*´¯`·.¸.·´¯`·.((( RAVDA.net ))).·´¯`·.¸ | SeVGiYe aÇILaN KaPI - Müslümanların Mukaddesat Aleyhtarı Konuşmalar Yapması Ve Yapılmasına Müsaade Etmesi Büyük Bir Gaflettir

	Anasayfa Yap
	Favoriye Ekle
	İrtibat

Üye Girişi

Üye Ol

Home

F o r u m

E-Kart

Tavsiye Et

Sitede Arama


» Kapsamlı Arama

Google`de Ara

Tavsiye Linkler

Kuran Kursu Mezunları

Önemli Linkler

Statü / İstatistik

En Son Üyemiz:
Didem_

53683 Toplam Üyemiz var.

Online Üyeler:

Online: 1231 Misafir
Admin | Moderator | Vip | Üye

Giriş Vaktiniz: Çarşamba, 25. Aralık 2024 - 16:26

Browseriniz:

IP Adresiniz: Hostname:

Toplam Forum: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193

Beni hatırla

Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Müslümanların Mukaddesat Aleyhtarı Konuşmalar Yapması Ve Yapılmasına Müsaade Etmesi Büyük Bir Gaflettir

önceki konu diğer konu

1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)

Sayfa (1): (1)

Gönderen

Mesaj

	Muhtazaf

Müslümanların Mukaddesat Aleyhtarı Konuşmalar Yapması Ve Yapılmasına Müsaade Etmesi Büyük Bir Gaflettir

Moderator

4254 Mesaj -

Müslümanlarýn Mukaddesat Aleyhtarý Konuþmalar Yapmasý Ve Yapýlmasýna Müsaade Etmesi Büyük Bir Gaflettir

Samimi iman sahibi bir insan, bulunduðu ortamlarda (Allah’ý tenzih ederiz) Allah ve din ahlaký hakkýnda saygýya uygun olmayan konuþmalar yapýlmasýna asla izin vermez. Yüce Allah’a olan derin sevgisi, saygýsý ve baðlýlýðý nedeniyle din ahlakýna muhalif olan konuþmalara karþý dikkati çok açýk olur. Ýmani deðerlerin aleyhinde yapýlan ima ve yorumlar, hemen dikkatini çeker ve yanýnda bu tarz uygunsuz konuþmalar yapýlmasýna izin vermez.

Ancak kimi zaman bazý Müslümanlarýn (Allah’ý tenzih ederiz) Allah ve din ahlaký hakkýnda yapýlan çirkin yorumlara sessiz kaldýklarý hatta çoðu zaman katýlýmcý davrandýklarý görülmektedir.

Bir Müslümanýn din ahlakýndan uzak yaþayan bazý çevrelerce takdir toplayabilmek ve popüler olmak için din ahlakýna uygun olmayan böyle çirkin bir davranýþa yönelmesi büyük bir gaflettir.

“Meryem oðlu (Ýsa) bir örnek olarak verilince, senin kavmin hemen ondan (keyifle söz edip) kahkahalarla gülüyorlar. Dediler ki: “Bizim ilahlarýmýz mý daha hayýrlý, yoksa o mu?” Onu yalnýzca bir tartýþma-konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayýr, onlar ‘tartýþmacý ve düþman’ bir kavimdir.” (Zuhruf Suresi, 57-58)

Yüce Allah’ýn alemlere rahmet olarak gönderdiði Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), “Þu halde, sen bundan dolayý davet et ve emrolunduðun gibi doðru bir istikamet tuttur...” (Þura Suresi, 15) ayetiyle de bildirildiði gibi, Allah’ýn insanlarý uyarmakla görevlendirdiði son peygamberidir. Kutlu Peygamber Efendimiz (sav) diðer tüm elçiler gibi, insanlarý doðru yola, Allah’a iman etmeye, ahiret için yaþamaya ve güzel ahlaka çaðýrmýþtýr. Bu daveti sýrasýnda kullandýðý yöntemler, konularý anlatýþ þekli, üslubu ve tavýrlarýndaki üstün kalite anlayýþý her Müslümana örnek olmalý, her Müslüman insanlarý din ahlakýný yaþamaya davet ederken Peygamber Efendimiz (sav) gibi bir tavýr içerisinde olmaya gayret etmelidir.

