0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SORULAR & CEVAPLAR » Erkek de tahrik eder mi?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
invisible su an offline invisible  
Mardiye nevs hangi mertebededir?

50 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.03.2006
En Son On: 15.03.2006 - 19:41
Cinsiyeti: ----- 
Mardiye nevs hangi mertebededir?


Bu mesaj 1 kez ve en son invisible tarafından 12.03.2006 - 22:25 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.03.2006 - 22:17
Bu mesajı bildir   invisible üyenin diğer mesajları invisible`in Profili invisible Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast ahmet gunay  

Misafir

Kayıt Tarihi: 23.12.2024
En Son On: 15.03.2006 - 19:41
Cinsiyeti: ----- 
Değerli kardeşim;

Gerçekte insan nefsi tek bir şeydir. Ancak o çeşitli sıfatlarla nitelenmektedir. Dünyaya olan bağlılıklardan kurtulup ilâhî âleme yöneldiği zaman nefis, "nefs-i mutmainne" olarak adlandırılır. Şehvete tabi olup üzerine gazap hakim olduğu zaman da nefis, sahibine kötülükleri işlemeyi emreder. Bu nefsin tabiatından olan bir durumdur (Fahreddin er-Râzî, Tefsirul Kebîr, XVIII, 157).

Taberî; "kötülüğü emreden nefis, insanların tamamına ait olan nefistir" demektedir. Onun arzusunun Allah Teâlâ'nın rızası olmayan şeylere yönelmek olduğunu ve Allah'ın kullarından rahmet etmeyi dilediği kimselerin dışında kalanların nefsin bu yönlendirmesinden kurtulamayacağını söylemektedir (İbn Cerir et-Taberî, Tefsir, Mısır 1968, XIII, 1).

Râzî, ayetteki "...Rabbımın acıyıp koruduğu müstesna"ifadesine dayanarak, taat ve imanın Allah Teâlâ'dan geldiğini ve nefsin, O'nun rahmeti olmadan kötülüklerden vazgeçmesinin sözkonusu olmadığını söylemektedir (Râzî, aynı yer).

Nefs-i emmârenin, Yusuf (a.s) tarafından kullanılış tarzı, iyi ve kötü bûtûn insanların nefislerinin kötü şeylere yönelme istidadında olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü bir peygamber olan ve bu sebeple günahlardan temizlenmiş bulunan Yusuf (a.s)

"...Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis kötülüğü emredicidir" diyor. Dolayısıyla kötülüğü şiddetli arzulama, nefsin tabiatındandır. Ancak Allah'ın emirlerine yönelen ve böylece ilahi rahmetin gölgesi altına sığınan kimseler, nefsin arzuladığı şeyleri işlemekten sakınırlar. İyiliğe yönelen kimselerin üzerinde nefsin yaptırım gücü azalır. Belirli bir aşamadan sonra ise, kalbe yönlendirici hiç bir tesiri olmayan gelip geçici düşüncelerden ibaret kalır. Zira Yusuf (a.s) Mısır azizinin karısının kendisini çağırdığı zaman onun çağrısına cevap vermemiş ve böyle bir kötülükten Allah'a sığınmıştı. Ve aslında nefsinin, tabiatından kaynaklanan bir özelliği olarak bu çağrıya cevap vermesini telkin ettiğini itiraf etmektedir: "Ben nefsimi temize çıkarmıyorum" Ancak bu sadece bir dürtü olarak kaldığı ve Rabbine sığınıp bu dürtüye iltifat etmediği için bir zararının dokunması sözkonusu olmamıştır.

Bazı müfessirlerin, "Bununla beraber ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis kötülüğü emredicidir" sözünü azizin karısına atfetmeleri, durumu değiştirmez (bk. İbn Kesir, Tefsirul Kur'anil-Azim, İstanbul 1985, IV, 320). Zira Allah Teâlâ, sarfedilmiş olan bu sözü Hz. Muhammed (s.a.s)'e ayet olarak gönderirken, nefsin tabiatında kötülük işlemeye meylin var olduğunu da bildirmiş olmaktadır.

