0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Huşu(Boyun eğmek) - Tevazu(Suskun Yürek)

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
.:Yakup023:. su an offline .:Yakup023:.  
Huşu(Boyun eğmek) - Tevazu(Suskun Yürek)

555 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.08.2006
En Son On: 27.01.2007 - 21:44
Cinsiyeti: Erkek 
Es selamü aleyküm ve Rahmetullahi..

Huşu hakkında Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz müminler kurtuluşa erdiler. Onlar namazlarını huşu içinde kılanlardır."[ Mü'minun 23/1-2.]
Abdullah b. Mesud (r.a) rivayet ediyor: Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
"Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez. Kalbinde zerre kadar iman olan kimse de cehenneme girmez."
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:

"Allah Teâlâ güzeldir; güzel olan şeyleri sever. Kibir, kendisine hak gelince burun büküp onu kabul etmemek ve insanları küçük görmektir."[ Müslim, İmân, 147; Ebu Davud, Libâs, 26; Tirmizî, Birr, 61; İbn Mâce, Zühd, 16; Ahmed, Müsned, 1/385; İbn Hibbân, Sahîh, nr. 5466.]

Enes b. Mâlik (r.a) şöyle rivayet etmiştir: "Resulullah (s.a.v), hastaları ziyaret eder, cenazeye katılır, merkebe biner, köle de olsa herkesin davetine giderdi. Kurayza ve Nadîr yahudilerinin hıyanetlerinin cezalandırıldığı gün, Peygamber Efendimiz (s.a.v) hurma lifinden yapılmış bir yuları ve yine liften mamul bir palanı olan merkebe binmişti."[ Tirmizî, Cenâiz, 32; İbn Mâce, Zühd, 16.]

Huşu, .Hakk'a saygı ile boyun eğmektir

Tevazu, Hakk'a gönül hoşluğu ile teslim olmak ve ilâhî hükme itirazı terketmektir.

Huzeyfe (r.a) demiştir ki: "Dininizden ilk kaybedeceğiniz şey huşudur."

Bir tanesine, "Huşu nedir?" diye sorulunca şu cevabı vermiştir: "Huşu, kalbin bütün himmet ve düşüncesini toplayarak Cenâb-ı Hakk'ın huzurunda hazır bir halde bulunmasıdır."

Sehl b. Abdullah-ı Tüsterî demiştir ki: "Kimin kalbi huşu içinde olursa, şeytan ona yaklaşamaz."

Denilmiştir ki: Bir kulun birileri tarafından kızdırıldığında, aksine hareket edildiğinde veya kendisine ret cevabı verildiğinde hepsini kabul ile karşılaması, onda huşunun bulunduğunu gösterir.
dün can abimden aldıgım en güzel örnekte bu olsa gerek herşeyin ALLAHtan geldigini bilmek

demiştir ki: "Kalbin huşuu, gözleri gereksiz yere sağa sola bakmaktan alıkoymaktır."

Muhammed b. Ali Hakîm-i Tirmizî demiştir ki: "Gerçek huşuyu elde eden kimse, şehvet ateşi sönmüş, göğsündeki hırs dumanı sakinleşmiş, Allah'ın azamet nuru kalbini aydınlatmış ve böylece şehveti ölmüş, kalbi dirilmiş ve bütün âzaları huşuya bürünmüş kimsedir."


Cüneyd-i Bağdâdî’ye, "Huşu nedir?" diye sorduklarında, "Kalplerin bütün gaybları (gizlilikleri ve sırları) bilen yüce Allah'a karşı zillet içinde bulunmasıdır" demiştir.

Allah Teâlâ bir âyette şöyle buyurmuştur:

"Rahmânın kulları yeryüzünde huşu ve tevazu içinde yürürler."[ Furkân 25/63.]

Ebu Ali Dekkâk'ın (rah) şöyle dediğini işittim: "Âyetin mânası, onlar, tevazu ve huşu içinde yürürler demektir."

Yine onun bu âyetin tefsirini yaparken şöyle dediğini işittim: "Rahmânın kulları yürürken ayakkabılarının bağını bile beğenmezler (Hiçbir halde hiçbir şeyle kibirlenmezler)."


Rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v), namazda sakalıyla oynayan bir adamı gördüğünde,

"Eğer bu adamın kalbi huşu içinde olsaydı, âzaları da huşulu (sakin ve huzur içinde) olurdu"[ Hakîm-i Tirmizî, Nevâdirü'l-Usul, 2/344; İbn Ebu Şeybe, Musannef, 2/190; Süyutî, es-Sagîr, nr. 7447.] buyurdu.

Denilmiştir ki: Namazda huşunun şartı, namaz kılan kimsenin sağında ve solunda kimin namaz kıldığını bilmeyecek derecede kendini namaza vermesidir.

Huşuyu şöyle tarif etmek de mümkündür:

Huşu, kalbin Hak Teâlâ'yı müşahede etmesinden dolayı iç âlemin edeple boyun eğmesidir.

Huşu, yüce rabbi müşahede anında kalbin kendinden geçmesidir.

Denilmiştir ki: Huşu, hakikat sultanı ortaya çıkınca, kalbin eriyip boyun bükmesidir.

Şöyle de denmiştir: Huşu, ilâhî heybetin kalbi kaplamasının başlangıcıdır.

Yine denilmiştir ki: Huşu, hakikatin aniden açılması esnasında kalbe gelen ürperti ve titremedir.

Ebu Süleyman Dârânî demiştir ki: "Eğer bütün insanlar toplanıp benim kendimi alçalttığımdan daha fazla alçaltmaya çalışsalar, buna güçleri yetmezdi (Ben nefsimi, kimsenin alçaltamayacağı kadar aşağıda görürüm)."

Denilmiştir ki: Kim kendini kendi gözünde düşük ve değersiz görmezse, başkasının yanında yüksek ve kıymetli olmaz.[ Bu sözde şu hadise işaret vardır: "Kim Allah için tevazu gösterirse, Allah onu yüceltir. Kim de kendini beğenip kibir gösterirse Allah onu alçaltır (bk. Müslim, Birr, 69; Tirmizî, Birr, 82; Dârimî, Zekât, 34; Mâlik, Sadaka, 12; Ahmed, Müsned, 2/386).]
Kuşeyri Risalesi

Es selamü aleyküm ve Rahmetullahi..




Bu mesaj 1 kez ve en son (YiTiK_SevDaM) tarafından 17.01.2007 - 20:58 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 17.01.2007 - 20:56
Bu mesajı bildir   .:Yakup023:. üyenin diğer mesajları .:Yakup023:.`in Profili .:Yakup023:. Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
.:Yakup023:. su an offline .:Yakup023:.  

555 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.08.2006
En Son On: 27.01.2007 - 21:44
Cinsiyeti: Erkek 
Resulullah buyurur ki: "Tevazu edip de, Hak Teala'nın şerefini artırmadığı hiç kimse yoktur." Yine buyurdu ki: "Herkesin başında (manevi) bir gemi vardır. O gemi iki melek tutuyor. Tevazu gösterince, melekler gemini yukarı çekip, ya Rabbi, bunu yükselt derler. Kibirlik yapınca gemini aşağı çekip, ya Rabbi bu kimseyi bütün insanlardan aşağı yap derler."

Yine buyurur ki: "Acizliğinden değil, bile bile tevazu gösterene, helalinden kazandığı malı sadaka verene, çaresizlere acıyarak ve gerçek alimlerle oturup kalkanlara saadetler olsun."

Birgün perişan bir fakir dilenmek için Resulallah'ın kapısına geldi. Resulallah yemek yiyordu. Onu çağırdı. Bütün sahabeler O fakirden tiksindiler. Resulallah onunla diz dize oturdu ve: "Buyurun, yemek yiyin" buyurdu. Kureyşlilerden birisi ondan nefret etti ve nefret bakışlarıyla Ona baktı. O fakirin mübtela olduğu hastalığa yakalanmadan ölmedi. Resulallah buyurur ki: "Allah Teala beni kul ve resul olmakla, nebi ve melik olmak arasında muhayer yaptı. Meleklerden dostum Cebrail'e baktım. Bana Allah'a tevazu et diye işaret etti. Ben de ya Rabbi, beni kul ve resul yap dedim." .

