|
|
|
|
Toplam Forum: 69
*** Toplam Konu: 30100
*** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Gönderen |
|
|
"ev"iniz boşken, "yuva"nızı keşfedin... |
|
|
|
"ev"iniz boþken, "yuva"nýzý keþfedin...
Mahalle... O bildik yüzü ile, alýþýlmýþ telaþý ile karþýlýyor beni... Sessizce içine alýyor, kucaklýyor. Köfteci köþede, karpuzcu onun karþýsýnda. Pazar sokaðý boþ; tezgahlar kenarlara savrulmuþ, bekliyor. Eksiði yok gibi duruyor; bir benim bildiðim eksiðin eksikliðini çekmesini bekleyemem elbet! Evim az ötede; perdeleri çekili. Ýçeride ýþýk yok, içeride ýþýða ihtiyaç duyan yok. Yansa bile boþluða düþecek huzmeler. Yetim kalmýþ eþyalarý kendileriyle yüzleþtirecekler, belki de aðlatacaklar. Iþýðýn vurduðu yerde bana yeni aydýnlýklar sunacak yüzler yok.
Kapýdayým. Zile basmam gerekmiyor. Zilin sesine ses verecek yok. "Kim o?" diyenim yok. Adýmýn ve sesimin yankýlanmasýna derinliðini bilemediðim ama varlýðýndan emin olduðum tanýmsýz bir sevinçle karþýlýk verecek yok. Kapýnýn arkasýnda bekleyenim yok. Önünde beklemek ile arkasýna geçmek arasýnda pek fark yok. Kapalý kalsa ne gam! Açmaya deðmeyen kapýdan daha büyük duvar var mý ki?
Anahtar elimde. Kendim çeviriyorum. Bana açýlmýyor kapý. Ben açýyorum kapýyý. Ben açýlýyorum kapýya. Sessiz ve loþ koridor. Ses yok; tanýdýk yüzler eksik beklediðim gürültü tükenmiþ, alýþtýðým uðultu alýp baþýný gitmiþ. "Baba bana ne aldýn?" diyen býktýrýcý ses bile terk etmiþ kapýnýn arkasýný. Ayakkabýmý çýkarmama bile fýrsat vermeyen, apansýz boynuma atýlan sabýrsýzlýklarýn yerinde yeller esiyor.
Mutfaðýn týkýrtýsý kesilmiþ. Koku gelmiyor içeriden. Ocak sönmüþ; tencereler kenarda bekliyor, tabaklar pek uslu duruyor. Ýçeride kocaman bir boþluk; sanki aðýz olmuþ sustukça konuþuyor, konuþtukça sus(tur)uyor. Çöp kutusu boþ. Kocaman bir hiçliðin, hep dolu gördüðüm için hesap etmeye fýrsat bulamadýðým o tuhaf boþluðun sözcüsü olmuþ. Konuþuyor boþ çöp kutusu. Dolu dolu baðýrýyor hiç çekilmeyen çekmeceler. Hiç kirlenmeyen tezgah, hiç akýtýlmayan musluk, hiç kýrýþmayan kilim ve yerinden hiç kaymayan sehpa örtüsü, hayatýn nabzýnýn çekildiðini haykýrýyor dört duvar arasýndan. Eþyanýn ruhu çekilmiþ. Pencere pervazlarýnda çocuk bakýþýnýn ýþýklarý eksik. Kapý aralarýndan aþina kadýn sesi sýzmýyor. Koridor daha da daralmýþ, darlanmýþ. Caný çekilmiþ odalarýn, yastýklarýn beyin ölümü gerçekleþmiþ. Aynalarýn yüzü solgun; bakaný yok. Hiç dokunulmamýþ diþ fýrçasý içimin içinde bir yerlere dokunuyor. Hiç erimeyen sabun gizli sýzýlarýmý köpürtüyor.
Bisikletler köþelerine çekilmiþler; boyunlarý bükük, pedallarý suskun. Giyilmeyen küçük terlikler aðlýyor gibi, minik ayaklarýn dokunuþuna hasretler. Buzdolabýndaki çikolatalar deðecek dudaklar arýyorlar kendilerine. Derin dondurucuda eriyeceði aþklarýný özlüyor dondurmalar. Ayakkabýlýk rahatlamýþa benziyor, kalabalýðý baþýndan savmýþ, sakinleþmiþ. Çok giyilen ayakkabýlar alýp baþlarýný gitmiþler. Ýçindeki ayaklar baþka yerlere basýyorlar, uzak yollara koþuyorlar.
