0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » ATATÜRKÜ GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 35 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
kolye7 su an offline kolye7  
ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Şüphesiz Allahın yarattığı tüm insanların yüzlerinde, aynı azalar olmasına rağmen özellikle tanınmaları ve hiç kimsenin aynı yapıda olamayacağınında işareti olarak farklı ifadeler ve yansımalar vardır.

Ve Allah kulları için kişilik ve beceriyi kasıtla Kuran'da "Sizlerin arasında dereceler yarattım" buyuruyor.

Öncelikle şu noktayı belirtmek istiyorum. Allah katında vazifeli olma kavramının detayını bilmemek nedeniyle pek çok insanımız haksız olarak, Atatürk'e bir "uluhiyet atfetme" yanlış zannını ortaya koymaktadırlar.
Atatürk'ü putlaştıranlar elbette vardır. Tüm büyük liderleri putlaştıranlar olduğu gibi. Bu putlaştırmalar, bu liderlerin gerçek değerlerini asla değiştirmez, değiştiremez.

Ben Atatürk'ü severim. Allah sevdiği için ve onun razı olacağı şekilde severim. Onu putlaştıranlarda benim için asla ölçü olmaz, olamaz. Atatürk gerçeğinide geçersiz kılmaz, kılamaz.

Aşırı uçlarda kişiliklerin bu dünyada ne cihette bir halde yaşam sürecekleri BEZMİ-ELESTte belli kılınmıştır. İşte bu anlamda özellikle uçlarda yani çok iyi, yada iyi ve çok kötü yada kötü insanların orada daha bu dünyaya gelmeden iyi yöndemi yoksa kötü yöndemi bir yaşamsal faaliyet gösterecekleri Allah katında belli ve kayıt altındadır.

Uçlarda olan büyük vazifelerin sahiplerinin özellikleri burada asla değişmez, değiştirilmez. Bu bir İlahi takdirdir.

Her insanın bu dünyada vazifeleri vardır. Benim burada bahsetmek istediğim rahatça anlayacağınız gibi büyük vazifelerdir.

Diğer insanların büyük çoğunluğu bu iki aşırı uç arasında yer alan ve yine çoğunluğuna iyi olma fırsatı tanınan insanlardır.

Nasıl ki peygamberlerin peygamber olacağı, Velilerin veli olacağı burada değil, BEZMİ-ELESTte belirlenmişse çok uçlarda iyi ve kötülerin yapacaklarıda yada vazifeli olduklarıda (iyi yada kötü)yine BEZMİ-ELESTte bellidir.

Şimdi bu konuya daha bir açıklık getirmek için vazifeli insanların hangi hallerde vazifeli olacağını biraz daha detaylandırıp, yerli yerine koyalım.

Bunun ilki ve en en muazzam ve eşsiz olanı şüphesiz DİN'İ TEBLİĞ VE DİNE HİZMET için vazifeli olan PEYGAMBERLER ve onlardan sonra her biri Efendimizin nuru olan VELİLER dir.
Ki bu zatlar kendilerine vazife verildiği andan itibaren Allah'la rabıta halinde ölünceye kadar bu amaçla hizmet verirler.

İkinci cihette olan, yani ikinci cihette vazifeli olanlar ise yine iki grupta yer alır.

1-İyi işlerle vazifeli olanlar
2-Kötü işlerle vazifeli olanlar

**Bunlardan birincisi yani iyi işlerle vazifeli olanlar, yerle bir olan ve toparlanıp tekrar ayağa kalkması Allah katından istenen, irade edilen milletler için vazifeli kılınan, Allahın seçkin kullarıdır. ATATÜRK gibi.
Bu büyük işlerin liderleri kuruluş yada kuruluştan sonra başa geçen ve atılımlar yapan liderler olarakda ortaya çıkmıştır. OSMAN GAZİ, FATİH SULTAN MEHMET, KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN gibi.

Bu insanlar direk olarak vazifeli olduklarını önceden bilmezler. Fakat Allah onlarla bir amacı gerçekleştirmek istediği için önlerindeki tüm zorluklarda ummadıkları cihetlerden onlara yardımcı olur.
Bu kişiler ancak vazifelerini başardıklarında Allahın kendilerini vazifeli kıldığını anlarlar, yada anlayabilirler. Dahası Allah bu insanlara mana yoluylada moral ve güç kazandırabilir. Atatürk'ün yaşamında buna işaret pek çok olay vardır.

