0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Sibirya-Nazi kampından , Dünya kampına insan...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
Sibirya-Nazi kampından , Dünya kampına insan...

575 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.01.2007
En Son On: 05.02.2010 - 15:42
Cinsiyeti: Erkek 
Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç'in "Özgürlüğe Kaçışım" isimli kitabından zindan hatıralarını okurken, bana göre, ilginç bir bölüme rastladım. Şöyle diyor:
"Alman yazar Margaret Buber Neuwann, 'Yıllarını kamplarda geçiren biri hiçbir şeye ihtiyaç duymaz, her şey onun için bir zevk ve eğlence halini alır.' diye yazar. O, Kazakistan'ın Karganda Bölgesi'nde bir Sovyet toplama kampında iki yıl geçirmiş, ardından Stalin onu Hitler'e teslim edince bir Nazi kampında beş yıl daha kalmıştı."

* * *
Evet, yedi yıl, on yıl kampın akla–hayale gelmez şartlarını yazmış, bin bir türlü işkencelerden geçmiş, her gün onlarca kamp arkadaşı, yanında ölmüş, yüzlerce kez ölümle burun buruna gelmiş biri, kamptan kurtulup, özgürlüğüne kavuştuktan sonra gerçekten hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. Bir parkta özgürce uyumak, iki günde bir yavan ekmek yemek, istediği yere yürüyerek gidebilmek; hele hele bir köşede ölümü düşlemeden oturabilmek, izinsiz tuvalete gidebilmek, akıp giden kalabalığa, müdahale olunmadan bakabilmek; yıldızlı bir gecede, çimlere uzanıp gökyüzüne bakabilmek…

* * *
Aman Allah'ım! Ne kadar çok nimetler varmış da onları ıskalamışız! Evin–barkın yokmuş, ekmek parasını bulamıyormuşsun ne gam! Yürürken, arkanda şaklayan kamçı yok. Sabaha karşı, hangi köşede kurşuna dizileceğin korkusu senden gitmiş, terkedilmiş bir binada doya doya uyuma özgürlüğün var, betonun üzerinde de olsa. Bundan daha iyisi olur mu dünyada?

* * *
Yine aynı kitaptan bir bölüm:
"Sovyet toplama kamplarında insanlar sık sık kendilerini yaralarlardı. Bunu, en azından geçici bir süre hastaneye gidebilmek ve böylece kamplardaki dayanılmaz yaşam ve çalışma şartlarından kurtulmak için yaparlardı. Fakat bu tür vakalar sıklaşınca kamp yetkilileri onları fark ettiler ve sadece ispatlanabilen yaraları kabul ettiler. Diğer vakalara on yıl hapis cezası öngördüler."

* * *
İnsanların dayanılmaz acılara karşı tepkiler geliştirmeleri normal. Hatta, gerek kamp şartlarına dayanamayan ve gerekse hayatın başka sıkıntıları sonucu intihar eden az insan yok dünyada. İnsan, kendine bir çıkış yolu, bir ümit bulamayınca, ne yazık ki canına kıyıyor.


* * *
Batı uygarlığının sonuçlarından biri Nazi, diğeri de Sovyet kamplarıdır. Bizim medeniyetimizde bunlara benzer kamplar yoktur ve olamaz; çünkü bizde insan kutsal bir varlıktır.

* * *
Bugün de ABD'nin Guantanamo kampı, geçmişteki iki kampı aratmayacak vahşeti sergilemektedir.

Ümitvar olmak, geleceği hayal etmek insanları ruhen ve bedenen ayakta tutan manevi desteklerdir. Hele bir de ahiret ümidi varsa, mutluluğun bardağı dolar dolar taşar.
Yine aynı kitaptan, 25 yıl toplama kamplarında kalmış Rus yazar Warlom Shalamov'un tesbitlerine kulak verelim. Bu yazar bir atın bir insandan çok daha hızlı bir şekilde güç kaybettiğini ve hiçbir atın, Stalin'in Sibirya kamplarında kalan insanların katlandıklarına dayanamayacağını söyler. İnsanın fiziken en dayanıklı hayvan olduğunu vurgular. Devam eder: "Belki de insanı en zor şartlarda bile koruyan şey ümittir; çünkü hayvanlar ümit diye bir şey tanımaz."

