0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » BİR ARAYIŞ YOLCUSU:İNSAN

önceki konu   diğer konu
3 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
BİR ARAYIŞ YOLCUSU:İNSAN
Moderator


4254 Mesaj -
BÝR ARAYIÞ YOLCUSU:ÝNSAN

“ Ýnsan bir düþünsün neden yaratýldýðýný!..” (Tarýk 5)
Saat gecenin zifiri demlerine doðru kaymýþ, bir türlü gözleri uyku bilemedi, göz kapaklarý açýk gözleri tavana dikilmiþ olan muhacir baþýný her iki elleri üzerine býrakýp uzanmýþtý… Bakýþlarý tavaný delip gökyüzüne varmýþtý, oradan sonsuza doðru beyni çýlgýnca düþüncelere dalmýþ, varlýk, hayat onu derin düþüncelere daldýrmýþtý, kendisini hayatýn ve düþüncelerin akýþýna býrakmýþtý, bir þeyler bu zamana kadar kendisini sürüklemiþ ve artýk bir yerde durup anlam arayýþýna, gayesi üzerine beyin yormaya ihtiyaç duymuþtu. Zira yaþantýsýnýn nerede son bulacaðýný kendisi dahi bilmiyordu. Hangi yaban ellerde son verecekti nefes alýþveriþleri; ilim, bilim hiçbir þey buna bir çözüm getiremediðinden ve bilinçli bir hayatla karþýlaþmýþ olduðundan her þeyin eksiksiz bir þekilde bu senaryodaki yerlerini aldýklarýný hayretlerle gördüðünden, iç dünyasýna doðru bir yolculuk etmeye karar vermiþti… Bu yolculuðun durak noktasý da yoktu zira bakýyordu bir yol uzanmýþtý sonu gözükmeyen… Herkes, her þey oraya doðru seyrini almýþtý. Her canlýnýn yavaþ yavaþ ölüm denen gerçekle karþýlaþtýðýný görüp, düþünürdü. Sahi nereye doðru idi bunlarýn gidiþleri? Hüzünlü naðmeler döküldü yorgun ve bitap düþmüþ yüreðine, Baharda yeþeren aðaçlarýn sonbahar mevsiminde ki yaprak dökümlerini anýmsadý, bir bir hayat takvimlerinden eksilen anlarý anýmsadý. Topraða doðru giden insan nesli vardý. Güzel-çirkin dinlemeyen, zengin- fakir ayýrýmýný yapman, zalim-mazlum, haklý-haksýz, iþçi-patron, yavaþ yavaþ topraða dökülüyordu. Çünkü bu ölümdü ecel kýlýcý idi, herkes bir gün ruhunu teslim ediyordu. Kimsenin fikrini de almýyordu, ruhsatta yoktu, vadesi dolanýn, boynuna dolanýrdý. Bir köprü görevini yapar ve ecel rüzgârlarýna ruhunu teslim edenleri alýr hesap gününe götürürdü. Hatta kendi kardeþini ölümün, soðuk gördüðü ve tamamýyla bir ayrýlýk olarak algýladýðý ellerine teslim etmek zorunda kalmamýþ mýydý? Birkaç kere toprak, toprak, toprak dedi... Omuzlardaki tabutunu hayal etti, yerin derinliklerine doðru gidiyordu. Bir kefene sarýldýðýný ve uzunca bir seyahat için topraðýn baðrýna konulduðunu, üzerinin de taþlar ve topraklarla örtüldüðü gerçeðini hayalinde canlandýrýverdi. Defin iþleminden sonra kimse kalmamýþtý etrafýnda, bir köþeye yýðýlmýþ gözyaþý döken ve Allah azze ve celle den oðluna Rahmet dileyen, içli ve aðlamaklý baðrý yanýk bir þekilde dua talebinde bulunan annesinden baþka. Üstüne üstelik kabirdeki haþareler geldi aklýna, yýlan, çiyan, akrep, fare v.b. keyfini kaçýrdý, yataðýndan doðrulup mutfaða doðru gitti, bunun üzerine soðuk bir su içip, ocaðýn üzerine de bir demlik çay býraktý. Bu düþüncelerde iken, annesinin müþfik sesi geldi kulaklarýna, hep anlatýrdý annesi:

—Oðlum, güzel oðlum Allah insaný bir amaç için ðulk etti. Onu her türlü güzelliklerle donattý... Ve ona kitap gönderdi, uyarýcýlar vazifelendirdi onun karanlýkla boðuþmamasý için Peygamberimiz iki cihan güneþi Hz. Muhammed (sav) efendimizi de bizim için öðretmen kýldý. Ve insanoðluna bunu idrak etme þuuru da verdi. Bizler çok uzun bir seferdeyiz, ruhlar âleminden beri seyahat eder dururuz, anne karnýndan dünyaya, sýnava tabi tutulmak için geldik. Allah azze ve celle hangimizin daha güzel kulluk yapacaðýný sýnýyor ve bir gün ecel rüzgârlarý bizi ahiret sokaklarýna sürükleyecek, orada herkes adilce yargýlanacak, kimse haksýzlýk görmeyecek. Unutmayasýn oðul, Allah insana deðer verdi, her þeyi insan denen meçhul için var etti, ama yeryüzünün efendisi olan insanýnda varlýðý Allah’ý tanýmak içindir, bizler bunun hesabýný vereceðiz.”

Ne kadar da þefkatli idi annesi, annesini özledi, en kýsa zamanda memleketine gidip onun ellerini duyasýya öpeceði anlar gelecek mi diye iç geçirdi. Annesinin o tatlý, müþfik sesi, mütebessim yüzü ile oðluna verdiði nasihatler düþündürdü muhaciri,

Kendisini düþüncelerin akýþýna býraktý, kendi kendine mýrýldanmaya ve saðýr duvarlarla konuþmaya baþladý:

Ruhlar âleminden baþlamýþtýk biz yola, annemizin vücudunda vermiþtik kýsa bir mola, oradan dünyaya geçiþ yapacak ve dünyayý da terk edip, kabir kapýsýndan ahirete doðru yeniden dirilmek üzere giden bir insanlýk kabilesiyiz. Masumiyet kokan çocuklarý çocukluðunu düþündü ve annesinin þu sözleri kulaklarýnda çýnladý:

— Dünya hayatýna çocukluk evresi ile baþladýk, tertemiz bir fýtratla hayatý anlamaya anlamlandýrmaya çalýþýyorduk. Kirlenmemiþ, özle irtibatýný yitirmemiþ bir berraklýkla hayata gönderdi Rabbimiz. Daha sonraki aþamalarda büyüdük, çevremizi hayatýmýzý sorgulamaya kendimizi tanýmaya karar kýlacak yetkinlik verildi bizlere, zira mecbur idik, ruhumuz buna muhtaç idi, baþýboþ bir hayat sürükleyemezdi bizleri, mutmain edemezdi sineyi, tatmin edemezdi kalpleri. Bir arayýþ ve bir düþünsel aþama gerekli idi, insana. Hayat ve mevcudat, bizlerin imtihan yerlerimizi alacak þekilde dizayn edilmiþti. Hepimiz irademiz dýþýnda farklý dil ve ýrklara farklý renklere bürünerek koyulduk dünya hayatýna. Dillerimizin farklý oluþu sadece bir hikmet gereðidir. Birbirimizi daha iyi anlayabilmemiz ve rahat kaynaþabileceðimiz bir ortamýn saðlanabilmesi içindi, farklý dil, renk, kültürlere sahip oluþumuz. Bunlar bizim için üstünlüðün belirtisi deðildi zira Ýslam üstünlük takvadadýr der. Her birimizin mücadele ve imtihan sahasý farklýdýr… Bazýlarýmýz fakir, bazýlarýmýz zengin, bazýlarýmýz kör bazýlarýmýz saðýr, bazýlarýmýz dilsiz, bazýlarýmýz ruhsal bunalýmlarla koyulduk imtihana. Yaþadýðýmýz toplum, aile, akraba, arkadaþ çevremiz bizim anlayýþýmýz üzerinde egemenlik elde etti, inanç yapýmýzý belirledi, ama insanda öyle asil bir ruh vardý ki, sürekli en son duraða muhtaç konumda idi, taki varoluþunun gayesini bulana kadar kendisine rahatlýk vermeyecekti içindeki açlýk.”

