0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » ya sorum galiba eklenmedi ?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ezzra su an offline ezzra  
Themenicon    ya sorum galiba eklenmedi ?

11 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 14.03.2007
En Son On: 25.10.2007 - 16:42
Cinsiyeti: Bayan 
ben ünide okuyorum..18yaşındayım.. babam ve neredeyse tüm sülalem solcudur...ve ben yeni kapandım..benden başımı açmamı istiyorlar ne desem kabul etmiolar... öğretmen olcan ne gerek var ...onlara kabul ettirmek için nasıl bir dille anlatıcam??? özellikle büyüklerimden ACİL çok acil cevap bekliorum... ağlarağlar
Ekleme Tarihi: 22.06.2007 - 13:05
Bu mesajı bildir   ezzra üyenin diğer mesajları ezzra`in Profili ezzra Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
**Su_DamlasI** su an offline **Su_DamlasI**  

1420 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.04.2006
En Son On: 07.04.2013 - 10:54
Cinsiyeti: Bayan 

es selamu aleykum


Evlerinizde oturun. Cahiliyenin açılıp saçıldığı gibi açılıp saçılmayın." Bu ayette Cenabı Allah (c.c.) kadınların kendi evlerinde oturmalarını emretmektedir ki, bu da örtünmeye bir delildir demişlerdir.(AHZAP 33)

Sünnetten delillere gelince: Rasulullah (s.a.v.)’ın;

"Kadın avrettir." dediği rivayet edilir. Ayrıca şöyle dediği de rivayet edilir..(TİRMİZİ)

"Sizden birinizin (kadınlar mülkü durumunda olan) erkek kölesi bulunsa bile ondan örtünsün." (İBNİ MACE)

Yine Ümmi Seleme'den rivayet edilen bir hadiste şöyle geçmektedir:

“Ben ve Hafsa Nebi (s.a.v.)’ın yanında oturmuştuk. İbni Ümmü Mektum girmek için izin istedi. Nebi (s.a.v.) bize; örtünün dedi. Ben: Ya Rasulullah! o, kör bir adam, görmez, dedim. Allah Rasulü: “O, kör ise de siz onu görmüyor musunuz? dedi." Ebu Davud'un rivayet ettiği hadis ise şöyledir..(EBU DAVUD)

“Abbas'ın oğlu Fadl Peygamberin terkesinde bulunuyordu. Hasamlı bir kadın Peygamberden bir şey sormaya geldi. Fadl, o kadına bakıyor, kadın da ona bakıyordu. Peygamber Fadl'ın çenesinden tutup yüzünü kadından çevirdi." Cerir b. Abdullah'tan..(EBU DAVUD)

“Ben, Rasulullah (s.a.v.)’a ani bakıştan sordum da bana; bakışımı hemen çevirmemi emretti." (MÜSLİM )(TİRMİZİ)

Ali (t)'dan rivayet edilen bir hadiste Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:

"Bir bakışa, ikinci bakışı ekleme. Çünkü, birinci bakış senindir. Fakat diğeri, senin değildir (aleyhinedir)."

Bu hadisler, kadının vücudunun tamamının avret olduğunu ve peçenin varlığını ileri sürenlerin delilleridir. Ancak bunlar, ortaya çıkan probleme uygulanamayacak delillerdir. Çünkü bunların hiçbiri bahsedilen konu ile ilgili değildir Örtünme ayeti ile ayetinin tamamı okunduğu zaman lafız ve mana bakımından birbirine bağlı tek ayet olduğu ve Rasulullah (s.a.v.)’ın hanımlarını kapsadığı, mutlak olarak Müslümanların kadınları ile (AHMET B.HANBEL)

