0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » ~~~ RaMaZaN-I ŞERiF ~~~ » OSMANLIDA Ramazan-İftar-Sahur

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  
OSMANLIDA Ramazan-İftar-Sahur
1463 Mesaj -

Ramazan-Ýftar-Sahur
Kurban ve Ramazan gibi dinî bayramlarda mutfak daha bir canlanýr, bayram öncesi börekler ve tatlýlar özellikle baklavalar tepsi tepsi yapýlarak mutfaktaki yerlerine konurdu. Bunun yaný sýra etli ve zeytinyaðlý yemekler, þurup ve þerbetler yapýlýrdý. Daha sonralarý bu tür yiyecek içecekler artýk çarþýda özel dükkanl’rda satýlmaya baþlanmýþtýr. Buna güzel bir örnek Bursa Gazetesi’nin özel olarak ipek üzerine basýlmýþ bir nüshasýnda görülmektedir. Bu gazetenin 4.sayfasýnda 1319 senesinde Ramazan ayý için (12 Aralýk 1901-II Ocak 1902) 27 Þaban 1309 Pazartesi (9 Aralýk 1901) günkü gazeteye verilen bir il’ndýr. Bu il’nda Bursa Ýncecik baþýnda Bursa Hamidî Sanayi Mektebi fahri þekerci Hakký Damak zevki olanlar için nefis reçel, þurup ve þerbetler yaptýðýný bildirmekte, reçel, þurup ve þerbetlerin isimlerini vermektedir. Bu il’nda adý verilenler aþaðýya aynen alýnmýþtýr:
Reçellerin enva’ý. Zencefil, ancelika, armut, koyuverme (?) portakal, frenk üzümü, frenk elmasý, mürdüm eriði, üryani eriði, mandalina içi, portakal, aðaçkavunu lokmasý, rende ayva, viþne, incir, ceviz, kýzýlcýk, dut, mandalina, ünnap, kýz memesi, yenidünya, gül, þam kayýsýsý, sünbül, misket elmasý, bergamut tatlýsý, frenk eriði.

Þuruplarýn enva’ý. Ahududu, menekþe frenk üzümü, kayýsý, mandalina, ceviz filizi, anber, ekþinar, vanilya, tarçýn, portakal, þeftali, turunç, humm’z, koruk, bergamut, demirhindi, gelincik, Ýstanbul çileði, limon, viþne, kýzýlcýk, gül, mersin, böðürtlen, ancelika, nane, çilek, b’dem, r’dem, r’vend-i çînî.

Þerbetlerin enva’ý. Menekþe, portakal, bergamut, gül, limon.

1901′lerde yapýlan bu reçel, þerbet ve þuruplarýn kimi adlarýna 1844 yýlýnda Mehmet K’mil tarafýndan yayýmlanan ilk yemek kitabýmýz olan Melceü’t-tabb’hîn de Onikinci fasýl olan kahveden evvel ten’vül olunacak hulviyy’t ve meþrub’t adý altýnda rastlanmaktadýr.

1844 yýlýndan 1901 yýlýna kadar geçen yarým asýr içinde bu reçel ve içeceklerin çeþitlerinin ne denli arttýðýný görmek açýsýndan bu kýsýmdaki þurup ve tatlýlar aþaðýya alýndý: Ayva murabbasý, nev’-i diðer (yani Ayva murabbasýnýn yapýlýþýnýn bir baþka þekilde yapýlýþýgöz kırpma, Gülbeþeker þemsiyyesi, R’hatü’l-hulkum, ‘di sade þurup, nev-i diðer, menekþe þurubu, menekþe þerbeti, sikencebin, badem, limon, çilek, demirhindi þuruplarý, kabakoruk tatlýsý, frenk üzümü tatlýsý, gülþurubu, gülbeþeker, viþne tatlýsý.

Evliya Çelebi Seyahat-n’mesi’nde ise çok çeþitli þerbetlere rastlanýr: Arnavut Kasým þerbeti, baharlý þerbet, Atina balý þerbeti, cüll’b þerbet, tarçýn hacý þerbeti, imam þerbeti, karanfilli gül þerbeti, karanfilli üzüm þerbeti, tiryaki þerbeti, menekþe þerbeti.

Dinî bayramlar dýþýnda mutfaðýn kullanýmý gündelik hayat ve evlenme ve sünnet düðünlerinde ve özel ziyafetlerde büyük bir artýþ gösterir, herþey planlý ve özenli bir biçimde hazýrlanýrdý.

