0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » *** KENDİNİ SEVDİRMEYE KALKMA ***

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
rifat56 su an offline rifat56  
*** KENDİNİ SEVDİRMEYE KALKMA ***

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 21.01.2023 - 23:33
Cinsiyeti: ----- 

Kendini 'sevdirmeye' kalkma, sadece kendini 'sevilmeye' bırak

İnsanoğlunun yapıp etmeleri arasında kendisini en şaşırtan davranışların neler olduğu sorulduğunda Platon demiş ki:

- "Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler ve fakat sonra çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, ama sağlıklarını geri almak için de para öderler. Yarınlarından endişe ederlerken bugünü unuturlar. Sonuçta ne bugünü, ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar, ancak hiç yaşamamış gibi ölürler."



Bugünü, yani şimdiyi, yani ânı unutmak aslında ne acı verici değil mi? Elde olmayan bir gelecek adına eldeki biricik şeyi, şimdi'yi terketmek.... Sahip olduğumuz en kıymetli 'şey' karşılığında, yani zaman'a mukabil, ne kadar değersiz metâ varsa onları almaya çalışmak... Ölümü düşünmeden, ölümün gelişini beklemeksizin yaşayabileceğimizi sanmak... Varlığa gelir gelmez dönmeye başlayan yaşam ibresinin hızlanıyor olmasına aldırmadan sözümona 'mülkiyet' edinme hırsıyla sağa sola saldırmak, hem de bize ayrılmış 'zaman' payının azaldığını bile bile...

Yeryüzünde insanoğlunun sürekli ızdırab duygusu içinde yaşamasının bir tek nedeni var: mülkiyet.

Burada 'mülkiyet' kavramını her iki anlamıyla da kullandığımızı belirtelim: Birincisi, "sahip olmak", ikincisi ise "sahip olduğumuz(u zannettiğimiz) şeyleri sürekli kılmaya çalışmak."

Acılarımız da buradan kaynaklanıyor: 1) Sahip olamazsak; 2) Sahip olduklarımızı koruyamaz da kaybedersek.

Basit bir misal verecek olursak, meselâ kişi ya çocuk sahip ol(a)madığında acı çeker, ya da çocuğunu kaybettiğinde. İkisi de 'mülkiyet' talebiyle alâkalıdır; zira mülkiyet talebi, ya şeyleri kendimiz için var kılmayı, ya da varlığına sahip olduklarımızın varlığını sürekli kılmayı istemekten ibarettir. Her iki halde de insanoğlu şeylerin kendisi için var olmasına sevinmekte, yokluğuna ve/veya yok olmasına yerinmektedir. (Bizim ilim ve irfan geleneğimizde bu kavramların ilki 'vücud' (varlık), ikincisi ise 'beka' (süreklilik) terimleriyle ifade edilirdi.)

- Kişi kendisine sahip olmadan kendi dışındaki şeylere sahip olabilir mi?

Olamaz. Meselâ çocuklar ve deliler mülkiyet edinemezler; bir vâsiye gereksinimleri vardır. "Ben benim/Ben varım" diyemeyen, yani kendi kendine mâlik olduğunu isbat edemeyen kimse, kendi dışındaki nesneleri kendisi için var kılamaz; önce kendi var olmalı, kendine mâlik olmalı ki başka şeyler için mülkiyet iddia edebilsin!

- Peki o halde kişi, kendi üzerindeki mülkiyetini sürekli kılmadıkça, kendi dışındaki şeyler üzerindeki mülkiyetini sürekli kılabilir mi?

Kılamaz. Burası çok açık; zira kişi var olduğu sürece kendi dışındaki şeyleri kendisi için var kılmayı sürdürebilir. Kendisi yoksa, ona nisbetle başkaları da yok demektir. Kendi varlığı, nasıl başka şeylerin kendisine nisbetle varlığını mümkün kılıyorsa, kendi varlığının sürekliliği de yine başka şeylerin varlığının kendisine nisbetle sürekliliğini temin eder. Mülkiyetin intikalini (miras hukukunu) geçerli kılan ilk ilke, mülkiyet sahibinin ölümü değil midir?