*İkincisi, yani kötü işlerle vazifeli olanlara gelince.
Bunların vazifesi FİTNE,FESAT,VAHŞET ve YIKIMdır.
Örnekleri, FİRAVUN, NEMRUT, NERON, YEZİD, MUAVİYE, HİTLER, MUSSOLİNİ, BUSH V.B

İyi yada kötü her çeşit vazifeli insanların bu vazifelerini icra etmeden ölmelerine asla müsaade edilmez.

Burada mevzu olan vazifeden kasıt büyük vazifelerdir. İnsanların Allah katında nasıl bir vazifeyle yüklendiğinin, ezelde belli olduğuna yaşamsal bir örnek vereceğim. Yine Atatürk üzerinden tabi.

Atatürk daha genç bir subayken o zamanlar elimizde bulunan Trablusgarp civarında bir yerde daha sonra Cumhuriyetten sonrada birlikte olacağı bir subayla dolaşmaktadır. Bir ara el falına bakan bir arap kadının yanından geçerlerken Atatürk'ün arkadaşı bu kadına el falına baktırmak ister.
Atatürk ilkönce karşı çıkar fakat sonra sesini çıkarmaz. Arkadaşı el falına baktırdıktan sonra aynı şeyi Atatürk'ün de yapmasını ister. Atatürk istemeyince üsteler. Sonuçta Atatürk el falına baktırmaya razı olur. Arap kadın daha Atatürk'ün elininin içine ilk baktığında hayretle ve heyecanla bir arapça nida haykırır. Atatürk ve arkadaşıda bu ani tepkiye şaşırırlar. Ve sorarlar ne gördünde bu kadar heyecanlandın diye. Kadın Atatürk'e SEN PADİŞAH OLACAKSIN der. Tabi o zaman en büyük devlet adamı padişah olduğu için söylenen budur.

Seneler geçip, Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk ve bu arkadaşı Dolmabahçe sarayının balkonunda konuşurlarken, arkadaşı bu olayı Atatürk'e hatırlatır. Atatürk hatırladığını söyleyerek gülümser.

Şunu hemen söyleyeyim. Ben Kuran'ın karşı olduğu gibi fala karşıyım ve inanmam. Fakat bu el çizgisinden hayatın ana hatlarını anlayabilmek üstün bir meziyet olmadığı halde bazı insanlarda Allah katından mevcut kılınmıştır. Rahmetli Cenk Koray da bu özelliği olan bir insanımızdı.

Atatürk'ün daha Manastır askeri idadisindeyken yani daha onsekizinde bile olmayan bir delikanlıyken patlayan Yunan isyanında savaşmak için okuldan firar edip cepheye gitmek üzereyken okulda ders veren bir subayca tespit edilip belkide cephede şehit olmasına engel olunması, Çanakkalede cephede göğsüne gelen şarapnel parçasının göğsü üzerindeki saate rast gelmesi, yine gözüne rast gelen şarapnel parçasının hayati tehlikeye sebep olmaması, bir çok suikastten sağ kurtulmasıda bu anlamda çok iyi düşünülmesi gereken muazzam olaylardır.

Allah bir insanın iyimi kötümü olduğunu halklar anlasın diye gökten yağdırılan A4 kağıdına yazılmış yazılarla bildirmez. Ortaya böyle bir çok veriler koyar. Siz ya burda doğruyu bulur inanırsınız. Ya da bu verilere rağmen fitne ve fesattan başka işi olmayanların hezeyanları peşinde sürüklenir, mahvolursunuz.

Kuran'da devletlerin yönetilmesi için bir devlet yönetimi kesinlikle belirlenip gösterilmemiştir.
Yalnızca iyi bir yönetim şeklinin ve özelliklerinin çok kısaca ortaya konduğu bir tanım vardır. Ve pek çok ayette direk yada dolaylı olarak bu ayeti tahkim eder.

Bugün Cumhuriyet, Laiklik, Demokrasi kavramlarına karşı koyan ve bu karşıtlığı dinin gereği sayanlar ŞERİAT diye bir kavramı ortaya atmaktadırlar. Şeriat kavramının ne olduğunu şöyle bir yaşamsal alanda inceleyip sözümüze devam edelim.

