 |
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
YANLIŞ |
 |
|
191 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 13.12.2005
|
En Son On: 10.07.2006 - 01:55
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
YANLIŞ
Doğru olmayan, veya doğrunun karşıtı olan. Bir kurala, ilkeye uymama durumu. Bu terim çeşitli disiplinlerde çeşitli manalarda ve en çok da hata, bâtıl, sahte, sakîm, yalan, galat, dalâl, mugalâta vb. kavramların eşanlamlısı olarak kullanılır.
Yanlış doğrunun karşıtı olarak ele alındığında bir mantık terimi olur ve aynı zamanda, hata yerine de kullanılır. Hata ise hakikate aykırı söz, hüküm veya görüşe denir. Diğer bir ifadeyle hata, zihnin yanlış veya hakikate benzer olan bir şeyi hakikat, ya-huua hakikat olan bir şeyi yanlış veya hakikate benzer zannetmesinden ibaret olan fiil veya hali bildirir. Vakıaya uymayan, fakat sabit ve değişmez bir inanç haline gelmiş olan yanlışlara, hatalara Cehl-i Mürekkep (Katmerli Bilgisizlik) denir. İnsansız ve insanın yargılan olmadan sadece madde dünyası için geçerli bir hakikat veya yanlıştan söz etmek imkânsızdır. Doğru ve yanlış kavramları, özellikle iki değerli mantığın; Aristoteles ve onu takip eden formel (şeklî, sun) mantıkçıların kullandığı değer ikilisidir. Yanlış formel (şekilsel) mantıkta düşünme ilkelerine, kanunlarına ay kın olanı dile getirir. Eğer herhangi bir düşüncemiz veya hükmümüz akıl ilkelerine ve konulan-na uymuyorsa buna yanlış, hala denir. Bu sebeple hükümlerde mantıkî bir yanlışa düşmemek için özellikle şu iki şarta dikkat edilmesi gerekir. Bunlardan birincisi: "Dü-şüncelerin zihne uyması"; ikincisi İse "Düşüncelerin konusuna uyması" dır. Meselâ "Bütün parçasından daha büyüktür", "Eşit niceliklere eşit nicelikler eklenirse sonuç aynı çıkar" denildiği zaman, bu düşünceler zihin ilkelerine uygundur; bu sebeple de bu hükümlere doğru, hakikat denir. Bunların aksini İddia etmek ise yanlışa, hataya düşmektir. Doğrunun diğer şartı ise "Düşünce- j lerin konularına uygun olması" dır. Bu da | düşüncenin realiteye uygun düşmesi de- J mektir. Meselâ bir kitaba "bu kitaptır" dersek; hakikati ifade etmiş ve doğru söylemiş oluruz; aksi halde, kitaba masa demeye kalkarsak o zaman yanlış düşünmüş oluruz. Çünkü doğru ve yanlışı sadece hükümler ve kanaatler tayin ederler. Bir hükmün, eğer kendisine uygun bir olgusu varsa doğru, böyle bir olgusu yoksa yanlıştır. Bu sebeple Aristoteles, yanlışı gerçeklikle çelişen diye tanımlamıştır.
Bilindiği gibi mantığın gayesi, insan zihnini yanlış ve hatalı düşünmeden korumak ve doğru düşünmenin yollarını, kurallarını göstermektir. Ancak mantığın, karşımızdaki hasmı, geçici de olsa, bir an susturmak için müracaat ettiği bir yol daha vardır ki, ona safsata, mugalata veya sofizm (kasıtlı yanlış yapma, saptırma) denir. O halde, mantıktaki kasıtlı yanlış ile kasıtsız yanlış (paralojizm) ı birbirine karıştırmamak gerekir. Bu nedenle mantık hatalarını ikiye ayırmak mümkündür:
a) Kasıtlı olarak yapılan mantık veya akıl yürütme (istidlal) hataları,
b) Kasıtsız olarak yapılan mantık veya akıl yürütme halaları.
Kasıtlı olarak yapılan istidlal hatalarına mantık dilinde mugalata, safsata, sofizm denildiğini daha önce belirtmiştik. Buradaki hala, ya şeklî (surî) dir; bizzat akıl yürütmededir; tasavvurların mantıkî irübaün-dadır, yahut da maddîdir; akıl yürütmenin hareket noktasındadır. Diğer bir ifadeyle, düşüncenin vakıa ile uygun olmayışındadır. Şeklî hataya şu istidlal şeklini örnek verebiliriz:
Bütün balıklar suda yaşar.
Balina da suda yaşar.
O halde, balina da balıktır.
