0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » OSMANLI TARİHİ ve MEDENİYYETİ » Türk Yazı Dilinin Tarihî Gelişmesi

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
vehbi70 su an offline vehbi70  
Türk Yazı Dilinin Tarihî Gelişmesi
919 Mesaj -
Türk Yazý Dilinin Tarihî Geliþmesi
Eski Türkçe: Eski Türkçe devresi, Türk dilinin bilinen ilk devresidir, ana Türkçe devresidir. Türkçe'nin bütün yapýsý bu devre ile izah edilir. Öncesi, Türkçe'nin karanlýk devresi olup, Çuvaþça ve Yakutça ile, daha ileride Moðolca ile birleþir.
Mîlâdî 8, 12 ve 13. asýrlar arasýnda kullanýlmýþtýr. Türk yazý dilinin ilk yazýlý örnekleri olan Orhun Kitâbeleri, her ne kadar 8. asra ait olsa da bu kitâbelerdeki yazý dilinin, çok iþlenmiþ bir yazý dili olduðunu görmekteyiz. Bu sebeple Türk yazý dilinin baþlangýcýný çok daha öncelere, belki de miladî ilk asýrlara götürmek mümkündür.

Eski Türkçe devresi, Türklüðün müþterek bir yazý dili devresidir. Bu müþterek yazý dili devresinde kullanýlan Türkçe, Kaþgar Türkçesi (Hakaniye Türkçesi) olup, Uygur yazýsý ile yazýldýðýnda Uygurca ismini de almaktadýr.

On ikinci ve on üçüncü asýrlarda, Türkler, büyük kitleler hâlinde kuzeye ve batýya yayýlmýþ; yeni kültür merkezleri meydana gelmiþ; Ýslâm kültür ve medeniyeti, Türkler arasýnda yeni kavramlarýyla, yeni bir yazýnýn kabulüyle yerleþmiþtir. Ayrýlan Türklük kollarý, yeni kültür merkezleri etrafýnda kendi þîvelerine dayanan yeni yazý dillerini kullanýr olmuþlardýr. Böylece bu asýrlarda Kuzey Doðu Türkçesi ve Batý Türkçesi meydana gelmiþtir.

Kuzey Türkçesi, Doðu Türkçesi: On üçüncü ve on dördüncü asýrlarda da kullanýlan Kuzey Doðu Türkçesi, 15. asýrda Kuzey Türkçesi ve Doðu Türkçesi adýyla iki yazý diline ayrýlýr. Kuzey Türkçesi, Kýpçak Türkçesi'dir. Doðu Türkçesi (Çaðatayca) de 15 ve 16. asýrlarda en parlak devrini yaþayarak bugün modern Özbekçe olarak yazý dilini sürdürmektedir.

Batý Türkçesi: On üçüncü asýrda teþekkül etmeye baþlamýþtýr. Selçuklular'dan itibaren, metinlerini bugüne kadar takip edebildiðimiz bir yazý dilidir. Hazar Denizinden Balkanlara kadar uzanan sahada yer alýr. Esasýný Oðuz þîvesi teþkil ettiði için, Oðuz Türkçesi (Oðuzca) de denir.

Oðuzca, 17. asýrda doðu ve batý Oðuzca dairelerine ayrýlýr. Doðu Oðuzcasý, Azerî ve Doðu Anadolu sahasýnda, Batý Oðuzcasý Osmanlý sahasýnda yer alýr; ancak aralarýnda iki yazý dili olacak kadar bir fark mevcut deðildir. Her ikisi de ayný þîveyi (konuþmayýgöz kırpma kullanýr, bir yazý dilinin kardeþ iki dairesidir. Ayrýlýk sebeplerini, Doðu Oðuzcasýna bilhassa Kýpçak unsurlarýnýn tesirinde ve bazý Moðol izlerinde aramalýdýr. Kelime baþýnda b- m, k-h, t-d, ilk hecede e-i deðiþmeleri, bazý fiil çekimleri gibi.