Ramazan ayý Türkler için çok önemli ve kutsal aydýr. On bir ayýn sultaný olarak adlandýrýlan Ramazan’da iftar ve sahur olmak üzere iki kez yemek yenir. Bütün bir ay boyunca ve bayram dahil mutfak devamlý devrededir. Osmanlý döneminde halkýn, sarayýn ve tekkelerin imaretlerin yemek çeþidi artar. Bugün için de Ramazan yiyecek-içecek açýsýndan tüketim ayýdýr. Ramazan öncesi alýnan iftariyeler, börek ve tatlýlar için yapýlan yufkalar, kuru yemiþler, hoþaflýk malzeme, Ramazan mevsimine göre insanýn canýnýn isteyebileceði her þey hazýrlanýr. Özellikle evdeki bütün bakýr kaplar kalaylanýr ve Ramazan beklenirdi.

Ýftar ve sahurda neler yenirdi. Aþaðýda 1906 yýlý Ramazan’ý içinde tutulan bir ruz-n’me de bütün bir Ramazan’da Kadirh’ne ’sitanesi’nde verilen iftarlardan bir örnek verilmiþtir.

“Ramazan 13 Salý”

Yenilen ta’am:
Birinci sofraya: Þehriye çorbasý, kýzartma kesme et, yumurta, börek, baklava, patlýcan, kabak, kereviz, dolma, pilav.
Diðer sofralara: Et, bamya, börek, baklava, kereviz, ýspanak, pilav. Ta’amhaneye on sofra kurulmuþtur. Tamamen oturulmuþtur. Muahharan ayakta hizmet edenler için edenler için ayrýca sofra kurulmuþtur.

Lahm: Kasaptan 20 okkalýk bir adet koyun alýnmýþtýr. Kifayet etmiþ ve geriye de kalmýþtýr.

Ekmek: on okka çarþýdan alýndý. Ýki okka da yevmiye alýnan ekmek ki 12 kýyyedir. Ýçeriden 30 adet somun alýnmýþ, baþabaþ gelmiþtir. Simit 20 adettir. Pide I adettir….

Kahve umuru: Ulvi Dede tarafýndan ifa olunmuþ ve tevziat ise uþak Ali Aða, Niyazi Efendi, Derviþ Ahmet, Þerafettin Efendi tarafýndan ifa alýnmýþtýr.

Sem’h'ne: Âvizelerin k’ffesi ýþýklý olunmuþtur. Cemaat semah’neyi tamamen doldurmuþtur. Bir kiþilik mahal bile kalmamýþtýr. Yukarý müezzinlik mahfeli ise leb’lebidi.

Aþçýlýk: Hafta gününe mahsus olmak üzere, Mustafa Aða umurunda gayet usta bir yardýmcý aþçý getirilmiþtir. Hakikaten mahir hamurk’r idi.

Ýftarýn diðer bir özelliði de iftariyeliklerdir. Bu iftariyelikler de eskiden özellikle Ýstanbul’da belirli yerlerden alýnýr hiç üþenilmez meselâ peynir çeþitleri bir yerden alýnýrken zeytin çeþitleri tamamen aksi bir istikametteki zeytinleriyle ünlü bir dükk’ndan temin edilirdi. Ama her hâl ük’rda iftardan en az bir veya yarým saat evvel evde olmak koþuluyla yapýlýrdý. Bu alýþveriþler. Pek tabii ki bu iþ zamanla erkekler tarafýndan yerine getirildi. Ýki türlü zeytin, tulum, pastýrma, reng’renk küçük k’seler içinde çeþit çeþit reçeller, hurma ama muhakkak pide. Bütün bunlarýn hazýrlanmasý ve sunulmasý pek tabii ki diðer yemeklerle birlikte düþünüldüðünde âdet’ bir tören þeklinde olurdu. Ramazanýn kendine mahsus ekmeði pide, tatlýsý ise güllaç, baþlangýç yemeði ise çorbadýr. Çorbasýz bir iftar pek düþünülemez. Diðer yemekler ise ailenin maddi durumuna göre deðiþebilirdi. Eskiden iftarlar cami, türbe ve tekkelerde de yapýlýrdý. Ýstanbul’da Ayasofya Camii’ne gidilir, Eyüp Sultan Türbesi’nde toplanýlýr, teraviden (aslý ter’vîh) sonra eve dönülürdü. Ramazan ayý topluma biraz çekidüzen getirir ve ayrýca þairlerce de Ramazaniye adý ile kutlama þiirleri kaleme alýnýrdý.

