0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » OSMANLI TARİHİ ve MEDENİYYETİ » İSTANBUL`UN FETHİ`NİN BİLİNMEYEN TARAFLARI

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
İSTANBUL`UN FETHİ`NİN BİLİNMEYEN TARAFLARI
Moderator


4254 Mesaj -
ÝSTANBUL`UN FETHÝ`NÝN BÝLÝNMEYEN TARAFLARI
29 Mayýs 1453 günü, tarihin en velveleli hâdisesi cereyan edecek ve Ýstanbul, Fâtih Sultan Mehmed Hân (k.s.) ve onun aziz ordusu tarafýndan fethedilecektir. Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri‘nin müjdesi gerçekleþecektir. Hele hele, nice uzun zamandýr fetih yýldönümlerini artýk ezberlenen kliþe sözlerle anmaktayýzdýr. Baþka bir tâbirle fethin bilinmeyen ya da sözü edilmeyen azameti hakkýnda kafa ve gönül yormaktan kaçýnmaktayýzdýr. Oysa fetih; öncesi, yaþandýðý âný ve bugüne kadar uzanan sonrasý olarak incelenmeye lâyýk ve buna muhtacýzdýr da.
1. 1453 yýlý Mayýs ayýnýn 27’si Pazar günüdür. Liguryalý Papaz Tommasso Parantucelli yani o günün etiketi ile Papa V. Nicolas Roma‘da pazar ayininde aðlamaklýdýr. Der ki: “Haber aldým. Bizans’a gönderdiðimiz donanma Boðaz’dan içeri girememiþ, Cermen ve Frank cengâverleri daðýlmýþlar. Askere almak istediðimiz Mora’daki Rumlar ise, ‘Orada pis latinlerden baþka kimse yok… Bize ne onlardan’ demiþler…” (Archives du cite de Vatican, c. 97, ch. 102, fgl 2, eton University)
Ders almalýyýz: Bugün Ayasofya‘ya Bizans kartalýný dikmek cinnetini yaþayanlar, dün böyle konuþan ayný Rumlar‘dýr.
2. Tesadüfe bakýnýz. 546 sene evvel 29 Mayýs Salý günü fethedilen Ýstanbul, daha önce de 11 defa muhâsara edilmiþtir. Ýstanbul’un fethi ile tarihte yeni bir çað açýldýðý inancý bizim deðil Frenkler’in iddiâsýdýr. (Nortion F. K. Coleeman. The Palle of Rhodes Knights, Princ)
Biz Ýstanbul’u fethettik diye övünürüz. Eksiktir. Ýstanbul fethedilmiþtir; ama aslýnda o gün 1400 senelik Roma câhiliye imparatorluðu tarihe karýþmýþtýr.
3. Sultan II. Mehmed Han sadece bir Fâtih deðil, ayrýca müthiþ keþifler sahibi bir dehâdýr. Bize, Edirne’den Ýstanbul’a 60 çift manda ile çekilerek getirilen tarihin o zamana kadar görmediði toplarý Macar Urban Usta‘nýn yapýp döktürdüðü anlatýlýr.

