*´¯`·.¸.·´¯`·.((( RAVDA.net ))).·´¯`·.¸ | SeVGiYe aÇILaN KaPI

	Anasayfa Yap
	Favoriye Ekle
	İrtibat

Üye Girişi

Üye Ol

Home

F o r u m

E-Kart

Tavsiye Et

Sitede Arama


» Kapsamlı Arama

Google`de Ara

Tavsiye Linkler

Kuran Kursu Mezunları

Önemli Linkler

Statü / İstatistik

En Son Üyemiz:
Didem_

53683 Toplam Üyemiz var.

Online Üyeler:

Online: 1205 Misafir
Admin | Moderator | Vip | Üye

Giriş Vaktiniz: Pazartesi, 31. Aralık 2024 - 00:24

Browseriniz:

IP Adresiniz: Hostname:

Toplam Forum: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193

Beni hatırla

Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » KUTLU DOĞUM SEVINCI SIZDE YAZMAZMISINIZ?

önceki konu diğer konu

13 okunmamış mesaj mevcut (Acik)

Sayfa (1): (1)

Gönderen

Mesaj

	der_ya

KUTLU DOĞUM SEVINCI SIZDE YAZMAZMISINIZ?

875 Mesaj -

'Bahçývan boþuna zahmet çekmesin...
suya versin gül bahçesini,
bin gül bahçesini suya verse
senýn yüzün gibi bir gül açýlmaz YARASULALLAH... gül

FUZULÝ...

Gönderen: 20.04.2009 - 15:31

	Muhtazaf

Bir Kutlu Doğum Hatırası: Mal senin, borç benim!..

Moderator

4254 Mesaj -

Resulullah'ýn (sas) ideali insanlýða hizmet etmekti. Yoksa insanlýðý kendisine hizmet ettirmek deðildi. O sebeple eline geçeni yemez yedirir, içmez içirir, yönettiði insanlarýn mutluluðuyla mutlu olur, üzüntüsüyle de üzülürdü.
'Müslümanlarýn derdiyle dertlenemeyen bizden deðildir!' diyerek sýzlanýrdý.

Bu sebeple bir müddetten beri biriktirdiði imkânýný yine daðýtmak istiyordu yoksullara. Çevresine de münadiler göndermiþ, sesleniyorlardý Medine sokaklarýnda ihtiyaç sahibi yoksullara:

-Resulullah (sas) mescidin önünde miskin derecesindeki muhtaçlarý bekliyor, kimse mahrum kalmasýn, miskinler gelip hisselerine düþecek yardýmý alsýnlar!.. Az sonra mescidin önünde en alt derecedeki yoksullar toplanmýþ, kasýp kavuran ihtiyaçlarýný bir ölçüde karþýlayacak imkâna kavuþacak olmanýn sevincini yaþýyorlardý.

Nitekim düþündükleri gibi de oldu. Efendimiz gelenleri þöyle bir gözden geçirdikten sonra elindeki mevcudu da hesap ederek önünden geçenlere hisselerini verirken þefkat dolu tebessümlerle mutluluðunu açýkça belli ediyordu. Mutluydu. Çünkü en büyük sevincini yoksula yardým ederken duyuyordu. Ýþte o anda da ihtiyaç sahiplerinin sýkýntýlarýný gideriyordu. Nihayet elindeki imkân bitti, mevcut ihtiyaç sahiplerine de yetti. Demek ki hesap iyi yapýlmýþtý.

Ne var ki çok geçmeden ötelerden koþup gelen bir bedevi görüldü. Adam ufkuna doðru bakarak koþuyor hem de nefes nefese söyleniyordu:

-Yardým daðýttýðýnýzý duydum, onun için koþtum, ama yine de yetiþemedim. Zaten ben hep böyle þanssýzýn biriyim. Þefkat ve merhamet menbaý sordu:

-Ýhtiyacýn çok mu fazlaydý? Saymaya baþladý ihtiyaçlarýný. Hepsi de zaruri ihtiyaçtý. Ama Resulullah'ýn da imkâný bitmiþ, elinde avucunda olaný tümüyle vermiþ, tek dirhemi bile kalmamýþtý. Efendimiz dikkatle baktý yoksul adamýn üzgün yüzüne. Sonra beklenmeyen açýklamasýný yaptý:

-Üzülme, dedi ihtiyaçlarýný yine alacaksýn, hem de hiçbirini eksik býrakmadan!.