ŞERİAT şartlar demektir. Kuran mümini ve islam olarak yaşama gereklerini anlatırken ŞERİAT gibi Efendimizden sonra EMEVİLER ve ABBASİLER zamanında her türlü pisliğin dahil edilip ŞERİAT diye dayatıldığı bir kavramı yada benzerlerini ön görmüyor.

Zaten bu kavram aslında Kuran'ın insanıyım derken aslında Kuran'ı yaprakları arasına hapsedip kendi nefslerinin ve menfaatlerinin kabullerini bu ŞARTLAR SİLSİLESİ içine katıp ŞERİAT diye yutturanların uydurduğu bir UYDURMA DİN ANLAYIŞIDIR.Bunun böyle olduğunun ispatı ise tarihsel süreçte bugüne kadar islam coğrafyasının yaşadıklarıdır.

Onun içindir ki özellikle son ikiyüz yıl içinde İslam coğrafyası Allahın kelamını yozlaştırmanın ve onu hurafelere ve saptırmalara teslim etmenin çok ağır bedellerini ödüyor.

Bugün ŞERİAT adı verilen idarenin en büyük uygulama alanlarından biri olan Suudi Arabistan'da sarayda hemde aile içinde akıl almaz sapık olaylar yaşanıyor. Bu haberler Suudilerin kankası ABD de dahi dergilerde çıktı.
Suudi kralının sadece boşadığı kadın sayısı otuz küsur.
Yine Arabistanda, kadınlar uçak ehliyeti bile alırken belki erkeklerle göz göze gelirler diye araba ehliyeti alamıyorlar.
Yine Arabistanda, bir kadın televizyonda bir erkeğe alıcı gözle baktı diye kocası tarafından rahatlıkla zina yaptı gerekçesiyle boşanabiliyor.

Bende diyorum ki nerede bu veya buna benzer şeriat rezaleti varsa yerin dibine batsın.
Ki şeriatla yönetildiğini söyleyen tüm diğer islam ülkelerindede tam bir insanlık dramı yaşanıyor.

Oysa yukardada belirttiğim gibi, Kuranda bir devlet yönetimi tavsiyesi (buna şeriatda dahil) kesinlikle olmamakla birlikte .
Şu ayet idare ne olursa olsun olması gereken özellikler çok kısa ve öz olarak verilmiştir.

"ONLARIN İŞİ BİR ŞURA İLEDİR"

Yani alemlerin Rabbi devletin yönetimi dahil tüm kademe, kademe yönetim işlerinde işlerin o topluluğu oluşturan kesimlerin görüşlerini temsil eden ve bir araya gelip kararlar alan temsilciler tarafından adil bir şekilde yönetilmesini istiyor.

Bu yönden baktığımızda pek çok Laik Demokratik Cumhuriyet karşıtının iddiası olan şeriat değil ama Laik Demokratik Cumhuriyet ve Demokrasi Kuran'a büyük uygunluk sağladığı için öncelik kazanıyor. Bunun tersini iddia etmek biçim ve şekilcilik ve haçlı nefretinin yansımasından başka hiç bir şey değildir.

"İLİM ÇİN'DE DAHİ OLSA ONU ALINIZ" diyor Peygamberimiz.

Devletlerin yönetimi dahi bir ilimdir. Tersi olsa Devlet yönetiminin adınıda ayrıntılarınıda Kuranda bulurduk. Onu Allah zamana yayıyor ve insanlığın gelişimine göre yeniliyor.
Çünkü her şeyin ama her şeyin yaratıcısı Allahtır. Ezelde var olmayan asla ortaya çıkmaz, çıkamaz. İnsanlar ister müslüman ister hristiyan, ister putperest olsunlar, o ezelde belirlenmiş olanları yalnızca istidadlarına göre Allah katından zamanı geldiğinde bir iradeyle bilmeden önlerinde bulup yaşama katılmalarına vesile olurlar.

Birde şöyle düşünmek gerekiyor. Madem çoğunluk, yani islamı şeriat olmazsa olmaz felsefesiyle anlayanlar, şeriat denilen anlayışı dine en uygun yönetim olarak buluyorlar,

Peki o halde,

*Neden özellikle şeriatla yönetilen islam coğrafyası, hatta tamamı haçlı kuşatması altında inim inim inliyor ?