Bu akıl yürütmede öncüller (muked-demât) doğru olduğu halde kıyasın kurallarına uyulmadığı için sonuç yanlıştır. Bu kıyas II. şekilden Basit İktiranlı bir kıyastır. Böyle bir kıyasın doğru sonuç verebilmesi için -sekiz tane genel şartlar yanında- özel şartı gereği iki öncülden birinin olumsuz olması gerekir. Halbuki burada öncüllerden her ikisi de olumludur ve elde edilen sonuç ise yanlıştır. Çünkü balina balık değil, memeli bir hayvandır.
Maddî olarak yapılan istidlal- hatasına örnek olarak da şu kıyas gösterilebilir:
Nadir olan şeyler kıymetlidir.
Kör at da nadirdir.
O halde, kör at da-kıy m etlidir.
Burada ise yanlış öncüllere dayanılarak yanlış bir sonuç çıkartılmıştır. Çünkü her nadir olan şey kıymetli değildir. Görüldüğü gibi safsata veya mugalâta, başkalarını şaşırtmak ve aldatmak maksadıyla görünüşte ve şeklî olarak doğru, gerçekte ise yanlış olan kıyas şekilleridir. Tartışmalarda bazı kimselerin ustalıklı kelime oyunlarıyla kar-şısındakileri şaşırtarak yanlış sonuçlar çıkarmaları ve meseleyi başka mecralara götürmeleri de bir mugalatadır.
Mantıkî yanlışlıkların çoğu bilmeden ve istemeyerek meydana gelir. Bu tip hatalar arasında Tümevarım (İstikra, Induction) hataları. Tümdengelim (Talîl, Deduction) vb. hatalarını sayabiliriz. Tümevarım hatalarının daha ziyade deney ve gözlemlerin eksik ve yetersiz olmasından, yahut da acele ve telaşla çıkarılan sonuçlardan ileri geldiği görülür. Tümdengelim hataları da ya terimlerin kapalılığından, ya önceki tasavvurların veya hükümlerin unutulmasından, yahut da tamamiyle bir. takım haricî uygulamalardan; tümdengelimin esasını teşkil eden tümel önermenin, ilke veya prensibine uygun olmadığı halde, o hükümlerle aynı kabul edilmesinden doğar.
Bir de Bacon'in Idol (Put) adını verdiği, insanı yanıltan ve doğru düşünmesini engelleyen bazı önyargılar vardır. Ona göre, tabiata hakim olabilmek için onu doğru olarak tanımak, bilmek gerekir. Bu hususta ilk yapılacak şey de bir takım önyargılardan, -Soy, Mağara, Çarşı ve Tiyatro idollerinden-putlardan kurtulmaktır. Gerçeği çarpıtan bu engellerden (idollerden) sıyrıldıktan sonra, sistemli, plânlı bir araştırma yolu olan tümevarım metodunu acele etmeden kullanmak gerekir. Zira tabiata egemen olacak bilgi, ancak bu yolla elde edilir.
Mantıkî hatalar yanında, zihnin biyolojik ve psikolojik yönden yetersiz işleyişinden meydana gelen bir takım hatalar da mevcuttur. Bunlar ruhî hatalar, muhayyile hala I an, müşahede halaları vb. leridir. Ruhî veya psikolojik hatalar diyebileceğimiz bu hatalar daha ziyade hafıza yanılmaları ve aksamaları olarak ortaya çıkan bunları zaman zaman bencil düşünceler ve akıl hastalıklarının da takip ettiği görülür. Çeşitli muhayyile halaları arasında vehim, sann (hal-lucination, illusion) vb. zikredilebilir. Bir de hadiselerin ve objelerin görünüşlerini eksik idrakten, gerçek olan bir şey yerine, muhayyilede meydana gelen şekillerin ko-
fiulmasından ileri gelen yanlışlar vardır. Meselâ yanm bardak suya batırılan bir çubuğun kınk görülmesi, tren yolunun ileride daralması, ufukta yer ile göğün birleşmiş görülmesi tep birer idrak yanılmasıdır. YanhŞ. hata insan oğlunun ayrılmaz bir Zi i
parçasıdır. Zira insanın olduğu yerde yanlımın, hatanın olmaması hemen hemen imkânsızdır. Zihinde, düşüncede, müşahedede görülen hatalar yanında; dinde , hu-jtukta, ahlâkta, dilde vb. daha bir çok sahada ^ hatalar yer almaktadır. Dindeki hataya günah (zemb), masiyet, isyan denir. j£ur'ânda: "Ey Rabbimiz, biz Sana isyan et-jjfc, bizim günahlarımızı bağışla ve bizi Ce-j^nneni azabından koru" (Âl-i fmran, 16) -L/nutma ve hatalarımızdan dolay» bizi he-^ba çekme (yarlığa)" (Bakara, 286) buyudur.