- Nasýl olacak bu, diyerek heyecanlandý yoksul adam?. Efendimiz kelimelere basarak konuþtu:

-Þimdi buradan þehrin içine dal, ihtiyaçlarýný nerede bulursan al, satýcýlara da de ki:

- Mal benim, borç Resulullah'ýn! Ödemeyi Resulullah yapacaktýr!. Adam önce þaþýrdý. Sonra Efendimiz'in ýsrarý karþýsýnda toparlanarak sevinçle çarþýnýn yolunu tuttu. Alacaklarýnýn hesabýný yaparak gidiyordu.

Olayýn þahidi olan Hazreti Ömer, fedakârlýðýn bu kadarýný fazla buldu. Düþüncesini dile getirmekten kendini alamayarak dedi ki:

-Ya Resulullah! Sen gücünün yettiðiyle mükellefsin. Elinde olaný tümüyle verdin, geriye bir þey kalmadý, neden bu sefer de yardým edemediðin yoksulun borçlarýný yükleniyorsun? Bu kadarý da fazla deðil mi?..

Bu sözlerden hiç de memnun olmayan Resulullah'ýn yüzündeki tebessümün kaybolduðu görüldü. Halbuki o ana kadar çok mutluydu. Sanki güller açmýþtý mübarek yüzünde. Tebessümü hiç eksik olmuyordu. Yoksula yardým etmenin tarif edilemez mutluluðunu yaþýyordu. Bunun üzerine oradaki masum bakýþlý bir sahabe söze karýþtý:

-Ya Resulullah, dedi, sen Ömer'e bakma, ver, Arþýn sahibi Allah sana yine verir, boþ býrakmaz!. Fedakârlýðýný sürdürmesini isteyenden memnun olan Resulullah'ýn (sas) tebessümü tekrar yüzünde belirdi. Þöyle ölçü veriyordu yoksula yardým konusunda: Hiçbir þeyi olmayan, çorbasýnýn suyunu çoðaltsýn, o da bulamayanlarýn imdadýna sulu çorba ile koþsun, yine çevresindeki yoksullara ilgisiz kalmasýn... Bu anlayýþ içinde kutlayacaðýnýz nice Kutlu Doðum'lar dileðimle...

Gönderen: 20.04.2009 - 22:40

	kübraaaa

144 Mesaj -

Zaman o gül (asm) gibi gül görmedi zaman olalý
Gülün güzelliði dillere destan olalý

Gönderen: 21.04.2009 - 23:32

	Hamravat

25 Mesaj -

Aþkýn ile aþýklar yansýn ya Resulullah,

Seni sevmek muhabbettir,

Gönderen: 22.04.2009 - 09:17

	rifat56

5108 Mesaj -

ALLAH razý olsun...

Peygamberimiz Kiþi sevdiðiyle beraberdir...! buyurmuþtur.

Peygamber Efendimizin þefaatine nail olan kullardan oluruz inþaALLAH.

Peygamberimize birer gül vermeye ne dersiniz...?
Canýmýza...
Cananýmýza...
Efendimize...
Peygamberimize...
Bu Güller Hz. Muhammed (sav)'e

Gönderen: 22.04.2009 - 14:13

	sevdaa1

1090 Mesaj -

Belki de sana þöyle seslenmek istiyoruz.
Ey Sevgililer Sevgilisi nerdesin?
Gel artýk yüzyýllar geçti aradan
Bir dua iklimiyle gel ne olur
Bir rahmet deniziyle gel ne olur
Sil bütün kanayan yaralarý
Aydýnlat yeniden bütün dünyamýzý
Iþýk saçarak nur saçarak gel
Gel de ey güzeller güzeli
Nasýl gelirsen gel

