oturarak, hatta ayaðýný uzatarak veya yatarak namaz kýlma izni veriyor. Hastalarýn iki namazý birleþtirerek, takdim veya tehir yapmalarý da mümkün. Bu kolaylýklar varken namaz kýlmamak, büyük bir hazineden yararlanmamak demektir.
Yýllar önce bir ameliyat geçirecektim. En büyük derdim, namazýmý nasýl kýlacaðým konusu olmuþtu. Bazý namaz vakitleri ameliyat sýrasýnda veya yoðun bakým odasýnda geçebilirdi. Ýslâm Ýlmihâlinden hastalýk hâlinde namazýn nasýl kýlýnacaðý ve teyemmüm konusunu tekrar okudum. Çünkü, önceden bilseniz bile hiç baþýnýza gelmediði için unutabiliyorsunuz. Bilgilerimi tazeledim.
Abdest alamadýðým vakitlerde teyemmüm ederek, namazý oturduðum yerde kýlabilecektim. Hastanenin bahçesinden temiz bir tuðla parçasý buldum. Birkaç vakit namazý teyemmüm ederek, yoðun bakýmdaki yataðýmda kýldým. Hiçbir sýkýntý ve zorluk çekmedim. Dinimizin abdest ve namazda gösterdiði kolaylýk beni rahatlattý. Eðer namazý dert etmeyip, “Nasýl olsa hastayým ve ameliyat oldum” diye düþünseydim, günaha girecek ve sorumlu olacaktým.
Namazýn özü, Allah’ý anmak, Ona yönelmek ve Ona olan baðlýlýðýmýzý pekiþtirmektir. Eðer bunu abdest alarak ve ayakta yapmaya gücümüz yetmezse, dinimizin gösterdiði kolaylýklarla ayný gayeleri elde edebiliriz. Yeter ki, Rabbimizi unutmayalým ve ibadet edelim.
11. Elimde yara var, abdestim olmaz
Kimi Müslümanlar normalde namaz kýldýklarý halde abdestte yýkamasý gereken bir organda yara olduðunda hemen namazý býrakýrlar. Gerekçe olarak, “Elimde yara var, su deðdirmemem gerekir. Bu yüzden namaz kýlamam” derler. Halbuki abdest uzuvlarýmýzdan birisinde yara varsa ve yýkamak zarar veriyorsa, ona su dokundurmadan abdest almamýz mümkündür. Eðer yarayý suyla yýkamamýz zarar verecekse veya üzerinde sargý varsa, o bölgeyi yýkamadan, sadece üzerini mesh ederek abdest alabiliriz.
Kaldý ki, bazý yaralara su da zarar vermez. Gençlik yýllarýmda ayaðým yaralanmýþtý. O zamanlar hemen doktora gidip göstermeye imkânýmýz olmadýðý için bir eczacýya danýþtým. “Kesinlikle suyla yýkama” dedi. Onun tavsiyesine uymakta hiçbir sakýnca yoktu. Ama ben, sanki yýkamazsam abdestim olmayacakmýþ gibi bir zanna kapýldým. Býrakýn suyla yýkamamayý, aksine yarayý iyice açýp her tarafýna suyu ulaþtýrýyordum. Abdest suyu þifa oldu. Hiçbir merhem kullanmadýðým halde yara kýsa sürede iyileþti.
Bir yara veya hastalýðý çok büyütür, hassas olursanýz, gerçekten de iyileþmesi zor olur. Ama gereðinden fazla büyütmezseniz, kýsa sürede þifaya kavuþursunuz.
12. Üzerim temiz deðil
Kimi insanlar da bu bahaneye sýðýnýyorlar. Bir kýsmý gerçekten de, insanýn üzerini kirleten iþlerde çalýþýyor, bir kýsmý ise üzerinin temiz olmamasýný bahane ediyor. Çiftçilik, inþaat iþleri, tamircilik, hayvan bakýcýlýðý gibi insanýn üzerini kirleten iþlerde çalýþan insanlarýn namaza engel olan hiçbir özürleri yoktur.
Bir kere dinen namaza engel olan pislikleri iyi bilmek gerekir. Toz, toprak, yað gibi maddeler namaza engel deðildir. Asýl pislik, kan, idrar, dýþký, þarap gibi þeylerdir. Hanefî mezhebinde, aðýr pisliklerin bile bir dirheme kadar olan kýsmý mekruh olsa bile namaza kesin engel deðildir.
Kaldý ki, üzerimiz çok kirli olsa bile, yine çözüm bulmalýyýz. Çalýþmak için, spor için, yatmak için farklý farklý giysiler alýyoruz. Acaba ebedî hayatýmýzýn anahtarý olan namaz için temiz bir elbise bulundurmak gerekmez mi?
Çoðu zaman “Elbisem temiz deðil” bahanesini aþmak çok kolaydýr. Bir ameliyat olmuþ, hastanede yatýyordum. Beþ vakit namazýný kýlan çok dindar bir arkadaþ vardý. Ameliyat olduktan sonra namazý kýlmamaya baþladý. Her zaman mescitte gördüðüm arkadaþa ne olmuþtu da, artýk ayaða kalktýðý halde bile namaz kýlmýyordu.
“Niçin kýlmýyorsun?” diye sordum.
“Ameliyattan sonra çamaþýrým kirlendi, namaza engel olduðu için kýlamýyorum” dedi.
“Ayaða kalktýn, pekâlâ yýkayabilirsin. Eðer gücün yetmiyorsa, bana rica etseydin, yýkardým.” dedim.
“Sað ol hocam, düþünemedim.”
“Hatta aþaðý kantinde yeni çamaþýr satýlýyor. Paran yoksa, nasýl olsa pijaman temiz, çamaþýrsýz kýlabilirsin” dedim.
Daha sonra kýlmaya baþladý. Ama o zamana kadar yaklaþýk 15-20 vakit namazýný kazaya býraktý. Hem de ciddi bir özrü olmadýðý halde.
Aramýzda geçen konuþmayý çok basit ve sýradan kabul edebilirsiniz. Ama, bu basit çözümleri kendisi düþünseydi, birkaç gün namazlarýný kazaya býrakmadan kýlacaktý. Oysa bir vakit namaz bile bütün dünyaya bedeldir.
13. Ýþ yerinde izin vermiyorlar
Kimi insanlarýn namaza gösterdikleri engel, “Ýþ yerinden izin vermiyorlar” þeklindedir. Gerçekten de, kimi iþ yerleri, fabrikalar, resmî dairelerde yönetici konumunda olanlar, çalýþanlarýn namaz kýlmalarýna imkân vermezler.
Ama þunu unutmayýn: Hangimiz bir iþ yerinde 24 saat çalýþýyoruz? Acaba günün beþ vakit namazý hep iþ yerindeyken mi gelip çatýyor?