Batý Türkçesi'nin geliþmesi: Batý Türkçesi, altý-yedi asýrlýk uzun hayatý içinde safhalar geçirir. Ýç yapýsýnda kök ve eklerde bazý ses ve þekil deðiþmelerine uðrar. Bu, tabiî deðiþmesi ile ilgilidir.

Geliþme 13. asýrdan günümüze kadar gelen zaman boyunca, þu üç devreye ayrýlabilir:

1. Eski Anadolu Türkçesi,

2. Osmanlý Türkçesi,

3. Türkiye Türkçesi.

Eski Anadolu Türkçesi: Eski Anadolu Türkçesi, 13 ve 15. asýrlar arasýnda kullanýlan Türkçe'dir. Bu devre, sonraki iki devreden oldukça farklýdýr.Orta Asya kültür ve medeniyeti tesirindeki Eski Türkçe ile, ortak Ýslâm kültür ve medeniyeti nin tesirindeki Batý Türkçesi arasýnda yer alan ortak baðlarýn hissedildiði bir devredir. Yani, Batý Türkçesi'ni, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlýca-Türkiye Türkçesi diye ikiye ayýrmak da mümkündür.

Bu devrede Batý Türkçesi'ne geçen Arapça ve Farsça kelime ve terkipler fazla deðildir, ancak devrenin sonlarýnda yavaþ yavaþ artmýþtýr. Böylece 15. asrýn sonlarýnda Osmanlý Türkçesi'nin doðuþu hazýrlanmýþ olur. Bu devrin Türkçesi, daha açýk ve anlaþýlýr olarak karþýmýza çýkar. Mevlid, Yûnus Dîvâný bunun en güzel örnekleridir.

Eski Anadolu Türkçesi'nde cümle yapýsý, Türkçe'nin baþlangýcýndan günümüze kadar hiç deðiþmeyen normal cümle yapýsýný muhafaza eder. Cümle unsurlarý yerli yerindedir. Ancak Farsça'nýn tesiri ile nesirde ki li cümleler oldukça fazla görülür. Ayrýca bu devir Türkçesi, Eski Türkiye Türkçesi diye de adlandýrýlýr. Daha çok, bu isim, Türklüðün Rumeli ye geçiþinden sonraki devre için kullanýlmýþtýr.

Osmanlý Türkçesi (Osmanlýca): Osmanlýca, Batý Türkçesi'nin ikinci devresidir. 16-20. asýrlar arasýnda kullanýlmýþ bir yazý dilidir. Dil bilgisi (gramer) bakýmýndan Osmanlýca ile Türkiye Türkçesi arasýnda belirli ayrýlýklar vardýr. Aslýnda Türkçe'de, Osmanlýca'nýn da içinde yer aldýðý 16. asýrdan günümüze kadar, belirli bir geliþme görülmez.

Osmanlýca'yý Türkiye Türkçesi'nden ayýran tek þey, onun dýþ yapýsýndaki geliþmelerdir. Osmanlýca, dýþ yapýsý ile hem Eski Anadolu Türkçesi'nden, hem Türkiye Türkçesi'nden ayrýlýr.

Aydýn kesim sanatkârlarýnýn, hem yeni kültürü kendi kavramlarýyla tanýtmak, hem de sanat yapmak istemesi, bu devir Türkçe'sini, yabancý unsurlara bir hayli açýlmýþtýr.