Ey İman edenler, (bundan sonra) Peygamberin evlerine, yemeğe çağrılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin. Fakat davet edilirseniz girin ve yemeği yiyince de lafa dalmadan dağılın. Bu haliniz Peygamberi üzüyor. O da size bir şey söylemeğe çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman onu perde arkasından isteyin. Bu sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Rasulünü üzmeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Çünkü bu, Allah katında büyük günahtır." (AHZAP 53)Ayet Peygamber (s.a.v.)'in kadınlarına ait bir nasstır, onlara hastır. Müslüman kadınlarla ilgisi yoktur. Nitekim Aişe (r.anha)'dan rivayet edilen hadis de bu hususu teyid etmektedir: "Aişe (r.anha) diyor ki: “Ben, büyük bir kaptan Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte "hays" yiyordum. Bu sırada Ömer geldi, Allah'ın Rasulü onu çağırdı ve yemeğe iştirak etti. Yemek esnasında Ömer'in parmağı benim parmağıma değince; ay veya of dedi. Eğer Peygamber sizin hakkınızda sözüme uymuş olsaydı hiçbir göz sizi görmezdi, dedi. Bunun üzerine örtünme ayeti nazil oldu."

Rivayet edildiğine göre Ömer (r.a.) şöyle demiştir:

"Ben, Ya Rasulullah evinize iyi ve kötü herkes geliyor. Müminlerin anneleri perde arkasına girseler, dedim. Bunun üzerine hicab ayeti indi."

Yine, rivayet edildiğine göre: "Ömer (r.a.), başka kadınlarla birlikte mescidde bulunan Peygamber (s.a.v.)'in hanımlarına uğrar ve onlara örtünseniz iyi olur. Çünkü kocanızın diğer erkeklerden daha fazla üstünlüğü olduğu gibi, sizin de diğer kadınlardan daha fazla üstünlüğünüz vardır, derdi. Bunun üzerine Zeyneb (r.anha): Sen bizi mi kıskanıyorsun? Halbuki vahiy bizim evlerimizde iniyor, dedi. Bu olaydan biraz sonra hicab ayeti indi." Bu ayetin nassı ve delalet kati olan bu hadisler, bu ayetin sadece Peygamberin hanımları hakkında indiğine delalet eder.

"Evlerinizde oturun" anlamındaki ayet de yine Peygamberin hanımlarına hastır. Tam olarak ayetin metni şöyledir:

"Ey Nebinin hanımları! Sizler, diğer kadınlardan birisi gibi değilsiniz. Eğer sakınıyor-sanız edalı konuşmayın. Yoksa, kalbinde bir hastalık bulunanlar kötü şeyler ümit ederler. Daima maruf söz söyleyiniz. Evlerinizde oturun, ilk cahiliyede olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın. Zekatı verin, Allah ve Rasulüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı, Allah ancak sizden kusuru giderip sizi tertemiz yapmak ister." (AHZAB 32 ve 33)



Mümin kadınlar, Allah'ın Kuran'da bildirdiği tüm sınırlara en güzel şekilde uyarak onur, vakar ve saygınlık kazanmış olurlar. Böyle bir insanın tüm tavırlarından, konuşmalarından, hareketlerinden, yüzündeki ifadeden, bakışlarından, gülüşünden ne kadar iffetli ve vakarlı bir kimse olduğunu anlayabilmek mümkündür. İffetli bir kadının doğal bir asaleti, insani bir heybeti ve güvenilir bir kişiliği vardır. Mümin kadının belirleyici bir diğer özelliği ise Allah'ın Kuran'da emrettiği üzere giyiminde tesettür ölçülerine dikkat etmesidir. Kuran'da bu konudaki hüküm şu şekildedir:

"Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." (Ahzab Suresi, 59)

ezzra bacım ayetlerdede anlatıldıgı gıbı tesettür farzdır ve bız ALLAHIN emrınden asla tavız vermemelıyız..

ALLAH CC YAR VE YARDIMCIN OLSUN KARDESIM

ZORLU BIR YOLA ADIM ATMISSIN AMA DAYAN VE SABIRLI OL MEYVESİ COK TATLI OLUCAK..



