0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » BAŞÖRTÜSÜ VE PROVOKASYONLAR

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
BAŞÖRTÜSÜ VE PROVOKASYONLAR
1686 Mesaj -
Tesettür meselesinin bazýlarý tarafýndan politize edilerek ayaða düþürülmek istendiðine esefle þahit oluyoruz. Ne yazýk ki, bazý kesimlerde çok ciddî bir din düþmanlýðý var ve bunlar her fýrsattan istifade ediyorlar. Þu anda da baþörtüsünü bahane ederek, ülkemizin yakaladýðý nisbî istikrarý bozarak, kavgaya zemin hazýrlamaya çalýþýyorlar. Ülkemizin kavgaya tahammülü yoktur. Hususiyle Allah’a gönül veren ve kendilerini milletimizin hayrýna adayanlarýn kavga ile iþi olamaz. Olmamalý. Onlar, kendilerini en çetin bir kavganýn içinde bulduklarý zaman bile, hemen silm ü selâma dönmeliler. Kur’an-ý Kerim, mü’minlere savaþ içinde iken bile, “Karþý taraf, silm ü selâma, sulh ve barýþa yönelirse, siz de yönelin ve Allah’a tevekkül edin!” (Enfâl, 8/61) buyurur.

Lâik bir hukuk devleti olan ülkemizde din ile siyaset birbirinden ayrýdýr; Kur’an’ýn söz konusu hükmünü dolayýsýyla antr-parantez olarak zikrettim. Fakat akýl ve mantýðýn yanýnda, ülkemizin içinde bulunduðu þartlar ve umumî menfaatlerimiz de kat’iyen böyle davranmayý gerektirmektedir. Zira, kavga, insanda akl-ý selim, hiss-i selim ve mantýk býrakmaz. Cahiliye þairlerinden Ýmrü’ül-Kays, “Ýki þeyi baþlattýðýnýz zaman, onlar durmasýný istediðiniz yerde durmaz: Yangýn ve kavga!..” der. Bu bakýmdan, soðukkanlýlýðýmýzý korumamýz lâzýmdýr.

Baþörtüsü Dinin Açýk Emridir

Tesettür, gerçi dinin esasýný teþkil eden imanî meselelerden deðildir; Ýslâm’ýn beþ þartý arasýnda da yer almaz. Fakat, Kur’an’ýn açýk emridir. Farziyeti, hem Kur’an’la, hem Sünnet-i sahiha ile, hem de 14 asýrlýk Ýslâm tarihindeki uygulamalarla sabittir. Nur Suresi’nin 31. âyetinde mü’min kadýnlarýn baþlarýný, boyunlarýndan ve göðüslerinden açýk bir yer býrakmayacak þekilde örtmeleri emredilmektedir. Dinin bu konudaki emirleri mezkur ayetle de sýnýrlý kalmamýþtýr. Düþünün ki, Peygamber Efendimiz’in pak zevceleri, hükmen mü’minlerin anneleridir. Peygamberimizden sonra onlarla evlenmek mü’min erkeklere haram kýlýnmýþtýr. Böyle iken, Ahzab Suresi’nin 59. âyetinde, sadece mü’min kadýnlara deðil, Peygamber Efendimiz’in pak zevcelerine de “Dýþ örtülerini, cilbablarýný üzerlerine salsýnlar” emri bildirilmiþ; Sünnet-i sahihanýn ve Ýslâm tarihindeki bütün uygulamalarýn ortaya koyduðu üzere, el, ayak ve -Hanefi Mezhebinde’de yüz dýþýnda- bütün vücudun bol bir elbise ile örtülmesi emredilmiþtir.

Arz edildiði gibi, baþýn tamamýný içine alacak þekilde tesettür emri, yalnýz Kur’an-ý Kerim’le deðil, -aksine hiçbir ihtimal vermeyecek þekilde- Sünnet-i sahiha ve Ýslâm tarihindeki uygulamalarla da sabittir. Bu hususta müfessirler, muhaddisler, fakihler arasýnda farklý ve aykýrý görüþ belirten olmamýþtýr.