Annesinin en son cümlesini belki defalarca tekrar etti, sanki içine doðmuþ gibi idi en son sözcükleri… Ah anne ah neredesin dedi kendi içinden… Bu açlýðý þimdi ne kadar da hissediyordu.

Çay kaynamýþ olmalý dedi kendi kendine, beynini kemiren düþüncelerle tekrar mutfaða doðru gitti, çay fokur fokur kaynýyordu, hemen ocaðýn üzerindeki çayý demleyip, bardaðýna çay ve iki þeker býrakýp karýþtýrmaya baþladý…

Bir iki yudum aldýktan sonra, yolculuðu düþünmeye baþladý tekrar, bu sefer içinden bir ses sözü almýþtý ve o içindeki ses uzunca bir yolculuk demiþti, uzunca bir seferdeyiz bizler…

-“evet” dedi ve yine annesi geldi aklýna… Yürekten sýzan anne sözcükleri, merhamet yüklü idi, þefkat kokuyordu þöyle devam etmiþti annesi;

—Durduðumuz yerden, baþladýk biz uzunca bir yolculuða. Yolu, yollarý ve yürümeyi tasarladýk beyinlerimizde. Yollarla yaþamaya alýþtýk, sürekli yürümeye koyulduk…

Herkes yüreðinde gezinmeye koyulmuþtu, Hakikat yolcularý idi her bir birey kendisince, zira insan sayýsý kadar yol vardý, doðruluk-yanlýþlýk tartýþýlýr vaziyette idi her yolcunun zihninde. Mahlûkatýn her biri birer yolcudur, her bir yolcunun kendisini tanýmladýðý ve tanýmladýðý yerde yürüdüðü bir yolu var. Ýþgal ettiðimiz yerden bakýp kavramaya beyinlerimizde çözüm üretmeye baþlarýz. Kâinat bize eþlik eder. Ýçimizde bir ses bütün bedenimizi titretircesine bize yolcu olduðunuzu hatýrlatýr, öylesine bir ruh hali yakalarýz ki burnumuzun direði sýzlar âdete. Titreriz… Ýçimiz cýz eder… Çünkü yolcuyuz biz. Ve bir yol yürüyoruz. Biliriz ki yürümemiz gereken bir yol vardýr. Yürüyenlerde, yürümeyenlerde gidecektir. Birileri sevda ile bitirir yürüyüþlerini, birileride kederle varýr varýlmasý gereken menzile doðru. Mahlûkatta eþlik eder kutsal gayenin, kutsi yolculularý ile bu giden kervana. Her þey terk eder yerini kendinden sonrakilere. Bir lahza bile olsun aldýðýmýz soluklarýmýzdan da hesaba mizana götürüleceðimiz bir yol var, yürünmesi gereken… Yürüyecek yolcular arayan…”

Acaba dedi, ben bu yolun neresin deyim? çayýný yarý býrakýp yataðýna gömüldü, üzerine yorganý atýp, gözlerini yummaya çalýþtý… ama rahat deðildi, beceremiyordu, uyku tutmuyordu, içindeki ses annesinin mana iklimlerini getirmiþti ruhuna… Caným anneciðim dedi.

