0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » DENEME TAHTASI » DİNDAR İNSANLARIN FİTNEVİZYONLA TANIŞMASI

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ord_prof su an offline ord_prof  
Themenicon    DİNDAR İNSANLARIN FİTNEVİZYONLA TANIŞMASI

93 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.02.2006
En Son On: 28.08.2006 - 10:06
Cinsiyeti: Erkek 
Muhterem Mustafa Bey,

Gerçek Hayat dergisi olarak müslümanların televizyona yönelik geçmişteki ve şimdiki tavırlarını karşılaştıran bir çalışma içerisindeyiz.
Bildiğiniz gibi 1970'lerde, yani Türkiye'ye tv ilk girdiği yıllarda insanlar hemen bağırlarına basmıştı tv'yi fakat müslümanlar tv'ye direnmişti. Evine tv alanlar da, kendilerini savunmak için "Çocuklar komşuya gidiyorlardı. Baktım olmayacak ben de aldım" gibi gerekçeler ileri sürüyorlardı. Daha sonra bu gerekçeler biraz daha yumuşayarak "Ben sadece haberleri seyrediyorum" şekline dönüştü. Uzun yıllar müslümanlar tv ile aralarındaki mesafeyi korudular.

Fakat bugüne baktığımızda bu tür söylemlere bile gerek
görülmediğini, tv'nin bütünüyle benimsendiğini/içselleştirildiğini
görüyoruz.

Ne oldu da Müslümanlar tv'yi bu kadar bağırlarına bastı.



Müslümanlar o zaman tv'ye karşı çıkarken rol mü yapıyorlardı, yoksa şimdi mi gaflet içindeler?

İlginiz için şimdiden teşekkür ederim.

Hasanali Yıldırım
Gerçek Hayat

....................................................................................

Sırf televizyon değil, müslümanların modern teknoloji karşısındaki yenilmişlik psikolojisinden kaynaklanan ve özünde "değerlerine güven problemiyle" ilintili sorunlu bir tasavvurları hep olagelmiştir. Bunun ayrıntılı tahlili bahs-i diğer...

İşte bu sorunlu tasavvur, kendisini en çok televizyon konusunda dışa vurmuştur. Çünkü televizyon, -Kur'an'ın anlatmak istediğimiz şeyi mükemmel beyan eden ifadesiyle- "züyyine linnas" (kitleler için gösterişli ve albenili kılınan) bir alettir.Fakat müslümanlar, doğrusunu isterseniz, ilk zamanlardaki karşıtlıklarında da son zamanlardaki aldırmazlıklarında da, televizyona "aletlerden bir alet" gözüyle baktılar. Onu, paradigma ve zihniyet bazında sorgulamadılar. Onunla ilgili sağlıklı bir tasavvura hiç sahip olmadılar.Bir "kulak medeniyeti" olan, dolayısıyla sahabesini bile "sohbetle" yetiştiren, namazında "Hamdedeni Allah görür" yerine "Hamdedeni Allah işitir" şiarını beş vaktinin her rekatında mensuplarının zihinlerine yerleştiren İslam medeniyetinin çocukları; "susuzluk hiçbir şey imaj herşeydir" sloğanını iced edecek kadar cilaya ve imaja dayalı bir "göz medeniyeti" olan, "olmak" yerine "görünme"yi önceleyen, eşyanın hakikatını formuna, işlevini imajına kurban eden, sanal ve simülatif bir hayatın kurucusu Batı uygarlığının kendi hayat tasavvuruna uygun olarak icad ettiği bu aleti, sadece alet zannettiler.

İlk çıktığında, iyi biliyorum, bir takım hocaefendiler, şeyh efendiler, cemaat ve kanaat önderleri "haram" dediler. Müntesiplerine şiddetle yasakladılar. Adı "şeytan kutusu" ya da "fitnevizyon" konulmuştu müslüman çevrelerde. Daha ileri benzetmeler yapıp antenlerini "boynuz"a benzetip, sahiplerini de "boynuzlu olmak"la itham edenlerin sayısı hiç de az değildi. Hatta hadislerde geçen "deccal"in televizyon olduğunu söyleyenler de çıkmıştı.

'Dönüşüm' öyle kısa oldu ki, kimse nedenini soramadı bile. Önceleri "seyredilmesi haram" olan televizyondan, "kurulması farz" olan televizyon kanalına kısa zamanda demir atıldı. Bazı efendiler, "hizmet" için "farz" olan televizyon istasyonlarını cemaatlerine kurdurduktan sonra, "haram"lığın tek istisnasının kendi kanalları olduğuna hükmettiler.

Ekrandaki kadın spikere cevaz vermeyenler, bir müddet sonra, şov dünyasının bedenlerini "kamu malı" haline getiren hatunlarına program yaptırmaya başladılar.

Seyredilmesi dahi "haram" noktasından çıkıp, kanalının kurulması "farz" noktasına gelinen bu sürecin, aslında başı da sonu da birbirine benziyordu: Abartı ve hissilik...

Önceki karşıtlık da sonraki vurdumduymazlık da aslında bu ülkedeki müslümanların dini kavramları "ilmi" ve "makul" bir zeminde değil, "hissi" ve "mahsus" bir zeminde kavradıklarını gösteriyordu. Müslümanlar, televizyona karşıtken bu tam anlamıyla eğlence ve şov "aleti"ni abartıyorlardı, yandaşken de abarttılar ve bu abartma işi halen sürüyor.

Aynı şey eğitim, siyaset ve ekonomi alaşlarında da yaşanmadı mı? Müslümanların klasik tavrı şu süreci izler: Önce hayatın alanlarından birini yok sayarlar. Onu "tu-kaka" ilan ederler. O şey "deccal" olur. Aşk nefretle başlar ve ardından keşfederler. Keşfeder etmez herşeylerini o alana yatırırlar ve o şey "mehdi" ya da "hızır" olur. Sürecin sonucu 'mutlu' biter: karşıtken de yandaşken de abarttıklarının farkına varıp o şeyin ne "hiçbir şey" ne de "her şey" olduğunu öğrenmek... Eğer böyleyse, bu da bir kazanımdır.

Bana soruyorlar; "falanca programı izledin mi?

Cevabım kısa oluyor: İzleyemedim, ondan daha önemli işim vardı: uyudum! Ne de olsa "es-salatu hayrun mine'n-nevm: namaz uykudan hayırlıdır", televizyon izlemek hiç mi hiç değil...

Vesselam.
Mustafa İslamoğlu
05.11.2001
http://www.turnofftv.tuketiciler.org/dindarlar.htm
Ekleme Tarihi: 03.07.2006 - 13:52
Bu mesajı bildir   ord_prof üyenin diğer mesajları ord_prof`in Profili ord_prof Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1305 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.42155 saniyede açıldı