Deðil elbette. Fakat namaz için bahane bulmaya pek hevesli olan nefsimiz, sanal bahaneleri bile ciddi bir engel gibi gösterir. Oysa iþ yerinde iken kýlmamýz gereken namaz en az bir, en fazla üç vakittir. Bu konuda yazýn daha rahatýz. Ama kýþýn namaz vakitlerinin arasý çok kýsadýr.
Namaz vakitleri, ülkemizin doðusu ve batýsýnda yaklaþýk bir saatlik fark gösterir. Bu hususta doðu kýsmý daha sýkýntýlýdýr. Çünkü, öðle, ikindi ve akþam namazlarý mesai saatlerine denk gelmektedir.
Bu durumda yapýlacak olan þudur: Öðle namazýný yemek arasýnda kýlmanýz mümkündür. Ýkindiyi biraz geciktirip onun abdestiyle akþamý da kýlabilirsiniz.
Bazý kimseler çok uzun süre abdest tutabilirler. Bunlar için abdest sorunu yoktur. Eðer namaz kýlmanýz bulunduðunuz yerde çok dikkat çekiyorsa, sadece farzýný kýlmakla yetinebilirsiniz. Hatta farzýnýn bile, sünnet ve müstehaplarýný býrakýp, sadece farz ve vaciplerini yapabilirsiniz. Böyle durumlarda zaman kazanmak için Sübhaneke ve Tahiyyattan sonraki dualarý okumasanýz, rükû ve secdedeki tesbihleri de bir kere okusanýz yeterlidir. Çünkü, sünneti ve nafileyi yapayým derken, farzý tamamen terk etmek ihtimali var.
Eðer askerlik, iþ ortamý, memurluk gibi durumlarda, hiçbir þekilde namaz kýlmanýza izin verilmiyor ve büyük sýkýntýlarla karþýlaþýyorsanýz, öðleyle ikindiyi, akþamla yatsýyý birleþtirerek öne alma veya erteleyerek kýlma konusunu burada da düþünebilirsiniz. Bir hadiste þöyle denmiþtir: “Resulüllah (a.s.m.), korku ve sefer hâli olmaksýzýn öðle ve ikindiyi birleþtirerek, akþam ve yatsýyý da birleþtirerek kýldý.” (Kütüb-i Sitte, c.8, s.401)
Âlimlerin çoðu, korku ve yolculuk olmadan namazlarý birleþtirmeye karþý çýkmýþtýr. Ancak Ýbn-i Abbas (r.a.) gibi, bu hadisle amel edenler de olmuþtur. Ýbn-i Hacer, bunu “ihtiyaç” þartýna baðlamýþtýr. Konuyla ilgili geniþ bilgi verdiðimiz kaynakta bulunuyor. (Ayrýca bakýnýz: Nasýl Namaz, Dr. Vehbi Karakaþ, s.92.93)
Mutlaka tavsiyelerimiz herkese aynen uymayabilir. Siz, iþ yerindeki þartlara göre bir yol takip edeceksiniz.
Ama þunu kesin kabul edin: Ýyi bir motivasyon, gayret ve plânlamayla, namaz için her zaman daha fazlasýný yapabilirsiniz. Yeter ki isteyin, daha tavizsiz, daha plânlý, daha baþarýlý olabilirsiniz.
14. Askerde nasýl kýlayým?
Askerlik, kendine özgü kurallarý ve þartlarý olan önemli bir görevdir. Sivil hayatýnda beþ vakit namazýný terk etmeyen nice insan, askerlik süresince namazý askýya alýr. Askerdeyken, sivil hayatýnda namaz kýldýðýný öðrendiðim bir arkadaþýma, “Niçin kýlmýyorsun?” diye sormuþtum. “Buranýn ortamý ve þartlarý çok farklý. Ýnþallah tezkereyi alýnca kýlacaðým” demiþti.
Tezkereyi alýncaya kadar yaþayacaðýmýza kimin garantisi var? Yaþasak bile geçmiþimizden sorgulanmayacak mýyýz? Askerde kýlmadýðýmýz namazlar sorulmayacak mý?
Askerde iken namaz kýlmak yasak deðil kuþkusuz. Ama bazý yetkili kiþilerin farklý hassasiyetleri olabiliyor. Bir de farklý bir ortama giren gençlerde, “Acaba ne derler, nasýl karþýlarlar?” gibi bir kaygý var. Ciddi bir dayanaðý olmayan bu endiþe, namaz kýlmaya karþý isteksizlik oluþturuyor.
Oysa týpký okul ve mesai saatlerinde yapmamýz gereken bir düzenlemeyi askerde iken de yapmak mümkün. Birçok askerî kýþlada cami ve mescit var. Biz askerdeyken komutanlarýmýz da bu camiye gelirdi ve beraber namaz kýlardýk. Ancak her þeyin istismarý veya ihmali mümkün. Namaz kýlan bazý arkadaþlar çok yavaþ hareket ederler, eðitime ve içtimaya geç kalýrlar, sonuçta namaza ve namaz kýlana karþý bir antipati ve tepki meydana gelirdi.
Halbuki, böyle zamanlarda çok hýzlý hareket etmek, gerekirse farzlarla yetinmek þarttýr.
Özellikle yaz mevsiminde namaz vakitlerinin arasý açýk olduðu için ciddi bir sýkýntý yoktur. Ama kýþýn ikindi ve akþam namazýnda sýkýntý olabilir. Ýyi bir düzenlemeyle, verilen istirahat saatlerinde namazlarý kýlmak mümkündür.
Buranýn þartlarý çok farklýdýr. Bazen eðitim alanýnda, daðda, çamurda, karda namaz kýlmanýz gerekebilir. Bazý muhtemel sýkýntýlarýn tedbirini önceden almalýsýnýz. Ben askere gitmeden önce oradaki þartlarý ve ibadet edebilme imkânýný çok iyi araþtýrdým. Zaten sadece askerlik için deðil, yolculuða çýkacak olsam, farklý bir þehre gideceksem, hastane, toplantý, misafirlik gibi kendine özgü þartlarý bulunan yerlerde bulunacaksam, ilk yaptýðým iþ, “namazý nasýl kýlacaðým” konusunda araþtýrma yapmaktýr. Bunun için namaz vakitlerinin ve kýblenin belirlenmesi, abdest alma ve namaz kýlma yeri konusunda önceden araþtýrmalar yaparým.
Çünkü namaz, bizim her þeyimiz. Namaz, yaratýlýþ gayemiz, varlýk sebebimiz, Ebedî Sevgiliyle buluþma anýmýz, Onunla randevu vaktimiz. “Her yerde, her zaman bizimle birlikte olan”la buluþabilmek için en ince ayrýntýlarý düþünmek zorundayýz.
Bu yüzden askere gitmezden evvel namazla ilgili hazýrlýk yaptým. Cebimde kolayca taþýmak ve seccade olarak kullanmak için büyük boy plâstik çöp torbasý aldým. Onun sayesinde uygun olan her yerde namaz kýlabiliyordum.