Tekrar sözü annesine býraktý, ve zihninde tekrar düþünmeye devam etti:

—Evladým öylesine bir devir ki yaþadýðýmýz... Yollar çoðalmýþ, yolcular çoðalmýþ… Sorumluluk çoðalmýþ, sorunlarda çoðalmýþ… Peki, bizler neresindeyiz bu yolun, çözümle yürüyen sorumluluk sahibi yolcalar nerede? Her þey bir yerde kilitlenir, cevabýný bir yerde arar… O yer ise meçhul… Bir ruh gezinir yüreklerimizde, bir düþ kurarýz amaçlarýmýzý oturtacaðýmýz… Mutluluk, huzur ve kalbin gýdasýný arar dururuz… Varoluþ gayemizi sorgularýz, çünkü yaþadýðýmýz ve yürüdüðümüz, arakamýzda býraktýklarýmýz, istikbalimiz hep bir soru oturtur gündemimize, sahi biz niçin varýz? Varlýðýmýz, ruhumuz hep bir yerde duruverir... Ve yeniden sorma ihtiyacý doðar biz niçin varýz diye?

Hicranlý demler tüter, sarar etrafýný yolcunun... Kendini tanýmaya anlamlandýrmaya çalýþýr… Sahi ben niçin varým? Yaradýlýþ gayem nedir?

Muhacirin aklý bu sýr dolu sorunun cevabýna kilitlenivermiþti, niçin varým dedi gayrý ihtiyari. Annesi devam etmiþti bir ikinci soruyu da sormuþtu:

—Varlýðýmýz üzerinde de düþünebiliyorsak, düþündüðümüzü de çözümleyebiliyorsak, Ýçimizde sürekli bir arayýþ hissedebiliyorsak o zaman bizleri hem vareden, hem varlýðýmýzý sorgulama yeteneðini bahþeden, hayat hakkýnda bizi bilgi sahibi kýlan, yaþadýðýmýz sürece bizlere, kendimizi koruyabilecek her türlü musibetlere karþý akýl ihsan eden, bilinçli tercih yapabilme kabiliyeti veren kimdir, nedir diye?

Tasdik etti annesini, varlýðý sorgulamaya baþladý beyni, dilinden þu cümleler dökülüverdi:

Yürüyüþlerimiz bir yerde cevap arar, varlýða doðru kaygýlarýmýzý dile getirir aklýmýz… Çünkü gayesiz olamazdý insanlýk... Ýnsan düþünebiliyordu akledebiliyordu, hissedebiliyordu, beynini, mantýðýný, duygularýný, kalbini, ruhunu, yönlendirme yetkisine sahip kýlýnmýþtý; hayata, varlýða bu pencerelerden bakmak gerektiðini anlýyordu.

Artýk arayýþa bütüncül yaklaþmýþtý yolcu, yaratýlýþ gayesine akýl yetmiyordu çözüm için. Akýl sadece hakikata açýlan pencerenin bir parçasý idi, bunu diðer parçalarý izlemeli idi, diðer kýsýmlara baþvurmak gerekli idi, Vicdan, ruh, kalp, duygu ve VAHÝY… Vahyin penceresine baþvurmalý idi muhacir. Hem Allah azze ve celle þöyle demiyormuydu, Kur’an üzerinde, düþünmeye yönlendirmiyormuydu insaný:

“ Hala Kur’an üzerinde gereði gibi düþünmeyecekler mi? ” (Ali Ýmran 82)

“ Peki bunlar, Kur’an’ýn anlamýný inceden inceye düþünmüyorlar mý? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var? “ (Muhammed 24)

Birden insanlýðý düþünmeye baþladý, kimler Kur’an-ý açýp varlýðýný onun süzgecine vurmuþtu…

