0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » Bu yolculuk rahat koltuklara oturularak anlaşılmaz...

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
Bu yolculuk rahat koltuklara oturularak anlaşılmaz...
575 Mesaj -
Hicret yolculuðu esnasýnda, iki arkadaþ birçok olumsuzlukla karþýlaþýr. Caniler, onlarý yakalayarak baþlarýna konan ödülleri almak için birbiri ile yarýþýyordu. Endiþe, açlýk ve susuzluk içinde geçen bir yolculuk…
Bu yolculuðu anlayabilmek için o günün þartlarýný iyi bilmek gerek. 21. yüzyýlýn modern imkânlarý içinde Kâinatýn Efendisini ve yol arkadaþýnýn yaþadýklarýný anlamak mümkün deðildir. Mekke ile Medine'nin arasý yaklaþýk üç yüz kilometredir. Bu mesafeyi, her an düþman saldýrý ile karþýlaþýlacak endiþesi ve imkânsýzlýklarla içinde geçirmek rahat koltuklarda anlaþýlacak bir olay deðildir.
Bu yolculukta bizim anladýðýmýz yegane husus iki arkadaþ Allah tarafýndan koruma altýna alýndýðýdýr.
Allah bir kulunu koruma altýna al-dýmý, kimin haddine ona zarar verebilmek. Ne buyuruyor Rabbimiz "onu sizin görmediðiniz bir ordu ile destekledik." Allah Celle Celaluhu'nun ordularýnýn âdetini kim bilebilir ki?
Örümcek ordusu, güvercin ordusu, Kum–toprak ordularý, daha nice ordularý vardýr.


* * *
Yolculuklarý esnasýnda, bir çadýrla karþýlaþtýlar. Çadýrýn öngüne bir kadýn oturmuþ, gelip geçene, yiyecek içecek þeyler satýyordu. Hicret arkadaþlarý çadýra yaklaþtýlar. Kadýna kim olduðu ve burada ne yaptýðýný sorduktan sonra, Ebu Bekir biraz et ve hurma istedi. Kadýn istenenlerin hiçbirinin yanýnda bulunmadýðýný söyledi.
–Vallahi, yanýmýzda en küçül bir þey bulunsaydý, talebinizi yerine getirip size ikram ederdim.
Kâinatýn Efendisi kadýna sordu:
–Ey Ümmü Ma'bed! Yanýnda süt da yok mu?



–Vallahi yoktur! Kuraklýktan çok çektik, davarlarýmýz kýsýrlaþtý.
Kâinatýn Efendisinin gözüne çadýrýn arka tarafýnda bir görünüp bir gözden kaybolan çelimsiz, arýk bir koyun iliþir:
– Ey Ümmü Ma'bed! Þu ileride gördüðüm koyun deðil mi?
–O zayýf ve güçsüzlüðünden dolayý sürülerimizle gidemiyor.
–Onu saðmama müsaade eder misiniz?
–Onda süt yok ki, nesini saðacaksýnýz? Süt bulabilecekseniz koyun orada istediðiniz kadar saðýn.
Kâinatýn Efendisi koyunun yanýna gider, "Allah'ým! Bu koyunu bereketli kýl" diye dua etti. Sonra besmele ile koyunun memesinin altýda kap koydu. Birden koyunun memesi süt ile doldu. Herkes ihtiyacýný giderdi, birkaç kap da arttý.
Ýki arkadaþ burada birkaç saat kalýr, yola devam satý gelip çatmýþtý, karýnlarýný doyurmuþ, dinlenmiþ olarak yola koyulurlar.


* * *
Onlar yola çýktýktan birkaç saat sonra, Ümmü Ma'bed'ýn kocasý Ebu Ma'bed davarlarý ile çýkageldi. Çadýra girip de, kaptaki sütü görünce þaþýrdý. Hanýmýna:
–Bu süt nereden geldi?
Kadýn kocasýna nasýl anlatacaðýný bilemez, kýsa bir þaþkýnlýktan sonra bugün yaþadýklarýný anlatýr. Hanýmýný dinleyen Ebu Ma'bed:
–Vallahi sanýrým senin haberini verdiðin zat, þu Kureyþ'ýn aradýðý, baþýna yüz deve konulan kiþidir. Sen onu bana bir anlat bakalým. Nasýl biriydi?
Ümmü Ma'bed'ýn anlatýmý kâinatýn Efendisinin ilk hilye–i þerifidir. Kasýn kocasýna kutlu misafirini þöyle tarif eder:
–O zat öyle biriydi ki, güzelliði her bakan tarafýndan görülürdü. Güzelliði kadarda güzel huyluydu. Karný büyük deðil, baþý da küçük deðildi. Uyumlu bir bedeni, çok güzel bir çehresi vardý. Gözlerinde siyahlýk, kirpiklerinden çokluk, sesinde tatlýlýk ve kibarlýk vardý. Gözünün aký bembeyaz, karasý da simsiyahtý. Kaþlarýnýn ucu ince, saçlarý da simsiyahtý. Boynunda uzunluk, sakalýnda sýklýk vardý. Sustuðu zaman, vakar ve aðýrbaþlýlýk, konuþtuðu zamanda güler yüz ve tatlý sözden baþka bir þey görünmüyordu. Sözleri aðzýndan inci taneleri gibi, tane tane, anlaþýlýr, net bir þekilde dökülüyordu. Orta boylu olup, ne hoþa gitmeyecek kadar uzun, nede kýsa idi."
Hanýmýnýn anlatmasý bitince, Ebu Ma'bed kesin kanaat getirdi ki; bu baþýna yüz deve konulan zattýr:
–Ey Ümmü Ma'bed! Bu Mekke'de bana anlatýlan Kureyþ'ýn sahibi olan kiþidir. Eðer ben ona rastlamýþ olsaydým, ondan beni arkadaþlýðýna kabul etmesini isterdim. Yine de bir fýrsatýný bulup onun arkadaþý olacaðým.(1)