Eskiden Ramazan mahalle bekçisinin davuluyla il’n edilir, sahurda da yine halk davulla uyandýrýlýrdý. Bu gelenek biraz yozlaþmýþ biçimde hâlâ devam etmektedir. Eskiden davulcular zarif insanlardý. Hem davul çalar hem de duruma uygun mani söyler ve bahþiþ beklerlerdi. En çok söylenen manilerden biri aþaðýya alýnmýþtýr:

Yeni Cami direk ister
Söylemeye yürek ister
Benim karným toktur amma
Arkadaþým börek ister

Sahurda yenen yemekler iftarda yenen yemeklere oranla da basitti. Kurutulmuþ meyvelerden yapýlan hoþaf, börek veya pilav sahurda tercih edilen yemeklerdendi. Son zamanlarda hoþafýn yerini çay almýþtýr.


Gönderen: 28.09.2008 - 23:13
Bu Mesaji Bildir   Maksat kelam olsun üyenin diger mesajlarini ara Maksat kelam olsun üyenin Profiline bak Maksat kelam olsun üyeye özel mesaj gönder Maksat kelam olsun üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Elinize Saglik kardesim


Osmanlý'da Ramazan nasýl geçirilirdi?

Son yýllarda Ramazanlar’da þatafatlý iftar ziyafetleri yapmak gelenek hâline geldi. Osmanlý'da Ramazan'ýn 'yükü' Veziriazamlar'ýn üzerindeydi.

Erhan AFYONCU yazdý...

Sokollu Mehmed Paþa bile iftar davetlerinin altýndan kalkamamýþtý

Son yýllarda Ramazanlar’da þatafatlý iftar ziyafetleri yapmak gelenek hâline geldi. Aslýnda bu geleneðimiz çok eski. Ancak dünyanýn en büyük imparatorluklarýndan biri olan Osmanlý Devleti’nin veziriazamlarý bile iftar davetlerinin masrafýndan periþan olmuþlardý.

Bu gece baðýþ ayý olan on bir ayýn sultaný Ramazan baþlýyor. Ramazan, günahlardan kurtulma ve sevap kazanma ayýdýr. Sahuruyla iftarýyla, içerisine girilen manevi havasýyla Ramazan günümüzde olduðu gibi tarih boyunca çok farklý bir ay oldu.

PROTOKOL DEVLETÝ

Osmanlý Ýmparatorluðu’nun kuruluþundan itibaren resmi teþrifat, yani protokol kurallarý geliþmiþti. Neyin ne zaman ne þekilde yapýlacaðý çok ince kurallara baðlanmýþtý. Ramazan ayý geldiðinde gelenekleþmiþ kurallara göre bu ayda yapýlan faaliyetler vardý. Bunlarýn en önemlilerinden biri veziriazamýn, yani dönemin baþbakanýnýn iftar davetleriydi. Fakat Osmanlý döneminde iftar davetleri günümüzde olduðu gibi Ramazan’ýn ilk günüyle birlikte baþlamazdý. Ýnsanlarýn vücutlarýný ve psikolojilerini oruca hazýrlamalarý, ayrýca Ramazan’ýn ilk günlerini aileleriyle birlikte geçirmeleri için davetler Ramazan’ýn dördünden sonra baþlardý.

Veziriazam ve diðer üst düzey devlet adamlarý, Ramazan’ýn dördünden itibaren âlimleri, bürokratlarý ve askerin ileri gelenlerini protokol kurallarýna göre iftara davet ederlerdi.

ÝFTAR DAVETLERÝ

Ýftar davetlerinin en önemlisi veziriazamýn hükümet merkezinde vereceði ziyafetlerdi. Veziriazamýn davetine katýlacak devlet adamlarýnýn listeleri düzenlenerek padiþahýn onayýna sunulurdu. Davetlere ilk çaðrýlanlar âlimlerdi. Ramazan’ýn dördüncü gününde padiþahlar tarafýndan yaptýrýlmýþ olan camilerin þeyhleri, beþinci gününde þeyhülislam, altýncý gününde Rumeli ve Anadolu kazaskerleriyle, Peygamberimiz’in soyundan gelenlerin kayýtlarýný tutan nakibüleþraf veziriazamýn davetine katýlýrdý. Daha sonra ordunun ve bürokratlarýn önde gelenleri makamlarýna göre tespit edilmiþ günlerde veziriazamýn sofrasýnda iftar yaparlardý. Herkesin iftarlara geliþ ve ayrýlýþlarý törenle olurdu.

Davetler Ramazan’ýn 24’ünde sarayda padiþaha hizmet eden mirahurlar, bostancýbaþý ve kapýcýlar kâhyasýna verilen iftar yemeðiyle sona ererdi. Bu arada veziriazamýn iftar davetine katýlanlar daha sonraki günlerde þeyhülislam ve diðer vezirlerin ziyafetlerine giderlerdi. Ramazan’ýn 25’i boþ geçirilir, daha sonra Ramazan’ýn son günleri devlet adamlarýnýn birbirlerini bayram tebriki ziyaretleriyle geçerdi.