Ekleme Tarihi: 22.06.2007 - 13:23
Bu mesajı bildir   **Su_DamlasI** üyenin diğer mesajları **Su_DamlasI**`in Profili **Su_DamlasI** Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
**Su_DamlasI** su an offline **Su_DamlasI**  

1420 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.04.2006
En Son On: 07.04.2013 - 10:54
Cinsiyeti: Bayan 


MAHREMİYET VE TESETTÜR



Insanı yaratan Allah, dünya ve ahiret selametimiz için koyduğu sınırlara uymamızı bizden talep ediyor.



Bu çerçevede dinin meşru saymadığı, yani haram işlerden sakınmamızı emrediyor.



Haram; yani güzel olmayan, yani çirkin olan, yani insanlık onuruyla bağdaşmayan her türlü tutum, davranış...



Dininin belirlediği ölçülere riayet edip düşük sıfatlardan arınanları ise müjdeliyor.



Bu müjdeden nasipdar olmak için özenle korunması gereken sınırlardan biri de mahremiyet. İffetli ve hayâ sahibi olarak yaşamanın anahtarı mahremiyet.



Ve müslüman kadının mahremiyetinin tezahürü tesettürdür, yani örtünmedir...



Yüce dinimiz, güzel ahlâkın insanın fıtrî bir özelliği olduğunu vurgular. Yani insan, yaradılışından iffetli, namuslu, hayâ sahibidir. Allah'ın verdiğine razıdır, başkalarında olana göz dikmez. Kendisinde olanı, mahrem alanını da başkalarına göstermez.



Dinimiz, “haram”, “mahrem”, “avret” gibi kelimelerle ifade edilen hususlara hassasiyetle eğilmiş ve bu kavramların anlattığı her ne varsa, onların uluorta sergilenmesini yasaklar. Hususiliğinin korunmasını ve özenle muhafaza edilmesini emreder.



İşte bu, en geniş manasıyla örtünme (tesettür) emridir ve “gizlenmek, saklanmak, korunmak, açıkta ve ortalık yerde bulunmamak” gibi anlamlara gelen bu emrin muhatabı kadın-erkek bütün müslümanlardır.



Tesettürü doğuran ilke olarak mahremiyet



Müslüman, fıtratını yani yaradılış özelliklerini muhafaza ettiği için hayâ sahibidir ve sahip olduğu bu özellik onu bazı şeyleri başkalarının görmesinden ve dikkatini çekmekten sakındırır.



Söz gelimi, müslüman için yaşadığı ev, başkalarının serbestçe muttali olmaması gereken “mahrem” bir ortamdır. Bu sebeple İslâm'da eve “haram” denmiş ve Efendimiz s.a.v., başkalarının evine (mahremiyet bölgesine) izinsiz girmeyi ve başkalarının özel hallerine muttali olmayı yasaklamıştır. Bunu fiilen kendi özel hayatında da titizlikle uygulayan Efendimiz s.a.v., penceresine boydan boya çift kanatlı perde çektirmiş, kapısını da kalın ahşaptan yaptırmıştır.



Bu mahremiyete uyma hassasiyetinin, doğal olarak İslâm medeniyetinin ev ve şehir mimarisine de yansıdığını görürüz. İslâmî mimari, evlerin önünde bulunan ve “hayat” denilen bahçeyi insan boyunu aşan yüksek duvarlarla dışarıdan ayırmış, böylece yabancı bakışların bahçe içindeki günlük hayata sızması engellenmiştir.



Yüce dinimizin öngördüğü bu mahremiyet, sadece evin içiyle dışı arasında cereyan eden bir hassasiyetin ifadesi değildir. Aziz Kitabımız, aynı ev içinde yaşayanların bile birbirlerinin mahremiyetine riayet etmeleri, hizmetçilerin ve çocukların, belli vakitlerde ebeveynin odasına girerken izin istemeleri gerektiğini ifade buyurmuştur:



“Ey iman edenler! Emriniz altında bulunanlar ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra, yanınıza girecekleri vakit sizden izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Çocuklarınız ergenlik çağına ulaştıklarında, öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi (her geldiklerinde) izin istesinler...” (Nur, 58-59)



Her yerde herkes için örtünme



Kişinin, ev içi ahvalini yabancı gözlerden saklamak için alması gereken tedbirler nasıl birer “tesettür” ise, toplum içinde mahrem alanımız olan vücudumuzun yabancılara teşhirini önlemek için örtünmek de tesettürdür.



