0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Peygamberimizin Doğumu

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
Peygamberimizin Doğumu
569 Mesaj -
Resûl-i Ekrem'in doðum meselesi, tarihçileri þaþýrtmýþ, ihtilâflý bir konu halini almýþtý. Doðum yýlý olarak 569 ve 570 tarihlerini ileri sürenler bulunduðu gibi, 571 tarihi üzerinde ehemmiyetli bir surette duranlar vardýr.
Mýsýr Rasathanesi eski müdürlerinden astronomi âlimi, Mýsýrlý "Feleki Mahmud Paþa" 1858 tarihinde Fransýzca bir risale kaleme almýþ, Resûl-i Ekrem'in doðum ve hicret tarihleri hakkýnda yeni ve ilmî bilgiler vermiþti (58).
Mahmud Felekî der ki:
— "Buhârî"nin bildirdiðine göre, hicretin onuncu senesi, Hazreti Peygamber'in küçük oðlu "Ýbrâhim'in öldüðü gün güneþ tutulmuþtu. O zaman Resûl-i Ekrem altmýþüç yaþýnda bulunuyordu. Onuncu hicret yýlýnda görülen güneþin bu küsûf hâdisesi, mîlâdýn 632 nci yýlýnda, Ocak ayýnýn yedinci gününe rastlamaktadýr. Bu tarih esas tutularak, Resûl-i Ekrem'in ay senesi-ne göre altmýþüç yýllýk hayatý, geriye doðru hesaplanýrsa, doðum tarihi 571 senesi Nisanýnýn 13 üncü ve Rebîulevvelin birinci günü olmuþ olur (59).
"Riyâzulmuhtâr" adlý eserin sahibi Gâzi Ahmed Muhtar Paþa, Mahmud Felekî'nin bu fikirlerini þöyle anlatýyor:
— "Müþteri" burcu ile "Zühal" burcu 30 Mart 571 tarihinde "Akrep" burcunda toplanmýþ. Resûl-i Ekrem de o tarihte doðmuþtur. Yalnýz, 13 Nisan Pazara rastlar. Rebîulevvelin ilk yarýsýnda bulunan Pazartesiler ise, iki ile dokuz Rebîulevvel günleridir."
Hazreti Peygamberin altmýþüç yaþýný tamamlayarak, Rebîulevvelin birinci günü vefat etmiþ bulunduðu ( 60) gözönüne alýnýrsa (61), doðumunun da, altmýþ üç yýl önce, Rebîulevvelin birinci günü olmasý lâzýmdýr. Ancak, Rebîulevvelin birinci günü Pazara rastladýðý için, doðumunun bir gün sonra (2 Rebîulevvel: Pazartesi) olacaðýnda þüphe yoktur. Çünkü, ölüm hâdisesi: Rebîulevvelin birinci Pazartesi günü zevalden (öðleden) sonra idi. Doðumu da Rebîulevvelin ikinci günü Pazartesi sabahý tan yeri aðarýrken vukua gelmiþ olacaðýna göre, Rebîulevvelin birinci günü öðleden sonraki ölüm vak'asý ile ikinci günü sabaha karþý olan doðum hâdisesi arasýnda bulunan zamanýn ne kadar az olduðu kendiliðinden anlaþýlacaktýr.
Âlî Tarihi de þöyle diyor: — Resûlullah -sallallahualeyhi ve sellem- Pazartesi, gecesi, Fil senesi ve rivayette: Rebîulevvelin 12 nci gecesi dünyaya teþrif buyurdular."
Ahmed Râsim, þu neticeye varmýþtýr:
— Bütün bu rivayetlerin en doðrusu: Peygamberimizin doðumunun Rebîulevvel ayýnýn 12 nci gecesine tesadüf ettiðini bildiren rivayettir. Ýslâm dünyasý bu rivayeti kabul etmiþ, Osmanlý halifeleri (padiþahlarýgöz kırpma tarafýndan da bu gecenin "Mevlid-i Nebî" gecesi olmak üzere merasim yapýlmasý emrolunmuþtur."agla62). Bununla beraber, 12 Rebîulevvelin Pazartesiye rastlamamýþ olduðu unutulmamalýdýr.