Kaygýlar beliriverdi sinesinde; çamurdan, balçýktan, yaratýlmýþ, ruh ile bezenmiþ, akýl ile donatýlmýþ, fanilik mührü alýnlarýna vurulmuþ olarak yaþamaya baþlayan kendini tanýmlamaya, varlýðý anlamlandýrmaya çalýþan ve bu yolda hüzünlerin, ruhsal çöküntülerin, insani çözülmelerin baþladýðý, karamsarlýðýn, gizemli saldýrýlarýn hücum etti bireyler için…

Muhacir þahsýnda þu kainata göz attýðýmýz da, kim kime hizmet ediyor, kim kimi tanýyor.. kim kimi Rab, Ýlah, Yaratýcý, Kanun koycu, Hayat üzerinde hak sahibi olduðunu kabul ediyor, artýk iradeler iflas etmiþ, Patronlar insan kaný üzerinde dolar sayýyor, Akýllarý beyinleri mide uçkurunda olanlar nasýl hesap vereceklerdi… Ey insanoðlu Kalk ve diril, uyan bu kýþ uykusundan, öleceksin, hesap vereceksin… Beyinler felç olmuþ, sorgular ve sorunlar köhne düþünceler, çýkmaz sokaklar, iðrenç yollar… Bir inilti duyulur, bütün gönüllerde, kayýp aranýyor. Herkes kendisini bulma telaþýnda… Herkes amacýný, duruþunu ve yürüyüþünü sorgulamaya doðru gidiyor... Beyinlerde fýrtýnalar kopuyor… Geceler kör kuyu misali, karanlýk zindan oluverir… Kör kuyularda arar kendisini insan…

Muhacirin gafletle örülü ruhu ezel ve ebed sahibi Hakimi zülcelalin hayat bahþeden mana iklimleri ile okuyanlarýn ruhlarýný sükuna erdiren, ayetlerine ne kadar da muhtaçtý. Çünkü Allah (cc) insaný yaradýlýþý üzerine varlýk üzerine tefekküre davet ediyordu…

“Siz hiç düþünmez misiniz? “ (Ali Ýmran 65)

“ Bir düþünebilseniz!..” (Þuara 113)

Muhacir, birden Annesinin verdiði Kur’an-ý kerimi düþündü, sahi neden daha önce okumadým ki dedi, ama bu sýradan bir eser deðildi, bu öylesine bir kitap deðildi, iki cihanda da mutluluðun anahtarýný insana sunan bir hayat klavuzu idi, en güzel yaþam tarzý idi. Aklýna anne babasý geldi. Babasý, annesi, her sabah kalkar güzelce abdest alýr ve bütün çocuklarý rahatsýzlýk vermeden, yüzlerini kondurduklarý öpücüklerle uyandýrýrlardý, Hep beraber Yüce divana durup namazla yüreklerini ihya ederlerdi. Namazdan sonrada her biri bir köþeye çekilir, çocuklar küçük bir ders görürler, anne babasý da bir cüz okumaya gayret ederlerdi. Birden uzandýðý yerden bir sýçrayýþla kalktý, hemen alelacele abdest aldý. Annesinin verdiði Kur’an-ý toz kaplamýþ dolabtan çýkarýp, edep ve haya ile kurtuluþ umudu ile, Rabbi ile konuþacaðý hissiyatý ve heyecaný ile okuyup üzerinde düþünmeye karar kýldý.

Ýncitmeden büyük bir terbiye ile aldý eline hidayet kaynaðýný ve derin bir hissiyatla terennüm etmeye baþladý. Okudu, okudu, okudu… Her okuduðu satýrda gözleri boþalýr, yüreði huzur dolardý… Sanki yeryüzü derin bir sessizliðin içine gömülmüþtü. Bir o birde Alemlerin Rabbinin insanlýða hidayet kaynaðý olarak sunduðu kur’an vardý. Her yer, her þey, yeryüzünün, sesi soluðu kesilmiþti, kuþlar ötmez, suslar çaðlamaz, hayvanat nebatat durmuþ zaman durmuþ, zira karanlýk girdaplardan çýkaracak Allah (cc) konuþuyordu, umudun kapýsý, varlýðýn çözüm dergâhý, darlýktan ve yokluktan varlýða ve bolluða erdirecek Allah (cc) ferman buyuruyordu. Kur’an’ýn rahmet kokan, yol gösteren, ilim irfan daðýtan, varlýða çözüm sunan yapraklarý arasýnda bulmuþtu kendisini yolcu; … Okuduðu ayetlerin çoðu akletmeye sevk ediyordu onu:

“ Ýnsan bir düþünsün neden yaratýldýðýný!..” (Tarýk 5)

“ Kendi benlikleri içinde olup biteni de mi düþünmediler? “ (Rum 8)

“ Nefsinizde de birçok alametler var. Hala görmeyecek misiniz?” (Zariyat 21)

“ Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Doðrusu ancak akýl sahipleri bunlarý hakkýyla düþünür!..” (Zümer 9)

“ Bunlar, bizim insanlara verdiðimiz örneklerdir. Fakat onlarý ancak ilim sahipleri düþünüp anlayabilir!..” (Ankebut 43)

“ Bu bir öðüt verici, düþündürücüdür. Dileyen Rabbine doðru bir yol edinir.”

( Müzemmil 19)

“ Göklerde ve yerde nice mucizeler var ki, yanlarýndan geçerler de dönüp bakmazlar bile.” (Yusuf 105)

“ Gönlünü ve aklýný çalýþtýrandan baþkasý düþünüp anlayamaz!..” (Bakara 269)

“Eðer iþin gerçeðini düþünüp anlayan kiþiler olsanýz, (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasýnda bulunan her þeyin Rabb’idir. “ ( Þuara 24)

Ve yolcu okumaya baþlar, bütün mevcudata göz atar, tabiat kitabýný açar, anlamaya/anlam vermeye çalýþýr. Tanýmaya/tanýmlamaya çalýþýr.. Evrenin her zerresinde bakýp bu gezegende kendine yer biçmeye kendi yerini tespit etmeye çaba gösterir. Aklýný, duygularýný, düþüncelerini harekete geçirir, vicdanýný silkeler… Zira arayýþa, keþfe koyulmuþtur. Baktýðý her yerde bir ipucu kendisini veriyordu, hicranla örülmüþ sinesine, karamsar kalmýþ yüreðine, arayýþ bekleyen gönlüne… Yeryüzündeki ihtiþam, ahenk, dizayn beynine anlam daðýtýyordu, çünkü Allah (cc)nun, insana varlýðýný bulmasý için býraktýðý iþaret taþlarýydý her birisi… Ýhtiþam, düzen, ahenk yüreðini huzurla donatmýþtý. Yine aramaya koyulur, bu seferde Resulu kibriyanýn hadisi þerifi ile ruhun gýdasýný yakalamaya çalýþýr, “kendini tanýyan Rabbini tanýr” Çünkü RABBÝ RAHÝMÝ tanýyan varoluþ yaradýlýþ gayesini bilir… Kendisine göz atar, iç müþahedeye baþlar belki de en güzel yoldur yaradýlýþýndaki hikmetlerden yola çýkýþý… Beynini düþünür, hücrelerini algýlamaya çalýþýr, Kuran’ýn örnek verdiði parmak izlerinin farklý oluþundaki mucizeleri düþünür, gözlerin hassasiyetini düþünür, iþitme organýný düþünür, atan kalbinin bir an durduðunu ve nasýl çalýþtýðýný düþünür… Düþünür, düþünür, düþünür… Aklýna Dr. Alexis Carrel gelir. Sitoloji denilen hücre biliminin ileri gelen isimlerinden olan Dr. Alexis Carrel hücre üzerinde yaptýðý inceleme ve çalýþmalarýndan sonra “ ÝNSANLAR UYANIN” ve “ÝNSAN DENEN MEÇHUL” isimli iki eser kaleme alýp, adeta feryat etmiþti, insanlar artýk bu gafletten uyansýnlar