İslâm alimleri, bir müslümanın vücudunun nerelerini kimlere karşı ve nasıl örtülü bulundurması gerektiği konusunu, erkeğin erkeğe, erkeğin kadına, kadının kadına ve kadının erkeğe karşı tesettürü olarak dört başlık halinde ele almışlardır.



Bu bakımdan, tesettür kadın-erkek her müslümanı ilgilendirir. Hiçbir müslüman erkek de tesettürden müstağni değildir.



Bununla birlikte tesettür konusu daha çok kadının erkeğe karşı tesettürü çerçevesinde yoğunlaşmıştır. Tamamen fıtrî, yaratılıştan kaynaklanan sebeplerle kadının tesettürü konusu daha kapsamlı olarak ele alınmıştır. İslâm dininin erkekten farklı olarak kadına daha kapsamlı bu örtünme emrinin altında yatan temel sebep, insan tabiatında var olan ve dinimizin emir ve yasaklarına uygun olarak şekilendirilmesi istenen şehevi arzudur. Bu arzu, kontrol altına alınmayıp terbiye edilmediği zaman birey ve toplumların huzurunu bozacak güçte sonuçlara sebep olmaktadır. İffet, hayâ gibi duyguların gelişmesi bu tehlikeyi bertaraf edecek ve bu duygular ancak tesettür ile belirlenen mahremiyet alanlarında filizlenip gelişebilecektir.



Yüce Rabbimiz erkekle kadını farklı yaratmıştır. Fiziksel güç, soğukkanlılık, metanet, itidal gibi özellikler genel olarak erkekle birlikte anılırken, kadın zarafet, duygusallık, nezaket, şefkat, merhamet gibi özelliklerle donanmıştır. Kadının bu özellikleri ön plana çıkarıldığında, daha doğrusu “teşhir edildiğinde” haberlerde çokça örneğini gördüğümüz türden toplumsal problemler sökün etmekte ve bundan en başta kadınlar olmak üzere bütün toplum zarar görmektedir.



İffet ve temiz toplum



Modern hayat tarzını benimseyen toplumlarda görülen cinsellik temelli suçların, “az gelişmiş” olarak nitelendirilen toplumlara oranla çok daha fazla olması, yukarıdaki tesbiti doğrulayan önemli bir şahittir. Hatta ülkemizde bile şehirlerle daha küçük yerleşim birimleri arasında, ahlâk zafiyetleri ve kadınların maruz kaldığı çirkin muameleler bakımından büyük farklılıklar bulunduğu gözlemlenmektedir.



Bu manzaranın izahını, ahlâkın ve hayâ duygusunun zaafa uğraması yanında, art niyetli emelleri tahrik eden davranış ve giyim-kuşamlarda aramak gerektiğini düşünüyoruz.



Örtünmenin içsel derinliği



İslâm, insanların sadece dışa yansıyan tavır ve davranışlarını ıslah etmekle kalmaz, aynı zamanda ve daha öncelikli olarak insanın iç dünyasını, kalbini kötü düşüncelerden ve kötülüğe kapı açabilecek düşünce ve duygulardan arındırmayı hedefler.



Kadın ve erkeği fıtraten karşı cinse meyilli olarak yaratan Rabbimiz, insan neslinin devamını bu meyile bağlamış ve fakat onun kontrolden çıkmaması için de sınırlar koymuştur.



Bu sınırları “özgürlüğün kısıtlanması” olarak görenler, günümüz Batı toplumlarının geneline hakim olan dejenerasyon ve çürümeyi göz önüne getirmelidir.



Örtünme, müslüman kadın için sadece yabancı bakışlara ve art niyetli yaklaşımlara karşı bir “korunma aracı” değildir. O, kadınla erkek arasında meydana gelmesi her an için mümkün ve muhtemel olan meşru olmayan yakınlığı engellemenin de bir aracıdır. Bu açıdan bakıldığında, örtünmenin şekli de ortaya çıkar. Kadın-erkek arasındaki cazibeyi, çekimi, etkilenmeyi engellemeyen örtünmenin de tesettür olmadığı anlaşılır.