Resûl-i Ekrem'in doðumuyla ilgili, þu mühim açýklamayý, Ömer Rýza Doðrul'un kaleminden dikkate! okuyalým: — Hazreti Peygamberin doðduðu gün, ay ve yýl üzerindeki bu ihtilâflarýn hikmetini anlamak için, Ýslâm’ýn rûhuna nüfuz etmek lâzým. Bütün bu ihtilâflarý kaldýrmak mümkündü. Çünkü, Peygamberim.iz devrinde, bu deðerli hâdlse, tahkik edilir ve kat'î tarihlere baðlanabilirdi. Peygamberlerinin hayatýný en ince noktalarýna varýncaya kadar inceleyen ashâb için, bundan kolay bir þey düþünülemezdi. 0 halde bu kolay iþ niçin yapýlmadý?
Müslümanlýkta "Kudsiyyet", yalnýz bir varlýk üzerinde toplanmýþtý. 0 da:
Hazreti Allah'týr. Baþka hiçbir varlýða kudsiyyet vermek câiz deðildir. Onun için, Ýslâm anlayýþýnda "Mukaddes hâtýra" yoktur. Bir güne, bir adama, bir hâtýraya veya baþka bir þeye kudsiyyet atfetmek; puta tapýcýlýðýn þekillerinden biridir. Müslümanlýk ise, puta tapýcýlýðýn amansýz düþmanýdýr.
Ýslâm dini, müslümanlar arasýnda, puta tapýcýlýk ananelerinin yaþama-sýna en kat'î muhalefette bulunduðu için, ilk müslümanlar; mukaddes gün, mukaddes adam, mukaddes hâtýra diye hiçbir miras býrakmamýþlar, Allah'ýn unutularak, bütün kudsiyyetin Allah'tan baþka, birtakým þeylere atfolunmasýný istememiþlerdir.
Asr-ý Saâdet müslümanlarý, daha sonraki müslümanlarý, puta tapýcýlýðýn herhangi þekline saptýracak hareketten sakýnmýþlar, müslümanlarýn birtakým görenekler vücuda getirmelerine engel olacak her tedbiri önceden almýþlardýr. Ýlk müslümanlarýn çok derin ve yüksek mânâlar taþýyan bu hareketi, hakikaten tebcile lâyýktýr. Daha sonraki müslümanlarsa, Peygamberin doðduðu güne kudsiyyet vermek arzusuyla hareket ederek araþtýrmalarda bulunmuþlar, bu yüzden ihtilâflara düþmüþlerdir.
Hazreti Peygamberi anmak ve O'nu tebcil etmek isteyen bir müslümanýn herhangi birgüne saplanmasýna lüzum yoktur. Kýymet günde ve saatte deðil, þahsiyettedir ve o þahsýn örnek tanýnmasýndadýr. O þahsiyete karþý gösterilecek hürmet, þu veya bu günde merasim yapýlmakla ifa edilmiþ olmaz. Belki, O'na, en samimî baðlarla baðlanmak ve O'nun rûhunu yaþatmakla mümkün olabilir.
Bu yüzden, Asr-ý Saâdet müslümanlarý, mübarek tanýdýðýmýz günlerden hiçbirinin tarihini tesbit etmediler. Çünkü, o mübarek günlerin hâtýralarýný belli bir zamana baðlamak istemediler. Belki, müslümanlarýn o hâtýralarý daima yaþamasýný ve yaþatmasýný öðrettiler.
