0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » DENEME TAHTASI » ÂNI YAKALAMAK

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
ÂNI YAKALAMAK

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
İSTER ZENGİN olalım, ister fakir. İster cebimizde harcayacak hiç para olmasın, ister nereye harcayacağımızı bilemeyecek kadar çok. Hiç farketmez. İster hayatının sonuna ulaşmış bir yaşlı, ister yolun başında koşan bir genç. Her insan, hepimiz biriz: Hepimizin, herkesin şu yaşamda tek bir sermayesi var. Yaşlılıkla, gençlikle, zenginlikle, fakirlikle ilgisi olmayan bir sermaye bu; ìömür sermayesiî.

Ömür sermayesinin ìbir ömürî kadar olduğu sanılır. Tüketecek, bol bol harcayacak yıllar vardır önümüzde, günler, aylar vardır. İşte bu yüzden bol keseden harcar dururuz sermayemizi; hiç bitmeyecekmiş gibi. Tükenmeyecekmiş gibi gelir sermayemiz. Sonsuza dek sürecektir sanki. Hayatımızı sabit ve kararlı diye tasavvur eder, öylece yaşarız. Yoksa yaşayamayız. Dünyanın bir derece sabitliği de bizi aldatır. Dünya binlerce yıldır vardır. Sanki binlerce yıl bile değil sonsuza dek de var olacaktır. İçinde bizi beraber taşıyarak sonsuza dek akıp gidecektir sanırız. Dönmesi hiç kesilmeyecek, insan hiç eksik olmayacaktır üzerinden. Biz ise onun ebedi yolcuları olacağız gibi gelir bize.

Dünya ölmeyecek gibidir. Biz ölmeyeceğizdir. Bizim gibi bir insan ölse, düşünmeyiz ki, sırada biz de varızdır. ìAman boş ver hayat devam ediyor ya, sen ona bakî deriz. Hayatın görünürdeki devamlılığına sığınır, ondan medet umarız. Ölmeyeceğimize, yaşanılanlar, elimizde bir delil olur. Şimdiye dek yaşamışsak şimdiden sonra da yaşayacağızdır. Bilemeyiz ne zaman öleceğimizi. Bu bilinmez tarihi hiç farketmeden uzatır, ve kendimize layık görmeyiz ölümü. Yaşama tarihini sonsuz diye atarız bu geçici dünyada. Ölüm tarihini siler atarız. Gerçek hayale karışır; bizim için belirsiz olan ölüm gününü yok kabul ederiz.

Gelecek için yaşanan bu hayalî tavır geçmiş için de uygulanır. Oysa geçmiş geçip gitmiştir. Geçmiş tükenmiş bir sermayedir. Yoktur, bir daha hiç yaşanamaz. Bir kez geçip gitmiştir ve bir daha hiç olmayacaktır. Aslında aramızdan ayrılıp geçip giden sahnelerin tümüdür geçmiş. Hem de anlamadan, farketmeden, kanatlanıp uçan, giden sahnelerdir. Bir rüya gibi, bir uyku gibi. Ruhlara hüzün bulaştırarak, kalbe acılar doldurarak herşey bu âlemden göçüp kaybolur, gider. Devamlı olmayan şeyde zevk yoktur, lezzet yoktur çünkü. Devamsız olan herşey bir acı nedenidir. Geçici olan herşey ruha ve kalbe darbeler indirir, ruhu ve kalbi, duyguları parçalar, kanatır, ağlatır. Varolan herşey geçicidir. Herşey bu hayalî tavrı yaşayan için bir azap nedeni olur.

Geçmişten ümitler kesilince gelecek belirir önümüzde. Bir umut olur gelecek. ìAydınlık gelecekî nidaları atarız. Mutlu yarınlar hülyaları kurar, düşlere dalar, bir rüyadaymış gibi yaşarız. Hayaller, idealler hep yarınlara yüklenir. Yeni bir gün düşlenir, yeni bir güne başlamışken. Hep bir türlü bugüne kavuşmayan yarınlar düşlenir. Hep geleceğe yapılır yolculuklar. Bir umut kapısı olur gelecek.

Ama henüz gelmemiş gelecek bilinmezlikler içindedir. Yarın bilinmezdir. Şu anın sonrası bilinmezdir. Şu an bizim için herşeydir. Geleceğimiz aslında ölüme yakınlaşmadır. Şu an sonrası ölümün sınırı, ölüme daha yakın mekân ve zamandır. Ve gelecek de kararır. Uçup giden hayaller gibi söner gider gelecek. Umutlandığımız gelecek hayali ümitler ağından çizilmiş bir plandan ibarettir yalnızca.