Gönderen: 22.04.2009 - 15:59

	yarenim

3 Mesaj

MEVLAM CÜMLEMÝZÝ ÞEFAATÝNE NAÝL EYLESÝN MEVLAM YOLUNDAN AYIRMASIN

Gönderen: 22.04.2009 - 23:28

	der_ya

875 Mesaj -

ALLAH cc razý olsun...devamýný beklýyoruz inþaallah

Gönderen: 23.04.2009 - 17:51

	yaka ignesi

68 Mesaj -

Gönderen: 23.04.2009 - 18:15

yaka ignesi üyenin diger mesajlarini ara

	sevdaa1

1090 Mesaj -

O NEBÝLER NEBÝSÝ-MUHAMED’ÜL-EMÝN’DÝ
SIKINTI GÖZYAÞLARI-MUHAMMED’(SAV) DÝMLE DÝNDÝ

HZ PEYGAMBER’ÝM(SAV)-YÝRMÝ DÖRT SAATÝNDE
ESENLÝK OLUÞTURDU-GERÇEKTEN DE SON DÝNDE

EÞ OLARAK MUHAMMED(SAV)-HAYIRLI BÝRÝSÝYDÝ
ESENLÝKLER DÝLEYEN-GERÇEKTEN DÝRÝSÝYDÝ

Gönderen: 23.04.2009 - 18:22

	der_ya

875 Mesaj -

Alemler yaratýldý hürmetine Efendim
Melek insan hayrandýr sünnetine Efendim

Sen habib-i hüdasýn, mislin ve benzerin yok
Ne kadar þefkatlisin ümmetine Efendim

Adalet ve hürriyet seninle kemal buldu
Bir kýl dahi geçmedi zimmetine Efendim

Nice gözler vardýr ki daha dünyada erdi
Gülcemalini görmek nimetine Efendim

Padiþahlar kölendir, benim aklým ermiyor
Senden uzak insanýn cinnetine Efendim

Alemde Bilal olmak herkesin kârý deðil
Aklý olanlar koþar minnetine Efendim

Yüzün gülzar-ý cennet, nazarýn kalbe þifa
Sensin tabib beþerin illetine Efendim

Yüce Allah katýnda þanýn o kadar büyük
Gönderildin Ýbrahim milletine Efendim

Kimki seni tanýmaz, sana bende olmazsa
Bir nihayet yok onun zilletine Efendim

Alemlere rahmetsin, müjdelerle geldin sen
Güvercin kanat gerdi hicretine Efendim

Vasfýndan aciz diller hiç bir söz kâfi deðil
Þanýna þerefine izzetine Efendim

Hep gýpta etmekteyim seni gören gözler
Nasýl doydu vuslatýn lezzetine Efendim

Sendeki güzel sabrý hiç kimseler bilmedi
Gülüp geçtin kavminin hiddetine Efendim

Þu Necati hakirin derdi baþýndan aþkýn
Dayanamaz hasretin þiddetine Efendim

Taif’te ve Uhud’da bir lahza sarsýlmadýn
Hep güvendin Allah’ýn kudretine Efendim

Gönlün göklerden geniþ, ay nuruna pervane
Cebrail vezir senin devletine Efendim

Aþkýna yanan kula artýk mahzun olmak yok
Gark eder hazreti Hakk rahmetine Efendim

Seni bilmeyen kiþi þu büyülü dünyanýn
Niye katlanýr bilmem zahmetine Efendim

Nebiler sana müþtak yarýn bu güzel ümmet
Kuþlar gibi koþacak Ahmed’ine Efendim

Mustafa Necati Bursalý

Gönderen: 24.04.2009 - 09:12

	Muhtazaf

Müjdecim, Kurtarıcım,Efendim...