Bilgisayarýn tuþlarýna dokunurken omuzlarýma çýkan, "bana yesim göstey baba!" engellemesinden kurtuldum. Bu "kurtuluþ"un esiriyim þimdi. Omzuma apansýz yaslanan o beklenmedik aðýrlýðýn yokluðu çökertiyor omuzlarýmý. Seccademin tam orta yerine uzanýp secdelerimi engellemeye çalýþan minik bedenin býraktýðý boþluða koyuyorum alnýmý. Boþluða düþüyor gözlerim. Sabah ayaklarýma dolanan, kapýdan çýkýþýmý sonu gelmez bir törene dönüþtüren o ses yok. Hiç sýrasý deðilken, "Baba, haydi gezmeye gidelim!" diyen ses yok.
Eþim ve çocuklarým bir süreliðine þehir dýþýnda. Acýyla anlýyorum ki, benim varlýðým doldurmaya yetmiyor evi. Eþim ve çocuklarýmýn çekilmesiyle ortaya çýkan o boþluðun çok az bir kýsmýna denk geliyor cismim. Varlýðým "ev"i "yuva" yapmaya yetmiyor. "Ev"i "yuva" yapan o görülmez boþluðun boyutlarýný ölçmeye baþlýyorum þimdi. Ölçü birimim Sueda Zeynep, Mustafa Ahmed, Mehmed Furkan ve Semine... Onlarýn sýcak ve enis yüzlerince ölçüyorum o boþluðun yüz ölçümünü. Onlarýn seslerinin yankýlanmasýyla tahmin ediyorum o boþluðun nerelere kadar uzandýðýný. Onlarýn hasretlerinin göðsümdeki aðýrlýðý ile tartýyorum o boþluðun havasýný.
"Evim" onlarsýz da oluyor ama onlarýn uzaklýðýnca uzak kalýyorum "yuvam"a. "Evim" onlarýn yokluðunda da ayakta duruyor ama "yuvam" onlarýn kýyýlarýmdan çekilerek açtýðý o derin uçurumun dibinde bekliyor.
Tecrübemle sabit olmuþ tavsiyemdir: Bir gün "ev"iniz boþ kaldýðýnda, "yuva"nýzý keþfe çýkýn. Doðrudur; taþtan ve demirden yapýlýr evler; kolayca da bulunur onlar. Ama yuvalar çocuk cývýltýlarýnýn ninnisiyle, kadýn dokunuþunun sýcaklýðý ile inþa edilir. Kolayca kaybedilir onlar; kolay kolay bulunmazlar...
Senai Demirci.
|
Gönderen: 12.12.2009 - 21:11 |
|
|
|
611 Mesaj -
|
|
|
Vallahi dogru. Altina mühür vuruyorum. ALLAH razi olsun.
|
Gönderen: 28.12.2009 - 10:06 |
|
|
Şu an Yok üye ve 1827 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.
[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye] |
|
|
|
Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve
afiyet dolu ömür dileriz:
turis (51), nur_nur (36), MuhamMaD (38), berrun (51), dila_89_06 (36), Sabri67 (55), msalihs (67), mehmetsurat (43), nurluyol8 (60), yusuf_misali (40), ibrahim Yeniay (61), FallinLoveMan (46), yarenlale (39), bergama (59), cennetbahcesi (37), irem57 (44), sulugozler (43), erdogandirik (59), ofosoft (42), genc_yahya (41), bedircan (44), sezai (48), erhanakif (59), fatih_1453 (47), mihr_u_vefa (45), muhammer (39), sevkatebru (42), mcalta (60), elmaskahveci (40), taganaga (45), rahman (35), mert4242 (), halil0170 (55), bilal8181 (44), Alina (67li) (38), erolbolat (48), siptar (50), FirdevsÖzkan (42), enes-NL (58), mimdem (63), a_demirel (41), nun (46), masiva (46) |
|
|
|
|
|