*Neden yine özellikle yine şeriatın hakim kılndığı, yada kılınmaya çalışıldığı coğrafyanın üzerine aralıksız haçlı pisliği yağıyor ?

*Neden islam ülkelerinde mezhep ve kardeş kavgaları bitmek, durmak bilmiyor ve neden islam coğrafyasında huzurdan eser yok ?

*Neden gelişmiş ülkeler arasında bir tek islam ülkesi yok ?

Bu tablo Allahın bu coğrafyaya Kuran'ın gerçek hükümlerini yaşamın dışına itmelerinin kahırlı ve gazablı imtihanlarından ve bedel ödetilmesinden başka nedir ?

OYSA ALLAH DOĞRU YOLDA OLAN FERT VE MİLLETLERE HUZUR, BARIŞ, BAŞARI VE YÜKSELİŞ VAADEDİYOR.

YUNUS SURESİ 100: ALLAH PİSLİĞİ VE GAZABI AKLINI KULLANMAYANLARIN ÜZERLERİNE SALAR.

Ben şahsen LAİKLİK deyince şöyle anlıyorum. "Her insanın inancında hür olduğu, ve inançların halklar üzerinde ister aynı görüşte olsun, ister olmasın baskı aracı olarak kullanılmadığı, birilerinin nefslerinin kabullerini bu Allah'tandır diye dayatıp halkların zulüm içinde yaşamalarına ve her alanda geri kalmalarına sebep olamadığı bir idare şeklidir."
Ve benim inancım odur ki Atatürk'ün Laik Demokratik Cumhuriyeti kurmasıda, kurabilmeside Allah'ın istediği ve razı olduğu bir haldir.

Çünkü Osmanlı'yı Duraklama ve gerileme devrine sokan Arap yarımadasından gelen ve önce arapları mahveden sonrada Osmanlıyı batıran DİN ADINA YAŞAMA KATILAN ÇARPIK ZİHNİYETTİR.

Atatürk'ünde devrimlerde özellikle yapmaya çalıştığı bu arap din anlayışı zihniyetini ortalıktan kazımaya çalışmaktır. Bazı ufak tefek hataları olmamışmıdır, elbette olmuştur.Ne kadar iyi niyetli olursa olsun nihayetinde oda bir insandır çünkü.

Fakat sonuçta Allah onun yaptıklarından razı olduğunu hem ona hemde geri kalanlara adeta mühür ve damgalayarak göstermiştir.
Bugün devlet kayıtlarında dahi var olan Atatürk'ün son nefesinden önce kendisine ruhunu almak için selam vererek gelen meleklerin selamına başını sağ tarafa çevirerek karşılık verdikten sonra ruhunu teslim etmesi olayıdır bu.

VAKIA SURESİ, 90-91 : ŞAYET O KİŞİ İYİLERDEN İSE, (ALLAH'IN RIZASINI KAZANMIŞ İSE) ARTIK ONUN RUHU ALLAH'IN MELEKLERİNİN SELAMI İLE TESLİM ALINIR.




Ve gerçek iman sahibi ve ilim sahipleri bilir ki bu şekilde ruhu teslim etmek ancak çok seçkin insanlara nasip kılınacak bir haldir.
Bu anlamda yukarda vermiş olduğum ayetler, Atatürk'ün, ruhunu teslim ettiği anda verdiği selamın, çevresindekilerin duymadığı, duyamayacağı fakat ruhunu teslim almaya gelen meleklerin selamına karşılık olduğu gerçeğinin en açık ve ibret dolu ispatıdır.

Şimdi soruyorum Allahın razı olduğundan razı olmayan kime ne yapar, bu halin ona ne faydası olur ?

Laik Demokratik Cumhuriyetin değeri ve üstünlüğü tartışılamaz, fakat şunlar söylense seve seve paylaşabilir.

"İnsanların, halkların gereği gibi özgürlüğü ve adil bir ekonomik ve siyasi ortamın varlığı maalesef henüz bu topraklarda tam olarak hayata geçebilmiş değildir."

Şunuda unutmadan hatırlatmalıyım. İslam Efendimiz'in sağlığında sahip olduğu özelliklerden Efendimizden sonra maalesef dönem dönem azmak suretiylede, olması gereken çizgiden hemen hemen çoğunlukla çıkarılmıştır.