Bu nükteyi anlamýyanlar, gün yýl, saattayini için ihtilâflara düþtüler. için-den de çýkamadýlar. Hakikatte, müslümanlarýn "mübarek günler" diye bir þey tanýmamasý, onun en belli baþlý vasýflarýndan biridir. Çünkü müslümanlýk nazarýnda mübarek olmayan hiçbir gün ve hiçbir saat yoktur. O günü, o saati müslümanca, Hazret-i Peygamberi rehber ve örnek tutarak yaþayan insan, umulan her bereketi bulur. Ýslâm görüþü budur.
Daha sonraki müslümanlarýn, Ýslâm yaþayýþýný birtakým göreneklere baðlamak üzere, hakikî Ýslâm hayatý yerine birtakým merasim ve âyinleri yaþatmak için, bazý tarihler tesbitine kalkýþmalarý faydasýzdýr." (63).

***

Resûl-i Ekrem'in doðmuþ bulunduðu Fil senesi fil vak'asý yüzünden, Mekkeliler arasýnda takvim baþý sayýlmýþtý.
Roma Ýmparatorluðunda hýristiyanlýk resmî din olarak kabûl edildikten sonra, Habeþistan’a kadar yayýlmýþtý. Bizans Ýmparatorlarý da Necran (Hicaz ile Yemen arasýnda) ve Aden taraflarýna hýristiyanlýðý sokmuþlardý. Yahudilik ise, Yemene Himyerîler zamanýnda girmiþti. Himyerî Devleti yýkýldýktan sonra, Yemen, hýristiyan Habeþ istilasýna uðradý.
Habeþ ordusu kumandaný Ebrehe mutaassýp bir hýristiyandý. Arap yarýmadasýnda hýristiyanlýðý yayabilmek için, Yemen'de, San'a þehrinde süslü ve ihtiþamlý bir kilise yaptýrmýþtý. Kâ'beyi ziyaret için Mekke'ye giden Araplarý San'a kilisesine çevirebilmek için, Kâ'be ziyaretini yasak etti. Fakat, Hicazlý iki arkadaþ, San'a kilisesine girdiler. Ýçindeki resimleri, duvarlarý kirleterek kaçtýlar.
Ebrehe, kiliseye yapýlan bu hakaretin, Mekkeliler tarafýndan yapýldýðýný anladý. Mekke'yi zaptetmeðe, Kâ'beyi yýkmaða karar verdi. Ordusuyla hemen Hicaz üzerine yürüdü.
Ebrehe, uðurlu saydýðý "Mahmudî" filini, her savaþa beraber götürür-dü. Ordusu, Mekke þehrini kuþattý. Mekke'de o zaman, Kureyþ kabilesinin baþýnda, Resûl-i Ekrem'in dedesi Abdülmuttalib bulunuyordu.
Abdülmuttalib, düþmanýn bu korkunç saldýrýþý karþýsýnda hiç telâþ etmedi. Ebrehe, Abdülmuttalib'e bir elçi yolladý:
— "Ben sizinle savaþmak için deðil, Kâ'beyi yýkmaða geldim!" diye teminat vermek istemiþ, fakat, ayný zamanda Mekke sürülerini yaðma ettirmiþti.
O zaman Abdülmuttalib4, doðruca Ebrehe'nin yanýna gitti:
— "Ben, Kâ'benin yýkýlmamasýný ricaya deðil, develerimi istemeye geldim. Kâ'benin sahibi onu korur!" demiþ, develerini alarak geri dönmüþ, Mekke ahalisiyle birlikte daðlara çekilmiþti.
Ancak, Kur'ân-ý Kerîmde beyan buyurulduðu üzere, Habeþlilerin bu Yemen ordusu, büyük felâkete uðradý, "güve yemiþ ot yapraðý gibi" periþan oldu. Hattâ, evvelce gasbetmiþ olduklarý, Mekkelilerin sürülerini bile götürememiþlerdi .