Gerçi namaz kýldýðýnýz yer temizse, mutlaka bir seccade kullanmanýz gerekmez. Toprak, çimen, beton, tahta gibi yüzeylerde rahatlýkla namaz kýlabilirsiniz. Ama yaðmur veya kar yaðdýðýnda üzerinizin çamur olmamasý için plâstik poþet iþe yaramaktadýr.
Her yerde her zaman namaz için istekli olun. Kýþlaya girdiðim ilk gündü. Yemekhanede kayýtlarýmýz oluyordu. Birkaç saat geçmiþti ve ikindi namazý kýlmam gerekiyordu. Baþýmýzdaki çavuþtan lavaboya gitmek için izin istedim. Ýhtiyacýmý giderdim ve abdest aldým. Sonra bana yol gösteren usta askere, namaz kýlabileceðim bir yer olup olmadýðýný sordum ve bana gösterdiði yerde namazýmý kýldým. Akþam ezaný okunduðunda, askerî elbiselerimizi ve botlarýmýzý giymiþtik. Baþýmýzdaki komutandan izin istedim. “Seccaden var mý?” diye sordu.
“Var” dedim. Hemen orada, beton zemine plâstik seccademi sererek namazýmý kýldým. Hem de botlarýmý çýkarmadan. Çünkü, yeni giymiþtim ve tertemizdi.
Bu vesileyle bir konuyu hatýrlatayým: Çok sýkýþýk zamanlarda namaz kýlmak gerektiðinden botunuzu bir mest gibi kabul edip, onun üzerine mesh edebilirsiniz. Bunun için botunuzu abdestli giymeniz ve iyi baðlamanýz gerekir. Botun baðlarýný çözmek, ayaklarýnýzý yýkamak ve tekrar baðlamak epeyce zamanýnýzý alacaðý için mesh etmek size büyük bir zaman kazandýracaktýr. Ancak namaz kýlarken çýkartmayacaðýnýz için botunuzun temiz olmasý gerekir. Bunu saðlamak için de mesh ettikten sonra botunuzun tabanýný ve çevresini yýkarsanýz iyi olur. Daha sonraki toz toprak namazýnýza engel olmaz. Çünkü, namaza engel olan pislikler kan, idrar, dýþký, þarap, irin gibi aðýr necislerdir. Bunlarýn ayrýntýsýný ilmihal kitaplarýndan okuyarak öðrenmelisiniz.
Maalesef dinî konularda yeterli bilginin olmamasý, insanlarýn varsayým, tahmin ve zanlarla hareket etmelerine sebep oluyor. Söz geliþi, kimileri bota mesh edileceðini, toprak zemin üzerinde namaz kýlýnabileceðini, elbiseye bulaþan toz topraðýn namaza engel olmadýðýný bilmiyor. Neticede, yanlýþ bilgisine göre hareket ederek namazýný ihmal ediyor.
Askerde bir baþka sorun sabah namazlarýna kalkmak meselesidir. Eðer koðuþtaki kalkýþ saatiniz, güneþin doðuþundan sonra ise, daha erken kalkmanýz gerekir. Bunun için de, koðuþ nöbetçisine not býrakmanýz yeterlidir. Ama bazen nöbetçinin unutmasý veya ihmali mümkündür. Buna karþý da tedbir almalýsýnýz.
Ben hem nöbetçiye not býrakýr, hem de pilli saatimi sabah namazý için ayarlardým. Saat küçük ve basitti. Ama geçici düðmesine basarak susturduktan beþ dakika sonra tekrar çalmaya baþlar, 45 dakika susmazdý.
Böylece her gün muntazam kalkabiliyordum. “Asker arkadaþým” olan saati hâlâ kullanýyorum. Yolculukta, misafirlikte, tatilde yanýmdan ayýrmýyorum. Unutmayýn: Ýyi bir saat size sayýsýz sabah namazý kazandýrabilir. Ödediðiniz bedel az, ama kazancýnýz müthiþtir!
Sabah namazýyla ilgili problemlerden birisi, gusül ihtiyacýdýr. Bu sorun özellikle askerde daha bir aðýrlaþmaktadýr. Bunu çözmek için de tedbirler almalýsýnýz. Askerî kýþlalarda bir büyük hamam, ayrýca çeþitli yerlerde banyolar vardýr. Hamam her gün saat 05’de gusül ihtiyacý olanlar için açýlýr. Hamamýn düzenli açýldýðý günlerde bir sorun yoktur. Ama, görevli asker ihmal etmiþse ya gidip uyarmak ya da baþka bir çözüm bulmak gerekir. Bazý arkadaþlar kýþýn bile soðuk suyla banyo yaparlardý. Kimisinin bedeni buna dayanýr, kimisi ise günlerce hasta olurdu. Tabiî herkes soðuk suya tahammül edemez. Zaten saðlýðýmýzý korumakla görevliyiz.
Bu durumlarda hamamla görevli askerle tanýþmak, onunla iyi dostluk kurmak ve açýlmadýðý zaman onu uyarmak önemlidir. Bir keresinde ihtiyaç olduðu için görevli askeri, koðuþuna giderek uyardým ve sorunu çözdüm. Eðer önceden tanýþmamýþ olsam, baþýndan savabilirdi. Ama, belki lâzým olur diye önceden tanýþmýþ, bölüðünü ve koðuþunu öðrenmiþtim.
Kafanýzda namaz kýlma derdi varsa, her þýkka karþý hazýrlýklý olur, bir çözüm bulursunuz. Ama bunu dert etmezseniz, sayýsýz namazý kazaya býrakýr, bundan vicdan azabý bile duymazsýnýz. Mahþerdeki hesap gününde uyanýrsýnýz, ama çok geç olur.
Bazen bütün kýþlanýn kullandýðý büyük hamam, onarým veya bakým gerekçesiyle kapatýlýr. Çözüm olarak sahra hamamý kurulur. Ama, geçici çözüm olduðu için bazen açýlmasý aksayabilir. Bu durumlarda farklý çözümler üretmelisiniz. Bunun için çamaþýrhane ve kimi küçük çaptaki banyolardan yararlanmanýz mümkün. Ben bu tür bir ihtiyaç için çözüm olabilecek tüm þýklarýn ilgilileriyle tanýþtým, ihtiyaç olduðunda yararlanabileceðime dair söz aldým. Kimine ihtiyacým oldu, kimine olmadý.
Sakýn “Birkaç namaz kazaya kalsa ne olur? Henüz ihtiyaç olmadýðý halde muhtemel bir problem için tedbir alýnýr mý?” demeyin. Bir vakit namaz, dünyaya deðer! Namaz için çeþitli çözüm ve formüller düþündüðünüz her anýnýz ibadettir. 15. Yolculukta nasýl kýlayým?