Fırkalarla ilgili ayetlerlede çakışan şu hadisi şerif ne kadar anlamlıdır.
"ÜMMETİM BENDEN SONRA YETMİŞÜÇ FIRKAYA AYRILIR. BİR TEKİ HARİÇ MÜTEBAKİSİ CEHENNEMLİKTİR."

Efendimizden sonra fitnenin çıkacağına ilişkin ayrıca iki ayette hatırlıyorum. Bunlardan birinde
"BELKİ SANA O FİTNENİN BİR KISMINI GÖSTERİRİZ. BELKİDE SENİ BUNDAN ÖNCE KATIMIZA ALIRIZ" ifadesi mevcuttur.

Şüphesiz İslam zafer dönemine Türkiye'nin liderliğinde mutlaka ulaşacaktır. Fakat şu an iktidarda olanlar gibi ILIMLI İSLAM diye haçlılardan din ithal eden ve onlara hizmetkarlık edip, tavizler veren, ülke değerlerini babalar gibi satanlar ve halkıda bölük bölük ve perişan ettikten sonra üzerine HAMDOLSUN çekenlerle değil.



Bu mesaj 10 kez ve en son kolye7 tarafından 14.04.2010 - 11:52 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 15.09.2009 - 22:04
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları göster
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
kolye7 15.09.2009 - 22:04
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Dai 18.09.2009 - 23:22
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
ayseak 19.09.2009 - 01:25
 Gerçek anlamda İslam ve Cumhuriyet birbiriyle çelişmez.
kolye7 19.09.2009 - 12:25
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
ayseak 19.09.2009 - 13:07
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
rahil 19.09.2009 - 13:22
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
ayseak 19.09.2009 - 13:27
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
rahil 19.09.2009 - 13:41
 DİNSEL KAVRAMLARIN FİTNE İÇİN KULLANILIŞI..
kolye7 19.09.2009 - 14:14
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
rahil 19.09.2009 - 15:28
 HAK RIZASINI HALKIN VE ÖNDERLERİNİN GİDİŞATINA GÖRE İRADE KILAR.
kolye7 19.09.2009 - 22:26
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Afaki 22.09.2009 - 02:27
Themenicon  teşekkürler
ayseak 22.09.2009 - 10:34
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Afaki 22.09.2009 - 18:54
 İSLAM AKIL VE GÖNÜL DİNİDİR (1)
kolye7 23.09.2009 - 12:31
 İslamiyet Nakil Dinidir !
Muhtazaf 23.09.2009 - 22:25
 İSLAM AKIL VE GÖNÜL DİNİDİR (2)
kolye7 24.09.2009 - 12:19
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Afaki 24.09.2009 - 21:36
 ilginc !!!
Dai 24.09.2009 - 22:05
 İSLAM AKIL VE GÖNÜL DİNİDİR (3)
kolye7 25.09.2009 - 12:13
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Muhtazaf 25.09.2009 - 23:42
Themenicon  Allah katından ancak hak edilen ve nasip olunan verilir..
kolye7 26.09.2009 - 13:01
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Afaki 27.09.2009 - 23:14
 ALLAH YOLUNDA ALİMLER, PEYGAMBERLER VE VELİLERDİR...
kolye7 28.09.2009 - 12:13
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Muhtazaf 28.09.2009 - 17:36
 neyi niye tartisiyoruz ?
Afaki 29.09.2009 - 00:16
 ALİMLER, PEYGAMBERLER VE VELİLERDİR (2)
kolye7 29.09.2009 - 11:18
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
ZeYNeP. 29.09.2009 - 12:09
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Afaki 29.09.2009 - 23:50
 ABD VE İSRAİL ETLE TIRNAK GİBİDİR...
kolye7 30.09.2009 - 10:39
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
rahil 30.09.2009 - 12:19
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Afaki 30.09.2009 - 18:52
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Afaki 30.09.2009 - 18:57
 ALLAH, ZALİMİ, ZALİMLE ORTAK KILAR VE BİRLİKTE BATIRIR.
kolye7 01.10.2009 - 10:16
 ATATÜRK'Ü GERÇEK ANLAMDA TANIMAK VE SEVMEK.
Dai 02.10.2009 - 02:01

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1235 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.91985 saniyede açıldı