0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » NEDEN HAYIR -2- AB Hayali!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
nursuz su an offline nursuz  
NEDEN HAYIR -2- AB Hayali!

227 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.01.2006
En Son On: 06.05.2007 - 20:00
Cinsiyeti: Erkek 
AB Hayali!

Ülkemizin, ulusumuzun, devletimizin ebedi birlikteliğiyle karşı karşıyayız.
Bu ebedi birlikteliğin bize getireceklerinin araştırması yapılmamıştır.
Hiçbir araştırmaya dayanmadan kararlar verilmiştir. Doğru dürüst danışmalar
bile yapılmamıştır. Örneğin Gümrük Birliği kararı nasıl verildi?..

Hiçbir araştırmaya dayanmadan, partilerin bile değil, kişilerin siyasi
tercihleriyle kararlar alınmıştır ve koskoca Türk Devleti, Türk ulusu,
kendisine doğru dürüst anlatılmadan bir istikamete doğru götürülmüştür,
götürülmektedir; ve kararlar meşru da değildir. Anayasanın 90. Maddesi'nin
4. fıkrası şöyledir: Eğer bir uluslararası veya uluslarüstü anlaşma
kanunlarda değişikliği gerektiriyorsa 1. fıkra hükmüne göre kanun şeklinde
Meclis'ten geçirilir. Ne Gümrük Birliği anlaşması, ne de ondan sonraki
"Ulusal Program"da bu şartlara uyulmuştur; sadece Meclis'e bilgi vermekle
yetinilmiştir. Anayasa emredicidir, değil bir maddenin değiştirilmesi, bir
kanunun değiştirilmesi, yüzü aşkın maddede değişikliktir söz konusu olan.
Yeni bir kanun gerektiren bir anlaşma imzalanmaktadır.

Avrupa 19. yüzyılın Avrupa'sı değildir. Biz hala 19. yüzyıl veya 20. yüzyıl
başındaki şaşaalı Avrupa'ya, bizdeki izlenimleriyle, hayranlıkla, düşünce
bazında geri, fakat duygu bazında ileri bir ruh haliyle bakıyoruz.

Avrupa nereye gidiyor? Avrupa bütün planlarını, yöntemlerini kaybetmiş bir
Avrupa'dır artık. Avrupa kabuğuna çekilmiş bir Avrupa'dır. Ekonominin diğer
sektörlerinde de öyle; işte vasıflı işgücü, araştırma-geliştirme, patent,
bilgi teknolojisi gibi alanlarda da Avrupa yukarıya değil aşağıya gidiyor.
Dünyanın zirvedeki 20 üniversitesinden sadece 2 tanesi
Avrupa'dadır!Zenginlik yaratma kapasitesi böyle yavaş yavaş gerileyen bir
ekonomi, işsizliği azaltabilir mi? Kendileri de endişe içerisindedirler. Bu
endişe sebebiyle zaten birlik oluşturmaya çalışıyorlar. Ama biz bunu
araştırmıyoruz. Avrupa'nın üç tane olanağı ve üç tane de eksiği vardır. Bu
üç büyük olanağın birincisi, eğitim, bilgi ve deney birikimi, ikincisi,
sermaye birikimi, üçüncüsü ise, girişimci ruhudur. Eksikleri ise, pazar
eksikleri, hammadde eksikliği ve ucuz işçi eksikliğidir. İşte bu
olanaklarını kullanmak suretiyle IMF'yi ve diğer uluslararası unsurları
kullanıp küreselleşmenin gelişmesinden faydalanmak suretiyle, sahip olmadığı
noktalara ulaşmaya çalışmaktadır. Avrupa'nın yapmaya çalıştığı budur. Ama
bugün gücü buna yetmiyor. Diğer yandan Avrupa, ABD'nin sağlamış olduğu
emperyalist ortamdan yararlanmak suretiyle Orta Doğu'nun ve bütün dünyanın
olanaklarını kullanıyor.

AB üyeliği, Türk tarihine aykırıdır. Türk kültürü ile çelişir ve Atatürk'ün
düşünce temelini oluşturduğu Türk devrimi ile çelişir. Çağdaşlaşmanın gereği
olarak AB üyeliği gündeme getiriliyor. Çağdaşlaşmak başka şeydir, AB'ye
bağlanmak çok daha başka. Yani birleşme ve bağlanma yoluyla çağdaşlaşmak,
hayır bu o değildir. Atatürk'ün çağdaşlaşmayı en iyi ifade ettiği yer 10.
Yıl Nutku'dur. Bu nutkunda Atatürk, Türk kültürünü çağdaş uygarlığın üzerine
çıkaracağız diyor. Bunu biraz tahlil etmemiz gerekiyor. Atatürk uygarlığı
bir kültür ürünü olarak gösteriyor, kültürünün gelişmesini istiyor.
Çağdaşlaşmak için kültürümüzün o uygarlığı üretecek duruma getirilmesini
istiyor. Bunun AB ile birleşmeyle ilgisi yoktur. Aslında bugünkü Avrupa
kültürünün de çağdaş uygarlığı temsil ettiği elbette tartışmalıdır. Peki
yarın Avrupa, deminki söylediğim üç eksiği sebebi ile korktuğuna uğrarsa o
zaman ne olacak? AB'nin geleceği garanti mi, o da şüpheli.