Bu kitabý yazmayý sürdürdüðüm günlerden birindeydi. “Yeni bir çalýþmanýz var mý?” diyen bir okuyucuma, “Sabah namazýna nasýl kalkýlýr, konulu bir kitap hazýrlýyorum” cevabýný verdim. Kitap projemi duyan hemen herkesin dediði gibi, “Bu konuda kitap çapýnda bilgi var mý?” diyerek hayretini ifade etti. Ben de konunun en ince ayrýntýlarýna kadar indiðimi, söz geliþi yolculukta bile namazý hiç kazaya býrakmamayý esas aldýðýmý belirttim. Kendisi iþi gereði çok yolculuk yapan birisiydi. “Desene biz yandýk. Ben yolculuklarda çoðu kez kazaya býrakýyorum” dedi.
Yolculuðun özel þartlarý vardýr. Eðer kendi kontrolünüzdeki bir araçla seyahat ediyorsanýz, namaz vakitlerinde uygun yerlerde durabilirsiniz. Ama sizin kontrolünüz dýþýndaki bir otobüs, gemi, uçak, tren gibi toplu taþýma aracýyla yolculuk yapýyorsanýz, bazý tedbirler almak zorundasýnýz.
Bunun için sýrasýyla þunlarý yapmalýsýnýz:
a. Vasýta ve zaman seçimi:
Gideceðiniz yere kaç saatte gidiliyor ve hangi vakitleri yolculuk esnasýnda kýlmak mecburiyetindesiniz? Saat kaçta çýkarsanýz, daha az namaz vaktini yolculukta geçireceksiniz? Seyahat ettiðiniz firma, nerede ve hangi saatte mola veriyor, hangi vakti molada kýlmanýz mümkün? Firma yetkilileri, namaza duyarlý mý?
Öncelikle bu sorularýn cevabýný araþtýrýp, baþtan tedbir almanýz gerekir. Kimi firmalarýn araç kaptanlarý ve diðer çalýþanlarý namaza karþý duyarlý, belki kendileri de kýlýyorlar ki, mola yerini ve süresini ayarlarken daha esnek davranýyorlar. Bir yolculukta, araç kaptanýna giderek, “Eðer birkaç dakika daha bekleyebilirseniz, sabah namazýnýn vakti girecek ve namazýmý kýlabileceðim” dedim. Kaptan kabul etti. Vakit girince namazýmý kýsa sureler okuyarak kýldým ve hemen otobüse koþtum. Bir keresinde yeni hareket etmiþtik ve tam þehir dýþýna çýkmýþken akþam ezaný okunmuþtu. Birkaç kiþi namaz kýlýyordu ve þoföre rica ettik. Hemen bir caminin önünde durdu ve namazýmýzý kýldýk.
Burada dikkat etmeniz gereken, mümkün mertebe önceden abdesti almak ve fazla zaman harcamadan görevinizi yerine getirmektir. Aksi takdirde hem kaptaný zor durumda býrakmýþ, hem de namaz kýlmayanlarýn tepkisini çekmiþ olursunuz. Namaz kýlmayanlarý eleþtirmek, küçümsemek ve hoþgörü göstermek zorunda olduklarýný düþünmek yanlýþtýr. Onlar þu anda namaz konusunda sizin kadar þuurlu ve duyarlý olmayabilirler. Ama bir gün gelir, sizi bile geçebilirler. Hiç kimseye karþý itici olmamak, herkesin seçimine saygý duymak gerekir. Neticede namazý Allah için kýlacaklar, bizim için deðil. Namazýn sahibi onlara süre tanýr ve sabýrlý davranýrken, bizim aceleci olup ýslahý mümkün olan insanlarý namazdan soðutmamýz doðru olmaz.
b. Mecbursanýz araçta kýlabilirsiniz:
Namazýnýzý öncelikle, bir mescitte veya uygun bir yerde, bütün þartlarýna uyarak kýlmalýsýnýz. Bunun için firma seçimi, çýkýþ saatiniz ve mola zamanýna dair bütün tedbirleri aldýðýnýz halde sonuç olumsuz olabilir. Plânladýðýnýz vakitte mola yerlerinde olamaz ve namaz vakti seyahat esnasýnda girebilir. Bu durumda ne yapmalýsýnýz?
Öncelikle abdestli olmaya dikkat edin. Çünkü, abdestli iken en küçük fýrsatý bile hemen deðerlendirmeniz mümkündür. Ama buna imkân bulamamýþsanýz, yine de cesaretiniz kýrýlmasýn.
Bu durumda yapmanýz gereken, otobüs kaptanýna giderek, namaz kýlmak istediðinizi, uygun bir yerde durabilirse memnun olacaðýnýzý, nazik bir üslûpla söylemektir. Kimi þoförler böyle bir isteði hemen kabul etmektedir. Ama bazýlarý, geç kaldýklarýný, belirli bir vakitte gitmek istedikleri yerde olmalarý gerektiðini söyleyebilirler.
Nitekim bir yolcu böyle bir istekle þoförün yanýna gitmiþ. Þoför, “Daha sonra kaza edersin” cevabýný vermiþ. Yolcu da esprili bir þekilde, “Ya ben kaza etmeden önce, siz kaza ederseniz, ne olacak?” diye sormuþ.
Bu tür bir olay Mehmed Paksu Hocanýn baþýndan geçmiþ. Bir yolculukta namazý kazaya býrakmamak için þoförden müsait bir yerde 5 dakika durmasýný rica etmiþ. Þoför reddetmiþ, bütün ýsrar ve ricalarý geri çevirmiþ. Az sonra otobüsün ön lastiklerinin ikisi birden patlamýþ. Þoför aracý güçlükle durdurmuþ. Tabiî, lastikler yenileninceye kadar mecburen mola verilmiþ ve Paksu Hoca namazýný kýlmýþ.
Burada önemli bir husus þudur: Þoför reddettiðinde onunla tartýþma yapmak yerine olumlu davranmak en iyisidir. “Nasýl durmazsýnýz, bu benim en doðal hakkým, ibadet özgürlüðüne saygýnýz yok mu?” türünden sözler söylemek, onu rencide edeceði gibi, daha da inatlaþmasýna ve namaz kýlanlar hakkýnda olumsuz düþünmesine sebep olabilir. Bunun yerine, “Yolculuklarýmda hep bu firmayý tercih ediyorum. Daha önce böyle durumlarda hep yardýmcý olmuþlardý. Zaten fazla bir zaman almaz. Hemen farzýný kýlýp geleceðim” gibi bir ifade kullanmak, daha sevimli ve ikna edicidir.
Unutmayýn: Bütün alanlarda müthiþ bir rekabet yaþanýyor ve hiç kimse böyle nazik bir müþterisini kaybetmek istemez.
Uzun yolculuklarda en büyük derdim, namazlarý vaktinde kýlabilmektir. Bunun için defalarca hesaplar yapar, sayýsýz formül üretirim. Þimdiye dek defalarca otobüs þoförlerine namaz için durmalarý ricasýnda bulundum. Çoðunlukla anlayýþ ve yardým gördüm.