* * *
Kâinatýn Efendisinin, Mekke'den hareket ettiði haberi Medine'de duyulmuþ, yaptýklarý hesap ile Medine'ye girmeleri gelip çatmýþtý. Bunun içinde her gün yollara çýkýp onlarý gözlüyorlardý. Güneþ tepeye gelene kadar, bekliyorlar, güneþ dayanýlmaz olunca herkes evlerine çekiliyordu. Yine aþýrý sýcak günlerden birinde Medine'de öðlene kadar beklenmiþ, sonra da güneþten korunmak için evlerine çekildiklerinden, bir Yahudi'nin sesi duyuldu. Ufukta bir karartýyý görmüþ ve bu karartýnýn beklenen misafir olduðunu tahmin ederek baðýrýyordu:
–Ey Beni Kayle,(2) iþte dedeniz geldi.(3)


* * *
Rasûlallah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye bir saat mesafedeki; Küba mevkiinde gelmiþti. Bir hurma aðacýnýn gölgesine oturdu. Ebu Bekir ayakta duruyordu. Karþýlamaya gelenler hurma aðacýnýn altýnda biri ayakta, biride oturur vazýyette iki kiþi ile karþýlaþtýlar. Önce bu iki kiþiden hangisinin peygamber olduðunu anlayamadýlar. Bir kimsi ayakta duran Ebu Bekir'i peygamber zannetti.
Kâinatýn Efendisi karþýlamaya gelenlerle ilgilendi, sohbet etti ve onlara bu köyle birkaç gün dinlendikten sonra Medine'ye geleceðini söyledi.
Küba'da kaldýklarý zaman içinde Hazreti Ali'de Mekke'de ki görevini tamamlamýþ ve Rasûlallah'a katýlmýþtý. Mekke'den son çýkanlarda biride Suheyb Rûmî'ýydý. Oda Küba'da peygamber efendimize katýldý. Peygamber efendimiz Mekke'den yola çýktýðý sýrada, muhacirler Küba'da küçük bir mescit yapmýþ, namazlarýný burada kýlmaya baþlamýþlardý. Kâinatýn Efendisi de Küba'ya geldiðinde ilk namazý bu küçük mescit niyetine yapýlan mekânda kýldý. Sonra da evinde kaldýðý Külsüm bin Hidm'ýn arazisini satýn alarak, Ýslam tarihinde mescit niyeti ile inþa edilen ilk mekâný yaptý.


* * *
Küba mescidinin plan projesi, peygamber efendimiz tarafýnda çizildi. Ýnþaatýna baþlanacaðý zaman, peygamberimiz Harre mevkiindeki taþlardan getirmelerini söyledi. Taþlar getirildi, sonra da mescidin kýblesi tespit edildi ve ilk taþý peygamber efendimiz koydu. Ebu Bekir'e:
–Sende bir taþ al ve benim taþýmýn yanýna koy, dedi. Sonrada Hazreti Ömer'e dönerek:
–Sende bir taþ ve Ebu Bekir'in taþýnýn yanýna koy, dedi. Sonra da Hazreti Osman'a seslenerek:
–Sende bir taþ al ve Ömer'in taþýnýn yanýna koy, dedi. Osman'da denileni yaptý. Bu defa da orada bulunanlara seslenerek:
–Herkes bir taþ alsýn ve þu çizgi üzerine koysun. Orada bulunanlar denileni yaptý ve kýsa surede Küba mescidi tamamlandý.(4)
Mescit tamamlandýktan sonra, Ýslam tarihinin ilk Cuma namazý bu mescitte kýlýndý.