Osmanlýca'da nazým dili, nesir diline göre daha sadedir. Nazým dili ile nesir dili arasýnda görülen fark, cümle yapýsý bakýmýndandýr. Klasik Türk þiirinde (Divan þiirinde) manâ bir beyitte biter. Beytin dýþýna, diðer beyte taþýlmadýðýndan, divan nazmýndaki cümle, en çok bir beyit uzunluðundadýr. Bu sebeple, Osmanlýca þiirde cümleler daima kýsa, unsurlarý yerli yerinde ve sâde Türk cümlesi (özne-tümleç-yüklem sýralanýþýnda) olarak, yapýsýný muhafaza etmiþtir. Nesirde ise belirli bir ölçüye sýðmak mecburiyeti olmadýðý için, Osmanlýca nesir unsurlarý, istenildiði kadar geniþ, uzun tutulabilmiþtir. Ayrýca Arapça ve Farsça'dan alýnan pekçok kelime, metinleri anlaþýlamaz hâle getirmiþtir. Bu durum, daha ziyade, Arapça ve Farsça'nýn yabancý dil sayýlmamasýndan kaynaklanmýþtýr. Hattâ her üç dilin unsurlarý birbirine karýþarak, hiç birinde görülmeyen mümtezic (uyuþan, kaynaþmýþgöz kırpma kelimeler ortaya çýktýðý gibi, bir hayli galat (yanlýþgöz kırpma kelimeler de türemiþtir.

Osmanlýca'nýn son devresinde uzun, bozuk Türkçe nesir yapýsý, tekrar sâde ve kýsa cümleli biçimini kazanmýþtýr. Nazýmda ise, yeni edebiyatla birlikte manânýn bir beyitte tamamlanmasý mecburiyeti ortadan kalkýnca, uzun cümleler ortaya çýkmýþtýr. Bu durum, bilhassa Servet-i Fünûn edebiyatýnda görülmüþtür. Osmanlýca, nesir ve nazým cümleleri bakýmýndan Türk cümlesini, saðlam bir yapý ile Türkiye Türkçesi'ne devretmiþtir.

Türkiye Türkçesi: Türkiye Türkçesi, Batý Türkçesi'nin son ve bugün de devam eden devresidir. 1908 Meþrutiyetinden sonra baþlar. Cumhuriyete kadar süren ilk devrede, Osmanlýca, henüz sahneden çekilmemiþtir. Osmanlýca ile yeni dilin cümleleri, beraber kullanýlýr. Daha Tanzimat'la girmeye baþlayan Batýlý kültür unsurlarý, Osmanlýca'ya hakim olan Ýslâmî kültür unsurlarýyla yer deðiþtirme mücadelesine baþlamýþtýr.

Bir dil, bir baþka dile sadece dil hususiyetleriyle doðrudan tesir etmez. Yeni kültür, dili kendi kelimeleriyle, kavramlarýyla canlý tutmaya çalýþýr; dilin cümle yapýsýna hemen karýþmaz, belki hiç karýþmaz. Bazen, Osmanlýca'da olduðu gibi kültür, dilin cümle yapýsýna da tesir eder.

Ýþte Türkiye Türkçesi de, Ýslâmî kültür unsurlarýnýn Türkçe üzerinde hakimiyetinin zayýfladýðý devrede, Batýlý kültür unsurlarýnýn girmesiyle ortaya çýkmýþtýr. Türkçe, artýk, Batý dillerinden girecek olan kelimelere, yeni kavramlara kapýsýný açmýþ olur.

Bu devrede Türk cümlesi kýsalmýþ, cümle unsurlarý yerli yerine oturmuþtur. Osmanlýca'dan Türkiye Türkçesi'ne geçiþ, yazý dilinin, konuþma diline yaklaþtýrýlmasýyla baþlamýþtýr. Türkiye Türkçesi'nde bugün kullandýðýmýz Türk yazý dili, temel olarak Ýstanbul aðzýna dayanmaktadýr.

Osmanlýca'nýn son devresinde, Arapça ve Farsça'dan giren unsurlarla meydana gelen uzun ve aðdalý cümleler nasýl bir ifratsa, Türkiye Türkçesi'nin son devresinde, uydurma kelimelerle varýlan, dildeki aþýrýlýk da bir tefrittir.
Gönderen: 07.08.2006 - 11:16
Bu Mesaji Bildir   vehbi70 üyenin diger mesajlarini ara vehbi70 üyenin Profiline bak vehbi70 üyeye özel mesaj gönder vehbi70 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1316 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63613 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.