Sözünü ettiğimiz bu yakınlaşmanın önüne geçmek sadece kadının görevi ve sorumluluğu değildir. Erkek de kadın kadar sorumludur. “Mümin erkeklere söyle, gözlerini harama dikmesinler, ırzlarını korusunlar. Çünkü bu daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarından haberdardır.” “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynetlerini (süslerinin takılı olduğu boyun, kulak, baş, kol ve bacak gibi yerlerini) açıp göstermesinler... ” (Nur, 30-31) ayetlerinde hem erkeklere, hem kadınlara haramdan sakınmanın emredilmesi, her iki cinsin aynı derecede hassasiyet göstermesi gerektiğini ortaya koyar. İffetli ve temiz bir toplum oluşturmanın tek yolu budur.



Onlar tartışmadılar, uyguladılar



Tesettür ayetinin inişinden önceki dönemde kadınlar başlarının yarısını örter, başörtüsünün uçlarını arkadan bağlar, boyun ve gerdan kısımlarını açıkta bırakırlardı. Ayrıca ev ve dışarı ortamlarında kadınlarla erkekler karışık bir halde bulunurdu.



Tesettürü emreden yukarıda geçen (Nur, 31) ve “Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına, (ihtiyaçları için dışarı çıkacakları zaman) dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle...” (Ahzab, 59) ayetleri ile hem erkekler, hem kadınlar harama bakmaktan sakındırıldı, mahrem olmayan erkeklerin yanında kadınların başörtülerini yakalarının üzerine kadar indirerek boyun ve gerdanlarını kapatmaları ve sokağa çıktıklarında da dış elbiselerini üzerlerine almaları emir buyuruldu.



Yine Nur suresi 31. ayette buyurulduğu gibi, “...gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar” emriyle, kadınların dikkatleri üzerlerine çekecek şekilde yürümemeleri ihtar edilmiş ve tesettürle hedeflenen şeyin yalnızca şeklî bir düzenleme olmadığı ortaya konmuştu.



Tesettür emri inzal buyurulup da Efendimiz s.a.v. tarafından tebliğ edildiğinde, erkekler evlerine gelip eşlerine bu ayeti haber verdiler. Sahabi hanımlar da vakit geçirmeden çarşaf gibi şeyleri kenarlarından yırtarak başlarını ayette belirtildiği gibi örttüler.



O günden sonra tesettür müslüman kadının ayrılmaz bir parçası olmuş, onun saygınlığını, iffet ve izzetini temsil eder olmuştur.



İç-dış bütünlüğü



Dünya hayatı ne kadar garip bir seyirle ilerliyor... Geçen bir kaç asırda anlamlı, önemli, şerefli, kıymetli ne varsa zihinlerde tam zıddıyla yer değiştirmiş durumda. Bu pervasız değişim günden güne ahlâkımızın en kıymetli yerine sirayet ediyor.



Ahlâkın en eldeğmemiş yeri, elbette kolaylıkla nüfuz edilebilecek bir yer değildir. Bu, birinin canı her istediğinde yapabileceği bir şey değil. Bu durum için şu örnek verilebilir: Manaya müdahele etmek, onu yıpratmak, onu ifade etmek için kullanılan kelimelere zarar vermekle gerçekleşiyor. Dolayısıyla İslâm için önemli bir değer de zahir, yani görünüştür. Mana ve niyet gibi batınî haller karşısında görünenin/görünüşün bir önemi yok, demek abestir. İkisinin birbirini doğurduğu ve doğruladığı unutulmamalıdır. Tesettür gibi son derece ciddi ve ehemmiyetli bir hadiseye “zahiri durumdur” “manadan habersizlerin işidir” gibi cümleler kullanarak saldırmaya çalışanlar, kendi durumunda anlamlı bir şey göremeyip kalplerinin temiz olduğu vehmine sarılanlardır.