Ancak bazý Müslümanlarýn Kuran’da bildirilen “Kullarýma, sözün en güzel olanýný söylemelerini söyle…” (Ýsra Suresi, 53) ayetinin hükmüne uymadýklarý ve Allah ve mukaddes konular hakkýnda konuþurken Peygamber Efendimiz (sav)’in saygýlý üslubundan uzak, din ahlakýna uygun olmayan bir üslup kullandýklarý görülmektedir. Bu, çok büyük bir gaflettir. Çünkü her Müslüman, hem sözlerinde hem de üslubunda Kuran ahlakýna en uygun olaný seçmekle yükümlüdür. Aksi takdirde “...Biz onlara kendi þan ve þeref (zikir)lerini getirmiþ bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar.” (Müminun Suresi, 71) ayetinde bildirildiði gibi din ahlakýný yaþamanýn bir kiþiye kazandýrdýðý üstün ahlak ve kaliteden yoksun kalmaktadýrlar.

Hamiyet-i Ýslamiye (Ýslam’ý Koruma Çabasý’nin Din Ahlakýndaki Büyük Önemi
Ýnsanlar fýtrat olarak, sevdikleri kiþilere, önem verdikleri nesnelere ya da deðerlere yönelik bir koruma duygusuna sahiptirler. Bu kiþilere ya da deðerlere maddi ya da manevi bir zarar gelmesine ya da istismar edilmelerine karþý ciddi çaba gösterir; bu duruma karþý doðal olarak bir koruyup kollama eðilimi içinde olurlar. Ýþte insanlarýn çok sevdikleri, düþkünlük derecesinde baðlý olup deðer verdikleri bir þeye karþý içlerinde hissettikleri bu þiddetli koruma ve sahiplenme heyecanýnýn diðer bir adý da “hamiyet” tir.

Gerçek hamiyet duygusunun temelini ise Allah korkusu oluþturur. Müslümanlarýn halis Allah korkusuna ve O’nun rýzasýný aramaya dayalý bir hamiyet anlayýþlarý vardýr. “Hamiyet-i Ýslamiye” olarak adlandýrýlan bu duygu, bir Müslümanýn sahip olmasý gereken üstün ahlak özelliklerinden biridir. Samimi iman sahibi bir mümin, Ýslam ahlakýný, bu ahlakýn teblið edilmesini ve Allah’a inanan salih Müslümanlarý adeta kendi gibi hatta kendinden de daha öncelikli görerek manen sahiplenir. Kendisine nasýl bir zarar gelmesini istemez ve buna karþý önlem alýrsa, tanýdýðý tanýmadýðý tüm Müslümanlar için de ayný þekilde hassasiyet gösterir. Müslümanlarý ilgilendiren hiçbir konuda umursuz bir tavýr göstermez. Vurdumduymaz olmaz. (Allah’ý tenzih ederiz)

Allah ve din ahlaký hakkýnda konuþurken saygýda kusur etmemek için büyük bir titizlik gösterir, bulunduðu ortamlarda din aleyhtarý konuþmalar yapýlmasýna asla müsaade etmez. Kalbindeki Allah korkusu onu bu konuda devamlý olarak teyakkuz halinde, yani uyanýk, dikkatli ve bilinçli bir halde tutar. Hayatýnýn asýl amacýnýn sadece Allah rýzasýný kazanmak olduðunu bilen bir Müslüman, umursuzluk yaptýðý takdirde bunun Allah Katýnda nasýl bir karþýlýðý olabileceðini düþünerek böyle bir tavýr göstermekten þiddetle sakýnýr.

Bazý Ýnsanlar Mukaddesat Aleyhtarý Konuþmalar Yapmaktan Neden Sakýnmazlar?

Müminin dünyadaki amacý Allah’ýn hoþnutluðunu kazanmaktýr. Samimi iman sahibi bir insanýn, din ahlakýna muhalif kesimlere sevimli gözükmek, onlarla dost olmak ve beðenilerini kazanmak, onlardan övgü ve takdir almak gibi bir düþüncesi veya isteði olmaz. Ancak din ahlakýný gereði gibi kavrayamayan bazý insanlar, din ahlakýna muhalif olan insanlarý memnun etmek ve bu kesimden bazý çýkarlar elde etmek için din ahlakýndan taviz vermekte bir sakýnca görmezler. Bu kiþiler, (Allah’ý tenzih ederiz.) Allah’a karþý saygýya uygun olmayan konuþmalarýn yapýldýðý, dini ve mukaddes kavramlarý sözde espri konusu haline getiren sohbetlerden rahatsýzlýk duymazlar. Din ahlakýna muhalif sözde espriler yapýlmasý, din ahlakýna baðlýlýklarý zayýf olan bu kiþilerin kalplerinde bir rahatsýzlýk meydana getirmez. Böyle çirkin konuþmalar yapan insanlar, her dönemde var olmuþtur. Kuran ahlakýndan taviz vererek böyle bir duruma düþen kiþilerin durumu, Kuran’da þöyle haber verilmiþtir:

“Onlar, mü’minleri býrakýp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. “Kuvvet ve onuru (izzeti)” onlarýn yanýnda mý arýyorlar? Þüphesiz, “bütün kuvvet ve onur,” Allah’ýndýr.” (Nisa Suresi, 139)

Müminlerin Mukaddesat Konusundaki Hassasiyetleri

Bir insan; Allah’ýn her an kendisini gördüðünü, yaptýklarýndan, konuþmalarýndan haberdar olduðunu ve bunlarýn kendi adýna Allah Katýnda kaydedildiðini kavrýyorsa, sahip olduðu Allah korkusu onu Kuran ahlakýný en mükemmel þekliyle yaþamaya yöneltir. Bu anlayýþý ona, hem davranýþlarýndan hem de konuþmalarýndan rahatça fark edilebilecek özel bir kalite getirir. Bu, basitlikten ve yüzeysellikten uzak, doðal, Kuran ahlakýndan taviz vermeyen, peygamberlerde görülen haysiyeti, samimiyeti ve vicdan anlayýþýný taþýyan bir kalitedir. Örneðin;

Bu ahlakta keskin bir þuur açýklýðý vardýr ve kiþiyi her an Allah’ýn ve ahiretin varlýðýný düþünerek yaptýðý her iþte Allah’ýn rýzasýný gözetmeye yönlendirir.
Her davranýþýnda ve aðzýndan çýkan her sözde Allah’ýn huzurunda olduðunu bilerek yaþamasýný saðlar.

Bu anlayýþtaki bir insanýn basit bir kiþilik sergilemesi veya Allah’ýn hoþnut olmayacaðý bir üslupta konuþmalar yapmasý söz konusu olmaz. Aksine böyle bir insan seçtiði her konunun, kullandýðý her kelimenin Müslümana yakýþýr bir güzellikte ve asalette olmasýna her an itina gösterir.

Dini konular hakkýnda konuþtuðunda da son derece ölçülü, saygýlý bir üslup kullanýr. Cennet, cehennem, ahiret, kader gibi konularda konuþurken her kelimesini ölçüp tartar, düþünmeden, geliþigüzel bir þekilde konuþmaktan sakýnýr. Dini ve mukaddes konularda espri yapýlmasýna müsaade etmez, böyle bir ortamla karþýlaþtýðýnda “O, size Kitapta: “Allah’ýn ayetlerinin inkâr edildiðini ve onlarla alay edildiðini iþittiðinizde, onlar bir baþka söze dalýp geçinceye kadar, onlarla oturmayýn, yoksa siz de onlar gibi olursunuz” diye indirdi. Doðrusu Allah, münafýklarýn ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandýr.” (Nisa Suresi, 140) ayetinin hükmü gereði hemen o ortamdan uzaklaþýr.

Tüm bu üstün ahlak özellikleri de göstermektedir ki müminler, bir söz söylemeden önce mutlaka vicdanlarýna danýþmalýdýrlar. Bu þekilde vicdan kullanýldýðýnda kiþinin tüm konuþmalarý “Allah’a çaðýran, salih amelde bulunan ve: “Gerçekten ben Müslümanlardaným” diyenden daha güzel sözlü kimdir?” (Fussilet Suresi, 33) ayetiyle bildirildiði gibi hayra yönelten güzel konuþmalar olacaktýr. Vicdan, kiþiyi her türlü uygunsuz konuþma üslubundan uzaklaþtýracak ve Ýslam ahlakýnýn getirdiði kaliteyi yansýtan bir mükemmelliðe ulaþtýracaktýr.