Gelecek de kurtaramaz bizleri. Hayalin sınırlarından çıkınca, olsa olsa bir endişe kaynağı olur gelecek. Bir korku yığını gibi önümüzde durur, önümüzde bekler. Devamlılığı, sürekliliği, sonsuzluğu isteyen duygularımıza cevap veremez gelecek. Bir endişe ve korku sisidir yalnızca. Çünkü gelecek belirsizdir. Başımızdaki hayal uçunca, uykumuz da kaçar.

Geçmiş ve gelecekten ümidimizi kesince yaşadığımız âna geliriz. Kalakala tek bir sermaye kalır elimizde: ìânî. Geçmiş ve gelecek zamanlar içinde bu an biriciktir. Bulunduğumuz ana gelince var olduğumuzu anlarız. Varızdır ve yaşıyoruzdur. Derin bir nefesleniriz. Soluklanırız ve seviniriz yaşadığımıza ve varlığımıza. Geçmiş ve gelecek yoksa da, şu an vardır ya.

Bir daha hiç yaşanmayacak olan, bir kez olmuş ve bir daha hiç olmayacak olanı yaşamak için son fırsattır. Çünki birazdan bir ayrılış sahnesi daha yaşanacaktır. Her ìanî bir ayrılış sahnesidir. Her an geçmişe giden, yollanan bir sahnedir. Son kez görülen ve yaşanan bir andır ìher anî. Bir tabut gibi bizi nihai sonumuza taşır anlar. Uç uca eklenir ve bizi işte o âna, o ölüm ânına taşır şimdiki zaman. Elimizde var sandığımız tek sermayedir an. Ama öyle bir sermayedir ki, yaşamak için elimize verilen bu zaman, verildiği an alınır. Verildiği an yok olur. Verildiği an uçar gider. Konar göçer zamanlardır ânlar. An, biricik zamandır. Bir an vardır ama, bu an bir an sonra yoktur.

Ve ömrümüz an be an ölerek koşar adım gider. Koşulan yerse o nihai ölüm anıdır. İnsan bu ölüm zamanıyla buluşmak için koşar durur. Her an sonlanacak bir koşuşturma, ya da her an gerçekleşecek ölümle buluşmadır yaşanan. Bu buluşmayı durduramaz insan. Ölüme koşuşturmasını yavaşlatamaz. İster ama yapamaz. Elinde değildir bu. Zaman ne yavaşlar, ne de durur. Anlar tükenmeden, insan ömrünü yer bitirir. Önü ve arkası olmayan bir anın içine sıkışan insan daralır, boğulur. Ne sağa, ne sola, ne aşağıya, ne yukarıya doğru kımıldayamayacağı daracık bir odanın içinde gibi, anın içinde kalakalır.

Sabit ve kararlı sandığımız yerküre de yerinde durmaz. O da döner ve koşar. Kendi ölüm anına hızla koşar. Ölümle buluşmasını durduramayan insan, o fani olan anda bekaya pencere açamayan insan, dünyaya ve dünya içindekilere hiç hüküm geçiremez. Kendi dünyası daralır, bir ana sıkışır. Dünya daralır, bir anlık dünya olur. Kendi hayatının yıkıntıları onu boğduğu gibi, yıkılmaya mahkum bir dünyanın yıkıntıları da insanı iyice ezer, iyice havasız bırakır.

Ve bir âyet yaşadıklarımızı özetler: ìHer nefis ölümü tadıcıdırî. İnsan nevi bir nefistir. Yerküre bir nefistir. Dünya dahi bir nefistir. Her varlık bir nefistir. Her nefis an be an ölmektedir. Her nefsin bir kıyamet vakti vardır. İnsan nefsinin ölümü kendi kıyameti olacaktır.

An be an yaşıyoruz, an be an tükeniyor ömrümüz. Geçmiş ve geleceği olmayan bir anda sıkışmış duygularımız dehşet içinde kalıyor. Koyu bir karanlık bulaşıyor kalplere. Bundan daha büyük bir derdi, daha büyük bir sıkıntısı, daha büyük bir problemi yoktur insanın. Hayat boyu süren, en kalıcı, en insanî problemidir bizlerin

Şu anın yorumu geçmiş ve geleceğe yorum katar. Şu an nurlu ve aydınlıksa, geçmiş ve gelecek aydınlıktır. Çünkü tek sermaye şu andır. Düğüm şu andadır. Şu anın anlamı tüm hayata anlam katar. Anlamına göre yaşanmayan an, sonsuz kere yaşansa da yine saçmadır. Önemli olan sonsuz yaşamak değildir. Önemli olan bir an yaşansa da anlamına göre yaşamaktır. Veriliş nedenine göre yaşanmayan anlardan sonsuz yaşansa da; kalbe yine darbeler iner; ruh incinir, akıl azap çeker. Çünkü insanın mahiyetinde hakikati talep etmek vardır, merak vardır. İnsan sonsuz yaşasa da neden sonsuz yaşadığını bilmek ister. Bir anlık hayatının mahiyetini dahi bilmek ister.