Moderator

4254 Mesaj -

Müjdecim, Kurtarýcým,Efendim... gözlerinde cenneti saklayan, ayaðýný bastýðý yerler cennet kokan nebi!. Ey; Yaradan’ýn en guzel eseri!. “Sen olmasaydýn, sen olmasaydýn.. alemleri yaratmazdým!.” dedigi!. Var oluþunun þerefine, bütün varlýðý hediye ettiði!. Ey; insanoðlunun ufku -en güzel insan.. Allah’ýn sevgilisi, kainatýn gozbebeði!. Ey; rahmeten li’l-alemin!. Senden þefaat dilenen biçarelerin en sefiliyim, desem.. þefaat eder misin?. Ey; kupkuru çölleri cennete ceviren gül!. Ey; gönlünden gül dökülen resul!. Küçük kýz çocuðunun elinden tutup da giden, kuþu ölen çocuða baþsaðlýðý dileyen.. gözlerinden yaþ dökülen devenin gözyaþlarýný silen resul!. Benim de gözümün yaþýný siler misin?. Küçük kýz çocuðunun tuttuðu gibi tutsam elinden; yüreðimden binlerce kuþ uctu, bin’i de öldü desem.. bana cennet kuþlarýndan bir kuþ bahþeder misin?. Ey; Islam’ýn peygamberi!. Sevda ikliminin, en güzel mevsiminin.. en guzel çiçeði!. Ama mahzun, ama kederli… Daima düþüncede, daima hüzün icinde ömründe, bir defa bile, kahkahayla gülmemiþ.. gül yüzlü, güler yüzlü sevgili!. Gözlerimi yumsam, ve; hulyana dalsam.. o gül kokulu gülüþün ile, benim de gözlerimin içine güler misin?. Bir kerecik olsun seni düþünerek baþýmý koyduðum olmuþsa yastýðýma, tutunduðum olmuþsa sana ve senin sevdana.. iþte onun, iþte onun hatrýna!. Ey; gözünü sevdiðim, özünü sevdiðim, sözünü sevdiðim!. Ey; gönlümün sultaný efendim!. Ümidim, muradým, kurtarýcým, mujdecim… Seninle Kevser havuzunun baþýnda bulusabilecek miyim?. desem.. bulundugun yerden, yureðime bir damla su serper misin?. Seni sevsem!. Cok, cok sevsem!. Öyle cok sevsem ki; sen koksa özüm, yüreðim.. sen koksa nazým, edam.. gönlüm sen dolsa, benim herþeyim sen olsan ! Ali’n, Fatýma’n gibi olsam!. Seni, onlar gibi seviyor olsam.. sen de; beni, onlarý sevdiðin gibi sever misin?. Ey; bize bizden daha ziyade merhamet eden!. “Ümmetim, ümmetim!.” diyerek, üstümüze titreyen!. Ey; en ziyade muhtacýmýz, en cok isteyenimiz!. Bizi, Hak’tan dileyenimiz!. Sen, umaný umutsuzluða düþürmezsin!. Sen, senden isteyeni geri çevirmezsin!. Senden, senin rahmetini dilesem.. ey; alemlere rahmet olsun diye gönderilen, banada rahmet eder misin? Ey; Rahim!. Ve.. ey; Kerim!. Asr-ý saadet’ten deðilim!. Kokladýðýn gül, soludugun hava, yediðin hurma, içtiðin süt, okþadýðýn kuzu, bindiðin deve, avuçladýgýn kum dahi deðilim!. Bir kez olsun, yüzüne yüz sürmedim!. Lakin; ben, senin.. “Kardeþlerim!.” dediðindenim!. Ve; sana ve sünnetine revan olmak isteyenlerdenim!. Ve lakin; daha hala sevgili Veysel Karani’nin týrnaðýnýn ucu misali bile deðilim, desem.. bana da hýrkandan gonderir misin?. Doðduðun günün, gecenin hürmetine.. bu gün ve gece; yüreðime, bir nur olup düþer misin?. Sevgili Peygamberim!. Rabbim; sana ve, senin al ve ashabýna.. aðaçlarýn yapraklarý, denizlerin dalgalarý ve yaðmurlarýn damlalarý sayýsýnca salat, selam ve bereketler ihsan eylesin; amin!.
ALINTI

Gönderen: 25.04.2009 - 09:04

	Hüzünlü_gurbet

138 Mesaj -

Hayatýn gayesi, yaratýlýþýn mânâsý silinmiþ, yok olmuþtu. Herþey mânâsýz baþýboþluk ve hüzün örtülerine bürünmüþtü.