Sonuç: Müminler Hiçbir Ortamda Ýslam Ahlakýndan Taviz Vermezler

Her mümin, tek baþýna Ýslam ahlakýný ve tüm Müslümanlarý temsil eden önemli bir görev üstlenmiþ durumdadýr. Bu nedenle bir mümin hayatýnýn her anýnda her nerede, hangi þartlar altýnda ve nasýl insanlarla birlikte olursa olsun, Kuran ahlakýna uygun yaþantýsýndan taviz vermemelidir. Bulunduðu ortama, muhatap olduðu insanlarýn ahlaklarýna, konumlarýna ya da maddi güçlerine, yaptýðý iþe, içerisinde bulunduðu sohbetin konusuna göre deðiþkenlik göstermemelidir. Çünkü böyle bir tavýr, Kuran ahlakýna uygun deðildir. Allah “… Sürekli olan ‘salih davranýþlar’ ise, Rabbinin Katýnda sevap bakýmýndan daha hayýrlýdýr, umut etmek bakýmýndan da daha hayýrlýdýr.” (Kehf Suresi, 46) ayetinde, “sürekli olan salih davranýþlarýn makbul olduðunu” bildirmektedir. Bu nedenle mümin, Allah’ýn en çok razý olacaðý umulan tavýrlarda hayatýnýn sonuna kadar kararlýlýk ve titizlik gösterir. Allah’ýn rýzasýna uygun olmayacaðýný bile bile, Kuran ahlakýyla baðdaþmayacak tavýrlar içerisine girmez. Allah’ýn Kuran’da bildirdiði ve övdüðü Ýslam ahlakýna uygun olan budur.

Din ahlakýna uygun olmayan konuþmalardan, kalitesiz tavýr ve düþünce þekillerinden sakýnmanýn çözümü ise Allah’tan samimi olarak korkmak, her an her yerde vicdaný kullanmak ve Kuran ahlakýný eksiksiz olarak yaþamaktýr. Kuran ahlakýna tam olarak uyanlarýn güzel karþýlýðý bir ayette þöyle müjdelenmektedir:

“Allah, rýzasýna uyanlarý bununla kurtuluþ yollarýna ulaþtýrýr ve onlarý Kendi izniyle karanlýklardan nura çýkarýr. Onlarý dosdoðru yola yöneltip-iletir.” (Maide Suresi, 16)

Peygamber Efendimiz (sav) Diyor ki…

“Müminin þerefi dini, asaleti güzel ahlaký, mürüvveti de aklýdýr.”
(Ýbn Hýbban, Hakim; Huccetü’l Ýslam Ýmam Gazali, Ýhya’u Ulum’id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sýtký Gülle, Huzur Yayýnevi, Ýstanbul 1998, s. 111-112)

Sayýn Adnan Oktar’ýn Kanal 35 (Ýzmir) TV ile Yaptýðý Canlý Röportajdan, 25 Ocak 2009

“Ben, Allah’a saygýya çok titizim. Þeytandan Allah’a sýðýnýrým ayette “… Rablerinden içleri saygý ile titrer, kötü hesaptan korkarlar.” (Rad Suresi, 21) diyor Allah müminler için. Mesela, Allah’ý tenzih ederim bazý insanlar Allah’la ilgili konuþurken çok pervasýz, saygýya uygun olmayan, bazen de hâþâ küstahça bir üslupla konuþuyorlar. Ben hayretler içinde kalýyorum. Hatta dini konularda sözde espriler yapýyorlar. Ahiretle, cennetle, cehennemle ilgili, meleklerle ilgili sözde espriler yapýyorlar. Onlarýn da etrafýndakiler gülüyor. Bence orada hemen müdahale etmeleri lazým; mukaddesata uygun olmayan, saygýsýz bir üslupla konuþan kiþiyi uyarmalarý gerekir. Çünkü bu çok büyük bir terbiyesizlik ve vicdansýzlýktýr. Allah’ý tenzih ederim Allah’la, dinle, sözde espri yapmaya kalkmak çok çirkin bir cesarettir ve büyük bir küstahlýktýr. Müslümanýn yapabileceði bir þey deðildir bu.”