Oysa daha sonra

Edirne Sarayý‘ndan Ýstanbul‘a getirilen silahlarýn defterlerini inceleyen bir Alman tarihçisi, bu toplarýn döküm tekniðinin de, balistik hesaplarýnýn da bizzat Fâtih Sultan Mehmed Hân hazretlerine ait olduðunu söyler. (Von Der Golz Pacha, Askerî tarih yorumlarý, c. 2)
4. Biliyorsunuz donanma Haliç‘e karadan indirilir. Ayný tarihçi dönen kýzaklarýn mukavemet hesaplarýný da, ne kadar yað kullanýlacaðýnýn ve her geminin kaç levent tarafýndan çekileceðinin hesaplarýnýn da, yine Sultan Fâtih tarafýndan düþünüldüðünü isbat eder.
5. Gemiler Haliç’e indirilir. Ve Sultan Fâtih, ertesi gün öðleden sonra Bizans’a, tarihe kendi keþfi olan obüs toplarýný takdim etmektedir. Kendisinden 75 sene sonra küçük torunu Kanuni Sultan Süleyman Han, Belgrad muhâsarasýnda uzun mezilli toplarý dünyaya tanýtacaktýr. (La vie Aventureuse Du Franco Acciajouon, Duc d’Athenes Paris, 1853)
6. Fetih günü öðleden sonra Sultan Fâtih Ýstanbul’a girer. Bir yeniçeri koþarak gelir ve elindeki son Bizans imparatorunun kesik baþýný önüne koyar: “Ulu hünkârým, iþte düþmanýnýn kellesi…” der. Hz. Fâtih yerinden kalkar ve Ýmparator’un kesik baþýnýn Kariye Câmii’nin (o zaman kilise) civarýna gömülmesini emreder. Bizans imparatoru düþmanýdýr; amma vatanýný ve devletini son nefesine kadar elinde kýlýç müdâfaa etmiþ birisidir. (Legendary Fall of Constantinopolice… Herbest Henry Mc Carthy, London University, 1902)
Alacaðýmýz ders: Bugün, Müslüman Türk’ün vahþeti (!) hakkýn-da aleyhimizde nice konuþanlar, bu insanlýk dersimizden ibret almalýdýrlar. Ama evvela, biz bu hârikulâdeliklerimizi kendimiz bir hatýrlamalýyýz.
7. Büyük Fransýz edibi Lamartine ve tarihçi Malet anlatýrlar: “Türkler’in her kale fethi bir hesaba dayanýr. Hiçbirisi tesadüfî deðildir. Ýstanbul’un fethi gibi… Kosova, Varna ve Niðbolu’nun fetihleri de, Ýstanbul’a Batý’dan ulaþacak Haçlý yardýmlarýnýn kapanan ve tutulan kapýlarýdýr…” (Tarihten Bugüne, Ýlhan Bardakçýgöz kırpma
Fetihten sonra da bizim elimizde Ýstanbul, hiç þüphesiz bütün Müslüman-Türk tarihinin, Müslüman-Türk coðrafyasýnýn, mimarî san‘at ve estetiðinin bir terkîbi, bir hulâsasý ve tecellîsi olmuþtur.
“GÝT HÜNKÂRDAN FERMAN GETÝR…”
Fâtih Sultan Mehmed Hân (k.s.) hazretleri, bir gün tebdîl-i kýyâfet ederek halkýnýn arasýnda gezmeye çýkar. Akþama kadar dolaþýr. Unkapaný kapýsýna geldiðinde kale kapýsýnýn kapanmýþ olduðunu görür. Kendisinin çýkardýðý fermana göre, kale kapýlarý akþam ezanýný müteâkip kapanýp, sabah ezaný vakti açýlmaktadýr.
Padiþah yanýndakilerle kapýnýn önüne gelir ve kapý muhâfýzý Sinan Çelebi ile aralarýnda þu konuþma geçer:
— Aç þu kapýyý Sinan Çelebi!..
— Kimsin sen, bana kapýyý aç diye nasýl emredersin?..
— Kim olduðuma ne bakýyorsun, kapýyý aç yeter.
— Nasýl bakmam? Niçin bu zamana kadar dýþarda kaldýnýz? Dost musunuz düþman mýsýnýz, Padiþah’ýn emrini bilmez misiniz? Ben sana kapýyý açmam. Var git, baþýnýn çaresine bak.
Hz. Fâtih bu cevaba güler ve Sinan Çelebi ile konuþmasýný sürdürür. Açarsýn açmazsýn derken, nihayet Sinan Çelebi;
— Git Hünkâr’dan ferman getir. Ancak o zaman içeri girebilirsin, der.
Padiþah artýk dayanamaz:
— Yâhu Sinan Çelebi, Hünkâr benim, der. Sinan Çelebi, dikkatlice bakýnca Hünkârý tanýr ve kapýyý açarken de;
— A Hünkârým, kendi kanununu, kendin neye bozarsýn? Madem bozacaksýn, böyle kanunu ne diye koyarsýn? mealinde söylenir.
Hz. Fâtih atýndan iner ve tâvizsiz davranýþýndan ve vazifesine baðlýlýðýndan dolayý son derece memnun olduðu Sinan Çelebi‘ye;
— Sen yavuz bir er, mert bir kiþiymissin. Padiþah emirlerine bu kadar baðlý ve sâdýk adamlar az bulunur. Dile benden ne dilersen? der. Sinan Çelebi de;
— Sultaným, der, gerçekten istediðimi yapacaksan, benim adýma bir câmi yaptýrýver. Tâ ki kýyâmete kadar hasenât defterim açýk kalsýn.
Hz. Fâtih derhal onun adýna bir câmi yaptýrýr.
Ýslâm’ýn fazîlet hislerinin vicdanlarda hâkim olduðu o devirlerin insanlarý iþte böyleydi. Dünya nimetlerine gark olmak varken, onlar cemiyete yararlý, insanýn âhiretine faydalý þeyler isterler, sadece Allah rýzâsýna tâlip olurlardý.
ALINTI

Gönderen: 29.05.2008 - 22:02
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1295 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.61543 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.