Ruhlar birþey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yýrtmasýný içten içe hissediyordu.

O vahþet devrinde kâinat ufkundan bir güneþ doðdu. Bu güneþ âhirzaman Peygamberi Hz. Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatýn akýþýný deðiþtiren bu eþsiz olay, dünyayý yerinden sarsan deðiþimlerin en büyüðü idi.

Ýþte insanlýðýn akýl ve kalbinde düðümlenen "Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularýný, düðümlerini çözüp kâinatýn Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatýn teþrifi sadece insanlarýn ruh ve kalbinde deðil, diðer varlýklarda, hattâ cansýz eþyada bile yansýmasýný bulacaktý.

Doðudan batýya bütün âlemin nurlara büründüðü, Ýlâhi deðiþimin tecelli ettiði o gece neler oldu neler?

Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarýnda daha önce rastladýklarý iþaret ve müjdelerin açýða çýktýðýný gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler.

O gece Yahudi âlimleri semâya bakýp "Bu yýldýzýn doðduðu gece Ahmed doðmuþtur" dediler.(1)

Bîr Yahudi Ýleri geleni Mekke'de Peygamberimizin doðduðu gece, içlerinde Hiþam ve Velid bin Muðire, Utbe bin Rabia gibi Kureyþ ileri gelenlerinin bulunduðu bir toplantýda,
- "Bu gece sizlerden birinin çocuðu oldu mu?" diye sordu.
- "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler.
Yahudi, "Vallahi sizin bu ihmalinizden iðreniyorum!
"Bakýn, ey Kureyþ topluluðu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doðdu. Eðer yanlýþým varsa, Filistin'in kudsiyetini inkâr etmiþ olayým. Evet, onun iki küreði arasýnda kýrmýzýmtýrak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi.

Toplantýda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düþtüler ve daðýldýlar. Her birisi evlerine döndüðünde bu durumu ev halkýna anlattýlar. "Bu gece Abdülmuttalib'in oðlu Abdullah'ýn bir oðlu doðdu. Adýný Muhammed koydular." haberini aldýlar.

Ertesi gün Yahudiye vardýlar:
"Bahsettiðin çocuðun bizim aramýzda dünyaya geldiðini duydun mu?" dediler.
Yahudi "Onun doðumu benim size haber verdiðimden önce midir, sonra mýdýr?" dedi.
Onlar, "Öncedir ve ismi Ahmed'dir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi.
Yahudi ile beraber kalkýp Hz. Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler.
Pegamberimizi Yahudinin yanýna çýkardýlar. Yahudi Peygamberimizin sýrtýndaki beni görünce, üzerine baygýnlýk geldi, fenalaþtý. Kendine gelip ayýldýðý sýrada,

"Ne oldu sana, yazýklar olsun" dediler.

Yahudi, "Artýk Ýsrailoðullarndan peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da gitti. Artýk Yahudi âlimlerinin kýymet ve itibarlarý da kalmadý. Araplar peygamberleriyle kurtuluþa ereceklerdir.

"Ey Kureyþ topluluðu, ferahladýnýz mý? Vallahi size, doðudan batýya kadar ulaþacak bir güç, kuvvet ve bir üstünlük verilecektir" dedi.(2)

Kâinatýn Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya gelmeden görüp gördükleri çok manalýydý..

Peygamber Efendimize hamileyken rüyasýnda, "Sen, insanlarýn en hayýrlýsýna ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiðin zaman 'Her hasetçinin þerrinden korumasý için bir ve tek olana sýðýnýrým' de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver."