Allah Teala Musa'ya (a.s.) şöyle vahiy gönderdi: "Ben, bana tevazu edip insanlara kibirlenmeyen, kalbini daima korkulu tutan, bütün günlerini zikretmekle geçiren ve benim için nefsinin arzularını bırakan kimsenin namazını kabul ederim. Resulallah buyurur: "Kerem takvada, şeref tevazuda ve zeginlik yakındedir

İsa (a.s.) buyurur ki: "Dünyada tevazu sahibi olanlar saadetli kimselerdir. Çünkü kıyamet günü minber sahibi olanlardır. İnsanları barıştıranlar da, saadetli insanlardır. Çünkü Firdevs-i A'la onlarındır. Yine kalpleri dünyadan temiz olanlar, saadetli insanlardır. Çünkü Allah Teala Hazretlerinin cemalini görmek mükafatı onlarındır." Resulallah buyurur ki: "Hak Teala'nın İslam dinine hidayet ettiği, güzellik verdiği, utanılmayacak halde yarattığı, bütün bunlardan başka tevazu nasib ettiği kimse, Hak Teala'nın makbul kullarındandır.
Kardeşlerim biz ne kadar tevazu sahibiyiz

Ekleme Tarihi: 17.01.2007 - 21:02
Bu mesajı bildir   .:Yakup023:. üyenin diğer mesajları .:Yakup023:.`in Profili .:Yakup023:. Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
.:Yakup023:. su an offline .:Yakup023:.  

555 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.08.2006
En Son On: 27.01.2007 - 21:44
Cinsiyeti: Erkek 

Ahmed Rufai Hazretleri, bir gün talebelerine:
- İçinizde kim bende bir ayıp görüyorsa bildirsin, dedi.
Müritlerinden biri:
- Efendim, sizde büyük bir ayıp var, diye cevap verdi.
Ayıbını talebesine soracak kadar kendini aşmış bu mütavazi insan hiç kızmadı, talebesi böyle söylüyor diye üzülmedi, belki sadece ayıbından kurtulabilmek ümidiyle sordu:
- Söyle dedi, kardeşim, o ayıbım nedir?
Talebe gözleri dolu dolu:
- Bizim gibilerin size talebe olması, dedi.
Bu söz gönüllere çok tesir etmiş, sohbette bulunan herkes ağlamaya başlamıştı. Ahmed Rufai Hazretleri de ağlıyordu. Bir ara sadece;
- Ben sizin hizmetçinizim, ben hepinizden aşağıyım diyebildi.

Evet, keşke insanlar tabi olanlara bakıp, tabi olanlarda, tabi olunanı aramasalardı... Zira hem dün, hem bu gün o altın halkayı temsil eden büyüklerin etrafındaki insanlar, ne denli nezih olurlarsa olsunlar, onları gösterebilmekte çok acizdirler. Bugün dahi, bir büyük gönül erinin yanına gelip giden insanlar; idareciler, gazeteciler, din adamları, "Talebelerinin ufku hocalarının çok gerisinde." demektedirler. Zaten, o cevher farkıdır ki, sair madenleri kirlerinden arındırır.


varın siz düşününağlar


Ekleme Tarihi: 17.01.2007 - 21:18
Bu mesajı bildir   .:Yakup023:. üyenin diğer mesajları .:Yakup023:.`in Profili .:Yakup023:. Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Havz-i Kevser su an offline Havz-i Kevser  

1543 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 08.02.2006
En Son On: 22.01.2007 - 18:46
Cinsiyeti: ----- 
Ve Aleykum Selam Ve Berekatu...

öncelikle iki güzel konu seçmişsin ve çok güzel bilgiler öğütler. ALLAH c.c. razı olsun gül senden. Bu güzel konularının devamını bekliyoruz.

Ekleme Tarihi: 17.01.2007 - 22:35
Bu mesajı bildir   Havz-i Kevser üyenin diğer mesajları Havz-i Kevser`in Profili Havz-i Kevser Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1405 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.84505 saniyede açıldı