Tüm tedbirlere raðmen dört baþý mamur bir namaz kýlma imkânýnýz olmazsa, araçta kýlmanýz gerekir.
Çünkü Rabbimiz, þu ayet meallerinde bu hususu anlatýr ve ertelemeye asla izin vermez:
“Namazlara ve bilhassa orta namaz olan ikindi namazýna devam edin. Ve Allah için namaza durup kýyamda bulunun. Bir tehlikeden dolayý korkuya düþerseniz, yaya veya binekli olarak namazý nasýl kýlabiliyorsanýz, öylece kýlýn, ertelemeyin. Tehlikeden emin olduðunuzda ise, Allah’ý, O size bilmediklerinizi nasýl öðrettiyse öyle zikredin, ibadetlerinizi de size öðrettiði gibi yerine getirin.” (Bakara: 238-240)
Farz ve vacip namazlarýnýzý hayvan ya da ulaþým araçlarýnda kýlmanýzýn zarurî halleri þunlardýr:
– Binekten indiðinizde can ve mal emniyetinden endiþe ederseniz.
– Vasýtadan inme imkânýnýz yoksa veya indiðiniz takdirde tekrar yetiþemeyip kaçýrmaktan korkarsanýz.
Bu durumlarda namazýnýzý araç içinde oturarak kýlabilirsiniz. Ancak tren, uçak, gemi gibi vasýtalarda mümkünse ayakta kýlýnýr, deðilse oturarak kýlýnýr. Hayvan veya vasýta üzerinde oturarak namaz kýlacak olan kimse, secdede rükûdan biraz fazla eðilir. Ancak otobüste öndeki koltuðun üzerine baþ koyarak secde etmek mekruhtur.
Hareket hâlindeki araçlarda namaz kýlarken kýbleye dönme mecburiyeti yoktur. Aracýn gittiði yöne doðru oturulan yerde îma ile namaz kýlýnýr. Bu saydýðýmýz yollarý hiç denemeden, hiçbir gayrete girmeyip namazý kazaya býrakmak, büyük bir günahtýr. Yolculuk bittikten sonra namazlarýn kazasýný yapmakla sorumluluktan kurtulunmuþ olunmaz. Çünkü, burada kazaya býrakmayý gerektirecek bir engel yoktur.
Ýlmihallere bakarak yolculukla ilgili seferîlik hükümlerini ve binek üzerinde namazýn ayrýntýlarýný öðrenebilirsiniz. Bu konularý bilmemek, namazý kazaya býrakmak için mazeret sayýlmaz. Çünkü, dinimizi yaþamaya yetecek kadar bilgiyi öðrenmeye mecburuz.
c. Cem’-i takdim veya cem’-i te’hir yapabilirsiniz
Eðer uzun bir yolculuk yapýyorsanýz ve birkaç namaz vakti seyahatte geçiyorsa, baþka bir çözümden daha bahsedebiliriz. Ýlmihal kitaplarýnda geniþçe açýklanan bu çözüme, “cem’-i takdim ve cem’-i te’hir” denir.
Yolculuk ve hastalýk esnasýnda, öðle ile ikindi, akþamla yatsý namazlarýnýn takdim (öne alma) veya tehir (erteleme) þeklinde birleþtirerek tek bir vakitte kýlýnmasýna Hanefî âlimleri karþý çýkmakla beraber, Þâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre bu namazlarý birleþtirerek kýlmak caizdir, yapýlabilir.
Bu üç mezhebe göre, öðle ve ikindi namazlarý öðle veya ikindi vaktinde peþ peþe kýlýnabileceði gibi, akþam ve yatsý namazlarý da akþam veya yatsý vakitlerinden birinde beraberce kýlýnabilir. Ancak bu namazlarý kýlmadan önce takdim veya tehir edileceðine niyet edilmesi þarttýr.
Meselâ, öðle namazýný ikindi namazýyla birleþtirerek ikindi vaktinde kýlacak kimsenin, öðle namazýný kýlabilmesi için ikindi namazýnýn vakti girmeden—yani bir farz namaz kýlýnacak kadar vakit varken—öðle namazýný tehir edeceðine dair niyet etmesi gerekir. Öðle namazý takdim veya tehir edildiðinde her zaman ikindiden önce, akþam namazýnýn da yatsýdan önce kýlýnmasý gerekir. Ancak sabah namazý için takdim veya tehir mümkün deðildir.
Burada Hanefî olan kimseler, dilerlerse diðer üç mezhebe uyarak, takdim veya tehir yapabilirler. Bize göre, oturarak namaz kýlmak yerine, cem’ yapmak daha faziletlidir. Çünkü, araçta kýlýnca gerçek anlamda kýyam, rüku, secde yoktur. Ama iki vakti birleþtirmede vakit dýþýnda bütün rükünler vardýr.
Ýþte dinimizin böyle kolaylýklarý varken yolculukta namazý kazaya býrakmak hiçbir þekilde kabul edilemez.
16. Kýlacaktým, ama unuttum
Bir gün öðle ezanlarý mü’minleri Allah’la buluþmaya çaðýrýrken, sevgi, heyecan ve þevkle mescide gidiyordum. Çevremdekilere, “Duydunuz mu? Aþaðýda toplantý var. Hemen hazýrlanýn” dedim.
“Toplantý” ne efsunlu bir kelimeymiþ ki, insanlar bir anda þaþýrýp, katýlmak zorunda olduklarýný hissettirir bir hayýflanmayla, “Haberimiz yok” diyorlardý. “Öyleyse þimdi haberiniz oldu” dedim. “Hemen abdestinizi alýn ve koþun.” Bizim için bir vakit namaz binlerce toplantýdan, buluþmadan, sohbetten önemli deðil mi? “Namaz uykudan hayýrlýdýr” diyen Hz. Bilâl (r.a.), ayný zamanda namazýn her þeyden hayýrlý olduðunu söylemiþ olmuyor mu? Devam ettim: “Askerde komutanýmýz çaðýrsa koþarak huzuruna çýkarýz. Oysa bizi þu anda huzuruna çaðýran, Kumandan-ý Akdes’tir. Ezel ve ebed Sultanýdýr. Dünya ve âhiretin Hâkimidir. Kim Ona hayýr diyebilir?”
Bir arkadaþým, “Namazý vaktinde ve cemaatle kýlmak çok iyi. Ama nefse aðýr geliyor” dedi. Ben aksini düþünüyorum. Namazý vaktinde kýlmak, çok hafif ve lezzetli. Asýl onu ertelemek, nefsime aðýr geliyor. Namazý kýlýnca aklým, kalbim, ruhum ve hattâ nefsim rahatlýyor. Namazýmý her hatýrladýðýmda, “Ohh, namazýmý kýldým” diyorum. Ya namazý ertelediðiniz vakitleri düþünün. Her hatýrlayýþta, “Þu namazý bir kýlsaydým” diye bütün varlýðýnýz bir cenderede sýkýlmýyor mu? Namazý kýlýp en fýtrî görevinizi yapýncaya deðin sanki dünya kadar bir kayanýn altýnda eziliyormuþ gibi olmuyor musunuz? Vaktinde kýlýp bu acý ve ýztýraptan kurtulmak, üstelik cemaatle kýlýp 27 kat fazla sevap almak varken niye ruhunuzun bir mengenede sýkýlmasýna dayanabiliyorsunuz?