Nasıl ki, oruç hem zahiren iç organlarımızı temizliyor ve bizi bir disipline sokuyor, hem de batınen nefsimizi tutarak ruhumuzu temizliyorsa; tesettür de aynı şekilde hem zahiri hem de batıni olarak bizi örtüyor. Sözün özü, tesettür zahiren her nereyi örtüyorsa, içimizde de o yerlere mukabil gelen manevi/batıni yerlerimizi örtüyor, oradaki ayıpları örtüyor ve gizliyor.



Örtüsüz çağ



Günümüzde ise tesettür Allahu Tealâ'nın en çok konuşulan, tartışılan emirlerinden biri haline gelmiştir. Sebebi ise, insanı hiç düşünmeksizin örtünmeye sevk eden iffet duygusunun zafiyete uğramış olmasıdır.



Bir refleks olarak utanma duygusuna sahip olduğu zaman, insan, dininin yol göstermesiyle nelerden nasıl sakınacağını bilmiştir. Allah Tealâ'nın çok açık emirlerini anlamakta zorlanmamıştır. Fakat arzuların erdeme galip olduğu zamanlarda -ki günümüz koşullarını belirleyen durum budur- emre isyan etmek, kabul etmemek veya arzulara uygun yorumlayarak tahrif etmek yolu seçilmiştir.



Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuşlardır: “Fitneler, tıpkı (kamışlardan örülen) hasır gibi, (insanların kalbine) çubuk çubuk atılır. Hangi kalbe bir fitne nüfuz ederse, onda siyah bir leke oluşur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek hasıl olur. Böylece iki ayrı kalp ortaya çıkar: Biri cilalı mermer gibi bembeyazdır; dünyalar durdukça buna hiçbir fitne zarar veremez. Diğeri ise, alaca siyahtır. Tepetaklak duran testi gibidir; bu kalp, ne iyiyi iyi bilir, ne de kötüyü kötü. O, hevadan (nefsani arzulardan) kendisine ne içirilmişse, onu (hak veya batıl) bilir.” (Müslim)



Bu rivayette dikkat çekmek istediğimiz mühim bir nokta var: Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz, fitneye bulanmış ve böylece kararmış kalbin, kendisine benimsetilmiş değerler dışında başka bir şeyi kabul etmemesini anlatırken bir kelime kullanıyor: “İçirilmiş”



Bu kelimeyi, vücuda alınan bir sıvının çabucak kana karışması ve insanın hücrelerine nüfuz etmesi olarak anlamak yanlış olmaz. Efendimiz s.a.v. bu kelimeyi kullanmakla, hevadan kaynaklanan değer yargılarını benimseyen kalbi, bir anlamda şartlanmışlıkla tavsif etmiş olmaktadır. Böyle bir kalbin, iyiyi kötüden, ma'rufu münkerden ayırt etmesini beklemek zordur.



Kalplerin safiyetini yitirmesi sonucunda da hayâsızlık yaygınlaşmıştır ve nâmahremden utanmak yeni nesiller için anlaşılması zor, garip bir davranış kabul edilmiştir. Aksine giyinik veya çıplak olarak kendini güzelleştirip mahrem olmayanlara göstermek, teşhir etmek, desteklenen, rağbet edilen bir davranış olmuştur.



Utanma duygusunun ortadan kalktığı bir dünya insanî olan değerlerini kaybetmektedir. Mahremiyetine sahip çıkmayan insan saygınlığını yitirmekte, hayatta kalabilmek için acımasız bir şekilde bencilleşmektedir. Bu durumun ne bireye, ne topluma bir faydası olacak ve zulme maruz kalan dünyanın mahvına yol açacaktır.



Buna razı olmak, en güzel şekildeki yaratılıştan, hayvanlar gibi, hatta onlardan daha aşağı olmaya razı olmak demektir. Fakat bu yalnızca insanın rızası olacaktır, Cenab-ı Mevlâ'nın değil...