Nefs-i râzıye; Allah için ibadet ve zikir ve taat ile meşgul olarak dünyaya hiç gönül vermeyen, nefs-i hayvani'nin arzu ve isteklerinden tamamen vazgeçen, Allah'ın sevgi ve rızası dışında bütün arzu ve isteklerini terkeden kâmil kimsenin ruhudur. Bu makama gelen ruhta kazaya rıza esastır. Böyle bir kimse Allah Teâlâ'nın iradesine kayıtsız ve şartsız teslim olur. Allah'tan gelen her musibet ve nimet karşısında aynı derecede memnun ve razı olur. Bu mertebede insan ruhuna, bütün hallerinde kemal-i rıza ile muttasıf olduğu için, nefs-i râdiye denilmiştir. Nitekim Allah Teâlâ bu nefs-i natıkaya "Ey güvenceye kavuşmuş nefis! Razı olmuş ve (Allah tarafından) razı ve hoşnud olunmuş olarak Rabbi'ne dön" (el-Fecr, 89/27-28) sözüyle hitab etmiştir. Cenab-ı Hakk'ın nefs-i râdiye'ye bu hitabı ya bedeninden ayrıldığı (ölümü) zaman, ya ba's zamanında veyahud da ahirette hesabının tamamlanmasından sonra olacaktır, denilmiştir. Kur'an'da bildirilen nefs-i râdiye için bu hitab, bu üç zamana da şamil olur. Bir kısım müfessirler; imanda kemale ermiş nefs-i mutmainne'ye dünyada Cenab-ı Hakk'ın bu hitabının doğrudan doğruya meydana geldiği kanaatine varmışlardır. Bu takdirde "dönmek" emri, ihtiyar ve istekle bütün işlerinde gönül verip razı olarak Allah Teâlâ'ya ve O'nun emir ve takdirine dönme emridir. Sıkıntı, musibet, genişlik ve sevinç hallerinde kaza ve kadere rıza ve bu suretle bu imtihan âleminde çeşitli zorluklara güzel ve büyük bir metanetle göğüs germek nefs-i mutmainne'nin kemal mertebesi olan nefs-i râziye'nin hasletidir. Ve marzıyye (Allah katında makbul ve O'nun hoşnutluğuna ermiş olmak) da bunun arkasından gelir.

Ruhun bu râdiye mertebesi ve makamı ancak zevk ile bilinir; tatmayan bilmez.

Râdiye makamına yükselmiş olan insanî nefse ikram edilen sıfatlar; vera' (şüpheli şeyleri terketmek), ihlâs, muhabbet, üns, huzur (muhadara), keşif ve keramettir. Nefs-i râdiye, Allah'tan ve O'nun rızasına erdirecek olanlardan başkasını terkettiği gibi, hatta masivayı (Allah'tan başkasını) dahi unutur. Radiye mertebesinde olan kâmil kişi Cemal-i Mutlak'ın şuhûdunda müstağrak olur. Âlemde başına her ne gelirse, onu gönül hoşluğuyla kabul edip zevkini alır. Bu durumlarında bile halka nasihatta, emr-i bil-ma'rûf ve nehy anil-münkerde bulunur. Böylece halkı irşad etmekten geri durmaz. Sohbetinde bulunan onun sözlerinden istifade eder. Bu makamın sehibi huzur-ı Hakk ile edeb deryasına dalar. Duası Allah katında reddolunmaz. Fakat edeb ve hayası galib geldiğinden, zorunlu kalmadıkça kendisi için bir şey taleb edemez.

Nefs-i râdiye mertebesine gelmiş kâmil kişi Allah katında aziz ve mükerremdir. İnsanlar ona saygı gösterirler. Halkın ona saygısı cebrî ve kahrîdir. Onu sayanların çoğu, ona niçin ve ne sebeble saygı gösterdiklerini bilmezler. Böyle bir zat, asla zalimlere boyun eğmez ve onları sevmez; zalimlerin zulümlerinden de selamet bulur. Eğer fakir olup da kendisine yardım ederlerse, yardım edenler bile onu Rabbiyle meşgul olmaktan alıkoyamazlar. Bu makamda bulunan kâmil, daha çok Allah'ın "Hayy" ism-i şerifini söylemekle meşgul olur, bu isimle fenası zail olur; "Hayy" ile beka bulur ve "mardiyye" makamına yükselir. Allah Teâlâ'nın esma ve sıfatlarının tecellisine mazhar olur. Böylece ilmel-yakinden aynel-yakin mertebesine ve mardiyye makamına gelir. Ve buradan nefs-i kâmile makamına yükselir ve kendisinde Hakkal-yakin hasıl olur. Hak yoluna giren bu kâmil, asla yanlış bir itikada sapmadığı gibi, bütün hallerinde ahkâm'ı şer'iyye'yi kendi nefsinde icra etmekten zerre kadar ayrılmaz.

(İbrahim Hakkı, Marifetnâme, İstanbul 1310, s. 491-493; Bursalı İsmail Hakkı, Ruhul-Beyan, ilgili ayetler. Şeyh Abdul-Hadi, Kitab-ü babil-Fütûh li-ma'rifet-i Ahvâli'r-Ruh. Mısır, Matbaatül-Hayriyye; Mehmed Ali Aynî, Tasavvuf Tarihi, el-Hacc Mehmed Nuri Şemsüddin en-Nakışibendi, Miftahul-Kulûb).

Selam ve dua ile...
Ekleme Tarihi: 13.03.2006 - 22:51
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1281 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.45205 saniyede açıldı