“Namazý vaktinde kýlmayý, en faziletli amel” olarak niteleyen Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), ayný zamanda bizi bu cendereden kurtarmýþ olmuyor mu?
Namazý geciktirirseniz, ona önem vermediðinizi göstermiþ olursunuz. Erteleyen, ihmal eden, önem vermeyen unutur da. Allah’ýn daveti nasýl geciktirilir, nasýl unutulur, O en büyük Sevgiliyle buluþmak nasýl ihmal edilir; havsalanýz alýyor mu?
Namazý ertelemekten, geciktirmekten, unutmaktan kurtulmak istiyor musunuz?
Ýþte size en kestirme yol: Onu en büyük iþiniz kabul edin, hayatýnýzý namaza göre programlayýn. Kâinatýn Sahibi sizi huzuruna çaðýrdýðýnda ilk iþiniz, elinizdeki her þeyi fýrlatýp, “Geliyorum Rabbim” demek ve namaza koþmak olsun. Hatta vakit gelmeden hazýrlanýn, heyecanlanýn. Ölümden hayata kaçanlarýn koþtuðu gibi koþun ibâdete.
Rabbimiz, “Ey mü’minler! Cuma günü namaz için çaðrýldýðýnýz zaman Allah’ý zikre koþun, alýþ veriþi býrakýn. Bilirseniz böyle yapmanýz sizin için daha hayýrlýdýr” (Cuma: 9) diye buyurmuyor mu? Sadece Cuma için deðil, beþ vakit için cemaate koþun. Göreceksiniz, o zaman meleklerin ruhaniyatý ruhunuzu kuþatacak, tüm hayatýnýz heyecanla ve verimlilikle dolacaktýr. Unutur musunuz?
Ertelemek yüzünden mahrum býrakýlýrýz namazdan. Küser bize ibadetimiz ve yalnýz, yapayalnýz býrakýlýrýz yeryüzünde. Yetim kalmak nedir bilir misiniz? Ya ýssýz bir çölde terk edilmek? Kimse Allah’ýn terk ettiði, yapayalnýz býraktýðý kadar yalnýz deðildir. Erteler misiniz?
Hayýr, bizi yalnýz býrakmýyor O. Günde beþ defa Ona çaðýran mesajlar çýnlýyor kulaklarýmýzda. Ve her günün binlerce dakikasý boyunca onu anlatan çiçeklerin, böceklerin, kelebeklerin, yýldýzlarýn arasýnda yaþýyoruz hayatýmýzý. Bizi yalnýz býrakan biziz. Sahibinden kaçýp ýssýz çöllerde kaybolan küçük kedi kimi suçlayabilir?
Anlamakta güçlük çekiyorum: Misafiri olduðum bir genel müdürü bakan telefonla aramýþtý. Yýldýrýmdan kaçarcasýna telefona nefes nefese koþmuþtu genel müdür. Telefona saldýrýþýný gördüðümde ölümden kurtuluþunun bu telefonla gelecek haberde olduðunu sanmýþtým. Öylesine önemli bir insan sizi aramýþ olsaydý heyecanlanmaz mýydýnýz? Vicdanýnýza sorun: Þimdi cumhurbaþkaný sizi arasaydý,— onu ister sevin ister sevmeyin,—saatlerce bekletebilir miydiniz? Býrakýn saatleri, bir dakika gecikir miydiniz? Ama bizim beklettiðimiz basit insanlar deðil. Bizi býkmadan davet eden Allah’ý bekletiyoruz.
Cemaatle namaz kýlmak heyecanýyla camiye koþmak için dede olacaðýmýz yýllarý mý bekliyoruz? Kimi zaman ucuz ürün kampanyalarýnda saatlerce bekleyenler, camide 5 dakika beklemekle ne zenginliklere ulaþabileceklerini bir bilselerdi! Ama biz, kâinatýn ibadetini ve üstünlüðünü temsil eden en mükerrem yaratýklar. Biz þefkatli Yaratýcýnýn konuþmaya tenezzül ettiði ve “en güzel sanatým” dediði insanlar. Çaresiz düþtüðünde hýçkýrýklarla aðlamasýný bilenler biziz.
Ve biz, her günün aydýnlanan sabahýnda gaybýn o hazin, o heyecan verici davetini dinliyoruz. Rabbimiz bizi huzuruna davet ediyor da, yumuþacýk yataðýmýzdan kalkamýyorsak, O bizi sevgisiyle kuþatacaðý secdeye, huzuruyla buluþmaya çaðýrýyor da seyrettiðimiz filmden taviz veremiyorsak, vay hâlimize!
“Tamam gelirim Allah’ým. Duydum bu mesajý. Þu iþim bitsin, þu filmin sonunu seyredeyim, sonra gelirim. Gelmek isterim, ama þimdi bu sýcak yataktan nasýl kalkacaðým? Lütfen beni baþka zaman çaðýr. Ne olur ýsrar etme Allah’ým. Rahmetini baþkalarýna ver” der misiniz? “Haþa” diyen vicdanýnýz titriyor deðil mi?
Ama bir ezan boyunca yataktan kalkamayanlarýn, iþini býrakamayanlarýn verdikleri mesaj bu deðil mi? Televizyonu býrakamadýðý için uykusu gelinceye kadar ayakta kalan, sonra da bastýran uykuya esir olup yatsý namazýný ihmal edenlerin dilini baþka nasýl tercüme edeceksiniz?
Hazindir bunlar. Belki gülüyoruz aðlanacak hâlimize. Oysa utancýmýzdan alnýmýz ayaklarýmýzýn altýna kapanmalý. Piþmanlýðýmýzýn verdiði acý kalbimizi ezen daðlar kadar büyük olmalýydý.
Bir an o ezan sesinin Hz. Peygamberin (a.s.m.) dinlediði ses olduðunu düþünün. O an sizi davet edenin, ezaný Medine semalarýnda ilk kez yankýlatan Hz. Bilâl (r.a.) olduðunu hayal edin. Bir an fark edin ki, sizden önce o camiye çoktan yetiþmiþ olan Hz. Peygamberin mâneviyatý sizi orada bekliyor. Bir an kapatýn gözlerinizi ve dinleyin. Þefkatli sahibinizin “Ey sevdiðim kulum, hâlâ Benim huzuruma gelmeyecek misin?” der gibi olduðunu duyacaksýnýz. Hâlâ ihmali, ertelemeyi, geciktirmeyi, unutmayý baþarabilecek misiniz?