Fantastik Muhalefetin Bir Deðeri Yoktur

Günümüzde -belki de bir kýsým kimselere þirin gözükmek ve fantastik düþüncelerle kendilerini ifade etmek için- baþ örtüsünün Kur’an’ýn emri olmadýðýný iddia eden ilâhiyatçýlar vardýr. Fakat, bu mevzuda Kur’an’ýn emri o kadar açýktýr ki, tarih boyunca hiçbir müfessir farklý mülâhazada bulunmamýþtýr. Peygamber Efendimiz ve Sahabe-i Kiram baþta olmak üzere, Din’i bugünlere kadar taþýyan ve meselenin mütehassýsý olan, on binlerce müfessir, muhaddis ve fakihin yanýnda, 14 asýrlýk Ýslâm tarihinde bütün Müslüman nesillerce ittifakla uygulanabilmiþ bir hükme, günümüz ilâhiyatçýlarýndan birkaçýnýn, bazý garezlere baðlý muhalefeti hiçbir deðer ifade etmez.

Meselenin dinî buudu böyle iken kalkýp baþörtüsünü farklý adlar altýnda da olsa baþka kaynaklara baðlamak, bu mevzuda tuhaf ve birbiriyle tutarsýz iddialar ortaya atmak, gülünç kaçmaktadýr. Tesettüre, baþörtüsüne bazý mülâhazalarla karþý olan çýkabilir, ama bunun Ýslâm’da olmadýðý iddiasý ileri sürülemez. Hele hele, en basit meselelerde bile, aklýn ve bilimin icabý olarak iþin uzmanýna müracaat edilirken, Allah’ýn marziyatýnýn, bizden neler isteyip neler istemediðinin ifadesi olan din konusunda rastgele konuþulamaz. Bu, en hafif ifadesiyle gayr-ý aklîliktir, gayr-ý ilmîliktir, had bilmemektir. Dahasý, ülkemizde din iþlerini tanzimle vazifelendirilmiþ Diyanet Teþkilatýmýz ve ona baðlý çalýþan Din Ýþleri Yüksek Kurulu var; onlar hem bu konularýn mütehassýsýdýr, hem de salahiyet sahibi kýlýnmýþlardýr. En azýndan, onlara müracaat edilmeli ve onlarýn sözleri dinlenilmeli deðil midir?

Dinimiz Bilimle Çatýþmaz

Bu, meselenin bir diðer yaný da þudur: Ülkemizde ilmî ve teknik kalkýnmaya hizmet etmesi gerekenler, üniversitelerin din ve inanç deðil, bilim yeri olduðunu söyleyerek baþörtüsüne karþý çýkýyorlar. Ne yazýk ki bunu, bilimi en öne alan insanlar yapýyorlar. Galiba, nasýl bir tenakuz ve çarpýklýk ortaya koyduklarýnýn farkýna varamýyorlar. Batý’da uzun süren çatýþmalar sonunda din ile bilimin arasý ayrýlmýþ; Descartes çýkmýþ, “Buraya kadar bilimin, þuraya kadar da dinin sahasýdýr” demiþ. Bugün üniversitelerimizde benimsenen de bu. Gerçi böyle bir ayrýlýk, Müslümanlar olarak bizim inanç sistemimizde de, ilme bakýþýmýzda da, tarihimizde de yoktur. Ýlim ve din, bizde ayný manânýn iki farklý ifadesinden ibarettir. Biri zihnin, diðeri kalbin ýþýðý olarak görülmüþtür. Bu sebeple bizim, Batý’da Rönesans’ýn ve ilimlerin geliþmesine zemin teþkil eden, bu geliþmeye dinamikler saðlayan muhteþem bir ilim tarihimiz vardýr. Ýbn-i Sina, Zehravî, Birunî, Harizmî, Ýbn Heysem gibi bu tarihi dolduran on binlerce ilim adamý, hem çok iyi dindardý, pek çoðu da sufi idi. Din ve ilim, bizim tarihimizde birbiriyle iç içe yer aldý, hiçbir zaman çatýþýr görülmedi. Dolayýsýyla, “Bir insan, dindar ise, dine baðlý ise, baþýný örtüyorsa, bu insan ilim yapamaz, ilim insaný olamaz” demek; üniversitelerde baþörtüsü takmayý üniversitelerin ilim yuvalarý olmasýna aykýrý görmek, bir ilim adamýna asla yakýþmayan bir tavýrdýr. Kaldý ki, hepimiz biliyoruz, Galileo da Newton da, Laplace da ve daha pek çoklarý da dine karþý deðillerdi; hattâ içlerinden bazýlarý ciddi derecede dindardý. Eddington’u nereye korsunuz? Dindar olmakla ilim yapmayý birbirinden ayrý mütâlaa ederseniz, ilim âleminin baþýnýn taçlarýndan olan Einstein’e da muhalefette bulunmuþ, din ile ilimden birini kör, diðerini topal yapmýþ olursunuz.