Bir Müslümanýn, Allah’a karþý saygýya uygun olmayan, dini ve mukaddes deðerleri sözde espri konusu haline getiren (Allah’ý tenzih ederiz.) konuþmalar yapmaktan veya yanýnda böyle konuþmalar yapýlmasýndan rahatsýzlýk duymamasý, onun Kuran ahlakýný yaþama konusunda gerekli titizliði ve hassasiyeti göstermediði anlamýna gelir. Allah’a karþý derin bir saygý ve sevgi duyan samimi iman sahipleri mukaddesata karþý son derece duyarlý olurlar. Din ahlakýndan uzak bir sözde espri üslubunun hakim olduðu ortamdan hemen uzaklaþýrlar.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), üstün ahlaký, aklý, feraseti, basireti, tevazusu, sevgisi ve merhametiyle tüm müminlere örnek olmuþ, bulunduðu ortamlar en güzel ve hikmetli sohbetlerin olduðu, coþkulu, muhabbetli, temiz, ferah, huzur ve güven veren kaliteli ortamlar haline gelmiþtir. Ayrýca Peygamber Efendimiz (sav)’in çevresinde bulunan yakýn sahabelerinin aktardýklarý olaylardan, Peygamber Efendimiz (sav)’in “son derece nezih, kaliteli, latif ve ince düþünceli” olduðu anlaþýlmaktadýr. Peygamberimiz (sav) edep, terbiye ve görgü kurallarýný hayatýnda en kaliteli ve en ideal þekliyle uygulamýþtýr.

“Dikkatli olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuþmaktan yana derin bir kuþku içindedirler. Dikkatli olun; gerçekten O, her þeyi sarýp-kuþatandýr.” (Fussilet Suresi, 54)

Samimi Ýman Sahiplerinin Hamiyet-i Ýslamiyesi Çok Güçlüdür

Hamiyet-i Ýslamiyesi güçlü olan; diðer bir deyiþle içinde Ýslam’ýn menfaatlerini korumaya yönelik heyecan taþýyan müminlerin bu ahlakýný deðerli Ýslam alimlerinden Ýbn-i Mace Hazretleri ise þöyle ifade etmiþtir:

“Gayret sahibi bir mü’min, dine aykýrý ve zararlý durumlar, hâdiseler ve tecavüzler karþýsýnda lâkayd ve duygusuz kalamaz, müteessir olur, hamiyet-i diniyesi galeyana gelir ve dinin emrettiði müsbet þekilde dine hizmet gayreti artar. …” (Ýslam Prensipleri Ansiklopedisi 2.cilt, s. 540 1042/1, 9. Kitabünikah, 56. Babda L996. Hadis)

Son dönemde bazý kiþilerin sýrf popüler olmak, entelektüel görünebilmek ve din ahlakýna muhalif kesimlere yaranabilmek umuduyla Müslümanlara yakýþmayan bir tavýr içine girdikleri görülmektedir. Oysa din ahlaký ve dindar insanlar hakkýnda gerçek dýþý açýklamalar yapmak, mukaddesata uygun olmayan þekilde konuþmak bu kiþilerin zannettiklerinin aksine onlarý yüceltmemekte tam tersine küçük düþürmektedir. Unutulmamalýdýr ki bir kiþiye asýl saygýnlýk veren, kaliteli bir ahlak ve görüntü kazandýran derin bir Allah sevgisiyle ve Allah korkusuyla yaþanan Ýslam ahlakýdýr.

Bu makale, Ýlmi Mercek Dergisi 63. sayý (Eylül 2009) 4. sayfada yayýnlanmýþtýr.

Gönderen: 17.01.2010 - 09:07

Pozisyon - İmzalar göster

Sayfa (1): (1)

önceki konu diğer konu

Lütfen Seçiniz:

Şu an Yok üye ve 1231 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]

Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
SIVASLIIBO38 (60), ayseak (35), cetinay (54), fe_eyne (45), silverbull (44), Elif Turan (41), fiber_optic (39), faruk58 (37), _reyyan (36), sofi27 (44), nahim (51), a.aydin (45), ekrem05 (51), HaRaMeYN (47), yanliz_kurt_58 (41), okangenc (37), gezginler (44), hudanur (57), vatan06 (43), Sübhan (52), Abdullah_42 (41), termelim (60), dehaoz (53), nuraybarutcu (43), Pasa85 (39), MaviCocuk (41), tahaseyda_msn (42), msc (44), vureyka (39), kocakaga6161 (42), erdalhatipler (39), imrannur (41), clue (50), eyyupbayram81 (46), germantatlim (38), davutakgun (41), afife (44), duranhoca (57), bekr (38), Mihrisah (47), RedCougar54 (47), cadikiz (35), selcuk53 (44), karabiber (54), muhammed_cabir (42), sehmus (47), EUROPEN907 (42), mehmet aslan (47), gülkrali (65)

Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler

Copyright © ((( RAVDA.net ))) * İrtibat * RAVDA Reklam Servisi * Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.

Sayfa 0.63295 saniyede açıldı

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.