— Rabbin fil sahiplerine (Ebrehe askerine) ne yaptýðýný görmedin mi? Onlarýn hilelerini boþa çýkarmadý mý? Onlara karþý büyük kuþlar göndermedi mi? ki. onlara sert taþlar atmýþlardý. Onlarý ekin çöpüne (güve yiyip tanesiz kalmýþ ekin yapraðýna) çevirdi (64).
Hiçbir baþarý saðlayamayan Ebrehe, ordusunun periþanlýðýný görünce, kaçmaya mecbur oldu. Bir manzumesinde Abdülmuttalib, bu vak'ayý ne güzel tasvir etmiþti.
Tarihte "Fil Vak'asý" olarak anýlan bu mühim hâdiseden 54 gün sonra, Hazreti Muhammed -sallallahualeyhi ve sellem- Mekke'nin doðu tarafýnda, Hâþimoðullarý mahallesinde, babasýndan miras kalan kendi evinde, sabaha karþý doðdu.
Tarihler, Peygamberimizin doðum gecesi, birtakým hârikulâde hallerin zuhur ettiðini yazarlar:
— Kâ'be içinde bulunan putlar yüzüstü düþüp kýrýlmýþ; Medayin þehrinde Kýsrâ (Ýran hükümdarýgöz kırpmanýn sarayý sarsýlmýþ ve ondört sütun yýkýlmýþ, Istahrâbâd þehrinde ateþe tapanlarýn, bin yýllýk ateþgedeleri sönmüþ, Sava gölü kurumuþ, Semâve deresindeki sular taþmýþ, göl olmuþ, Ýranýn en büyük hâkimi Mubidan rüyasýnda, bir takým serkeþ develerin bir bölük Arap atlarýný yederek Dicle nehrini geçtiklerini, Ýran topraklarýna daðýldýklarýný görmüþtü.
Tarihçilerin verdikleri bu bilgiler, Taberânî, Beyhekî, Ebû Nuaym, Ýbn-i Asâkirvesairenin eserlerinden alýnmýþtý. Halbuki, Ýmâm Buhârî ile Ýmâm Müslim’de böyle bir rivayet yoktur. Bu sebepten, "Asr-ý Saâdet" müellifi Mevlânâ þiblî der ki:
— Hakîkat þudur ki: Yýkýlan Kisrânýn sarayý deðil, bütün Ýranýn saltanatý, Bizansýn satveti, Çin'in azametiydi. Sönen ateþ, mecusîlerin ateþgedelerinde parlayan alev deðil, bütün dünyada küfrün ateþiydi. Kuruyan Sava gölü deðil, putperestliðin hâkimiyeti, zerdüþtlüðün kuvveti, hýristiyanlýðýn üstünlüðüydü." (65)..
Gönderen: 05.05.2007 - 12:04
Bu Mesaji Bildir   Ônder23 üyenin diger mesajlarini ara Ônder23 üyenin Profiline bak Ônder23 üyeye özel mesaj gönder Ônder23 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1460 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
FERAT (54), ridvanpasa (52), berika (56), sinem86 (39), ömer69 (55), 64akargöl (61), gulum61 (38), nura_yolculuk (44), chinchan25 (43), yagmurzamani (44), memiþ (62), kadir23 (43), serpilcik (38), gülzade (42), ferhatakar (51), aliriza1978 (47), FaniMehmet (35), Orhan0 (35), anayüregi (51), sirdasmistik (56), SanaLCan (41), eda (43), omrkra (42), mollabey (59), Müslihiddin (39), matis (43), hursitoney (52), dilsah (40), Yasemin86 (39), alextoni20 (35), erkan_ceyhan (47), 33onur (48), Fatih Sener (28), þadi (54), gülbay (59), reþha63 (42), yusuf_33 (41), ebru92 (33), hakaneker (52), benibo (35), HuZuRum (44), furkan54 (47), kardelen-cicegi (38), pejmurde (46), oska5858 (64)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.75374 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.