* * *
Şimdi kendi kendimize soralım: Bir ahiret inancı, cennet–cehennem kavramı, hesap–kitap günü yoksa bir insanın inancında; dünya, bu insana göre bir Stalin ve Nazi kampından çok mu farklıdır? Ümit'in doğasında sonsuzluk vardır; ümitler, kabirlerle bitiyorsa, ümidin çocuğu olan mutluluğa nasıl sahip olunacaktır?
Tersini düşünelim: Öte kavramı sizde mevcut ise, o zaman dünyanın "geçim sıkıntısı, iş bulma kaygısı, ev–bark endişesi…" de ne oluyor?
Atın kendinizi dünyaya ve gönlünüzü yalnızca O'na, bütün varlığı ve sizi de yaratan Allah'a bağlayın; dünya kampından kurtulduğunuzu zevkle ve hayretle göreceksiniz.
* * *
En güçlü, en mutlu ve en saygın insan, dünyevi hiçbir şeye sahip olmayan insandır. Bunun en baş örneği de Hazreti Peygamber Aleyhiselam'dir. O, öldüğünde, dünyalık hiçbir şey miras bırakmayan büyük insandı. O, Allah'a malikti ve "Bir oyun ve eğlence hayatı" olan dünyadan uzaktı. Bunun için ruhu "Arş–ı Ala'ya", "Dost"una yükseldi.

* * *
"Bugün hangi senetin–çekin günüdür? Amirime karşı nasıl hareket etmeliyim? Evin şu şu eksikleri var. Yakınımın darbesine artık dayanamıyorum. Sevgilim beni terk etti, acaba intihar mı etsem? İflasın eşiğindeyim, beynime kurşun mu sıksam yoksa hapla mı dünyayı terketsem?.."
Bunlar ve bunlara benzer duygular, eğer "öte" inancıyla dengelenemiyorsa, Sovyet kampındaki işkenceden farksız etki mi bırakır insanda? Nice insanlara, dışarıdan baktığımız zaman renkli görürüz de, iç dünyaları Nazi kampı gibidir. Sonuçta Nazi ve Sovyet kampları, dünyevilerin dışa vurmuş yürekleri gibidir. Bu yürekler kasvet yüklüdür ve umutsuzdur.

* * *
Tarih, özgür insanlardan övgüyle sözeder:
Yunus Emre'ler, Mevlana'lar, Ebu Zer'ler, Bilal'ler…
Bunlar ve benzerleri, dünyanın kamplarına girmeden özgürce yeryüzünde dolaşmasını becerebilmiş kahramanlardır. Bunun için yücelere uçmuşlar ve gönül ehlinin gönlünde yer etmişlerdir.
Bir de dünyayı ilahlaştıran Karun'u düşünelim. En sonunda, tüm malı–mülküyle birlikte kendisinin de yere battığını Kur'an–ı Kerim bize haber vermektedir.
Dünya, özgürlük vurucu bir güze sahiptir. Onun arkasına düşüp de özgür kalabilmiş bir tek insan yoktur yeryüzünde.
Dünyayı biriktirenleredir, sözümüz. Dünyayı kazanıp onu dağıtanlar ise güzel insanlardır. Dünyanın dönüştürücü bir gücü ve etkisi vardır. Onu çok yakınıza alırsanız, ondan kurtulmak mümkün değildir. Dağıtırsanız, sürekli çoğalarak ardınıza düşer. Biriktirirseniz, içinizde kangrene dönüşür ve kalbinizi öldürür. Kıyamet (En doğrusunu Allah bilir), bütün kalplerin öldüğü gün, dünyanın infilakıdır, belki.

* * *
Baskı ve zulüm aşırı bir şekilde yalanlara muhtaçtır. Dünyanın baskısı ve saldırısına karşı yalana başvurmamak adeta imkânsızdır. O nedenle dünyayı kutsayanlar da yalancılardır. Şu an dünyada bir "Yalan İmparatorluğu" yaşanmaktadır. Ve bu imparatorluk, insanların kalplerini hedef almaktadır. Sovyet ve Nazi kamplarındaki fiziki işkenceler elbette büyük bir zulümdü; ama gücümüzün manevi işkencelerinin emsalini tarihlerde bulmak zordur. Bir insana Allah'ı unutturmaktan daha büyük bir işkence ve zulüm olabilir mi? Ölümle biten işkencelerin bir sonu vardır; fakat ölümden sonraki azabın (küfr) sonu yoktur.
Böyle bir dünya düzeninde hala geçim derdi, filan–falan sıkıntısı ile gün geçiriyor ve İslam'ı dert edinmiyorsak, dost olarak Allah'ı tanımıyorsak, can olarak Muhammed Aleyhisselam'ı solumuyorsak bütün belalar (Allah korusun) bizi bekliyor demektir.
Dost Allah, yar Muhammed Aleyhisselam ise, dünyanın bütün belaları birer gül olur ve hayat da gül bahçesine dönüşür. Bu hep böyle olmuştur ve bundan sonra da böyle olacaktır...Yine O ' nun izniyle...


EsSelam Aleykum...

Ekleme Tarihi: 07.06.2007 - 11:01
Bu mesajı bildir   Ukab üyenin diğer mesajları Ukab`in Profili Ukab Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1290 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.64313 saniyede açıldı