Diyorlar ki, AB'nin alternatifi nedir, başka bir soru da, AB değilse ne?
Kaba şekliyle, yani Bağdat'a mı gidelim, petrol atıkları bulaşmış Orta Doğu
çöllerine mi gidelim? Bunlar saptırmadan ve yanıltmadan başka bir şey
değildir. Hayır. Türkiye'nin karşısında iki seçenek vardır, fazla değildir.
Bunlar, dış politika değil, jeopolitik seçeneklerdir. Türkiye ya AB'nin bir
hayaleti, peyki olacaktır, yani AB üyesi olacaktır, ya da Atatürk'ün kurduğu
bağımsız egemen millet devletini koruyacaktır. Bu iki karardan birini vermek
durumundayız. Dış politika olarak bizim fazla seçeneğimiz olmadığı şeklinde
bir görüş vardır. Eğer biz AB üyesi olursak dış politika seçeneği olarak
AB'nin bize söylediklerini yapmaktan başka seçeneğimiz olacak mı?

Bugün ekonomik açıdan Gümrük Birliği anlaşması sebebi ile AB'ye bağlanmamız,
bizim bütün bağımsızlığımızı elimizden almıştır. Bir maddesini size
söyleyeyim. Gümrük Birliği'nin çok çeşitli maddeleri var. Diyor ki, AB
Gümrük Birliği mevzuatında bir değişiklik yapılacaksa, bu uzmanlara
söylenir, ifade anlaşmada aynen böyledir, gayri resmi olarak Türk
uzmanlarına bilgi verilir. Lütfen bir milletin bağımsızlığı, egemenliği
bundan fazla nasıl ihlal edilir? Bunu biz imzalamışız; Türkiye AB'nin üyesi
olduğu takdirde ekonomide olduğu gibi dış politikasını da benimsemek
uygulamak zorunda kalacaktır.

Buna karşılık, bağımsız olduğumuz zaman AB dahil onlarca seçeneğe sahip
olacağız. Çünkü Türkiye coğrafyası, Türk kültürü, Türk tarihi hiçbir ülkenin
sahip olmadığı kadar toplumumuza seçenek sunmaktadır. AB üyesi olduğumuzda
sorunlarımız, AB üyesi olmadığımız zamandan daha çok olacaktır, daha
çözümsüz olacaktır. Halbuki AB üyesi olmadığımız zaman, kendi bağımsız
irademizle seçeneklerimizi yapma olanağına sahip olacağız. Halbuki öteki
türlü AB Konseyi'nin, komisyonları vb'nin vermiş olduğu kararlar
doğrultusunda hareket etmiş olacağız. Avrupa'nın dışında ister ABD ile,
isterseniz İsrail'le, Kafkaslarla, Orta Asya'yla, Ruslarla, İran'la bu
seçenekleri kullanabiliriz.

Bizim temel dayanaklarımızdan birisidir millet egemenliği. Çok önemli bir
ilkedir. Atatürkçülüğün temelidir. Bunu başkasıyla paylaşırsanız, aynı
zamanda Atatürkçü olduğunuzu söylememeniz gerekir. Yani hem millet
egemenliğini paylaşacaksınız, hem Atatürkçüyüm diyeceksiniz bu çelişki olur.

Türk kültürü Orta Asya'dan sonra Çin'den, Orta Doğudan, İslam'dan,
Anadolu'dan en sonunda Batı'dan bir takım unsurlar alarak kendini
oluşturmuştur. Yani birleşmeye gerek yoktur. Sonuç olarak kaybedeceğimiz ya
da başkalarıyla paylaşacağımız egemenliğimizden, paylaşacağımız
bağımsızlığımızdan sonra artık Atatürkçülükten söz etmemiz mümkün değildir.
Bunu Batılılar da söylüyor; artık Türkiye'de Kemalizm olmayacaktır deniyor.
Yani hem Atatürkçülüğü hem AB'ye bağlı olmayı aynı zamanda ifade etmek
mümkün değildir. Gerek küreselleşme, gerekse AB'nin niyetleri karşısında, en
büyük gücümüz bağımsızlığımız ve egemenliğimizden vazgeçtiğimiz takdirde,
bütün savunma gücümüzü kaybetmiş oluruz. Savunma gücümüzün temel dayanağı
bağımsızlığımız ve egemenliğimiz olacaktır.
Ekleme Tarihi: 01.02.2006 - 20:42
Bu mesajı bildir   nursuz üyenin diğer mesajları nursuz`in Profili nursuz Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1238 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.78409 saniyede açıldı