Laiklik Adýna Müdahale Laikliðe Aykýrýdýr

Üçüncü olarak, böyle bir tavýr laikliðe de aykýrýdýr. Zira laikliðin temelini, dinin devlete devletin de dine müdahale etmemesi, hattâ devletin din hürriyetini saðlamasý prensibi teþkil eder. Bu sebeple, baþörtülü bir kýzýmýzýn üniversitede ilim tahsili yapmasý lâikliði yýkmaz; cumhuriyete de demokrasiye de hiçbir zarar vermez. Tam tersine, bunlarý güçlendirir. Onlar da zaten, dinî inançlarý gereði baþlarýný örtmeyi laikliðin, cumhuriyetin ve demokrasinin gereði olarak görüyor ve haklý olarak, hem laikliðin, hem cumhuriyetin, hem de demokrasinin korumaya aldýðý din ve vicdan, hattâ düþünce ve düþünceyi ifade hürriyeti içinde mütâlaa ediyorlar. Problemi çözmek isteyenler de meseleye bu açýdan yaklaþýyorlar. Yoksa ne kýzlarýmýz, laikliðe, cumhuriyete, demokrasiye karþý çýkmak için baþlarýný örtüyor, ne de çözüm arayanlar bunlara karþý olsun diye baþörtüsünü serbest býrakmaya çalýþýyorlar.

Bu bakýmdan, þayet bazý kimseler baþörtüsüne -hangi ad altýnda olursa olsun- karþý iseler, bunu açýkça söyleyebilmeli; onun neden takýlmamasý gerektiðini aklî, mantýkî ve ilmî olarak ortaya koymalý ve insanlarý bu suretle ikna etmelidirler. Bunu yapmaya çalýþýrken de, kendileriyle tenakuza düþmemeye, ülkeyi kavga ortamýna çekmemeye, yakýþýk almayan protestolara kalkýþmamaya ve tepkilerini medenî bir þekilde seslendirmeye dikkat etmelidirler. Yoksa protestolar, ülkeyi kavga ortamýna sürüklemeler, darbe hatýrlatmalarýnda bulunmalar, tehditler, yakýþýksýz üslûplar, ihtilâl günlerine özlem duymalar, fikrî ve ilmî kifayetsizliðin ifadesinden baþka bir þey deðildir.

“Baský Olur” Sözleri Provokasyon Hazýrlýðý mý?

Burada, mevzu ile alâkalý olarak önemli bir ikazda bulunmak istiyorum: Þimdiye kadar Türkiye’de, Ýslâm’da baþörtüsünden çok daha önemli olduðu halde hiçbir namaz kýlan kýlmayana baskýda bulunmadý, Ramazan’da doðruluðu þüpheli birkaç haber çýktýysa da, kimseye oruç baskýsý olmadý. Hacca gidenler gitmeyenleri “Siz neden gitmiyorsunuz?” diye sorgulamadý. Her Kurban bayramý öncesi onca menfî yayýnla Kurban aleyhinde olunmasýna raðmen, hiçbir Müslüman, kurban kesmeyenlere “Neden siz de kesmiyorsunuz?” diye hücumda bulunmadý. Býrakýn bunlarý, içki içen, kumar oynayan, her türlü günahý irtikap edenlere de dindarlar, nasihatta bulunmak dýþýnda bir þey demedi. Kýzlarýmýzýn baþýný örterek okuyabildiði yýllarda hiçbir hadise olmadý. Bundan sonra olacaðýna da, baþlarýný örtmeyen kýzlarýmýz dahi ihtimal vermiyor.