Yine kendisinden çýkan bir nurun aydýnlýðýnda bütün doðuyu ve batiyi, Þam ve Busra saray ve çarþýlarýný, hattâ Busra'daki develerin uzanan boyunlarýný gördüðünü Abdülmüttalib'e anlatmýþtý.(3)

Ayný gece Hz. Âmine'nin yanýnda bulunan Osman ibn Âs'ýn annesinin gördükleri de þöyle:

"O gece evin içi nurla doldu, yýldýzlarýn sanki üzerimize dökülecekmiþ gibi sarktýklarýný gördük."

Evet bu ulvî aný dile getiren Mevlid'in yazarý Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri þu beytiyle þiirleþtirmiþtir:

"Hem Muhammed gelmesi oldu yakin
Çok alâmetler belürdi gelmedin"

Rabiülevvel ayýnýn 12. Pazartesi gecesi, yapýlan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi.

Dünyayý þereflendiren iki Cihan Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattýlar.

Araplara göre o zaman, gece doðan çocuðun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktýlar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarýlarak ikiye ayrýlmýþ, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiþ, baþparmaðýný emiyordu.(5)

Evet, bu iþaret her türlü küfrün, zulmün, þirkin ve her türlü bâtýl inanç ve âdetlerin parçalanýp yok olmasý, imanýn, nurun ve hidâyetin kâinatý aydýnlatmasý için gönderilmiþ bir Peygamber idi.

Ayný gece Kabe'de tapýlmakta olan cansýz putlarýn çoðunun baþaþaðý devrildiði görüldü.

Ayný gece Kisra sarayýnýn beþik gibi sallanýp on dört balkonunun parçalanýp yerlere düþtüðü öðrenildi.

Sava'da mukaddes tanýnan gölün suyunun çekilip gittiði görüldü.

Bin senedir yakýlan ve söndürülmeyen mecusi ateþinin sönüverdiði müþahede edildi.

Bütün bunlar iþaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateþe tapmayý, puta tapmayý kaldýrýp, Fars saltanatýný parçalayarak Allah'ýn izni olmadan kutsal tanýnan þeylerin kutsallýðýný ortadan kaldýracaktýr.(6)

Ýþte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karþýlayarak onun âleme teþrifine kýyam ediyoruz.
Getirdiði ebedi nura, açtýðý saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sýmsýký sarýlmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, baðlýlýðýmýzý tazelemek ne yüce bir þeref ve ne büyük bir saadettir.

Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün þefaatine nail eylesin.

Gönderen: 25.04.2009 - 09:50

Hüzünlü_gurbet üyenin diger mesajlarini ara

Hüzünlü_gurbet üyeyi arkadas listeme ekle

Pozisyon - İmzalar göster

Sayfa (1): (1)

önceki konu diğer konu

Lütfen Seçiniz:

Şu an Yok üye ve 1205 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]

Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
leyla_ozcan89 (36), hnb sonnefes (31), Xmaill (47), RebeRenaS (44), paqpaq23 (43), nvbhr (41), sureyyahanim (57), kirmizi-gul (48), www.geceyolcusu.. (55), hasan bozdogan (53), Fatich (36), aFFeDiLMeYeN (49), metude (31), ardic (54), _mert_x44 (61), mkaltintas (60), Feyzanur S. (47), Ecem (39), karanlýk.. (42), rabia24 (44), aliya2003 (40), ALMANYALI_DADAS (53), Enderr (44), xsedanurx (41), seta (40), xAsudex (52)

Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler

Copyright © ((( RAVDA.net ))) * İrtibat * RAVDA Reklam Servisi * Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.

Sayfa 0.71172 saniyede açıldı

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.

Zaman o gül (asm) gibi gül görmedi zaman olalý Gülün güzelliði dillere destan olalý

Peygamberimize birer gül vermeye ne dersiniz...? Canýmýza... Cananýmýza... Efendimize... Peygamberimize... Bu Güller Hz. Muhammed (sav)'e

Zaman o gül (asm) gibi gül görmedi zaman olalý
Gülün güzelliði dillere destan olalý

Peygamberimize birer gül vermeye ne dersiniz...?
Canýmýza...
Cananýmýza...
Efendimize...
Peygamberimize...
Bu Güller Hz. Muhammed (sav)'e