17. O kadar çok engelim var ki...
Namazýn önünde hiçbir engel tanýmayýn. Emin olun ki, eðer tanýmazsanýz namaza sizi davet eden Allah, karþýnýza çýkmaya yeltenecek her türlü engeli ayaklarýnýzýn altýnda zelil edecektir.
Deneyin. Yanýnýzda, kâinatý þah damarýndan yakalayan Allah varken hangi ordular sizi durduracakmýþ! Hangi þeytan alýkoyabilecekmiþ sizi o engin buluþmadan? Biliyorum, hepimiz çeþitli bahanelerle yüzleþiriz. Belki de bazen namazý eda edemeyiþimizin nedeni keyfimiz deðildir.
Hücrelerinize kadar yorgun musunuz? Hastalýk iliklerinize kadar kuþattý mý sizi? Zamanýnýz ve saniyeleriniz bir mengeneye mi sýkýþtý? Hiç olmazsa farzlarý kýlabilirsiniz.
Farz, Allah ile baðlarýmýzý koruyan asgarî sýnýrdýr. Güvenlik baðýnýzý kopardýðýnýzda boþluða yuvarlanýrsýnýz. Biz hiçbir rüzgârdan etkilenmeyecek kadar güçlü bir ip cambazý deðiliz. Kalbimizi hedef seçen kurþun yaðmurlarý arasýnda yürüyoruz bu hayat ipinde. Semanýn sonsuzluðuyla bizi baðlayan farzlarý da terk edersek, kaçýrdýðýmýz ipin ucunu bir daha yakalayamama tehlikesi var. Bir vakit namazý kýlamazsanýz diðer namazý da kýlamayabilirsiniz. Bir defa koptuðunuzda, baðýþlayan rahmet aþaðýlardan sizi yakalamazsa çukura çakýlmanýz mukadderdir.
Nefis asla doymaz, tatmin olmaz, isteklerini bitirmez. Kopardýðý bir tavizi daha büyük bir talep takip edecektir. Elinizi alýrsa kafanýzý da götürmek isteyecektir. Nefsine selâm veren ona borçlu çýkacaktýr. Tercih sizin. Uzatmadýðýnýz kalbinizden hangi rahmetin tutmasýný bekleyeceksiniz ki?
Eðer bir gün, þeytan tüm bahaneleri tank yapýp üzerinize yürürse, eðer bir gün nefsiniz yüreðinize taktýðý zincirle sizi sürükleyip götürmek isterse, kimden koparýlmak istendiðinizi hatýrlayýn.
Bu kopuþ, anadan, babadan, yârdan, yurttan kopuþ gibi deðildir. Candan kopmak böylesine hazin olamazdý. Kimden koparýlmak istendiðinizi görün. Nasýl, bir aslan gibi güçleneceðinizi, çelik gibi bir iradeye sahip olacaðýnýzý anlayacaksýnýz. O zaman hiçbir engel Yaratýcýnýzla olan baðý koparmayý baþaramayacaktýr.
Namaza karþý forvette oynayan veya kalecilik yapan bir futbolcunun psikolojisiyle hareket etmelisiniz. Bunlarýn ikisinin de gözü toptadýr. Golcü futbolcu “Nasýl etsem de gol atabilsem” diye gözünü kýrpmadan topu izler. Kaleci de, “Aman topu kaleye sokmayayým” diye devamlý topu takip eder. Gol fýrsatýný kaçýrmayý veya gol yemeyi, sanki ölüm gibi acý görürler.
Bilirler ki, milyonlarca taraftar onlarý izlemektedir. Onlarýn baþarýsýyla sevinecek, hatasýyla acýya boðulacaklardýr.
Namaz için ezan okunduðunda bizleri kimlerin izlediðini hiç düþündünüz mü? En baþta Rabbimiz huzuruna bekliyor. Bizim kendilerini göremediðimiz, ama ruhen her zaman etrafýmýzda olan melekler, nebiler, evliyalar bizim namaz için koþmamýzý istiyorlar. Allah’ýn huzuruna coþkuyla koþuyorsak, mutlu oluyor, ihmal edersek hüzne gark oluyorlar. Yine ihmal eder misiniz?
Madem ki dinimizde imandan sonra en büyük hakikat namazdýr; aklýmýz, kalbimiz, ruhumuz, duygularýmýz namazla dolmalý, onunla doymalý, bütün zerrelerimizi Allah’la buluþmanýn sevinç ve heyecaný kaplamalýdýr.
Dikkat edin: Ben namaz için bir vakit ihmali ve geciktirmeyi bile reddeden bir anlayýþla bunlarý yazýyorum. Yoksa sadece hiç namaz kýlmayanlarý kast etmiyorum. Bu açýdan hiçbirimiz, “Biz zaten namazýmýzý kýlýyoruz” diye iþin içinden sýyrýlamayýz.
Namazý geciktirmeye, ihmale veya baþtan savma kýlmaya mazeret diye gösterdiðimiz þeylere bakýn! Söyler misiniz, hangisi vazgeçilmez Allah aþkýna?
Namaz benliðimizi öylesine doldurmalý ki, vaktimizi, yerimizi, iþimizi ona göre ayarlamalýyýz. Muhterem validemin tedavi için hastaneye giderken ihtiyaç çantasýna koyduðu ilk þey, seccadesi olurdu. Ne kadar zor þartlarda ve yoðun olursa olsun vakti girince yaptýðý ilk iþ, namazý kýlmaktý. Biz de böyle davranýrsak ne kaybederiz?
Namazý engelleyecek þeylerin sizi yenmemesi için, bütün savunma gücünüzü hazýrlayýn ki, nefisten gol yemeyesiniz. Eðer böyle bir þuur zýrhýný kuþanýrsanýz, Allah’ýn, hayal edemeyeceðiniz fýrsatlar yaratacaðýndan hiç þüpheniz olmasýn.
Siz Ona kul olup, namaz kýlma heyecanýyla yaþarsanýz, O size zaman yaratýr, yer yaratýr, imkân yaratýr. Hattâ insanlarý size hizmetçi yapar.
18. Yer temiz mi, ortam uygun mu, kýble nasýl bulunur?
Bazý kimseler, bulunduklarý yerin temiz olmadýðýný ya da namaz kýlacak uygun bir yer bulamadýklarýný namaza engel gösterirler. Oysa toprakta, betonda, tahtada, parkede, camda, çimde namaz kýlabiliriz. Yeter ki, gözle görünen, mutlaka fark edilen bir pislik olmasýn.
Eðer namaz kýlacaðýnýz yer üzerine halý, kilim, hasýr gibi bir þey döþenmemiþse, hiç çekinmeden paltonuzu, ceketinizi veya kazaðýnýzý çýkarýp serin. Bir keresinde yazdýðým bir yazýdan dolayý savcýya ifade vermek üzere mahkemeye gitmiþtim.