Gerçek bu iken, asýl maðduriyete zaman zaman daha çok dindarlar maruz kalýyorken, baþörtüsü serbest býrakýldýðýnda baþýný örtmeyenlere baský olur demek, aslýnda yapýlabilecek bazý provokasyonlarý akla getirmektedir. Önceki dönemlerde þahit olduðumuz üzere, eðer baþörtüsü kanunu meclisten geçer –ki, bu kanunu kabul edip etmemek Meclis’in, onu tasdik edip etmemek Cumhurbaþkaný’nýn selâhiyeti içindedir– kýzlarýmýz üniversitelerde baþörtülü okuma imkânýna kavuþursa, ciddî provokasyonlar sahnelenebilir. Belli yerlerde kendilerine çarþaf giydirilmiþ bazý vazifeli erkekler, tesettüre sokulmuþ bazý vazifeli bayanlar, baþlarýný örtmeyen kýzlarýmýza rahatsýzlýk verebilir; sözlü, hattâ fiilî tacizlerde bulunabilirler. Bu konuda fevkalâde endiþeliyim ve rical-i devletimizin bu hususta mesul olanlarýnýn çok dikkatli olmasý gerektiðine inanýyorum.

Ayrýca, görüyoruz ki, yýllarca uðraþýp, on binlerce þehid verdiðimiz, onu bitirme yolunda pek çok millî serveti tükettiðimiz, sonunda dünya kamuoyunu da nispeten yanýmýza çekerek belli muvaffakiyetler kazandýðýmýz terör belasýnýn asýl merkezleri de baþörtüsünün serbest býrakýlacak olmasýndan endiþe duymaktadýrlar. Çünkü, bu serbestliðin, Güneydoðumuzu teröre zemin teþkil etmekten uzaklaþtýracaðýndan, bölge halkýný terör örgütünden tamamen koparacaðýndan ve böylece terör örgütünün gücünü bütün bütün kaybetmesine vesile olacaðýndan korkmaktadýrlar. Öyle ise, sorumlu mevkiinde bulunan insanlar baþta olmak üzere hepimiz, ülkemizin selameti adýna bugünlerde her zamankinden daha çok duyarlý davranmak; saðduyu dediðimiz akl-ý selim, hiss-i selim ve mantýk dahilinde hareket etmek mecburiyetindeyiz.

Hâsýlý, ülkemizin bir istikrar ve kalkýnma ortamýný yakaladýðý, hattâ Asya, Afrika ve Balkanlar gibi çok geniþ bir coðrafyadaki milletlerin þuuraltýnda var olan tarihî müktesebatý deðerlendirebilecek bir konumu ihraz etmeye baþladýðý, pek çok sahada önünün açýldýðý bir zamanda her meselemizi konuþarak, seviyeli bir üslûp içinde ve ülkemizin umumi menfaatlerini dikkate alarak deðerlendirmemiz ve çözmemiz elzemdir. Hangi siyasî görüþten ve hangi müesseseden olursa olsun herkese güven kredisi kazandýracak da budur. Yoksa, bu ülkeye bir defa daha çok büyük kötülük yapýlmýþ olur.

M. Fethullah Gülen - 06.02.2008
Gönderen: 07.02.2008 - 23:35
Bu Mesaji Bildir   KaLBeNuR üyenin diger mesajlarini ara KaLBeNuR üyenin Profiline bak KaLBeNuR üyeye özel mesaj gönder KaLBeNuR üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1347 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
kadirizim07 (46), omer873 (40), AKSA21 (45), dilegim (44), torontolu (44), aguler1980 (45), DelikanliGenc (43), johannes (41), CracK (42), Vuslatgülü (38), eren038 (42), mender21 (45), mertkonya (40), BOSNALI (55), enesnat (42), ibrahim47 (37), selamiaydin (44), aysenur83 (41), hüsnü ça.. (43), ilk_nur (47), Phoenix (44), can davetci (39), Bulaoglu Meheme.. (), NURULLAH YENEN (64), isa26 (46), jennifer (35), _CUNEYD_ (50), Turan Halil (35)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.65510 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.