Ahlâk'da ise yanlış, hata, sehv manasına pullanılır- insan beşer olması hasebiyle hacdan salim olmaz. Fakat ilk hatayı unutup w tekrar aynı hataya düşmesi halinde ayıp-j^ır, üçüncü defa aynı hataya düşünce ah-^ olduğuna hükmolunur. Ondan sonra ^ ona acımak ve öğüt vermek gereksizdir. . j,Iâk ve din açısından hataların en büyüğü v(î en tehlikelisi inanç, itikat hatasıdır, insan ^yle bir hataya düşünce, derhal bunu dü-Jirnesi gerekir. Eğer bu hata düzeltilmez-. dünya hayatının esas gayesi olan âhiret \jy3ü daha baştan kaybedilmiş olur. /Vhlâk açısından hata, acelenin hayırsız uğu olarak nitelendirilir. Acele ise, ha- Bk. Hakikat ilerde de belirtildiği gibi, şeytandandır. * sebeple, aceleyi terk eden, büyük ölçü- hatadan da korunmuş olur. Namus ve d -fini düşünen ve onu korumak isteyen s, aceleyi terk etmek; her şeyde tedbir dikkat etmek zorundadır.
Umumiyetle hatalar mantıkî, manevî ve haricî sebepler diyebileceğimiz sebeplere bağlı olarak meydana gelir. Mantıkî sebepler hatanın gerçek sebepleri değildir. Bunlar sadece hatalara yol açarlar. Meselâ bilme gücündeki tabiî eksiklikler, hasselerin hatalı, vehimli çalışması, muhayyile vehimleri, Önceden edinilmiş sabit fikirler, bencil düşünceler vb. bu kabildendir. Manevî sebepler arasında ise dikkat ve düşünme eksikliği, zihni karıştıran, onun sükûn ve huzurunu, tarafsızlığını bozan çeşitli eğilim ve ihtirasları; haricî sebepler arasında ise terbiye tarzını, batıl baskılara ve nüfuzlara bağlılık, örf ve âdetlere uyma, züm-recilik, bölgecilik, tarafgirlik, dil yapısı ve çeşitli kelime oyunları vb. ni sayabiliriz. Bütün bunların Ötesinde, hatanın en büyük sebebi bilgisizlik, cahilliktir. Hele bu bilgisizlik katmerleşmiş ise, yani "Cehl-i Mü-rekkeb" haline gelmiş ise daha da büyük hataların sebebidir. Dinimizde bilgisizlik hor görülmüştür. Bir de bilmediğinin de farkında olmayarak, her şeyi bildiğini zannedenler ise apaçık hakikatleri inkâr ettikleri için bakar körler diye nitelendirilmişlerdir. islâm alı lâkin da bu tip insanlar, Islâh olması mümkün olmayan insanlar grubu içinde yer alır. Bu gibilerden hep Allah'a sığınılmış ve böyle bir duruma düşmemek için hep duada bulunulmuştur.
|
Ekleme Tarihi: 05.04.2006 - 02:44 |
|
|
|
 |
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
Mahbub Betül (39), kolye7 (69), sony79 (50), zekitahiroglu (50), SARE42 (38), YasinG (55), kederli (61), MeYrA_35_ (42), orjins (63), bizkimiz571 (38), (( MEHMED )) (43), Abdullah Erkus (55), mstfunuvar (53), derbeder15 (56), ramazantezel (63), ays.k (40), (( MUHAMMED )) (43), tekkeli (55), by_cansuyu (41), gkn (45), enveR_1882 (41), blaumeer (45), Yeniceri 24 (43), simurg80 (48), Ayzitbige (37), bulbul (87), mihrigök (50), ormanci1968 (57), keremden_y (46), ebrarpinar (), memori (38), yara (145), General (), kartal42 (56), arslan_ozturk (62), mozden (53), mkakbiyik (47), salih_66 (50), Husamettin571 (62), drmka (56), saktürk (33), veysican (68), losta_firtinasi (50), -HaN- (44), muratnes (44), uhudlu hamza (51), babayusuf (50), yitiklale (50), hasbuhal3 (47), yafes_ (47), kanka_55 (41), said ekici (61), DESTAN15 (56), elif karatas (52), Nurcan1975 (50), furkanosman (61), tufan74 (50), Tankut (40), alpay97 (50), güldiken (43), CINARAGA (45), betül (38), ferhat1 () |
|
|
|
 |
|
|