Osmanlý padiþahlarý ise iftarlarýný genelde sarayda yaparlardý. Padiþahlarýn saray dýþýnda iftar yapmalarý istisnai bir durumdu. 19. yüzyýlda padiþahlar nadiren de olsa veziriazamlara veya ulemadan birine haber vermeden iftara gittiler.

Padiþahlar, 19. yüzyýlýn sonlarýna doðru devlet adamlarýna ve ordu mensuplarýna iftar yemeði vermeye baþladýlar. Özellikle, Sultan Ýkinci Abdülhamid askerleri ve öðrencileri Yýldýz Sarayý’nda iftara davet ederdi. Padiþahýn Ramazan dolayýsýyla tertiplemiþ olduðu iftar yemeðine katýlan subay ve askerlere ayrýca para da verilirdi.

SOKOLLU KARA KARA DÜÞÜNDÜ

Veziriazamlar, ramazan aylarýnda devlet ileri gelenlerine günlerce iftar ziyafetleri vermelerinin yaný sýra padiþaha, valide sultana, harem aðasýna, sarayýn üst düzey memurlarýna, þeyhülislama ve ulemanýn önde gelenlerine “iftariyelik” denen hediyeler gönderirlerdi.

Ramazan ayýnda herkesin mutfak masraflarýnda artýþ olurdu. Ancak en büyük artýþ veziriazamýn harcamalarýydý. Kanuni Sultan Süleyman, Ýkinci Selim ve Üçüncü Murad dönemlerinde 1564 ile 1579 yýllarý arasýnda 15 yýl veziriazamlýk yapan Sokollu Mehmed Paþa zamanýnda iftar ziyafetlerinin altýndan kalkýlamayacak dereceye gelmiþ bir masraf kapýsý olduðu fark edildi, ancak bir çare de bulunamadý. Dönemin tarihini yazan Selanikî, iftar ziyafetleri için “yýldan yýla terk olunmaz eski bir âdettir, büyük ziyafet ve aþýrý masraftýr” diye durumu tenkit etmiþti.

RAMAZAN’IN BAÞLANGICINI BÝLDÝREN MÜKÂFATLANDIRILIRDI

Osmanlý Ýmparatorluðu döneminde Ramazan’ýn ne zaman baþlayýp biteceði þimdiki gibi aylar öncesinden belli olmazdý. Astronomi bugünkü kadar geliþmediðinden Ramazan’ýn baþlangýcýný belirlemek için insanlar açýklýk yerlerde gökyüzüne takip ederek yeni ayýn doðuþunu beklerlerdi.

Yüksek yerlere gönderilen devlet görevlilerinin veya halktan bazý insanlarýn hilalin göründüðünü, yani yeni Ay’ýn doðduðunu bildirmesiyle Ramazan baþlardý. Hilali görmek yetmezdi, þahit de istenirdi. Hilali görenler hemen þahitlerini de bularak mahkemeye giderek durumu bildirirlerdi. Bu konuda iki kiþinin þahitliði gerekirdi. Durum araþtýrýlýr, denilen doðru çýkar da Ramazan’ýn baþladýðýna veya bitip de bayram olduðuna karar verilirse haberi getirenler ve þahitler yüklü miktarda ödül alýrlardý.

Ramazan ayýnýn baþlangýç ve bitiþini, Kadir gecesinin ne zaman olduðunu tespit etmek Ýstanbul Kadýsý’nýn göreviydi. Onun görevlendirdiði insanlar özellikle minarelerden hilali gözetlerlerdi. Hilali gördüklerinde þahitleriyle birlikte kadýnýn huzurunda mahkeme kurulurdu. Hilali görenler ‘þu saatte gördüm. Bu gece Ramazan’ýn baþlangýcýdýr. Þahadet ederim’ dedikten sonra þahitlerin de ifadeleri ile durum kesinleþince Ramazan baþlamýþ olurdu. Bütün bu iþler gizlilik içerisinde yapýlýr durumla ilgili bir bilgi dýþarýya sýzdýrýlmazdý. Bu sýrada Ramazan’ýn baþladýðýný halka duyuracak mahyacýlar mahkemenin dýþýnda beklerlerdi.

Ramazan’ýn baþlangýcý bu þekilde tespit edildikten sonra durum Bâbýali’ye, oradan da padiþaha bildirilirdi. Padiþahýn onayýndan sonra Ramazan’ýn baþladýðý halka duyurulurdu. Cami minarelerinde kandillerin yakýlmasý durumun halka ilânýydý.

Alinti
Gönderen: 29.09.2008 - 01:06
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1302 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.71613 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.