diye, Artýk düþünsünler, beyinlerini kullansýnlar ve baþýboþ yaradýlmadýklarýnýn þuuruna kavuþsunlar diye… Garip ve uzun bir yolun yolcusu muhacir artýk biliyor ki Tek çözüm Allah azze ve cellededir, Çözüme çaðýrýyor Yaradanýmýz… Tek teselli kaynaðýmýz O… Umudun belirdiði tek kapý O… Sevgiler O’nda güzelleþir… Ýnsan O’nu bulunca öyle manevi iklimlerin içinde hisseder ki kendisini artýk gördüðü, baktýðý her þeyde gönül gözü açýlýr ve yüreklerinde arýnýn výzýltýsý Allah (cc) der… Öten bülbüller Allah (cc) der… Cümbüþ cümbüþ rengârenk çiçekler baðlar bostanlar Allah (cc) der, toprak Allah (cc) der, gök gürler Allah (cc) der… Tabutun içindeki insan kalkar dirilir yüreðinizde, gidiþim Allah azze ve celleye der. Varlýðým, hayatým ve ölümüm Âlemlerin Rabbini tanýmak ve O’na en güzel þekilde kulluk vazifemi ifa etmektir der. Yeryüzünde ibadet edilecek, insanýn hayatý üzerinde söz sahibi yegâne merci Allah (cc) der… Bende O’na gidiyorum der… Ben varoldum, varolduðum içinde sorumlu tutuldum. Sorumlu tutulduðum deðerler için sorgulanmaya gidiyorum der… Ya ebedi cennet ülkesine, Allah (cc)’nun lütuf ve ikram sunduðu en güzel, muazzam memlekete doðru yahut da yiyecek ve içeçeceklerin kan, irin, zakkum olduðu cehennem çukurlarýna doðru gidiyorum der… Bir hayat bahþedilmiþti onun hesabýný vermeye gidiyorum der… Zira baþýboþ yaratýlmamýþtým “Ýnsan baþýboþ býrakýlacaðýný mý sanýr?” (Bakara-31) ve yalnýz O’na ibadet etmek için yeryüzüne gönderilmiþtim, “Ben cinleri ve insanlarý ancak bana kulluk –ibadet- etsinler diye yarattým” (Zariyat-56)

Bu düþünceler gönlüne esenlik, mutluluk ve sonsuzluk hazzýný, adeta musiki eþliðinde býrakmýþtý muhacirin. Allah’ým dedi seni bulan neyi kaybeder ki, seni bulmayan seni tanýmayan neye sahiptir ki, neyi bulmuþtur ki neyi tanýmýþtýr ki? Dr. Alexis Carel gibi haykýrasý geldi Uyanýn artýk dirilin içinde bulunduðunuz gafletten…

Ta Peygamberi Ziþan efendimizin, çile erleri sahabeyi kiramýn yüreklerinden bir yol görünmüþtü yolcunun ufkuna, bir aþk akmýþtý hicranla mahrum kalmýþ varlýðýna… Bir çözüm bulmuþ, muzdarip gönlü… Vahyin sýcaklýðýný hissetmiþti, sorularýn ve sorunlarýn girdabýndan çýkan çözümlerin ve sevinçlerin odak noktalarý olan Kuran ile buluþan varlýðý. Sorgulamaya bir çözüm gelivermiþti niçin varým diyen yolcunun beyin ve düþünsel dünyasýna… Gayemiz, Allah (cc)’ý tanýmak, marifetullah… Gayemiz, kul olduðumuzun idrakýna varmak ve yeryüzünde kulluðumuza yaraþýr bir hayat sürmek…