Müslümanın gaye edindiği rıza ise insandan değil, Allah'tandır. Allah'a teslim olanlar, her çağda ve her şartta yalnızca O'nun rızasına yönelecek, mahremiyet sınırlarına riayet ederek korunmaya, fitneden uzak durmaya imkan bulacaklardır.

BACIM UZUN OLDU AMA AILENIN İKNA OLMASI ICIN DETAYLI ANLATTIM GEREKIRSE DEVAMIDA GELIR..

Ekleme Tarihi: 22.06.2007 - 13:27
Bu mesajı bildir   **Su_DamlasI** üyenin diğer mesajları **Su_DamlasI**`in Profili **Su_DamlasI** Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
SuMeYRa su an offline SuMeYRa  

1576 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 14.11.2004
En Son On: 11.11.2012 - 22:24
Cinsiyeti: Bayan 
Alıntı
Orijınalı ezzra

kim bana ne şekilde yardım eder bilemem ama acil bi çözüm lazım !!! ben yeni kapanmış bir genç kızım solcu bi ailedeyim ve buna herkes karşı çıkıyor. nedeni ise ilerde öğrtm olacak bi üniversite öğrencisi olmam...ve bu nedenle benden şiddetle başımı açmamı istiyorlar...özellikle de büyüklerimden acil cevap bekliyorum... hem de cok acil !!!



azzra kardesim, mevlam gazanizi mübarek eylesin..
Sizin durumnuzda olan bir cok kardesimiz var. Bu durumdan ayni imhitahnlarla gecmis ve zafer kazanmis niceleri var, elhamdulillah..

Sanirim yutdisindan katiliyorsunuz.

Aileniz sizi birsekilde ikna etmek istiyor, vaz gecirmek istiyorlar. Yavrum, evladim, anne-baba cocugunun kötülügünü istermi? Gelecegin söz konusu... diye..
Tabi aile evladinin kötülügünü istemez ama istedikleri dünya iyiligi ve bu iyilik ahireti zedeliyor ise kötülügünü istiyorlardir. Bilmeselerde istiyorlar.
Ayni durumdan ben kendimde gectim.

Dillenip seytan onlari bana karsi nasil kullanmadi ki. Ama sükür kazandim.
Bas örtülü binlerce kizlarimiz var. Üniversite de okuyorlar. Daha bir ay olmadi bir arkadasimiz ögretmenligini aldi. Hemde basörtülü, tesettürüne rivayet eden bir kizimiz.
Hic bir zaman yilmayacaksin. Onlara kendini basörtünle kabullendirmelisin. Onlara birseyler ögretmeye kalkismayasin bu yanlis method. Sen önce kendin yasa.. Bir sey söylemene gerek yok. Yasayarak ögreteceksin. Sonra onlar gelip sana soracaklar. Taviz vermemelisin yasantindan.

Ögretmenlik haric daha binlerce meslek var yapmak isteyene.
Rabbimiz bir yolu kaparsa diger yolu aciyor.
Örtünmek, nasibinin kapanmasi demek degildir.


Sen yeter ki Allah c.c. yolunda bir sey yap, asil o zaman bütün yollar sonuna kadar hakkinda hayrli bir sekilde acilacaktir.
Sakin pes etmeyesin. Üzülmeyesin..

Eger kitap alma ve okuma imkanin varsa sana Feyzullah Firisik' in "Bir Bayan Nicin Örtünmek Istemez" adli eserini okumani, kendini güclendirmeni tavsiye ederim.

Yalniz degilsin ezzra.. Allah dogrularla beraberdir. Sen dogru yol üzeresin.

Ahirette sana üniversite, ögretmenlik diploman sorulmayacak arkadasim. Ailen bunu bilsin.

Onlara saygida kusur etme.. Sabretmelisin. Hersey zamanla yoluna giriyor inan bana. Ilk etaplar her defa güclüklerle doludur.

Basini dik tut kardesim.
Dualarimdasin biiznillah

Ekleme Tarihi: 23.06.2007 - 15:10
Bu mesajı bildir   SuMeYRa üyenin diğer mesajları SuMeYRa`in Profili SuMeYRa Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1308 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.59152 saniyede açıldı