Derdimize çare yine dert içinde derman arayarak, karanlık içinde nuru bularak, dehşet içinde teselli bularak olmalıdır. Çünkü hariçten hiçbir şey bu dertlere deva olamaz, teselli veremez, nur olamaz. Çünki harici hiçbir şey anlarımızın yok oluşuna, dünyanın ölümüne, insanın ölümüne engel olamaz. Hariçten hiçbir şey anlarımıza anlam katamaz.

Teselli verici, nur verici, deva verici olan, gerçekte, derdimizi bilen olabilir. Çektiğimiz acıları, kalplerimizin hazin ağlayışlarını, en gizli sıkıntımızı bilen olabilir. Kimseye açamadığımız, açsak da hiçbir kimsenin, hiçbir şeyin deva olamayacağı en saklı dertleri bilebilen olabilir. Geçmişe ve geleceğe ve şu anımıza hükmedebilen olabilir. Kaybolup giden, kendi kayboluşunu, kendi geçiciliğini durduramayan her şey derdimize deva olamaz. Herşeye hükmü geçen Rabbimizin yardımı imdadımıza yetişir. Bize anımızın mahiyetini bildirir. Rabbimiz anlarımızın gerçeğini öğretir bizlere.

Rabbimiz adına bakılınca dünya bir ticaret yeridir. An be an kurulur ve bozulur. Ya da gelen geçenlerin yolu üstüne kurulmuş bir pazardır. Her an bir pazar yeridir. Her an ticaret yapılacaktır. Bu ticaret âhiretimiz içindir. Orada lazım olacak şeyler bu her an kurulan pazar yerinden alınacaktır. Hayatımızın her anı kulluğumuzu yaşayabileceğimiz tek fırsat, ticaret yapabileceğimiz tek muameledir. Âlem-i gaybın nuruna ulaşabilecek pencereyi açabileceğimiz tek gerçek perdedir.

Dünya ve insanların dünyası Ezeli bir Nakkaşın her an yenilenen bir defteridir. Bir defter ki, Onun sanatını anlatır, Onu bildirir, Onu tanıttırır, Onu gösterir. Her an yenilenen defter hemen o an okunmalıdır. Her anın defteri başkadır. Her baharın anları başkadır, her yazınki başka. Her bahar, her an yazılan bir mektuptur. Hemen okunmalıdır. Bir başka mevsime, bir başka güne tehir edilemez. Her yaz bir şiir gibidir. Yaz her anında Onu över, Onu anlatır. Yaz mektubu yazın okunur, yazın her anında okunur. Sabah ayrı bir mektuptur, akşam ayrı. Gün batımı ayrı bir mektuptur, gün doğumu apayrı. Sabah mektubu akşama kalamaz. Silinir gider. Başka bir mektup yazılır çünkü; Ondan gelen ve kendini anlatan. Ondan gelen bir mektup okunmadan bırakılamaz.

Her an Rabbimizin isimlerini gösteren bir aynadır. Bir anın gidip başka bir anın gelmesi ile ayna yenilenir. Aynalar anlık, isimler ise sonsuzdur. Yenileme isimlerin sonsuzluğunu göstermek içindir.

Her an âhirete kullanılmak için verilmiştir. Her an âhiretin fidanlık bir bahçesidir. Her an âhirete fidanlar yetiştirmek içindir. Ya da her an İlâhî Rahmetin rahmetini gösteren bir çiçekliktir.

Her an bir sahnedir. Her sahne Onun sanatını gösterir. Her sahne beka âlemine yollanır.

Her an gelip geçer. Uçar, gider, konar, göçer. Ama bu haliyle kalbimizi ve ruhumuzu ve aklımızı bir Bâki’ye yöneltir. Görünürdeki bu geçici âlem, bu haliyle Ona ihtiyaç duydurur. Onu buldurur.

Her an Allah için yaşanırsa, her an Onun istediği gibi yaşanırsa; bir ayrılış sahnesi olmaktan öte âhirette bir buluşma sahnesine dönüşür. Her an böylece sonsuz bir hayatın eşiği olur. Sonsuz bir hayatın basamakları olur. Ve böylelikle geleceğimiz de aydınlanır.