* * *
Kâinatýn Efendisinin hicret yolculuðunda insanlýða önemli mesajlar vardýr. Bunlardan biride Hazreti Ebu Bekir'in diðer insanlara karþý olan üstünlüðü, hicrette açýkça ortaya çýmýþtýr. Hazreti Muhammed'in Ebu Bekir'i yol arkadaþý olarak seçmesi bir rastlantý deðildir. Bu hadise basit bir yol arkadaþlýðý olmuþ olsaydý, kendisine daha iyi yol arkadaþlýðý yapabilecek birini bulabilirdi. Yol arkadaþlýðý için kendisine can güvenliði saðlayacak birini seçebilirdi. Yada yiðitlik ve kahramanlýklarý Arap yarým adasýnda nam salmýþ, Hazreti Hamza ve Hazreti Ömer'i de yanlarýna alarak yola çýkabilir, bu onlar için daha güvenli ve saðlýklý olurdu. Yolculukta tek bir kiþiyi tercih etti. Bu tercihi ile Ebu Bekir'in deðerini, Ýslam ümmetine göstermek istiyordu. Bu konuda Tefsir–i Kebir'de þöyle denilmektedir:
Hazreti Peygamber Aleyhisselam Medine'ye girerken, yanýnda Hazreti Ebu Bekir vardý. Ensâr, Hazreti Peygamber'in yanýnda Ebu Bekir'den baþka birini görmedi. Ýþte bu durum, Hazreti Peygamber'in, gerek yolculukta, gerek mukim iken ashabý içinden Ebu Bekir'i kendisi için arkadaþ seçtiðine delalet eder. Âlimlerimiz buna þu hususu da ekleyerek, þöyle demiþlerdir; "Bu yolculuðunda Peygamber Aleyhisselam'in yanýnda. Ebu Bekir'den baþka hiç kimse olmadýðýna göre, faraza bu yolculukta Peygamber Aleyhisselam'in vefat etmiþ olduðunu düþünsek, bu takdirde, Ebu Bekir'den baþka hiç kimse O'nun emrini yerine getiremezdi. O'nun ümmetine olan vasiyetini ondan baþkasý ulaþtýramaz ve bu yolculuk esnasýnda Peygamber'e inen vahiyleri, ondan baþka hiç kimse haber veremezdi. Bütün bunlar, Ebu Bekir'in faziletinin çok yüksek ve derecelerinin çok yüce olduðunu gösterir."agla5)


* * *
Kâinatýn Efendisi Ebu Bekir'e verdiði deðeri daha iyi anlamak için aþaðýdaki hadiseye dikkatle incelememiz gerekir. Ebu'd–Derdâ Radýyallahü anh anlatýyor:
"Ben Rasûlallah'ýn yanýnda oturuyordum. Derken, Ebu Bekr elbisesinin eteðini tutarak çýkageldi. Öyle ki, dizleri açýlmýþ durumdaydý. Aleyhissalâtu vesselâm onu bu halde görür görmez:
–Arkadaþýnýz biriyle çekiþmiþ olmalý! buyurdular. Ebu Bekr selam verdi ve:
–Ey Allah'ýn Resulü! Benimle Ýbnu'l–Hattâb arasýnda bir tatsýzlýk oldu. Üzerine yürüdüm, sonra da piþman oldum. Beni affetmesini talep ettim, kabul etmedi. Bunun üzerine sana geldim!, dedi. Rasûlallah da:
–Ey Ebu Bekir! Allah sana maðfiret etsin! buyurdu ve bunu üç kere tekrar etti. Sonra da Ömer davranýþýndan piþman oldu. Ebu Bekir'in evine gitti ve:
–Ebu Bekir evde mi? diye sordu.
–Hayýr! Cevabýný alýnca, o da doðru Rasûlallah'ýn yanýna geldi ve selam verdi. Rasûlallah renk renk olmaya baþladý. Bu hal, Ebu Bekir 'ý korkuttu. Derhal diz çökerek:
–Ey Allah'ýn Resulü! Bu meselede hata benim, ben zulmettim! dedi. Rasûlallah hepimize dönerek:
–Allah beni size peygamber olarak gönderdi. Size teblið ettiðim zaman hepiniz bana: "Sen yalancýsýn" dediniz. Ebu Bekr ise: "Doðru söyledin" dedi ve bana canýyla, malýyla yardýmcý oldu. Siz arkadaþýmý bana býrakýrsýnýz deðil mi? buyurdular ve iki veya üç kere, bu sözü tekrar ettiler.
Ebu'd–Derdâ der ki:
"Bundan sonra, Rasûlallah'ýn hatýrý için Ebu Bekir'e hiç eziyet edilmedi."agla6)