Bu sefer yepyeni ve çözümleyici bir soru gündemine gelir, ama mutluluk getirir, çözüm getirir, Kalpleri mutmain eden bir anlayýþ getirir. Madem bir amaç için varým, madem kulum, madem kendimi buldum, kulluðumu bildim, yüreðimin sahibine teslim oldum, o zaman bu bulduðum yol nasýl bir yaþantý tarzý gerektiriyor, benim için biçtiði hayat nedir? BU DÝNÝN MUTLULUK TARÝFÝ NASILDIR? Beni nasýl bir yürüme tarzý, nasýl bir hayat anlayýþý ile yargýlayacak, O gün tek yargýç, ve tek söz sahibi Alemlerin Rabbi Rahimi. Bana beni buldurttu beni neyden ötürü hesaba çekecek… Ýyi anlamýþtý ki, bu din bütün bir hayata hükmediyordu, hayatýn her alaný için kurallar veriyordu, insanýn ticaretinden, ahlakýna, siyasetinden, iktisadýna, anne babasý ile muamelesinden, komþu ve akrabalarý ile olan beþeri münasebetlerine… Yemek yeniþinden, yürüyüþüne… Hayat denen fýrsat bu dini yaþamasý için kendisine hediye edilmiþti, ama bu dünya hayatýndan sonra gerçek bir sürpriz bekliyordu kendisini… Kendisi buna hazýr mýydý acaba? Ve ruhlar aleminde verdiði sözü tazeleyip… Varlýðýný ve sahip olduðu her þeyi Rabbine kendisinden razý olmasý ve cennet karþýlýðýnda sattý... Bundan çok emindi ki bu alýþveriþten karlý çýkacaktý…

Ve zaman ilerlemiþ, sabah ezaný yürekleri okþarcasýna okunuyordu. Kendisini bu kutsal çaðrýnýn yürekleri cezbeden sýrlý yamaçlarýna verdi, ve hemen ezan bitiminde yüce divana durup, dakikalarca secdede gözyaþlarý içiresin de kaldý… Namazýn bitiminde avuçlarýný yüce dergâha uzatýp kendi þahsýndaki bütün hayat yolcularý için dua etti… Annem dedi, merhamet yüklü yürekli annem. Rahmet ve merhamet sahibi Rabbinden annesi için ilticada bulundu.

Gecenin karanlýðýnda bir hidayet talebesi daha olmuþtu… Ve âlem bizleri bekliyor. Ýman neferlerini… Hidayet bekleyen daha ne kadar çok yürek kalmýþtý… Yaratýlýþ gayesinden uzak yaþayan ne kadar çok insan vardý þu koca alemde… Umutla Baþlayalým, teblið ezgimize…

Bizleri yalnýzda býrakmaz Rabbimiz, her daim yanýmýzdadýr.

“ Kullarým sana benden sorarlarsa, ben onlara gerçekten çok yakýným. Dua edenin çaðrýsýna, beni çaðýrýp yakardýðý anda cevap veririm!..” (Bakara 186)

Muhacir ERKAM
Gönderen: 21.10.2008 - 22:27
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  
1463 Mesaj -
Abi çok güzel bir yazý kalemem almýþ Muhacir ERKAM

Ýç hasaplaþma ölüm,kabir vs....Anne özlemi....Ama en sonunda

elhamdülillah doðru yolu buldu çok þükür ....

Baki selamlar....

Gönderen: 22.10.2008 - 08:04
Bu Mesaji Bildir   Maksat kelam olsun üyenin diger mesajlarini ara Maksat kelam olsun üyenin Profiline bak Maksat kelam olsun üyeye özel mesaj gönder Maksat kelam olsun üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Dogrusuda bu degilmi arayis icinde olup hatadan dönerek gercege diz cökmek... en güzele en dogruya sirati müstegiyme.
Selam ve dua ile Kardesim.
Gönderen: 22.10.2008 - 13:27
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1214 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.77646 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.