Burada düşünmenin hakkı verilir de düşünme kendi nesnesine bir süreliğine daha dikkatini verebilirse, insanoğlunun 'beka' ile değil, 'fena' sıfatıyla muttasıf olduğunu kavraması hiç de güç olmaz. Demek oluyor ki insan 'baki' değil, bilâkis fânidir. Müslüman mezartaşlarının üzerinde yazan HÜVE'L-BAKİ (Varlığı sürekli olan bir tek O'dur) ifadesinin anlamı budur!

Çektiğimiz acıların iki nedeninden hiç değilse birine açıklık getirmiş sayabiliriz kendimizi. Varlıkta, varlığın mülkiyetinde süreklilik talep edenler, imkânsızı taleb etmektedirler. Elde edilemeyecek olanı elde etmeye çalışmakta ve bu yüzden acı çekmektedirler. İsteklerinizden vazgeçiniz -ki buna "rıza ve teslimiyet" denir-, göreceksiniz ki acılarınızın en önemli kaynağı kuruyacaktır. Nitekim "Ne varlığına sevinirim, ne yokluğuna yerinim" diyen Yunusumuz, dikkatlerimizi bu hakikate çekmeye çalışır.

"Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanların", bu açıklamalardan sonra, niçin hiç yaşamamış gibi öleceklerini anlamak, umarım biraz olsun sarahat kazanmıştır.

Kendisine ne tavsiye buyurduğu sorulduğunda, Platon şöyle demiş:

- Kimseye kendinizi 'sevdirmeye' kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi 'sevilmeye' bırakmaktır. Önemli olan; hayatta, "en çok şey"e sahip olmak değil, "en az şey"e ihtiyaç duymaktır.

Kişinin başkalarına kendini sevdirmeye çalışması, aslında onların sevgilerinin mülkiyetini elde etmek istemesi anlamına gelir. Oysa yapılması gereken bir tek şey vardır: "kendini sevilmeye bırakmak!" Sahip olmak değil, sadece olmak, yani rıza ve teslimiyet! Nasib edilen kadarıyla, yani sevilme istidadı kadarınca sevilmek!

Bu arada bir de eklenti: Önemli olan, hayatta, "en çok şey"e sahip olmak değil, hiçbir şeye sahip olmaktır!

İnanın, gerçek özgürlük budur: hiç olmak!


Ekleme Tarihi: 12.10.2006 - 16:42
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
solmayan-gül su an offline solmayan-gül  

96 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.07.2006
En Son On: 04.04.2007 - 09:50
Cinsiyeti: Bayan 
ALLAH RAZI OLSUN RIFAT ABİ
BU KONULAR ANLAMLI VE GÜZEL

Önemli olan, hayatta, "en çok şey"e sahip olmak değil, hiçbir şeye sahip olmaktır!

İnanın, gerçek özgürlük budur: hiç olmak!

gül

Ekleme Tarihi: 12.10.2006 - 18:27
Bu mesajı bildir   solmayan-gül üyenin diğer mesajları solmayan-gül`in Profili solmayan-gül Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1569 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SIVASLIIBO38 (60), ayseak (35), cetinay (54), fe_eyne (45), silverbull (44), Elif Turan (41), fiber_optic (39), faruk58 (37), _reyyan (36), sofi27 (44), nahim (51), a.aydin (45), ekrem05 (51), HaRaMeYN (47), yanliz_kurt_58 (41), okangenc (37), gezginler (44), hudanur (57), vatan06 (43), Sübhan (52), Abdullah_42 (41), termelim (60), dehaoz (53), nuraybarutcu (43), Pasa85 (39), MaviCocuk (41), tahaseyda_msn (42), msc (44), vureyka (39), kocakaga6161 (42), erdalhatipler (39), imrannur (41), clue (50), eyyupbayram81 (46), germantatlim (38), davutakgun (41), afife (44), duranhoca (57), bekr (38), Mihrisah (47), RedCougar54 (47), cadikiz (35), selcuk53 (44), karabiber (54), muhammed_cabir (42), sehmus (47), EUROPEN907 (42), mehmet aslan (47), gülkrali (65)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.00610 saniyede açıldı