Yarınları hayallerle yaşamak yerine anı Allah adına yaşamak geleceğimizi de aydınlatır. Gelecek cennete açılan bir kapı olur. Ölüm yokluk değildir artık. Yok oluş değildir. Ölümün acı, karanlık, dehşet verici yüzü aydınlanır; ölümün yaratılışı başka bir hayata başlanması için gereklidir. İlkokuldan ortaokula geçmek için nasıl bir diploma veriliyorsa, ölüm de aynı işi görür. Artık sonsuz bir hayat serilir önümüze; öyle ki, anımızı Rabbimiz adına yaşadık mı önümüzden akıp giden bir yol olur gelecek. Gelecek cennete açılan bir kapı olur. Rahmanî ziyafetlerin zamanı olur gelecek. Geçmiş dahi birden değişir; bir mezarlık olmaktan kurtulur. Geçip giden ömrümüz göçüp gitmiştir. Ancak gittiği yer bekà âlemidir. Yokluğa değil, varlığa gitmiştir.

Yine geçmiş, hâlâ yaşayan dostların toplandığı bir yer olur. Bu dünyadan geçip gitmiş dostların ruhları bâki bırakılmıştır. Hz. Âdem’e dek uzanan bir kafile belirir geçmişte. Aynı Rabbe inanan, aynı şeyleri söyleyen bir topluluk belirir. Bir dost meclisi olur geçmiş. Aynı Rabbi öven, aynı şekilde öven bir tanıdık ve bildik meclisi canlanır birden.

Geçmiş ve geleceğin düğümü şu andadır öyleyse. Her an bir anlık ekim mevsimidir. Tohum şimdi atılmalıdır. Her an bize verilen hayatımız, bir tohumdur. Rabbimiz adına ekmek için verilen tohumlardır şu anki hayatımız. Şu anki zaman tarlasına ekilmelidir. Ya şimdi atılır tohum; henüz vakit varken. Ya şimdi kul olunur, birazdan bir ayrılış sahnesi yaşanmadan. Şu anımız ya şimdi ebedîleşir, ya da hiçbir zaman. Şimdiki zaman sermayemiz ya şimdi kullanılır, ya da avucumuza düşen bir kar tanesinin hemen eriyişi gibi erir gider.

Erteleyecek zamanımız yoktur. ìEyvah aldandık, şu dünya hayatını sabit zannettikî demeden, ìNasıl yaşadığımı anlayamadımî demeden, şimdi kul olma zamanıdır. Şimdi son fırsattır. Şu an son ticaret anıdır. Şu an tam ekim mevsimidir. Şu an ebede yollanacak biricik sermayedir. Birazdan geç olabilir.

Mustafa Ulusoy
Ekleme Tarihi: 14.11.2007 - 22:13
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  

1463 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 23.03.2007
En Son On: 09.05.2011 - 10:25
Cinsiyeti: Erkek 
- Dünya üç günden ibarettir;


- Dünya üç günden ibarettir;

Dün, bugün, yarın, dünden öğren, bugün için yaşa,

yarın için hayal kur. Dün geçti, yarının ne getireceği

belli değil, öyleyse bugünün değerini bil

SELAM VE DUA İLE
Ekleme Tarihi: 15.11.2007 - 16:04
Bu mesajı bildir   Maksat kelam olsun üyenin diğer mesajları Maksat kelam olsun`in Profili Maksat kelam olsun Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Esma-Sultan su an offline Esma-Sultan  

330 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.08.2007
En Son On: 18.09.2009 - 23:02
Cinsiyeti: Bayan 
Ablam - harika bi konu secmi$sin yine..
ALLAH razi olsun senden... gül

Abim, cok dogru...

izninle yazinin altina imzami atmak isterim....

-----> Kefenin cebi yok - mal mülk var yoku kendimizle götürebilelim...<-----

selam ve dua ile
Ekleme Tarihi: 15.11.2007 - 22:56
Bu mesajı bildir   Esma-Sultan üyenin diğer mesajları Esma-Sultan`in Profili Esma-Sultan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1218 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
zec (53), yesil07 (39), volkansav52 (40), bebecik1974 (50), mcamlica (38), serdar414 (47), musoylemez (56), KalpYapalim (32), gurbat (62), yasen (47), yilmaz (63), kenzularsh (40), srknsrt (51), puma (54), mazpolat (67), pskofb (38), akaasa (49), oguzy (74), arkadasim (51), Mecnun2000 (55), sarenge (44), SarCopTeS (43), halil40 (36), belan08 (47), halil_10 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.67784 saniyede açıldı