* * *
Peygamberimiz Ebu Bekir'in arkadaþlýðý konusunda yeri gelmiþ hareketlerle yeri gelmiþ sözle uyarmýþtýr. Peygamberin arkadaþý olarak anlaþýlmýþtýr ki; Rasûlallah'ýn söz ve davranýþlarý Ebu Bekir'in faziletinin mükemmelliðine delalet eder. Hüseyin b. Fudayl el–Becelî þöyle demektedir:
"Kim Ebu Bekir'in, Peygamber'in arkadaþý olduðunu kabul etmezse kâfir olur. Çünkü Hak Teâlâ'nýn, "Peygamber o zaman arkadaþýna... diyordu" ifadesindeki "arkadaþ" ile, Ebu Bekir'in kastedildiði hususunda ümmetin ittifaký vardýr. Bu ifade, Cenab–ý Hakk'ýn, Ebu Bekir'i, Peygamber Aleyhisselam'ýn arkadaþý olarak tavsif ettiðini gösterir.(7)


* * *
Bu hadisede Þia'nýn içine düþtüðü yanýlgý ve hata gündeme gelmektedir. Malum olduðu üzere Þia, hilafet meselsinde baþta Hazreti Ebu Bekir olmak üzere Hazreti Ömer'e düþmandýr ve onlara karþý bitmek tükenmek bilmeyen bir kin beslemektedirler. Hazreti Ali'yi sevmek ve onun haksýzlýða uðradýðýný söylemek, hiçbir zaman Ebu Bekir ve Ömer gibi iki mümtaz þahsiyete hakaret ettirmeyi gerektirmez.
Allah biri kulunu diðer kuluna arkadaþ olarak tayýn etmiþse, bunu Kur'an ayeti ile de müminlere bildirmiþse, bunun üzerine kim söz söyleyebilir?
Kur'an da þöyle buyruluyor:
"…hani onlar maðaradaydý; o, arkadaþýna. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu…"agla8)
Rasûlallah'ýn arkadaþýna, hem de Kur'an'ýn teyit ettiði bir arkadaþýna söz söylemek, ondan nefret etmek, ona kin beslemek, abesle iþtigaldir. Rasûlallah'ýn hatýratýna saygýsýzlýktýr. Kim bilerek, Rasûlallah'ýn hatýratýna bilerek saygýsýzlýk yaparsa imaný tehlikededir. Ýmaný çýkmýþtýr diyen âlimlerde olmuþtur.



EsSelam Aleykum...



DÝPNOTLAR:
1. M. Asým Köksal, "Ýslâm Tarihi", Þamil Yayýnlarý, Ýstanbul 1987, c. 6, s. 173
2. Benu Kayle Medinelilere verilen bir isimdir. Medine ileri gelenlerinden bir gurubun ninesi Kayle isminde bir kadýndý. Onlar da ninelerinin ismi ile anýlýrdý. Ninelerine çok deðer verdikleri için, yine deðerli biri gelince ona da deðer ifade etmesi açýsýndan dedeniz geldi diye hitap etti.
3. Siret-i Ýbn-i Hiþam, Ýslâm Tarihi", Terc. Hasan Ece, Kahraman Yayýnlarý, Ýstanbul 1985, cilt. 2. sh.160
4. M. Asým Köksal, "Ýslâm Tarihi", Þamil Yayýnlarý, Ýstanbul 1987, c. 7, s. 10
5. Fahruddin er-Râzîý, "Tefsir-i Kebir", Huzur Yayýnevi, Çev. Suat Yýldýrým, Lütfullah Cebeci, Sadýk Kýlýç, Sadýk Doðru
6. Buharî, Fezailu'l-Ashab 5, Tefsir, A'raf 3
7. Fahruddin er-Râzîý, "Tefsir-i Kebir", Huzur Yayýnevi, Çev. Suat Yýldýrým, Lütfullah Cebeci, Sadýk Kýlýç, Sadýk Doðru
8. Tevbe Suresi;09/40

Gönderen: 26.04.2007 - 03:35
Bu Mesaji Bildir   Ukab üyenin diger mesajlarini ara Ukab üyenin Profiline bak Ukab üyeye özel mesaj gönder Ukab üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 739 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Erdal Yaman (52), sunny200 (43), Fatih68 (42), devrim_2005 (35), sofiyacan (37), memis OZYANIK (64), y34 (41), SuTaDiNDa (48), islambay42 (42), heraklia17 (50), MücahidBursa (44), misina (42), enishan (39), yakamoz64 (41), Suphan (37), seyfullah33 (40), esmer_gizz (35), junior_bayram03.. (35), samayiesrar (39), t.ali (39), safiye (60), Dolunay78 (47), murat_kesmen (46), ssemra (43), MERT DEMIR (40), Emre66 (48), ozyanik MEMIS (64), hbdayioglu (48), Melek_gina (38), nazow (42), özlem-mirac (47), nursever (47), Hülya2005 (35), mirac16 (48)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57197 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.