Sýramýzý beklerken namaz vakti girdi. “Nasýl olsa ifademizi verdikten sonra vakit kalýr ve o zaman kýlarým” diye düþünebilirdim. Ama en güzeli namazý vaktinde kýlmaktý. Çünkü ne olur ne olmaz, bir aksilik çýkar ve namazýmýza yazýk olurdu. Hemen lavaboda abdestimi aldým ve bulunduðumuz kattaki kapýdan terasa çýktým. Ceketimi çýkarýp namazýmý büyük bir huzurla kýldým. Mahkemede ifade verecektik, heyecanlý ve sýkýntýlýydýk. Ama hiçbir þey, namazý kazaya býrakmak kadar acý ve sýkýcý deðil.
Belki namaz vaktinin girdiði ve geçmek üzere olduðu ortamda sýkýlabilirsiniz. Hiç kimsenin namaz kýlmadýðý bir yer olabilir. Yukarýda verdiðim örnekte belki sýkýlýp utanmak mümkün. Mahkemeye gelmiþsiniz, heyecanlýsýnýz, etrafýnýzda görevli memurlar var. Hiç önemli deðil. Siz en temel hakkýnýz olan, ibadet etme hakkýnýzý kullanýyorsunuz. Namazýn kime, ne zararý var?
Bir keresinde bir televizyonda canlý yayýna katýlacaktým. Akþam ezaný okundu. Lavaboya giderek abdest aldým ve mescid olup olmadýðýný sordum. Maalesef yoktu. Yayýna çýkacaðýmýz ve kalacaðýmýz süreyi hesap ettim. Namaz vakti çýkmadan iþimiz bitecekti. Böylece dýþarýda namazýmýzý kýldýk. Eðer bu mümkün olmasaydý, hiç çekinmeden orada kýlacaktým. Gerekirse yayýna bile katýlmazdým. Çünkü, namazdan önemli hiçbir þey yoktur.
Camilerden uzak veya tanýmadýðýmýz ortamlarda karþýlaþtýðýmýz problemlerden birisi de, kýbleyi bulmak meselesidir. Kýbleyi, çevremize sorarak veya bazý formüller uygulayarak bulmak mümkündür. Bunun için ilmihal kitaplarýndaki bahislere bakmanýz gerekir. Ama en kestirmeden kýble bulma formülü, kýbleyi gösteren bir pusula almaktýr. Sadece kýble bulmak için özel yapýlmýþ pusulalar ve kullanma kýlavuzlarý vardýr. Bunu yanýmýzda taþýmakla, her yerde her zaman kýbleyi bulmamýz mümkündür.
Dünya hayatý için bir sürü eþyanýn hamallýðýný yapýyoruz. Ahiretimiz için de gerekli bazý cihazlarý taþýsak hiçbir þey kaybetmeyiz.
19. Camiye ve abdest yerine uzaðýz veya bilmiyoruz
Bir grup dindar ve namaz kýlan insan bir otobüs kiralayarak Ýstanbul’u gezmeye geliyorlar. Ýçlerinde iman ve Kur’an’a hizmet etmek aþkýyla yanýp tutuþan çok gayretli, namaza karþý çok dikkatli gençler var. Niyetleri sabah namazýný Süleymaniye Camisinde kýlarak, manevî havayý doyasýya teneffüs etmek, âdeta asýrlar öncesinin feyizli dünyasýnda bir saat geçirebilmek.
Ne var ki, þehrin içinde, tam da sabah namazý vaktinde otobüs arýza yapýyor. Bir türlü sorunu çözemiyorlar. Tabiî o saatte her yer kapalý ve bir tamirci getirmek imkânsýz. Olayý anlatan arkadaþým, maalesef sabah namazýný kýlamadýklarýný söyledi. Kulaklarýma inanamadým, “Nasýl olur, hiçbir çözüm aklýnýza gelmedi mi?” dedim. “Çevreyi tanýmýyoruz, etrafta cami yok” dedi arkadaþým. Oysa bahsettikleri yerin birkaç yüz metre ötesinde cami vardý. Tabiî yüksek katlý binalardan dolayý gözükmüyordu. Daha baþtan, “Cami yok, çevreyi bilmiyoruz, namaz kýlacak bir yer bulamayýz” diye düþündükleri için kaybetmiþlerdi. Eðer kafalarýnda, “Kesinlikle namazý kýlmalýyýz, onun önünde hiçbir engel tanýmayýz” düþüncesi olsaydý, Allah onlara mutlaka bir çýkýþ yolu gösterecekti.
Meselâ, iki kiþi bir taksiyle etrafý gezer, bulduklarý camiye bütün arkadaþlarýný götürürdü. Belki çok az bir masraf edilirdi, ama “dünya ve içindekilerden daha hayýrlý olan sabah namazý” kazaya kalmazdý.
20. Benim kalbim temiz, niye namaz kýlayým?
Namazla ilgili sohbet veya tavsiyeler üzerine kimi insanlar hemen ortaya atýlýr:
“Kardeþim, sen benim kalbime bak. Benim kalbim temiz. Hiç kimseye kötülük düþünmüyorum.”
Bunu söyleyen insanlar, gerçekten Rabbimizin emirleri ve dinimiz Ýslâmiyet hakkýnda pek bir þey bilmiyor.
Öncelikle, “Benim kalbim temiz” diyerek böbürlenmek, kendini beðenmek ve namaz kýlanlarý kalpleri kirli olan insanlar olarak görmek büyük bir hatadýr. Çünkü dinimiz, alçakgönüllü olmayý, asla büyüklenmemeyi emreder.
Kalbinin temiz olduðunu herkes kendisi deðil, baþkalarý söylemelidir. Bir kimse elbette kendisini iyi görür. Asýl hüner, baþka kimselerin onu takdir etmesidir. Asýl önemli konu þudur: Namazý emreden Rabbimiz ve onu bize öðreten Peygamberimizdir. Hiçbir ayet ve hadiste, “Ey kalbi kirli olanlar, namaz kýlýn. Kalbi temizler, siz yan gelip yatabilirsiniz” diye bir emir yok.
Namazla ilgili tüm emirler, mü’min ve Müslüman olanlar içindir. Üstelik kalbiniz temizse, daha fazla namaz kýlmalýsýnýz.
Dünyanýn gelmiþ geçmiþ kalbi en temiz insaný, Peygamberimizdir. Hiç kimse için kötülük düþünmemiþ, hatta canýna kast eden nice düþmanlarýný affetmiþtir. Ancak en çok namaz kýlan da yine odur. Bir bakýma þunu söyleyebiliriz: Kimin kalbi temiz, imaný güçlü, teslimiyeti fazlaysa, o kiþi daha çok namaz kýlar. Bu yüzden “Kalbim temiz” bahanesi hiçbir temele dayanmayan asýlsýz bir safsatadan ibarettir


Gönderen: 30.01.2008 - 10:27
Bu Mesaji Bildir   katre16 üyenin diger mesajlarini ara katre16 üyenin Profiline bak katre16 üyeye özel mesaj gönder katre16 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1303 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64318 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.